18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 EYLÜL 2005 CUMA 14 KULTUR [email protected] D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali 10-13 Eylül tarihleri arasında yapılacak Klasikmüzik..Hetkes için! AYÇATEZER Bu ay yepyeni bir müzik festivali doğuyor: D- Marin TurgutreisLiuslanu-^ıKlasikMüzikFes- tivali. 10-13 Eylül tarihleri arasında yapılacak festival Doğuş Grubu'nun desteğiyle gerçekleşı- yor. Sanat yönermenliğini Kemal Küçük'ün üst- lendiği festivale yurtdışından ve yurtiçınden bir- çok önemli orkestra, toplulnk ve sanatçı kahla- cak. Festival hakkında bilgi almak için görüştüğü- müz Kemal Küçük, böyle bir festival yapma dü- şüncesinin emekli Oramiral Ajtaç Yalman'dan geldiğini söylüyor: "Aytaç Yalman Paşa Turgut- ros'te oturuyor. tkj yd önce Doğuş Grubu'nun kurduğu D-MarinTurgutreistekigünba&mmı, do- ğayı,görüntüyü çok etkfleyicibulduğuiçinve ken- disi de klasikmüziktutkunu olduğundan, hep bu- rada bir klasik müzik festivali olmasmı düşlüyor- muş. Derken, düşüncesini açüğı Doğuş Grubu başkanı Fent Şahenk öneriyi çok oiumlu karşüa- mış. Daha sonra tasanya ben de kaüldım. Yal- man Paşa'yla uzun zamandır müzik konusunda aynı görüşieri paylaşmz. Bu nedenle festivalin sa- nat yönetmenliği için beni düşünmüş. Birbirimiz- lesürekü üetişün kurarak festival programını ohış- turduk." Bu bir yaz festivali olduğu için geniş bir zaman dilimine yayılmasını istemediklerini vurguluyor Küçük. Programı yaparken de, klasik müziğin ileri örneklerinin yanında, kitlelerin sevebilece- ği yapıtlara da yer vermeye özen gösterdiğini söylüyor. Sloganlannın "kanksızama herkes için" olduğunun altmı çızıyor sonra: "Bu bir yaz festi- vati olduğu için, klasik müziği büen, seven insan- lar da, marinada olduğu için ilginç buhıp ilk kez dinleyecek insanlar da gelecek. Bu iki tür dinleyi- cinin ortak noktasını bulmak gerekhordu. Son za- manlarda izlediğim birçok festivalde bunun göz öniinde tutulmadığuu betiıtmeliyim. Daha çok sanatsal egolan ortaya çıkaracak seçimler vapüı- yor, dinleyici düşünülmüyor gibi geliyor bana. Biz bu festivalde nheükten biç ödün \ernıeden, klasik müziğin derintikti ve hafif yaprtianna yan yana yer verdik" Bir blletle Ikl konser Sonra, günümüzde klasik müziği sevdirme adı- na çok da başanh olmayan birtakim etkinlikler yapıldığına değiniyor Küçük. 20. yüzyıla kadar hafıf müziğin klasik müziğin içinde olduğunu, 20. yüzyıldan sonra hafif müziğin çalgı kullanımı ve söylem olarak çok farklı bir yoldan yürüyerek tü- müyle aynştığını belirtiyor "19. yüzyüdaStraussTa vals yapanlar, Mendhelson'un hafif \apitlaruu dinleyenler, bunun hafif müzik yaıuyla ilgileni- yoriarth. Ama hepsi aynı kavram içindeydi Yal- nızca yüzeyseDikve derinlikaynmıvanh aralann- F,estivalin sanat yönetmeni Kemal Küçük, programda bale, şan ve çalgısal müziğe birlikte yer verdiklerini söylüyor. Günbatımı konserlerinde ilginç oda topluluklannı izleyiciyle buluştururken, gece konserlerinde romantik döneme ağırlık verdiklerini belirtiyor. Hedeflerinin bu festivali gelenekselleştirmek olduğunu vurguladıktan sonra da, bu açıdan festivalin bu yıl , göreceği ilginin önemli olduğunu dile getiriyor. da. Şimdiyse klasik müziği khielere sevdirmek için, hafifleştiriyor ya da diğer müzik türieriyle yan yana getiriyoriar. Bence bu çok yanhş. Hafif mü- ziğe ahşnuş kulaklann çok azı klasik müziğe ya- kuıhk duyuyor. Bu müziklerin ildsini yan yana sunduğunuzda herkes kendi adanunı dinlemeye geliyor. Yalmzca yan yana çalnuş oluyorlar." Festivalde bale, şan ve çalgısal müziğe birlik- te yer verdiklerini belirten Küçük, günbatımı kon- serlerinde ilginç oda topluluklannı izleyiciyle buluştururken, gece konserlerinde romantik dö- neme ağırlık verdıklerinı söylüyor. Hedeflerinin bu festivali gelenekselleştirmek olduğunu belir- ten Küçük, bu açıdan festivalin bu yıl göreceği ilginin önemli olduğunu dile getiriyor. Aynı yer- de dört günde 8 konser verileceğını söyledikten sonra da, "Uzun yıllardır yapılan festivallerde bi- le dört günde 8 konser gibi bir güçlüğün içine gj- ribnedi Üç senfoni orkestrasuun aynı yerde ne- redeyse çakışarak prova yapması ve konser ver- mesinin inamunaz yönetimsel ve teknik güçlük- leri var" dıye ekliyor. Son olarak da festivalden gelir sağlamayı düşünmediklerini, ancak, belli bir dısiplin sağfamak açısrndan bilet fiyatlan- nın 5 YTL olarak belirlendiğini, ama tek bilet- le hem günbatımı, hem de gece konserinin iz- lenebıleceğını belirtiyor. Zengin bir program Her gün 'Günbatımı' ve 'Gece' başlığı altında ikı konsenn yapılacağı festival, Rengim Gökmen yönetimindeki Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası'nın konsenyle açılacak. Alexander Markov'un solıst olarak katılacağı konsenn ilk bölümünde Glinka'nın Ruslan ve Ludmila Operası Uvertürü ıle Paganini'nin 1. Keman Konçertosu seslendirilecek. Ünlü müzikal parçaları ve opera aryaları Ikinci bölümde ise bariton Hasan Aiptekin ile soprano Nazlı Alptekin ünlü müzikallerden parçalar ve opera aryalan sunacaklar. Ardından da Antalya Devlet Opera ve Balesi, Ravel'in 'Bolero'sunun bale versiyonunu sahneleyecek. îlk günün günbatımı konsennde ıse Saygun Kuvartet Beethoven'in kuvartetlerini çalacak. Izleyen günlerde; Tedı Papavrami (keman) - Cana Gürmen (pıyano) ıkılısı: Işın Metin'in yönetimindeki, Gülsin Onay'ın (piyano) solıstliğındeki Bilkent Senfoni Orkestrası; Uzel Ametist Klarnet Beşlisi; Vesna Souc yönetimindeki, İdil Biret (pıyano) solısthğındekı Belgrad Oda Orkestrası; Şirin Pancaroğlu (arp), Tatjana Masurenko (vıyola), Kornelia Brandkamp (flüt); Hakan Şensoy yönetimindeki, Hasan Gökçe Yorgun (keman), Arslan Büyükkaya (keman), NU Kocamangil (viyolonsel) solistliğrndeki îstanbul Filarmonia da izleyiciyle buluşacak. ' "JT^" Kültür Bakanı *na eleştirdiği sanatçıdan tepki geldi J\oçy gerçekdışı konuşuyor' tLKAYATA ANKARA-Devlet Tıyatrolan (DT) sanat- çısı Can Gürzap, Küitür ve Turizm Bakanı AtiDa Koç'un "Can Gürzap 6 yıkhr sahne- ye çıkmryor" sözleriyle gerçekdışı açıkla- malar yaptığını ve toplumu aldattığını söy- ledi. Gürzap, "36 yıkhr sahneden inmedim ki 6 yıkhr oyunlarda oynamayaymr dedı. Koç'un açıklamalannı Cumhuriyet'e de- ğerlendiren Gürzap şöyle konuştu: "Bakan Bey tamamen gerçekdışı konuşu- yor. Bir bakana yakışmayacak konuşmalar yapıyor. Sürekfi uyumaktaolduğuiçin bakan- kkyapoğı kurumdakiçahşanlanndan habe- ri ohnuyor.Kitn nerede, ne yapıyorbilmiyor. Benim 6 yıkhr sahneye çıkmadığunı söviü- yor. 2004-2005 sezonimda Tiyatro Kedide 'Yanm Bardak Su'da ve 'Salıncakta Iki Kı- şi' oyunlanndaoynadım. 2003-2004 sezonun- da DT'de 'Taraf Tutmak' adb oyıında hem oynadmı hem de oyunun rejisini yaptim. Ti- yatro lstanbul'da 'Çılgın Haftasonu" adh o>Tinda.rr>atroKedi'deYanmBardakSu'da oynadım. Bu AdresBulunamadı' adhoyun- da oynadnn.2002-2003 sezonundaTiyatrols- tanbul'da Çügm Haftasonu'nda oynadnn, Bu Adres Bulunamadı'da oynadım. 2001- 2002 sezonunda yine Çdgm Haftasonu'nda oynadım. Bu oyunlan son beş yılda oyna- dna" '36 yıldır sahneden İnmedim' îstanbul DT'de 150 sanatçının olduğunu vurgulayan Gürzap, "Bu kadar oyuncunun hepsine rol verilemiyor. Bana özel roJ de ver- mi>T)riar.BulduklanroDennhepsinioynadım. 36yıldır sahnelerdeninmedimki 6 \ikhr çık- mıyor olacaknuşım. Bana rol bukluklan za- man o>Tianm. Ama Bakan Bey'in tivatroy- la, sanatla hiç ilgisi ohnadığı için bir o>ımun nasdohıştuğunu bflmrvor.Bız sahneye çıkar- tınz, oynar' demekfc ohnuyor bu iş. Bu, cid- di bh- sanatör" diye konuştu. Gürzap, DT'nin yanı sıra özel tiyatrolar- da görev almasuıın da topluma yapılan bir kültür hizmerı olduğunu belirterek "Özelti- yatrolar de>1etdesteği almrs or mu? Bu that- royagelenlerTürkyurttaşıdeğDmi? Özelti- yatrotannvenfiğikültür hizmeti değflmi* de- dı. DT oyunculannın teleMzyon dızilerinde oynamasının kaliteyi arttırdığını vurgulayan Gürzap, oyunculann mesleklerini istedikle- ri yerde yapabileceklerini ve buna yasal bir engel olrnadığını belirtti. Tiyatro sanatçılan için en acı vericı duru- mun sahneye çıkamamak olduğunu belir- ten Gürzap, "Bakan Bey'in sanatia uzaktan \akmdan ilgisi ohnadıği için bunu bifc ka\- ra>anu>w. Ben sahneye çıkmazsam yaşaya- mam" dedı Bakan Koç'un kanyenyleoy- nadığını, iddialannın asılsız olduğunu behr- ten ve "Nasdgüveneceğizbizbubakana" di- ye soran Gürzap. Koç'u mahkemeye ver- meye hazırlanıyor. sanat özgür sanattır' ADANA(OnnhuriyetBürosu)-Kül- tür ve Turizm Bakanı AtiDa Koç'un Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Le- mi Bflgin ı görevden almasıyla Dev- let Tiyatrolan'nda yaşanan deprem sürerken dün Adana Devlet Tiyatro- su önünde de durum protesto edildı. Adana Seyirci Inisiyatifi adına açık- lama yapan Muzaffer YükseL Bakan Koç'un tiyatrolan çalışamaz hale ge- tirdiğini belirterek "Istifa ermesi gere- ken, yaraücı, çahşkan tryatro adamla- n değil, bu mudahaleci zihniyettir" dedi. Geçen günlerde ıstifa edenve An- kara Devlet Tiyatrosu'ndaki sanatçı gö- revine döndüğünü anımsatan ADT Müdürü Iskender Ahın da yaptığı açıklamada. Bakan Koç'un, "tstifa- larmıohnuş?"demesını fantastikve komik bulduklannı belirtti. Altm, "DevletTiyatrolan sanatçüannm,ka- derlerine sahip çıkma kararlıhğuı- dan başka alternatifi yok. Seyircimi- zin ve sanatçılanmızm duyaruhğuun çokanlamholduğuııu düşünüyorum" diye konuştu. Aralannda ADD, KESK, Tabıp Oda- sı, tP, ÖDP, EMEP, Eğitim-Sen ve So- kak Çocuklan Uçan Balon Tiyatro Grubu'nun da bulunduğu çok sayıda demokratik kitle örgütü temsılci ve üyesinden oluşan "Adana Se\irci tni- sijıatifi'', sanahn, sanatçının ve tiyat- rolann polıtik araç olarak kullanılma- sını protesto ederken inisiyatif adına açıklamayı okuyan Yüksel şunlan söyledı: "Çağdaş sanat özgür sanat- ür. Sanaüve sanatçıyi özgürleştirmez- seniz,Atatürk'ündedediğigibi 'Ülke- nın hayat damarlanndan birini kopar- mışsınızdır". De>1et ThTatrolan kökhı bir çınardır. Bir yaprağnun bfle kopa- nhnasma izin \erme\iz. Bu çmar üç- beş >ıüık makamlarla değil, kendi ba- şma yıHarca a\akta dimdik duracak- ür" dedı. Açıkİamanın ardından "Dev- let Trv-atrosu Çman" adı verilen res- mın üzerıne Devlet Tiyatrolan'ndan aynlan sanatçılann adlanmn yazüı ol- duğu yapraklar yapışnnldı veADT 've dikilmek üzere üç püren ağacı ıle bir kucak dolusu gül bırakıldı. DT'ye lyönelik \yıpratıcı sözler • Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un "6 yıldır sahneye çıkmıyor" dediği tiyatro sanatçısı Can Gürzap, "Bakan Bey, sürekli uyumakta olduğu için çalışanlarrmn nerede, ne yaptıklanndan haberi olmuyor" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Tıyatro, Opera, Ba- le Çalışanlan Yardımlaşma Vakâ (TOBAV) Yönenm Ku- rulu üyeleri, Kültür ve Tu- rizm Bakanı AtiDa Koç'un dün basında yer alan röpor- tajında Devlet Tiyatroları (DT) sanatçılanna "Banka- matik Sanatçılan" demesi- ni üzüntüyie karşıladıklannı bildirdi. Genel müdür vekil- hğıne yanlış bir atama ya- pıldığını \oirgulayan yöne- tim kurulu üyelen, bu ata- manın meşrulaştınlması için de DT'ye yönelik yıpratıcı sözler söylendiğini belirtti. Yönetim kurulu üyeleri açık- lamalannda şöyle dedi: "DT'nin 800 Idsjlik oyııncu kadrosunda heryılgöre\yap- mayan en fazla 20 kişhi bu- labilirsiniz. Bunu. de\ let ku- nunlan ve bakanhkla karşı- laştmrsanız oralarda bu ra- kamın çok daha üstünde gö- rev yapmay^an insan buhır- sunuz. Eğer. Sa>ın Bakan bu konuyu daha önceden büi- yor ve bundan rahatsızhk du- yuyor ise neden soruşturma konulanndanbiri olarak bu- nu seçmemişti? Sayın Bakan bu konuyuiçindebulunduğu- muz ve DT'nm kan kaybet- tiği bugünkrde kendisineyan- hşve taraflı bilgiverenlerden afap basma be\anat\çrrvw. Bu durum taraflardan biri olan Bakanlıgm 'Ben suçsuzum' demek için DT'yi ymratma- vı dahi göze alabileceğhü mi gösterh'or?'' Koç'un, DT ya- sasına aykın atama yapmak- tan ve DT'nin gündelik bir dille tartışılmasına olanak vermekten başka bir şey yap- madığının vurgulandığı açık- lamada. kurumda yapılan yanlışlığın düzeltilmesi ıs- tendı. YAZIODASI SELEVl İLERİ 1 YazıtıamGerek../(1) Dünya Kitapları Haziran'ı bu yaz yeniden bastı. Haziran beni çok uzun yıllar öncesine gö- türdü. Kıtabın kapağına baktım önce, dalıp gittim. Selçuk Baran gülümsüyor muydu, mutlu muy- du, kırgın mıydı, pek anlaşılamıyor. Fakat et- kileyici bir fotoğraf. 1970'lere döndüm. Tomris ve Turgut Uyar'ın Etiler'deki evini hatırtamaya çalıştım. Selçuk Ba- ran'ı orada tanımıştım. Bir ilkyaz sabahıydı. O zaman vaktimiz ne kadar bolmuş ki, sabahla- rı buluşabiliyormuşuz... Tam da sabah değil tabii, kuşluk vakti. Sel- çuk Baran kuşluk vaktinde Ankara'dan geldi. Tomris Uyar'ın arkadaşıydı, öyküleryazıyordu. Ne tuhaf!, uzun boylu bir kadın gibi kalmış aklımda, ince, uzun, o ilk karşılaşmada. Son- raki görüşmelerımizde, hele son yıllarda, da- ha kısa boylu sanki, sankisiz yorgun ve mut- suz. Oysa ilkyaz sabahı mutluydu, gençti. Selçuk Baran güzel bir kadındı. İnce bir yağmurluk var- dı sırtında. Yağmurluğunu çıkardı; ince biryün- lü elbise. Gülümsüyordu. Gülümseyişiyle, ro- man kahramanı bir kadını andınyordu. Demin öyküleryazıyordu dedim ama, öykü- ler yazdığını aslında o gün öğreniyordum. Tom- ris Uyar söylemişti. Şu saptayım da Tomris Uyar'ın: "Selçuk Baran 'ın yapıtlannda, büyük serü- venler, büyük aşklar, büyük ölümler özleyen kişiler çıkar karşımıza; ne kadar küçük insan- lar olsalar da." "Küçük Insan'la söylenmek istenenin, Or- han Veli'nın şiirindeki, Garip şiirindeki insan ol- duğunu sanıyorum. Sıradan insan. Herhangi biri. Büyük çoğunluğun içinde kaybolmuş, siv- rilememış kişiler... Armağan llkin de olmalı ilkyaz gününde. Kuşluk vaktinden akşamüzerıne uzayan, söy- leşilen bir gündü. Edebiyattan, öyküden, şiir- den konuşulmuştu. Selçuk Baran çekingendı, edebiyat konuşulurken. Biraz gecikerek baş- ladığını düşünüyordu. Gecikmek-gecikmemek: Demek o yıllarda bu türden yazınsal sorunlar varmış... Aslında hikâye sanatıyla haşırneşiriiği eski- lere dayanıyormuş. Birkaç yıl önce de Yedite- pe dergisinde bir hikâyesi yayımlanmış. Sonra Haziran yayımlandı. Yanlış hatırlamı- yorsam, Selçuk Baran Haziran'ı kendi olanak- larıyla yayımlamıştı. Otuz yıl önce yayınevleri yeni bir yazarın eserini yayımlamaktan ürker- di. Selçuk bir iki yayınevine başvurmuş muy- du, bılmiyorum. Kitaplığımda hâlâ durur ilk basım Haziran. Kü- çük, dar, sevımli bir kitaptır. Adı Haziran'ken, kapakta siyahlı, eflatunlu, sonbaharçağrışım- lı bir yaprak. Selçuk Baran Haziran'ı bana da imzalamış: "Selim lleri'ye sevgiyle"... Yakın arkadaş değildik. Zaten Ankara'da ya- şıyordu. Ünlü bir opera sanatçısıylaevliydi. Is- tanbul'a arada bir geliyor, yine Tomris Uyar aracılığıyla görüşüyorduk. Fakat hep o ilk karşılaşma: İnce, uzun, gü- zel bir kadın. Haziran'daki bazı öyküleri okuduktan son- ra, bu kadının iç dünyası beni şaşırrtı. Hep din- gin gülümseyen yazar, iç dünyasına kapanıp, öyküler dile getirdikçe bambaşka biri olup çık- mıştı. Haziran'da hüznün ötesinde, daha acı, içe işleyici öyküler yer alır. "Konuk Odaları"nı, "Işıklı Pencereter"\, "Kavak Do7ü"nü, "Ceviz Ağacına Kar Yağıyordu"yu çok severim. Bu öy- küler bugün de eskimemiştir. Hatta, hem Ha- ziran, hem öteki Selçuk Baran yapıtları asıl okuruna, dileyelim ki, bugün ve bugünden sonra kavuşsun... Çünkü Selçuk Baran, daha Haziran'la baş- layarak, geri planda kaldı. Belki de geri plan- da kalmak istemişti. Öneriler: Kitap / Gölgede Gezintiler, Behiç Duygulu, Yeditepe Yayınları, 1970. (Yitik bir yazarın ince öyküleri.) K Ü L T Ü R # Ç İ Z İ K K Â M Î L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle