Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2005 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY EKBAL
'Yazdım da Ne Oldu?'
Katrina silmiş
süpürmüş Louis
Armstrong'un
NevvOrleans'ını...
Binlercezenciöl-
müş. Evler, kasa-
balar, altı metre
suyun altında.
Yağma, soygun, cinayet almış başını!..
Bush Amerika'sının umurunda mı? Irak
var, Afganistan var, yeter ona! Bir de BOP
kurulsa, bir de Tayyip Türkiye'si iyiden iyi-
ye ele geçirilse!..
Irak'ta her gün sayısız ölü! Bir köprüde
bin kurban. Sokaklarda, yollarda, evlerde
zırhlı askerierin her gün kıydığı kadınlar, er-
kekJer... "Ben dünyanın efendisiyim" diyen
bir şaşkın adam! Bilgisiz, görgüsüz, du-
yarsız bir çete başı!..
Günlerdir, ne yazmalı, diye düşündüm
durdum. IşteTürkiye manzarası... Fatih'te
göz göre göre Atatürk'e söven hilafetçi-
ler! Ülkeyi birşeriat ilkelliğine mâhkûm et-
mek isteyen çirkin polrtikacı sürüsü... Ay-
dın saydıklanmızın birbirine düşmesı, dü-
şürülmesi, kimsenin kimseyı sevmemesi,
hep eleştirme, hep kötüleme...
Ne yazmalı, neyi yazmalı? Neden yazma-
lı?
Bir arkadaş, geçen gün rakı sofrasında
açıkça söyledi:
"Bunca yıl yazıyorsun da ne oldu?"
Hemen aklıma llhan Selçuk'un Gözte-
pe'deki ünlü köşkte yaşadığı bir olay gel-
di. llhan'ın kapatıldığı odanın kapısındaki
nöbetçi bakmış bakmış da somnuş, ya acı-
dığından ya da koskoca bir yazann elleri
bağlı çaresiz yattığından duygulanarak:
"Yazdın da ne oldu?"
Yazdık da ne oldu? O arkadaşa hemen
yanıt verdim: "Hiçbir
şey olmadı." Elli yıllık
bir köşe yazarından
beklenecek bir yanıt
böyle mi olmalıydı?
Ama öyle dedim işte:
"Hiçbir şey olmadı."
Olmadı mı gerçek-
ten? Boşu boşuna mı uğraştık? Hikâye,
roman. deneme, anı, gündelik yazı yaza-
cağıma, bir yaşamı havaya uçuracağıma,
bırköşede biriştutsaydım, marangoz, bak-
kal, manav olsaydım çok daha mı iyi ya-
pacaktım!
Annem "Yaşa yaşa gör temaşa" der du-
rurdu olaylar karşısında... Hiç şaşırmış gö-
rünmezdi: "Olur böyle şeyler" derdi. Be-
nim, sabah erkenden kapı önüne dikilip
gazete dağıtıcısını beklediğimi gördüğün-
de "Ne getirecekki; dünkünü, öncekı gün-
kûnü" derdi. Belki de söylemese de "Ya-
nnlarbaşka mı olacak" demek isterdi...
"Mississippı Yanıyor" filmini gördünüz
mü? Beyaz kukuletalı ırkçılann zenci hal-
ka yaptıklannı... Evleri basıp kadınlan, er-
kekleri önlerine çıkan ilk ağaca astıkları
günleri... O beyaz örtüyü çıkardıklarında
hepsi uygar insanlardır! Hepsi suçsuz olur,
o kukuletanın altında! Tıpkı Roma Valisi
Ponce Pilat'ın Isa'nın ölüm karannı ver-
dikten sonra ellerini yıkayıp kendini ant-
ması gibi!..
Hangi birini, hangi birini, yazmalı? "Han-
gi birini?" Elli yıl yaz, oku, konuş, birazcık
aydınlık, birazcık umut yaratmaya çalış,
sonra kalkıp, hem de bir arkadaş sana
"Yazdın da ne oldu?" desin!..
Yazdık da ne mi oldu? Yazacaksak ne mi
olacak?
Ne dersiniz siz?
Evrim Sürecinde însan
Prof. Dr. Abidin KUMBASAR
H
er şeyin başlangıcı olan
"Büyük Patlama'dan
(Big-Bang)" bu yana
13.5 milyar yıllık bir zaman sü-
reci geçtiğı varsayılıyor. Güne-
şimiz ise, 5 milyar yıl kadar ön-
ce oluşarak, her saniye mılyon-
larca ton hidrojenin helyuma dö-
nüştüğü bir nükleer reaktör gibi
enerji üreterek Dünyamızın da
aralannda yer aldığı gezegenle-
ri etkilemekte. Oluşum şeklı ko-
nusunda değişık varsayımlann
öne sürülüdüğü Yerküremizin
yaşı 4.5 milyar yıl olarak hesap-
lanmakta, ilk canlılann evrimi 3
milyar yıl öncesine kadar git-
mektedır. Bu uzun süreç içinde
değişen doğa koşullan ve çevre-
sel etkilerin neden olduğu deği-
şim ve mutasyonlarla süregelen
evrim, bitki ve hayvanlar olarak
tanımladığımız canlı türlennın
oluşup gelişmelennın de kayna-
ğıdır.
Bilimsel araştırmalara göre ilk
atalanmızın insanımsılardan (Ho-
mınid) evrim sürecinde ikı mıl-
yon yıl kadar önce geliştığine
inanılmaktadır. "HomoErectus"
olarak adlandırdığımız ilk insan
türünü belirleyen özellikler ola-
rak: 1) Kafatasında beyni içeren
bölümün 800 cc'nin üzerinde ol-
ması, 2) Leğen kemiğinin (pel-
vis) incelenmesiyle belirlenen
dık duruşun gerçekleşmesi, 3)
Ellerde baş parmağın diğer par-
maklarla karşıt yönde olması
(opozision) konumu önem taşı-
maktadır.
Avcı ve toplayıcı olarak yaşa-
yan ilk atalanmız, avlayarak ya-
şantılannı sürdürdükleri hayvan
süriilerini izlemek zorunlulugun-
da olduklanndan, mevsimlere
göre otlak değiştiren avlannın
peşinde, yüzyıllar boyunca göçe-
be yaşantısı sürdürmek zorunda
kalmışlardır. Bu uzun süreç için-
de bir ıleri aşama olarak. "Ho-
mo Erectustan (dik duran insan)"
"Homo Habilis (el becerisi olan
insan)" türünün evrımiyle araç \e
gereç üreten atalanmız tarihte
yerlerini almışlardır. Araç ve ge-
reç üretimi, avlanma ve toplayı-
cılıkta kolaylıklar sağladığı gibi
yabanıl hay\anlan evcilleştir-
mek yanında, besın olabilecek
bitki rürlerinın ekimi ve üreti-
minı de kolaylaştırarak on bin
31. yılında VAKSA'dan Türkiye için 1000 ışık!
Türkiye'nin en büyük aile vakfı
VAKSA'dan, 1000 gence burs!
Merhum Hacı Ömer Sabancı'nın "Bu toprağın bize verdiklerini,
bu toprağın insanına geri vermek..." felsefesi, Sabancı Kardesier'e 31 yıl
önce ilham kaynağı oldu. Merhume Sadıka Sabancı'nın tüm servetini
bağışlamasıyla 1974 yılında VAKSA kuruldu. O gün hayır işleri için yola
koyulan VAKSA, bugün Türkiye'nin en büyük aile vakfı ve Türkiye'ye
31 yılda toplam 120 eser kazondırmaktan onur duyuyor. VAKSA'nın bugüne
kadar toplam 24.000 başarılı genç öğrenciye verdiği geleneksel burs desteği,
bu yıl apayn bir sevinç ve heyecanla sürüyor. VAKSA, 31. yılında da
1000 gencimize burs vermeye, ülkemize 1000 ışık yakmaya devam
ediyor.
31 yılda 120 kalıcı eser
\
MAGAKJSTAN
GÜROSTAN
Hoa Ömer Sofcona Kız Öflrana
AAAAAAAT
OOOOMB»
yr"p ^BM'ITKT MÜZBS
36 Eğıtım Kurumu ^
17 Öğretmen Evı
5 Spor Tesisı /
17 Öğrenci Yurdu
13 Kûrrür Merkezi
| t 11 Sosyal Tesis
^lOSoğlıkTesisi
EğiHm Kurumu
^ ^ 4 Kütüphane
j \ 1 Polis Evı
^ F 1 Üniversite
ftafcı/tariul
ÛNlVERSlTFri 2005 Y1UNDA KAZANAN ÖĞRENCİLERE BURS DUYURUSU
HER AY YAKIAŞIK 1000 ÖĞRENCİYE BURS VEREN HACI ÖMER SABANCI VAKFI, BU Ylt DA
BAŞVURANIAR ARASINDA YAPIIACAK DEĞERIENDİRA^E SONUCUNDA ÜNİVERSÎTE OĞRENCIIERİNE
BURS VERECEK, AYR1CA ÖĞRENCİ SEÇME VE YERI£ŞTİRME MERKEZİ TARAFINDAN ÖZÜR VE BAŞARl
DURUMUNA GÖRE TESPİT EDİLECEK15 OZÛRLÜ OĞRENCİ İL£ KAtKINMADA ÖNCEUKU İUER CAPMDA
YERlfŞTlRME PUANI fTiBARIYLA IL BIRlNCfSI OtAN 14 ÖĞRENCİY1 DE KARŞIUKSIZ BURS PROGRAMINA
AIACAKT1R
BAŞVURU VE DEĞERLENDİRME İÇİN ASGARI KOŞUUAR
• 2005 yıiı öğrenci yeriestirme stnavlarıncia EN AZ {Kazanılan puan türu esas alınmak uzere)
356 SAYISAL Puam,
338 SÖZELPuonı,
341 EŞlTAĞfRUKPuonı,
371 DlLPuanı
almıs olmok
• Aylık nakdi yardımlan içeren okul bunJon daKil, bojka bir kurum veya kuruluştan burs-kredi olmamıs
oknak (Üstun başan nedeniyle b*r defada verilen ödüller veya okul, yurt, yemek OcreHerinin boğı»!anması
gibi dgrumlor noriç)
• T.C vatandaşı oimak {Burs öike sıntrları içensinde lisans öğrentmi için geçerli olup, Turkıye'de
yûlueköğreHm kurumlarında okuyan KKTC uyruklu öğrenctler de genel değertendirme kapsamı içinde
başvurudo bulunabilirler )
SAm I l ^ p a E™Büsü
ÖZET BİLGİIER
• 2005-2006 Öğretim Yıiı için ayda 200 YTl burs ödenecelctir.
• Öğrenımkarıni tamomlayan bursryerta, kendılerme ödenen burs lulannı, çalıynaya baslodıUon tanhter
ıtibaren (bir ıste çalışmasalor dahi mezunıyeHennden en geç bır yıl sonra başlanxsk özere) burs aldıkları
süre dıkkate alınmak suretıyle 12, 18 ve 24 ay içensmde cayhk esit luksitler halinde faızsiz olarak vakfa
iode ederler
• Vakfın standart bosvuru formlan ve burslar Kokkındakt bttgı, en geç 10 Ekim 2005 tarihıne kador
Adana'da vakıf merkezınden mektupla veya elden temin edilebileçegı gibi asagıda beiirtilen ınternet
adresınden de alınabtlır.
• Bu bosvuru formlan, noksansız doldurularak ve dilekçe örneğinde istenen bûtûn beloeier eklenerek
postayta gönaerilmek veya elden verilmek suretryle en geç 15 Ekım 2005 tanhınde vakıfta bulunduruimaiıdır
• Burs için vapılan değerlendırmede, adaylann basorıfarının yanı ura maddi destege ıhtıyaçlan da dıkkate
alınmaidadır
ÖNEMÜNOT
1- Mektupla yopılacak başvuru isteklerıne aşağıdakı bılgıler mutlaka iiave edilmelıdir.
• Ünıversite Adı
• Fakühe Adı
• Öğrenım Dalı
• Üniversite Yerleştimıe Puanı ve Türû : -
2- Bütün bajvurularla bırlikte, üzerine kendi adresi yazılmıs 17x25 on boyuttarında zarf gönderılmelıdır
3- Yukarıdaki islelden tam olarak ve zomanında yerıne getirmeyenlere ve açıklanon koşulbn lastmayanlara
başvuru formu gönderılmeyecek, ıstenen bılgi ve belgeleri noksan olan başvurular değerlendırmeye
alınmayacakttr.
VAKIS ATürkiye'nin En Büyük Ai|« Vakfı
tkOİ VE BAŞVURU FORMU ALMAK İÇİN AŞAÖVAKİ ADRESE BAŞVURABİIKSİNİZ
HoaCmerScicnaVcJi AöüACbdNol Stiam lsMaWı K*2 01OS0
Seyhan-ADANA.fPK.75 01321)Td (03221 3630988|pbxjTek^-Vcjfaa-Adma
inlemefc www.vakstL0r9.tr, bk
yıl kadar önce yerleşik insan top-
luluklanmn gelişmesine olanak
sağlamıştır. Yerleşik düzen, top-
lumsal ilişkiler ve sovııt ka\Tam-
lann türetilmesinı gerektirmış
ve böylece "'Homo Faber (üreten
insan)" aşamasını da geride bı-
rakan türümüz, bugünün insanı-
nı nitelemek için de kullandığı-
mız, bilen insan anlamına gelen,
•*Homo Sapiens" düzeyine eriş-
miştir.
Gunümüzden beş bin yıl kadar
önce, yazmın ilk türlennın tarih
sürecinde yerini almaya başla-
ması ile kültürel e\Tİmin ivme-
sı biyolojik e\rimin önüne geç-
miş, bilgilerin zaman ve uzam
içinde korunarak yaygınlaşmala-
nnı ve kuşaktan kuşağa aktan-
labilmesini sağlamıştır.
Kültürel evrim sürecinde, do-
ğadaki olay ve nesnelen açıkla-
mak gereksınımi duyan atalan-
mız, o çağda bilimsel bilgilerye-
terli olmadığı için, düşünsel var-
sayımlar yoluyla yorumlar ya-
parak felsefenin gelişmesıni sağ-
lamışlardır. Bılim öncesi dönem-
de olay ve nesnelen açıklamak
için atalanmızın baş\ urduğu di-
ğer bır kolaycı yöntemse, doğa-
üstü güçlenn her şeyi belırledi-
ğini savlayan ve her türlü
eleştınnin tabu olarak be-
nimsendıği inanç yoludur.
Bağnaz düşüncelılerin,
bilim ve sanatı baskı altı-
na aldığı ve yozlaşmış
ınancın insanları koşul-
landırdığı karanlık "orta-
çağ" dönemi, kültürel ev-
nmin duraldama, bir an-
lamda gerileme dönemi
olmuştur.
Doğa gerçeklerine dö-
nüşü sımgeleyen ve söz-
cük anlamı **Yeniden Do-
ğuş" olan "Rönesans" ve
onu ızleyen ^Ayduüanma
Çağı"nın, aklın özgürlü-
ğüne değer vermesı ıle
öne çıkan bilimsel geliş-
meler, insan soyunun bır
yandan kendini önemse-
yen, benmerkezcı (ego-
santrık) düşüncelerden
annmasını sağlarken diğer
yandan da akıl ve bilim
yoluyla doğaya uyumlu
olarak yaşamanın, mutlu
ve güvenlı bır geleceğin
yollannı açmıştır. Insan-
lığın. "Doğa Yasalan"na
uyumsuz, aklın denetımi
dışında, içgüdü ve boş
inançlar etkisinde kalarak
yaşadığı dönemler, savaş-
lar, acılar ve yıkımlarla
dolu olaylan anlatan ta-
rih sayfalarında yer al-
maktadır.
Bugün Yerküremızle
birlikte yabn uzay çe\Te-
miz, aynntılanyla bılın-
mekte, olay ve nesnelerin
büyük bölümü. doğaüstü
güçlere gereksinim duy-
madan, bilimsel olarak
açıklanabilmektedir.
Bilgi akışının ışuc hızı-
na ulaştığı, tüm doğa de-
ğerleri ve üretimin dene-
tim altında olduğu günü-
müz dünyasında yüz mil-
yonlarca insanın sağlık-
sız, bilgisiz, mutsuz ve se-
falet içinde olmasının baş-
lıca nedenı etkin konum-
larda, çağdaş düşünce dü-
zeyine erışmış nitelikte
sorumlulann olmaması-
dır.
Bilen insan anlamına
gelen "Homo Sapiens"
günümüzün sorunlarını
bilmekte, ama çözümle-
mekte yetersiz kalmakta-
dır. Bilim ve ıletişım ça-
ğını yaşamakta olan in-
san soyunun artık, bır ile-
riki aşama olarak, "Ho-
mo Dhinians (geleceği dü-
zenleyen insan)" nitelıği-
ne erişmesı gerekmekte-
dir. Doğayı ddediğince şe-
killendiren insan soyunun,
kendisinı ve geleceğini de
şekillendırmesi için, bağ-
nazlıktan anndınlmış bıl-
gilerle eğitılmesı yeterli-
dir. Bilimin venlerınin.
boş ınançlann ve ılkel iç-
güdülerin etkisinde kalın-
madan. küresel boyutta
uygulanması, günümüzün
sömürücü kapitalistleri-
nın çıkarlan için gelecek
kuşaİdann dünyasının kur-
tanlmaması, mutluluğa
giden yolun başlangıcı
olacaktır.
En uzun yolculuğa da
bir adımla başlanır: u
Ho-
mo Di\1nians"a ulaşmak
için bizlerin oluşturduğu
"Homo Sapiens"ın bu adı-
mı atması zorunludur...
PENCERE
HakanŞükirleFeltaialı
Münasebeti!..
Pazar günü sabahı televizyonun düğmesine do-
kundum...
TRT'de karşıma Gülben Ergen çıktı..
Fıkır fıkır..
Şıkır şıkır..
Izleyicileriyte birlikte hem söylüyor..
Hem oynuyor..
Gençler yerlerınde duramıyorlar..
Dınleyıcıler bır âlem..
Şarkı, oyun, eğlence gırla..
Ortalıkta ne mollalık var..
Ne softalık..
Irtıca çağdaş müziğin konser salonlanna gire-
mez, yaşam tutkusunda eğlence ritmine kendisi-
ni kaptırmış kalabalıklar. ne Iran'ın ne de Suudi Ara-
bıstan'ın hayat koşullarına sığabilırler!..
•
Ya spor?..
Mürtecı spora el attı..
Fethullah kımı ünlü futbolcunun gözdesi oldu,
HakanŞükür'ünGülen'edüşkünlüğüdilleredes-
tan!.. Sabah gazetesıne demeç veren milli takım
kaptanı şöyle konuşuyor:
"- Fethullah Hoca bayrağını, vatanını, milletini
sevdıği için sevıyorum onu!.. Bunda büyütecek
birşeyyokki!.."
Oysa dünya âlem bıliyor ki Fethullah Gülen meş-
hur Said Nursi yobazının ızınde bir mürteci!.. Ulu-
sallığa karşı..
Şeyhlık taslıyor!..
•
Peki, son Danimarka maçında ne oldu?..
Hakan düşkünleşti..
Fethullah Hoca Arnenka'dayaşıyor, uzaktan Ha-
kan Şükür'ün bacağına kuvvet, kafasına zindelik
aşılayamadı..
Dua mua..
Üfürük müfurük..
Paraetmıyor..
Şükür göz göre göre gol fırsatlannı heba etti..
Düş kırıklığı buyük!..
•
Dincıler spora da el atmak istiyortar..
Faalıyetlerı müthiş..
Mürtecı gazetelerde bol spor sayfalan var, hele
Fethullah'ın cendesi Zaman'da her gün renkli spor
eki bile yayımlanıyor.. Yeni Şafak ve Milli Gazete
spor üzerine zengın yayın yapıyorlar...
Ama Islamcıların sporu başka...
Yalnız erkek sporu bu!..
Tesertüremahkûmedildığindenkadınasporya-
sak..
Ve günah!..
Bir buçuk milyarlık Müslüman dünyasında ka-
dına spor hakkını tanıyan bir tek Atatürk Cumhu-
riyetı var!.. islamcı devletlerin olimpıyatlara katıl-
maları da yalnız erkek üstüne ve hüzün verici bir
manzara sergiliyor.
•
İslamcı, yasaklar üzerine kurulu bır âlemin ka-
ramsartığında. kadın mahpushanelerinedönükta-
assup toplumlarına yatırım yapıyor...
Neşe hak getıre..
Aydınlık yok..
Yaşamda ve medyada İslamcı bir kadının kah-
kahasını hıç gördünüz mü, duydunuz mu?.. Baş-
bakan'ın eşinden başlayın, tüm bakanların ve mil-
letvekillerinın hanımları mumyalanmış bir hayatın
yasaklarında kışilıklenni sıfıra indirgemişler...
Kadının spor özgürlüğü mü?..
Günah-ı kebairden sayılıyor..
Bu koşullarda Fethullahçılann siyasal kurnazlık-
la futbola el atmaları sahtekârlığın ta kendisi de-
ğıl mi!..
•t HotelZeus
ütehittiz, deniz ıle
vmavııleyeşilın
jtı?ı, kiiltürierin
hârmaîilarıdıgı
Kuşadası, Guzelçamlı'
daveMılliPark'al
Km. uzaklıktadır
47standartve 3suıt
üdâ,106 yatak
YAZBİTMEDEN SON FIRSAT
Yarım Pansiyon 35. YTL.
Sabah-Akşam Açık Büfe
Klima, Tv, Fön, Baflcon, Duş
0-6 yaş ücretsiz 7-12 yaş
o
/o5D
Tel:(U56 646 17 82 Fax:(ı.25fi W6 1031
Cumhuriyet oJnılsrmn gııetclen her gün. odalarnu bırjkık
İDAKÖY ÇİFTLİK EVİ
MANFRED OSMAN KORFMANN'A AĞIT
Tanrılar, insan kültür tarihinin köklerini
araştırmak üzere Anadolu'ya yolladılar; ancak
kader tanrıçaları ömür yumağını vakitsiz
keserek yanlanna aldılar onu.
"Troia Anadolu kentidir ve Büyük Hrtit
kültürü ile akrabadır. Her iki ulus,
tercüman gerekmeden, ortak bir dil ile
anlaşıyordu."
Korkmadan yüksek sesle söylediği
bu bilimsel gerçekler nedeniyle,
ülkesinde ağır eleştiri almıştı.
Saygıdeğer hocamız; geldin ve
Troialı bir Türk oldun. Görevini en iyi
yapanların iç huzuruyla ve bayrak yarışının
süreceğini bilerek, ışıklar içinde uyu.
Sevgiyle, Sema - Iskender Azatoğlu