19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 EKİM 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Turquality projesi çerçevesinde yedi şirketin ürünleri Japonya’nın en yüksek cirolu mağazasında 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Türk markaları Tokyo’ da HASAN ERİŞ Fotoğraf Kareleri Can dostum, geçmişten söz açılmışken babasının 5 yıl bakanlık yaptığı süreç içinde hiç makam arabasına bindirilmediğini anlatmıştı. Çocuk olarak galiba özendiğini ancak babasının çok sıkı uyarısına karşı çıkamadığını, araba evin önünde iken bile binmeye kalkışmadığını söylemişti. Oysa tarihi yazılacak biçimi ile DP, hem çok partili yaşama hem de yozlaşmalara geçiş sürecidir. Her şeye karşın korunmuş değerlerle, bugünün siyasileri yanında o kadar erdemli kalıyorlar ki... Siyasetin yoğunluğunda sözünü edemediğim fotoğraf karesi gözümün önünden hiç gitmiyor. Başbakanımızın kızı, çok sevdiğim ünlü sinema sanatçısı ile yemekte sohbette. Başbakan’ın önümüzdeki seçimlere yönelik, Beyaz Saray’dan Başkan Bush’tan aylar sonra koparabildiği randevu, ABD gezisi, resmi yemekte ne işi var? Demokrasi örneklerinde, yozlaşmalarında bile liderler ancak protokol ziyaretlerinde eşleri ile görüntü verirler. Ailece dolaşma, görgüsüzlük örnekleri, en çok sultanlıklarda var. Bizimkilerin dindeki örtünme amacı ile de çelişen, türbanlı şıklıkları ise tam bir şatafatlı gösterim. ??? Günlük, sıradan habere dönüştüğü için Irak’tan ancak çok ölümlü çatışmaların haberleri veriliyor. Bir de sonuna “Bugün Bağdat’ta tek tek 63 ceset bulunmuştur” eklentisi yapılıyor. Irak’tan gelen çatışma, yaralı, cenaze görüntülerinin artık fotoğraf karesi olarak değeri yok. Ajansları tanıyorum. Besbelli, bizdeki gibi dünya medyasının da ilgisini çekmiyor olmalı ki... Çok az fotoğraf çekilip, çok azı servislere konuluyor. Irak’ta ABD’nin Irak’ı parçalama projesinin gündemde olduğu bu aşamada, iç savaş içeriğindeki çatışmalarda ölenlerin bir anlamı yok. Zengin Kuzey’in dünyasına yansımıyor. Evrensel insan hakları, hukuk, savaş suçları, işkenceler boyutunda bile duyarlılık kalmadı gibi... ??? İşte tam da bu noktada Fransa’dan gelen aslında, AB’nin, ABD’nin, zengin Kuzey’in çıkar hesaplarına, dünya oyunlarına çok uygun düşen “Soykırım yoktur” demeyi suç sayan tartışmanın çifte standardı iyice sırıtıyor. Keşke, iktidarımız, siyasilerimiz daha ilkeli, onurlu bir duruşta birleşebilseler. Yeni emperyalizmin kirli yüzünün açığa çıkmasını perdelemeseler; yani ucuz siyasi hesaplar adına düzeysiz çıkışlara, ya da gizli ödünlere kalkışmasalar. ABD, AB, tekel çıkarlarına hizmette, dünya kaynaklarını ülkelerine çekmede, ekonomik güçte kaybettikçe paniğe kapılan siyasiler pot üstüne pot kırmaktalar. Ne insan hakları, ne demokrasi, hakhukukun evrensel değerleri... Fransa’nın kararı aslında ayaklar altına alınan AB demokrasi değerlerinin çöküşünün çarpıcı bir görüntüsü, fotoğraf karesi olacak. [email protected] TOKYO Üç yıl önce oluşturulan ve bugüne kadar 7 milyon dolar harcama yapılan Turquality projesi, ilk somut meyvesini Japonya’da verdi. Moskova’da sadece tanıtım ile sınırlı kalan Turquality projesi, başkent Tokyo’da bu kez Türk markalarının mağazalarda yer alıp müşteriye direkt ulaşmasında köprü görevi üstlendi. Japonya’nın dünyaca ünlü mağazalar zinciri Takashimaya’da Damat/Tween, Derri, Machka, Network, Mavi Jean, Pasha Deri ve İnci’den oluşan yedi Türk markası, iki hafta boyunca yer alacak. Markalar, daha sonra satışlarına göre Takashimaya’da sürekli yer bulma şansı elde edebilecek. Dün Turquality ile Türk firmaları Japonlarla buluşma atağına geçerken eşzamanlı olarak Tokyo’da Türk Moda Fuarı da açıldı. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (İTKİB) düzenlediği, Japonya’ya özgü fuar sistemine göre Akasaka Oteli’nin iki katında yapılan organizasyonu, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen açtı. Fuara, hazır giyim, deri ve ayakkabı sektörünü temsil eden 39 firma katıldı. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya gibi önemli pazarlarda bugüne kadar iş yapılamadığını söyleyerek “Japonya’nın hazır giyimde 70 milyar dolara varan ithalatı olduğuna” dikkat çekti. akashimaya’da Damat/Tween, Derri, Machka, Network, Mavi Jean, Pasha Deri ve İnci’den oluşan yedi Türk markası, iki hafta boyunca yer alacak. Markalar, daha sonra satışlarına göre Takashimaya’da sürekli yer bulma şansı elde edebilecek. T İlk somut adım atıldı Yıllık toplam 35 milyon dolar bütçeye sahip proje markaların tanıtımı ilk olarak Moskova’da yapıldı. Ancak altyapı eksikliğinden dolayı istenilen verimin alınamadığı Turquality projesinde Tokyo gelişmesi ilk somut adım olarak değerlendirildi. İlk olarak 15 marka ve üç modacıya destek sağlanması planlanan projede, geliştirilen son strateji doğrultusunda oluşturulan havuzda şu anda 64 marka bulunuyor. Takashimaya’da bu markalar arasından sadece yedi tanesi yer aldı. Bu arada İTKİB’in Japonya çıkarması, Tokyo yolunda 10 bin fitte Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in doğum günü kutlaması ile başladı. Kutlamaya, TİM Başkanı Oğuz Satıcı, İTKİB Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Ali Murad Kızıltaş ve CNR Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem gibi iş dünyasından isimler katıldı. Geziye katılan Ahmet Mete Işıkara’nın tekstilden çok binalarla ilgilendi. Işıkara, yangın talimatları olmasına karşı deprem talimatı olmamasına vurgu yaparak “Japonlar depremi bitirmiş, darısı başımıza” dedi. Tasarım ajanları şirketlere çalışacak Turquality destekli yedi Türk markasının bulunduğu Takashimaya’nın dünyadaki cirosu 40 milyar dolar düzeyinde bulunuyor. Paris, Londra, New York, Singapur gibi önemli şehirlerde yer alan Takashimaya’nın Türk markalarının bulunduğu merkez mağazasının yıllık cirosu ise 8 milyar dolar. Türk markalarının standı, dünyanın en ünlü markalarından Hermes ve Louis Vuitton mağazalarının arasında yer alıyor. Türk markalarının Takashimaya’nın dış cephesinde de vitrini bulunuyor. Vitrinin bulunduğu caddeden günde 3 milyon kişinin geçtiği belirtiliyor. Vitrinde, DamatTween, Network ve Machka kreasyonları sergileniyor. Türk hazır giyim ve tekstilcilerinin kendilerini dünyanın farklı perakende pazarlarında göstermeleri ve bu pazarlarda yer bulmaları amacıyla yapılan söz konusu çalışma kapsamında Turquality/Marka destekli programda yer alan Damat&Tween, Derri, İnci, Machka, Mavi, Network ve Vivaveneto marklı ürünler, Turquality tasarımcıları Hüseyin Çağlayan, Dice Kayek ve Atıl Kutoğlu imzalı ürünler ile Hakan Yıldırım, Arzu Kaprol, Özlem Süer’in eserleri yer alıyor. Turquality kapsamında firmaları rehabilite etmek için üst düzey yöneticiler Koç ve Sabancı üniversitelerinde yönetim bilimi konusunda eğitim görüyor. İlk 60 kişilik ekip sertifikalarını aldı. Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdür Yardımcısı Ziya Altunyaldız, “Firmaların marka olmasının önünü açacak donanıma sahip. Bu kişiler, devletin dilini de anlayan insanlar. Turquality devlet destekli ajanlarla markalar yaratacak” dedi. İş dünyasının Fransız Parlamentosu’ndaki yasa teklifine tepkisi gittikçe büyüyor Fransa Voltaire’i bile unuttu Esenboğa Havalimanı yarın açılıyor Ekonomi Servisi Havalimanları yapım ve işletme şirketi Tepe ve Akfen gruplarının ortak girişimiyle kurulan TAV Havalimanları Holding, 250 milyon Avro yatırım yaptığı Esenboğa Havalimanı yeni iç ve dış hatlar terminallerini yarın hizmete açıyor. TAV Havalimanları Holding’den yapılan açıklamaya göre, havalimanı yıllık yolcu kapasitesi 2 milyondan 10 milyona çıkıyor. Toplam 182 bin metrekare büyüklüğünde bir alan üzerine yapılan havalimanında 18 yolcu köprüsü, 130 checkin kontuarı, 4 bin araçlık otopark, 28 uçağa biniş kapısı bulunuyor. TAV tarafından yapişletdevret yöntemiyle 15 yıl 8 ay süreyle işletilecek olan Esenboğa Havalimanı’nın 24 ay süren inşaatında 17 bin 500 kişi görev aldı. Ekonomi Servisi Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Fransa’da sözde Ermeni soykırımıyla ilgili yasa teklifinin Fransa meclisinde kabul edilse bile hükümet tarafından senatoya götürülmeyeceğine inandığını bildirdi. Sabancı, Fransa parlamentosunda sözde Ermeni soykırımının inkârını suç sayan yasa teklifinin bugün görüşülmesine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, bu teklifin antidemokratik ve haksız olduğunu, dolayısıyla herkeste büyük bir tepki yarattığını vurguladı. Ünlü Fransız düşünürü Voltaire’in “Düşüncelerinize katılmıyorum, ancak onları söyleme özgürlüğünüzü savunmak için ölmeye hazırım’’ sözünü hatırlatan ? Yasa teklifinin senatoya götürülmeyeceğine inandığını belirten Güler Sabancı, “Ne acıdır ki bugün kendisini demokrasinin beşiği olarak niteleyen Voltaire’in Fransa’sında iç siyasi çekişmeler, demokrasinin özünü derinden zedeliyor” dedi. Sabancı, şunları kaydetti: “Ne acıdır ki bugün kendisini demokrasinin beşiği olarak niteleyen Voltaire’in Fransa’sında iç siyasi çekişmeler, demokrasinin özü sayılan bu anlayışı derinden zedelemektedir. Şunun altını çizmek isterim ki Fransa gibi bir ülkede iç siyasi çıkarların ifade özgürlüğünü kısıtlayarak demokrasiye ve tarihe müdahale ederek bilimselliğe verdiği zararı insanlık tarihi unutmayacaktır. Bu yasa teklifinin, Fransa meclisinde kısa vadeli politik çıkarlar ve çekişmelerden dolayı kabul edilse bile hükümet tarafından senatoya götürülmeyeceğine inanıyorum.’’ Fransa meclisinde bugün görüşülecek olan “sözde Ermeni soykırımının inkârını suç sayan’’ yasa teklifiyle ilgili olarak Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Yönetim Kurulu Başkanı Aynur Bektaş ise “Bu yasadan sonra Fransa ile ticari ilişkiler devam edecektir, bu karşılıklı bir menfa at. Ama ticari bir ambargo, boykot uygulanırsa bundan Fransa Türkiye’den daha fazla zarar görecektir’’ dedi. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Derviş Günday, “Sözde Ermeni soykırımının inkârını suç sayan bu yasa teklifi, ‘özgürlükler ülkesiyim’ diyen Fransa’nın elinde patlar’’ dedi. Yasanın çıkmasını önlemek amacıyla Fransa Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu’na bir mektup yazarak parlamentoya baskı yapmalarını istediğini belirten Günday, yasanın çıkması halinde 20 milyonluk bir aile olan esnaf teşkilatı olarak her türlü Fransız ürünün boykot edeceklerini bildirdi. ‘Bunun sürdürülebilir bir büyüme olmadığını defalarca söyledik’ diyen İSO Başkanı Küçük: 2007 beklenenden daha zorlu geçecek ÖZLEM YÜZAK ‘IMF Amca’yla bu iş olmaz’ YUSUF ÖZKAN Tesco Kipa 150 milyon sterlinlik yatırım İZMİR (AA) Tesco Kipa üst yöneticisi Steve Hammett, 2007 yılında 150 milyon sterlin tutarında yatırım planladıklarını belirtti. Bu yıl yatırımlarla hipermarket sayısını 12’ye çıkardıklarını söyleyen Hammett, gelecek hafta Bornova’daki ikinci mağazayı, ardından Konya’daki ikinci ve Uşak’taki ilk mağazalarını açacaklarını söyledi. Her yıl için en az 10 milyon sterlinlik yatırım yapma hedeflerinin olduğuna dikkat çeken Steve Hammett şöyle konuştu: “Yeni yatırım bölgeleri 68 hafta içinde belli olacak. İstanbul’da doğru bir yer bulduğumuz zaman mağaza açacağız. Sırf İstanbul’da olmak için mağaza açmayacağız, sağlıklı şekilde büyümek bizim için daha önemli.’’ Yılın sekiz aylık döneminde 22.4 milyar dolarla, şimdiden 2005 sonundaki rakama ulaşan cari açık ve 193 milyar dolar tutarındaki dış borç stoku ile ekonomide tehlike çanlarının ciddi biçimde çalmaya başladığı bu dönemde İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük, “Bunun sürdürülebilir bir büyüme olmadığını defalarca söyledik” diyerek bir kez daha veryansın ediyor. Küçük’e göre 2007, beklenenin de ötesinde zor bir yıl olacak. Küçük ile İSO’nun Tepebaşı’ndaki binasında sohbet ediyoruz. Aslında konu kasım başında yapılacak olan 5. Sanayi Kongresi ve kongrenin ana teması olan Sürdürülebilir Rekabet Gücü. Ancak zorunlu olarak sohbet ekonominin gidişatına yöneliyor. Küçük, Bakan Unakıtan’ın geçen haftalarda söylediği “cari açık tehlikeli olmaya başladı” sözünü nasıl değerlendirdiği sorumuzu “Fark edilmiş olması bile bir kazanç. En azından tespit yapacaksınız ki uygulama yapabilesiniz” diye müstehzi şekilde yanıtlıyor. Üretimin önündeki engellerin kaldırılmadığını sürekli olarak söylüyorsunuz. Neler yapılmadı? Üretimin önündeki engeller kaldırılamadı. Geçen 4 seneye baktığımız zaman yapısal reformlar anlamında talep ettiklerimiz gerçekleşmedi. Yatırımların önünü açamadık. Türk sanayicisi kendi yatırım yapamaz ken yabancı niye gelip yatırım yapsın ki? Şu kadar para girişi oldu deniyor. Hepsi de özelleştirmelerden. Biz özelleştirmeleri destekliyoruz ama bizim yeni doğrudan yatırımlara ihtiyacı var. Türkiye tükettiğinden fazla üretmek mecburiyetinde ama şu anda tam tersi oluyor. Türkiye’nin sanayi envanteri hâlâ yok. Israrla şunu söylüyoruz. Bir ordu düşünün askerinin sayısını bilmiyor, ne kadar topu tüfeği olduğu nu bilmiyor. İşte bu durumdayız. Hükümet Türk sanayicisinin daha hızlı koşmasını sağlayacak yolları açamadı. Üreterek büyümüyor Türk sanayicisi. Zemin sağlam değilse kırılganlık fazla oluyor, onun için enflasyonla mücadeleye sanayicinin tam destek vermesi şarttı ve desteği de verdi sanayici. Peki, sanayicinin şu andaki durumu nasıl? Sanayici şu anda çok ciddi bir özveri içinde. Üretimini sürdürmek, dış pazarını korumak için mücadele ediyor. Siz vergi oranlarını arttırırsanız yalnızca kayıt dışına çıkışı hızlandırırsınız ve haksız rekabete yol açarsınız. Yaşamını refleks olarak devam ettirmek için kayıt dışına kayan sanayici de kendini geliştiremediği için ileri dönük olarak ekonomiye yeterli katma değeri sağlayamıyor. ‘Kadrolaşma rahatsız edici’ AKP’nin kadrolaşması daha önce hiçbir hükümet döneminde olmadığı kadar yoğun ve keyfi uygulamaları da beraberinde getiriyor. İş dünyası bundan nasıl etkileniyor? Kadrolaşma konusunun çok sıkça konuşuluyor olması bile rahatsız edici. Özellikle son zamanlarda çok sık ve çok farklı kesimler tarafından dile getiriliyor. Bu dikkat çekici. Hükümetin bu konuda daha dikkatli ve duyarlı olması gerektiğine inanıyorum. Halkanın genişletilmesi ve bu düşüncenin yaygın kanaat haline gelmesi Türkiye için ileriye yönelik bir sıkıntıdır. Bunun aşılması için hepimize görev düşüyor. 5 yıldan beri düzenlenen sanayi kongrelerinde tema hep aynı: Sürdürülebilir rekabet gücü. Bu konuda ilerleme kaydedilmiyor da mı sürekli olarak aynı tema işleniyor? İstanbul Sanayi Odası olarak rekabet ettiğimiz ülkelerin sanayicileri ile eşit şartlar yaratılmasını devletten talep ediyoruz. Biz bunu imtiyaz olarak kabul etmiyoruz, bu bizim hakkımız. Ve bunun topluma çok iyi anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Türk sanayicisi rekabet ettiği ülkelere kıyasla enerjiye daha fazla bedel ödüyor, istihdam üzerindeki vergi, yatırım yükü daha fazla, üstüne üstlük dolaylı vergiler giderek artıyor. Bu işin bir yönü ama tek yönü değil. Kongreler sadece devletten taleplerin sıralandığı istekler manzumesi değil. Çok büyük ağırlığı kendi içimize dönük olanı. İnovasyon diyoruz, marka olmak diyoruz, Türk sanayisinin rekabet gücünü korumak ve ileriye doğru götürmek için bizim de yapmamız gerekenler var. Kongreler ve paneller işte bu farkındalığın bir göstergesi. İlgi ise giderek artıyor. İZMİR Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, IMF talimatlarıyla uygulanan politikaların tarım satış birliklerinin sonunu getirdiğini belirterek ‘‘Fiskobirlik örneği ortada. Belki gerekli yapısal dönüşümü sağladığı için yok olan son birlik biz oluruz ama bunun hiçbir değeri yok. Türkiye, dünya tarım savaşını yitiriyor’’ dedi. 28 bin ortağı bulunan ve 38 ülkeye ‘‘TaZe’’ markasıyla ürün pazarlayan Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Çetin ise umut verici gelişmelere karşın, tarım satış kooperatiflerinin geleceği konusunda kötümser tablo çiziyor. IMF ve Dünya Bankası talimatlarıyla uygulanan tarımda yeniden yapılandırma projesiyle (ARİP) önlerinin tıkandığını belirten Çetin, ‘‘Dünyada genel kurallar vardır ve bunlar sana bana göre değişmez. Kooperatifler sermaye kuruluşları değildir. Ancak sadece bizdeki sözleşmelere eklenen ‘Devlet kooperatiflere kaynak aktarmaz’ maddesiyle önümüz kesiliyor’’ diye konuştu. Çetin, şu noktalara dikkat çekti: ‘‘AB’de zeytinyağının tonuna günde 1.22 Avro stok desteği yapılıyor. İspanyollar bu yöntemle 400 bin ton ürünü rahatlıkla kontrol edebiliyorlar. Türkiye’de ise TMO’nun mevzuatını değiştirip kontrol meka ? Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, tarım satış birliklerinin sonunun getirilmeye çalışıldığını söyledi. nizmalarını ele geçirmek istiyorlar. ABD, AB kendi pazarının önünü açacak sistemleri bize dayatıyor. Bu yeni bir dünya savaşıdır. Tarım satış kooperatifleri, desteksiz bırakılarak ele geçiriliyor.’’ Son yıllarda yapısal dönüşümünü tamamlamış ve en iyi organize olmuş birlik olmalarına karşın tehlikenin kendileri için de sürdüğünü belirten Çetin, finansman yüklerinin mutlaka azaltılması gerektiğine de dikkat çekti. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle