20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 EKİM 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Hükümetin çok önemli olarak sunduğu bütçe belgesi ‘Orta Vadeli Mali Plan’ rafa kalkıyor NOT DEFTERİ ZEKERİYA TEMİZEL 13 ‘Mali disiplin’ buraya kadar MURAT KIŞLALI Türkiye Neden Borçlanıyor? Cumhuriyet gazetesinin ekonomi yazarları, bir süredir, AKP dönemindeki borçlanmaya dikkat çekmeye çalışıyorlar. 2002 yılındaki 130.1 milyar dolarlık düzeyinden, 2006 yılında 193.6 milyar dolara ulaşan dış borçlar ile 2002 yılındaki 149.8 milyar YTL’lik düzeyinden 2006 yılında 251.9 milyar YTL’ ye ulaşan iç borçları farklı açılardan değerlendiriyorlar. Öztin Akgüç, bu rakamlarla, halk arasında yayılmaya çalışılan ‘Özelleştirme yapıyoruz, kamu mallarını satıyoruz, ama borç ödüyoruz’ söyleminin gerçek olmadığının ortaya çıktığını belirtirken; Erinç Yeldan, “...AKP iktidarı altında toplam 65.5 milyar dolarlık döviz açığı yaratıldığını, bunun da 63.5 milyar dolarlık dış borç artışı ile karşılandığını, bununla da Türkiye’nin dış dengelerinin inanılmaz derecede bozulduğunu, ..’istihdam yaratmayan’ ve ‘yoksullaştırıcı’ nitelikleri ağır basan büyüme serüveninin ardında ‘sahte İsviçreleşme’ olgusunun yattığına” dikkat çekti. Olayın diğer bir boyutuna da, ANKA Günlük Ekonomi Bülteni’nde yaptığı değerlendirmelerde, Nazif Ekzen değindi. Nazif Ekzen, Hazine’nin net iç borçlanma verilerine dayanarak, devletin bütçe açığının üzerinde borçlandığını, 2005 yılı bütçesi 9.7 milyar YTL açıkla kapanırken Hazine’nin 20.3 milyar YTL net iç borç yaptığını, 2006 yılının ocakağustos döneminde ise bütçe açık vermezken (en azından Maliye’den yapılan açıklamalara göre) Hazine’nin 7.1 milyar YTL “net borçlanma” yaptığını, bunun da, Hazine’ye bütçe açığının en fazla yüzde 5 fazlasıyla borçlanma yetkisi veren Kamu Finansmanının Düzenlenmesi ve Borç Yönetimi Hakkındaki Yasa’ya aykırı olduğunu otaya koydu. ??? Bu değerlendirmeler uygulanmakta olan ekonomi politikalarının üzerindeki örtüyü çeken, gerçekleri tüm açıklığı ile sergileyen değerlendirmeler. Kamu varlıklarının, ulusal çıkar gözetmeden, talan edilerek elden çıkarılmasına karşın, devlet borçlanmasının da artarak sürmesinin anlamı ne? AKP iktidarı döneminde, devlet iç borçlarında, dış borçlardaki değişim ile açıklanamayacak 102.1 milyar YTL’lik bir artış oldu. Devlet bütçesinin hizmet niteliği göz ardı edildiğine, kamu yatırımları neredeyse ortadan kalktığına, yeni bir bütçe gideri de söz konusu olmadığına göre bu borçlar neden artıyor? Devlet bütçesi ve borçlanma politikası, neye hizmet ettiği artık açık olan para politikalarının hizmetinde. Devlet borçlanma politikası, döviz kurlarını yapay olarak düşük kalmasına katkıda bulunarak, düşük kur yüksek faiz politikasına destek oluyor. Dolara yönelerek kurları yükseltme olasılığı olan piyasadaki YTL’yi çekerek “sterilizasyon” sağlıyor. Borçlanma, bütçe açığının finansmanı dışında, piyasadaki YTL’yi yüksek faizle çekerek, para arzındaki genişlemeyi engelleyerek, kurların baskı altında tutulması amacıyla kullanılıyor. Düşük kur yüksek faizden kimlere gelir transfer edildiği belli. Kamu borç faizlerinin de kimlerin sırtına bindiği açık. 2007 bütçesinde faiz ödenekleri yeniden arttı. Borçların geldiği düzey göz önüne alındığında, yüzde 10’luk bir faiz artışı devletin yüzde 6070 faiz oranlarıyla borçlandığı dönemlerden daha fazla faiz yükü doğurabilecek. ??? Devletin bütçe açığından fazla borçlanarak, bunun bir kısmını da dış borç ödemelerinde kullanması, dış borçların yapısını da değiştirdi. 20022006 döneminde özel kesimin dış borçları yüzde 149.4 oranında artarak toplam dış borç içerisindeki payı da yüzde 57.3’e yükseldi. Böylece Türkiye’nin toplam dış borçları içerisinde kamunun borcu 66.9 milyar dolar olurken, özel sektörün borçları da 110.9 milyar dolara yükseldi. (Merkez Bankası borcu 15.7 milyar dolar.) Bundan sonra döviz kurlarındaki bir hareketlenme riski büyük ölçüde özel sektörü etkileyecek. Uluslararası kuruluşlar ve AB’nin dayatmaları ile olsa da, kamu sektörü yapısal değişikliklerle büyük ölçüde disipline edildi. Özel sektörün kaynak kullanımı konusunda nasıl bir disiplin içerisinde olduğu belli değil. Bu kuruluşların mali yapılarıyla nedense ilgilenilmiyor. Sanki, yeni bir uluslararası dalgalanma /çözülme karşısında kamu, özel sektörü kaderi ile baş başa bırakabilecek. Şimdilik özel sektörün dışarıdan sağladığı kaynaklar, YTL’ye çevrilerek devlete yüksek faizle borç veriliyor. Kamu borçlanması da kur riskinin dengelenmesi amacıyla kullanılıyor. Bedelini de iç borç faizlerindeki artışlarla halk ödüyor. İşte AKP iktidarının borç yönetimi ile yarattığı tablonun görünümü. Bu tablonun dikkatle izlenmesi gerekiyor. Bu tablonun hesabını vermek Meclis’e alınan tabloların hesabını vermek kadar kolay olmayacak. [email protected] ‘Seçim ve rant bütçesi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin Meclis’e sunduğu 2007 bütçesini ‘‘Hükümet 2007’de seçim için tarımın payını yükseltecek ve imar affı getirecek, dengeyi de vergi oranlarını artırıp sağlık harcamalarını kısarak sağlayacak’’ şeklinde yorumladı. Kılıçdaroğlu, bütçenin önceki yıllardan farkının tarıma daha fazla kaynak ayırılması olduğunu söyleyerek ‘‘Bunun nedeni, ‘Son seçim yılında bir şeyler vererek köylüyü kandırabilir miyiz?’ düşüncesi’’ dedi. Genç Parti Genel Başkan Yardımcısı Emin Şirin ise ‘‘Bunlar ekonomiyi de Tayyip Erdoğan’ın şöförünün araba kullanması gibi idare ediyorlar. Kontağı üzerinde unutup arabayı terk ettikleri gibi, ekonomiyi de terk edecekler’’ diye konuştu. ANKARA Önceki gece Meclis’e sunulan 2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi, hükümete göre Mali Kontrol Yasası’ndan sonra en önemli bütçe belgesi olarak kabul edilen ‘‘Orta Vadeli Mali Plan’’’ın çöpe atılmasına neden olacak. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, ‘‘Bu da üç yıllık bütçenin daha başlangıçta iflasını gösteriyor’’ dedi. AKP hükümeti, 15 Temmuz 2006’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Orta Vadeli Mali Planı (OVMP), ‘‘5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun ardından bütçe hazırlık sürecini ve çok yıllı bütçeleme anlayışını yönlendiren ikinci önemli belge’’ olarak sunmuştu. Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Yüksek Planlama Kurulu (YPK) ? Hükümetin salı gecesi Meclis’e sunduğu 2007 yılı bütçesi, daha bu yılın temmuz ayında yürürlüğe giren ve yine hükümet tarafından “en önemli ikinci bütçe belgesi’ olarak kabul edilen ‘Orta Vadeli Mali Plan”ın çöpe atılmasına neden olacak. Kararı olarak yayımlanan OVMP, 20072009 dönemine ilişkin toplam gelir ve gider tahminleriyle birlikte hedef açık ve borçlanma durumuyla kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeriyordu. OVMP’de kamu idarelerinin ‘‘çok yıllı bütçeleme anlayışına göre ödenek tavanları’’ yer alıyordu. milyon YTL olacaktı. Hükümetin Meclis’e sunduğu 204.9 milyar YTL ’lik harcama bütçesiyle sadece 2007 yılı değil, 2008 yılı tavanı da aşıldı. Faiz dışı giderlerin tavanı, 2007’de 145 milyar 777 YTL, 2008’de 157 milyar 267 milyon YTL, 2009’da 167 milyar 82 milyon YTL olarak belirlendi. Yeni bütçede yeralan 152 milyar YTL ’lik faiz dışı giderler, 2007 tavanını aştı. 20072009 döneminde, bütçe giderlerinin GSYİH’ye oranının azalan bir seyir izlemesi ve 2007, 2008 ve 2009 yıllarında sırasıyla yüzde 30.5, yüzde 28.6 ve yüzde 26.7 olarak gerçekleşmesi öngö rüldü. Dolar kuru 1.49 YTL olarak kabul edildiğinde, bu oran yüzde 34 oluyor. Gelirler de çöpe gidecek OVMP’de, bütçe gelirleri 2007 için 181 milyar 111 milyon YTL, 2008 için 196 milyar 263 milyon YTL, 2009 için 210 milyar 143 milyon YTL olarak belirlendi. 2007 bütçesinde ise gelirler 188.2 milyar YTL ile 2007 tavanını aştı. Vergi gelirleri 2007 için 155 milyar 248 milyon YTL, 2008 için 169 milyar 264 milyon YTL, 2009 için de 182 milyar 212 milyon YTL olarak belirlendi. Bütçede vergi geliri 158.2 milyar YTL. Gelirlerin GSYİH’ye oranı, yüzde 29.1’den yüzde 27.2’ye, vergi gelirlerinin GSYİH’ye oranı ise yüzde 24.9’dan yüzde 23.6’a inecekti. Bu oranlar sırasıyla yüzde 31 ve yüzde 26.3’e çıktı. Orta vade üç ayda bitti Hükümetin hazırladığı 2007 Bütçesi, OVMP’yi şu şekillerde ihlal etti: OVMP’ye göre, merkezi yönetim bütçe giderleri için ödenek teklif tavanları, 2007’de 189 milyar 877 milyon YTL, 2008’de 199 milyar YTL, 2009’da 205 milyar 732 TEDAŞ zarar edeceği halde hükümet fiyatların arttırılmasına karşı durmaya çalışıyor Hükümet çözüm arayışında ? Enerji Bakanı Güler, TEDAŞ’ın zarar edeceği gerekçesiyle zam yapılmasını isteyen ÖİB’nin buna karar veremeyeceğini belirtirken Maliye Bakanı Unakıtan da bir hafta için de görüşüp çözüm bulunacağını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın (ÖİB) elektriğe zam yapılması gerektiği talebiyle ilgili olarak ‘‘Biz bu gibi kararları tek başımıza bakanlar olarak veremiyoruz. Özelleştirme İdaresi de tek başına veremez’’ dedi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ise toptan elektriğe yapılan yüzde 24’lük zammın tüketiciye yansıtılmayacağını yineledi. Enerji Bakanı Güler, TEDAŞ zammının tamamen enerji KİT’lerinin kendi aralarında bir muhasebeleşme meselesinden ibaret olduğunu ileri sürdü ve şunları söyledi: ‘‘Bu kesinlikle özelleştirme yle ilgili bir şey değil. Bu konu çok farklı yerlere çekilmektedir. Netice itibarıyla geçen sene de indirim söz konusuydu, biz onu da yansıtmadık. Ama bu tip sözlerin nereden çıktığı ve bunun neticesinde özelleştirmeye katılacak şirketlerin bu tür bir yoruma girmesi tamamen yanlış bir hipotez üzerine kurulan bir değerlendirmedir. Ben zammın bu kadar istendiği bir ortamı hayretle karşılıyorum. Yani böyle bir noktada neden böyle bir zam lobisi ortaya çıktı. Neden bu kamunun da sözcüsü olan sizler (basın) tarafından neden böyle gündeme getiriliyor, bunu da anlayabilmiş değilim.’’ Teşvik kredisi skandalı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sayıştay, Hazine tarafından verilen milyonlarca YTL’lik teşvik kredilerine ait muhasebe kayıtlarının hatalı olduğunu belirledi. Rapora göre, 138 milyon YTL ’lik teşvik kredisinin takibi yapılmadı. NTV’nin haberine göre, Sayıştay tarafından TBMM için hazırlanan Hazine işlemleri raporunda çarpıcı tespitlere yer verildi. Kredilere ait muhasebe kayıtlarının hatalı olduğunun belirtildiği raporda sadece bir yıl içerisinde verilen 138 milyon YTL’lik teşvik kredisi karşılığında hiçbir alacak kaydının yapılmadığı belirtildi. Raporda, 2003 yılından bu yana toplam 312 milyon YTL’lik teyitsiz dış kredi kullanıldığı ancak bunların bütçeye gider olarak kaydedilmediği, bu nedenle de denetlenmediğine dikkat çekildi. Raporda, ‘‘Hazine Müsteşarlığı bünyesinde iç denetim açısından önemli bir boşluk bulunmaktadır’’ denildi. TMSF alacaklarına ve borçlarına da raporda geniş şekilde yer verildi. Hazine’nin TMSF’den alacağının 50 milyar dolara ulaştığı ancak bu borcun tahsiline yönelik etkin adımların atılmadığı dile getirildi. Maliye Bakanı, bütçeye yönelik eleştirileri yanıtladı Unakıtan savunmaya geçti Ekonomi Servisi Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 2007 yılı bütçesine ilişkin eleştiriler karşısında, seçim bütçesi yapmadıkları görüşünü savundu. Unakıtan, ‘’2007 yılında hazırladığımız bütçe güçlü Türkiye’nin güçlü bütçesidir ve fakiri fukarayı kollayan bir bütçedir. Ülke insanımızın, milletimizin refah düzeyini artırmasına yönelik bir bütçedir. Seçim bütçesi değildir’’ dedi. Unakıtan, İstanbul’da düzenlenen Türkiye Konut Finansmanı Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, daha önceki yıllarda seçim yaklaştığında seçim ekonomisi uygulandığını dile getirerek, ‘’Türkiye’de o ne verdiyse ben iki mislini veririm zihniyeti vardı. Biz Türkiye’nin istikrarını seçtik’’ diye konuştu. Unakıtan 2013 yılında Türkiye’de kişi başına düşen milli gelirin 10 bin doların üzerine çıkacağını söyledi. D O Ğ U Ş ’ TA N K A PA L I O T O PA Z A R I Otomotivde ikinci el pazarı markası DOD’un yeni merkez üssü Haramidere’de açıldı. Açılışta konuşan Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Aclan Acar, DOD City’nin, Türkiye’nin ilk, Avrupa’nın da en büyük entegre kapalı ikinci el otomobil merkezi olarak faaliyet göstereceğini belirterek burada her türlü ikinci el otomobil alım satımının yapılabileceğini söyledi. DOD Genel Müdürü Tuğrul Denizaşan da DOD City’nin, DOD markasının bu yıl başlayan yeniden yapılanma sürecinin önemli bir adımını temsil ettiğini ifade ederek yaklaşık 16 bin metrekarelik alan üzerine kurulan DOD City için 2 milyon YTL’yi aşan bir yatırım yapıldığını kaydetti. PA M U K F İ YAT I TAT M İ N E T M E D İ Tariş, Pamuk ve Yağlı Tohumlar Birliği, eylül ayında 2006 yılı ürünü kütlü pamuk alım avans fiyatını 92 YKr olarak belirlediklerini açıkladı. Ancak pamuk üreticileri pamuğun alım avans fiyatının 92 YKr’den fazla olması gerektiğini savunuyor. Kütlü pamuğun 20062007 sezonu için alım avans fiyatını belirlerken dolar, borsa ve maliyet etkenlerini de dikkate aldıklarını belirten Pamuk Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Basri Özçoban, “Birlik olarak bu rakamı belirlerken tüm şartlarımızı sonuna kadar zorladık. Zaten açıkladığımız fiyat avans fiyattır. Piyasa ve borsa seyrine bakıp, birlikkooperatif ve üretici ayaklarını da dikkate aldığımızda verilebilecek en iyi rakamı verdiğimizi düşünüyoruz” dedi. pamukm?superonline.com Kevyeni Catering kalitesini belgeledi İstanbul Haber Servisi Hazır yemek sektöründe 20 yıldır faaliyet gösteren Keyveni Catering, işçi ve gıda sağlığı güvenliğine verdiği önemi belgeledi. Keyveni Türkiye’de ISO EN 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi, Yönetim KuOHSAS 18001 İşçi Sağ rulu Başkanı lığı ve İş Güvenliği Yöne Sadık Çelik. tim Sistemi ve TS 13001 Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları Yönetim Sistemi belgelerinin tümüne sahip hazır yemek firması oldu. Keyveni’den verilen bilgiye göre Keyveni, Avrupa standartlarında hizmet veriyor. ISO EN 22000, OHSAS 18001 ve TS 13001 belgeleri ile gıda üretiminde insan sağlığına zarar verecek her türlü riski ortadan kaldırıyor. Yüzde 100 gıda güvenliği ile yola çıkan Keyveni, sıfır hatalı gıda üretimi ile müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutuyor. MALİYE YAŞAMINDAN / MUSTAFA PAMUKOĞLU İşletmelerde yöneticilerin başarı ölçüleri, neler yapmaları gerektiği hep dikkat çeken ve merak uyandıran bir husustur. Özellikle kırılgan ekonomilerde işletme yöneticilerinin yönetim tarzları daha da önem arz eder. Yöneticiler aşağıdaki tutkulara sahipse başarısız olmaya adaydır. Birinci tutku: Sonuçları önemsememek Bir yöneticinin kucaklayacağı en önemli ilke sonuçlara ulaşma arzusu olmalıdır. Başarısız yöneticiler şirketin sonuçlara ulaşması yerine kendi konumları ve maddi ve manevi kazanımlarını önceliğe alır. Kendi egolarını ya da pozisyonlarını koruyacak kararlar alırlar. Şirkete değil kendi egolarına katkıda bulunanları ödüllendirirler. Tavsiye: Şirketin sonuçlarıyla uğraşın. Müşteriler, çalışanlar ve hissedarlar açısından şirketin geleceği sizin egonuzun esiri olmayacak kadar önemlidir. İkinci tutku: Tek adam olma ve popülarite tutkusu Çalışanlarca sevilme, tek adamlık, popülariteyi kaybetmeme arzuları yöneticilerin çalışanların etkisi Yöneticiler Neden Başarısız Olur? altına girmesine sebep olur. Şirketin sonuçları ile ilgili olan önemli unsurları dışlar. Çünkü konumunu koruyacak bu ilişki biçimidir. Tavsiye: Çalışanların sizin konumuzun devamını kendi konumları için isteyebileceklerini düşünün ve onların etki alanına girmeyin. Üçüncü tutku: Kararları tek başına vermek Yöneticiler işletme ile ilgili önemli kararları verirken bu karar seçeneklerine katkıda bulunacak kişilerle beyin fırtınası yapmaktan hoşlanmazlar. Sadece kendi bildikleri doğrudur. Kolektif yönetme ve analiz etme duyguları kişisel egoları nedeniyle arka planda kalır. Hatalarının veya başarısızlıklarının ortaya çıkacağından endişe duyarlar. Tavsiye: Daha fazla enformasyon ve açıklık ilkesine önem verin. Karar seçeneklerini paylaşın. Beyin fırtınası yapın. Benim doğrum tek doğrudur demeyin. Üretken fikir çatışmasının işletme için daha hayırlı olduğunu unutmayın. Dördüncü tutku: Denetim ve hesap sorulmaktan hoşlanmamak Başarısız yöneticiler şirketi denetleyen ve hesap sorma konumunda olanlardan hoşlanmazlar. Bu, hatalarının ortaya çıkma korkusundan, denetimin etkinliğinin kendi etkinliklerini sarsacaklarından endişe duyarlar. Oysa en sert denetimlerin bile kendilerini daha da güçlendireceklerinin farkına varmazlar. Tavsiye: Hesap sormayan, hata bulmayan, sizi uyarmayan denetçilerin olmamasınin işletmeye ileride zarar getireceği ve bunun sonuçlarının sorumluluğunu yöneticilerin taşıyacağını unutmayın. Beşinci tutku: Dedikodu yapmak Başarısız yöneticilerin en önemli özelliklerinden biri herkesle her şeyi ve herkesi eleştiri konusu yaparak hatalarını örtmeye çalışırlar. Çalışanlarının aktardıklarını süzmeden kesin yargıya varırlar. Bu tür davranan yöneticiler dedikodularına gerekçe yaratmak için hayal güçlerini kullanırlar. Tavsiye: Şirket sonuçları ve esaslı şeyleri dışında “O dedi, o yaptı, olmaz” diyerek dedikodu yapmayın. Dedikodu yapıyorsanız kendinize güvenmiyorsunuz demektir. Altıncı tutku: Hataları örtmek için gerekçe yaratmak Yöneticilerin işletmeleri için yapacakları en önemli şey o işletmeyi kârlı hale getirmek veya zararı tedricen azaltmak, kaynak yaratmak ve mevcut kaynakları etkin kullanmak, verimli çalışmayı sağlamak, maliyetleri kontrol altına almak, işletmenin geleceğini tartışmak, riskleri ortaya koymak ve gerekli önlemleri almak ve aldırmak, kamu yükümlülükleri ile ilgili sorumluluklara özen göstermek yani vizyon sahibi olmaktır. Genellikle başarısız yöneticiler esaslı bu işler yerine günlük işler ve ıvır zıvır denilecek konularla uğraşırlar. Ufak konuları sorun yaparak yapmadıkları esaslı işleri gizlerler. Tavsiye: Şirketi kârlı hale getiremiyorsanız, kaynakları işletmenin geleceğini sağlamlaştırmada kullanamıyorsanız, şirketi ileriye taşıyacak gücü kendinizde bulamıyorsanız yerinizi bunu yapabilecek kişilere terk edin. Roche: 1.4 milyon Avro ödedik İstanbul Haber Servisi Neorecormon ve Neugopen adlı kanser ilacını pahalıya satarak devleti 10.7 milyon YTL dolandıran Roche’un Türkiye Genel Müdürü George N. Hadjiev, Neuopen ilacının satışı ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı ile yapılan görüşmelerin ardından, fark çıkarılarak zarar tazmini için Bakanlığa 1.4 milyon Avro ödediklerini söyledi. Roche Genel Müdürü Hadjiev, Roche’un manşetlerde yer almasından dolayı üzgün olduklarını belirtti. Nisan 2005’te göreve atandığını ifade eden Hadjiev, “1.5 yılı aşkın bir süreden beri Roche Türki ye’de yeniden yapılanma süreci içindeyiz” dedi. Hadjiev, o dönemden çalışan yaklaşık “200300 kişinin” bugün kendileri ile çalışmadığını, “onkoloji, viroloji, transplantasyon ve 1. basamak sağlık hizmetleri bölümlerinin” yenilendiğini, yaptıkları promosyonların bilimsel yayınlarla ilgili olduğunu savundu. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle