Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 2006 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Kuzey Kore’nin geçen hafta gerçekleştirdiği nükleer deneme bütün dünyanın büyük tepkisini çekti Yeniden silahlanmaya doğru... uzey Kore’nin geçen pazartesi günü nükleer silah denemesi yaptığını açıklaması, tam da Japonya Başbakanı Şinzo Abe’nin Güney Kore Devlet Başkanı Roh Mu Myun ile buluşmasına denk geldi. Abe, bir gün önce de Çin Devlet Başkanı Hu Cintao ile görüşmüştü. Pyongyang, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin sonuçlarının ağır olacağı yönündeki uyarısına karşın bu eylemi gerçekleştirdi. Ülkenin kuzeydoğu ucunda yapılan bu yeraltı denemesi, bölgede ve dünyada barışı, istikrarı ve güvenliği tehlikeye atıyor. Bu deneme, Kuzey Kore’nin 5 Temmuz’da yaptığı 7 adet balistik füze denemesinden ayrı değerlendirilemez. Bu denemenin yapılması çok üzücü; çünkü uluslararası barış ve güvenliğe karşı ciddi bir tehdit oluşturan nükleer silahlanmayı ve bu silahların yayılmasını hızlandıracaktır. Diğer ülkeler kendilerini anında nükleer silahlarla donatmayacaklardır ama Kuzey Kore’nin nükleer yeteneklerini sergilemesi, önünde sonunda başka ülkeleri de nükleer yola itecektir. Silahlanma yarışı ise dünyayı daha da istikrarsız bir hale getirecektir. Kışkırtma Fransız vekillerinin geçen perşembe sözde Ermeni soykırımının inkârını cezalandıran yasa tasarısını kabul etmeleri kimse için sürpriz olmadı. Bu, bir bakıma haziranda çeşitli siyasal manevralarla ertelenen tasarının, beklendiği üzere, kaldığı yerden yeniden gündeme getirilmesinden başka bir şey değiIdi. Bunda, sanıyoruz iki önemli faktörün rolü var. Birincisi bu yılın ‘Ermeni yılı’ olması, ikincisi ise 2007 mayısında yapılması beklenen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin artık iyice yaklaşmasıdır. Sağda ve solda yer alan partiler arasındaki hassas siyasal dengede, küçük marjların belirleyici rolü, ideolojilerine ters düşse de göz ardı edilmemektedir. Bu yüzden ister sağ, isterse de sol olsun partiler, akıl ve izandan çok, oy kaygılarıyla hareket etmektedirler. Bu yüzden partiler Fransız toplumunda gerek siyasal ve ekonomik güç, gerekse de küçümsenmeyecek oy potansiyeline sahip olan Ermeni diyasporasının istekleri, ülkenin çıkarlarına bütünüyle ters düşse de kolay kolay göz ardı edilememektedir. Sözde Ermeni soykırımı yasasının kaynağındaki temel neden budur. Son oylanan tasarı da, esasen, çok önce kabul edilen adına anıtlar dikilen sözde Ermeni soykırımı yasasının ekidir. Amacı ise ne yapıp edip sözde Ermeni soykırımını, gerçek ve biricik soykırım olan Shoah’la, tüm olası sonuçlarıyla, eşdeğer hale getirmektir. ??? Fransa’nın bu konuda gerçek bir sıkıntı içinde olduğu kimsenin saklısı değildir. Göz tırmalayan çelişkiler, giderek çifte standartlar, dahası ikiyüzlülükle malul manevraların kaynağında bu sıkıntı mevcuttur. Örneğin geçen yılın sonunda ‘sömürge döneminin’ bazı iyi ve olumlu(!) yanlarının okul kitaplarında yer almasıyla ilgili yasa önerisi, ‘tarihin siyasetçiler tarafından değil, tarihçiler tarafından yazılması gerektiğini’ savunan çok sayıda tarihçi ve öğretim üyesinin yanı sıra bizzat başkan Jacques Chirac’ın karşı çıkmasıyla rafa kaldırılmıştır. Dün bu son derecede akılcı gerekçeyle reddedilen, ancak ondan çok daha saçma olan bir öneri bugün kabul edilmektedir. Bu, açık ve net bir çifte standardın ‘suçüstü’ yakayı ele vermesidir. O kadar ki, sözü edilen inkârı cezalandıran yasa 577 vekilden oluşan meclisin 453’ünün katılmadığı bir oturumda 19’a karşı sadece 119 oyla kabul edilmiştir. Tasarıya oy verenler, çoğunlukla yeniden seçilmeleri Ermeni kökenlilerin yoğun olduğu bölgelerdeki seçmenlerin iki dudağı arasında olan vekillerdir. Katılmayan çoğunluk ise kuşkusuz, bu yüz kızartıcı çifte standardı içlerine sindiremeyenlerdir, Fransa’nın Türkiye ve dünyadaki imajının kısır seçim manevralarıyla hoyratça tehlikeye atılmasını içlerine sindiremeyenler, bereket, yok değil. Ciddi Le Monde gazetesi konuyla ilgili başyazısında (12 Ekim 06), “Parlamentodaki grupları bölen bu tasarı büyük bir olasılıkla kabul edilecek. Ancak yasanın geleceği kuşkuludur. Zira senato, muhtemelen onu gündemine asla almayacak” demektedir. Cumhurbaşkanı Chirac’ın yasanın yürürlüğe girmemesi için elinden gelen çabayı göstereceğiyle ilgili açıklamaları da yine aynı yönde görünmektedir. Ama bütün bunlar gerçekleşse de sorun orta yerde durmakta ve her fırsatta Türkiye’nin başını ağrıtmaya adaydır. Bu yüzden ülkemize düşen, sorunun, Osmanlı arşivlerinin uluslararası uzmanların da katılacakları araştırmalara açarak enine boyuna incelenmesini sağlamak ve ülkemizi köşeye sıkıştırmayı amaçlayanların ipliğini pazara çıkarmaktır. ??? Le Monde yukarıda sözü edilen başyazısında iki ilginç noktayı da vurguluyor: “Politikacılar kendilerini ‘doğruların bakanlığı’ düzeyine çıkarmasınlar. İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilere yönelik soykırımın inkârı, Fransız hukukunda ırkçılığın tüm türevlerinin olduğu gibi Yahudi düşmanlığının da (antisemitizm) cezalandırılmasını öngörmektedir. Ermeni soykırımı sorunu başkadır ve ceza yasalarında yeri yoktur. Türk halkı bellek üzerine çalışmalı, diplomasi de bunu desteklemelidir.” İkinci nokta, soykırımın ‘yerel’ taraftarlarıyla ilgilidir. Ve çıkarılması gereken derslerle doludur: “Kabul edilen inkârı cezalandıran yasanın bir başka olumsuz yanı ise Türkiye açısından üretken olmayışıdır. Bazı üniversite ve basın mensupları, ülkelerindeki (Ermeni) soykırımıyla ilgli tabuları yıkmayı başarmışlardır (!). Bunlara göre yasa milliyetçilerin ekmeğine yağ sürecek ve hükümeti Fransa’ya karşı ekonomik misillemelere girişmeye zorlayacaktır.” ‘Mütareke’ kalıntılarının işe yaramadığını kim söylemiş... K geliştirme programına ilişkin sorunu çözecekmiş gibi görünse de Pyongyang samimi davranmadı, çözüm umutları söndü. Kuzey Kore, ABD’nin sahte dolar ürettiği ve kara para akladığı yönündeki suçlamalarını protesto etmek için altılı görüşmelere katılmayı reddediyor. Tecrit derinleşti Görünüşe göre Kuzey Kore, nükleer silah denemesi gerçekleştireceği yönünde 3 Ekim’de yaptığı açıklamayı, ABD ile doğrudan görüşmelere başlamaya yönelik bir pazarlık aracı olarak kullanmak istedi. Ama artık denemeyi yaptığına göre, bu pazarlık aracı bir işe yaramayacaktır. Kuzey Kore, tecridini kendi eliyle daha da derinleştirdi. BM Güvenlik Konseyi, BM Sözleşmesi’nin 7. bölümü uyarınca uluslararası yaptırımlarla askeri seçeneklerin önünü açan bağlayıcı bir karar alabilir. Kuzey Kore, yanlış hesap yapmış olabilir. Kuzey Kore’nin en büyük yiyecek ve enerji tedarikçisi Çin, nükleer silah denemesini “küstahça” diye nitelendirerek kınadı ve bu ülkeye karşı sert bir tutum izlemek zorunda kalabilir. Güney Kore, Kuzey ile yakınlaşmasına bir son vermeye zorlanabilir. Kuzey Kore’yi izlediği yoldan vazgeçirebilmek için BM’nin özellikle de Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin görüş birliği içinde olması şart. Ama Kuzey Kore’nin yeni cüretkâr adımlar atmaması için soğukkanlı davranmak gerekiyor. (Japan Times, Japonya, Başyazı, 11 Ekim) İngilizceden çeviren: İrem Sağlamer Güney Kore’nin başkenti Seul’de dün yüzlerce kişi Kuzey Kore’yi protesto etti. (AP) Framework” anlaşmasını imzaladılar. Ağustos 1998’de Kuzey Kore, Japonya’nın üzerinden uçup Büyük Okyanus’a düşen Taepodong1 füzesi denedi. Ekim 2002’de, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı James Kelly, Kuzey Kore’yi gizli bir uranyum zenginleştirme programı yürütmekle suçladı. O ayın sonunda ise Washington, Pyongyang’ın gizli nükleer silah programının varlığını kabul ettiğini açıkladı. Aralık 2002’de Kuzey Kore nükleer tesislerini yeniden çalıştıracağı uyarısında bulundu ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu denetçilerini kovdu. Ocak 2003’te, Kuzey Kore NPT’den çekildiğini duyurdu. Ağustosta ABD, Çin, Rusya, Japonya, Güney Kore ve Kuzey Kore Pekin’de bir araya gelerek Pyongyang’ın nükleer programına ilişkin altılı görüşmeleri başlattılar. Şubat 2005’te Kuzey Kore, nükleer silah ürettiğini açıkladı. Eylül 2005’te, altılı görüşmeler sonucunda Kuzey Kore’nin yardım ve ABD’nin saldırmama sözü karşılığında nükleer silah programından vazgeçmesini öngören bir anlaşmaya varıldı. Eylül 2005 anlaşması, Kuzey Kore’nin nükleer silah Doruk noktası Nükleer silah denemesi, Kuzey Kore’nin yıllardır sürdürdüğü nükleer silah elde etme girişimlerinin doruk noktası oldu. Mart 1993’te Kuzey Kore, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’ndan (NPT) çekilme tehdidinde bulundu. Ekim 1994’te Kuzey Kore ile ABD, Pyongyang’ın yakıt ve iki adet hafif su nükleer santralı yapımı karşılığında plütonyum üretimini dondurmasını öngören “Agreed R USYA İLE TÜRKİYE YAKINLAŞIYOR Karadeniz’de uyum harekâtı T Rusya, bu davete hemen cevap vermemiştir. Günümüzde devletler arası ürkiye deniz ilişkilerde atılan adımların kuvvetleri, on yılı muhtemel sonuçlarının bir aşkın süredir satranç oyunu misali iyi “Karadeniz Uyum hesaplanması zorunludur. Harekâtı” adlı tatbikatlarını Bundan dolayı, Türkiye’nin sürdürüyor. 2006 yılında bu davetine cevap olarak bu askeri manevralara Rusya yılın şubat ayında bizzat deniz kuvvetleri de davet Rusya Federasyonu Deniz edildi. 8 Ekim’de sonuçlanan Kuvvetleri Komutanı TürkRus ortak askeri deniz Amiral Vladimir Masorin tatbikatlarının, iki devletin komutasındaki bir askeri çıkarlarının belirgin biçimde yakınlaşmasının mantıksal bir gemi birliği İstanbul’a gitmiştir. Rus ve Türk askeri devamı olduğu kuşkusuzdur. Zaten Cumhurbaşkanı Ahmet komutanlar üç gün boyunca ikili işbirliği konularını Necdet Sezer’in Rusya ve Karadeniz Uyum ziyareti sırasında söyledikleri Harekâtı’nın ayrıntılarını ele de buna işaret etmektedir. almışlardır. Bundan sonra iki Türk devletinin liderine göre, devletin askerideniz diyaloğu Ankara ile Moskova bakımından ilk deneme arasındaki ilişkiler stratejik yapılmıştır. 27 Şubat’ta Rus bir düzeye ulaşmıştır; ve Türk askeri ülkelerimiz gemileri Gölcük arasındaki ikili Üssü’nden denize ticaret hacmi açılmıştır. Ortak önümüzdeki nkara ile tatbikatlarda, yıllarda 25 milyar Moskova çeşitli manevralar dolara kadar yapan deniz gücü arasındaki yükselebilir. grupları arasında Karadeniz’in ilişkiler dibine “Mavi artık stratejik iletişimin sağlanması Akım” adlı Rus bir düzeye gerçekleştirilmiştir. boru hattı ulaştı. İki ülke Bunun sonuçları döşenmiştir. Bu Vladimir Masorin sayede Türkiye, arasındaki gaz ihtiyacının ticaret hacmi tarafından Savunma Bakanı yüzde 60’ını gelecek Sergey İvanov’a karşılayabilmekyıllarda 25 ve Başbakan tedir. Başka ortak milyar dolara Mihail Fradkov’a ekonomik iletilmiştir. projeler de aktif kadar Başbakan ise olarak yükselebilir. Savunma gelişmektedir. Bakanı’na Türk Kuvvetle Genelkurmayı ile muhtemeldir ki, Karadeniz’de ortak tatbikatlar Karadeniz Uyum Harekâtı, konusunu görüşme görevi yalnızca uyuşturucu ve silah vermiştir. Karadeniz Uyum taşıdığı kuşkusunu uyandıran Harekâtı’na Rusya’nın gemilerin denetlenmesinin katılması konusunda son ötesinde, Mavi Akım’ın nokta, Türkiye Savunma teröristlerden ve başka Bakanı Mehmet Vecdi düşman kuvvetlerden Gönül’ün eylül ayı korunması amacını da ortalarındaki Moskova taşıyordu. Bu ortak ziyareti sırasında tatbikatların inisiyatifinin konulmuştur. 15 Eylül’deki Türkiye’den gelmesi de görüşmelerde Sergey İvanov, önemli bir noktadır. Bu hızla gelişen devletin, Karadeniz’de Rusya’nın daveti kabul ettiğini resmen açıklamıştır. en güçlü deniz kuvvetlerine Ama gazetemizin sahip olduğu bilinmektedir. elindeki bilgilere göre, Uzmanların verilerine Novorossiysk’te RusTürk bakılırsa, askeri potansiyeli tatbikatlarına hazırlıklar daha bakımından Türk deniz yaz başında başlatılmıştır. kuvvetleri, Rusya Karadeniz filosundan dört kat daha (Nezavisimaya Gazetesi, güçlüdür. Ve bu son derece Askeri Yorum Eki, Rusya, güçlü Karadeniz devleti, 13 Ekim) Rusçadan çeviren: askeri tatbikatlarına özellikle Hakan Aksay Rusya’yı davet etmektedir. ALEKSANDR BABAKİN A ‘Çifte çarpışma mı, çifte uzlaşma mı?’ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığına seçilirse partisi AKP, tek bir siyasi güç olarak varlığını sürdürebilecek mi? YORGOS KAPOPULOS KOOPC’DEN BAYRAM GEZİSİ 2006 Yılı Kültür Gezisi3 YENİCEBARTINAMASRASAFRANBOLU 25262728 Ekim 2006 günleri 3 gece 4 gündüz Konaklama, sabah kahvaltıları, rehberlik hizmetleri kişi başına 150.YTL. B aşbakan Recep Tayyip Erdoğan ülke içinde, Avrupa’da ve uluslararası alandaki tüm elverişsiz koşullara rağmen kontrolü elinde tutmaya devam ediyor. Geçen hafta, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın açıklamalarıyla başlayıp Başbakan’ın “kontrollü güç” görünümüyle sona erdi. Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e ve askeri liderlere “köktendincilik” konusunun tartışılmasını teklif etmekle hem Kemalistlerin sert görüşlerini kırmayı hem de geçmişte Necmettin Erbakan’ın hayata geçirdiği ve bugün iktidar partisi AKP’nin güçlü kanadını oluşturup siyasi İslamı reddeden tabanın önüne istikrar güvencesi olarak çıkmayı amaçlıyor. Erdoğan hem partiler üstü hem de siyasi saflar konusundaki görüntüsünü öne çıkararak, cumhurbaşkanlığı için uygun olduğunu vurgulamaya çalışıyor. Şimdiki Cumhurbaşkanı’nın bir muhalefet lideri gibi davranması ve Başbakan’ın lideri olduğu AKP ile derin devlet arasındaki çatışmanın üstünde bir görüntü çizmesi, diğer bir çelişkili sahne olarak yansıyor. Erdoğan’ın iç politikadaki tutumu, AB ve ABD’yle açık ve sert müzakereler yapmasında da yardımcı oluyor. Böylece Başbakan Erdoğan. Erdoğan, istikrarın güvenceye alınması ve zararların en aza indirgenmesi anlamında ön plana çıkıyor. Zeytin dalı taktiği Geriye Erdoğan’ın, Kemalist düzene “zeytin dalı” uzatmasına ilişkin davranışının nedeni kalıyor: Bu durum 2007 seçimleri (cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler) öncesinde bir taktik mi, yoksa stratejik dönüş mü? Başka bir ifadeyle, Türkiye Başbakanı’nın parti çerçevesinden çıkıp, son yıllarda karmaşık hale gelen reformculuk cephesindeki başarılarıyla daha geniş bir rol mü almak istediği sorusu da halen gündemde. Diplomatik sahne, koalisyonlara çok elverişli. İktidar partisi AKP, kamuoyu araştırmalarında, gelecek seçimlerde TBMM’de çoğunluğun kaybedilmesi olasılığını çok düşük bir yüzdeyle de olsa açık bırakıyor. Ana muhalefet partisinden farklı olarak, Kemalist düzenin mirasçısı gibi davranan, Deniz Baykal’ın CHP’sinin siyasi güvenilirliği ve oy oranları gittikçe düşüyor. Erdoğan, seçim zaferinden dört yıl sonra, liderlik görünümünün kabul edilirliğini korumakla kalmadı, aynı zamanda hedeflerini de genişletti. Siyasi ve sosyal gerginlikler yaratan, 1960 darbesine yol açan Menderes ile parti sınırlarından dışarıya çıkamayan Erbakan’ın aksine Erdoğan, derin devlet için tehlikeli bir rakip olarak öne çıkıyor. Erdoğan’ın düzeni, iktidar için mücadele ediyor gibi görünürken, kendisi seçim tabanına boyut kazandırmak için hitap şeklini geliştirmeye çalışıyor. Yukarıdaki belirsizlikler dikkate alındığında, şu dört sorunun cevabı bulunmalıdır. Öncelikle Kemalist düzen “Erdoğan’ın zeytin dalına” nasıl tepki gösterecektir? Başka bir ifadeyle Erdoğan, Türkiye’deki dengelerin güvencesi olabilir mi? Dolayısıyla da Sezer’in halefi olarak kabul edilecek mi? Erdoğan Cumhurbaşkanlığına seçildiği takdirde partisi AKP tek bir siyasi güç olarak varlığını sürdürebilecek mi? (İmerisia, Yunanistan, 9 Ekim) Yunancadan çeviren: Murat İlem Gezi İzlencesi 25 Ekim Çarşamba İstanbul’dan kalkış ve Yenice’de konaklama, 26 Ekim Perşembe BartınAmasra gezisi Yenice’de konaklama, 27 Ekim Cuma Yenice ve çevre gezisi Yenice’de konaklama, 28 Ekim Cumartesi Safranbolu gezisi ve İstanbul’a dönüş NOT: Sabah kahvaltıları dışındaki öğünlerin yemek giderleri katılımcılara aittir. Yerimiz kısıtlı olduğundan rezervasyon yaptırılması zorunludur. Hareket Saati; 25 Ekim Çarşamba, Saat 09.30, İncirli Çarşı (Boyner) Mağazasi önü Saat 10.00 Taksim AKM önü Saat 10.30 Kadıköy Evlendirme Dairesi yanı Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki numaraları arayınız. Tel: (0 212) 291 89 82 83 / 0 532 325 85 90 eposta: koop c?yahoo.com İLAN TC BAKIRKÖY 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO: 2006/1008 KARAR NO: 2006/1165 Diyarbakır, Ergani, Kemaliye Mah., C.3, H.24’de nüfusa kayıtlı Ali Yaşar ve Sabriye’den olma 01.11.1973 d.lu Çağlar İpek’in rahatsızlığı nedeniyle hacir altına alınarak kısıtlanmasına, kendisine aynı yerde nüfusa kayıtlı Ali Yaşar ve Sabriye’den olma 16.09.1970 d.lu kardeşi Zülküf Murat İpek’in vasi olarak tayinine karar verilmiştir. İlan olunur. Basın: 50359 CUMHURİYET 10 K