Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18EYLÜL2005PAZAR CUMHURİYHT SAYFA
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Hektronık posta: deni2somecumhunyetcom.tr
17
Martriar
Karadeniz ve
Maımara'da palamut
akını var. Palamut,
tüylü iğnelerden
oluşan çapari
oltasıyla tutuluyor.
Tüy ise martılann
kanadında. Şu sıra
Karadeniz ve
Marmara'da tüfeklerie
martı katliamı
yapılıyor. Kurallar
martılan kara
avcılığından koaıyor,
denizden atış
serbest; kimsenin
denetlediği yok!
- Amerikalılar için Meclis'i,
hiçe saymışlar...
"Rahatsız etmek
istememişlerdir!"
3 Unakıtan: "AB'ye
" çatır çatır gireriz."
Q Demek ki
"* çatır-dıyonız!
TÜPRAŞ'IN satışında ortaya çıktı ki önceden
halka arz ya da ihale /oluna gidilmeden hisselerin
bir kısmı Global Menkul Değerler aracılığıyla Israilli
Sarni Ofer Grubu'na satılmış... Büyük satıştan
somra Ofer'in elindeki hisseler birkaç 100 milyon
dolar değer kazanmış... Tatlı para dedikleri bu olsa
gerek... Ayrıca Islamcı iktidardan Israilli sermayeye
tarilni bir jest!
Ş-imdi...
Mehmet Kutman'ın şirketi Global'den yine
Isla mcı iktıdar döneminde başka bir öykü:
Kuşadası limanın ihalesini alan yerel ortaklık
girişimi tam krediyi sağlamak üzereyken süre
uza.tımı yapılmayıp liman 12 milyon dolar daha az
öneren ikinci sıradaki Global ortaklığı Egeports
şirketine veriliyor. Tam da bu sırada "Kıyı
Yönetmeliği" değiştirlip; denize kazık dolgu
yaparak yer kazanma ve liman içinde denize sıfır
Kadayıfkonumda turistik işyeri inşa edilmesine olanak
sağlanıyor. Bu değişiklikten tabii ki Egeports şirketi
hemen yararlanıyor ve denizden dolduracağı alana
56 işyeri inşa etmek üzere Mal Müdürlüğü'nden
Ege Denizi'ni kiralıyor!
Evet, kira sözleşmesinde "Ege Denızi" yazıyor...
Herhangi bir koordinat, enlem-boylam falan fılan
belirtilmeden Ege Denizi!
Ama iş ayyuka çıkıp Kıyı Yönetmeliği yargıya
götürülünce Kutman bir basın toplantısı düzenleyip
"Kuşadası'nda aldıklan malın defolu çıktığını, zarar
ettiklerini, bu dükkânlan inşa etmekten başka
çareleri olmadığını" söyleyip yönetmelik
değişikliğinin yargıda iptali halinde "Kanun çıkanlır,
olur biter" diyor. Aynen de öyle oluyor...
Yönetmelik mahkemeden dönüyor..
Fakat mahkeme kararının belediyeye tebliğ
edildiği gün, belediyeden inşaat ruhsatı çıkıyor.
Derken inşaat bitiyor ama bu kez de mahkeme
karan gereği ruhsat iptal edildiği için dükkânlar
mühürleniyor; daha doğrusu bir haftalığına
mühürlenmiş gibi yapılıyor. Öykü, Maliye Bakanı
Kemal Unakrtan'ın katkısı ile devam ediyor ve
iptal edilen Kıyı Yönetmeliği aynen kanuna
dönüştürülmek üzere komisyona sevk edilip Meclis
tatile girmeden bir gün yasalaştınlıyor.
Kutman'ın,"Yönetmelik iptal olursa, kanun çıkanlır"
sözü tam yerine oturuyor; dükkânlar kiraya
verilecek şekilde "yasariaşıyor...
Böylece 30 yılda 27 milyon dolara kiralanan
liman; Egeports'un üçüncü şahıslara kiralayacağı
dükkânlarla bedavaya geliyor. Bundan tatlısı çift
kaymaklı ekmek kadayıfı oluyor!
Pazar
Erol Işisağ:
"Samsun'da
f
'yabancılar pazan'
esnafı oyuncak
silah satmaktan
vazgeçmiş.
Gerçek silah
satanlaria rekabet
edemediklerinden!"
Vergi
Akif Kökçe:"175
çesit vergi
ödüyoruz. Bu
kadar vergi
uydurmak da ayn
bir Allah vergisi!"
SESSÎZ SEDASIZ (!) Paranoyacı entel-dantellere ithaf
TÜRKİYE'DE bir mahkemenin,
örneğin Kars Birinci Sulh Hukuk
Mahkemesi'nin adı "Erivan Gümrü
Birinci Sulh Hukuk Mahkemesi" olsa
ne olurdu? Ne olacak; entel-dantel
takımı tarafından Türkiye,
Ermenistan'a yönelik "saldırgan"
tutumu nedeniyle yerden yere
vurulurdu... Muzaffer Ayhan Kara,
Ermenistan'da bir süre hapis yattıktan
sonra serbest bırakılan Türk
araştırmacıyla ilgili bir haber okumuş
geçenlerde. Türk araştırmacının
yargılandığı mahkemenin adı
geçiyormuş haberde: "Malatya Sivas
Cemaati Birinci Sulh Hukuk
Mahkemesi"
Kara: "Ermenistan'ın sınır
kapılannın açılmasını isteyen,
Ermenistan'la diplomatik ilişki peşinde
koşan, Ermenistan'la Türkiye arasında
daha bilmem neler isteyen zevatın
herhalde bu mahkeme ismi karşısında
bir diyeceği olacaktır. Pişkinliklerinden
ve 'görev'lerinden dolayı ne
diyecekleri belli, diyeceksiniz. Tamam,
onlan geçelim; ya Dışişleri, bir nota
verdi mi? Bir devlet, başka bir devlete
bundan daha açık bir şekilde,
'Benim, senin topraklannda,
ömeğin, Sivas ve Malatya illerinde
gözüm var' diyebilir mi?"
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku a yahoo.com
Yaz sona erdi, "kış"kırtma
mevsimi başladı!
ÇED KÖŞESt
OKTAY EKİNCt
Sanatta 'direnç'...
Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi'ne (MSGSÜ) giriş
sınavlarmdaki "resim yeteneğr
sorulanndan biri
l4
direnç"ti...
Akademik eğitim alarak "sanat-
nf olmak isteyen lise mezunla-
nndan "direnc kavrammı aynı kâ-
ğrttaikifarkhaçıdan yorunılama-
tarfıstendı...
Böylece, sadece bir kavramı
"resmedebflnıe'' yeteneği ve re-
sim yapma becerisi olanlar değil:
"direnç" konusunu "resmedilebi-
lecek kadar düşünce sahjbi" ola-
bilenler, artık MSGSÜ öğrenci-
si...
Ya da. eski ama eskimeyen
adıyla, "Akademflr...
Once 'füdr' netieşmeü
Bir kavramı "resme dökmek"
ıçın öncelikle o kavTam hakkın-
daki fikriruzin, -resme yansıta-
cak" kadar "uet", *açık" ve "be-
BrgnT olması gerekir. Sonra da
elbette ki "resiınleştinnej*'' ye-
tecek kadar resim bılginiz ve ye-
teneginiz...
MSGSÜ'nün sınavında, her
ıkisine de az ya da çok sahip olan
gençler, beyaz kâğıdı "resme dö-
nüştürmekte" zorlanmadılar.
çağlarınageldiler...
MSGSÜ'nün Sınav Komısyo-
nu, ışte bu "işbitîricf kültürün de
"^eknmesini" sağlamak amacıyla
belırledığı soruyla, ıryanık değıl;
duyarlı ve sadece "bflgTlı de de-
ğil; aynı zamanda "düşünce"li
öğrencüeri seçmeyıbaşarmış ol-
ınalı.
Ancak, böyle bir erdemin, ıl-
köğrenim ve lise müfredatından
değil de, aile ve özel çe\Te orta-
mından elde edılerek sanat eğıti-
mine olanak sağlaması, ulusça
sorgulamamız gereken bir adalet-
sızlik değil midir?
*Birfldm'lerin armağanı
Sınav sorusunu, eski Akademı-
lilere de yönelttik; "Siz olsanız ne
çizerdiniz?-" Elbette ki 0 yıllarda-
kıdüşünceleriyle...
Kımi "direnmenm gereklfliği-
nT anlatırrruş... Kimisi de "bo-
şuna dirennıe''nın dramını...
Her ıkı türden yanıtın da da-
yandığı gerçek şu kı direncin tü-
rü ve yönü ne olursa olsun, ardın-
da bir "biriknn" var... Bırikimi
olan canlı ya da cansız heT şey, ay-
nı zamanda "direııçir oluyor; bi-
rikimsizlik ise dirençsizliği yara-
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK behicak' yahoo.com.tr
ÇtZGtLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciı mynet.com
"Sanat", her zamanki gibi önce
"betek*te başladı, sonra *us"ta
olgunlaştı ve
t4
duygu"larla sanat-
la^ı...
Fikri olmayanlann ya da olsa
bile becerileri yetersiz kalanlann
ise yapabilecekleri fazla bir şey
yoktu.. Onlar, belki de bundan
sonrakı yaşamlannda "düşünce
yoksunu e^tim"ın açığını kapat-
ma\r
a çalışacaklardı.
Peki. acaba bunun nedeni, sa-
dece "kendDeri^mıydi?
'Akhn' tanımı
Ümversite öncesi eğitimde, fel-
sefe, mantık, sosyoloji gibi dü-
şûnceyı ve fikn zenginleştiren,
kişısel ve toplumsal sorumluluk-
larm gehşmesini besleyen, insa-
na "aktann" olduğunu ka\Tatan
dersler ne yazık ki artık yok!
Bunlan öğrenmeden yetişen
gençler. "akılh" olmanın "sorgu-
layan, taröşaa irdekyen" olmak
yenne. halk arasında da makbul
sayüan 'iryanık" olmak anlamı-
na geldiğini sanarak üniversite
tıyor...
Denebilir ki direnç, birikımle-
rin bir armağam...
Soruyu duyar duymaz benim
aklıma da depremde ayakta kal-
mış "eski bir ev" ile yam başında
yerle bir olan apartmam resmet-
mekgeldi. Eskie\'tinntarihselbi-
rikimiyle, ranta ve çirkinliğe kar-
şı "dJrencinin" zaferim kutluyor;
apartman ise birikırasizliğınin ve
kimliksizliğinin cezasım çeki-
yor...
Hemen her konuda, gecmişten
gelen kazanrmlan önemsemeyen
bir "cteğişiınr>
tutkusunun egemen
olduğu şu dönemde; yıne hemen
her konuda aynı kazanrmlan yok
eden bir "dönüşünT modasının
da yaygınlaştığı bir ortamda; bun-
lar karşısında "gefişme"run dü-
şünsel güvencesi olan "direnç''i
genç akıllara armağan ettıği için,
122 yaşındaki "görmüşgeçimuş"
MSGSÜ'yü kutlarrıak gerekıyor.
Dirençb öğrencilîrle nice daha
başanlı yüzyıllara...
oekinciuı cumhuriyet.cAm.tr
HAYAT EPİK TİYATROSU MLSTAFA hayatepik ' mynet.com
(COŞUUUNI.tstCENDERUN ACIKLARINDA
BtR 6EVİI BATIVOOOO!..
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKJL\ 18Evlül tnnc.tniuntaz-arikan.com
SÖZLOKTE. TÛRÛNÛN İLK ÖRNMr
UO9'M BUSÜN,ÜNLÛ İHGİÜZ >AZARI SAMuEL JOHN-
SON OOĞDU. JOHHSON; OYUN, MAKAl£,ELEŞTİRİ, RO-
MAN VEŞİİR yfiZACAK,AAM £N ÇOK,ÜAZieumCA-
&l SÖ71 ÜKLE TANINACAICnR. KENPİ TÜfZÛNÜN
İLK ÖKNEĞİ SAyiLACAk. OiAN 2 CİITÜK *A OlCTt-
ONAZY Oı= rHe ENGUSHLANGuA£Em
(JNGfU£ DİU SÖ£-
ÜJĞÛ), SEm riLUK YOĞUN glü ÇAJJŞMADAN SONRA
ftSS'TE 8ASILACA£,23OO SAYFAOA SOŞIH KELİMEYİ
ICAPSiyACAttnJZ. SÖZLÛKTE tceUMELEBJN ANLAMLAgl
VAZJLDİĞI GİBİ, yAZ/kfZLAHOAN DA KULLAHIUf ÖG-
?Rİ V£RİL£C£KTİ. SAMUEL TOHfJSOtJ, yAZAIZLI-
YAHI StRA, KOHUŞMACIuStYLA DA ÜH MVH-
'/?• Sagda, Johnson'u, yakjr, doeHarı So/d-
smith ve 8osisetrie. Mrfre 7<**ernaeı'nda hotta-
go rüyor-SUfHie.
ÇORLU1. İCRA DAİRESİ'NDEN ÖDEME EMRİNİNİLANEN TEBLİĞİ
Dosya No: 2005/556
Alacakh: Marmara Yapı Tekstil Day. Tük. Mal. Kozm. San. Tic. Ltd. Şti. Vek. Av. Cem Büke
Borçlu: Erol Kırkuşu, Piripaşa Mah. Recep Silahtaroğlu Sokak 12/A Silivri- îstanbul
Borç Mıktan: 7.197.490.630 TL faiz ve masraflaı hariçtiı.
Takip Dayanağı: Örnek 49 ödeme emri
Borçlu hakkında yapüan icra takıbinde 49 örnek ödeme emri tebliğ edilememiş ve yapılan zabıta araşttrmasında da adresi tespit edi-
lememiş bulunduğıından tebligatın ilanen yapılmastna karar verilmiştır.
Yukanda yaalı borç ve masraflannın ışbu ödeme emrinın ılan tarihinden ıtibaren 22 gün içinde ödemenız. bu süre içinde ödemezse-
nız tetkik merciınden veya Yargıtay'dan veya mahkemenin ıadesı yolu ile aıt olduğu mahkemeden ıcranın gen bırakılmasına daır bir ka-
rar getirmediğiniz takdirde cebn icra yapılacağı, yine bu müddet içinde 1İK.74. mad. gereğınce mal beyanında bulunmanız. beyanda
bulunmaz veya hakikate aykm beyanda bulunursanız 337. madde gereğınce hapısle cezalandınlacağınız, a\Tica 1İK.343 uyannca ilam
hükmüne muhalefetin bu maddede yazılı cezayı gerektireceğı hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 43493
GÖRÜŞ
DENÎZ BANOĞLU
Evet 'Sağduyu'... Ama Nasıl?
Ülkemizin, kimileri pek farkında olmasa da ciddi,
ciddi olduğu denli tehlikeli bir sınavdan geçtiği, gele-
ceğinin belirsizliklerin kara bulutlanna saımalandığı,
talihsiz bir dönemi yaşryoruz. Bir yandan AB'ye girme
sürecinde dışardan gelen siyasi, toplumsal, ekonomik
dayatmalar, diğer yandan sonu gelmeyen bu istekle-
rin tarklı görüşler arasında yarattığı bunalımın sonun-
dafikirsel çatışmalar ve nihayet neyazık ki sokağayan-
sıyan tatsız görüntüler, derken "birtik ve beraberiik, ül-
kenin bölünmez bütünlüğü" olan Cumhuriyetimizin
temel ilkesini dinamitleyen etnik çatışmalar... Ve bu
kaımaşayı, bu kaosu durdurmaya, kabaran öfkeyi sön-
düımeye çabalayan resmi, resmi olmayan kurum-ku-
ruluşlar ve kişilerden "sağduyu uyanlan"...
Sağduyu uyanlannın yapılması elbette doğru, iyi ve
gerekli. Ne var ki her zamankinden daha belirgin bi-
çimde çelişkiler içinde bulunan ve karşı kamplara ay-
nşmayahazırtopluluklann istim üstünde olduklan son
derece kritik günlerde, bir yandan "sağduyu" çağnla-
nnda bulunulurken diğer yandan "kışkırtmalara" zemin
hazırlamaya, ben şahsen bir türlü akıl erdiremiyorum.
Bunun neye, hangı demokrasiye, hangi demokratik
anlayışa hizmet edeceğini de kestiremiyorum.
Önce şunu kabul etmeliyiz ki dünyanın hemen her
ülkesinde sağcısı, solcusu, komünisti, dincisi, ateisti,
faşisti, demokratı, turucusu, liberali ilefarklı düşünce-
lerde insanlar 0 toplumu oluşturur. Hiçbir toplum ho-
mojen değildir. Ekonomisi sağlam, hakta, hukukta,
eğitimde, refahta, standardı tutturmuş, demokrasisini
sağlam temellere oturtmuş ülkelerde bu farklılıklar so-
run oluşturmaz, oluşturduğu zaman da şöyle ya da
böyle geçiştirilir. Nitekim bunun ömeklerine geçmişte
ya da günümüz tarihinde zaman zaman tanık olmak-
tayız. Türkiye'nin bu bağlamda her şeyiyle, tarihi, geç-
mişi, kültürü, dinsel inantşlan, geçirdiği olağanüstü Ba-
tılılaşma devrimleri, coğrafyası, stratejik özellikleri ile
çok farklı konumda olduğu bilinen bir gerçek. Bilinen
diğer bir gerçek de yukanda saydığımız tüm bu farklı
gruplann ülkemiz topraklannda da yaşadığı.. Dincisi,
şeriatçısı, faşisti, komünisti, solcusu, sağcısı, liberali,
yenilerde küreselleşmecisi, AB'cisi, ABD'cisi...
Böyle karmaşık ve doğal bir haritada, şaşırtıcı, üzü-
cü ve dahası kahredici olan ise "farklılıklan bötünlük
içinde kabullenip eritmek ve birieştinvek" çabalan ye-
rine, kimı kurum ve kuruluşlann, hatta aydın gruplan-
nın "Banşı, kardeşliği, sağduyuyu getiriyoruz" söy-
lemleriyle ne yazık ki tam tersi bir görünümde, bilerek
ya da bilmeyerek "kışkırtıcılığa" ortam yaratmalandır.
Zamanlama doğru mudur? AB'nin "Güneydoğu $0-
rununu çözün" dayatmalanyta (sanki ekonomi, eğitim
ve insan haklan sorunlan ülkenin başka bir bölgesin-
de yaşanmıyormuş gibi) terör yeniden hortlamışken,
Ermeni, Kıbns konulan uluslararası platformlarda sırat
köprüsünden geçerken bir 6-7 Eylül sergisi yapmak,
bir Ermeni soykınmı vardır konferansı düzenlemek ya
da 12 Eylül hesaplaşması mitingi düzenlemek?..
Neyi ispatlamak istiyoruz, AB'ye "Bakın Türkiye de-
mokratikleşmeyolunda nasılyok katetti, biz karşıt gö-
rûşleri de böyle kamuoyuna taşıyabiliyoruz" mu den-
mek istenmektedir, denilememektedir... Çünkü istim
üstünde bekleyen karşıt gruplar hemen sakjınya geç-
mekte, böylece demokrasi havarileri de "Bakın gör-
dünüz mü faşı'stter yine saldınya geçti" söylemleriyle
ortalığı büsbütün kanştırmaktadırlar. Bu görüntüleri
Türkiye daha ne kadar yaşayacaktır, daha ne kadan-
nı kaldırabilecektir? Öyleyse bu zamanlama doğru mu-
dur diye sorma hakkına sahip değil miyiz acaba, diye
düşünuyorum.
Kuşkusuz 6-7 Eylül olaylan ülkemiz adına bir utanç
tablosudur. Her aklı başında insan bunun bilincinde-
dir. Ben 0 günleri lise öğrencisi olarak yaşadım.
0 tarihte siyasetle doğal olarakilgim olmamakla bir-
likte, yaşadığım, tanık olduğum korkunç görüntüler
betleğime yerleşmişti. 12 Eylül'de artık rrteslek sahibi
bir gazeteci olarak kuşkusuz, daha bilinçli ve olayla-
nn içindeydim. Bunlan unutmak, belleklerde yok say-
mak elbette mümkün değil, mutlaka anımsatılmalı,
genç kuşaklara aktanlmalı. Ama zamanı bugün mü?..
Bugünkü Türkiye neredeyse 1970'lerin bir başka çe-
şidi olan iç çatışmasına dönüştürülmek istenirken, dı-
şandan gelen demokrasi, insan haklan, özgürtükler
haykınşlanyla kışkırtılırken... 0 günleri anımsatmak,
sadece gazete köşelennde haberleıie mümkün değil
mi ki ille de görsel, bedensel etkinliklere baş-
vuruluyor?.. Karşı kamplann tepkisine yol açacağı
bilindiği halde.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6
1 2 3 4
SOLDANSAĞA:
1/Yabanördeği.
II Tutsak... Pa-
kistan'ın resmi
dih 3/ Lib-
ya'nın plaka i-
mi. Bir dinın 4
öğrenilmesi ge-
reken inançlan-
nın ve tapınma
kurallannın tü-
mü. 4/ Ilaç,
merhem.. Üze-
ri kırmızı para-
finle kaplanan bir cins
peynir. 5/ A>incı özel-
lik . Kunı tütün yapra-
ğını andıran kızılımsı
kahverengi. 6/ Papua-
Yeni Gine'nin para bı-
rimi...Tarlalararasında ^
sınır çizgısi olarak kul- 6
lanılan ekihnemiş bö- 7
lüm. 7/ Banndırma... 8
Ağaçhklı yol. 8/ Os- 9
manlı devletinin 1718-
1730 \ıllan arasındaki dönemine de adını vermiş olan
çiçek.. Ad. 9/ Az sayıda çalgı için ve özel toplanülar-
da çalınmak amacıyla bestelenmiş müzik yapıtı.
YUKARTOAN AİŞAĞIYA:
1/tki kuzulu koyun... Uluslararası Çalışma Örgütû'nün
simgesi. 2/ •'Isimler" anlamında eski sözcük... "Esme
ey —- esme cânan uykuda" (F. N Çamlıbel). 3/ Sazın
en ince ses veren teli... Bir pamuk cinsi. 4/ Yunanis-
tan'ın plaka ımi... Tıp dilinde derinin kanlanmasına
verilen ad. 5/ Şöhret.. Bir sonı sözü. 6/ Sokakta bulu-
nan ve sahibi bilinmeyen eşya... Belirti. 7/Tiyatro ede-
biyah... Hatay ilınde bir ırmak. 8/lcraat... Döl verme
çağınaeren. 9/Uğur, talih.. Kansızlık.
2. Kolordu Komutanlığı'ndan aknış olduğum askeri
kimlik kartımı ve Ankara Nürus Müdürlüğü'nden
almış olduğum nüfus cüzdanımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
İLKMJR KIVRAK