12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr ‘Yabancı ortaklığa açığız’ diyen Oyakbank Genel Müdürü Hakan Eminsoy bankacılık sektörünü değerlendirdi 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Rekabet, para kazanmayı geçti ÖZLEM YÜZAK Eleştiri... Dün farklı haberleşme gruplarından aynı söylemi başlığa çıkarmış değerlendirme yazıları aldım: ‘‘Eleştiri akıllı insanları güçlendirir, ahmakları öfkelendirir. (Napolyon)’’ Başbakan Erdoğan, gelenek haline getirdiği hafta sonu kitleler karşısındaki konuşmasını, bu kez partisinin il başkanlarına dönük olarak yaptı. Her zamanki gibi ya da biraz daha fazla öfkeli; hedef tahtasına medyayı, yorumcuları almıştı. Kitlelerin nabzının ellerinde olduğunu, üç beş kişi ile görüşüp yorum yapan medya uyarıcılarına kulak asmayacakları anlamındaki söylemini, tabii argoya kaçan, hafife alan bir üslupla sürdürdü. Özetle AKP’nin oy kaybettiği, seçim olması halinde koalisyon geleceği yolundaki anketlere, oy kaybına ilişkin yorumlara çok kızgındı. Koalisyonların Türkiye’nin gelişmesine engel olduğu tezi ile, öncelikle sermaye, toplumu tehdit ederek kendi iktidarlarının devamına razı etme eğilimindeydi. Çok sevdiği polemiklerinde haftanın üç önemli gündem maddesinden kaçınması, futboldaki siyasi müdahalelerinde yedikleri golden Ağca olayına, kuş gribine, bakanlarından gelen açıklamalarla yetinip kendini ortaya koymaması dikkat çekiciydi. Alıştığımız Erdoğan hükümeti icraatlarında, her konuda kendisinin işin içinde, son kararı veren olduğunu vurgulayan cümleler yoktu. Tam da bunu düşünürken önemli bir gazetedeki önemli savunucusu köşe yazarının uyarısı bana çarpıcı geldi: Özetle Ulusoy’un, Başbakan’ı yenmiş havalara girmemesini, olsa olsa sorumlu bakanı yenmekle övünebileceğini savlıyordu. İktidar icraatlarında işler zorlaştıkça, ‘‘her şeyde yetkili, güçlü, tek sorumlu Başbakan Erdoğan’’ imajından uzaklaşılıp ‘‘sorumlu, yanlış yapan bakanlar, bürokratlarla..’’ hükümetin genel yıpranmasında daha fazla zaman kazanma, rüzgâra göre dönüşümler için esneklik mi kazanılacak? ??? Ne olursa olsun Erdoğan hükümetinin parlak, medyatik cilasının aşındığını, oradan buradan kalkan boyalarla gerçek kimliği ve Türkiye’ye açtığı sorunlar üzerinden ciddi toplumsal sorgulamanın başladığı ortada. En önemli işaret, iktidarların balayı günlerinde abartılı olan medya desteğinde, siyasetsermayebüyük medya çıkar ilişkileri sürse de, çatlakların artan dozda ortaya çıkması. Hiç şaşmadan küreselleşmenin dümen suyundan iktidar olma sözü vermiş liderler için baştan çok geçerli olan; her yaptıklarını alkışlayan, vizyon olarak tanımlayan vurgulamanın, Özal, Çiller.. örneklerinde yaşandığı üzere Erdoğan için de gündemden düşmüş olması. Şöyle bir yakın geçmişe dönelim.. Halkımızın çok büyük çoğunluğu Irak işgalinde ABD’nin, işgalin yanında değilken medyamız tezkerelerde Erdoğan hükümetine nasıl da destek vermiş, alkış tutmuştu. Ekonomide ABD Doları’nın değerinin düşmesi, sıcak paranın ortalıkta dolaşması, bütün gelişmekte olan ülkelerin piyasalarına akması gerçeği dururken yani Erdoğan hükümetinin şansı olarak rüzgârlar arkadan destek verirken sadece ve sadece Dünya Bankası, IMF politikalarına geçmiş hükümetler gibi eksiksiz uyulduğu için, abartılı pembe tablolar çizilmiş, alkış tutulmuştu. ABD’nin karşısında kimliksiz, AB adaylık politikalarında ödün üstüne ödün verilmesi bile başarı hanesine yazılmıştı. Siyasal İslam kimliğinde atılan önemli adımlar, laikliğin, Cumhuriyetin, devrimlerin ayaklar altına alındığı icraatlar görmezlikten gelinmiş, Erdoğan hükümeti ve AKP’nin ‘‘değiştik’’ söylemi geçerli kabul edilmişti. Şimdilerde İslamcı kesimin dışında kalan medya, galiba ilk kez, kimi konularda olup biteni sorgulayan, kamuoyu görevini göreceli de olsa yapmaya çalışan bir çizgide görünüyor. Sınırlı da olsa partizanca, ılımlı İslam projesine uygun kadrolaşmalar masaya yatırılıyor. Kuş gribi, Ağca olaylarında, futbol dahil sivil toplum örgütlerinin seçimlerine partizanca müdahaleleri.. Hükümetin yanlış yaptıkları, yapması gerekirken yapmadıkları gündeme taşınıyor. Gerçek şu ki Ağca olayında, Abdi İpekçi’nin kızı ve avukatının gündeme taşımaları ile ortaya çıkan hukuk rezaletine, medya gecikmeli de olsa sahip çıkınca, her şey değişti. Medya gereken duyarlılığı gecikmeli gündeme getirmese, Ağca’nın cezaevine dönüşü olmayacaktı. Medyanın kamuoyu gücünü de yansıtan, kamuoyunu tarafsız bilgilendirme görevini yapmaması ile yapması arasındaki büyük farkı da ortaya çıkaran gelişmenin Başbakan Erdoğan’ı öfkelendirmesi çok doğal bir sonuç. Ecevit hükümetinin nasıl apar topar düşürüldüğünü, yakın tarihimizden benzer pek çok olayı anımsarsak durumu daha da iyi kavrayabiliriz. Tabii tekil bir iki olayda, medyanın bazen önlenemez doğal refleksiyle mi, yoksa programlı bir hareketle mi karşı karşıya olduğumuzu bilebilecek durumda değiliz. En önemlisi de başta ABD, AB olmak üzere dış odakların Erdoğan hükümetine yönelik bakışlarında, kullanılabilirliğinde yaklaşım farkını kestirmek güç... Oyakbank’ın Genel Müdürü Hakan Eminsoy, kendileri ile ilgilenen bankalarla görüştüklerini ve yabancı ortaklığa kapalı olmadıklarını belirterek ‘‘Oyakbank’a ulusal kalma, yabancı ortak almama yakıştırılıyor. Ancak Oyak Grubu ortaklık yaparak işlerini yürüten bir kurum. Renault, Çimento’da Sabancı Grubu ile ortaklık, ERDEMİR’deki yeni ortaklığımız, hepsi aynı kültürün ürünü. Neden Oyakbank’ta olmasın ki! Biz tamamını satmak değil, yüzde 5050 ortaklık düşünüyoruz’’ diyor. Eminsoy ile bankacılık sektörünün artılarını, eksilerini ve geleceğini konuştuk. Türkiye’de bankacılık sektöründeki birleşmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de birleşme yaşanmıyor, satın alma yaşanıyor. Yerli bankaların birleşmesinden iki kere ikinin dört ettiği bir senaryo ortaya çıkmıyor. Olsa olsa iki buçuk ediyor. Çünkü birbiri ile çok çakışan yatırım var. Peki, Oyakbank’ın gelişimi nasıl? Biz 4 yıl önce Sümerbank’ı satın aldığımızda yalnız bilanço ve şube ağı satın aldık. Bilançoda da neredeyse hiç müşteri yoktu. Aktiflerinde yalnızca Hazine bonoları vardı. Kredi vermeye öncelik verdik ve 7 milyar dolarlık bir banka haline geldik. Kredi ya da mevduat toplamına göre 8’inci, ürün bazında, örneğin konut kredisinde ise 5. bankayız. Bankacılık sektöründe gelecekle ilgili bir öngörüde bulunmaya kalkarsak.... Bankacılık sektörü kriz sonrasında kendine zorunlu olarak hızla çekidüzen verdi. Hem gelirlerini hem de verimliliğini arttırdı. Bugün sektörde kıyasıya bir rekabet yaşanıyor. Öyle ki artan rekabet bir süre sonra makul olmayan fiyatlandırma mekanizmalarını ve davranış biçimlerini beraberinde getiriyor. Üçbeş aydan beri bu rekabet, para kazanmanın ötesine geçti. Yaptığınız hareketten para kazanıyor musunuz, kazanmıyor musunuz, buna fazla bakılmamaya başlandı. Sizce bu rekabet neden bu kadar hızlandı? Nedenlerden biri, büyük bankaların kendi aralarındaki pazar payını kaptırmamak istemeleri, bir diğer neden ise yerli bankaların ‘‘Aman, yabancı bankalar geliyor, piyasaları kaptırmayalım’’ telaşı. Bu tehlikeli değil mi? Kâr etmeden risk almak kuşkusuz tehlikeli. Ancak artık eskisi gibi değil, yük devlete gelmez, fatura mevcut bankaya çıkar. ‘Orta gelirlinin bankasıyız’ Oyakbank nasıl bir politika izliyor? ‘‘En yenilikçi banka olacağız’’ diye bir iddiamız yok. Biz ‘‘tabana yayılmak ve iyi hizmet vermek’’ politikasını benimsedik. Yurdun en ücra köşelerine bile yayılan 1000 küsur şubemiz var. Müşterilerimizin bizden beklediği de bu zaten. Orta ya da ortanın biraz altındaki gelir grubu bizim müşterilerimiz. Türkiye’de birçok bankaya baktığımızda genelde ‘‘gelirini arttırma potansiyeli olan müşteriler’’ üzerinde yoğunlaştıklarını görüyoruz. Bütün bankalar bu segmentte rekabet içinde. Biz bunun dışında kalmayı yeğledik. ‘Türkiye’de herkes borçlanarak büyüyor’ Sizce global ölçekte bir Türk bankası yaratmanın önündeki en büyük engel ne? Türkiye büyüyen bir ekonomi, ancak en büyük eksikliği yerel kaynaklarının yeterli ve uzun vadeli olmaması. Büyüme borçlanarak oluyor. Ülkenin tasarrufu artmıyor, borçlanması artıyor. İnsanlar da borçlanıyor, şirketler de.. Kısacası, taşıma su ile değirmen döndürüyoruz. Bir örnek vereyim... Konut kredilerinin ortalama vadesi 78, bilemediniz 10 yıl. Türkiye’de bankalarda 10 yılı finanse edecek kaynak nerede? Yok. Ancak 44 günlük para tutulabiliyor, buna karşılık 810 yıllık para veriliyor. Nasıl oluyor bu? Riski kapatmak için yurtdışı dövize karşı Türk Lirası swap uygulamasına başvuruluyor. İşte su global ölçekte bir Türk bankası yaratmanın önündeki en büyük engel. Türk halkı net tasarruf eder vaziyette değil. Net borçlanır hale geçti. Konut kredilerinde de kıyasıya bir rekabet yaşanıyor. Bu konuda ne diyeceksiniz? Banka faizi tartışılıyor, ama kimse aldığı malın fiyatını sorgulamıyor. Gayrimenkul fiyatları inanılmaz arttı. Biz konut projelerini finanse edeceğimiz zaman hem müteahhidin kimliğini araştırıyoruz hem de projenin fizibilitesine bakıyoruz. Projelerin maliyeti genelde satış fiyatının yalnızca yüzde 2530’una denk geliyor. Ortada ciddi bir kâr marjı var ve bu sürdürülebilir bir şey değil. Talebi karşılayacak arz yeterli olmadığından fiyatlar bu kadar yükseldi. Ama arz arkadan yetiştiğinde insanlar büyük hüsran yaşayabilir. ‘CARİ AÇIK EN BÜYÜK RİSK’ Merkez Bankası’nın anketi toplumdaki kötümserliğin güçlendiğini gösteriyor S&P’den Türkiye’ye pozitif not Ekonomi Servisi Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’s (S&P), Türkiye’nin kredi notuna ilişkin ekonomik görünümünü ‘‘durağan’’dan ‘‘pozitif’’e çevirdi. S and P’den yapılan açıklamada, uzun dönemli döviz cinsinden BB () ile YTL cinsinden ‘‘BB’’ olan kredi notlarının ise aynen teyit edildiği bildirildi. Türkiye’nin kredi notunun bir yıl içinde değişebileceğini söyleyen S&P Türkiye analisti Farouk Soussa da ‘‘Cari açık kredi notu için en büyük endişe’’ dedi. Güçlü maliye politikasının sürdürülmesi ve sosyal güvenlik reformu gibi yapısal reformlardaki ilerlemenin, kredi notunu yükseltecek unsurlar olacağının altı çizilen S&P’den yapılan açıklamada, görünümün pozitife çevrilmesine neden olarak, Türkiye’nin sağlam makro ekonomik politikalara bağlılığının devam etmesi gösterildi. Türkiye’ye olan uluslararası güvenin arttığının belirtildiği değerlendirmede, YTL ’nin de değer kazanarak güçlendiği ifade edildi. Bu arada geçen yıl, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 6’sına ulaşan cari işlemler açığının, borçlanma maliyetinin yükselmesi ve vadelerin kısalması gibi unsurların, kredi notunu olumsuz etkileyebilecek unsurlar olduğu ifade edilen açıklamada, kuş gribinin Türkiye ekonomisi açısından kısa vadeli bir risk oluşturduğu, ancak insanlar arasında yayılmadığı sürece kredi notu üzerinde olumsuz bir etki yapmayacağı vurgulandı. Tüketicide eski moral yok Ekonomi Servisi ‘Tüketici Güven Endeksi’, geçen yılın ikinci yarısından itibaren başlayan gerileme eğilimini sürdürüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Merkez Bankası’nın ortaklaşa düzenledikleri ‘Tüketici Eğitim Anketi’ ve bu kapsamda oluşturulan ‘Tüketici Güven Endeksi’nin geçen yıl aralık ayına ilişkin sonuçları şu tabloyu ortaya koyuyor: Endeks 100’ün altındayken ‘‘güvensizlik’’, üzerindeyken ‘‘güven’’ durumunu gösteriyor. 2005 Kasımı’nda 99.53 olan güven endeksi aralıkta 99.45’e geriledi. Güvensizlik, daha da derinleşerek devam ediyor. Endeks, geçen yıla 105.43 gibi, bir anlamda yüksek morali gösteren bir değerle girmişti. Yılın ortasında, haziranda bu tersine döndü, güvensizlik başladı, 99.05’e geriledi. Güvensizlik, eylülde 95.5’le dip noktaya indi, sonra biraz toparladı. Aralıkta biraz daha bozularak sürüyor. Bu durum, tüketicilerde ‘‘ilerde ekonomik durum daha da kötüleşir’’ beklentisinin güçlendiğini gösteriyor. Nitekim, ‘‘şu andaki satınalma gücünün altı ay öncesine göre daha kötü’’ olduğunu belirtenlerin oranı aralıkta yüzde 36.5’e yükseldi. ‘‘Daha iyi’’ diyenlerin oranında ise (yüzde 14.3) değişiklik yok. Üstelik deneklerin üçte biri (yüzde 29.9’u), gelecek altı aylık dönemde satınalma gücünün daha da kötüleşeceğini düşünüyor. Bunlarda 1.6 puanlık artış var. Buna karşın ‘‘durum iyileşecek’’ diyenlerin oranı azalıyor. (Kasımda yüzde 16.5’ten yüzde 15.9’a) geriledi. Genel ekonomik durumun gelecek üç ayda daha kötü olmasını bekleyenlerin oranı ise yüzde 27.8’den yüzde 29.1’e yükseldi. Tüketicilerin yüzde 22.7’si gelecek altı aylık dönemde iş bulma olanaklarının artacağını, yüzde 34.9’u ise azalacağını tahmin ediyor. Tüketici güven endeksi Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık 105.43 105.21 102.05 100.36 100.34 99.05 99.23 97.46 95.51 98.06 99.53 99.45 Adana Tekel’de kesintisiz eylem ADANA (AA) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca kapatılma kararı alınan Tekel Sigara Fabrikası işçileri kesintisiz eylemlere başladı.Tekel Adana Sigara Fabrikası’nda çalışan 700 kişinin işsiz kalması söz konusu. Fabrikada 55 gündür üretim yapılmıyor. Devletin bu süredeki kaybı 220 milyon YTL ’yi geçti. Tekgıdaİş Sendikası Güney Anadolu Bölge Şube Başkanı Gürsel Diliçıkık kar eden kuruluşun kapatılmak istenmesini bir türlü anlamadıklarını belirterek, kasıtlı olarak üretim yaptırılmadığını savunduğu fabrikanın geçen yıl her türlü engellemelere karşın 4.5 milyon YTL kar ettiğini söyledi. Diliçıkık Tekel işçisinin işyerini terk etmeme eylemini onurlu şekilde sürdürdüğünü ifade etti. Ezilenlerin Sosyalist Platformu üyesi bir grup da Tekel çalışanlarına destek ziyaretinde bulunarak basın açıklaması yaptı.Daha sonra gruptakiler, AKP Adana İl Teşkilatı binasına giderek işletmenin kapatılmaması amacıyla topladıkları oy pusulalarını binanın önüne döktüler. [email protected] 4.3 MİLYAR DOLAR TAMAM TÜPRAŞ’a 1.8 milyar dolarlık yerli kaynak Ekonomi Servisi Koç Holding toplam 4.3 milyar dolar kredi sağlayarak TÜPRAŞ’ı devralması için gereken 4.14 milyar doların tamamını karşıladı. Koç Holding’den İMKB’ye gönderilen açıklamada, TÜPRAŞ’ın yüzde 51 oranındaki hissesini satın almak üzere kurduğu Enerji Yatırımları AŞ’nin, Türk bankalarından oluşan bir konsorsiyumdan TÜPRAŞ için 1.8 milyar dolarlık kredi sağladığı ve krediye ilişkin sözleşmenin 21 Ocak’ta imzalandığı bildirildi. Koç Holding, geçen hafta da uluslararası bankalardan TÜPRAŞ için ve mevcut kredilerinin geri ödenmesinde kullanılmak üzere toplam 2.5 milyar dolarlık kredi sağlandığını açıklamıştı. Koç Holding’in şimdiye kadar TÜPRAŞ için toplam 4.3 milyar dolarlık kredi sağladı. TÜPRAŞ’ın yüzde 51’i için geçen yıl eylül ayında yapılan ihalede en yüksek teklifi 4.14 milyar dolar ile KoçShell ortaklığı vermişti. TÜPRAŞ’ın devrinin 3 Şubat’ta gerçekleşmesi bekleniyor. MV’NİN TURKCELL’DEKİ PAYI DÜŞTÜ Murat Vargın’ın sahibi olduğu M.V . Holding, Turkcell’deki hisse payını azalttı. Turkcell İletişim Hizmetleri AŞ ile ilgili, M.V . Holding AŞ’den borsaya gönderilen açıklamada, şirketin hissedarı bulunduğu Turkcell hisse senetleri ile ilgili, İMKB’de 20 Ocak Cuma günü, 1.0 YTL nominal bedelli hisse için 9.20 fiyattan toplam 500 bin YTL nominal bedelli hisse senedi satış işleminin (tamamı İMKB’de ve özel emir olarak) gerçekleştirildiği bildirildi. Açıklamaya göre, işlem sonrası sahip olunan hisse senetlerinin şirket sermayesindeki payı yüzde 4.3257 oldu. AVRUPA’NIN İÇ GİYİMİ BİZDEN Dünya iç giyim ihracatında en büyük oyunculardan olan Türkiye, ihracatının yüzde 70’ini başta Almanya ve İngiltere olmak AB ülkelerine yapıyor. Dünya iç giyim ihracatında 3. sırada yer alan Türk iç giyim sanayicileri, 1.2 milyar dolarlık yıllık ihracatlarını, markalaşarak ve katma değeri yüksek ürünler üreterek arttırıyor. Türkiye İç Giyim Sanayicileri Derneği (TİGSAD) Başkanı Bahri Özdinç, Türkiye’deki 500’den fazla iç giyim firmasının üçte birinin tamamen ihracata, diğer üçte birinin hem iç piyasaya hem de ihracata çalıştığına dikkat çekti. MADEN İŞÇİSİNE AB MASKESİ Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), AB uyum süreci çerçevesinde bu yıl, adedi 350 dolara mal olan 1000 adet oksijenli ferdi kurtarıcı maskesi satın alacak. TTK Genel Müdürlüğü, Zonguldak kömür ocaklarında yürütülen İş Güvenliği Projesi kapsamında, işçilerin çeşitli toz ve gazlardan korunabilmeleri için önlemler alıyor. Kömür ocaklarının üretim alanlarındaki 520 m3/ton arasında değişen gaz yoğunluğuna karşı, Çin Halk Cumhuriyeti’nden alınan 55 dolarlık maskelerin yerine, AB standartlarında maskeler temin edilecek. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle