Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 OCAK 2006 SALI 4 HABERLER Demirel’den Çiller’e, Erbakan’dan Erdoğan’a hemen tüm siyasilerin malvarlığındaki artış tartışma yarattı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Olay Küçük Görünüyor Ama Anlamı Büyük Melih Aşık’ın pazar günkü ‘‘Açık Pencere’’sinde yayımlandı olay. Avustralyalı Harry Blakley bir roman yazıyor; ‘‘Kıbrıs’ta Aşk ve Ölüm’’ . Aynı zamanda Avustralya Türkiye dostluk Forumu’nun Başkanı bu yazar. Kolayca anlayacağınız gibi, Türklere sıcak bakan bir kişi. ‘‘Romanında da Leyla Özkara adlı bir Türk kızının aşkını anlatırken, Kıbrıs Türklerinin içinde bulundukları koşulları anlatıyor, içinde bulundukları zorlukları gözler önüne seriyor’’ diyor Melih. Türkler ile ilgili övgü dolu bölümler içeren romanına ilgi bekliyor yazar ve KKTC yetkililerine bir mektup yazarak, 1000 adet romanını sadece posta masrafı karşılığında göndermeye hazır olduğunu bildiriyor, Ada’yı her yıl 2 milyon turistin ziyaret ettiğini de anımsatıyor. Herhalde, bu kitabın, yayılması, okunması hem KKTC’nin hem de dolayısıyla Türkiye’nin çıkarları açısından çok önemli. Ama Blakley başvurusuna hiç yanıt alamıyor. Ne KKTC’den bir yetkili, ne de Türkiye’den bir etkili ilgileniyor konu ile. İlk bakışta olay küçük gibi görünüyor, ama anlamı çok büyük. Türkiye gibi, KKTC de kendi davalarıyla ilgili yayınları izlemedikleri gibi, çok çeşitli yan desteklerle pekiştirilmiş politikalar oluşturamıyor. ??? Oysa Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi, hem uzun erimli politikalar oluşturmakta hem de bunu yan desteklerle pekiştirmekte çok ustalar, hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. Örneğin şu günlerde Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nda finali bir Kıbrıslı Rum genç olan Bagdadis oynadı. Gerçi sonunda yenildi ama finale kadar çıktı. Her şeyden önce, 700 bin kişilik küçük bir topluluğun, teniste Avustralya Açık gibi önemli bir turnuvada, finale çıkabilecek bir sporcu yetiştirmiş olması büyük bir başarı. Ama, final karşılaşması sırasında, pek sakin sessiz, alkış dışında hiçbir tezahürat yapılmayan bir sporda tribünleri futbol maçına çevirerek, işin nezahatini kaçırmalarını da eleştirmek gerek. Yalnız unutmayalım ki Yunanlılar ve Kıbrıslı Rumların, velev ki yanlış bir davranışta bulunmuş olsalar bile, bir spor karşılaşmasında bile ulusal davalarını gündeme getirmeyi düşünmüş olmaları önemlidir. Politik sorunlarında, ulusal davalarında, yalnız diplomasi ve siyaset alanında değil, onun dışındaki birçok yan alanda da çok darbe yemiş olan Türkiye ise nedense bu alanlara el atmayı hiç düşünmemektedir. ??? Biliyor musunuz ki Yunanistan yıllardır, yabancı dillere çevrilmiş yazarlarının kitaplarından birkaç binini hemen satın alarak, kendi ülkesinin yazarlarını yayımlayan yabancı yayınevlerine destek olmaktadır. Aynı süre içinde Türkiye bu konuda tümüyle bigâne davranmıştır. Bir ‘‘Geceyarısı Ekspresi’’ filminin Türkiye’nin siyasetine, ulusal davalarına ve turizmine olumsuz etkilerini silmek için yıllarca uğraştık ve bir kuşağın değişmesini beklemek zorunda kaldık. Tanıtım, ulusal hedeflerin yaşama geçirilmesinde çok büyük katkısı olan bir etkendir. Çağımızda bunu herkes bilmektedir. Fransa’da artık ülke tarihinin efsanevi isimlerinden biri olan François Mitterrand 1981 yılında Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunda, ülkesinin ve dünyanın büyük yazarlarını, sanatçılarını sofrasına konuk ettiği büyük bir şölenle başladı işe. Orada Yaşar Kemal de vardı. Rejimin en karanlık olduğu, Türkiye’nin görüntüsünün en kötü düzeye düştüğü bu dönemde, Yaşar Kemal’in o masadaki varlığının bize neler kazandırdığını hangi yetkili kavradı acaba? Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye gibi KKTC de ulusal davalarını yan ürünlerle desteklemeyi bir türlü bilmiyor. Öyle olmasaydı Blakley’in romanına böylesine ilgisiz kalırlar mıydı? Hoş, diyeceksiniz ki ‘‘Ulusal politikaları ve hedefleri yan ürünlerle destelemek için, önce bu hedeflerin çizilmesi, o doğrultuda politikaların oluşturulması gerek’’... Doğrusu haklısınız. Öyle ya, ortada ulusal hedef ve politika yok ki ona yan destek aransın! Liderlerin baş ağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın gazetelere yansıyan ancak sonradan yalanladığı ‘‘Bir liderin hesabında muazzam para var’’ açıklaması, siyasetin en çok tartışılan unsurlarından biri olan ‘‘malvarlığı’’nı yeniden gündeme taşıdı. Siyasi parti liderlerinin malvarlıkları, bu mal varlıklarında özellikle hükümet oldukları dönemdeki artışlar hep tartışma yarattı. Bunun için geçmişte araştırma ve soruşturma komisyonları bile kuruldu. Süleyman Demirel, başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı döneminde kardeşleri Hacı Ali Demirel ile Şevket Demirel’in mal varlığı ve ticari ya ? Siyasi parti liderlerinin malvarlıklarında özellikle hükümet oldukları dönemlerde yaşanan artışlar hep tartışma yarattı. Süleyman Demirel, kardeşlerinin serveti ile gündeme gelirken; Tansu Çiller, malvarlığına ‘annesinden kalan çıkın’ı; Erdoğan, oğlunun düğününde takılan ‘altınlar’ı kaynak gösterdi. Necmettin Erbakan’ın 148 kilo külçe altını dillerden düşmedi. şamları konusunda eleştirilere ve suçlamalara hedef oldu. Malvarlığı en fazla tartışılan isim Tansu Çiller oldu. ABD’de edindiği otel, alışveriş merkezi ve villalardan oluşan milyonlarca dolarlık gayrimenkulü olduğu ortaya çıkan Çiller, uzun süre gündemden düşmedi. Amerika’daki mal varlığının başbakanlığa aday olduğu 8 Haziran 1993 yılındaki mal beyanında yer almadığının ortaya çıkması Çiller’i zor durumda bıraktı. Çiller, mal varlığı listesinde 1973’te babasından miras kalan 437 bin liranın (o günkü kurla 29 bin dolar) en verimli alanlarda işletilerek 677 milyar liraya (22 milyon dolar) çıkarıldığını öne sürdü. ‘‘Babamın vefatı üzerine Beyazıt’taki 256 işyeri bize kaldı. Eşim ve kardeşimin pasif ortaklığından dolayı da malvarlığımda artış oldu. Eşimin şirketlerinden gelen kaynaklar var’’ diyerek malvarlığını açıklayan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ise, kardeşi Turgut Yılmaz’ın malvarlığı nedeniyle sıkıntılı günler yaşadı. RPDYP hükümeti döneminde Çiller’in yanı sıra Necmettin Erbakan’ın malvarlığı da tartışma yarattı. Erbakan’ın malvarlığı beyanında gayrimenkullerle birlikte özellikle ‘‘148 kilo külçe altın’’ı kafalarda soru işareti yarattı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın CHP lideri Deniz Baykal’ı işaret ederek ‘‘Bir liderin hesabında muazzam para var’’ açıklaması, gözlerin Başbakan Tayyip Erdoğan’a çevrilmesine neden oldu. Unakıtan, böyle bir açıklama yapmadığını söylemesine karşın siyasi parti liderleri malvarlıklarını açıklamaya başladı. Muhalefet açıkladı DYP lideri Mehmet Ağar 42 bin YTL birikimi olduğunu, ANAVATAN lideri Erkan Mumcu ise banka hesabının olmadığını açıkladı. Hedef seçilen Baykal ise önceki gün CNN Türk’te yaptığı açıklamada üç aylık emekli maaşı hariç hesabında 100 bin YTL olduğunu söylerken Başbakan’a da mali durumunu açıklama çağrısında bulundu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eski ve yeni mal bildirimlerindeki hareketlilik karşılaştırılamıyor Açıklamadığı serveti gözlenemiyor Yasası’na göre servette ‘‘önemli değişiklik’’ durumunda da beyanın ANKARA Malvarlığını açık yenilenmesi gerekiyor. Erdoğan, lamaktan kaçınan Başbakan Recep ortağı olduğu Emniyet Gıda AŞ, Tayyip Erdoğan’ın mal bildirim İhsan Gıda AŞ ve Yenidoğan AŞ leri arasındaki değişikliklerin kar kuruluşlarındaki hisselerini 2 Şuşılaştırılamadığı anlaşıldı. Mal Bil bat 2005 tarihinde satmış, bu sadirimi Yasası’na göre Başbakan’ın tıştan payına 1.2 trilyon lira düşMeclis Başkanlığı’na verdiği mal müştü. Yasa ve yönetmelik gözebildirimlerinin önceki beyanları tildiğinde, Erdoğan’ın bu satış neile karşılaştırılması gerekiyor. An deniyle beyanını yenilemiş olmacak başbakanlık öncesi bildirim sı gerekiyordu. Ancak Meclis kayler Yargıtay Başsavcılığı’nda, son nakları, 2005 yılına ilişkin bildirası ise Meclis’te olduğundan Er rim konusundaki soruları yanıtdoğan’ın servetindeki hareketlili sız bıraktılar. Bu da akla ‘‘Erdoği her iki kurum da gözleyemiyor. ğan 2005 yılında mal bildiriminde İki kurum arasında bulunmadı mı’’ soherhangi bir bilgi rusunu getirdi. ? Başbakanlık ve belge alışverişi Mal Bildirimi Yaöncesi bildirimler olmadığı da öğresası’nda, ‘‘asli görevYargıtay nildi. leri’’ nedeniyle birBaşbakan Erdoden fazla bildirimBaşsavcılığı’nda, ğan’ın malvarlığı sonrası ise Meclis’te de bulunması gerenı ‘‘açıklayacağım; kenlerin tek malvarolduğundan açıklayacağımı söylığı bildiriminde buErdoğan’ın lemedim’’ tartışmalunması öngörülüservetindeki ları sürerken, seryor. Meclis Başkanvetindeki dönemsel lığı’nın Erdoğan’ın hareketliliği her iki hareketliliklerin izbeyanları konusunkurum da lenemediği ortaya da Yargıtay Başsavgözleyemiyor. çıktı. Mal Bildiricılığı’na bildirimde Erdoğan’ın 2005 minde Bulunulmabulunma yükümlüyılında beyanda sı, Rüşvet ve Yollüğü var. suzluklarla Müca bulunup bulunmadığı Edinilen bilgiye dele Yasası uyarınkesinlik kazanmadı. göre ise TBMM ca Başbakan ErdoBaşkanlığı ile Yarğan’ın mal bildirigıtay Başsavcılığı minde bulunması gerekiyor. Yasa arasında herhangi bir bilgi ve belya göre Erdoğan’ın her türlü mal ge alışverişi yaşanmadı. Buna göve para hareketini, kaynağı ve re Erdoğan’ın başbakan olana kaedinme sebebiyle bildirme zorun darki mal bildirimleri başsavcıluluğu bulunuyor. Mal bildirimle lıkta, başbakanlık ve sonrası ise rinin sonu sıfır ve beş ile biten yıl TBMM Başkanlığı’nda bulunuların en geç şubat ayının sonuna yor. Başsavcılık, başbakanlık ve kadar verilmesi gerekiyor. Erdo sonrasını; Meclis ise bundan önğan, 10 Eylül 2001 tarihinde ‘‘AKP cesini bilemediğinden yasa gereGenel Başkanı’’ sıfatıyla Yargıtay ği yapılması gereken bildirimler Başsavcılığı’na mal bildiriminde arasındaki karşılaştırma yoluna bulunmuştu. da gidilemiyor. Yasa ve uygulama yönetmeliği, 2005’i vermedi mi? yeni ve ek bildirimlerin yetkili Erdoğan 2003 yılında Başba mercilerce önceki bildirimler ile kan seçilince de Meclis Başkan karşılaştırılması gerektiğine işalığı’na bildirimde bulunması ge ret ediyor. Yönetmelik, karşılaştırrekiyordu. Meclis kaynakları, Baş ma sonucunda gerçeğe aykırılığın bakan Erdoğan’ın seçilmesinin ar saptanması durumunda da başsavdından mal bildiriminde bulun cılıklara suç duyurusunda buluduğunu belirttiler. Mal Bildirimi nulacağı hükmünü getiriyor. İLHAN TAŞCI İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN AKP’Lİ ERGİN ‘Gündemde malvarlığı yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘‘malvarlığı çarkı’’nın ardından, AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin de gündemlerinde ‘‘malvarlığı konusunun bulunmadığını’’ söyledi. Sadullah Ergin, TBMM’de gazetecilerle sohbet toplantısında siyasetçilerin malvarlığının şeffaf olması için ilgili yasada değişiklik yapılmasına sıcak bakıp bakmayacaklarının sorulması üzerine, ‘‘Bu konular Türkiye’nin gerçek gündemi değil, ihtiyaç duyduğu gündem de değil. Bu ve benzeri konular, magazin kültürüyle yaklaşılan bir hal almaya başladı. Bu tarzı doğru bulmuyorum’’ diye konuştu. Sağlık ve eğitimde yapılan ve yapılması gerekenler ile Türkiye’nin gelecek yüzyılda temin etmesi gereken ucuz enerjinin ülkenin gündeminde olması gerektiğini kaydeden Ergin, Türkiye’de yıllarca yanlış enerji politikası uygulandığını söyledi. Ergin, hükümetleri döneminde birtakım adımlar atıldığını ve Türkiye’nin atom enerjisini kullanan ülke olma noktasına geldiğini belirtti. Muhalefeti gündemi değiştirip, sığ konulara yönelmekle suçlayan Ergin, ‘‘Muhalefet partilerinin mutlaka antitez olmaktan çıkıp, tez ortaya koymaları, kendi projelerini kamuoyuyla paylaşmaları gerekir ’’ görüşünü savundu. Ergin, ‘‘Malvarlığıyla ilgili soruma yanıt alamadım’’ diyen gazeteciye ise malvarlığı konusunun gündemlerinde olmadığını ifade etti. zafertemocin@postamatik.com CHP’li Koç’tan Erdoğan’a ‘malvarlığı’ tepkisi ‘Başbakan kıvırtıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘‘malvarlığı çarkı’’nı, ‘‘Bazıları kibarca çark diyor, ama Başbakan kıvırtıyor, kaçıyor’’ sözleriyle değerlendirdi. Koç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Erdoğan’ın malvarlığı ile ilgili açıklama yapmaktan vazgeçtiğinin anımsatılması üzerine, şunları söyledi: ‘‘Başbakan kıvırtıyor, kaçıyor. İlk defa olmuyor. Herhalde daha son düğünde takılan takıların muhasebesi yapılmadı. Dün, bazıları, anasının çıkınından kalanlarla malvarlıklarını açıklıyorlardı, bugünküler düğünlerde takılan takılarla açıklamaya çalışacaklar herhalde...’’ Koç, Erdoğan’ın, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a sahip çıkmasıyla ilgili soru üzerine de ‘‘Başbakan, Maliye Bakanı’nı görevden alır diye çok korkuyorum. O zaman siyaset büyük yara alır. Başbakan, savunmaya devam ediyor. Başbakan, kaçak villaları, naylon faturayı, her türlü yolsuzluğu da savunmuş oluyor’’ dedi. CHP’li Haluk Koç. asirmen?cumhuriyet.com.tr AKP’Lİ VEKİL HACDAN GETİRDİ Musluklardan ‘zemzem’ akıyor! AHMET BARUTÇU KİLİS Dini simgeleri yaşamın her alanına sokmaktan çekinmeyen AKP’liler bunda sınır tanımıyor. Son olarak AKP Kilis Milletvekili Hasan Kara, hacdan getirdiği 3 bidon zemzem suyunu şehir içme suyu deposuna döktü. Kara, hacdan misafirlerine ikram etmek için 60 litre zemzem suyu getirdiğini, bundan tüm Kilislileri yararlandırmak istediğini söyledi. Bunun ardından AKP’li belediye meclisi üyeleri Ahmet Salih Dal, Ali Canarslan ve Mehmet Sakar zemzem suyunu tüm kente içme suyu sağlayan merkez depoya döktü. Milletvekili Hasan Kara, suyun içme suyu şebekesine karıştırılmasıyla her vatandaşın musluğundan zemzem suyu akmış olacağını belirtti. Hasan Kara, hacı olmanın çok güzel bir duygu olduğunu ifade ederek ‘‘Allah herkese nasip etsin’’ dedi. Aydın Güven Gürkan, kendisine sık sık başvurduğum, dostum, arkadaşım, ağabeyimdi. Ülkemiz sol hareketi üzerine sık sık konuşur, dertleşir, çözümler arardık. Onun sorunları derinlemesine irdeleyen ufuk açıcı konuşmaları, benim için olduğu gibi birçok siyasetçi için de önemli bir başvuru kaynağıydı. Onu kaybettik. Uzun süredir hastalıkla boğuşuyordu. Sevgili eşi Serap Aksoy, ona olağanüstü özen gösterdi. Aydın Hoca da sonuna kadar direndi. Siyaseti en kötü koşullarda bile yakından izledi. Aydın Hoca’nın ölümünün ardından arşivimi karıştırdım. Siyasi gelişmelerin her kritik aşamasında onunla konuştuğumu, ondan mektuplar aldığımı fark ettim. Bende ondan kalanları sizlerle paylaşmak istiyorum. Tabii bu köşenin sınırları, ondan kalanları buraya aktarmama yetmez. Size bir kısmını aktarıp yeri geldikçe devam edeceğim. Aydın Bey, 20 Şubat 2004 yılında evinde ziyaretine gittiğimde Deniz Baykal’a gönderdiği mektubu vermiş ve siyasi gelişmeler konusundaki düşüncelerini aktarmıştı. Bun Aydın Bey’den Kalanlar... ları onun siyasi vasiyeti olarak kabul ediyorum. ??? Baykal’a yolladığı 31 Ekim 2003 tarihli mektubunda özetle şunları söylüyordu: Baykal’ı CHP kongresi nedeniyle kutluyordu. Dışarıda kalmış olduğuna sevindiğini söylemeyi de ihmal etmiyor, ‘‘Yoksa siyaset, ‘parti’ ve ‘sosyal demokrasi’ konularındaki derin görüş ayrılıklarımız bir kez daha ortaya çıkacaktı’’ diyordu. Gürkan, Baykal’a insani duygularını da aktarmıştı: ‘‘Oysa bunların dışında kalmak ve yalnızca insandan insana akan sevgi ve dayanışmadan pay almak, olabildiğince cömert pay almak istiyorum. Hayatımdan geriye ne kaldıysa, onu elden geldiğince daha çok anlayış, sevgi ve dayanışmayla dokumak istiyorum.’’ CHP ile ilgili değerlendirmesinde Baykal’a şunları yazmıştı: ‘‘Galiba CHP biraz da senin yapmak istediğin gibi bir parti olmak istiyor. Yıllardır gösterdiğin kurultay başarıları bunu gösteriyor. Galiba yanılan biziz. CHP gerçeği ile bizim CHP tasarımımız uyumlu değil. Bizimki belki bir ‘illüzyon’. Olsun ama ne gam! Anlık haklılıklar her zaman tarihi haklılıklar da olmuyor.’’ ‘‘Sevgili Deniz, Aziz Başkan; CHP, içinde birbirinden çok farklı görüşler barındıran kocaman ve güçlü bir aile. Bu aileyi bir arada tutmaya çalışmanı diliyorum... Aile bütünlüğünü asgari düzeyde de olsa korunması açısından önemsiyorum. Lütfen geniş yürekli, cömert ve babacan ol. Aile bütünlüğünü gözet, koru ve geliştir.’’ Baykal, bu mektuptan sonra, Gürkan’ın ziyaretine gelmişti. Aydın Hoca da kaygılarını ve duygularını anlatırken ‘‘Maalesef Baykal, bunlara uygun davranmadı. Aileyi bir arada tutacak siyasi esnekliği ve olgunluğu gösteremedi’’ diyerek dile getirmişti. ??? Aydın Hoca, Türkiye’deki durumu değerlendirirken şu noktaları vurguluyordu: ‘‘Dünya küreselleşme cereyanı ile birlikte büyük bir değişim yaşıyor. ABD ve Batı, Ortadoğu’da yeni stratejiler ve planlar geliştiriyorlar. Bunlar dünyanın ve bölgemizin bugünkü gerçekleri. Burada, Türkiye’nin entelektüel çevreleri, daha çok dışarıdan gelen değişim isteğinin çevresinde toplanıyor. Çünkü ülkemizdeki sol hareket büyük ölçüde statükonun yanında saf tutuyor ve bir aydın derinliği yaratamadığı gibi çözümler de üretemiyor.’’ ‘‘Bu değişim isteğini görmek, ancak ona teslim olmadan yeni siyasetler üretmek gerekiyor. Bunu sol yapmalıydı. Aydınların arayışına sol cevap vermeliydi.’’ Aydın Güven Gürkan, Kıbrıs konusunda, gelişmeleri şöyle değerlendiriyordu: ‘‘Kıbrıs’ta ciddi bir çözümün eşiğine gelindi. Ancak bu çözüm daha çok dış dinamiklerin etkisiyle gerçekleşiyor. AKP, bu değişim dinamiklerine kendisini uydurarak, durumu götürmeye çalışıyor. Halbuki burada sol, bu değişim ve çözüm gerçeğini görebilir ve Türk tarafının çıkarlarını koruyan bir planla işe ön cülük edebilirdi. Bunu yapamadığı gibi çözümsüzlüğün peşine takıldı, bu nedenle etkisini de yitirdi.’’ ??? Aydın Hoca’nın AB konusundaki son değerlendirmesi şuydu: ‘‘Sorun Avrupa Birliği değildir. Sorun, Türkiye’deki çözüm iradesidir. Bu ülkede siyaset etmek, sorunları ortada bırakarak hep ertelemek olarak anlaşıldı. Türkiye’nin demokratikleşmesi en çok biz solcuların üzerinde titizlenmesi gereken bir mesele. Ülkemizin solcuları, ciddi bir entelektüel derinlikle sorunlara, ülke gerçeği içinde çözümler üretmek zorundadırlar. Ne yazık ki son yıllarda böyle bir irade ortadan yok oldu. Türkiye, statüko ile dışarıdan gelen değişim dalgası arasında sıkıştı kaldı. Solcular, dışarıdan gelen değişimi de dikkate alan bu değişimi ülke gerçekleriyle birleştiren bir irade yaratmadıkça, ülke siyaseti üzerinde bir ağırlık oluşturamazlar. Geniş yığınların çıkarlarını da savunamazlar.’’ Aydın Güven Gürkan, siyasi hayatımızın önemli bir köşe taşıydı. Solun yeniden ayağı kalkması için sürekli proje üretmeye çalışıyordu. Onu çok arayacağız. CUMHURİYET 04 K