20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2006 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN CHP’li Tanla, AKP’nin ülkeyi siyasi kriz ortamına sürüklediğini belirtti ERDOĞAN KURUCU Acıları Bal Eyleyen ‘Sakıncalı Doktor’ Sevgili, Her ikisini de basın dünyasından tanıdığım, Ali ve Ferhat Boratav, babalarının yazdığı ‘‘Sakıncalı Doktor’’ kitabının önsözünde şunları söylüyorlar: ‘‘Çocukluğumuzda her Türk gencinin ilkokul, ortaokul, lisede okuyup üniversiteyi de bitirince önce emniyete oradan da hapse ya da sürgüne gittiğini sanırdık. Çünkü etrafımızdaki hemen bütün ‘amca’ ve ‘teyzeler’ bu yoldan geçmişlerdi. Ve bu yolun anıları, bir araya gelinen her anda neredeyse, bir masal tadında ve eğlencesinde, tekrar tekrar anlatılır ve yaşanırdı. Bu yoldan geçmenin otomatik işleyen bir kural olmadığını fark ettiğimizde, eğlenceyi kaçırabileceğimiz korkusuyla doğrusu biraz hayal kırıklığına bile uğramıştık.’’ O masal tadında eğlencesinde anıların anlatıldığı gecelerden birine, kırk yılı aşkın süre önce üniversite öğrencisi olarak katıldığımda tanıdım Dr. Müeyyet’i. Hukuk Fakültesi’nden sınıf arkadaşım Devrim Ulucan’ın amcası Cezmi Ulucan’ın evinde. Cezmi Ulucan da, Müeyyet Boratav’ın tıp fakültesinden sınıf arkadaşıydı ve 1944 tevkifatında birlikte tutuklanıp hapse düşmüşlerdi. Cezmi Amca muayenehanesini Müeyyet gibi Kasımpaşa’da değil Küçükpazar’da açmıştı, o da arkadaşı gibi hastalardan inanılmaz küçük ücretler alırdı, yeğeni bir gün defterine bakarken, Yapma amca, bunu inceleyenler, vergi kaçırıyorsun sanacaklar, demişti. ??? Cezmi Ulucan da, Müeyyet Boratav da, toplumcu, paylaşımcı, katılımcı insanlardı. Yaşamları hep darlık içinde geçti. Cezmi Amca’nın halleri vakitleri daha iyi olan kardeşleri ona bir ev almaya karar vermişler ve Bize banka defterini ver, demişler, ne varsa üstüne koyup bir ev alacağız. Cezmi Amca aramış taramış bulmuş banka defterini, alıp bakmışlar, hesapta birkaç yüz lira var. Hep birlikte patlatmışlar kahkahayı... Arada bu insanların yemeklerinde bulunur, onların akıl almaz maceralarını ağzımız bir karış açık dinlerdik. Dr. Müeyyet Boratav, oğullarının da teşvikiyle, anılarını ‘‘Sakıncalı Doktor’’ başlığı altında derleyip yayımlamış. Geçen pazar kitabı bir solukta okurken aradan geçen kırk yılda Dr. Müeyyet’in hiç değişmediğini düşündüm. Yine yakınmıyor, yine olaylara ince mizah içinde yaklaşıyor, yine acıları damıtıp bal eyliyor, yine yılgınlığa kapılmıyor, sanki her satırın içinden bize gülümsüyor, en güç koşullarda bile yaşamın yaşam olduğunu söylüyordu. Sansaryan Han’ın pencereli tek hücresi 14 numaranın camından, karşıdaki tekstil atölyesindeki Şehnaz ile gündüz işkencesinden döndükten sonra akşam karşıdan işaretle yaşanan bir yıllık aşk, böylesi yürekli insanların işidir ancak. ??? Dr. Müeyyet’in, başından geçen bir olay, Melih Cevdet Anday’ın ‘‘İçerdekiler’’ oyununa da konu olmuştur. Bir gün polis Parmaksız Hamdi, Müeyyet ile sohbet ederken sorar: Sigara ister misin? Müeyyet biraz şaşkın, hayli de memnun ‘‘evet’’ der. Parmaksız Hamdi, sigarayı verir ve tam Müeyyet tüttürürken aniden bir tokat patlatır... Eğer bu insanları tanımaz, ruh hallerini bilmez isen, aşağıda okuyacağın satırlardaki kara mizahı anlamakta güçlük çekersin Sevgili. Söz doktorun: ‘‘44 tevkifatından epey sonra, her şey bitmiş, bir gün arkadaşlarla eğleniyorduk. 1948’de Tıbbiye’ye girmiş olan Sevinç Özgüner de Yüksel Tahsil Gençliği kurucularındandı. Sofrada otururken bir ara kulağıma eğilip dedi ki, ‘Müeyyet, falakaya yatırdıklarında insanın bacakları açıkta kalır, bir pijama falan veriyorlar mı?’ Ben de sarhoş kafayla gülüp ‘Tabii istersen pijama istersen pantolon veriyorlar’ demişim... ...Bir gün polisler evini basıp Sevinç’i tutuklamışlar. Polis ‘Eşyanı al gidiyoruz’ demiş. Sevinç de nasıl olsa falakaya yatırırlarsa giyecek bir şey veriyorlar diye yanına bir kazak bir etek alıp şubenin yolunu tutmuş. Sahiden Sevinç’i almışlar falakaya... Sevinç şüphe ile ‘eee bana pijama vermeyecek misiniz’ diye sormuş. Polisler de basmışlar sopayı. Bir yandan da ‘demek pijama da istiyorsun’ diye diye dövmüşler. Sevinç her sofraya oturduğumuzda sırtıma bir de yumruk vurarak bunu anlatırdı. ‘O kadar dövdüler beni ama sana öyle kızmıştım ki hiçbir acı hissetmedim. Onlar bana vurdukça ben de sana söyleniyordum’ derdi gülüp geçerdik.’’ Müeyyet Boratav şimdi 84 yaşında, Cezmi Ulucan genç sayılacak yaşta öldü. Sevinç Özgüner (Sevinç Abla) 12 Eylül öncesinde faşistler tarafından öldürüldü. Onların hepsi kendilerini topluma adamış, acılarını damıtıp bize bal olarak sunmuş insanlar. Din siyasallaştırılıyor TARKAN TEMUR CHP İstanbul Milletvekili Bülent Tanla, AKP iktidarının, dayatmacı siyasi bir anlayışla ülkeyi siyasi kriz ortamına sürüklediğini belirtti. Tanla, ‘‘AKP iktidarı, İslami motiflere dayalı siyaset anlayışıyla Türkiye siyasetini, ‘ABD, yeşil sermaye ve tarikatcemaat’ sacayağının etkisi altında yürütmeye başlamıştır. Sivil muhalefetin bu tehlikeye karşı daha da güçlü biçimde etkinlik kazanması gereklidir’’ dedi. Tanla, AKP’nin 4 yıldır parçalı çoğunluğa karşı dayatmacı bir anlayışla uyguladığı siyasetle, ? AKP’nin siyaseti dinselleştirme çabalarının Türk siyasetini de etkisi altına aldığı uyarısında bulunan Tanla, ‘‘AKP iktidarı, İslami motiflere dayalı siyaset anlayışıyla Türkiye siyasetini, ‘ABD, yeşil sermaye ve tarikatcemaat’ sacayağının etkisi altında yürütmeye başlamıştır’’ dedi. Türkiye’yi bir kriz ortamına soktuğunu söyledi. AKP iktidarının, Türkiye’de siyaseti etkileyen yeni dengeler kurmaya çalıştığını belirten Tanla şöyle konuştu:‘‘Bugün Türkiye’de, ABD, Türk siyasetini belirleyen önemli etkenlerden birisidir. İkinci olarak ise Türkiye’deki büyük sermaye yerine ‘yeşil sermaye’nin geçmesidir. Üçüncüsü ise siyaseti egemenliği altına alacak olan cemaattarikat bağlantılarıdır. Türkiye’nin 2007 yılındaki seçimlerde, ABD, yeşil sermaye ve tarikatların etkili olacağı kanaatindeyim.’’ AKP iktidarının, siyaseti dinselleştirme çabalarını sürdürmesinin toplumsal bir çatışmaya zemin hazırlayacağı endişesini taşıdığını belirten Tanla özetle şunları söyledi:‘‘Din, toplumu birleştiren en önemli değer olma görevini sürdürürken, dinin siya sallaştırılması ile çatışmayı körükleyen ve toplumu ikiye bölen, modernleşme ve çağdaşlaşmaya karşı olan bir unsur haline gelmektedir. Tarikatların etkinliği, dinin siyasallaştırılması ile arttı. Bu etki daha görünür biçimde, daha yönlendirici ve baskın biçimde ortaya çıkarsa, Cumhuriyet ciddi bir bunalımla karşı karşıya kalır. Tarikatlar siyasette etkin olarak kurulu toplum düzenini değiştirmeye çalışan davranışlar içine girmeye başlamışlardır. Bunun, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan Cumhuriyet rejimine karşı izlenen en yanlış yol olduğu bilinmelidir.’’ İslamcı vakıfta üç bakan AYKUT KÜÇÜKKAYA ŞPO’DAN TEPKİ AOÇ planı yargıya taşınıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Ankara Şubesi Başkanı Zafer Şahin, Atatürk Orman Çiftliği’nin (AOÇ) yeniden düzenlenmesi amacıyla hazırlanmakta olan koruma amaçlı imar planının sadece adında ‘‘koruma’’ bulunduğunu belirterek, ‘‘Aslında AOÇ’yi tarihsel bağlamından koparan bir imar planı yapılmaktadır’’ dedi. Şahin bazı Ankara Koruma Kurulu üyelerini de ‘‘iş takipçiliğiyle’’ suçladı. Şahin, yaptığı açıklamada, AOÇ ile ilgili yaşanan gelişmelere bakarak, kaygılarının gerçeğe dönüşmeye başladığını söyleyebileceklerini dile getirdi. Planın en önemli eksiğinin, kentin bütününün dikkate alınarak kurgulanmaması olduğunu söyleyen Şahin,‘‘Biz bu planı yargıya götüreceğiz’’ dedi. Şahin ‘‘Planın uygulanması durumunda çocuklarımıza anlatacağımız bir AOÇ kalmayacak, kentin en önemli tarihsel mekânlarından birisi daha kente değil belli çıkar çevrelerine kazandırılacaktır’’ diye konuştu. Behiç Aşçı’yı ziyaret eden Yaşar Kemal, cezaevlerinde tecride son verilmesini istedi. (NİHAN İNAL) Yaşar Kemal’den Behiç Aşçı’ya destek ziyareti İstanbul Haber Servisi F tipi cezaevlerinde tecrit uygulamalarının kaldırılması istemiyle, ‘‘5 Nisan Dünya Avukatlar Günü’’nde ölüm orucu eylemine başlayan Avukat Behiç Aşçı’yı, ünlü yazar Yaşar Kemal Şişli’deki evinde ziyaret etti. Yaşar Kemal, Aşçı’yı, destek vermek amacıyla ziyaret ettiğini belirterek, ‘‘Dünyanın hiçbir hapishanesinde görülmeyen bu ‘‘tecrit’’in artık Türkiye’de de son bulmasını istiyorum. Ülkemizde demokrasi için mücadele eden memleketini seven insanların ölümüne artık bir son verilmeli’’ dedi. Yaşar Kemal, memleketini seven insanların bu şekilde ölmesini istemediğini söyledi.Ölüm orucunun 179’uncu gününde olan Aşçı ise bugüne kadar, ölüm oruçlarında 122 kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, ‘‘Tecridin kaldırılması için Bakanlık artık bir şeyler yapmalı’’ dedi. Sağlık durumu ile ilgili olarak ise Aşçı, yorgunluğunun çok belirgin bir hale geldiğini, sol gözde görme kaybı olduğunu, ayak bileklerinin yandığını, uyku uyuyamadığını ve mide bulantılarının başladığını söyledi. AKP’ye alınmadılar Tecrite Karşı Dayanışma Komitesi dün AKP İstanbul İl Başkanlığı önünde ‘‘Tecrite Son Verin’’ çağrısı yaptı. Basın açıklamasından ardından, tecritle ilgili olarak hazırladıkları dosyayı AKP İl Başkanlığı’na sunmak isteyen grubun, binaya girişi polis tarafından engellendi. asirmen?cumhuriyet.com.tr Laiklik karşıtı söylemleriyle dikkat çeken, türbana özgürlük isteyen, imam hatiplerin önünün açılmasını talep eden Birlik Vakfı AKP’lilerle dolu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin Kurucular Kurulu’nda yer aldığı vakfın Yüksek İstişare Kurulu’nda ise hükümetten üç önemli bakan yer alıyor. Vakfın 40 kişiden oluşan Kurucular Kurulu’nda AKP’li bakan ve milletvekillerinin isimleri de dikkat çekiyor. Vakfın Kurucular Kurulu Başkanı İsmail Kahraman, 2004 yılında laikliği önlerine çıkan labirentlerden biri olarak nitelemiş, 2005 yılında da laiklik ilkesinin dünyada sadece Türk anayasasında yer aldığını söylemişti. 1985 yılında kurulan Birlik Vakfı’nın 21. Genel Kurulu dün vakfın Çemberlitaş’taki genel merkezinde yapıldı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un katılımıyla gerçekleştirilen genel kurul toplantısı basına kapalı olarak gerçekleştirildi. Toplantıda vakıf üyelerine birer dosya dağıtıldı. Dosyada vakıfla ilgili yer alan isimler Birlik Vakfı’nın AKP’lilerle dolu olduğunu gösteriyor. 7 kişiden oluşan Birlik Vakfı Yüksek İstişare Kurulu’nda 3 AKP’li bakanın ismi yer alıyor. İsmail Kahraman’ın da yer aldığı 7 kişi arasındaki AKP’li bakanların isimleri şöyle: ‘‘İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun.’’ 40 kişiden oluşan Kurucular Kurulu’nda 11 AKP’li isim yer alıyor. Aksu, Çiçek ve Coşkun’un Kurucular Kurulu’nda da yer aldığı listede Başbakan Erdoğan ismi dikkat çekiyor. Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in de yer aldığı 40 kişilik listede bulunan diğer AKP’li isimler şöyle: ‘‘Eski Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen, milletvekilleri Azmi Ateş, İrfan Gündüz, Mehmet Özyol, Bergama Belediye Başkanı Raşit Ürper, Kocasinan Belediye Başkanı Bekir Yıldız.’’ İsmail Kahraman, laiklik karşıtı söylemleriyle dikkat çeken bir isim. Vakfın 2004’teki bir toplantısında konuşan Kahraman, ‘‘laikliğin önlerine çıkan bir labirent’’ olduğunu söylemişti. Kahraman, vakfın 2005’teki bir toplantısında da ‘‘Türkiye’nin kurtarıcıya değil, kurtarıcılardan kurtarılmaya ihtiyacı olduğunu’’ öne sürerek, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kastederek ‘‘Silahlı gücün siyasete müdahalesi önlenmelidir’’ diye konuşmuştu. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle