25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM 2006 PAZARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL ‘Topal Ördek’ Bush... Amerikan Kongresi’nde en önemli komisyonlar Ödenekler Komisyonu, Kaynaklar ve Araştırma Komisyonu ve Kurallar Komisyonu’nda birçok tasarının gerekirse yasalaşması engellenebilir. Geleneksel olarak tutucu olan Kurallar Komisyonu, oturumlarda hangi yasa tasarılarının görüşüleceğinin belirlenmesinde büyük güce sahiptir. Musibetli İcazet ATASÖZÜ, “Bir musibet bin nasihatten yeğdir” diyor. Başkan Bush’un başına, bir değil, iki musibet birden geldi: Hem Senato’nun üçte biriyle Temsilciler Meclisi’nin bütününü değiştiren ara seçimleri kaybederek muhalif bir Kongre’yle karşı karşıya kaldı, hem de nasıl sıyrılacağını bilemediği Irak batağında debelenip duruyor. Musibetlerin biri öbürüne bağlı olduğu için ikisi birden tek musibet gibi görünse de, ortaya çıkan seçim sonucu yalnız Irak politikasının iflasından kaynaklanmış sayılmaz. Bush tarzı yönetimin çok daha genel kusurlarından ileri gelen bir durum söz konusu: Akıldışı dinsel inançlara dayanan ve üstelik yalanlarla yürütülen bütün federal politikalardır bu sonucu yaratan. Son yılların Amerika’sında iyice artan dinci akımlar güney eyaletlerinin geleneksel tutuculuğuyla birleşince, ister istemez aklın ve bilginin uzağında kalan politikaların oluşturulup uygulanması kaçınılmazlaşıyor. Bunları, Irak’a saldırırken uydurulan büyük yalan türünden aldatmacalarla yürütmek, yalnız içinden çıkılmaz yanlışlara yol açmakla kalmamış, aynı zamanda “dürüstlük” gibi erdeme büyük değer verdiği bilinen Amerikan toplumunu, ilericisiyle, tutucusuyla derinden yaralamıştır. Bir de Cumhuriyetçi Parti’deki önemli adların karıştığı skandalları buna eklerseniz, son yenilginin şaşırtıcı bir sonuç olmadığı kendiliğinden anlaşılır. ine de, büyük ölçüde “Başkan”ın otoritesi üzerine kurulmuş olan Amerikan siyasal sistemindeki bazı özellikler şimdiki yönetimin daha iki yıl süreyle işbaşında kalmasını sağlayacaktır. Başkan, parti disiplininin çok güçlü olmadığı bir ortamda birçok sorunu öbür partideki üyelerin de desteğini alarak çözebileceği gibi, elindeki nimet dağıtma olanaklarını kullanarak bazı politikaları yine kendi dilediği biçimde yürütmeyi başarabilecektir. Yeter ki, Amerika’daki zengin bilgi birikimini akıllıca kullanmayı becersin. Gerçekten, en iyi üniversitelere, en güçlü araştırma kurumlarıyla düşünce üretme merkezlerine ve dünya çapında haberalma ağlarına sahip bir ülkede nasıl olup da büyük dış politika yanlışlarının, inanılmaz gafların ve saçmasapan askeri hesapların yapıldığını anlamak zordur. Afganistan ve Irak’taki sonuçlar, göklerden gelme mesajlara dayalı hurafelerin, gözü dönük kazanç hırsının ve başkalarına nizam verme tutkusunun Amerika gibi olanakları sınırsız bir ülkeyi bile nerelere sürükleyebileceğini gösteren açık kanıtlardır. ush politikalarının iflası, okyanus ötelerine kadar gidip ondan öğüt ve icazet alarak dünyanın bu köşesindeki ülkelerde bir şeyler yapmaya kalkışan yerli ve komşu bütün politikacılara ders olmalıdır. Dr. Alev COŞKUN Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi T Y B mumtazsoysal?gmail.com opal ördek Başkan Bush deyince birçok kişi bu nitelemenin, Amerikan Başkanı Bush’u aşağılamak için kullanıldığını sanıyor. Oysa, topal ördek (Lame Duck) Amerikan anayasal ve siyasal sisteminde bir kavramdır. Pekiyi, nedir bu topal ördek? Bu deyimle ne murat ediliyor? Kısaca çözümlemeye çalışacağız. Gerek kamu hukuku, gerekse siyaset bilimi dünyasında, üzerinde en çok tartışılan ve yazı yazılmış olan konuların başında “kuvvetler ayrılığı” kavramı gelmiştir. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin tartışmaları, Aristoteles’e kadar gitmekle birlikte, bu kavram, siyasal bilimler öğretisine asıl ünlü Fransız sosyal ve siyaset bilimcisi, sosyalizmin öncüsü, Montesquieu’nun (16891755), 1748 yılında yazdığı Yasaların Ruhu, (De L ’Esprit des Lois) adlı yapıtıyla girmiştir. Montesquieu’nun ünlü anlatımıyla “Yasama kuvvetiyle, yürütme kuvveti aynı kişiye ya da aynı memurlar topluluğuna verilirse, ortada özgürlük diye bir şey kalmaz.” Yine Montesquieu’ya göre “yargı kuvveti” çok önemlidir. Eğer “yargı kuvveti” yasama kuvvetinden ayrılmazsa ortada yine özgürlük diye bir şey kalmaz. Bu nedenle her devlette üç türlü kuvvet vardır (Yasama, Yürütme, Yargı) ve bu kuvvetler birbirinden ayrılmalı ve ayrı organlar tarafından kullanılmalıdır. Burada önemle dikkat edilmesi gereken husus, Montesquieu’nun “kuvvet” dediği kavram, “erk”, iktidar, “güç”tür. Montesquieu’ya göre bu üç iktidar ayrı ayrı ellerde bulunmalıdır; çünkü “iktidarın kötüye kullanılmaması için, iktidarların birbirini denetlemesi ve durdurması” gerekir. Günümüzde tüm çağdaş devletlerde kuvvetler ayrılığı sistemi geçerlidir. Kuvvetler ayrılığı, bugünkü klasik anayasa öğretisinde kendi içinde ikiye ayrılır. Yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin kesin ve sert biçimde birbirinden ayrıldığı Başkanlık sistemi ve daha yumuşak ve dengeli ayrıldığı parlamenter sistem. Başkanlık sistemi Temsili demokratik rejim türlerinden biri olan başkanlık sistemi en belirgin bir biçimde ABD’de uygulanır. Bu sistemin en temel özelliği sert kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanmasıdır. Şurasını hemen belirtmeliyiz ki, Amerikan siyasal felsefesinin gelişmesinde Montesquieu’nun Yasaların Ruhu adlı yapıtı çok önemli bir rol oynamıştır. ABD Anayasası, günümüzde yaşayan en eski anayasadır. Bu anayasaya göre, yasama yetkisi Senato ile Temsilciler Meclisi’nden oluşan Birleşik Devletler Kongresi’nde toplanmıştır (madde 1). Yürütme yetkisi, ise “ABD Başkanına verilmiştir” (madde 2), yargı yetkisi ise “Yüksek Mahkeme” ile alt derecedeki mahkemelere verilmiştir. ABD Kongresi’nin üst kanadı Senato, altı yıllık bir süre için seçilen 100 senatörden oluşur. Her eyaletten alan ya da nüfus büyüklüğüne bakılmaksızın iki senatör seçilir ve böylece 100 senatör Federal Senato’yu oluşturur. Temsilciler Meclisi ise iki yıllık süre için seçilen 435 temsilciden oluşur. Tem silciler Meclisi üyeleri dar bölge sistemine göre seçilir. Her eyalet kendi nüfusu oranında temsil edilir. ABD Anayasası’na göre başkan, 4 yıl için ancak iki kez seçilebilir. Başkanlık sisteminde yürütme yetkisi başkana aittir ve sert kuvvetler ayrılığı ilkesi nedeniyle, başkanın, yasama organı olan Kongre’ye karşı siyasal sorumluluğu yoktur, ancak cezai sorumluluğu vardır. ABD Anayasası’nın “denge ve denetim” mekanizmaları çerçevesinde, başkanın Kongre’ye mesaj (ileti) gönderme yoluyla yasa önerme yetkisi vardır. Ayrıca yasa gücünde kararname, tüzük ve yönetmelikler çıkarır. Yasama organı yürütmeyi denetler, en önemli yetki ve güçlerinden birisi, başkanın icraatını sağlayacak fonları serbest bırakmasıdır. Amerikan Kongresi’nde en önemli komisyonlar Ödenekler Komisyonu, Kaynaklar ve Araştırma Komisyonu ve Kurallar Komisyonu’nda birçok tasarının gerekirse yasalaşması engellenebilir. Geleneksel olarak tutucu olan Kurallar Komisyonu, oturumlarda hangi yasa tasarılarının görüşüleceğinin belirlenmesinde büyük güce sahiptir. 7 Kasım günü yapılan Kongre seçimlerinde 435 üyeli Temsilciler Meclisi’nin tamamı yenilenirken seçmenler 100 sandalyeli Senato’nun 33 üyesi için oy kullandılar. Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçiler 232, Demokratlar 202 sandalyeye sahiptiler. Bu seçim sonucunda Demokratlar 229, Cumhuriyetçiler 196 sandalye kazandılar.. Temsilciler Meclisi’nde Demokratlar öne geçtiler. Senato’da Cumhuriyetçiler 55 ve Demokratlar 44 sandalyeye sahiptiler. Son seçimde Demokratlar Senato’da da çoğunluğu sağladılar.... ABD’deki televizyonların yaptığı anketlere göre Bush’un Cumhuriyetçi Partisi’nin seçimleri kaybetmesinde seks, yolsuzluk skandalları ve Irak politikası belirleyici oldu. Şimdi Bush döneminin bitimine 2 yıl kalmış bulunuyor. Bush’un Cumhuriyetçi Partisi seçimleri kaybederken, Amerika Kongresi’nde Demokratlar egemen oluyor. Bunun sonucunda, Bush yönetimi çok zor durumlarla karşılaşabilir. Bush’un birçok önerisi Kongre’de reddedilebilir.. ya da gündeme alınmayarak savsaklanabilir. Bush bu dönemde Kongre’ye sunduğu mesajlarda, Kongre’den istediği fonlarda etkin olamayacaktır. Bu nedenle güçsüz Başkan, fazla önem verilmeyen bir başkan durumuna gelmiş bulunmaktadır. Bu güçsüzlüğün ilk örneği Bush’un kabinesinde en çok tepki alan Irak politikasının bir numaralı uygulayıcısı Savunma Bakanı Rumsfeld’in istifa etmek zorunda kalmasıdır. ABD, anayasal sistemindeki tanımla “topal ördek”, yani bir ayağı topal olduğu için tek ayak üzerinde yaşamaya çalışan güçsüz bir örnek gibidir artık Başkan Bush. Belki de bu durum dünya barışı için olumlu bir gelişme olacaktır. CUMHURİYET’TEN OKURLARA İBRAHİM YILDIZ Halkın Sesi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlaması halkın katılımıyla büyük bir coşkuya dönüştü. Yurdun her bir yanındaki törenler görkemliydi. Gecegündüz Cumhuriyet Bayramı coşkusu yaşandı. 4 Kasım Cumartesi günü Ankara'da bu kez "Cumhuriyetimiz için halk yürüyüşü" yapıldı. Soğuk havaya aldırış etmeyen on binler, başta kadınlar ellerinde Türk bayrakları, Atatürk posterleri ve gazetemizi taşıyarak irtica ve bölücülüğe karşı yürüdüler. Gazetemizin bir gün sonraki başlığı şöyleydi: Halk uyardı. 10 Kasım, büyük önderin ölümünün 68'inci yıldönümüydü. Mustafa Kemal Atatürk'e yakışır biçimde anma törenleri düzenlendi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer çarpıcı mesajlar verdi: "Laiklik adam olmaktır" sözüne vurgu yapan Sezer, "Yüce Önder'e göre 20 yaşında bir yobaz ihtiyar, 70 yaşında bir idealist ise gençtir" dedi. O gün on binlerce kişi Anıtkabir'deydi. Halk Ata'ya koştu.. 11 Kasım Cumartesi günü eski başbakanlardan Bülent Ecevit, Ankara'da düzenlenen görkemli bir törenle toprağa verildi. Ecevit, 52 yıllık siyasi yaşamında her zaman doğru bildiği yolda dürüstçe yürüdü. Halktan, emekçiden ve ülke çıkarlarından yana kararlar aldı. 1977 seçimlerinde Ecevit'in liderliğinde CHP yüzde 41.4'le tarihinin en yüksek oyunu aldı. Hastalanmadan önce solda bütünleşme için girişimlere başlamıştı. Ecevit'e gösterilen hakça ve halkın sevgisiydi... 29 Ekim, 4 Kasım, 10 Kasım, 11 Kasım'da halk sokaklarda ve meydanlardaydı. Ve tek bir ses yükseliyordu. Başbakan Tayyip Erdoğan, "Maç sloganı gibi" dese de, "Türkiye laiktir, laik kalacak". Okurlarımıza teşekkür Cumhuriyet Bayramı'nda gazetemizin manşeti "Tehlikenin farkındayız" şeklindeydi. O gün ilk kez Cumhuriyet gazetesi CD verdi. Kurtuluştan kuruluşa dek geçen süreyi özetleyen belgesel film, okurlarımızdan ilgi gördü. 100 binlik bir satış gerçekleştirdik. 10 Kasım'da ise manşetimiz "Şimdi saat kaç"tı. 29 Ekim'de olduğu gibi yine bir belgesel film hazırladık. Okurlarımız bir kez daha bizi yanıltmadı ve yalnız bırakmadı. 130 bin bastığımız gazetemiz ülkenin birçok yerinde erken saatlerde tükendi. CD'yi bulamayan okurlarımız bugünden itibaren bürolarımıza ya da İstanbul'daki merkez numaralarımıza ulaşabilir, bulamadıkları CD'yi edinebilirler. İyi haftalar... T.C. KADIKÖY İFLAS DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN İFLASA İLİŞKİN İLAN DOSYA NO: 200618 İflas MÜFLİSİN ADI, SOYADI VE ADRESİ: TASFİYE HALİNDE KİMTAŞ KİMYA TEKSTİL SANAYİ İTHALAT İHRACAT VE TİCARET A.Ş. AydınlıCumhuriyet Cad. G100 Sokak No. 1 Tuzla İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun 155879103269 sicil sayısında kayıtlı yukarıda adı.soyadı ve adresi yazısı şirketin Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006197 esas sayılı dosyasından 02.11.2006 günü saat: 16.40’dan itibaren iflasına karar verilmiştir. İ.İ.K.166. Maddesi gereğince keyf iyet tebliğ ve ilan olunur.06.11.2006 Basın: 55045 Kalbinizi Koruyun TÜRK KALP V AKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/İstanbul Tel: (212) 212 07 07 (pbx) (10 hat) Faks: (212) 212 68 35 CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle