Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 30 EYLÜL 2005 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
BIUMTAZ SOYSAL
Son Pişmanlık Gelmeden
ALM-ANYA'NIN şu günlerdeki görüntüsü birkaç yıl önce-
snin IcoalisyonlarTürkiye'sindeyaşanan günleri anımsatıyor:
Ssçimlerden parçalanarak çıkmış bir parlamento bilmecesi;
ik büyük parti bir araya gelse de kolay çözülemeyen başba-
teanlık ve bakanlık sonjnlan, el atılmayı bekleyen ekonomik
ve sosyal soaınlar, şaşkınlaşan ve sabırsızlaşan bir kamuoyu.
Ger«çi tablo VVeimar Cumhuriyeti'nin son günlerindeki ka-
dar körtü değıldir ve ortada henüz bir Hitler yoktur ama, böy-
le dururnlarda Almanlar o dönemi anımsamadan edemezler.
Anımsayınca da hep şu akla gelir Keşke "İş işten geçti" de-
nen s o n pişmanlık günlerini beklemek yerine zamanında hep
birtikte bir şeyier yapılsaydı. Gerçekten, o pişmanlık günleri
çielinc-e, "Bize bir şey olmaz" diyen Hitler muhalifi Cermen
köken li Almanlar, Yahudilerden önce gaz odalannı boylamış,
s-oykırımın ilk provalan onlar üzerinde yapılmıştı.
Türkiye'deki gidiş henüz öyle bir aşamada değil. Ama, "llım-
lı tslam Cumhuriyeti" olasılığından söz edildiğinde, tıpkı
VVeimar dönemindeolduğu gibi "Korkmaabi, bir şey olmaz!"
diyenl-er bizde de çoğunlukta; Kemalist Cumhuriyetin gele-
ceğı lconusunda cıddi olarak endişelenen bir kesim dışında
rehavet hayli yaygın.
Oysa. kamu yönetiminde dinci kadrolaşma hızlanmış; ada-
let, mülkî yönetim, hatta güvenlik kesimlerinde yeni kadrola-
rın etlcisi elle tutulur duruma gelmiştir. öte yandan, özelleştir-
meler başta olmak üzere ekonomik ve maiî politikalar alanın-
da Islamcı sermayenin kaynlması ayyuka çıkmıştır.
En vahimi, Cumhuriyetin ilkelerini yıpratıp yapısını zayıflat-
ma yö»niınde içtekı iktidaria dıştaki AB çevreleri arasında olu-
şan sinsi ortaklık sürmektedir.
Bunun ancak kopuş noktasına kadar gidecek geçici bir "sü-
reç ortaklığı" olduğunu düşünerek avunamazsınız. Son
günlerde açıkça görüldüğü gibi, Sayın Başbakan önde olmak
üzere, çeşitli iktidar kesimleri, hatta yüksek bürokrasi ve Dı-
ş>işlerTnin bir bölümü inanılmaz bir "gaflet ve dalâlet" ıçinde-
dirter. A B koşul üstüne koşul koştukça, bizimkiler "Ziyanıyok;
zaten o kişi ya da o organ yetkili değil; asıl şu tarih ve şu aşa-
ma önemli" türünden gerekçeler ileri sürüp omuz silkmekte-
ler. Ya laka Mütareke medyası ise halkı aldatıp oyalamaya ber-
devarn.
Ya d a sinsi hesaplar dolayısıyla, ne pahasına olursa olsun
bu süreci ayakta tutmak, tıpkı AB'liler gibi, bizimkilerin de işi-
ne gelmektedır şimdilik.
Unutmayalım ki, süreç aynı zamanda Cumhuriyeti zayıflat-
ma sijrecidir. Bir gün, büyük olasılıkla AB'ye karşı bir "babalan-
ma" s-onrası, bugünkü iktidar çoğaltılmış oylarla daha da güç-
lü olarak geri dönerse ve "Isiam Cumhuriyeti" ilan edilip Esen-
boğa'ya inen Amerikan uçağından sulu gözlü bir Türk
Humeyni'si inerse, şimdi yakınıp sızlanan, ama ilerici partiler-
den uzak duran ve cumhuriyetçi bir siyasal cephe kurmak-
tan kaçınan insanlanmızın "ahı vahı" ve son pişmanlığı fay-
da etrneyecektir.
Nemo Plus Juris
Devlet malına siyaseten el koyanların yetkisi, terim yerinde ise, onun elmeni
(zilyedi) olmaktan ibarettir; malın ya da imtiyazın maliki değildirler. Onun
için bu mallarda (nemo plus juris kuralını çiğneyip) ''babalannın malı gibi"
tasarruf etmeye kalkarlarsa, bu eylemin sonu, Yüce Divan denilen yargı
önünde hesap vermektir. Kulaklara küpe olsun!..
Aydın AYBAY
B
u yazı aynı başlıkla daha
önce yazılanlann üçüncü-
sü oluyor. Ilki. anımsadı-
ğım kadanyla 15 yıl kadar
önce yine Cumhuriyet'te
yayımlanmıştı. Ilk yayından sonra ya-
zara epeyce "destektetefonu" da gelrniş-
ti. Başlıktaki ibare, hukuk fakültelerin-
de ilk yanyıllarda Roma Hukuku der-
si okuyanlann hemen anımsayacaklan
Latince bir 'ilke-kural'ın kısaltılmışı:
"Kimse sahip olmadığı bir şeyi (hakkı)
başkasına devredemez.'' Anİaşılacağı
gibi bunun tekrar tekrar anılmasının ne-
deni, şu "mahut" özelleştirme işlemle-
ri. Artık iyice ortaya çıktığı gibi bu iş-
lemin esası uzun yıllar boyunca yoksul
Türk halkının alın teri ve çabalan so-
nucu oluşmuş kamusal varhkian,yok pa-
hasına "özel eflere" peşkeş çekmektir.
Hele son zamanlarda bu işlemler so-
nucunda kamusal değerleri "kapatan"
özel ellerin sahiplerinin 1930'lardapa-
ralan verilip ülkeden def edilen "ya-
bancılar"ın yeni kuşak uzantılan oldu-
ğu görülünce, artık bu sürecin nasıl bir
sonuç doğuracağını anlamak için kâ-
hin olmaya gerek yoktur: Türkiye, tıp-
kı Osmanh'nın son dönemi gibi, eli ko-
lu bağlı olarak "iliğiııe, kemiğine ka-
dar" soyulacak ve yağmalanacaktır.
Bir ülkenin başına gelebilecek en kor-
kunç felaket olan bu yağma ve soygun
olayuıı soğukkanlılıkla izleyen üçgrup
(küme) insanımız var: Birincisi, iktidar
sahibi politikacüar. Bunlann bir bölü-
münün soygundan pay alanlar arasında
bulunduğunu gösteren ciddi emareler ol-
duğunu da anımsayalım. tkincigrup asıl
soyguncular. Bunlann arasında bazı
medya patronlan da bulunuyor. Onla-
nn, soygunlanna destek çıkan tutma'la-
n ya da tutsaklan var; bunlar yüksek üc-
retlerle kiralanmış ya da satın alınmış
medya şövalyeleri olan kalem erbabı. Sa-
dece seyirle yetinmeyip en gürültülü
biçimde şakşakçılık da ediyorlar. Son
gnıp ise, bütün olan bitenin, işin özü-
nün nasıl bir yağma ve soygun olduğu-
nu anlamayan; böyle bir olasılığı aklı-
na bile getirmeyen bürokratlar ve tek-
nisyenler kümesi. Bunlar gözlerinin
önünde cereyan eden yağma olayında,
soyguna sadece teknik hizmet veriyor;
üst tarafıyla ilgilenmiyorlar.
Bu sonuncu kümede yer alanlann na-
sıl insanlar olduğu incelemeye değer
ilginç bir konu olmalı.
Benim onlar hakkında şöyle sanal bir
tipiemem var: Temelde namuslu insan-
lar bunlar; iyi okullarda okumuş başa-
nh olmuş, yüksek dereceler ve unvan-
lar almışlar; düzgün bir aile yaşamlan
var: Ingilizceyi Amerikan aksânıyla çok
iyi konuşuyorlar; boş vakitlerinde tenis
oynuyor, TV'de NBA'deki basketbol
maçlannı izliyorlar; Türk basını ile faz-
la ilgileri yok. muntazam olarak Finan-
cial Times okuyorlar vb. Bu tip ve onun
yaşam biçimi, ülkemizde birbiri ardına
açılmış olan onlarca işletme fakültemi-
zin seçkin öğrencilerinin hayallerinde-
ki örnek yaşam biçimi ve tipi.
Bu grupta yer alanlann, yaptıkları
işin niteliği dolayısıyla tedirgin ya da ra-
hatsız olmalan olasılığı var mıdır? Ör-
neğin Mümtaz Soysal hocanın özelleş-
tırmenin içyüzünü açıklayan yazılannı
okuduklannda neler hissederler? Ama,
hemen diyeceksiniz ki, bu tiplerin Cum-
Telefon
Faturası
KuyruğuHemen bir Akbank şubesıne, www.akbank.com Akbank İnternet
Subesi'ne veya hUU 25 25 Akbank Telefon Şubesı'ne otomatik
ödeme talımatı verin. Bir daha uzun fatura kuyruğu görmeyin.
Ayrıca çekilişle sürpriz hediyeler kazanma şansına
sahip olun. Detaylı bilgiye; www.akbank.com adresinden,
UUh 25 25'ten ve tüm şubelerimizden ulaşabilirsiniz.
'* fi'S.
BL kampanya Mıltı Pıyango idaresinin 31/08/2005 tarıh ve B 07 1 MP! 0 13 00 02/1415-5562 sayılı ıznı ıle
duzenlenmtstr. Kampanya 05 Eylul 2005 - 30 Kasım 2005 tanhlen arasında geçerlıdır. Cekılıse kainpanya tanhlen
arasında, vadesız hesabına bağlı elektrık, su, doğalgaz, telefon, cep telefonıı, Kablo TV. ADSL otomatik odeme
taltmatıverer kisıler katılacaktır Venlen hertalımat ıçın bTcekılıs hakkı kazanılacaktır. Cekılıste herıkı hedıye
ıçnde lOOasıl 50 yedek talıhlı belırteneceKtır Çekılış sonunda 100 kı$ı Bosch BSA28011800 Watt elektnklı
suourge, 100 kişı Sıemens Gigaset C340 Dect telsız telefon kazanacaktır Cekılıs 13 Aralık 2005 Saat 10 00 da
Momentum Istarbul. Suyukdere Cad . Ecza Sokak, No- 6, Kat 6, Gultepe, Istanbul adresınde yapılacaktır Çekıliş
soiuçlan 18 \ralık 2005 tarıhınde Hurnyet gazetesınde yayınlanacaktır Kazanan asıl taühlılenn son başvuru
tanhı 02/01/2306. yedek talıhlılerin ise 17/01/2006'dır 18 yaşından kuçukler kampanyaya katılamaz. katılmıs ve
kazanmc$ otsalar bıle ıkramıyelen verıiemez. KOV ve OTV hanc tum yasat yukumlulukler talıhli tarafından
odenecektır
,»vw.akban< com AKBANK
hurhet gazetesi okuru olmalan gibi bir
olasılık yoktur kı, Soysal'ı okuyup ra-
hatsız olsunlar! Buna karşın, yine de, ara-
lanna her nasılsa sızmış birçok CU-
MOK olması olasılığını kabul ve farz
ederek, kendilerine ben de gerçekleşme-
sinde alet olarak kullandıklan özelleş-
tirmenin
u
anha minhası" ile ilgili bir-
kaç söz söylemek istiyorum. Birincisi,
hemen bir kütüphaneye gidip merhum
Ord. Prof. Sıddık Sami Onar hocanın
İdare Hukuku adlı "muhallet" (kalıcı)
yapıtım dikkatlice okusunlar (Son bas-
kısı 1960'larda çıkmıştır). Ciddi olarak
okuyup incelerlerse, ilk tepkilerinin
"Yahu biz ne yapıyoruz; neye alet olu-
yoruz" şeklinde olacağma inanıyorum.
Bizim öğrencilik yıllarımızda Onar Ho-
ca, derslerinde kitaptaki bilgileri so-
mutlaştıran bazı ilginç örnekler de ve-
rirdi. Çarpıcı bir örnek olarak, 1950 yı-
lında. İHF'nın 3 numarah büyük amfi-
sinı lebalep dolduran öğrencilere, özel-
leştirme ile ilgili şöyle bir olayı anlat-
tığını anımsıyorum: Serüven peşinde
koşan ve bu amaçla 19. yüzyılın ikinci
yansında Osmanlı topraklarında kendi-
lerine "avanta bir iş" arayan işsiz güç-
süz ve mesleksiz iki Fransız, birdenbi-
re bir iş alanı keşfediyorlar: "Osmanlı
ülkesinde layılarda deniz fenerkri kur-
mak ve işletmek işi!" Hemen sağdan
soldan bir miktar frank cinsinden borç
para tedarik edip sarayın yolunu tutu-
yorlar. Mabejn'dekı yetkili ıle borç al-
dıklan franklar üzerinden "uzlaşıp"(!),
fener imtiyazının kendilerine verilme-
sini sağhyorlar.
Buharlı gemilerin sayısının hızla ar-
tışı dolayısıyla Avrupa ile Asya arasın-
da deniz yoluyla yapılan ticaretin mer-
kezi durumunda olan Osmanlı ülkesi
kıyılan üzerinde uluslararası "seyrise-
fain"in (deniz trafiği) güvenliği için bir
deniz feneri düzenine gerçekten ihti-
yaç var.
Ama, bu düzenin kurulması, gerekli
basıt bir fener kulesi inşa etmek; içine
bir gazyağı feneri koymak ve bir de fe-
neri yakıp söndürecek
bir fener bekçisi görev-
lendirmekten ibaret. Bu-
nu, o zamanki merkezi
yönetimin gerçekleştir-
mesi işten bile değil.
Ama Deviet-i Âü Osma-
nî bir kez "zokayı ye-
miş"; Fransız sergende-
ler imtiyazı kapar kap-
maz hemen yabancı
bankalann kapısına da-
yanıyorlar. Tıpkıbugün-
kü gibi, asıl işlevleri pa-
ra alıp satmak olan ve
yağlı ve güvenceli bir iş
görünce kesenin ağzuıı
açmakta tereddüt etme-
yen (aldıkları paralan
bu yoldan satamazlarsa
bankalar, zaten, bütün
ticaret kuruluşlan gibi
batarlar!) zamamn ban-
kalan, fenerci frenkleri
hemen bol kredi ile do-
natıyor. Onlar da hiç ge-
cikmeden en ucuzundan
fener kuleleri yapıp içi-
ne garip birer bekçi ko-
yarak işi bitiriyorlar.
Temel yapısı itibany-
la bugünün Galataport
işine çok benzeyen bu
öykünün devamı, kısa-
ca şöyle: Osmanlı yö-
netimi, limanlanna ge-
len gemilerden tahsil et-
üğı "fenerresmini", ken-
disine çok küçük bir on-
dalık ayırdıktan sonra,
bu iki Fransızm banka
hesabına yatırmaya baş-
lıyor! Kaç yıl mı? Aşa-
ğı yukan seksen\il! Üdn-
ci maceracı Fransız, iş-
te bu yoldan elde ettik-
leri servetle, kendileri-
ne Ispanya'da şatolar
yaptırmışlar; asalet un-
vanlan "saön almışlar"
ve -buraya dikkat! - Os-
manlı devletine (kendi
parasıyla) borçvermiş-
lerdir. Bu maskaralığın
(ya da bu acıklı soygu-
nun) 1930'larda Cum-
huriyet hükümetinin
enerjik hamlesiyle so-
na ermiş olduğunu ek-
leyelim. Bütün bu anla-
tılanlardan çıkanlacak
ders şu olmalıdır: De\-
let malma siyaseten el
koyanların yetkisi, te-
rim yerinde ise, onun el-
meni (zilyedi) olmaktan
ibarettir; mahn ya da im-
tiyazın maliki değildir-
ler.
Onun için bu mallar-
da (nemo plus juris ku-
ralını çiğneyip) "baba-
lannın malı gibi" tasar-
ruf etmeye kalkarlarsa,
bu eylemin sonu, Yüce
Divan denilen yargı
önünde hesap vermek-
tir. Kulaklara küpe ol-
PENCERE
Tarih GüncelleşflL
Türklerin garip bir yazgısı var..
'Istiklal Harbi'miz, yeni deyişle 'Milli Kurtuluş
Savaşı'mız kime ya da kimlere karşı yapıldı?..
Isterseniz saymayı deneyelim:
Ingilizlere..
Fransızlara..
Italyanlara..
Yunanlılara..
Rumlara..
Ermenilere..
Yetmedi mi?..
Padişaha..
Halifeye..
Çerkez Ethem'e..
Anzavur, vb. 'ne
Belki arada unuttuklanm da vardır..
Bızim çocukluğumuzun ulusal bayramlannda
kırmızı bez üzerine beyaz harflerle şu özdeyiş ya-
zılırdı:
"Dünü unutma..
Bugünü iyi anlarsın!.."
Yeni kuşaklar 'dün 'ü öğrenmelidirier kj bugün olup
bitenlere akıl erdirebilsinler..
•
Bilâl N. Şimşir'in "Ermeni Meselesi, 1774-
2005" adıyla bir yeni kftabı (Bilgi Yayınevi) çıktı, ka-
pağında da vurgulandığı gibi bu işin başlangıcı
1774..
Ama, sonu 2005 olmayacak...
AP'nin (Avrupa Parlamentosu) Türkiye'nin AB'ye
üyeliği için "Ermeni soykınmını tanımak" koşulu-
nu öne çıkarmasına şaşırmanın âlemi yok!..
AB iiyesi ve AP Dönem Başkanı 'Ingiliz'in Bir-
leşmiş Milletler'i hiçe sayarak Irak'ı işgali konuşu-
lacak değil ya!.. 90 yıl önceki Osmanlı Devleti'nin
hesabı 21 'inci yüzyılda Türkiye'den soruluyor!..
Bugün Anadolu'da Rum ve Ermeni yok..
Ama, sorunlan var..
•
Bılâl N. Şimşir'in kitabından küçük bir alıntı:
"Atatürk, Erzunım Kongresi ile Millı Mücade-
le'ye başladı; çünkü Doğu Anadolu yakın bir Er-
meni tehdidi ile karşı karşıya bulunuyordu ve ön-
celikle o yörenin Ermenilere karşı savunulması
için acil önlemler almak lazımdı."
Mustafa Kemal'in Erzurum Kongresi'nde yaptı-
ğı konuşmadan birkaç satır:
"- Vatanın parçalanması söz konusu ve karar ola-
rak doğu illerimizde 'Ermenıstan', Adana ve Ko-
zan havalisinde 'Kilıkya' adlı yine bir 'Ermenis-
tan'..."
4 Eylül 1919'da Mustafa Kemal Paşa Sıvas
Kongresi'ni açarken yaptığı konuşmada şöyle di-
yor:
"- Doğu'da Ermeniler, Kızılırmak'a kadar ge-
nişleme hazırlıklanna ve şimdiden sınıhanmıza
dayanan katliam siyasetine başladı."
•
Ingiliz 1915'te Osmanlı toprağı olan Irak'taydı..
Bugün de Irak'ta..
Kafkasya'daki Ermenistan, Ermeni diyasporası-
nın destegiyle Azerbaycan'ın topraklannı işgal et-
mişdurumda...
Kimsenin gıkı çıkmıyor..
Rumlar ve Ermeniler hesabına Batı'da yine se-
ferberlik bayrağı mı dalgalanıyor?..
Tarih 'tekerrür' mü ediyor?..
tstanbul Lnnersıtesı Mezunlan Demeeı. Demokratık Da\anışma DemeSı
2005-2006 DÖNEMİ AYDEVLANMA SÖ\XEŞtLERÎ
^ er Beşıkta; Beleıiı; ey Oruköv kültür Veıiez
1
Derebo)!) Câd Dere Çıkımzı! Ortalöv
Tırih Kooı konuşmıcılar
" Ekım 05
:6K»ımO5
:4Anlıkû5
28 Ocak 06
25ŞubatO6
25ManO6
15 Sısan 06
O6MayısO6
27MayısO6
TûAıye'™ Uııslaraıası
llı^ılen
HukukDe\lee\edır
L Ike Gûvenlığınin
Temel Davanaklan
Ukelere Göre De4ı$en
Demotrası ve lnsar,
Hailan \nla\ tşı
OnurCKTnen
Prof Dr \ ıldızhan Yayla
Prof.DT Tavfun Ugüner
Org ŞenerEravguı
Kemal blıçdaroglu
Hasan Fehmı Günes
InalBam
Ozelleştıme ve Prof Dr Eroi Vlanısalı
\ abancılaştıraıa
Keatleşnıe ve lnsan
LlkemızdeUiftal
EgjtDmn Hedefi
Ortadoğu Sonmlan
ve Terör
l
n
\(a)isın Otıeraı
Okta\ Ehncı
Prof Dr Kema!
AJemdaroŞlu
Mehmet Başaran
MusıataGazalcı
Org Çeıın DoŞan
Org \m\a Ateş
Dr Ale\ Co^kun
\uımn Esm
Yönctmen
Prof Dr Bülent
Berbrda
Dr \k\ Coşkun
Org. Çelm Dofan
Prof Dr Kemal
Memdaroğlu
D«; Dr Tonguç
Görler "
Doç Dr Toogı»;
Görker
Prof Dr Bülenı
Beıkarda
Lmıi Zılelı
.\mr TanjuErdem
- Toplantılann tamamı Cumartesı gûüler. 10 ?0 -! ? 00 saatlen arasmdadır
- Dönera ıçındekı sd\leşüere katılan ızlevıcılenmıze. katılım seıufıkası \enleceknr
- A\dmlıt >annlar özlemı ıçındekı tum yurttaşlanmız sövleşılenmıze aavetlıdır
- Gin; strbest \e »cretsizdir.
- İlerişim için: l.î. Mezunlan öerneşi (Faloş Taştanı 0 212 m03 21
sun!..
ÜRÜYA MOTEL
Adrasan-Antalya
• Tertemiz Deniz
• Muhteşem Doğa
• Sakin bir ortam
• Evinizdeki Hizmet
YARIM PANSİYON
Klimalı iki kişilik bungalovda
Kişi başı
YALNIZ 30.-YTL.
7 gece kal 5 gece öde.
Tetf:0 242 88310 84
www.ruyamotel.com