Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 2005 ÇARŞAMBA
14 J\.Ul_jJL U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr
'Tutkulu Çingene' Joaquin Cortes, yeni gösterisi 'Mi Soledad' ile 10 Eylül'de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda D E F N E GÖLGESI
'21. yüzyılıngöçebesiyim'NENAÇALİDİS
'Tutkulu Çingene' Joaquin Cortes, ilk kez 3
Mayıs 2005'te sahnelediği son gösterisi 'Mi
Soledad' (Yalnızhğım) ile 10 Eylül Cumartesi
akşamı tstanbul Harbiye Açıkhava Tiyatro-
su'nda. Bu çok özel gösterinin özelliği ise fla-
menko şarkılannın caz, klasik müzık ve Küba
müziğiyle harmanlanmış olması.
Gösterinin özgün mûziklerini Cortes, Jose
CarboneD v e Antonio Carboneil ile birlikte bes-
telemiş.
Pasion Turca desteği ve BKM düzenleme-
siyle ülkemize gelecek olan sanatçı 12 yaşın-
dan beri dans edıyor. 15 yaşuıda girdiği tspan-
yol Ulusal Balesi'nden aynldıktan sonra Ma-
ya Ptisetskaya. Sflvie Guilkm ve Peter Schauf-
fiıss gıbı dansçılarla birlikte çeşith gösterilere
kanlmış. 1992'de kendi kumparryası Joaquin Cor-
tes Flamenko Balesini kurtnuş. Kumpanyasıy-
la 'Cibayi', 'Gipsy Passion', 'Pura Pasion', 'Li-
ve', 'Soul' adlı gösterilerini dünyanrn dört bir
yanında sahnelemiş. 1999'daNevvYork'ataşın-
dıktan sonra, ünlü koreograf Debbie ADen'la
birlikte 71. Akademi ödülleri için özel bır gös-
teri hazırlamış. E>ünya Atletizm Şampiyona-
sı'nda 'Herkül'ü canlandıran Cortes, 2.5 mil-
yardan fazla insana televizyonla ulaşan kapa-
nış galasında da yer almış.
Slnemada da bagarılı
Cortes dansuı yanı sıra birkaç sinema filmin-
de de rol aldı. Ilk sinema çılaşını Pedro Ahno-
dovar'ın, 'LaFlor deMiSecreto' filminde yap-
tı. Ardından, CarlosSaura'nın 'Flamenko'sun-
da, Manuel Palacios'un, senaryosunu Arturo
Perez'in yazdığı 'Gitano'sunda ve Ciro Ippoti-
to'nun 'Vaniglia e Cioccolato'sunda oynadı.
- '21. Yüzyıhn Flamenko \ araücısı" olarak ni-
teleniyorsunuz, siz bunu nasıl yorumluyorsu-
nuz?
CORTES- Aslında daha çok flamenkoyu do-
ğasındaki coşkuyla iyi temsil etmeye çahşıyo-
rum. Ispanyol kültürünü yansıtırken bir vandan
da yıllar boyu dışlanan Çingene ruhunu 'Işte bu-
yuz' coşkusuyla, dansa döküyonım. Çingene-
ler de yıllar boyvmca tepkilerini aynı coşkun-
lukta müzik ve dansla gösterdiler.
aha çok
flamenkoyu doğasındaki
coşkuyla iyi temsil
etmeye çalışıyorum.
îspanyol kültürünü
yansıtırken bir yandan da
yıllar boyu dışlanan
Çingene ruhunu 'Işte
buyuz' coşkusuyla, dansa
döküyorum. (...)
Gösterimde anlatmak
istediğim terk edilmek ya
da yalnız bırakılmak
değil. Daha çok kişinin iç
dünyasıyla baş başa
kalması ve kendini
keşfettiği iç yolculuklar
anlatılıyor. (...) Anlattığım
ister hüzün, ister sevinç
olsun, coşkulu anlatımın
altını çizebiliriz. 'Mi
Soledad'da melankoliyi ya
da duygu
dalgalanmalannı
anlatırken öne çıkan hep
coşkulu duygular..."
- Gösterinizde, adından da anlaşü-
dığı gibi, insarun çok özeüne dokunuyorsunuz.
Bu gösteri sizin kişisel yaşamuuzdan da izler ta-
şıyor sankL_
CORTES- Gerçek dostlanm hep yanımda ol-
dular ve bu konuda çok şanslıyım, ancak gös-
tende anlatılmak istenen, terk edilmek ya da yal-
nız bırakılmak değil. Daha çok kişinin iç dün-
yasıyla baş başa kalması ve kendini keşfettiği
ıç yolculuklar anlatılıyor. tstediğıniz kadar çok
arkadaşınız olsun, bir noktada, fantezıleriniz-
de, duygulannızda yalnızlık hep var. Bu ınsa-
nın doğası gereği bir tek başınalık. Ben de sa-
natla kendımı çok genış kıtlelere anlatma şan-
sı yakaladığımı düşünüyorum. 0nün böyle bır
avantajı var, ancak kendimle baş başa kabnayı
da çok seviyorum ve bence yaratıcılığı besle-
yebilmek için insan biraz yalnız kalabilmelı...
- Flamenko genelde hüznün dansı olarak bi-
linir, oysa sizin dansuuzda hüznün yanı sıra ya-
şam, eğjtence, tutku da var. Bunun nedeni fark-
h kültürierin dansuıızın bir parçası olması ola-
bilirmi?
CORTES - Hüznün dansı gibi geliyor olabi-
lir, ama buradaki esas mesele coşkulu olması.
Anlattığı ister hüzün, ister sevinç olsun, coşku-
lu anlatımın altını çizebiliriz. 'Mî Soledad'da me-
lankoliyi ya da duygu dalgalanmalannı anlatır-
ken öne çıkan hep coşkulu duygular.
- Dans etmeyi nasıl tanımhyorsunuz?
CORTES - Dans etmeyi her şeyden önce bir
iş gibi görmüyorum. Ben de çalışan bir işçi gi-
bi değilim asla. Yaşama biçimi ve hissertikle-
rini paylaşmak olarak görüyorum. Sahnede ta-
mamen yaşadıklanmı hıssederek kendimi an-
latmanın bir yolunu bulmuş. oluyorum.
Başkaldırı ve coşku
- Ernik kimliğinizin sanatnuza etkisi nedir?
CORTES - Kendimi her zaman bır 21. yüz-
yıl göçebesi gibi hissediyorum. Uçaklarla dün-
yayı dolaşan bir göçebe. Çingene ruhunun tüm
asılıği ve başkaldınsıyla örtüşen bir ruh bu.
Flamenkonun ruhunda da bu başkaldın ve coş-
ku var. Bu kendini anlatış biçimi benim kök-
lenmden
- Sinemafihnlerinizdede başanhsıruz. Sinema
ve dansuı Cortes'in yaşammdaki yerieri nedir?
CORTES- Sinemadaflamenkoylaanlatılacak
daha çok şey var. Bir gün dansı bırakacak olur-
sam daha çok sinema ve reklam alanında işin
içıne dansı katarak devam edebılirim. Şimdi de
yaptığım gibi koreografıler hazırlayarak büyük
sinema tasanlannda yer alabilirim. Sinemaya
bayılıyorum ve henüz yapacaklanm var.
- tstanbul'da daha önce de dans etmiştiniz.
Türk izlevicisini nasıl buhıyorsunuz?
CORTES - Türk insanının sıcak ve coşkulu
olduğunu biliyorum, ancak seyirci dünyanm
her yerinde aynı. Yeter ki nıtelikli ve iyi bir gös-
teri olsun. Kötü seyirci hiçbir zaman yoktur
dıye düşünüyorum. Kötü göstenler vardır, ama
kötü seyirci yoktur. Bu yüzden iyi bir gösteriy-
le karşılanna çıkıldığında coşkulu bır seyirci her
yerde aynıdır. Aynı coşkuyu Türkıye'de de
yaşadığım için çok mutluyum.
KADIKÖY BELEDtYESl SANAT GALERİSÎ'NDE TÜRSAK Vakfi ve AKSAV işbirliğiyle düzenlenen festivale katılacak yapıtlar belü oldu
42. Altın Portakal için 16filmyanşacak
Bandırmalıların
Kadıköy çıkarması
SELCEN AKSEL
Kadıköy Beledıyesi Sanat
Galerisi, Bandırma Ataturkçü
DüşünceDerneği'nebağlı Me-
üh Çmar atölyesi öğrencileri-
nin karma resim sergisinj ağır-
lıyor. Sergide Giilten Özsoy,
Münire Çınar, Emine Brav,
Yüksel Selçuk, Ömür Vüce,
Remziye Kurttürk. Nevzat Ci-
ciler, Özcan GüreTin tuval üze-
rine yağlıboya, ağırlıklı olarak
manzara resimleri olan yapıt-
lan var.
Atölye-M Sergisi
Bandırma ADD, çeşitli dal-
larda etkin; resim çalışmalan et-
kinliklerininyalnizcabiri. Tam
adıyla Atölye - M'de canlı mo-
delden desen çalışmalan, te-
mel resim bilgileri eğitimi ve-
riliyor. Temel bilgilerin i şlen-
mesi çerçevesinde, manzara ve
natürmort çalışmalan ağırlık
kazanıyor katılımcılar için.
Gazi Eğitim Enstitüsü. me-
zunu, emekli resim öğretmeni
Melih Çınar, dernek olarak dört
kolda etkin olduklannı soylü-
yor: Siyasal. biümsel, sosyal, sa-
natsal. Alanlanndayetkin isim-
len kente davet ederek s<öyle-
şiler düzenleyen, öğrencilere
burs olanağı sağlayan, ücretsiz
olarak emekli öğretmenlerin
katkısıyla kurslar yapan derne-
ğin başkanı da olanÇınar, ""Ata-
türkdevTİminin biraydmlanma
tasanmı" olduğuna yürekten
ınandıklanm söylüyor. Bugüne
dek, CSO ve Bursa Senfoni Or-
kestrası'yla birlikte birçok de-
ğerli topluluk ve konuğun ken-
tin konuğu olmasını sağlamış-
lar. Çınar, "Atatürkçü anlayış-
tan ödün vermryor, çeşhü plat-
formlarda bunun savaşımını ve-
riyoruz. Bunun yanında, popü-
üst kültür pou'tikası sonucu bo-
zulan kükürel ve sanatsal yapı
icinde, güzel olanı vurgulama-
ya canşrvoruz" dıyor.
Atölyece her yıl kentte bir ya
da iki karma sergi açıyorlar.
1200 üyesi olan Bandırma
ADD'de, bu adı taşımanın, hak-
kını vermenin önemine inanı-
yorlar. Sanat da Atatürk"ün aç-
tığı yolda önemli çıkış nokta-
lanndan. Bu görüşe, yetenek-
lerini değerlendirme olanağı
bulan kişilerin çabasını ekle-
mek gerek. Çmar, öğrencileri-
nin kişisel yaklaşım ve yorum-
lannı bir eğitmen olarak koru-
maya, bu göriişle onlara eği-
tim vermeye özen gösterdiğini
belirtıyor.
Derneğin girişimleriyle, ti-
yatro topluluklan ve sanatçılar
da Bandırmalılarla buluşuyor.
Dernek binasmın da özel bir
buluşma yeri olduğunu, kütüp-
hanesi, internet hizmetiyle kent-
te bir başvuru noktası haline
geldiğini belirtiyor. Her oyun-
da 25 aileyi ücretsiz ağuiadık-
lannı, örgün ve yaygm bir an-
layışla eğitim ve sanat alanla-
nnda etkin olmak istediklerim
eklivor.
Kültür Servisi - TÜRSAK Vakfi ve
AKSAV işbirliğiyle düzenlenen 42.
Antalya Altm Portakal Film Festiva-
li'nde yanşacak fılmlerbelli oldu. Fes-
tivalin yetkilileri. Altın Portakal'ın
Türk sinemasına verdiği desteği yay-
gınlaştırmak amacıyla geçen yıl da
yanşmaya başvurup katalogda yer al-
mışken teknik nedenlerle çekilen
'Tramvay' fılmı dışında. bu yıl ilk kez
başvuran tüm fılmlenn yanşmaya alın-
masına karar verdi.
Türk sinemasının usta yönetmenle-
rinden Memduh Ün. "sinemaya koy-
duğu son nokta" olarak tanımladığı
filmi 'Sinema Bir Mucizedir' ile Al-
tm Portakal'da bir kez daha yanşacak.
Yönetmenlığini Cem Başeskioğ-
lu'nun yaptığı, kanser olduğunu öğre-
nen bir kadının ölümünden sonra kı-
zını korumasız bırakmama çabasını
anlattığı filmi 'Sen Ne Dilersen Dik'
ulusal yanşmada yanşacak bir diğer
film. Geçmiş yıllarda Altın Porta-
kal'dan 4 kez 'En l>i Senarist' ve bir
kez de 'Ent\i YönetmenÖdüHi' ile dö-
nen Yavuz Turgul, bu yıl 'Gönül Ya-
rası' fıuTuyle yanşıyor. Turgul, 'Muh-
sinBey' ile San Sebastian, 'Eşkı>'a' ile
de Troya Uluslararası Film Festiva-
li'nden ödülle dönmüştü.
Genç yönetmenlerden Ulaş tnaç,
'Türev' ile ulusal yanşma bölümün-
de yer alıyor. Mustafa Altıoklar'ın
2005 yapımı 'Banjt)'su ile MesutUça-
kanın 'Anne ya da Leyla'sı da yanş-
mada. Genç yönetmenlerden Tayfiın
Güne\er de başrollerini Ferhan Şen-
sov, Asuman Dabak, Rasün Öztekin,
Zeki Alasva gibi usta oyunculann oy-
nadığı ilk uzun metraj fihni 'ŞansKa-
pıjı Kırınca' ile şansını deneyecek.
'Korkuyorum Anne'
42. Antalya Altın Portakal Film Fes-
tivali Ulusal Yanşma bölümünde yer
alacak olan bir diğer film ise yönet-
menliğini Reha Erdem m yaptığı 'Kor-
kuyorum Anne'.
Sinemada 50 yılı gende bırakan, 5
kez Altın Portakal alan usta yönetmen
AüfYıhnaz da 42. yaşmı kutlayan fes-
tivale 'Eğreti Getin' adlı filmiyle ka-
tılıyor. Tokyo Film Festivali'nden bü-
>'ük ödülle dönen ABOzgentürk 'Kal-
binZamanı' adlı filmiyle yanşacak Al-
tın Portakal'da.
Oğuzhan Tercan'ın. başrollerinde
Hahık Bflginer, Güke Birsel, Birol Ünd
ve Fatih Akın'ın ovnadığı filmi 'Hır-
sızVar' ile Kuthığ Ataman'm, iki genç
kızın, hayatı birlikte keşfermelerini
konu edinen filmi 'tki Genç K E ' da ya-
nşmada yer alacak 16 film arasında.
tlk uzun metraj filmi 'Pardon' ile ya-
nşmaya katılacak olan Mert BavkaL
filminde gerçek bir öyküden esüilen-
miş. 'Ayna' filmi European dergisin-
ce tüm zamanlann en iyi 10 Avrupa
filmi arasında sayılan ErdenKıral ise
YıhnazGünej'in 'Yol' fırmi çevresin-
de dönen son filmi 'Yolda' ile bir kez
daha ödül için yanşacak Antalya'da.
Altın Portakal'a katılan son iki film
ise Abdullah Oğuz'un. başrollerini
Burhan Oçal, Yavuz Bingöl v e Fadik
SevinAtaso>''unpaylaştüdan 'O Şim-
di Mahkûm'u ile Yüksel Akın'ın yö-
nettiği 'Dondurmam Gaymak'.
Anadolu 'da resim satmak
Derginin bu sayısında da dosya konulan ile ülkemizden
ve dünyadan güncel sergi haberlerine yer veriliyor
Kültür Servisi - Antik Sanat Eserleri
Tic. Ltd. Şirkeri'nce çıkartılan plastık
sanatlar dergısi rh+ sanat'ın eylül sayı-
sı çıktı. Derginin, bu sayısında da dos-
ya konulan ile ülkemizden ve dünya-
dan güncel sergi haberlerine yer verili-
yor.
Nilgün Yüksel, bu sayıda 'Anado-
lu'da Sanat Pazan nu' konu başlığıyla
bir dosya açıyor. Bu çerçevede, TevİRk
İhtiyar, UPSD Başkanı MehmetGüler-
yüz, Yeditepe Üruv ersitesi Öğretim Üye-
si İzzetBozkurt Balıkesir Çakınberk Sa-
nat Galerisi'nin kurucusu Tuğrul Çakın-
berk ve koleksiyoner Eryaşar Eyüboğ-
lu ile söyleşiyor. Madolu'nun çeşitli
merkezlerinden galericilere de bu dos-
yayı zenginleştirmek için sekizer soru
yöneltilmiş. Denizli Açı Sanat Galeri-
si'nden Emin Güler ile Ruhsar Uçar,
Bodrum'dan bağımsız çalışan sergi ya-
pımcısı Zerrin l lusman. Antalya'dan
Ansan Sanat Galensı yetkılilenyle İz-
mir'den Doğan Art Galen'den Atanur
Doğan derginin onlara yönelttiği sekiz
soruyu yanıthyorlar dergi okurlan için.
George Grosz'un 'Mutsuz Mucit August
Amca'yı Hanria' adh tabtosu. (1919)
Celal Binzet, 'Sanat Pazanmn Sosyo -
Ekonomisi' ba^lıklı yazısıyla katılıyor
bu sayıya. Işıltan Ataman, 'Dile Gel-
meven Arzu', Bike Önen Tüzün 'Ar-
man'da, sanat tarihinin sıradışı kişile-
rinden ArmandPierreFernandez'i an-
latıyor. Ayça Güzel, 'Balkonlarda Se\-
rüsefer' adlı yazısında, İstanbul ve in-
san yaşamında özel bir yeri olan. bir-
çok sanatçının yapıtlannda sözünü et-
tiği 'balkonlan' anlatıyor. '51. Venedik
BienaH'nden Noüar'ı da, oradaki izle-
nımlenyle. FerhatOzgür kaleme almış.
FüizKarsan ParisModern Sanat Mü-
zesi'nde Big Bang - 20. Yüzvıl Sanatın-
da Yıkma veYaratma', GülsenBal 'Te-
mel DeğerlerinYenidenUvanışı' yurt-
dışından ızlenimleri içeriyor.
Derginin bu sayısında haberi verilen
bir sergi de anma niteliği taşıyor: 2002
ydında trafık kazasında yaşamını yitiren
Lütfü Cülcül anı sergisi. Bir de duyuru
yer alıyor bu sayıda; Antik Sanat
Galerisi'nce geçen yıl binncisi düzen-
lenen 'Yıhn Genç Ressamı' yarış-
masının başvuru şartlan...
(0 212 224 74 31)
TLRGAY FİŞEKÇİ
Tüneller
John Berger. ünlü romanı 'G'de (Çeviren:
Tomris Uyar, lletişim Yayınlan), kahramanı Um-
berto'yu şöyle konuşturur
"Şu dağlann altından geçtiğini düşün, şu
geçit on beş kilometre uzunluğunda, tam on
beş. Bilimin harikası bu işte - bir dağın içinde
on beş kilometre."
Roman kahramanının Alp Dağlan'na bakarak
sözünü ettiği tünel, 1882'de açılarak Italya'yı ts-
viçre'ye bağlayan, yapımı sırasında sekiz yüz
kişinin can verdiği St. Gothard geçididir.
Kimi yolculuklarda görüp etkilendiğim tünel-
leri düşünüyorum.
Insanoğlunun çetin doğa koşullanna boyun
eğmeyip bulduğu çözümlerden biri tüneller.
önüne çıkan geçit vermez dağlan delip geçi-
veriyorsun öte yana.
Kara ve demiryolu taşımaalığında tüneller, hem
yollan kısaltması, hem deyerleşim yerierinden
uzaklaştırıp gürültüyü, kalabalığı gizlemesiyle
vazgeçilmez işlevsellikte. Hele dağlık yöreler-
de tünelsiz yol yapabilmek neredeyse olanak-
sız.
Ülkemizin en dağlık yörelerinden Karadeniz
Bölgesi'nde ulaşım gereksinimleri için bulunan
sahil yolu çözümü, doğrusu, benzer örneklere
bakılınca ne denli çağdışı ve bilimdışı kafalar-
ca yönetildiğimizin de bir göstergesi.
Karadeniz kıyı şeridi için bulunan çözüm,
dağlardan kazılan kayaları getirip sahile bo-
şaltmak, sahilin doğal yapısını bozup, doldu-
rarak üzerinden araçların geçeceği yollaryap-
mak. Böylelikle insanlann hava alıp dinlenece-
ği, güneşleneceğı, yüzeceği; balıklann yumurt-
layacağı alanları kamyon ve otobüs gürültü-
sünden durulamayacak cehennemlere dönüş-
türmek.
Benzer doğa koşullanna sahip Italya'nın Ce-
nova Körfezi ile çevresini kuşatan Liguria böl-
gesinde 1960'larda yapılan otoyol, örnek alına-
cak özellikler taşıyor. İki yüz elli kilometrelik kı-
yı boyunca neredeyse hiç düzlük yok. Birbirini
peşi sıra izleyen dağlar ve vadiler... Kıyı yerle-
şimlerine, doiğal yapıya hiç zarar vermeden, kı-
yıdan yalnızca birkaç kilometre içeriden geçi-
rilen iki gidiş iki gelişli otoyol tümüyle tünel ve
viyadüklerden oluşuyor. Dağın içinden tünelle
geçiyor, çıkıyor vadileri viyadüklerle aşıyorsu-
nuz. Böylesine sarp bir coğrafyada dümdüz, ke-
sintisiz akan bir yol. Tünelleri, viyadükleri say-
mak olanaksız.
Ülkenin Alp Dağlan'yla çevrili kuzey sınırla-
nndan komşu ülkelere ulaşabilmek, kuzeyden
güneye uzanan Apenin Dağlan'nı aşabilmek
için de hep tüneller açılmış.
Ulaşım sorununu çözebilmek için sayılan yüz-
leri, binleri bulan tüneller açmış Italya.
Bizim yıllardır konuşulan iki ünlü tünelimi"
var. Biri, Istanbul-Ankara otoyolunda Bolu Da-
ğı'nı aşmak için kazılan üç buçuk kilometrelik
Bolu Dağı Tüneli. 1992'den beri kazılıyor ve
daha bitirilemedi. öteki yine Istanbul-Ankara hız-
lı demiryolu için kazılan Ayaş Tüneli. Bu tünel
de yıllardır kazılıyordu, ama geçen yıl bitirilme-
sinin olanaksız olduğu fark edilerek durdurul-
du.
Tüneller ve çağdaş yollar için altyapımız mı
yok? Var. Dünyanın her köşesinde verdiği mü-
hendislik ve yüklenicilik işleriyle başanlar kaza-
nan çok sayıda şirketimiz var.
Olmayan ne?
Çağdaş kafalar.
Bizden çok daha ileri sanayi ülkelerinin hiç-
birinde bizdeki denli çevre yıkımları, mimari
yozlaşmalar görülmüyor. Servet ve tüketim tut-
kusu, halka kolay yoldan yaranma isteği, hiç-
bir ülkenin yöneticilerini bizdekiler denli kör-
leştirmemiş.
Karadeniz sahil yolu projesi, getireceği çev-
re yıkımları yanında hızlı bir ulaşım akışı da sağ-
layamaz. Yerleşim yerierinde dur kalklar olacak-
tır. Kentlerarası ulaşımla, kentiçi ulaşım birbiri-
ne karışacaktır.
Hem, Karadeniz ulaşımı, ülkenin genel ula .
şım planından ayn düşünülebilir mi? Doğu Ana-
dolu'ya uzanacak bir otoyol, Karadeniz Dağ-
lan'nın güneyinden geçirilse, o yoldan Karade-
niz kıyılanna çıkışlar verilse, Doğu Anadolu ile
Batı'nın birleştirilmesi için daha uygun bir çö-
züm olmaz mıydı?
turgay " fisekci.com
K Ü L T C R • Ç İ Z İ K
K Â M t L M A S A R A C I