23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 2005 ÇARŞAMBA 14 J\.Ul_jJL U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr 'Tutkulu Çingene' Joaquin Cortes, yeni gösterisi 'Mi Soledad' ile 10 Eylül'de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda D E F N E GÖLGESI '21. yüzyılıngöçebesiyim'NENAÇALİDİS 'Tutkulu Çingene' Joaquin Cortes, ilk kez 3 Mayıs 2005'te sahnelediği son gösterisi 'Mi Soledad' (Yalnızhğım) ile 10 Eylül Cumartesi akşamı tstanbul Harbiye Açıkhava Tiyatro- su'nda. Bu çok özel gösterinin özelliği ise fla- menko şarkılannın caz, klasik müzık ve Küba müziğiyle harmanlanmış olması. Gösterinin özgün mûziklerini Cortes, Jose CarboneD v e Antonio Carboneil ile birlikte bes- telemiş. Pasion Turca desteği ve BKM düzenleme- siyle ülkemize gelecek olan sanatçı 12 yaşın- dan beri dans edıyor. 15 yaşuıda girdiği tspan- yol Ulusal Balesi'nden aynldıktan sonra Ma- ya Ptisetskaya. Sflvie Guilkm ve Peter Schauf- fiıss gıbı dansçılarla birlikte çeşith gösterilere kanlmış. 1992'de kendi kumparryası Joaquin Cor- tes Flamenko Balesini kurtnuş. Kumpanyasıy- la 'Cibayi', 'Gipsy Passion', 'Pura Pasion', 'Li- ve', 'Soul' adlı gösterilerini dünyanrn dört bir yanında sahnelemiş. 1999'daNevvYork'ataşın- dıktan sonra, ünlü koreograf Debbie ADen'la birlikte 71. Akademi ödülleri için özel bır gös- teri hazırlamış. E>ünya Atletizm Şampiyona- sı'nda 'Herkül'ü canlandıran Cortes, 2.5 mil- yardan fazla insana televizyonla ulaşan kapa- nış galasında da yer almış. Slnemada da bagarılı Cortes dansuı yanı sıra birkaç sinema filmin- de de rol aldı. Ilk sinema çılaşını Pedro Ahno- dovar'ın, 'LaFlor deMiSecreto' filminde yap- tı. Ardından, CarlosSaura'nın 'Flamenko'sun- da, Manuel Palacios'un, senaryosunu Arturo Perez'in yazdığı 'Gitano'sunda ve Ciro Ippoti- to'nun 'Vaniglia e Cioccolato'sunda oynadı. - '21. Yüzyıhn Flamenko \ araücısı" olarak ni- teleniyorsunuz, siz bunu nasıl yorumluyorsu- nuz? CORTES- Aslında daha çok flamenkoyu do- ğasındaki coşkuyla iyi temsil etmeye çahşıyo- rum. Ispanyol kültürünü yansıtırken bir vandan da yıllar boyu dışlanan Çingene ruhunu 'Işte bu- yuz' coşkusuyla, dansa döküyonım. Çingene- ler de yıllar boyvmca tepkilerini aynı coşkun- lukta müzik ve dansla gösterdiler. aha çok flamenkoyu doğasındaki coşkuyla iyi temsil etmeye çalışıyorum. îspanyol kültürünü yansıtırken bir yandan da yıllar boyu dışlanan Çingene ruhunu 'Işte buyuz' coşkusuyla, dansa döküyorum. (...) Gösterimde anlatmak istediğim terk edilmek ya da yalnız bırakılmak değil. Daha çok kişinin iç dünyasıyla baş başa kalması ve kendini keşfettiği iç yolculuklar anlatılıyor. (...) Anlattığım ister hüzün, ister sevinç olsun, coşkulu anlatımın altını çizebiliriz. 'Mi Soledad'da melankoliyi ya da duygu dalgalanmalannı anlatırken öne çıkan hep coşkulu duygular..." - Gösterinizde, adından da anlaşü- dığı gibi, insarun çok özeüne dokunuyorsunuz. Bu gösteri sizin kişisel yaşamuuzdan da izler ta- şıyor sankL_ CORTES- Gerçek dostlanm hep yanımda ol- dular ve bu konuda çok şanslıyım, ancak gös- tende anlatılmak istenen, terk edilmek ya da yal- nız bırakılmak değil. Daha çok kişinin iç dün- yasıyla baş başa kalması ve kendini keşfettiği ıç yolculuklar anlatılıyor. tstediğıniz kadar çok arkadaşınız olsun, bir noktada, fantezıleriniz- de, duygulannızda yalnızlık hep var. Bu ınsa- nın doğası gereği bir tek başınalık. Ben de sa- natla kendımı çok genış kıtlelere anlatma şan- sı yakaladığımı düşünüyorum. 0nün böyle bır avantajı var, ancak kendimle baş başa kabnayı da çok seviyorum ve bence yaratıcılığı besle- yebilmek için insan biraz yalnız kalabilmelı... - Flamenko genelde hüznün dansı olarak bi- linir, oysa sizin dansuuzda hüznün yanı sıra ya- şam, eğjtence, tutku da var. Bunun nedeni fark- h kültürierin dansuıızın bir parçası olması ola- bilirmi? CORTES - Hüznün dansı gibi geliyor olabi- lir, ama buradaki esas mesele coşkulu olması. Anlattığı ister hüzün, ister sevinç olsun, coşku- lu anlatımın altını çizebiliriz. 'Mî Soledad'da me- lankoliyi ya da duygu dalgalanmalannı anlatır- ken öne çıkan hep coşkulu duygular. - Dans etmeyi nasıl tanımhyorsunuz? CORTES - Dans etmeyi her şeyden önce bir iş gibi görmüyorum. Ben de çalışan bir işçi gi- bi değilim asla. Yaşama biçimi ve hissertikle- rini paylaşmak olarak görüyorum. Sahnede ta- mamen yaşadıklanmı hıssederek kendimi an- latmanın bir yolunu bulmuş. oluyorum. Başkaldırı ve coşku - Ernik kimliğinizin sanatnuza etkisi nedir? CORTES - Kendimi her zaman bır 21. yüz- yıl göçebesi gibi hissediyorum. Uçaklarla dün- yayı dolaşan bir göçebe. Çingene ruhunun tüm asılıği ve başkaldınsıyla örtüşen bir ruh bu. Flamenkonun ruhunda da bu başkaldın ve coş- ku var. Bu kendini anlatış biçimi benim kök- lenmden - Sinemafihnlerinizdede başanhsıruz. Sinema ve dansuı Cortes'in yaşammdaki yerieri nedir? CORTES- Sinemadaflamenkoylaanlatılacak daha çok şey var. Bir gün dansı bırakacak olur- sam daha çok sinema ve reklam alanında işin içıne dansı katarak devam edebılirim. Şimdi de yaptığım gibi koreografıler hazırlayarak büyük sinema tasanlannda yer alabilirim. Sinemaya bayılıyorum ve henüz yapacaklanm var. - tstanbul'da daha önce de dans etmiştiniz. Türk izlevicisini nasıl buhıyorsunuz? CORTES - Türk insanının sıcak ve coşkulu olduğunu biliyorum, ancak seyirci dünyanm her yerinde aynı. Yeter ki nıtelikli ve iyi bir gös- teri olsun. Kötü seyirci hiçbir zaman yoktur dıye düşünüyorum. Kötü göstenler vardır, ama kötü seyirci yoktur. Bu yüzden iyi bir gösteriy- le karşılanna çıkıldığında coşkulu bır seyirci her yerde aynıdır. Aynı coşkuyu Türkıye'de de yaşadığım için çok mutluyum. KADIKÖY BELEDtYESl SANAT GALERİSÎ'NDE TÜRSAK Vakfi ve AKSAV işbirliğiyle düzenlenen festivale katılacak yapıtlar belü oldu 42. Altın Portakal için 16filmyanşacak Bandırmalıların Kadıköy çıkarması SELCEN AKSEL Kadıköy Beledıyesi Sanat Galerisi, Bandırma Ataturkçü DüşünceDerneği'nebağlı Me- üh Çmar atölyesi öğrencileri- nin karma resim sergisinj ağır- lıyor. Sergide Giilten Özsoy, Münire Çınar, Emine Brav, Yüksel Selçuk, Ömür Vüce, Remziye Kurttürk. Nevzat Ci- ciler, Özcan GüreTin tuval üze- rine yağlıboya, ağırlıklı olarak manzara resimleri olan yapıt- lan var. Atölye-M Sergisi Bandırma ADD, çeşitli dal- larda etkin; resim çalışmalan et- kinliklerininyalnizcabiri. Tam adıyla Atölye - M'de canlı mo- delden desen çalışmalan, te- mel resim bilgileri eğitimi ve- riliyor. Temel bilgilerin i şlen- mesi çerçevesinde, manzara ve natürmort çalışmalan ağırlık kazanıyor katılımcılar için. Gazi Eğitim Enstitüsü. me- zunu, emekli resim öğretmeni Melih Çınar, dernek olarak dört kolda etkin olduklannı soylü- yor: Siyasal. biümsel, sosyal, sa- natsal. Alanlanndayetkin isim- len kente davet ederek s<öyle- şiler düzenleyen, öğrencilere burs olanağı sağlayan, ücretsiz olarak emekli öğretmenlerin katkısıyla kurslar yapan derne- ğin başkanı da olanÇınar, ""Ata- türkdevTİminin biraydmlanma tasanmı" olduğuna yürekten ınandıklanm söylüyor. Bugüne dek, CSO ve Bursa Senfoni Or- kestrası'yla birlikte birçok de- ğerli topluluk ve konuğun ken- tin konuğu olmasını sağlamış- lar. Çınar, "Atatürkçü anlayış- tan ödün vermryor, çeşhü plat- formlarda bunun savaşımını ve- riyoruz. Bunun yanında, popü- üst kültür pou'tikası sonucu bo- zulan kükürel ve sanatsal yapı icinde, güzel olanı vurgulama- ya canşrvoruz" dıyor. Atölyece her yıl kentte bir ya da iki karma sergi açıyorlar. 1200 üyesi olan Bandırma ADD'de, bu adı taşımanın, hak- kını vermenin önemine inanı- yorlar. Sanat da Atatürk"ün aç- tığı yolda önemli çıkış nokta- lanndan. Bu görüşe, yetenek- lerini değerlendirme olanağı bulan kişilerin çabasını ekle- mek gerek. Çmar, öğrencileri- nin kişisel yaklaşım ve yorum- lannı bir eğitmen olarak koru- maya, bu göriişle onlara eği- tim vermeye özen gösterdiğini belirtıyor. Derneğin girişimleriyle, ti- yatro topluluklan ve sanatçılar da Bandırmalılarla buluşuyor. Dernek binasmın da özel bir buluşma yeri olduğunu, kütüp- hanesi, internet hizmetiyle kent- te bir başvuru noktası haline geldiğini belirtiyor. Her oyun- da 25 aileyi ücretsiz ağuiadık- lannı, örgün ve yaygm bir an- layışla eğitim ve sanat alanla- nnda etkin olmak istediklerim eklivor. Kültür Servisi - TÜRSAK Vakfi ve AKSAV işbirliğiyle düzenlenen 42. Antalya Altm Portakal Film Festiva- li'nde yanşacak fılmlerbelli oldu. Fes- tivalin yetkilileri. Altın Portakal'ın Türk sinemasına verdiği desteği yay- gınlaştırmak amacıyla geçen yıl da yanşmaya başvurup katalogda yer al- mışken teknik nedenlerle çekilen 'Tramvay' fılmı dışında. bu yıl ilk kez başvuran tüm fılmlenn yanşmaya alın- masına karar verdi. Türk sinemasının usta yönetmenle- rinden Memduh Ün. "sinemaya koy- duğu son nokta" olarak tanımladığı filmi 'Sinema Bir Mucizedir' ile Al- tm Portakal'da bir kez daha yanşacak. Yönetmenlığini Cem Başeskioğ- lu'nun yaptığı, kanser olduğunu öğre- nen bir kadının ölümünden sonra kı- zını korumasız bırakmama çabasını anlattığı filmi 'Sen Ne Dilersen Dik' ulusal yanşmada yanşacak bir diğer film. Geçmiş yıllarda Altın Porta- kal'dan 4 kez 'En l>i Senarist' ve bir kez de 'Ent\i YönetmenÖdüHi' ile dö- nen Yavuz Turgul, bu yıl 'Gönül Ya- rası' fıuTuyle yanşıyor. Turgul, 'Muh- sinBey' ile San Sebastian, 'Eşkı>'a' ile de Troya Uluslararası Film Festiva- li'nden ödülle dönmüştü. Genç yönetmenlerden Ulaş tnaç, 'Türev' ile ulusal yanşma bölümün- de yer alıyor. Mustafa Altıoklar'ın 2005 yapımı 'Banjt)'su ile MesutUça- kanın 'Anne ya da Leyla'sı da yanş- mada. Genç yönetmenlerden Tayfiın Güne\er de başrollerini Ferhan Şen- sov, Asuman Dabak, Rasün Öztekin, Zeki Alasva gibi usta oyunculann oy- nadığı ilk uzun metraj fihni 'ŞansKa- pıjı Kırınca' ile şansını deneyecek. 'Korkuyorum Anne' 42. Antalya Altın Portakal Film Fes- tivali Ulusal Yanşma bölümünde yer alacak olan bir diğer film ise yönet- menliğini Reha Erdem m yaptığı 'Kor- kuyorum Anne'. Sinemada 50 yılı gende bırakan, 5 kez Altın Portakal alan usta yönetmen AüfYıhnaz da 42. yaşmı kutlayan fes- tivale 'Eğreti Getin' adlı filmiyle ka- tılıyor. Tokyo Film Festivali'nden bü- >'ük ödülle dönen ABOzgentürk 'Kal- binZamanı' adlı filmiyle yanşacak Al- tın Portakal'da. Oğuzhan Tercan'ın. başrollerinde Hahık Bflginer, Güke Birsel, Birol Ünd ve Fatih Akın'ın ovnadığı filmi 'Hır- sızVar' ile Kuthığ Ataman'm, iki genç kızın, hayatı birlikte keşfermelerini konu edinen filmi 'tki Genç K E ' da ya- nşmada yer alacak 16 film arasında. tlk uzun metraj filmi 'Pardon' ile ya- nşmaya katılacak olan Mert BavkaL filminde gerçek bir öyküden esüilen- miş. 'Ayna' filmi European dergisin- ce tüm zamanlann en iyi 10 Avrupa filmi arasında sayılan ErdenKıral ise YıhnazGünej'in 'Yol' fırmi çevresin- de dönen son filmi 'Yolda' ile bir kez daha ödül için yanşacak Antalya'da. Altın Portakal'a katılan son iki film ise Abdullah Oğuz'un. başrollerini Burhan Oçal, Yavuz Bingöl v e Fadik SevinAtaso>''unpaylaştüdan 'O Şim- di Mahkûm'u ile Yüksel Akın'ın yö- nettiği 'Dondurmam Gaymak'. Anadolu 'da resim satmak Derginin bu sayısında da dosya konulan ile ülkemizden ve dünyadan güncel sergi haberlerine yer veriliyor Kültür Servisi - Antik Sanat Eserleri Tic. Ltd. Şirkeri'nce çıkartılan plastık sanatlar dergısi rh+ sanat'ın eylül sayı- sı çıktı. Derginin, bu sayısında da dos- ya konulan ile ülkemizden ve dünya- dan güncel sergi haberlerine yer verili- yor. Nilgün Yüksel, bu sayıda 'Anado- lu'da Sanat Pazan nu' konu başlığıyla bir dosya açıyor. Bu çerçevede, TevİRk İhtiyar, UPSD Başkanı MehmetGüler- yüz, Yeditepe Üruv ersitesi Öğretim Üye- si İzzetBozkurt Balıkesir Çakınberk Sa- nat Galerisi'nin kurucusu Tuğrul Çakın- berk ve koleksiyoner Eryaşar Eyüboğ- lu ile söyleşiyor. Madolu'nun çeşitli merkezlerinden galericilere de bu dos- yayı zenginleştirmek için sekizer soru yöneltilmiş. Denizli Açı Sanat Galeri- si'nden Emin Güler ile Ruhsar Uçar, Bodrum'dan bağımsız çalışan sergi ya- pımcısı Zerrin l lusman. Antalya'dan Ansan Sanat Galensı yetkılilenyle İz- mir'den Doğan Art Galen'den Atanur Doğan derginin onlara yönelttiği sekiz soruyu yanıthyorlar dergi okurlan için. George Grosz'un 'Mutsuz Mucit August Amca'yı Hanria' adh tabtosu. (1919) Celal Binzet, 'Sanat Pazanmn Sosyo - Ekonomisi' ba^lıklı yazısıyla katılıyor bu sayıya. Işıltan Ataman, 'Dile Gel- meven Arzu', Bike Önen Tüzün 'Ar- man'da, sanat tarihinin sıradışı kişile- rinden ArmandPierreFernandez'i an- latıyor. Ayça Güzel, 'Balkonlarda Se\- rüsefer' adlı yazısında, İstanbul ve in- san yaşamında özel bir yeri olan. bir- çok sanatçının yapıtlannda sözünü et- tiği 'balkonlan' anlatıyor. '51. Venedik BienaH'nden Noüar'ı da, oradaki izle- nımlenyle. FerhatOzgür kaleme almış. FüizKarsan ParisModern Sanat Mü- zesi'nde Big Bang - 20. Yüzvıl Sanatın- da Yıkma veYaratma', GülsenBal 'Te- mel DeğerlerinYenidenUvanışı' yurt- dışından ızlenimleri içeriyor. Derginin bu sayısında haberi verilen bir sergi de anma niteliği taşıyor: 2002 ydında trafık kazasında yaşamını yitiren Lütfü Cülcül anı sergisi. Bir de duyuru yer alıyor bu sayıda; Antik Sanat Galerisi'nce geçen yıl binncisi düzen- lenen 'Yıhn Genç Ressamı' yarış- masının başvuru şartlan... (0 212 224 74 31) TLRGAY FİŞEKÇİ Tüneller John Berger. ünlü romanı 'G'de (Çeviren: Tomris Uyar, lletişim Yayınlan), kahramanı Um- berto'yu şöyle konuşturur "Şu dağlann altından geçtiğini düşün, şu geçit on beş kilometre uzunluğunda, tam on beş. Bilimin harikası bu işte - bir dağın içinde on beş kilometre." Roman kahramanının Alp Dağlan'na bakarak sözünü ettiği tünel, 1882'de açılarak Italya'yı ts- viçre'ye bağlayan, yapımı sırasında sekiz yüz kişinin can verdiği St. Gothard geçididir. Kimi yolculuklarda görüp etkilendiğim tünel- leri düşünüyorum. Insanoğlunun çetin doğa koşullanna boyun eğmeyip bulduğu çözümlerden biri tüneller. önüne çıkan geçit vermez dağlan delip geçi- veriyorsun öte yana. Kara ve demiryolu taşımaalığında tüneller, hem yollan kısaltması, hem deyerleşim yerierinden uzaklaştırıp gürültüyü, kalabalığı gizlemesiyle vazgeçilmez işlevsellikte. Hele dağlık yöreler- de tünelsiz yol yapabilmek neredeyse olanak- sız. Ülkemizin en dağlık yörelerinden Karadeniz Bölgesi'nde ulaşım gereksinimleri için bulunan sahil yolu çözümü, doğrusu, benzer örneklere bakılınca ne denli çağdışı ve bilimdışı kafalar- ca yönetildiğimizin de bir göstergesi. Karadeniz kıyı şeridi için bulunan çözüm, dağlardan kazılan kayaları getirip sahile bo- şaltmak, sahilin doğal yapısını bozup, doldu- rarak üzerinden araçların geçeceği yollaryap- mak. Böylelikle insanlann hava alıp dinlenece- ği, güneşleneceğı, yüzeceği; balıklann yumurt- layacağı alanları kamyon ve otobüs gürültü- sünden durulamayacak cehennemlere dönüş- türmek. Benzer doğa koşullanna sahip Italya'nın Ce- nova Körfezi ile çevresini kuşatan Liguria böl- gesinde 1960'larda yapılan otoyol, örnek alına- cak özellikler taşıyor. İki yüz elli kilometrelik kı- yı boyunca neredeyse hiç düzlük yok. Birbirini peşi sıra izleyen dağlar ve vadiler... Kıyı yerle- şimlerine, doiğal yapıya hiç zarar vermeden, kı- yıdan yalnızca birkaç kilometre içeriden geçi- rilen iki gidiş iki gelişli otoyol tümüyle tünel ve viyadüklerden oluşuyor. Dağın içinden tünelle geçiyor, çıkıyor vadileri viyadüklerle aşıyorsu- nuz. Böylesine sarp bir coğrafyada dümdüz, ke- sintisiz akan bir yol. Tünelleri, viyadükleri say- mak olanaksız. Ülkenin Alp Dağlan'yla çevrili kuzey sınırla- nndan komşu ülkelere ulaşabilmek, kuzeyden güneye uzanan Apenin Dağlan'nı aşabilmek için de hep tüneller açılmış. Ulaşım sorununu çözebilmek için sayılan yüz- leri, binleri bulan tüneller açmış Italya. Bizim yıllardır konuşulan iki ünlü tünelimi" var. Biri, Istanbul-Ankara otoyolunda Bolu Da- ğı'nı aşmak için kazılan üç buçuk kilometrelik Bolu Dağı Tüneli. 1992'den beri kazılıyor ve daha bitirilemedi. öteki yine Istanbul-Ankara hız- lı demiryolu için kazılan Ayaş Tüneli. Bu tünel de yıllardır kazılıyordu, ama geçen yıl bitirilme- sinin olanaksız olduğu fark edilerek durdurul- du. Tüneller ve çağdaş yollar için altyapımız mı yok? Var. Dünyanın her köşesinde verdiği mü- hendislik ve yüklenicilik işleriyle başanlar kaza- nan çok sayıda şirketimiz var. Olmayan ne? Çağdaş kafalar. Bizden çok daha ileri sanayi ülkelerinin hiç- birinde bizdeki denli çevre yıkımları, mimari yozlaşmalar görülmüyor. Servet ve tüketim tut- kusu, halka kolay yoldan yaranma isteği, hiç- bir ülkenin yöneticilerini bizdekiler denli kör- leştirmemiş. Karadeniz sahil yolu projesi, getireceği çev- re yıkımları yanında hızlı bir ulaşım akışı da sağ- layamaz. Yerleşim yerierinde dur kalklar olacak- tır. Kentlerarası ulaşımla, kentiçi ulaşım birbiri- ne karışacaktır. Hem, Karadeniz ulaşımı, ülkenin genel ula . şım planından ayn düşünülebilir mi? Doğu Ana- dolu'ya uzanacak bir otoyol, Karadeniz Dağ- lan'nın güneyinden geçirilse, o yoldan Karade- niz kıyılanna çıkışlar verilse, Doğu Anadolu ile Batı'nın birleştirilmesi için daha uygun bir çö- züm olmaz mıydı? turgay " fisekci.com K Ü L T C R • Ç İ Z İ K K Â M t L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle