27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ARALIK 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul 15 Stockholm B 10 B 6 B 8 PB 8 PB 12 PB 9 B 12 B 9 K 6 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y 8 Y 8 Y 9 Y 7 S 6 B 4 PB 3 PB 1 PB 18 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB B PB B K B B 17 17 10 13 9 8 3 1 1 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz kıyıları, Ardahan çevreleri ile sabah saatlerinde Hakkâri ve Şırnak çevreleri yağışlı geçecek. Yurtta, kıyılarda yağmur, iç kesimlerde buzlanma ve don olayı bekleniyor. Marmara ile yurdun iç kesimlerinde sabah saatlerinde sis görüleceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığı ise yurt genelinde biraz azalacak. DIŞ MERKEZLER Oslo B Helsinki B Stockholm B Londra B Amsterdam B Brüksel B Paris B Bonn PB Münih B 4 5 6 6 6 3 4 7 3 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB 7 B 3 Y 10 PB 5 B 2 PB 7 Y 15 B 12 B 5 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K 3 B 6 B 10 K 6 PB 7 B 5 PB 5 Y 18 Y 12 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu Çok bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada AB Türkiye’yi köşeye sıkıştırdı. Ya Kıbrıs, ya AB. İkisinden birini feda etmesini istiyor. Ulusal sorunu her aşamada elden ve gözden çıkaran ödünler veren hükümet, AB’yi Kıbrıs’a yeğliyor. Önceki gün TBMM’de Dışişleri bütçesi görüşülürken Bakan Abdullah Gül, Kıbrıs konusunda RTE’nin her zaman muhalefete mal ettiği hamaset yüklü açıklamalar yapmaktan öteye gidemedi. Üyelik müzakerelerini başlatabilmek ve sürdürebilmek için 2004’ten beri Kıbrıs’ı satış listesine koyan bu hükümet, zaten izlediği politikaları savunabilme yetisine sahip değil. ??? Onur Öymen, Meclis kürsüsünden gerçeği haykırdı: “Türkiye AB’nin beklediği tavizleri vermedikçe hiçbir konuda üyelik sürecimizi neticeye götürecek bir adım atmayacaklarını açıkça ilan etmişlerdir” dedi. Ucu nereye varacağı kuşkulu kimi politikalar... İşte örnek: Başbakan (21 Haziran 2006’da) AKP grubunda yaptığı konuşmalarda Kıbrıs Cumhuriyeti’ni “tanıma noktasında tüm izolasyonların kalkmasını” önkoşul olarak öne sürdü. Bu, izolasyonlar kalktığı zaman verdiğimiz sözü tutarız anlamına geliyor; çözümden falan da söz etmiyor. Öymen soruyor: “Kimi tanıyacaksınız?” ve anlatıyor: “Belli ki” diyor, “çözümden sonra kurulacak Kıbrıs devletini kastetmiyorsunuz. Çünkü izolasyonların kalkmasıyla Rum devleti sona ermiyor”. Bu soru ve yanıttan sonraki açıklamalar bu hükümetin Meclis’i bypass ederek yürüttüğü siyaset anlayışına bir örnek, ama üzerinde durulmayan bir örnek. Parlamento üyeleri arasında TC Başbakanı’nın Meclis’e danışarak böyle bir söz verdiğini hatırlayan varsa parmağını kaldırsın! Üstelik RTE’nin verdiği sözler Meclis’in Kıbrıs konusunda aldığı kararlara ters. Kuşkusuz bu gelişmeler bir başka soruyu beraberinde getiriyor: Hükümet baskılara dayanamayıp Kıbrıs’ı feda ederse acaba AB’nin kapısı açılacak mı? Üyelik müzakereleri sorunsuz işleyecek mi? ??? “Hayır” diyor Onur Öymen ve haklı olarak bu gerçeği Meclis’in (daha doğrusu kuzuların sessizliği içinde ellerini sadece hükümeti alkışlamak için kullanan AKP grubunun) önüne koyuyor. İşlemeyecek; çünkü Türkiye’nin üyeliğine karşı tavır alan Avrupalı siyasal liderlerden hiçbiri, eğer Kıbrıs sorunu çözülürse tutumumuzu değiştiririz, Türkiye’nin AB üyeliğini destekleriz, demedi. Diyeceğe de benzemiyor. Yanlış politikalarının halka yansımasını elbette hükümet istemiyor. Fakat medya genelde sessiz kalarak hükümete bu konuda yardımcı oluyor ve halk, aldatılıyor. ??? Kıbrıs, Kuzey Irak ve Kerkük, AB, Batı Trakya, çöken Büyük Ortadoğu politikası... sakat dış politika zincirinin birer halkası. AB nerede kaldı dört bir başlığın müzakereye açılmasında bile duraksıyor. Dışişleri şaşkınmış. Çaresizlikle kıvranıyormuş. Neden acaba? Oysa hükümetin her dediğini yerine getirerek izlediği politikalara ortak. Akılsız başın ceremesini ayaklar çeker diyen özdeyişi neden anımsamıyorlar? Hiçbir konuda hiçbir kırmızı çizgisi olmayan, başıboş bir mayın gibi dalgalar arasında dolaşan bir politika. AB’ye ödünler vererek, ABD’yi kızdırmamaya çaba göstererek uluslararası politikada başarılı olacağını sanan kafaların yönettiği, hemen her alanda bugün izlenen politikaların yarın nasıl ürünler vereceğini kestiremeyen, düşünemeyen bir politika. Nereden bakılırsa bakılsın, tünelin ucunda ışık görünmüyor. ‘Güçleri yetmeyecek’ ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY türk’ün önderliğinde, tarihe altın harflerle işlenen Kurtuluş destanıyla kurulan Cumhuriyet’in, devlet ve toplum yaşamında egemen olan çağdışı düşünceleri ortadan kaldırırken bireyin özgürleşmesinin, bilinçlenmesinin, kendi kararlarıyla yaşamına yön vermesinin yolunu açtığını ifade etti. Sezer, her dönemde Cumhuriyeti ve onun temeli Türk devrimini sindiremeyen oluşumların ortaya çıktığını, Türk ulusunun ve devletinin kararlılığı ile bu oluşumların, hiçbir zaman çirkin emellerini gerçekleştiremediklerini belirtti. Sezer şunları kaydetti: “ Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın katledildiği irticai kalkışma, Cumhuriyet tarihindeki en acı olaylardan biridir. Kubilay, onurlu davranışıyla, ‘devrim şehidi’ kimliğiyle gönüllerde ölümsüzleşmiştir. Menemen’de yaşananlar, çağdaş ve aydınlık Cumhuriyetle barışık olmayan gerici zihniyete karşı her zaman uyanık ve dikkatli olunmasının zorunluluğunu bir kez daha anımsatmaktadır.’’ Türkiye’nin, ulus egemenliğine dayanan, laik ve demokratik bir cumhuriyet olduğunu vurgulayan Sezer, “Devletin temelini oluşturan bu yapının korunması,Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütün olarak varlığını sonsuza kadar sürdürebilmesinin en önemli koşuludur. Aydınlık Türkiye’nin geleceğini karartmaya kimsenin gücü yetmeyecektir” ifadesini kullandı. ERDOĞAN’DAN MESAJ Kubilay’ı rahmetle andığını ifade eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise “Bundan 76 yıl Laiklik yandaşları Menemen’de buluşuyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Devrim Şehidi Mustafa Fehmi Kubilay, katledilişinin 76. yılında, Menemen’de yurtseverlerin katılımıyla anılıyor. 23 Aralık 1930 tarihinde şeriat yanlılarının çıkardığı isyana karşı duran ve başı kesilerek yaşamını yitiren Asteğmen Kubilay’ın kimliğine sahip çıkan binlerce kişi, bugün Menemen’de bir araya geliyor. Bu yılki anma etkinlikleri cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde laik cumhuriyet yandaşlarını aynı platformda toplama anlamında ayrı bir önem taşıyor. Bu kapsamda Kubilay’ın Yıldıztepe’de anılmasının ardından ADD tarafından düzenlenen “Menemen’den Çankaya’ya Laiklik Mitingi”nde buluşacak kitleler, Cumhuönce Menemen’de, milletimizin birlik ve beraberliğine, Cumhuriyetimizin gelecek ideallerine kastedilen menfur hadisenin yıldönümünde, artık her zamankinden daha büyük bir güvenle görüyoruz ve biliyoruz ki; laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz, bütün değer ve ilkeleriyle milletimize mal olmuştur” görüşünü dile getirdi. BÜYÜKANIT’TAN LAİKLİK VURGUSU Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ise mesajında laiklik vurgusu yaptı. Org. Büyükanıt, Asteğmen Kubilay’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin laik yapısını ortadan kaldırmak isteyen bir grup mürteci tarafından katledildiğini anımsatarak şunları kaydetti: “Onlar, en büyük kazanımımız olan Cumhuriyeti koruma ve yaşatma adına, kendilerini parçalamaya kalkanlara başlarını vermiş, fakat eğilmemişlerdir. Bu kararlı tutumlarıyla, Cumhuriyetin en önemli kurumuna bir mürtecinin gelmemesi çağrısında bulunacak. Kubilay’ın Yıldıztepe’deki anıtı başında saat 10.00’da başlayacak resmi tören öncesi yurttaşlar yine ilçe merkezinde kortej oluşturacak ve tören alanına dek yürüyecek. Daha sonra Büyükpark önünde gerçekleştirilecek ve saat 12.30’da başlayacak mitingde ADD Genel Başkanı Şener Eruygur, İzmir Şube Başkanı Mükerrem Demir ve gazeteci yazar Tuncay Özkan konuşacak. Her iki etkinliğe de başta İzmir olmak üzere yurdun birçok yöresinden yoğun katılım bekleniyor. ADD İzmir Şubesi, etkinlik için kentin farklı noktalarından otobüs kaldırıyor. rarlılıkla devam edecektir.” DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, “Kubilay’ı acımasızca katledenlerin temsil ettikleri zihniyet ne yazık ki çeşitli biçimlerde bugün de varlığını gizliaçık sürdürmektedir” derken SHP Genel Sekreteri Ahmet Güryüz Ketenci de “Kubilay’ı katledenler, aslında Cumhuriyetin ideallerini yıkmak isteyenlerdir. Bugün Kubilay unutulmuyorsa, Cumhuriyete, demokrasiye, laikliğe ve bağımsızlığa olan bağlılığımızdandır’’ görüşünü belirtti. CHP İstanbul İl Başkanı Şinasi Öktem, Ulusal Eğitim Derneği Başkanı Zeki Sarıhan, ADD İstanbul Şubeleri, Mustafa Kemal Derneği Genel Başkanı Avukat Kamran Baran, Türk Gençliğine Hizmet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Güngör Şatıroğlu, Eğitimİş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, Yeniden Kuvayı Milliye Hareketi Derneği Başkanı Hakkı Sevim de mesaj yayımlayarak irticaya karşı uyanık olunması çağrısında bulundular. riyeti kuranların ve onu yaşatanların karşılarına çıkan bütün olumsuzlukları çıktıkları noktada ezebilecek kuvvet ve yetenekte olduklarını göstermişlerdir. Bugünlere kolay gelinememiştir. Şimdi bütün bunları görmezden gelip dini, bireysellikten çıkararak siyasileştirmek, laiklik kavramının içini boşaltmaya çalışmak, ülkeyi çağın gereklerinden uzaklaştırarak karanlığa mahkum etmek anlamına gelmektedir ki bu çabalar, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasa ile teminat altına alınan ve temel ilkelere dayanan niteliklerini bozmaktan başka bir amaç gütmemektedir. TSK, Atatürkçü Düşünce Sistemi’nin ışığında yüce Türk milletinden aldığı güçle, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet yapısından asla taviz vermeden, onu çağın gerisine götürmeye sinsice çalışanlara ve karanlık odaklara karşı korumaya ve kollamaya aynı ka Çankaya Belediyesi’nden anma ‘Kubilayı katleden zihniyet aramızda’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz, irticanın, devletin ve toplumun çeşitli katmanlarında tırmanışta olduğuna dikkat çekti. Çankaya Belediyesi, Menemen olayları sırasında katledilen şehit asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ve diğer devrim şehitleri için anma toplantısı düzenledi. “Kubilay ve Devrim Şehitleri” toplantısının açılışında konuşan Eryılmaz, Mustafa Kemal’in yaktığı çağdaş değerlerin büyük ateşini hiçbir irticai gücün söndüremeyeceğini belirtti. Yazar Turgut Özakman da “Türkiye’de irticayı besleyen dış güçler oldukça, emperyalizm sürdükçe milli mücadelenin bitmiş olamayacağını” söyledi. Sevr’de kaybedilenlerin AB sözcüleriyle kazanılmaya çalışıldığını kaydeden Özakman, “Aklımızı başımıza toplamalı ve yumruk olmalıyız” diye konuştu. Gazeteci Bekir Coşkun ise “Kubilay’ın boynunu kesen bağ bıçağını cebinde taşıyanların aramızda” olduğunu dile getirdi. Coşkun, “Türkiye’yi onlar yönetiyor, okullarda irticanın gericilik olmadığı anlatılıyor. İçkiyi yasaklıyor, harem kuruyor. Onlar şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanı, belediye başkanı” dedi. Susurlukçu hesaplaşması Gözaltı sayısı 9’a yükseldi Girne’deki Denizkızı Casino ile Grand Ruby Casino çalışanları arasında 2 kişinin ölümü, 1 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan çatışmayla ilgili olarak Hanifi Toğar ve Fevzi Toğar isimli 2 kişi daha gözaltına alındı ve zanlı sayısı 9’a yükseldi. Yaşar Öz hakkında, ulaşılacak emareler ve tanıklar olduğu, zanlının serbest kalması halinde bunlara etki yapabileceği gerekçesiyle 7 günlük tutukluluk kararı verildi. Silahlı çatışmada yaşamlarını yitiren Musa Çakmak ve Hüseyin Dönmez, İstanbul’da toprağa verildi. Dönmez’in cenaze törenine “Susurluk davasından’’hüküm giyen özel timci Ayhan Çarkın da katıldı. Bu arada, Çakmak’ın, Danıştay saldırısına ilişkin soruşturma kapsamında ifadesine başvurulan ve intihar teşebbüsünde bulunan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin’i yaralı halde iken hastaneye götüren kişi olduğu öğrenildi. (AA) ‘Öğrenci suça itilecek’ ? Baştarafı 1. Sayfada Eğitimİş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli: Akıl, mantık dışı bir olay. Devletin, MEB yöneticilerinin bir ayıbı. Bu konu, öğrenciler okuldan uzaklaştırılarak değil, MEB’in, sendikaların ve üniversitelerin oturup konuşmasıyla, fikir üretmesiyle çözülür. Annebaba eğitimi çok önemli, bu konuda destek sağlanmalı. Göçle gelen çocukların kente uyumu için psikolojik destek verilmeli. Ama yönetim kolaycılığı seçmiş. “Münferit 12 olay” diyen Bakan Çelik, pes etmiş, neredeyse okulları kapatıp öğrencilerin hepsini sokağa atacak. Eğitimcilerin de mutlaka hataları var, ama devlet öğretmenine sahip çıkmalı, öğretmenler de öğrencilerine... Fakat bakıyorsunuz, son 4 yılda MEB’in tüm kadroları imamlaştırıldı. İş bilen insanlar 4 yılda kıyıma uğratılarak iş bilmez yöneticilere kilit noktalar teslim edildi. Nerede hacı, hoca var, MEB onlarla dolduruldu. Türk EğitimSen Genel Başkanı Şuayip Özcan: Bakan başta konuyu küçümseyip başından atmış ve basını suçlamıştı. “Abartılıyor” demişti. Şimdi de kendilerini tedbir alıyor gibi gösteriyorlar. Yaşanan huzursuzluğun nedenleri araştırılmalı. Böyle bir yolla işsiz, güçsüz, okulsuz gençler sokağa salınacak, yılda bir kez açık lise sınavına girecek. Huzursuzluk çıkaracaksa aynı okulun çevresinde ya da başka bir yerde yine çıkaracak. Sorunun temelinde, medyadaki kimi yayınlar, ailesel nedenler, ekonomik durum gibi birçok etken yatarken çözümü “dışlayalım”da ararsanız yanılırsınız. Bu, sorunu çözmeden kaçmaktır. tışıyor ama, buna iç savaş demek için erken, diyor! Amerikalılar bu tür tanımları “erken” bulduklarında bunu şöyle okumak gerekir: “Kartlarımızdan biri de bu olabilir!” Savunma Bakanlığı’ndaki görev değişikliğinin ardından ABD’nin Irak’ta nasıl bir politika değişikliğine gideceği de henüz kesinlik kazanmadı. Açıkladıkları tek şey şu oldu: “Çekilmeyeceğiz...” Bu açıklamayı da şöyle okumak uygun düşer: “Çekilemiyoruz...” 20 Mart 2003’te “Korku ve Dehşet” adını verdikleri harekâtla Irak’a giren ABD en çok Kürt kartına güveniyordu. Aradan geçen 3 yıla yakın sürede Kürtler ABD’yi hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Ancak yakın gelecekte ABD, Kürtleri hayal kırıklığına uğratabilir! Perde gerisinde yüksek sesle dile getirilen politika değişikliği arayışlarından biri şu: “Acaba Sünni kartını biraz öne mi çıkarsak!” Bush’un isteğiyle hazırlanan Irak raporunu Kürtlerin şiddetle reddetmesi bu havayı almış olmalarından da kaynaklanıyor. O raporda Türkiye için şu tanım kullanılmıştı: “Nüfusunun büyük çoğunluğu Sünni Müslüman olan Türkiye!” Bu sütunlarda o tanımı reddetmiş, bunun Türkiye’nin iç barışını da tehlikeye düşürecek bir ayrım olduğunu vurgulamıştık. ABD’nin, Türkiye, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün başı çektiği Sünni blokla Irak’ı çevreleme ve Şii hilali geriletme isteği, Barzani ve Talabani’yi şimdiden düşündürmeye başlamış görünüyor! ??? Merkezi Brüksel’de bulunan Uluslararası Kriz Grubu yeni bir Irak raporu yayımladı. Raporun Türkiye’yi ilgilendiren bölümünde iki ana başlık var: 1. Türkiye, Kuzey Irak’la daha sıcak bağlar kursun. (Raporda Kuzey Irak yerine Irak Kürdistanı tanımı kullanılıyor.) 2. Türkiye, Irak’taki direnişçiler üzerindeki nüfuzunu kullansın. Raporu hazırlayanlara soralım: “Başka bir arzunuz var mı?” Bu raporun ortaya koyduğu gerçek şu: Irak’taki her türlü gelişme Türkiye’yi de doğrudan etkileyecek. Uluslararası kurumlar her fırsatta Türkiye’ye bir işlev yüklemenin yolunu arayacak. Brüksel’de hazırlanan rapora mesafeli yaklaştık ama kendi içimizde attığımız adımlar da başımızı ağrıtmaya devam ediyor. 1314 Aralık’ta İstanbul’da “Irak Halkını Destekleme Konferansı” adı altında bir toplantı yapılmıştı. Toplantıya ağırlıklı olarak Irak’taki Sünni grupların temsilcileri katılmıştı. ABD’nin “terörist” ilan ettiği kimi grupların da burada yer alması değişik tartışmalara neden olmuştu. Irak’ın Ankara Büyükelçiliği’nde bir süredir birinci konu İstanbul’daki Sünni toplantısı. ŞiiKürt ağırlıklı Bağdat yönetiminin Ankara Büyükelçisi’ni çekmesinden söz ediliyor! ??? Bu tablo karşısında 2007 yılı beklentileri neler olabilir? ABD yönetimi “Irak’ta kaybediyoruz” psikolojisine girmiş durumda... Irak’taki direnişçiler ve İran da “kazanıyoruz” özgüveninin bütün meyvelerini derliyor. Direnişçilerle İran’a bağlı örgütlerin birbirlerine karşı olduğunu da anımsatalım. ABD’nin Kürt kartını ikinci plana itmesinin ardından Talabani’nin de usul usul İran’a yanaştığı haberleri geliyor. Tahran’da İran yanlısı, Ankara’da Türkiye yanlısı, Londra’da İngiltere yanlısı, Washington’da ABD yanlısı olan Talabani’nin Bağdat’ta kimi tuttuğu elbette merak konusu! Son dönemdeki ABD’ye yönelik çıkışlarını dikkate alanlar “Talabani, İran’la politika pişiriyor” yorumunu öne çıkarıyorlar. Irak’taki fiili 3’e bölünmüşlük, ABD’yi de sözcüğün tam anlamıyla üç arada bir derede bıraktı... Ülke nüfusunun yüzde 60’ını oluşturan Şiiler son yayımladıkları bildirilerde şunu söylüyorlar: Iraklılık diye bir kavram yoktur... Biz Şii âleminin bir parçasıyız! Bu gidişle ABD, giderek daha derin bir bataklığa dönüşen Irak’a Türkiye’yi de bir yerlerden bulaştırmak isteyecek! Aman dikkat! ankcum?cumhuriyet.com.tr Abdullah Öcalan’dan ‘ateşkes’ tehdidi MEHMET FARAÇ PKK, tek taraflı ateşkes kararına yanıt bulmayınca Abdullah Öcalan üzerinden Türkiye’yi terör ve etnik çatışmayla tehdit ediyor. Ateşkese Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yanıt verilmesini isteyen Öcalan, “Aksi takdirde ben çekileceğim, ben yokum diyeceğim. Kararı Kürt halkı kendisi verecektir” diye konuşuyor. Kürtlerin artık Kuzey Irak’ta sığınabilecekleri bir ulus devlet olduğunu savunan Öcalan, “KürtŞii ittifakının gelişebileceğini, başka devletlerin de desteğiyle 40 milyon Kürt’ün Türkiye’ye cephe alacağını” iddia ediyor. PKK sitelerine de yansıyan bilgilere göre, Öcalan üç gün önce avukatlarıyla İmralı’da yaptığı görüşmede, ilk kez örgütle arasına mesafe koyacağını söylüyor. M.Ali Kışlalı’nın, kendi sini Peru’da cezaevinde bulunan Aydınlık Yol’un lideri Abimael Guzman’a benzettiğini ve Guzman gibi küçük tavizler verilerek kendisinden de yararlanılabileceği yolunda değerlendirme yaptığını anımsatan Öcalan, “Guzman tarzını uygulayarak, beni kullanmak mümkün değil. Bunu akıllarından çıkarsınlar. Tamam benden faydalanılabilir, benim de yapmak istediğim bu ama bu şekilde basit yaklaşılamaz. Böyle düşünenleri ciddi olmaya davet ediyorum” diyor. Demokratik çözüm için 15 yıldır çaba harcadığını öne süren Öcalan, bir taraftan, “Bu konuda hâlâ iddialıyım. İnisiyatifim var, kullanabilirim” derken diğer yandan sözü PKK’nin 1 Ekim’de ilan ettiği ateşkese getirerek tehdit savuruyor: “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını bekleyip görmek gerekiyor. Mayısın ilk haftasına kadar mutlaka adım atılmalıdır. Aksi taktirde ben çekileceğim, ben yokum diyeceğim. Kararı Kürt halkı kendisi verecektir. Ben talimat vermiyorum, önceden olacakları söylüyorum, uyarıyorum. Bizim buradaki rolümüz iyi bilinmelidir. Ama eğer imha gelişirse doğal olarak onlar da kendilerini savunacaklardır.” Öcalan bu resti sırasında aslında Kuzey Irak’taki devletleşme çabalarından da cesaret alıyor. Örgüt liderinin şu sözleri bunu doğruluyor: “Kaldı ki Kürtler artık yalnız değildir. Kürtlerin de dayanacağı güçler var. Sonuçta güneyde Kürtlerin sığınabilecekleri bir ulus devleti de var artık. Yine KürtŞii ittifakı gelişebilir. Başka devletler de Kürtlere destek verir. Bütün Kürtler birleşir, 40 milyon Kürt, Türklerle savaşabilir. Bu çok tehlikelidir, uyarıyorum.” Öcalan, Kürt Şii ittifakına aslında Iraklı Sünni grupların İstanbul’daki tartışmalı toplantısı nedeniyle gönderme yapıyor. Celal Talabani’nin, “Türkiye’nin Irak muhaliflerinin İstanbul’da konferans yapmalarına izin verirken bir yandan da PKK’ye karşı savaşmamızı istemesi şaşırtıcıdır” şeklindeki açıklamasına da değinen Öcalan, “Çok iyi yakalamış, sağ ol Talabani diyorum” ifadesini kullanıyor. AKP’nin “muhafazakâr ittifak”, ulusalcılar ve milliyetçilerin de “Kızılelma Koalisyonu” oluşturma çabasında olduğunu ifade eden Öcalan, DTP’ye, seçimlere dönük ittifak oluşturma çağrısı yapıyor. Öcalan, Nakşi geleneğinden gelen AKP’nin Kürt yurttaşları makro kredilerle, dini duyguları kullanarak çekmeye çalıştı ğını belirtirken hem PKKtarikat kavgasını hem de örgüt tabanındaki erozyonu da doğrulamış oluyor. Eskisi kadar etkin olmasa da Öcalan’ın PKK’nin dağ kadroları üzerindeki hâkimiyeti sürüyor. Örgüt yöneticileri Öcalan’ın açıklamalarını talimat olarak algılıyor ve strateji belirlemede kullanıyor. Bu durum, örgüt liderinin ilk kez dile getirdiği “aradan çekilirim” yolundaki açıklaması üzerinde ciddiyetle düşünülmesini gerektiriyor. Çünkü Öcalan devreden çıkarak aslında bir taraftan Türkiye’yi Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi kaosla tehdit ediyor, diğer yandan da PKK’nin eylem inisitiyafini tamamen şahin kanadın denetimine bırakacağını ima ediyor. PKK, tabanındaki erozyon, sempatizanlarındaki yılgınlık ve dağdakilerin sabırsızlığı arasında çıkış arıyor. CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle