20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 2006 SALI 2 “Koskoca topraklarınız var, birazını Ermenilere, birazını Kürtlere verseniz ne olur” diye yazmıştı, Türkiye’yi yakından tanıyan, sık sık İstanbul’a gelen dost saydığımız bir Fransız bayan!.. Avrupa Birliği’ne alınmamızın baş koşulları da bu Fransız bayanın istekleri doğrultusunda desek, hiç de yanlış olmayacak... İleri sürdükleri koşullar politik bir dille belirtilse de, aynı!.. Türkiye Cumhuriyeti’nin parçalanması, Sevr Antlaşması’nın seksen yıl sonra gerçekleştirilmesi!.. ??? Baktılar ki işbaşındaki yönetim Avrupa’nın ileri sürdüğü isteklere önemli güçte, tutarlılıkta karşı çıkacak gibi değil. AB’ye girmek için kendisinden ne isteniyorsa veriyor, dahasını da vermeye hazır görünüyor... Bunu da Avrupalı olmak sevgisinden çok, dinci iktidarını yıllar yılı sürdürmek hesabıyla yapıyor... Öyleyse Ermenisi, Rumu, Fransızı, Almanı, Amerikalısı bir bir kabul ettirir, uygulatır yıllardır beslediği niyetleri!.. ??? Hele, bu ülkenin kalburüstü sayılan birtakım kişileri, yazarları, gazetecileri, politikacıları, üniversite hocaları da Avrupalı olmak, Avrupalı görünmek uğruna bu onursuz durumlara katlandığına, yazılar OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL la, kitaplarla, toplantılarla desteklediğine göre!.. Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk devrimine dayanır. Son günlerde TV’lerdeki açıkoturumlarda durmaksızın sergilenen bir görünüm var; koskoca politikacılar, gazeteciler, profesörler bile “Her şey baştan başa değiştirilmeli, Türkiye yeni bir anlayış, yeni bir tutum içinde yeniden oluşturulmalı’’ diyorlar TV’lerde hepimizin gözü önünde anayasaya, yasalara göre suç sayılacak görüşlerini, özlemlerini... ??? Yalnız dinciler mi? Yalnız yobaz kafalılar mı? Öyle olsa iş kolay, ama karşımızda daha düne kadar en Marx’çı geçinen, görünen insanlar var. Dincisi, eski solcusu, liberal geçineni, elbirliğiyle Türklüğe, Türk ulusuna, ulusal duygulara, düşüncelere, en başta da Türk askerine karşı... 29 Ekim 1923’te kurulan Atatürk Cum Ulusallığa Karşı Elbirliği! huriyeti ortadan kalkarsa, yerine AB’ye, ABD’ye kul köle olmuş bir yönetim gelirse ya da şimdiki iktidar sahiplerinin pek özlediği ılımlı ya da ılımsız bir şeriat uygulaması yerleştirilirse bu topraklarda yaşayan herkes mutlu olacak, bir anda uygarlığın tepesine çıkacak! ??? TV’ler, gazeteler, radyolar, üniversite salonları ulusalcılığa, Atatürk devrimciliğine ters düşen seslerle, çığlıklarla, zaman zaman en ağır suçlamalarla dolup taşıyor... Bir şeyler elden gidiyor! İki bilim adamımızın, Şengör’le Kuban’ın söylediği gibi, ‘’bir yandan köleliğe, bir yandan felakete’’ giden bir yolda ite kaka sürükleniyoruz... ??? Fransız Parlamentosu akıl dışı kararlar alarak Türkiye Cumhuriyeti’ne en ağır saygısızlığı yapmaktan çekinmiyor, Nobel Akademisi de “Bir milyon Ermeni’yi kestik” diyen bir genç yazarı ödüllendirerek Fransızlardan geri kalmıyor... Biz ise “Aman ne güzel, edebiyatımız onurlandırıldı” diye seviniyoruz! Oysa ödül, edebiyata, edebiyatçıya değil, kendi ülkesini, halkını kitaplarıyla, konuşmalarıyla sürekli horlayarak saygınlık kazandığını sanan birisine verilmiş... Bunu görmemeye çalışıyoruz! Ömer Hayyam Dersleri Türkkaya ATAÖV slında, Fransız Meclisi’ndeki karara ilişkin birkaç yorum yapmak istiyorum. Ama İran’dan yeni döndüm. Ömer Hayyam’ın kimi dizeleri kulağımda çınlamayı sürdürüyor. Örneğin: “Dünya üçbeş bilgisizin elinde;/Onlarca her bilgi kendilerinde./Üzülme, eşek eşeği beğenir:/Hayır var sana kötü demelerinde.” FransızErmeni ilişkileri Haçlı Seferlerine dek gidiyor. Papa Urban II ünlü “Deus vult!” (Tanrı istiyor) konuşmasını Fransız toprağında yapmıştı. İlk Haçlı Seferi bir Fransız eylemi olarak başladı. Ermeni tarihçi Urfalı Mateos Kutsal Topraklar’ın “Tanrı tanımazlar”ın elinden alınmasının Yaratıcıdan gelen bir PENCERE Ankara’nın Taşına Bak!.. Salona bakıyorum, bin kişilik mi?.. Nasıl dolar?.. Falan filan derken akın akın izleyiciler gelmeye, sıralar dolup taşmaya başlamasın mı!.. Niçin toplanıyorlar?.. Önderliği ele alan Çankaya Belediye Başkanı Prof. Muzaffer Eryılmaz demiş ki: Ankara’nın başkent oluşunun yıldönümünü kutlayalım!.. Başkan kutlamaya, eksik olmasın, beni de çağırdı, kalktım ‘başkent’e gittim... ? Ankara nasıl başkent oldu?.. Bilal Şimşir’in bu konuda güzel bir kitabı var, öyküyü ayrıntılarıyla anlatır... Bizim tarihimiz kendine özgüdür, bambaşkadır, öteki ülkeler tarihlerinin hiçbirine benzemez; 20’nci yüzyılda Mustafa Kemal Atatürk Anadolu’da bir ilginç destan yazmış... Anadolu dediğin bir yarımada!.. Ancak dünyada tüm yarımadalar kuzeyden güneye sarkarlarken Anadolu doğudan batıya uzanıyor.. İstanbul, Roma İmparatorluğu’ndan Bizans İmparatorluğu’na, daha sonra da Osmanlı İmparatorluğu’na uzanan bir tarihin başkenti... Peki, Ankara’ya ne oluyor?.. Ankara daha başkent olmadan başkent olan bir özellik taşıyor... ? Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İstanbul işgal altındadır... Bugün Bağdat’ı işgal edenler o dönemde İstanbul’a emperyalizmin postunu sermişlerdi... Ankara İstanbul’un karşısına çıktı ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın direnişi bu küçük Orta Anadolu kasabasını hemen başkent yaptı... Artık bütün dünyanın gözleri Ankara’daydı... Tarihte ilk kurtuluş savaşının başkenti olmuştu Ankara... İslam dünyasında ilk Aydınlanma Devrimi’nin, daha başka deyişle laik Cumhuriyetin de başkenti oldu... Peki, şimdi ne?.. ? Başkent bir ülkenin yönetildiği şehirdir... Ankara’nın başkent oluşunun 83’üncü yıldönümünü kutlamak için buluştuğumuz dostlara, konuşma sırası bana gelince, kürsüden sordum: Türkiye nereden yönetiliyor?.. Ankara’dan mı?.. İzleyenlerde bir sessizlik... Ve ekledim: Vaşington’dan mı?.. ? Bu ülke Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda İstanbul’dan yönetilmiyordu... Teslimiyetçilerin başkentiydi İstanbul... Tüm tarihsel görkemine karşın İstanbul onursuzlaşmış, yerle yeksan olmuş, utanç başkentine dönüşmüştü... Tüm yoksulluğuna ve yoksunluğuna karşın Ankara’nın görkemine diyecek yoktu... Peki, bugünkü düşkünlüğü Ankara’ya yakışıyor mu?.. ? Çankaya Belediye Başkanı Profesör Muzaffer Eryılmaz, ‘Çılgın Türkler’ yapıtının artık efsaneleşen yazarı Turgut Özakman, Mustafa Balbay, salonu dolduran bine yaklaşık onurlu dinleyici, Ankara’nın başkent oluşunun 83’üncü yıldönümünde Ankara’nın, tarihine yakışır bir başkent yapılması hedefinde buluştuk... Artık yürekler iki dizeyle çarpıyor: “Ankara’nın taşına bak.. gözlerimin yaşına bak!..” A buyruk olduğunu yazdı. Her ikisi için de ortak düşman kimdi? Selçuklu Türkleri! Bu nedenle, Ermeniler dışardan gelenleri yerel şarapları, kebapları ve türlü olanaklarıyla karşıladılar. Soylular arasında evlilikler, tüccarların becerileriyle alışveriş başladı; “Uyruk Baron” Levon V Katolik bile oldu; ölünce Fransız krallarının gömüldükleri St. Denis Katedrali’ne kondu. Karşılıklı zenginleşirken kiliseler ve okullar açıldı, heykeller dikildi, yayınlar başladı, partiler gelişti. 191422 arasında Türklere ve Anadolu’nun Kürt ve Çerkez gibi öteki Müslümanlarına karşı silah arkadaşlıkları da var. ? Arkası 8. Sayfada ANTALYA 5. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ SAYI: 2005/10424 KONU: İlanen tebligat İLANEN TEBLİGAT İLAMSIZ TAKİPLERDE ÖDEME EMRİ Alacaklı ve vekilinin adı: Azem Çobbaner vekili Av.İsmail Duygulu, Elmalı mahallesi Şehit Cengiz Toytunç caddesi Hakkı Gökçeoğlu işhanı Kat 3 Da.24 ANTALYA Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı soyadı ve adresi: Sıttıka Kısa ( Kılınç) ( Ölü ) Alacağın Türk parası ile tutarı faiz miktarı: 51.129,18 Euro (100.000 DM karşılığı) 24.542.00 Euro ve işlemeye başladığı gün (yıllık % 24 den işlemiş faiz ) 75,671,18 Toplam Euronun fiili ödeme tarihindeki kur oranına göre YTL karşılığı toplam alacağın icra gideri.vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 24 akti faizi ile birlikte tahsili istemidir. Harca esas değeri: 127.384,36 YTL. Senet ve tarihi, senet yoksa borcun sebebi: 01.09.2001 tanzim ve 01.09.2003 vadeli 100.000 DM bedelli 1 adet bono Bir terekeye karşı yapılan takiplerde mirasçıların adı soyadı ve ikametgahları: HATİCE MELİKE KILINÇ (ALTIN ), Bala mahallesi Başmakçı Afyonkarahisar Yukarda yazılı borç ve masraflar için yapılan icra takibinde ödeme emrinin tarafınıza tebliğ edilemediği,yapılan zabıta araştırmasında da adresiniz tespit edilemediğinden kanunda yazılı sürelere 7 gün ilavesi suretiyle ödeme emrinin tebliğine karar verilmiş olup buna göre ; İşbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren borcu ve takip masraflarını 14 gün içersinde ödemeniz ( teminat vermeniz ) .borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazınız var ise, senet altındaki imza size ait değilse yine bu 14 gün içersinde ayrıca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takibinde bu senedin sizden sadır olmuş olduğu sayılacağı, imzayı reddettiğiniz takdirde mercii önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız.buna uymazsanız vaki itirazınızın muvakkaten kaldırılacağı, senet veya borca itirazınızın yazılı veya sözlü olarak icra dairesine 14 gün içersinde bildirmediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74 ncü madde gereğince mal beyanında bulunmanız, aksi halde hapisle tazyik olunacağınız.hiç mal beyanında bulunmaz ve hakikate aykırı beyanda bulunursanız, hapisle cezalandırılacağınız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceği ihtar olunur.23.09.2006 (Basın: 50108) CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle