25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 2006 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y PB PB PB PB PB 9 12 11 12 13 13 14 12 9 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y 14 PB 8 B 13 B 8 PB 5 K 7 PB 5 PB 3 PB 15 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB PB PB PB PB K 14 16 7 12 13 11 7 10 7 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurdun kuzey ve batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Batı Karadeniz’in batısı, Kuzey Ege, Doğu Karadeniz’in doğusu ile Eskişehir, Kars ve Ardahan çevreleri yağışlı geçecek. Yağmur; Trakya’nın yüksekleri, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, Eskişehir, Kütühya, Kars ve Ardahan çevrelerinde karla karışık yağmur bekleniyor. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih KY KY KY Y PB Y Y Y Y 9 6 8 9 13 10 10 11 16 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB Y Y Y PB Y B PB PB 14 12 19 10 10 7 20 18 13 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm K PB PB PB PB Y Y Y Y 2 31 12 30 14 23 11 19 15 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu Yağmurlu ‘Suçluların Telaşı mı?’ ? Baştarafı 1. Sayfada CUMHURİYET’TEN OKURLARA / İBRAHİM YILDIZ GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Kuranı Kerim’e karşı hilei şeriyenin dolandırıcılığa uzanan açılımında tuzağa düşürülen yurttaşlar, şimdi ağlayıp yakınıyorlar; ama, iş işten geçmiştir. ? Yimpaş olayında dolandırılan yurttaşların halk deyişiyle “deve yapılan” paraları nereye gitmiştir? Elbette bu girişimi tezgâhlayanlar adalet karşısında hesap vermelidirler. Dışarda toplanan paralar için Alman resmi makamları gerekli duyarlılıkla harekete geçmişlerdir. Bizde ise durum ilginçtir. AKP’li Hükümetin Bakanlarıyla Yimpaş Yönetim Kurulu Başkanı arasındaki yakın ve sıcak ilişkiler dikkat çekicidir. Başbakan Erdoğan’ın bu konudaki tutumu da kuşkular uyandırmaktadır. ? ‘Faiz haramdır’ sloganıyla yurtdışında ve içinde milyarlarca dolar toplandığı yadsınamaz bir gerçektir. Paraların dinci siyasette yükselen partilere ya da partiye aktarılması da eşyanın tabiatı icabıdır. AKP’nin bu alandaki rolü ya da paraları toplayanlarla işbirliği iddialarına karşı Hükümetin olayı aydınlatması gerekiyor; Başbakan’ın kürsüde attığı nutuklardaki içerik ve nitelik, “suçluların telaşı”nı çağrıştırmaktan gayrı bir işe yaramıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi makamları, bu konuda en az Alman resmi makamları kadar görevlerini yerine getirmekle sorumlu değil midirler? YİMPAŞ’ı İki Yıldır Yazıyoruz Gündemin ilk sırasında yer alan YİMPAŞ Holding haberleri, medyada ilginç gelişmelere neden oldu. Gazeteler arası çekişme, YİMPAŞ’la birlikte bir kez daha ortaya çıktı. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök YİMPAŞ manşetlerini savunurken AKP’ye yönelik bir eleştirinin söz konusu olmadığına değindi. Özkök, Hürriyet, Milliyet ve Cumhuriyet’in YİMPAŞ haberlerini baştan beri sürdürdüğünü yazdı. Yine aynı gazetede Mehmet Y. Yılmaz, Sabah ve Akşam gazetelerinin YİMPAŞ haberlerine yer vermemesini eleştirdi. Cumhuriyet’in manşetlerini köşesine taşıyan Yılmaz, gazetemizin YİMPAŞ konusundaki duyarlılığına dikkat çekti. Görüldüğü gibi YİMPAŞ haberleri bu holdingin yöneticilerini ve AKP hükümetini ne denli sıkıntıya soktuysa, medya da bu konuda kendine düşen payı almış oldu. ??? Gazetelerin iki haftadır gündeme taşıdığı YİMPAŞ vurgunu dosyasını Cumhuriyet tam 2 yıl önce açmıştı. Cumhuriyet, Almanya ve İsviçre’de YİMPAŞ’a yönelik yürütülen soruşturmaları 2005’in ilk aylarından itibaren özel haberleriyle gündeme getirmeye başlamıştı. Uzayan tartışmalar nedeniyle bunları yeniden anımsatmakta büyük fayda görüyoruz. Arkadaşımız Aykut Küçükkaya’nın kaleme aldığı özel haberler, özetle gazetemiz sütunlarına şöyle yansımıştı: 27 MAYIS 2005: ‘YİMPAŞ İsviçre’de yargı önünde’ başlığıyla yayımlanan haberle, İslami sermaye mağdurlarının bu ülkede açtığı dava ilk kez gündeme getirildi. 3 HAZİRAN 2005: ‘Soyguna din kılıfı’ başlığıyla manşetten yayımlanan haberde, YİMPAŞ’ın İsviçre’deki davada mağdurlara kâr sözü vermeyerek davacıları haramdan kurtardığı duyuruldu. 8 AĞUSTOS 2005: ‘Vekâlet Milli Görüş’e’ başlığıyla yayımlanan haberde, YİMPAŞ Başkanı Dursun Uyar’ın mağdurlardan binlerce yurttaşın parasını batırmakla suçlanan Milli Görüşçü Şuayip Güney’e vekâlet vermelerini istediği haberleştirildi. 15 AĞUSTOS 2005: ‘YİMPAŞ’a gözaltı’ başlığı altında İslami holdingin İsviçre’deki şirketi hakkında kara para aklama ve dolandırıcılık suçlama sıyla soruşturma başlatıldığı gündeme taşındı. 10 KASIM 2005: Gazetemizde yayımlanan haberle, İsviçre’de sürdürülen YİMPAŞ soruşturmasının genişleyerek Ankara’ya uzandığı duyuruldu. Interpol kararı 11 KASIM 2005: Cumhuriyet, Dursun Uyar’ın Almanya tarafından tüm dünyada Interpol kanalıyla arandığını ‘YİMPAŞ’ta Interpol devrede’ başlığıyla tam bir yıl önce verdi. Bir ay sonra da 11 Aralık 2005’te ‘‘uluslararası tutuklama’’ emrini çıkaran Alman savcının ‘‘Uyar’ı istiyorum’’ beyanatı gazetemize yansıdı. Bir yıl önce gazetemizin sayfalarına taşıdığı haberleri, daha sonra YİMPAŞ ile ilgili davanın Yargıtay’da adım adım zamanaşımına gittiğini ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile Adalet Bakanlığı’nın Dursun Uyar’la ilgili sorulara yanıt vermediğini duyuran haberler izledi. İki haftalık süreçte de yine Cumhuriyet, özel haberleriyle olayın takipçisi olmaya devam etti. 29 Ekim ve 10 Kasım Cumhuriyet Bayramı’nda okurlarımıza ücretsiz olarak verdiğimiz Özgürlüğe Doğru filmi büyük ilgi gördü. 110 bin adet bastığımız gazetemiz o gün 99 bin 528 adet sattı. Önümüzdeki cuma günü 10 Kasım. Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl AÇI C dönümü. Cuma günü için Saat Kaç başlıklı 40 dakikalık özgün bir film hazırladık. Cumhuriyet’in kuruluşundan Anıtkabir’e uzanan süreci anlatan, birbirin den ilginç görüntülerin yer aldığı CD’yi ücretsiz okurlarımıza dağıtacağız. Gazetenizi şimdiden ayırtın. İyi haftalar... Güzel bir buluşmaydı... Bütün sorun, bir araya gelebilmekteydi. Kamuoyu yoklamaları şöyle bir sunumla başlar: Yarın seçim olsa, halk şu yönde oy kullanacak... Çoğumuzun alıştığı bu tanımlamanın özü şudur: Yarın seçim olmazsa, halkın bir hükmü yoktur. Halkımız ancak yarın seçim olursa siyasi düşünce, siyasi eğilim üretebilir. Bunu bir başka deyişle ifade etmek gerekirse, genel anlayış şu: 45 yılda bir oy ver, gerisini koyver! Durum böyle olunca, demokrasi ancak sandığın o incecik deliği kadar bir açıklıktan nefes alıp veriyor. Orası yetmediği için de nefes darlığı çekiyor! Oysa, demokrasinin karaya değil de rayına oturduğu ülkelerde bu böyle değil. Hükümetlerin attığı kimi adımlar kamuoyu baskısı ile geri alınabiliyor. Ya da hükümet, kamuoyundan gelen baskılar sonucu bir kararını uygulamaktan vazgeçebiliyor. 4 Kasım mitingine katılanlar 2007 yılının ‘‘ben yaptım oldu’’ yılı olmayacağını haykırdılar. Çankaya’da nasıl bir kişinin oturması gerektiğini haykırdılar. Üstelik birbirlerine girmeden, provokasyona aman vermeden... ??? AKP, 3 Kasım 2002 seçimleriyle iktidara geldi. Abdullah Gül hükümeti kasım ortasında kuruldu. AKP iktidarının 4. yılını devirdik, 5. yıla giriyoruz. AKP, bir sandık patlaması, bir toplumsal çıkış arayışı, bir eskilerin tümünü tasfiye etme öfkesi sonucu iktidara geldi. Hakkını teslim etmek gerekirse; AKP, toplumdaki öfke ve tepkiyi kendisine yönlendirmeyi de başardı. Aradan 4 yıl geçti. Tablo şu: 1 AKP, Türkiye’nin temel sorunlarını çözemedi. 2 IMF ile önceki hükümetin yaptığı anlaşmayı daha da derinleştirip Türkiye ekonomisinin kaderini bu kuruma bağladı. 3 Dış politikayı AB’ye emanet etti. 4 ABD ile ilişkileri yozlaştırdı, kişiliksizleştirdi. 5 Tarımdan istihdama, kalkınmadan eğitime Türkiye’nin temel sorunlarının çözümü bir yana daha da derinleşmesine neden oldu. 6 AKP ile Türkiye, yönünü batıya çevirip geriye doğru yol aldı! ??? Bu tablonun 2007’ye yansıması ne olacak? ABD’nin kontrolündeki IMF, AB ve çevresi AKP’den daha uysal, Türkiye’ye yapılan her saldırıya göz yuman bir hükümet bulamayacağı için AKP’nin bir dönem daha kalmasını sağlayacak zemini arayacaktır. Bu bağlamda AKP’yi başarılı gibi gösterecek sanal zaferler de hazırlanıyor olabilir! 4 Kasım mitinginin ruhuna dönmek gerekirse, gelinen noktada Türkiye’nin birinci sorunu AKP değil... Ya ne? AKP’nin karşısına konacak hareket! 4 Kasım’da bunun yanıtı bizce verildi. AKP’nin karşısına şu konacak: Toplumsal hareket! Bunun içine girecek, yerine göre öncüsü olacak, yerine göre katılımcısı olacak siyasi hareketler yakın geleceğin belirleyicisi de olabilir. Bir kez daha haykırıyoruz: Bilinçli halktan büyük güç yoktur! ankcum?cumhuriyet.com.tr İLERLEME RAPORU MÜMTAZ SOYSAL ‘Siyasetüstü’lük DERNEKLERİN VE SENDİKALARIN siyasetle ilişkisi bu ülkenin kamu yaşamını eskiden beri meşgul etmiş sorunlardan biridir. Belki de Osmanlı geleneğinin bir devamı olarak, insanların gönüllü işlerle uğraşması ve hele dernekçilik gibi örgütlü çabalara kalkışması uzun süre hoş görülmedi. O işlere soyunanlar bilir ki, hâlâ dernek, sendika ve vakıf gibi örgütleri kurmanın formaliteleri ve zahmetleri saymakla bitmez. Ünlü şakadır: “En kolay olanı, gizli örgüt kurmak; üç kişi bir araya gelince, kurulmuş olur!” Eskiden, yasal kuruluşlar için konmuş “yasak”lar da saymakla bitmezdi. En başta, “siyasetle iştigal” yasağı. 1982 tarihli Anayasa’nın bile 33. maddesindeki bir fıkra, “Dernekler... siyasi amaç güdemezler, siyasal faaliyette bulunamazlar, siyasal partilerden destek göremez ve onlara destek olamazlar, sendikalarla, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve vakıflarla bu amaçla ortak hareket edemezler” demekteydi. Anayasa’nın 52. maddesi de, sözcüğü sözcüğüne aynı sözcüklerle, bu yasağı sendikalar için de getirmişti. Ama, AB baskısı yokken de, 1995 Temmuzu’nda yapılan anayasa değişikliği, 33. maddenin o fıkrasını ve 52. maddeyi bütünüyle kaldırdı. Artık, “siyasetle iştigal” diye bir yasak yok bu kuruluşlar için. elgelelim, eski yasaklar insanların içine işlemiş olmalı ki, yasaklar kalktığı halde, çekingenlik sürüyor. Daha doğrusu, bu durumun yorumlanışında bazen birtakım endişeler, bazen de bazı kişisel hesaplar yatmaktadır. Üyeleri iktidarların baskısından ya da hışmından koruma endişesi gibi. İktidarların kuruluşlara sunabilecekleri nimetlerden yararlanabilmek gibi. Siyasal partilerin hepsiyle “mesafeli” durarak, kuruluş yöneticilerinin geleceğe dönük siyasal hesapları açısından seçenekleri açık tutmak gibi. Endişeleri ve hesapları daha da arttırabilirsiniz; arttırınca da “sivil toplum örgütleri” denen kuruluşlara sempatiniz, saygınız ve güveniniz azalabilir. ereket, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin yeni başkanı Şener Eruygur, Leyla Tavşanoğlu’nun dünkü söyleşisiyle konuya biraz açıklık getirdi. O da, “Günlük siyaset ADD’nin görev alanı içinde bulunmamaktadır; ADD partiler üstü bir konumda kalacaktır” diyor ama, “cumhuriyetin temel değerlerinin savunulmasını amaçlayan yüksek siyaset yapmayı sürdürecektir” diye ekliyor. “Yüksek siyaset” sözü, bir “düşünce” derneği için belki amaca uygun ve doğru bir söz de, acaba yeterli mi? Örneğin, ADD’nin kurmayı planladığı yeni “kol”lar arasına “Bilimsel Kuruluşlarla İlişkiler” kolu da konmuş ama, “siyasal kuruluşlarla ilişkiler” düşünülmemiş galiba. Kemalist tam bağımsızlık siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel yönleriyle bir bütünlük oluşturuyorsa, “yüksek siyaset”in yüksekliğini de partilerin bu bütünlüğe yakın ya da uzak duruşuna göre ayarlamak gerekmez mi? “Siyasetüstü”lük, herhalde bir uzay uydusu gibi bütün partilere aynı “irtifa”dan bakmak olmamalıdır. Berin Nadi’yi özlemle andık Cumhuriyet Vakfı Başkanı, gazetemizin eski imtiyaz sahibi Berin Nadi, ölümünün 5. yıldönümünde mezarı başında törenle anıldı. Berin Nadi için Edirnekapı Şehitliği’nde düzenlenen anma törenine, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, Yazıişleri Müdürü Mehmet Sucu, İdare Müdürü Hüseyin Gürer ve gazete çalışanları katıldı. Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, Berin Nadi’nin Cumhuriyete inanan, aydınlanmacı, demokrasiden yana ve Cumhuriyet kadınını simgeleyen bir isim olduğunu belirterek “Cumhuriyet Vakfı’nın kurulmasına öncülük ederek, gazetenin bugünlere gelmesinde ve yaşamasında önemli rol üstlenmiştir, kendisini minnetle anıyoruz” dedi. AB’de kritik hafta başlıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TürkiyeAB ilişkilerinin önümüzdeki dönem seyrini belirleyecek olan kritik hafta başlıyor. Bugün toplanacak olan AB Komisyonu, 8 Kasım’da yayımlanacak İlerleme Raporu ile Strateji Belgesi’ne son şeklini verecek. Belgelerin yayımlanması sonrasında Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin kesintiye uğraması ya da Gümrük Birliği ve malların serbest dolaşımı konularında kalıcı kısıtlamalara gidilmesi olasılığı bulunuyor. Son 1 yılda Türkiye’nin insan hakları ve demokratikleşme alanlarında attığı adımlar ile yaşanan sıkıntılar ve belirlenen eksikliklerin ayrıntılı bir biçimde değerlendirildiği İlerleme Raporu’nda Türkiye açısından özellikle Kıbrıs ve ifade özgürlüğü konularındaki eleştirilerin rahatsızlık yaratacağı vurgulanıyor. AB Dönem Başkanı Finlandiya, Türkiye ile üyelik müzakerelerinde bir kazanın yaşanmaması için taraflarca ‘‘iyi niyetli’’ olarak nitelendirilen çabalarına karşın çarşamba öncesi Kıbrıs konusunda önerdiği formül konusunda bir uzlaşı sağlayamadı. Bu nedenle Avrupa Komisyonu, Türkiye’yi, Ankara Anlaşması’nı Kıbrıs Rum Kesimi dahil, AB’nin yeni üyelerine uygulanmasına ilişkin ek protokolün yükümlülüklerini yerine getirmemekle itham edecek. G Fransa’nın başını çektiği bazı üyeler müzakerelerin askıya alınmasını istiyor Komisyon Türkiye için bölündü ELÇİN POYRAZLAR B mumtazsoysal@gmail.com BRÜKSEL AB Komisyonu içinde Türkiye’nin Güney Kıbrıs’a limanlarını açmamış olmasına yönelik alınacak tutum konusunda büyük görüş ayrılıkları yaşanıyor. AB Komisyonu’nun 8 Kasım’daki İlerleme Raporu’yla birlikte yayımlacağı Strateji Belgesi’nde boş bırakılan ek protokole yönelik değerlendirme ve sonuç bölümlerinin Komisyon özel kalem müdürleri tarafından bugün görüşülmesi bekleniyor. Ek protokole yönelik değerlendirmede kimi komiserler Komisyon’un ilgili başlıklarda müzakereleri askıya almasını isterken bazı komiserler bir öneri yapılmaksızın kararın aralık ayındaki AB doruğuna bırakılmasını istiyorlar. Kıbrıs Rum kesimi, Komisyon’un değerlendirmesinde tüm müzakere sürecinin durması yönünde bir tutum belirlenmesini isteyen tek ülke. Fransa’nın başını çektiği bir grup üye ülke 8 başlıkta müzakerelerin askıya alınması konusunda görüş bildirirken İngiltere ve İsveç gibi ülkelerin yalnızca üç başlığın askıya alınması önerisi getirdikleri öğrenildi. Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso’nun ise Strateji Belgesi’nde herhangi bir öneri yapılmaksızın durum tespitiyle yetinilmesi ve kararın aralık ayındaki liderler doruğuna bırakılmasından yana tutum belirlediği iletildi. Genişleme Komiseri Olli Rehn’in AB Dönem Başkanı Finlandiya’nın Kıbrıs anlaşmazlığına yönelik önerileri çerçevesinde elde edilebilecek bir uzlaşıya yıl so nuna kadar şans tanımak istemesine karşın AB yetkilileri, Komisyon’un “kısmi” askıya alma önerisi getirmeksizin yalnız durum değerlendirmesi yapmasının üye ülkeler gözünde “zayıf bir tutum” olacağına dikkat çektiler. Kaynaklar, Genişleme Komiseri Olli Rehn’in, Türkiye’nin ek protokolü uygulamaması durumunda ilgili başlıkların askıya alınacağını vurgulayan AB’nin 21 Eylül 2005 tarihli karşı deklarasyonunu görmezden gelemeyeceğini ifade ediyor. AB Komisyonu’nda Türkiye’nin ek protokole yönelik yükümlülükleri konusunda yaşanan görüş ayrılıkları nedeniyle değerlendirmenin İlerleme Raporu ve Strateji Belgesi’nin yayımlanacağı 8 Kasım tarihinde son şeklini alacağı görüşü öne çıkıyor. Tavsiye kararı beklenmiyor Ancak Komisyon’un bu konuda bir tavsiyede bulunması beklenmiyor. Bu durumda kararın, aralık ortasında toplanacak olan AB liderleri zirvesine kalacağı belirtiliyor. AB liderlerinin çoğunun ise Türkiye ile üyelik müzakerelerinin tümüyle askıya alınmasına karşı çıkacağı ve sadece Gümrük Birliği’ne ilişkin başlıklardaki müzakerelerin başlatılmamasını tercih edeceği ifade ediliyor. Avrupa Komisyonu’nun yeni İlerleme Raporu, TürkiyeAB ilişkilerinde zorlukların yaşandığı bir dönemde açıklanacak. 2005 Raporu, üyelik müzakerelerinin resmen başlatıldığı 3 Ekim 2005’ten kısa bir süre sonra TürkiyeAB ilişkilerinde ‘‘ilkbahar’’ havasının hâkim olduğu 9 Kasım’da yayımlanmıştı. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle