Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 EYLUL 2O05 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
DIZI
Türk-İslam sentezci hareket ile derin devlet işbirliğinin yarıtn bıraktığım cıınta tamamladı
Susurlukçetesirrinkölderi1970'lerin sonunda kapitalist ülkeler-
de yaşanan ekonomik bunalım, Türki-
ye'ye de yansırken işçılenn hak arayış-
lanndan sermayenin duyduğu rahatsız-
lık da giderek artıyordu. Bu durumun.
toplumu yenıden yapılandıracak bir yö-
N netim ihtiyacı
S ^ ^ i - - ^ ^ • doğurduğu, di-
9 ^ \ 7 l 1 i n H n I ^ B B B ^ 1 z
>b
°yuncayap-
^*~F
• J y^z^^^^ tığımızröportaj-
^ ^ ^ ı ı • lar^a dile geti-
12 EYLUL Sb
-| g^m ^ H | • § • ^ ^ r İ M toplumsal zerru-
nın hazırlanma-
sı "Yeter artık,
askerdkoysun"
noktasına gelın-
mesi gerekıyordu. 1 Mayıs 1977, 16
Mart. Kahramanmaraş. Çorum. Bahçe-
lievler katiamlan. DtSK Genel Başka-
nı Kemal Türkler, gazeteci Abdi İpek-
çi suikastlan, hem ilerici güçleri kor-
kurtmayı amaçlıyordu hem de darbe or-
tamına zemin hazırhyordu. Üniversite-
lerde, sokaklarda art arda gençler kaçı-
nlıyor, vuruluyor, cenazeler büyük gös-
terilere dönüşüyordu. Aslında toplum
provokasyonun kokusunu ahyordu, fa-
ilın adının "provokatör-kışkırücr ol-
duğu biliniyordu ama tetiğin arkasında-
ki güce ulaşılanuyordu.
Susurluk kazası
3 Kasım 1996 günü Bahkesir'in Su-
surluk ilçesinde, Istanbul yönünde git-
mekte olan 06 AC 600 plakalı Merce-
des marka otomobil Uçakyolu Mev-
kii'nde benzin istasyonundan çıkmak-
ta olan bir kamyona çarptı. Kazada es-
ki Istanbul Emniyet Müdür Yardımcısı
Hüseyin Kocadağ, üzerinden Mehmet
Özbay adına düzenlenmiş kimlik çıkan
bir kişi. sevgilisi Gonca Us öldü, DYP
Şanlıurfa mılletvekilı, Bucak aşireti li-
deri Sedat Edip Bucak yaralandı. Kaza-
dan çok kısa bir süre sonra Mehmet Öz-
bay kimliği taşıyan kişinin katliam sa-
nığı Abdullah Çatb olduğu yayın or-
ganlanna duyuruldu. îlişkiler zinciri Su-
surluk Çetesi'nin ucu 12 Eylül öncesi
katliamlara kadar uzandı. Solu yok et-
mek üzere örgütlenen ülkücü hareketin
"derindeviet", "kontrgeriüa", "gladio"
diye adlar takılan, devlet içinde yuva-
lanmış karanhk odaklarla işbirliği orta-
ya döküldükçe. Türkiye'yi 12 Eylül ka-
ranlığına taşıyan süreç daha iyi anlaşıl-
dı.
7 TÎP'li gencin insanlık dışı yöntem-
lerle katledildiği Ekım 1978 "Bahçeti-
evierkatliaınrnınplanlayicısı, 1980'den
önce Ülkü Ocaklan başkan yarduncısı
olan ve "Reis" diye anılan Abdullah
Çath, 1980'den sonra yurtdışına çıktı.
Cezaevlerinde dayaklara, onur kıncı uygulamalara karşı slogan ortaktı:
'îşkenceyenilecek'
12;
I Eylül askeri rejiminin
sonuçlanna ilişkin her
ryıl yayımladığımız bi-
lançoda aslında insanlar, ifadesi
olmayan rakamlara dönüşüyor. 650
bin kışinın gözaltına ahndığını,
yaklaşLk 2 mılyon kişinin fişlen-
diğini, 100 bine yakın kişınin ör-
güt üyeliği suçlamalanyla yargı-
landığmı anlattık Her sayı bir in-
san öyküsüne işaret ediyor oysa.
12 Eylül öncesi de var olan elekt-
rik verme. falaka, filistin askısı
gibi işkence yöntemleri, darbenin
ardından emniyet merkezlenn ya-
nı sıra kışlalarda, devlete aıt kurum-
lann binalannda, Ankara da ünlü
Denn Araştırma Laboratuvan'nda
(DAL) daha da ağırlaştınlarak sür-
dü. Tutuklulann kapatıldığı ceza-
evlerinde de fiziki işkencenin ya-
nı sıra psikolojik baskı yöntemle-
riyle inısanlaraşağılandı, onurlan
kınldı.
Cırılçıplak arama
12 Eylül cezaevlerindeki işken-
ce ve dayağı anlatan en acı olay-
lardan t>iri, yayıneı tDianErdost' un
öldürüdmesidir. Yasak yayın bu-
lundurmak suçlamasıyla gözaltın-
da turulan Ilhan Erdost, Ankara
MamaJk Askeri Cezaevi'nde 7 Ka-
sım 1980'de askerler tarafından
dövülerek öldürüldü.
Binlerce sanıklı davalar başlaya-
na kadar istenilen cezalardan çok
daha uzun süre cezaevlerinde tu-
tuklu kalanlar, coplanma, sıra da-
yağı. tazyikli su sıkma gibi işken-
celerle karşılaştılar, hücrelere ka-
patıldılar. Çınlçıplak soyunmayı
reddeden tutuklular zorla soyulup
dövüldüler. Mahkemelerde sıra
beklerken yaz aylannda güneş al-
tında tutulduğundan cehenneme
dönüşen cezaevi arabalannda, de-
lecek gibi sunsıkı bileklerine takı-
lan zincirlerin acısına katlandılar.
Her mahkemeye, doktora götü-
rülüşte. koğuş değiştirmede, ha-
valandırmaya çıkarılmada aynı
baskıyla karşılaşıp yediklere dayak-
lara tepkılen "İnsanhkonuru işken-
ceyi yenecek" sloganı oldu. Ama
bu slogan da çay, görüş, kantin ya-
sağı gibi cezalan getirdi. Arama ba-
hanesiyle yapılan koğuş baskın-
lannda tutuklulann tüm çamaşır-
lan eşyalan yırtılıp paralanırken
üzenne yağ. süt dökülerek kulla-
nılamaz hale getirildi.
Tek tip zorunluluğu
Cezaevlerindeki baskılara 1982
yılından itıbaren erkeklere "tek
tip" elbise zorunluluğu eklendi.
Tutuklular davalara külot ve atlet-
leriyle çıkmaya başlayınca dava-
lar, gıyaplarında devam etti. Çıp-
lak haîleriyle karlı günlerde bile sa-
atlerce havalandınlmalarda bek-
letildiler, donmuş vücutlarma sa-
yısız cop darbeleri yediler.
30'lu, 4O'lı günlere ulaşan açhk
grevleriyle sağlıklannı yitirirlerken
19 84'te girilen ölüm orucunda 70'li
günlerde 4 kişi yaşamını kaybet-
ti. Eskışehır. Buca, Ulucanlar, Di-
yarbakır cezaevlerinde açhk gre-
vi. kendini yakma eylemlerinde
çok sayıda rutuklu yaşamını yitir-
di.
Dışardakiler için de durum zor-
du. Anneler, babalar, kardeşler,
çocuklar. saatlerce bekledikten
sonra yakınlannın görüş yasağıy-
la geri dönebiliyorlar, nizamiye
kapısında sert davranışlarla karşı-
laşıyorlardı.
Çocuklannm
w
vatan haini" ol-
duğu söyleniyor. kaba davranış-
larla üstleri aranıyordu. Cezaevle-
rinın önü. ziyaret haklan engelle-
nen ailelerin eylemlerine sık sık
sahne oldu. Çeşıtli eğitim ve gelir
düzeylerinden rutuklu yakınlan,
cezaevi kapısında mücalede etme-
yi. birlikte da\Tanmayı öğrenerek
örgütlendiler.
1 Eylül 1987'de cezaevi koşul-
lannın düzekilmesi için TBMM'ye
dilekçe vermek üzere yapılan ey-
lem sırasında yaşamını yitiren Di-
sakatlanmasına. yaşamlannı yıtir-
mesine göz yumulurken, 12 Ey-
lül'ün cezaevlerindeki infaz an-
layışı terk edilmedı.
çelikln kltabı
Gazeteci Yazar Mukaddes Er-
doğdu Çelik. "Demir Parmakhk-
lar Ortak Düşler" adh kitabında
1971 ve 1980 darbe dönemlenn-
de Selimiye ve Metris asken ce-
zaevleriyle Bayrampaşa Ceza-
evi'nde tanık olduğu kadın tutuk-
lululan anlatıyor.
Erzurum'da 1954 yılında doğan
Çelik. Istanbul Eğitim Enstitüsü
Matemafik Bölümü 2. sınıf öğren-
cisiyken 1973 yılında tutuklanarak
Sağmalcılar Cezaevi'ne konuldu.
hayan degıştirmeye karar \ermiş"
dediği kadmlan anlatırken kadın-
lann giderek erkekler koğuşundan
nasıl bağımsızlaştığına da vurgu ya-
pıyor. Çelik, cezaevlerinde daya-
ğa halay çekerek yanıt veren ka-
dın koğuşlannı şöyle anlattı:
"Eğlence geceleri düzenlerdik,
şarküar söylerdik, elimizdeki mal-
zemeyle çeşidiyemekler yapardık.
Hayaün her rengini yaşardık as-
bnda. Acıyı pa>1aşma\ı bilirdik, se-
\inci pa> laşnıak zaten daha kola\-
dı. Kadmlar !\letris'te de en diren-
gen böiümü oJuşturdubr. Da\agıye-
tikten sonra halav çektik, talan de-
diğimiz baskmlardan sonra bile
türküler söyledik. 1981 yılbaşısı
çok ripik bir örnektir. O yılbaşı
TRT'dc ilk kez dansöz çıkanlmış-
Mahkemelene iç çamaşırrvia gelen tutuklular sık sık askerler taraândan vakınlan önönde dövühiyordu.
dar Şensoy, ai-
lelerin mücade-
lesinın simge
ismi oldu.
Siyasi bir da-
vada idam ce-
zasıyla yargıla-
nanşairNeMat
Çeik,u
Benibu-
ralarda arama
anne" diyordu
ödül kazanan
"Şafağm Tür-
küsü" şiirinde.
Ahmet Ka-
ya'nın bestele-
diği şarkı, an-
nelerin kapıda-
ki acısının en
güzel ifadele-
rinden biri olarak o günlerin mü-
ziğini oluşturdu. Cezaevlerinin
amacını aşarak rutuklu ve hüküm-
lüye ikinci ceza uygulama alanla-
n haline getirilmesı anlayışı hâlâ
terk edilmedi. Açhk grevlerinde,
ölüm oruçlannda yüzlerce kişinin
OÇ DONEM ÜC KUŞAK KADINLAR
demir p£irm.aklıklar
ortak düşler
rmm.
25 Haziran
1980'deeşilr-
fan Çelik'le
birlikte gözal-
tına alınan Çe-
lik. 12Eylül"ü
Selimiye As-
keri Ceza-
evi'nde karşı-
ladı. Eşi trfan
Çelikl3Eyhıl
gecesi tecrit
koğuşunda
asılı bulundu.
1981yıhndan
itibaren Met-
ris Askeri Ce-
zae\i"ne konu-
1an Çelik 1 yı-
lın sonunda
mahkemeye çıkabildi. Askeri re-
jim dönenilerinin cezaevlerinin ta-
nığı olan Çelik, aynı dönemlerde
cezaevlerinde bulunan kadınlarla
röportajlar yaparak ve kendi anı-
lannı birleştirerek kitap haline ge-
tirdi. Çelik kitabında, "Her biri
ü. Ilhan Selçuk ertesi gün yazısın-
da •K.ımbilir kim geceye nasıl gir-
di" diye biry^av^znuşU. Yılbaşıgü-
nü kadın koğuşlanndan biri hava-
landırmada dâyak yedi Hücrele-
re abndık. Sonra koğuşlara çerez
gekli. Biz de yeni yıla öyle girmiş-
tik işte. Bu kitaba asi hayatiann
öyküsü de denilebilir."
Cül Erdost
Yazar Çelik'in döv'ülerek öldü-
rülen yayıneı İlhan Erdost'un eşi
Gül Erdost'la görüşmesinden:
"7 Kasım günü Halit Çelenk tu-
tuklama habermi getirdi. Paltosu-
nu ve iç çamaşın torbasnu alarak
Mamak'a gittim,8 Kasım günü. Ö-
han'ın yeğeniyle gitmiştim. Alma-
düar, kapıda kaldık. İlhan Er-
dost'un eşyalarmı getirdim dejin-
ce bir karmaşa oldu, hatta eve gel-
diğinıde Değişik bir şey var' de-
dim. Meğer îlhan 7 Kasım'da 6\-
dürülmüş... Bize 10 Kasım günü
haber verdiler."
Abdullah Çath
Çath'nın, 1979'daki Abdi Ipekçi cina-
yetinin tetikçısi olduğu. Papa'ya suıkast
girişimcisi Mehmet AH Ağca ve Oral
Çelik'le ilişkileri ortaya döküldü.
tpekçi'yi katletmek suçundan Ekim
1979'da yargılanmaya başlanan Meh-
met Ali Ağca, Maltepe Askeri Ceza-
evi'nden kaçırıldı. Ağca 13 Mayıs
1981'de Vatikan Meydanı'nda ortaya
çıkarak Papa ü. Jean Paul'ü tabancay-
la vurarak yaraladı. llişkide olduğu ki-
şiler, yine çeşitli katliamlara adı kanşan,
devlet adına çalıştıklannı söyleyen çe-
te üyeleriydi.
İdl Amln kod adlı
7 TÎP'li gencin katledihnesinden hü-
küm giyen "tdi Amin" kod adlı Hahık
Kırcı'nın yakalanma, kaçma ve serbest
bırakılma öyküsü, ilişkiler ağı konusun-
da açık fıkir veriyor.
Haluk Kırcı, 1991 tarihinde Bursa Ce-
zaevi'nden yanlış hesap yapıldığı ileri
sürülerek şartlı tahliye edildi ve yeniden
aranmaya başlandı. 1 Ağustos 1992'de
Erzurum'da evlenirken nikâh şahitliği-
ni Mehmet Ağar yaptı. 1996'da Istan-
bul'da yakalanan Kjrcı, aynı günü kaç-
tı, ticarete girdi. 1999'da yakalanan Kır-
cı'nın dosyası Susurluk davasına eklen-
di. Susurluk Çetesi'ne üye olmak suçun-
dan 4 yıl hapse mahkum olan Kırcı,
2004'te ikinci
kez-yarüışhkla"
tahliye edildi.
Ukrayna'da ya-
kalanarak şubat
ayında cezaevi-
ne gönderildı.
Kırcı'nın öl-
dürdüğü7TÎP'li
genç diye anılan-
lann adlannı bu-
rada bir kez
anımsatalım:
Serdar Alten
(23) (ODTÜ
Elektrik Bölümü öğrencisi), Hürcan
Gürses (26) (.\nkara Devlet Mimarlık
Mühendislik Akademisi öğrencisi), Ef-
raim Ezgin (23) (Ankara fktisadi Tica-
n Bılımler Akademisi Gazetecilik Bö-
lümü öğrencisi), Hacettepe Üniversite-
si Istatistik Bölümü ögrencileri Osman
Nuri Uzunlar, Latif Can, TtP üyelen Fa-
ruk Erzan ve Satih Gevence.
22 Temmuz 1980'de DİSK genel baş-
kanlanndan Kemal Türkler'iöldürenler-
den biri olduğu ileri sürülen Cnal Osma-
nağaoğiu ise bu davadan beraat ederken
"Bahçelievler Katliamı Davası"ndan
yargılanıyor.
EcevK'ten kontrgerllla
tanımı
tstanbul Üniversitesi önünde 6 öğren-
cip'n 16 Mart 1978'de bombalı ve ma-
kinelı tüfekli saldında öldürülmesi ola-
yı, TRT yapımcısı Ümit Kaftancıoğhı,
şimdiki Hava Kuvvetleri Komutanı Or-
general FarukCömertMn ağabeyi oldu-
ğu anlaşılan Hacettepe Üniversitesi Sa-
nat Tarihi Kürsüsü Oğretim Üyesi Doç.
Dr. Bedrettin Cömert' in katledilmesi ve
daha nice bilim adamına yapılan saldı-
nlar hâlâ ne tam olarak aydınlandı ne de
tetikçılerin arkasındakilere ulaşılabildi.
Devlet içinde devlet adına hukuk dı-
şı işler yapan oluşumlann ifadesi ola-
rak "kontrgeru-
la" tanımı Bü-
lent Ecevit tara-
fından 1974'te
kullanılmıştı.
Ecevit o tarih-
lerde şöyle ko-
nuşmuştu:
"12Martson-
rasında adı sanı
ortaya çıkan,
tedbirlerin ve
hatta soruştur-
Haluk Kırcı m a
l a n n huku-
kiligine, insaniliğine de gölge düşüren
'kontrgerilla' adhörgütün,buresmigö-
riintülü fakat gayri resmi örgütün nite-
üği ve amacı üzerindeki örtü kaldınla-
mamıştır. Bu örtü kakürümadıkça baa
perde arkası kişi veya örgüderin yeni
birtakım karanhk roller oynamakta ol-
duklan ihtimah akla gelecektir."
24 Ocak 1993 günü evinin önünde
arabasına konulan bombayla katledilen
Cumhuriyet gazeteci yazan Uğur Mum-
cu, henüz Susurluk kazası patlamadan
çok önce derin devlet-ülkücü ilişkileri-
ni korkmadan köşesinde ve kitapların-
da yazmış, Ipekçi cinayerinin üzerine
gitmişti.
12 Eylül hazırlayıcılan, 1980'den son-
ra da karanlık görevlerine devam etti. Ka-
ranlık ilişkileri aydınlığa çıkanp temiz-
leyemeyen Türkıye'de cuntadan 13 yıl
sonra Uğur Mumcu'yu öldüren tetikçi-
ler olarak bazı kişiler yakalansa da ar-
kasındaki gerçek güçler ortaya çıkan-
lamadı.
'Peşini bırakmayacağız'
Türlder'e
sııilvast
davası
Devrimci tşçi Sendi-
kaları Konfederasyo-
nu'na bağlı Maden-tş
Sendikası Hukuk Daire-
si Müdürü olan Rasim
Öz, DİSK Genel Baş-
kanı Kemal Türkkr'in
avukatlığını üstlenmiş-
ti.
Türkler'in katli dav'a-
sında 25 yıldan bu yana
müdahil avukathk ya-
pan Rasim Öz. Kemal
Türkler Eğitim ve Kül-
türVakn'nuı(KETEV)
başkan yardımlığını da
yürütüyor. "Kemal
Türkler Kürsüde" ve
"Kapitafizme Karşı Hu-
kuk" adlı ıkı kıtabı bu-
lunan avukat Rasim Öz,
TürkleT cınayetine iliş-
kin sorulanmızı şöyle
yanıtladı:
- Kemal Türkler'in
darbeden 51 gün önce
katkdUme-
gninözdbir
anlamı var
mı?
RAStM
ÖZ - Türk-
ler, ilkdefa
1976 yılın-
da 1 Ma-
yıs'ın kut-
lanmasını
sağlamıştı.
Devlet Gü-
venlik Mah-
kemeleri'ne
karşı dırenışe önderlık
ederek Süleyman Detni-
rel ıktıdanna gen adım
attırdı. Gelmekte olan
faşizmin ayak seslerini
duyduğundan, bır dızi
"faşizme ihtar" eylem-
leri düzenledi. Faşizmin
önündeki en büyük en-
gellerden biriydı. Orta-
dan kaldınlmalıydı, iş
derin devlete. onun ma-
şalanna havale edilmış-
tı.
-Kemal Türkler'in ka-
tilleri buhınup cezalan-
dınldımı?
- Darbeden sonra bin-
lerce solcu işkenceler-
den geçırilirken darbe-
ciler kendi aralanndan
tartışmalardan sonra bır
zamanlardevletin yedek
güçleri olarak kullan-
dıklan MHP hakkında
da sonradan gösterme-
lık olduğu anlaşılan so-
ruşturma ve davalar aç-
tı. 600 kişinin katlı em-
rinin Türkeş ve Yüma
Durakın onayı ile veril-
diğı. MHP davasının ha-
zırhk ifadelennde apa-
çık doğrulanmıştır. Da-
vaya Türkler ailesi adı-
na müdahil olarak katıl-
dım. Davanın başında
Türkeş paniklemışti,
çünkü herkes poliste onu
suçlamış. Ancak hafta-
lar süren sorgusu boyun-
ca587kişilikMHPda-
vasının itirafçı sanıkla-
n üzerine yeni baskı ve
korku yaratmayı başar-
dı. Sorgunun bitiminde
Türkeş' in, benım sordu-
ğum sorular üzerine ön-
, ce kendisi ayağa kalkıp
eliyle ateş eder gibi ya-
parak "Susturun bu ko-
münisti yoksa ben sus-
nıracağım'" demesi üze-
rine sanıklar, avukatla-
n ve bine yakın dinleyi-
ci ortamı mitinge çevır-
diler. Mikrofondan olan-
ca sesimle bağırarak 28
soruyu okudum ve mah-
kemeye verdim. Bu ko-
şullarda yapılan yargıla-
mada azmet-
tincıler Tür-
keş ve Yılma
Durak beraat
etti. Ancak
çete reisi ol-
maktan mah-
kûm olmuş-
larsada Aske-
ri Yargıtay'da
bilerekbuce-
zalarkesinleş-
tinlmeyip za-
manaşımına
uğratıldı ve
dava düşürüldü. Türk-
ler'e ateş edenlerden Ab-
dülsamet Karakuş ve
yardımcısı AydmEryıl-
maz feri (yardımcı) fa-
il olarak ceza aldılar.
ÜnalOsmanağaoglu fı-
rarda idi.
- Osmanağaoglu ya-
kalandıktan sonra dava
nasıl sürdü?
- Ben her yıl savcılık-
lara, siyasilere bu sanı-
ğın bulunup >
r
argılanma-
sı için başvurdum. Os-
manağaoglu, Kuşada-
sı'nda devletin bir kuru-
luşunda işletmecilik ya-
parken ortaya çıktı. Da-
ha düne kadar tüm sol-
cular için poliste verilen
ıfadeler dehl kabul edi-
lerek mahkûm edihnış-
lerken MHP davasında
ve tetikçi Ünal Osmana-
ğaolu için hazırlık aşa-
masuıda aleyhine veril-
miş ifadeler geçerli sa-
yılmadı. Delil yetersiz-
liğınden beraatine karar
verildi. Temyiz ettim,
Yargıtay karan lehimi-
ze bozdu. Yargılama 25.
yılında devam ediyor,
peşını bıramayacağız.
'Uyuşturucu
ve katliam'
Yarın: '82 ruhu
Susurlukkazasının ar-
dından ortaya çıkan si-
yaset-mafya-polis üçge-
nıne karşı duyulan tep-
ki üzenne geniş katılım-
h "Aydınhk İçin 1 Daki-
ka Karanhk'' eylemle-
ri gerçekleştirildi. Eyle-
me öncülük
eden "Yurt-
taş Girişi-
mi"nin söz-
cülerinden
Avukat Er-
ginCinmen.
Susurluk çe-
tesini 12 Ey-
lül öncesi
köklerini
şöyle anlat-
ü:
"1 Mayıs
77, Sıvas,
Kahraman-
maraş. 16Martkatliamı
yargrya v«poüsegöre fa-
ili meçhuklür. Açdan ba-
zı davalar da gösterme-
Hkti. Olayın ardındaki
MHP militanlan ile de-
rin devlet diye adlandır-
dığımız birtakım nıih-
raklann kışkıtmasıyla
mevdanagehnişolaylar-
dL*
Hem DevletGüveıüik
Mahkemesi'ndeki Su-
Avukat Ergin Cinmen
surluk davasına bakb-
ğımızda Çatta'ya Meh-
met Özbay kimliğini ve-
renin dokunulmazhğı
dobyisrvlayargdanama-
yan Mehmet Ağar oldu-
ğunu görüyoruz. Haluk
Kırcı üzerinden devlet
görevüsi ol-
duğuna iliş-
kin yazıyı
Mehmet
Ağarvermiş.
Bu bilgiler
DGM fezle-
kelerinde,
Kutlu Sa-
vaş'ınyazdı-
ğıBaşbakan-
lıkTefÜşKu-
rulu'nun ra-
porunda yer
akü.Çathve
arkadaşlan-
na KenanEvrenbaşkan-
hğındaki Milli Güvenlik
KonseyiGenel Sekreter-
liği zabıtlanndan yurt-
dışı devlet görevleri ve-
rildiğini görüyoruz. Sö-
zün bittiği yer burada
dunıyor.
12 Eylül fotosubuçer-
çevede beffl. UvT^hırucu
kaçakçılığı. katliamla
birîeşmiş durumda kar-
ŞKimıza çıkıy or."