20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 EKİM 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER TBMM, Fransa Parlamentosu’nun sözde Ermeni soykırımıyla ilgili kararını şiddetle kınadı 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Türkiye’den dava hazırlığı Sezer’den MASAK’a onay ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, kara para suçuyla mücadele amacıyla hazırlanan ‘‘Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkındaki Yasa’’yı onayladı. Yasayla, Mali Suçlar Araştırma Komisyonu (MASAK), Maliye Bakanlığı’na bağlanıyor. Yasanın Genel Kurul’daki görüşmeleri, milletvekilleri arasında Yasin El Kadı ve MASAK’ın devre dışı bırakılması konularında tartışmalara neden olmuştu. Sizce İrtica Nedir? Türkiye’de en çok tartışılan konu nedir? İrtica var mı yok mu? Bu konu HaberTürk’teki ‘‘Basın Odası’’nda yeniden gündeme geldi... Gerçekten Türkiye’de irtica var mı yok mu? O zaman 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonrasına bir göz atmalı, özellikle o yıllarda doğan şimdilerde 2526 yaşlarında olan gençlerimizi bilgilendirmeli... 1987 yılında ODTÜ Yabancı Diller Yüksek Okulu’nun Müdür Yardımcısı Edip Uysal, ‘‘Arapça dersi veren’’ üç öğretim görevlisinin (Doç. Dr. Şakir Ergin, Cevdet Çakmaklı ve Ziyad Akkoyunlu) maaşlarının Suudi Arabistan Yüksek Eğitim Bakanlığı’na bağlı ‘‘İmam Muhammed İbni Suud Islamic University’’ tarafından ödendiğini açıklamıştı... Nasıl olurdu böyle bir şey? Bal gibi olurdu. ANAP iktidardaydı. Başbakan ise Turgut Özal’dı... Türkiye’nin çağ atladığını yazılarında anlata anlata bitiremeyenler ODTÜ Rektörlüğü’nün Suudi Arabistan Suudi Üniversitesi’yle anlaşmasına ‘‘alkış’’ tutuyorlardı... Bakıyorum, 19 yıl önce bu olayı alkışlayanlar bugün AKP iktidarını ‘‘demokrasinin simgesi’’ olarak değerlendirip Başbakan Erdoğan’a övgüler düzüyorlar... Nakşilerin Suudi Arabistan’la çok sıkı ilişkileri vardır... Çünkü hem Nakşiler hem de Suudiler, Amerikancıydılar!.. O yıllar Fethullahçılar henüz ABD’ye pek yanaşmamışlardı. Çünkü Necmettin Erbakan hem Suudilere hem de ABD’ye çok yakındı... Türkiye için 1980 sonrası gericiliğin ve yobazlığın ivme kazandığı bir dönemdir... ??? İstanbul Üniversitesi İslami Araştırmalar Enstitüsü’nde ‘‘hamiler listesi’’nde yer alan kitap Hamid Algar tarafından yazılmıştı... Algar 22 sayfalık makalesinde şöyle diyordu: ‘‘Mustafa Kemal Paşa modern dünyada İslama en çok zarar veren kişi olup İslama karşı yapılan saldırıların öncüsüdür. Halifeliğin kaldırılması, aşırı milliyetçiliğin desteklenmesi, şeriat hükümlerinin yerine ithal Avrupa yasalarının getirilmesini o sağlamıştır. Bu yüzden Türkiye hızla İslamdan uzaklaşmıştır.’’ Peki kimdi Hamid Algar? İngiltere yurttaşıydı ve ABD’de Berkeley Üniversitesi’nde doçent olarak görev yapıyordu. 1970’li yılların büyük bölümünü Türkiye’de geçiren Algar’ın, ‘‘Saidi Nursi ve Risalei Nur: Günümüz Türkiyesi’nde İslami Bakış’’ adlı makalesi Türkİslam Sentezi’ni savunan dergilerde yayımlandı... Hamid Algar’ın Türkiye’de dağıtılan kitabının giderleri, telif ücreti İngiltere’deki ‘‘İslam Vakfı’’ ile Cidde’deki ‘‘Suudi Yayınevi’’ tarafından üstlenildi... Kitabının girişinde ‘‘hamiler listesi’’nde bakın kimler vardı: Suudi Arabistan Yüksek Eğitim Bakanı Şeyh Hasan İbn Abdullah, eski Endonezya Başbakanı Muhammed Nasır, Pakistan Adalet Bakanı A. K. Brohi ve İstanbul Üniversitesi İslam Araştırmaları Enstitüsü Müdür Yardımcısı Salih Tuğ... Salih Tuğ daha sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı oldu... Mustafa Kemal Atatürk’ü ‘‘İslama en fazla zarar veren kişi’’ olarak tanımlayan Hamid Algar’ın kitabını Hurşit Ahmet ile Zafer İshak Ensari yayına hazırladı... 12 Eylül 1980 darbesini yapan Kenan Evren ve arkadaşları Mustafa Kemal’in ‘‘Türk Devrimi’nin içini boşaltıp’’ Atatürk’ü putlaştırırken tarikat şeyhlerini, laik demokratik Cumhuriyetin düşmanlarını koruyup kolladılar, Nakşi Turgut Özal’ı da ABD’nin buyruğuyla ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı yaptılar... ??? Kenan Evren cuntası, henüz Sovyetler Birliği yıkılmadığı için tıpkı Celal Bayar’ın yıllarca öne sürdüğü ‘‘Bu kış mutlaka Türkiye’ye komünizm gelir’’ savını 1980’li yıllarda da yineleyip durdukları için DİSK’i, Türk Dil ve Tarih Kurumu’nu ‘‘Oralarda da komünistler var’’ deyip kapatırken Fethullah Gülen ve Nakşi Şeyhi Prof. Dr. Esat Coşan’la 1982 Anayasası için pazarlığa oturdular... Hey gidi günler hey!.. Yurtdışındaki imamların maaşlarını ‘‘Rabıta’’ ödüyordu o yıllar... Üniversiteler, şeyhlerin, şıhların eline geçmişti... Ben bu oyunu 1997’ye dek gördüm. Harran Üniversitesi’nde Nur öğrencilerine fahri doktora verildiğine tanık oldum... Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi ve öteki Anadolu üniversiteleri ‘‘dinci bir kuşatma’’ altındaydı... İsterseniz önce ‘‘dünü’’ anımsayıp bugüne bakalım ve ‘‘İrtica var mı yok mu’’ sorusuna öyle yanıt verelim... Ne dersiniz? DÜZELTME: MÜSİAD, Fransa’yı bir bildiriyle kınadığını açıklamıştır. Düzeltir, özür dilerim. H. Ç. ? Fransa’nın tavrının ibret verici olduğu kaydedilen bildiride, yasanın iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik, askeri ilişkilerde onarılmaz yaralar açacağı belirtildi. Abdullah Gül, yasanın engellenmesi için uluslararası hukuktan kaynaklanan tüm hakların kullanılacağını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM, Ermeni soykırımı iddialarını kabul etmeyenlere cezai yaptırım öngören yasa önerisini kabul eden Fransa Parlamentosu’nu şiddetle kınadı. TBMM Genel Kurulu’nda yayımlanan ortak bildiride, Cezayir, Hindiçini, Madagaskar ve diğer bazı Afrika ülkelerinde 1 milyondan fazla masum insanın ölümüne yol açan Fransa’nın başka ülkelerin tarihlerindeki olaylar konusunda dikkatli konuşmak zorunda olduğu vurgulandı. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye’nin yasanın engellenmesi için yargıya başvuru da dahil olmak üzere uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanacağını, bununla ilgili ciddi bir çalışma yapıldığını söyledi. TBMM Genel Kurulu’nda, dün Fransa Parlamentosu’nun sözde Ermeni soykırımı kararıyla ilgili genel görüşme yapıldı. Görüşme sonrasında TBMM’de temsil edilen tüm Abdullah Gül, Fransa’nın geçmişindeki günahları örtbas etme çabası içinde olduğunu söyledi. (Fotoğraf: AA) işlediğini öne sürmenin çok ciddi bir itham olduğunu, uluslararası hukuka göre yalnızca yetkili mahkemelerin buna karar verebileceğine dikkat çekti. Gül, ‘‘O mahkeme de ya o ülkenin mahkemesi ya da tarafların kabul ettiği uluslararası ceza mahkemesidir. Bu tür bir karar olmaması durumunda soykırım suçunun hukuki varlığı kabul edilemez, savunulamaz, ileri sürülemez’’ dedi. Aydınlanmanın beşiği olan bir ülkenin düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlamasının ibret verici olduğuna işaret eden Gül, ‘‘Bugün Fransa tarihi kavşaktadır. Ya Voltaire ve Montesquie’lerin Fransa’sı olacak ya da sömürgeci düşüncenin devamını sergileyecektir’’ dedi. Tecride Karşı Sempozyum ? İstanbul Haber Servisi Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği’nin düzenlediği ‘‘Uluslararası Tecrit ve Tecride Karşı Mücadele Sempozyumu’’ sonuç deklarasyonu yayımlandı. Halen ölüm orucu direnişinin 193. gününü sürdüren Avukat Behiç Aşçı’ya destek verilen deklarasyonda, demokratik kitle örgütleri ve sendikalara tercrit sorununun çözülmesi ve ölümlerin durdurulması için Ankara’da TBMM yetkilileri ve Adalet Bakanlığı ile yapılacak görüşmeye katılım çağrısı yapıldı. siyasi partilerin imzasıyla ortak bir bildiri yayımlandı. Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı bildiri metni, CHP’nin uyarıları doğrultusunda yeniden biçimlendirildi. Bildiride, şu görüşlere yer verildi: ? Tasarının meclis üyelerinin sadece beşte birinin oyuyla kabul edilmesi ve tasarıya karşı olduğu anlaşılan çok sayıda milletvekilinin oy kullanmaya cesaret edememesi, Fransa’nın iç politika hesaplarıyla Ermeni azınlığın etkisinde kaldığının açık bir göstergesidir. TBMM, bu yasa tasarısını şiddetle kınamaktadır. ? Tarihiyle ilgili suçlamalar karşısında konuyu tarihçilere bırakmak gerektiğini ve tarihin yasayla yazılamayacağını sa vunan Fransız siyaset adamlarının Türkiye’nin tarihine gelince kendilerinde karar alma hakkı görmeleri ibret vericidir. ? Fransız Ulusal Meclisi, bu yasa tasarısı ile ülkelerimiz arasındaki ilişkilere büyük zarar vermekle kalmamakta, Ermenistan ile ilişkilerimizin normalleşmesi için sarf edilen çabalara da darbe vurmaktadır. İlişkilerde onarılmaz yaralar açar ? Fransız Parlamentosu’nda bu yasanın kabulünün Türkiye ile Fransa arasındaki siyasi, ekonomik, askeri ilişkilerde onarılmaz yaralar açacağı ise tabiidir. Ermenistan’ın Fransa ve başka ülkelerdeki lobilerini kullanarak Türk milletinin hak ve haysiyetine karşı yürüttüğü hasmane politikaların maliyeti kendilerine daha büyük olacaktır. ? TBMM, dostluğa sığmayan ve demokratik bir ülkeye yakışmayan bu yasa tasarısının yasalaşmasını önlemeye yönelik uyarılarını ve girişimlerini ısrarla sürdürecektir. Ancak bu geçen süre içinde Türk hükümetinin alacağı tedbirler tasarının yasalaşması halinde Fransa’nın menfaatlerinin ne ölçüde zarara uğrayabileceğinin de göstergesi olacaktır. TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Fransa’nın geçmişindeki günahları örtbas etme çabası içinde olduğunu söyledi. Gül, bir ulusun soykırım suçu Gururumuzu çiğnetmeyiz CHP’li Onur Öymen, Fransız Cumhurbaşkanı Jaques Chirac ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın telefon konuşması konusunda sızan haberlere dikkat çekerken ‘‘Başbakan, Chirac’ın sözlerini çarpıtan bir devlet adamı durumuna düşmüştür’’ dedi. Öymen, Fransa’dan aldığı nişanı reddeden YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’i kutlarken, AKP’lilerin laf atması üzerine gerginlik yaşandı. Öymen, sözlerini ‘‘Milli gururumuzu çiğnetmeyiz. Bunu hükümet yapmazsa meclis yapar, meclis yapmazsa halk yapar’’ diye tamamladı. CHP’li Şükrü Elekdağ, Türkiye’de kaçak çalışan 70 bin Ermeninin ülkelerine gönderilmesi önerisini yineledi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART CHIRAC ÖZÜR DİLEMEDİ ‘Keyfi Tutuklama’ incelemeleri ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BM’nin Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu’ndan bir heyet, Ankara, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır’da polis karakolları ve cezaevlerini ziyaret etti. Heyet, tutukluların yanı sıra, polis, yargıç ve avukatlar ile görüşmeler yaptı. Cezayirli yargıç ve hukuk profesörü Leila Zerrougui’nin başkanlığındaki heyet 20 Ekim’e kadar Türkiye’de kalacak. Heyet, izlenimlerini rapor haline getirerek BM İnsan Hakları Komisyonu’na sunacak. Başbakanlık yanlış bilgi vermiş ? Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılan görüşmenin içeriğinin çarpıtıldığı ortaya çıktı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sözde Ermeni soykırımının inkâr edilmesini suç sayan yasanın kabul edilmesinden sonra Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılan görüşmenin içeriğinin çarpıtıldığı ortaya çıktı. Görüşmenin tutanaklarının basına yansımasıyla Başbakanlık’ın Anadolu Ajansı’na (AA) doğru bilgi vermediği, Chirac’ın Erdoğan ile yaptığı görüşmede, oylama için özür dilemediği, senatodan geçmesini engellemekten söz etmediği, ‘‘Önüme gelirse imzalamam’’ ifadesini kullanmadığı, sadece ‘‘Umarım senatoda durdurabiliriz’’ dediği öğrenildi. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasındaki görüşmeye ilişkin tartışmalar, geçen hafta sonu Başbakanlık’ın görüşmenin içeriğine ilişkin AA’ya ‘‘perde arkası’’ bilgi vermesi ve AA’nın da bu bilgiyi haberleştirip abonelerine geçmesinden sonra başladı. Haber ulusal ve uluslararası basında, ‘‘Chirac, tasarının yasalaşmaması için elinden geleni yapacağını söyledi’’, ‘‘Chirac, özür diledi’’ başlıklarıyla yansıtılınca, Fransa kaynakları, görüşmede Türk basınına yansıdığı şekliyle ifadelerin yer almadığını açıkladılar. Çiçek’ten Öcalan yanıtı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ANAVATAN’lı Reyhan Balandı’nın, ‘‘Abdullah Öcalan’ın, tansiyon ve kan değerleri neden AB’ye fakslanıyor?’’ yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Çiçek, ‘‘Ankara, Kars, Edirne cezaevlerinde hangi kurallar uygulanıyorsa, o kişiyle ilgili olarak da aynı kurallar geçerli” dedi. [email protected] Chirac ne söyledi? Tutanaklara göre kamuoyuna yansıyanın tersine görüşmede Chirac şunları söyledi: “Sayın Başbakan, size dostluğumu iletiyorum. Fransız Asamblesi’nin girişimi beni çok üzdü. Siz de biliyorsunuz ki bu oylama, Fransa’da yapılacak seçimlerle bağlantılı. Umarım bu girişimi senatoda durdurabiliriz. Ama bu konuda kesin bir şey söyleyemem. Seçimlere 8 ay var. Burada Ermeni kökenli vatandaşlar oldukça faaldirler. Bu oylamanın yapılmasında büyük etkileri oldu. Ama şunun altını kesinlikle çizmek isterim. Bu durum, Fransa’nın tavrını kesinlikle değiştirmemiştir. Özellikle, Avrupa Birliği ile olan müzakereler açısından hiçbir şey değiştirmiyor.” Özkaya’nın açtığı davalar ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, eski Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya’nın, ‘‘YargıtayÇakıcıMİT’’ iddialarına ilişkin haberlerle ilgili Milliyet, Hürriyet, Radikal ve Posta gazeteleri aleyhine açtığı tazminat davalarından 20’sinin reddine ilişkin kararları onadı. Daire, Hürriyet ve Posta gazetelerini Özkaya’ya 10’ar milyar lira tazminat ödemeye mahkum eden 2 ayrı kararı bozdu. Avrupa’dan türbana tavır Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin türbanlı fotoğraf veren öğrencinin üniversiteye kayıt başvurusunu reddetmesinin ardından Avrupa ülkeleri türbana karşı tavır aldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Son olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) türbanlı fotoğraf vererek üniversiteye kayıt yaptırmak isteyen bir öğrencinin başvurusunu reddetmesi Avrupa’nın türban konusundaki kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. Bazı Avrupa ülkelerinin türban konusundaki tutumları şöyle: Fransa: Türban ve diğer ‘‘belirgin’’ dini sembollerin kullanımı, 2004 yılındaki yasal düzenlemeyle okullarda yasaklandı. Ancak bu yasa Müslümanların okulları ve üniversitelerini kapsamadığı için bu kurumlardaki kişiler isterlerse türban takabiliyorlar. Ancak Fransa Ulusal Meclisi’ne bu konuyla ilgili bir yasa teklifinin sunulduğu biliniyor. İngiltere: Türban konusunda en yumuşak tutuma sahip ülkelerden biri olan İngiltere’de Lordlar Kamarası’ndan sorumlu Bakan Jack Straw’un, ‘‘Sadece peçe değil, türban da çıkarılmalı’’ açıklamalarının ardından tartışmalar alevlendi. İngiltere bu konuda yasal düzenleme hazırlığına girişirken şimdilik her öğretim kurumu türban konusunda kendi kararını uyguluyor. Almanya: 2003 yılı eylül ayında Alman Federal Anayasa Mahkemesi, okulda türban takmak isteyen bir kadın öğretmenin başvurusunu kabul etti. Ancak mahkeme, eyaletlerin bu konuda kendi kararlarını verebileceğine hükmetti. Bunun üzerinde Almanya’da özellikle Türk ve Arap kökenlilerin yaşadığı dördün üzerinde eyalette öğretmenlerin derslere türbanla girmesi yasaklandı. Hesse eyaletinde bu yasak bütün devlet memurlarını içine alacak şekilde genişletildi. İtalya: 1980’lerde yürürlülükten kaldırılan ‘‘türbanın yasak olmasına ilişkin yasa’’ 2004 yılında tekrar yürürlüğe konuldu. Bu yasa kapsamında ülkenin kuzey bölgesinde kadınların türban ve çarşaf takması yasaklandı. Belçika: Hollanda sınırındaki Maaseik şehrinde kadınların sadece çarşaf giymesi yasaklandı. Ancak Belçika’da okullarda türban takmak serbest. Hollanda: Ülkede Müslümanları aşağılayan filmler çektiği gerekçesiyle Theo Van Gogh’un öldürülmesiyle başlayan hareketlilik sonrasında aralarında türban yasağının da olduğu yeni düzenleme hazırlıkları yapılıyor. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle