Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6EYLUL2005SAU
14 KULTUR kuftur@ cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DtKMEN GÜRÜN
Bakan DT'dekrizi tırmandınyorSiyasetçileri iki gruba ayır-
makmümkün: Sanatıseven-
ler ve sanatı sevmeyenler.
Sanatı destekleyenler \ e sa-
natı köstekleyenler. Sanatı
sevenlere ve destekleyenle-
re en doğru örneklerden bi-
ri Hasan Âli Yücel'dır ben-
ce. 3 Temmuz 1941 'de Dev-
let Konservatuvan ilk me-
zunlannı verirken dönemin
Maarif Vekili Hasan Âli Yü-
cel köklü sanat kurumumuz
Devlet Tiyatrolan 'nın teme-
lini şu sözlerle atıyordu: "TV
yatro ve opera şeklindeki
temsil sanannı. bir medeni-
yet meselesi halinde alıyo-
ruz. Onun içindir ki aziz
memleketimizin hervazhet-
te müdafaası için, her türlü
fedakârüğı yapmakla uğraş-
üğonızşu anlarda, sanaün bu
şubesindeki inkişafına da.
onu durdurmak değil, bila-
kis yürüyüşüne hız vererek
devam ediyoruz."
Sanatı sevmeyen ve kös-
tekleyen siyasetçilere örnek
olarak da bugün Devlet Tı-
yatroları'nda yaşananlara
bakıldığmda. Kültür ve Tu-
rizm Bakanı Atilla Koç gös-
terilebilir. Sayın Koç, bu ku-
ruma 'hız vermek' bir yana.
icraatlanyla 'hız kesiyor'.
Hem de sanatı ve sanatçıyı
rencide ederek. hatta tehdit
ederek... Devlet Tiyatrolan
gibi bir kurum böylesıne yıp-
ratılmamalıdır.
Krizler
Ödenekli tiyatrolarda çe-
şitli nedenlerle ortaya çıka-
bilecek temel krizler vardır.
Bunlardan biri 'GüvenKri-
a'dir. Bir sanat kurumunda
yaşanan çalkantılar o kuru-
mun seyirci ile kurmuş ol-
duğu ilişkiyi sekteye uğra-
Y.
tabılır ve de seyırcının bu
kuruma karşı güvenini sar-
sar. Bunun sonucu seyırci-
nin ayağının tiyatrodan ke-
sılmesi olağandır. Bir diğer
kriz 'DarBoğaz' krizidır. Ti-
yatronun misyonu, sanatçı-
yı ve seyirciyi eğitmenin öte-
sinde onların diiş gücünü
zenginleştirmektir. Sanat yö-
netmenlerinin oyuncularla
ve teknık kadroyla uyumlu
bir ortamda çalışmalan her
ikı anlamda da yaratıcılığı
besleyecektir. Bu da huzur-
lu ve özgür bir ortam gerek-
tirir. Bir üçüncü kriz 'Siya-
â Baskılar" olup, yukanda kı-
saca değindiğım dığer ıki
krizi tetikler. Tiyatro. kımi
siyasetçileri düş kınklığına
uğratsa da, rufuculuğa kar-
şı bir sanattır. Antık çağlar-
dan beri böyle gelmış böy-
le gıdecek... Siyasetçilerin
dümen suvuna vönelmek.
onlann gönlüne seslenecek
eserler sahnelemek, onlann
hoşlanna gitmeyen cümle-
len birkalemde oyunlardan
sılip atmak, onlann yakın
ilişki içinde olduğu kişileri
belli görevlere getirmek...
Bunlar yapılmıyor mu? Bir
teftiş kurulu raporu bahane-
sıyle ne kadar başanlı olur-
sa olsun, genel müdürü gö-
revden ahvermek... Ve de
Devlet Tivatroları Yasası-
ıllardır Devlet
Tiyatrolan
Yasasfnın
değiştirilmesi ve
günün koşullanna
uygun bir biçime
getirilmesi,
kurumun
özerkliğinin
korunması için
yapılan girişimler
hâlâ güncelliğini
korumaktadır.
Bugün yaşananlar
bu ihtiyacın güncel
zorunluluğudur.
Şimdi yeni bir yasa
çalışmasından söz
ediliyor. Tabii, bu
arada
unutulmaması
gereken bir gerçek
de sanatın yasasını
sanatçılar yapar.
'nın gerektirdiği koşullara
uymayan bir kişiyı vekâle-
ten ayru göreve getirmek.. si-
yasi baskılann uzantılan...
Olayı saptırmak
Bugün Devlet Tiyatrola-
n 'nda yaşanan kaos kurumu
pek çok açıdan yıpratmak-
ta. Bilindiği gıbi geçen ay
Lemj Bilgingibı başarılı bir
genel müdürün bakan tara-
fından görevden alınmasıy-
la kriz başladı ve Bilgin'in
yenne Devlet Tiyatrolan Ya-
sası 'na aykın olarak drama-
turg Mine Acar'ın vekâleten
bu göreve atanması olayla-
n tırmandırdı. Vekil genel
müdürün bugünkü yasaya
göre yeterlihğı olmaması
böyle bir atamayı olanak-
sız kıldığına göre, Bakan,
neden sanatçılann tepkile-
nne karşın bu yanlışta ısrar
etmekte ve bu işlemde dıren-
mektedir? Bu temel sorun
dışında yaşanmakta olan çe-
lişkiler olayı saptırarak he-
def şaşırtmaktadır. Burada
cevaplanması gereken so-
ru. bir dramaturgun genel
müdür olup olamayacağı de-
ğil, keyfı ışlem yapılması-
dır. Devlet Tiyatrosu yöne-
timine çeşıtli yollardan bas-
kı uygulanrnası ve özerkli-
ğıne el uzatılmasıdır.
Yıllardır Devlet Tiyatro-
lan Yasası'nın değiştinlme-
sı ve günün koşullanna uy-
gun biçime getirilmesi ıçin
yapı lan girişimler hâlâ gün-
celliğını korumaktadır. Bu-
gün yaşananlar bu ihtiyacın
güncel zorunluluğudur. Şım-
di yeni bir yasa çalışmasın-
dan söz ediliyor. Tabii, bu
arada unutulmaması gere-
ken bir gerçek de sanatın
yasasını sanatçılar yapar.
Aynca. şunu da belırtmek
isterim ki çağdaşlık düzeyi-
nı yakalamış ülkelerde kül-
tür bakanları sanatçıya, sa-
nata \ e kültüre hakaret et-
meyi kendılerine hak gör-
mek gibi bir lükse ve yetki-
ye sahip değildir. Lütfen,
söylemlerinizle Devlet Ti-
yatrolan'nı ve sanatçıları
daha fazla yıpratmayın Sa-
vın Kültür Bakanı.
Aslı Erdoğan Edebiyat
Bienali 'nin konuğuydu
Kültür Servisi - Komunitas Utan Kayu tarafın-
dan 2001 yılından bu yana Endonezya'daki anla-
tım özgürlüğünü genişletmek amacıyla düzenle-
nen Uluslararası Edebiyat Bienah'ne bu yıl ilk kez
Türkiye'den, Ash Erdoğan katıldı.
26 Ağustos-3 Eylül tarihleri arasında düzen-
lenen bienalin bu yılki konusu 'Birükte Yaşa-
mak' tı. Yapıtlannı yakından takip eden, Fran-
sız Liredergisi tarafından. 'Geleceğin 50 yazarf
arasında gösterilen Aslı Erdoğan. bılgisayar mü-
hendisliği ve fizik öğrenimi gördü Fizik dokto-
rasını yanda bırakarak yazmayı tercih eden Er-
doğan'ın ilk romanı 'Kabuk AdanT 1994 yılın-
da okuyuculanyla buluştu. "Tahta Kuşlar" adlı
öyküsü ile Deustche Welle Ödülü kazanan ya-
zann ikinci romanı 'Kırmızı Pelerinli Kent'. Fran-
sızca ve Norveççeye çevrilerek Actes Sud Yayı-
nevi tarafından yayımlandı. 'Kırnuzı Pelerinli
Kenf ile Gyldendal Yayınlannın Omurilik Se-
risı'ne seçılen Erdoğan'ın Radikal'de yazdığı kö-
şe yazılan. 'Bir Yolculuk NeZaman Biter' adlı kı-
tabında toplandı. Endonezya'nın üç farklı şehrin-
de gerçekleşen bıenalde konuşma yapan Erdo-
ğan'ın yeni kıtabı 'Hayatın Sessizliğtade' Iş Ban-
kası Kültür Yayınlan tarafından yayımlandı.
Endonezya'daki sanatsal etkinlikleri arttırmak
amacıyla entelektüel bir gnıp tarafından kuru-
lan Komunitas Utan Kayu, hoşgörülü ve demok-
ratik bir toplumun varlığını doğrudan düşünce
özgürlüğüne bağhyor. Bu amaçla düzenlediği
etkinliklerle anlatım özgürlüğünü genişletmeyi
amaçlıyor.
Vesikalıkdeğil! Portrefotoğrafçılığı
Kültür Servisi - Fototrek
Fotoğraf Merkezi yeni
sezonu 9 Eylül'de 'Portre
Fotoğrafi Atöh-esi' ile
açıyor. 4 hafta sürecek
kurslar boyunca katılımcılar
'insan fotoğrafi çekmenin'
ipuçlannı öğrenecek.
Eğitim fotoğrafçı Cenk
Gençdiş tarafından
verilecek. Ulusoy Travel,
Gezi, National Geographic
Traveler. Outdoor, Akrüel,
Negatif, Fotoğraf, Doğa ve
Gezi, House Beautiful
dergilerinde fotoğraflan
yayımlanan, 'Doğu'dan
Portreler' başlıklı bir sergisi
açılan "Anadolu'dan
Portreler' 'Rafael:
Matador
1
başlıklı dia
gösterilen gerçekleştiren
Gençdiş aynca karma
sergilere katıldı,
yanşmalarda çeşitli ödüller
âldı.
'Portre Fotoğrafı'
Temel fotoğraf bilgisine sahip
kişileri belırli bir konu
çerçevesinde çalışmaya
yönlendirrneyi amaçlayan
atölyenin ilk c'ersınde özel
olarak hazırlanan dialar
eşliğinde 'Portre Fotoğrafi' ile
ilgili teorik bilgiler anlatılacak.
Bu kapsamda, portre
fotoğrafında dikkat edilecekler.
çekime hazırlık, doğal poz,
objektif seçimi. netlik ve
arka plan, aydınlatma, ışık
kullanımı, gün ışığında
çekım, portrede insan-
mekân ilişkısı, konu
anlatımı, duygu-ifade
aktanmı, toplu çekimlerde
kompozısyon, siyah-beyaz
portreler, çocuk
porrrelerinde çekim gibi
konular işlenecek.
Bireysel gösterller
Ilerleyen haftalarda
katılımcılar bir yandan
kendilerine verilen ödevleri
hazırlarken bir yandan da
her hafta bir dia gösterisi
izleyecek ya da bir albüm
inceleyecek.
Dört haftalık atölye
çalışmasının sonunda
katılımcılar ortak ya da
bireysel olarak sergi,' dia
gösterisi hazırlayacaklar
Hazırlanan sergi ve dia
gösterisi Fototrek Fotoğraf
Merkezi'nde izlenebilecek.
Dersler cuma akşamlan
19.00-21.00 saatleri
arasında gerçekleşecek.
(0 212 251 90 14-251 83 74)
17 EYLUL'E KADAR KARŞI SANAT'TA
Martin R. Baeyens'in
basloları
Kültür Servisi - Karşı Sanat Çalış-
malan 17 Eylül'e kadar Belçikalı
ressam, grafik sanatçısı Martin R.
Baeyens'in özgün baskı sergisini
ağırlıyor.
Sanat eğitımıni Belçika Kraliyet Gü-
zel Sanatlar.Akademisi'nde tamamla-
yan, 37 yıldır da burada sanatçı öğre-
tim üyesi olarak çalışan Baeyens, ABD.
Barselona, Lizbon, Krakov ve Lime-
rick'de de bulundu ve sanatsal çalış-
malaryaptı. Bugüne dek 87 kişisel ser-
gi açan ve birçok karma sergiye katı-
lan Baeyens. bir 'eriibris' sanatçısı.
Prof. HasipPektaş. Baeyens"ın sana-
tına şu sözcüklerle yaklaşıyor: "(...)
Onu asıl ilgilendiren konu. insanlartn do-
ğaya yapdğı müdahale ve yaratacağı
olumsuzluklardır. Kısaca bugünü sor-
gulayıp >îinnın ne olacağına dikkat çek-
mektir. Baeyens'in önceki dönem çalış-
nıalannda. manzaralann ve deniz daJ-
galannın gerisinde elektronik devTele-
ri, harita parçalan \e geometrik biçim-
ler görürüz. A>nca bir denge öğesi ola-
rak da kullanılan ince renk bantlan,
kiiçük oklar ve renk tuşlan dikkarimJ-
zi diri tutmada işlevini lavıkrvla yerine
getirmektedir. Bu öğeler, >arattıkları
zıtbklarla, imgesel çağnşunlaıia sanki
biziere bir uyan, bir hatuiatma yap-
makta, Nereye kadar gideceksiniz?' de-
mektedir.
(0 212 245 15 08)
Lonca Geleneğinin
Öyküsü Mardin 'de
Kültür Servisi - Osmanlı Bankası
Müzesfnce tasarlanan ve uygulanan,
fotoğraf tarihçısi Engin Ozendes'in ko
leksıyonundaki 52 fotoğrafin kullanıl-
dığı 'Lonca'danKOBÎ'ye-EsnafveSa-
natkânn Dünü' başlıklı sergi, 16
Ekım'e dek Mardin'de. Garanti Ban-
kası'nın düzenlediği 'Garanti Anado-
lu Sohbetleri' çerçevesinde bu ile de ta-
şınan sergi, 15Eylül 2005 tarihine dek
Kasımiye Medresesi'nde, 15 Eylül-16
Ekim 2005 tarihleri arasında da Mar-
din Müzesi'nde yeralacak. Sergi, Os-
manlı împaratorluğu'nun 600 yıllık
lonca geleneğini oluşturan, bugünün
küçük ve orta ölçeklı işletmelerinin
(KOBİ) temelını atan meslek ustala-
nnı anlatan görsel \ e yazınsal belge-
lerden oluşuvor.
Serginin ekonomı danışmanlığını
ve metin yazarlığını Prof Dr. Zafer
Toprak, sergileme tasanmını ise Bü-
lentErkmenyaptı.
Türk ekonomisinde KOBl'lerüı ye-
rini ve loncalarla başlayan serüvenini
tanıtan ve farklı bir platform sunan ser-
gi. daha önce İstanbul. İznıir, Ankara.
Bursa. Eskişehir, Kayserı, Van ve
Samsun'da yaklaşık 30.000 kişı tarafin-
dan gezildi.
YÂM ODASI
SELİM İLERİ
'Yazmam Gerek...' (2)
Selçuk Baran'ın edebiyatın gündemindeçok
fazla yer almak istemediğini düşünebiliriz. Şöy-
le demiş:
"Yazmam gerek. Dergileriçin ya da kitap ola-
rak basılsın, başkalan okusun diye değil, yaşa-
mın bana haklı ya da haksız öyle gelen saçma-
lığından, giderek başkalannın yaşamında duy-
duğum anlamsızlıktan kurtulmam gerek."
Fakat bıraz da yazariık macerası Selçuk Ba-
ran'ı dergılerden, yayınevlerinden uzaklaştırı-
yordu.
Haziran edebiyat çevrelerinde ilgi devşirdi
devşirmesine, gelgelelim okurla sıkı fıkı yakın-
lık kuramadı. Kitabı sevenlerin başında iki usta
geliyordu: Behçet Necatigil ve Vedat Günyol.
Necatigil, Haziran'üakl öykülerin bir 'ilkkitap'
için şaşırtıcı olgunluklar yansıttığını söylüyor-
du. Kesintiye uğratılmış zaman dilimleri, kopuk
kopuk, bu öykülerde adeta boşluğa terk edili-
yor; sonra okur, kendi katkısıyla, tam da o ke-
sintiye uğratılmış noktadan yol alırsa, Selçuk Ba-
ran öyküsünün tadına vanyordu...
öğretmenim Günyol ise, Selçuk Baran'daki
bambaşka bir yönsemeye dikkat çekiyordu:
Çehov duyarlığı.
Gerçekten de Selçuk Baran'ın bütün eserin-
de Çehov, özellikle oyun yazarı Çehov'un bek-
leyiş içindeki dünyası duyumsanabilir. Gerçi
sonraki öykülerinde, ömekse, Yelkovan Kuşla-
n'nda yer alan kimi öykülerde, Çehov duyarlı-
ğına saçmanın, 'absürd'ün de eşlik ettiği söy-
lenebilir.
Vedat Bey Haziran'\ handıyse tesadüfen oku-
muştu. "Sessiz bir acı var bu hikâyelerde" di-
yordu. Hocamız, belki de, benim yazdıklarım-
da hep abartılı bulduğu duygusallıklara dolaylı
şekılde işaret etmek istemiştir, kim bilir...
Baran'ın ikinci kitabı birromandı: BirSolgun
Adam. Milliyet Yayınları Roman Yarışması'nda
beşinci olmuştu BirSolgun Adam. 1975'te ki-
tap olarak yayımlandı. Çehov, Dostoyevski ha-
vaları eser. Arna öykünmeden alabildiğine uzak.
Yazarın iç dünyasındaki Çehov'lar, Dostoyevs-
ki'ler.
Birkaç yıl önce bir ilkyaz günü gördüğüm Sel-
çuk Baran, işte. tuhaf şekilde içe kapanıyor, içe
kapanışıyla birlıkte gençlığı çabuk geçiyor, alım-
lı hali yıpranıyordu. Solgun 'luk kendi hayatı için
de geçerliydi galiba.
Haziran Türk Dil Kurumu ödülü'nü kazanmış-
tı, Analann Hakkı ise Saıt Faik Hikâye Anmağa-
nı'nı. öte yandan Analann Hakkı'n\ birkaç ya-
yınevi basmak istememişti...
öyle sanıyorum ki. eserineyönelik bu uzak du-
ruş, yazarı içten içe üzüyordu.
Gelelim ikinci romanın, Bozkır Çiçekleri''nin se-
rüvenine:
Bozkır Çiçekleri''nin yazılışına az buçuk ta-
nıklık etmıştim. Ankara'ya daha sık gittiğim dö-
nemlerdi. Kimı Ankara günlerinde Selçuk Baran'la
da buluştuğumuz oluyordu. İşte o sıralar yaz-
maya başlamıştı.
Metin Altıok'un bir şiirinden çıkageliyordu
Bozkır Çiçekleri adı:
"Acıya, aşka ve kışa
Rengini savura
Bozkır çiçeği
Kavrulur zamanla."
Bu dizeleri çok seviyordu Selçuk Baran.
"Dere boyunda, dere boyunda
Zaman da geçer nasıl olsa."
Solmak kavrulmaya mı evriliyordu? Zaman
"nasıl olsa" geçip gidebiliyor muydu?
Selçuk Baran Bozkır Çiçekleri'ni -herhalde
daha kolay yayıncı bulurum düşüncesiyle- Mil-
liyet Roman Yarışması'na gönderdiğini bana
söylemedı. Çok dürüst bir insandı. Yarışmanın
seçici kurulundaydım. Arkadaşlığımıza rağmen
kendini gizlemeyi tercih etmişti.
Öneriler:
Kitap / Türk Promethe 'ler, Kansu Şarman, Tür-
kiye iş Bankası Kültür Yayınlan, 2005.
BMis Katesi'nde kazı çabşmaian
• BtTLİS (AA) - Pamukkale Üniversitesi
Sanat Tarihı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Kadir Pektaş. Bitlis kalesinde sürdürdükleri
kazı çalışmalan sırasında saptadıklan
mezarlann yakın döneme ait olduğunu
bildirdi. Prof. Dr. Pektaş. yaptığı açıklamada,
Bitlis kalesinde başlattıklan kazı çalışmalan
sırasında kalenın doruğunda yaklaşık 40
mezar saptadıklannı söyledi. Mezarlardan
üçünü açarak incelediklerini belirten Pektaş,
bu mezarlann 1950- 196O'lı yıllara ait
olabıleceğini belirtti. Kazı çahşması sırasında
17. yüzyıl xe sonrasına ait çok sayıda sikke ve
mühür bulduklanna da değinen Pektaş.
bulgulann Roma. Artuklu ve Osmanlı
dönemlerine ait olduğunu bildirdi. Pektaş,
çahşmalann 20 Eylül'e kadar süreceğini
sözlerine ekledi.
Tanrıça Ayı' sevinci
• KO\YA(AA) - Konya'nın Çumra
ılçesındeki, dünyada bilinen ilk yerleşim
birimlerinden Çatalhöyük'te, daha önce
bulunan, ancak başlan olmadığı ıçın insan mı,
hayvan mı olduklan anlaşılamayan 9 bin yıllık
rölyeflenn su^nnı, ayaklannı yukan doğru
kaldırmış sevimlı bır ayının resmedildiği
"Tannça Ayı' heykelcıği çözdü. İngiliz
arkeolog Prof. Dr. lan Hodder hazırladığı
raporda, 2005 yılında. Ingıltere. ABD, Iran ve
Romanya'nın aralannda bulunduğu 21 ülkenın
katıldığı kazı çalışmalannın sona erdiğıni
belirtti. Hodder, raporunda, 2005 yılındaki en
önemli buluntunun 'tannça ayı' olarak
adlandırdıklan heykelcık olduğunu da
vurguladı. Prof. Dr. Hodder, buluntulann
sergileneceği bır Çatalhöyük Müzesı
yapılmasının tasarlandığını söyledi.
Ttasanmını mımar Cengiz Bektaş'ın
hazırladığı müzede galeriler, toplantı, eğitim
salonlan. araştınna merkezi, kafeterya ve
kütüphane gıbı bölümler yer alacak.