09 Ocak 2025 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EYLUL 2O05 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIZI Türk-İslam sentezci hareket ile derin devlet işbirliğinin yarıtn bıraktığım cıınta tamamladı Susurlukçetesirrinkölderi1970'lerin sonunda kapitalist ülkeler- de yaşanan ekonomik bunalım, Türki- ye'ye de yansırken işçılenn hak arayış- lanndan sermayenin duyduğu rahatsız- lık da giderek artıyordu. Bu durumun. toplumu yenıden yapılandıracak bir yö- N netim ihtiyacı S ^ ^ i - - ^ ^ • doğurduğu, di- 9 ^ \ 7 l 1 i n H n I ^ B B B ^ 1 z >b °yuncayap- ^*~F • J y^z^^^^ tığımızröportaj- ^ ^ ^ ı ı • lar^a dile geti- 12 EYLUL Sb -| g^m ^ H | • § • ^ ^ r İ M toplumsal zerru- nın hazırlanma- sı "Yeter artık, askerdkoysun" noktasına gelın- mesi gerekıyordu. 1 Mayıs 1977, 16 Mart. Kahramanmaraş. Çorum. Bahçe- lievler katiamlan. DtSK Genel Başka- nı Kemal Türkler, gazeteci Abdi İpek- çi suikastlan, hem ilerici güçleri kor- kurtmayı amaçlıyordu hem de darbe or- tamına zemin hazırhyordu. Üniversite- lerde, sokaklarda art arda gençler kaçı- nlıyor, vuruluyor, cenazeler büyük gös- terilere dönüşüyordu. Aslında toplum provokasyonun kokusunu ahyordu, fa- ilın adının "provokatör-kışkırücr ol- duğu biliniyordu ama tetiğin arkasında- ki güce ulaşılanuyordu. Susurluk kazası 3 Kasım 1996 günü Bahkesir'in Su- surluk ilçesinde, Istanbul yönünde git- mekte olan 06 AC 600 plakalı Merce- des marka otomobil Uçakyolu Mev- kii'nde benzin istasyonundan çıkmak- ta olan bir kamyona çarptı. Kazada es- ki Istanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ, üzerinden Mehmet Özbay adına düzenlenmiş kimlik çıkan bir kişi. sevgilisi Gonca Us öldü, DYP Şanlıurfa mılletvekilı, Bucak aşireti li- deri Sedat Edip Bucak yaralandı. Kaza- dan çok kısa bir süre sonra Mehmet Öz- bay kimliği taşıyan kişinin katliam sa- nığı Abdullah Çatb olduğu yayın or- ganlanna duyuruldu. îlişkiler zinciri Su- surluk Çetesi'nin ucu 12 Eylül öncesi katliamlara kadar uzandı. Solu yok et- mek üzere örgütlenen ülkücü hareketin "derindeviet", "kontrgeriüa", "gladio" diye adlar takılan, devlet içinde yuva- lanmış karanhk odaklarla işbirliği orta- ya döküldükçe. Türkiye'yi 12 Eylül ka- ranlığına taşıyan süreç daha iyi anlaşıl- dı. 7 TÎP'li gencin insanlık dışı yöntem- lerle katledildiği Ekım 1978 "Bahçeti- evierkatliaınrnınplanlayicısı, 1980'den önce Ülkü Ocaklan başkan yarduncısı olan ve "Reis" diye anılan Abdullah Çath, 1980'den sonra yurtdışına çıktı. Cezaevlerinde dayaklara, onur kıncı uygulamalara karşı slogan ortaktı: 'îşkenceyenilecek' 12; I Eylül askeri rejiminin sonuçlanna ilişkin her ryıl yayımladığımız bi- lançoda aslında insanlar, ifadesi olmayan rakamlara dönüşüyor. 650 bin kışinın gözaltına ahndığını, yaklaşLk 2 mılyon kişinin fişlen- diğini, 100 bine yakın kişınin ör- güt üyeliği suçlamalanyla yargı- landığmı anlattık Her sayı bir in- san öyküsüne işaret ediyor oysa. 12 Eylül öncesi de var olan elekt- rik verme. falaka, filistin askısı gibi işkence yöntemleri, darbenin ardından emniyet merkezlenn ya- nı sıra kışlalarda, devlete aıt kurum- lann binalannda, Ankara da ünlü Denn Araştırma Laboratuvan'nda (DAL) daha da ağırlaştınlarak sür- dü. Tutuklulann kapatıldığı ceza- evlerinde de fiziki işkencenin ya- nı sıra psikolojik baskı yöntemle- riyle inısanlaraşağılandı, onurlan kınldı. Cırılçıplak arama 12 Eylül cezaevlerindeki işken- ce ve dayağı anlatan en acı olay- lardan t>iri, yayıneı tDianErdost' un öldürüdmesidir. Yasak yayın bu- lundurmak suçlamasıyla gözaltın- da turulan Ilhan Erdost, Ankara MamaJk Askeri Cezaevi'nde 7 Ka- sım 1980'de askerler tarafından dövülerek öldürüldü. Binlerce sanıklı davalar başlaya- na kadar istenilen cezalardan çok daha uzun süre cezaevlerinde tu- tuklu kalanlar, coplanma, sıra da- yağı. tazyikli su sıkma gibi işken- celerle karşılaştılar, hücrelere ka- patıldılar. Çınlçıplak soyunmayı reddeden tutuklular zorla soyulup dövüldüler. Mahkemelerde sıra beklerken yaz aylannda güneş al- tında tutulduğundan cehenneme dönüşen cezaevi arabalannda, de- lecek gibi sunsıkı bileklerine takı- lan zincirlerin acısına katlandılar. Her mahkemeye, doktora götü- rülüşte. koğuş değiştirmede, ha- valandırmaya çıkarılmada aynı baskıyla karşılaşıp yediklere dayak- lara tepkılen "İnsanhkonuru işken- ceyi yenecek" sloganı oldu. Ama bu slogan da çay, görüş, kantin ya- sağı gibi cezalan getirdi. Arama ba- hanesiyle yapılan koğuş baskın- lannda tutuklulann tüm çamaşır- lan eşyalan yırtılıp paralanırken üzenne yağ. süt dökülerek kulla- nılamaz hale getirildi. Tek tip zorunluluğu Cezaevlerindeki baskılara 1982 yılından itıbaren erkeklere "tek tip" elbise zorunluluğu eklendi. Tutuklular davalara külot ve atlet- leriyle çıkmaya başlayınca dava- lar, gıyaplarında devam etti. Çıp- lak haîleriyle karlı günlerde bile sa- atlerce havalandınlmalarda bek- letildiler, donmuş vücutlarma sa- yısız cop darbeleri yediler. 30'lu, 4O'lı günlere ulaşan açhk grevleriyle sağlıklannı yitirirlerken 19 84'te girilen ölüm orucunda 70'li günlerde 4 kişi yaşamını kaybet- ti. Eskışehır. Buca, Ulucanlar, Di- yarbakır cezaevlerinde açhk gre- vi. kendini yakma eylemlerinde çok sayıda rutuklu yaşamını yitir- di. Dışardakiler için de durum zor- du. Anneler, babalar, kardeşler, çocuklar. saatlerce bekledikten sonra yakınlannın görüş yasağıy- la geri dönebiliyorlar, nizamiye kapısında sert davranışlarla karşı- laşıyorlardı. Çocuklannm w vatan haini" ol- duğu söyleniyor. kaba davranış- larla üstleri aranıyordu. Cezaevle- rinın önü. ziyaret haklan engelle- nen ailelerin eylemlerine sık sık sahne oldu. Çeşıtli eğitim ve gelir düzeylerinden rutuklu yakınlan, cezaevi kapısında mücalede etme- yi. birlikte da\Tanmayı öğrenerek örgütlendiler. 1 Eylül 1987'de cezaevi koşul- lannın düzekilmesi için TBMM'ye dilekçe vermek üzere yapılan ey- lem sırasında yaşamını yitiren Di- sakatlanmasına. yaşamlannı yıtir- mesine göz yumulurken, 12 Ey- lül'ün cezaevlerindeki infaz an- layışı terk edilmedı. çelikln kltabı Gazeteci Yazar Mukaddes Er- doğdu Çelik. "Demir Parmakhk- lar Ortak Düşler" adh kitabında 1971 ve 1980 darbe dönemlenn- de Selimiye ve Metris asken ce- zaevleriyle Bayrampaşa Ceza- evi'nde tanık olduğu kadın tutuk- lululan anlatıyor. Erzurum'da 1954 yılında doğan Çelik. Istanbul Eğitim Enstitüsü Matemafik Bölümü 2. sınıf öğren- cisiyken 1973 yılında tutuklanarak Sağmalcılar Cezaevi'ne konuldu. hayan degıştirmeye karar \ermiş" dediği kadmlan anlatırken kadın- lann giderek erkekler koğuşundan nasıl bağımsızlaştığına da vurgu ya- pıyor. Çelik, cezaevlerinde daya- ğa halay çekerek yanıt veren ka- dın koğuşlannı şöyle anlattı: "Eğlence geceleri düzenlerdik, şarküar söylerdik, elimizdeki mal- zemeyle çeşidiyemekler yapardık. Hayaün her rengini yaşardık as- bnda. Acıyı pa>1aşma\ı bilirdik, se- \inci pa> laşnıak zaten daha kola\- dı. Kadmlar !\letris'te de en diren- gen böiümü oJuşturdubr. Da\agıye- tikten sonra halav çektik, talan de- diğimiz baskmlardan sonra bile türküler söyledik. 1981 yılbaşısı çok ripik bir örnektir. O yılbaşı TRT'dc ilk kez dansöz çıkanlmış- Mahkemelene iç çamaşırrvia gelen tutuklular sık sık askerler taraândan vakınlan önönde dövühiyordu. dar Şensoy, ai- lelerin mücade- lesinın simge ismi oldu. Siyasi bir da- vada idam ce- zasıyla yargıla- nanşairNeMat Çeik,u Benibu- ralarda arama anne" diyordu ödül kazanan "Şafağm Tür- küsü" şiirinde. Ahmet Ka- ya'nın bestele- diği şarkı, an- nelerin kapıda- ki acısının en güzel ifadele- rinden biri olarak o günlerin mü- ziğini oluşturdu. Cezaevlerinin amacını aşarak rutuklu ve hüküm- lüye ikinci ceza uygulama alanla- n haline getirilmesı anlayışı hâlâ terk edilmedi. Açhk grevlerinde, ölüm oruçlannda yüzlerce kişinin OÇ DONEM ÜC KUŞAK KADINLAR demir p£irm.aklıklar ortak düşler rmm. 25 Haziran 1980'deeşilr- fan Çelik'le birlikte gözal- tına alınan Çe- lik. 12Eylül"ü Selimiye As- keri Ceza- evi'nde karşı- ladı. Eşi trfan Çelikl3Eyhıl gecesi tecrit koğuşunda asılı bulundu. 1981yıhndan itibaren Met- ris Askeri Ce- zae\i"ne konu- 1an Çelik 1 yı- lın sonunda mahkemeye çıkabildi. Askeri re- jim dönenilerinin cezaevlerinin ta- nığı olan Çelik, aynı dönemlerde cezaevlerinde bulunan kadınlarla röportajlar yaparak ve kendi anı- lannı birleştirerek kitap haline ge- tirdi. Çelik kitabında, "Her biri ü. Ilhan Selçuk ertesi gün yazısın- da •K.ımbilir kim geceye nasıl gir- di" diye biry^av^znuşU. Yılbaşıgü- nü kadın koğuşlanndan biri hava- landırmada dâyak yedi Hücrele- re abndık. Sonra koğuşlara çerez gekli. Biz de yeni yıla öyle girmiş- tik işte. Bu kitaba asi hayatiann öyküsü de denilebilir." Cül Erdost Yazar Çelik'in döv'ülerek öldü- rülen yayıneı İlhan Erdost'un eşi Gül Erdost'la görüşmesinden: "7 Kasım günü Halit Çelenk tu- tuklama habermi getirdi. Paltosu- nu ve iç çamaşın torbasnu alarak Mamak'a gittim,8 Kasım günü. Ö- han'ın yeğeniyle gitmiştim. Alma- düar, kapıda kaldık. İlhan Er- dost'un eşyalarmı getirdim dejin- ce bir karmaşa oldu, hatta eve gel- diğinıde Değişik bir şey var' de- dim. Meğer îlhan 7 Kasım'da 6\- dürülmüş... Bize 10 Kasım günü haber verdiler." Abdullah Çath Çath'nın, 1979'daki Abdi Ipekçi cina- yetinin tetikçısi olduğu. Papa'ya suıkast girişimcisi Mehmet AH Ağca ve Oral Çelik'le ilişkileri ortaya döküldü. tpekçi'yi katletmek suçundan Ekim 1979'da yargılanmaya başlanan Meh- met Ali Ağca, Maltepe Askeri Ceza- evi'nden kaçırıldı. Ağca 13 Mayıs 1981'de Vatikan Meydanı'nda ortaya çıkarak Papa ü. Jean Paul'ü tabancay- la vurarak yaraladı. llişkide olduğu ki- şiler, yine çeşitli katliamlara adı kanşan, devlet adına çalıştıklannı söyleyen çe- te üyeleriydi. İdl Amln kod adlı 7 TÎP'li gencin katledihnesinden hü- küm giyen "tdi Amin" kod adlı Hahık Kırcı'nın yakalanma, kaçma ve serbest bırakılma öyküsü, ilişkiler ağı konusun- da açık fıkir veriyor. Haluk Kırcı, 1991 tarihinde Bursa Ce- zaevi'nden yanlış hesap yapıldığı ileri sürülerek şartlı tahliye edildi ve yeniden aranmaya başlandı. 1 Ağustos 1992'de Erzurum'da evlenirken nikâh şahitliği- ni Mehmet Ağar yaptı. 1996'da Istan- bul'da yakalanan Kjrcı, aynı günü kaç- tı, ticarete girdi. 1999'da yakalanan Kır- cı'nın dosyası Susurluk davasına eklen- di. Susurluk Çetesi'ne üye olmak suçun- dan 4 yıl hapse mahkum olan Kırcı, 2004'te ikinci kez-yarüışhkla" tahliye edildi. Ukrayna'da ya- kalanarak şubat ayında cezaevi- ne gönderildı. Kırcı'nın öl- dürdüğü7TÎP'li genç diye anılan- lann adlannı bu- rada bir kez anımsatalım: Serdar Alten (23) (ODTÜ Elektrik Bölümü öğrencisi), Hürcan Gürses (26) (.\nkara Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi öğrencisi), Ef- raim Ezgin (23) (Ankara fktisadi Tica- n Bılımler Akademisi Gazetecilik Bö- lümü öğrencisi), Hacettepe Üniversite- si Istatistik Bölümü ögrencileri Osman Nuri Uzunlar, Latif Can, TtP üyelen Fa- ruk Erzan ve Satih Gevence. 22 Temmuz 1980'de DİSK genel baş- kanlanndan Kemal Türkler'iöldürenler- den biri olduğu ileri sürülen Cnal Osma- nağaoğiu ise bu davadan beraat ederken "Bahçelievler Katliamı Davası"ndan yargılanıyor. EcevK'ten kontrgerllla tanımı tstanbul Üniversitesi önünde 6 öğren- cip'n 16 Mart 1978'de bombalı ve ma- kinelı tüfekli saldında öldürülmesi ola- yı, TRT yapımcısı Ümit Kaftancıoğhı, şimdiki Hava Kuvvetleri Komutanı Or- general FarukCömertMn ağabeyi oldu- ğu anlaşılan Hacettepe Üniversitesi Sa- nat Tarihi Kürsüsü Oğretim Üyesi Doç. Dr. Bedrettin Cömert' in katledilmesi ve daha nice bilim adamına yapılan saldı- nlar hâlâ ne tam olarak aydınlandı ne de tetikçılerin arkasındakilere ulaşılabildi. Devlet içinde devlet adına hukuk dı- şı işler yapan oluşumlann ifadesi ola- rak "kontrgeru- la" tanımı Bü- lent Ecevit tara- fından 1974'te kullanılmıştı. Ecevit o tarih- lerde şöyle ko- nuşmuştu: "12Martson- rasında adı sanı ortaya çıkan, tedbirlerin ve hatta soruştur- Haluk Kırcı m a l a n n huku- kiligine, insaniliğine de gölge düşüren 'kontrgerilla' adhörgütün,buresmigö- riintülü fakat gayri resmi örgütün nite- üği ve amacı üzerindeki örtü kaldınla- mamıştır. Bu örtü kakürümadıkça baa perde arkası kişi veya örgüderin yeni birtakım karanhk roller oynamakta ol- duklan ihtimah akla gelecektir." 24 Ocak 1993 günü evinin önünde arabasına konulan bombayla katledilen Cumhuriyet gazeteci yazan Uğur Mum- cu, henüz Susurluk kazası patlamadan çok önce derin devlet-ülkücü ilişkileri- ni korkmadan köşesinde ve kitapların- da yazmış, Ipekçi cinayerinin üzerine gitmişti. 12 Eylül hazırlayıcılan, 1980'den son- ra da karanlık görevlerine devam etti. Ka- ranlık ilişkileri aydınlığa çıkanp temiz- leyemeyen Türkıye'de cuntadan 13 yıl sonra Uğur Mumcu'yu öldüren tetikçi- ler olarak bazı kişiler yakalansa da ar- kasındaki gerçek güçler ortaya çıkan- lamadı. 'Peşini bırakmayacağız' Türlder'e sııilvast davası Devrimci tşçi Sendi- kaları Konfederasyo- nu'na bağlı Maden-tş Sendikası Hukuk Daire- si Müdürü olan Rasim Öz, DİSK Genel Baş- kanı Kemal Türkkr'in avukatlığını üstlenmiş- ti. Türkler'in katli dav'a- sında 25 yıldan bu yana müdahil avukathk ya- pan Rasim Öz. Kemal Türkler Eğitim ve Kül- türVakn'nuı(KETEV) başkan yardımlığını da yürütüyor. "Kemal Türkler Kürsüde" ve "Kapitafizme Karşı Hu- kuk" adlı ıkı kıtabı bu- lunan avukat Rasim Öz, TürkleT cınayetine iliş- kin sorulanmızı şöyle yanıtladı: - Kemal Türkler'in darbeden 51 gün önce katkdUme- gninözdbir anlamı var mı? RAStM ÖZ - Türk- ler, ilkdefa 1976 yılın- da 1 Ma- yıs'ın kut- lanmasını sağlamıştı. Devlet Gü- venlik Mah- kemeleri'ne karşı dırenışe önderlık ederek Süleyman Detni- rel ıktıdanna gen adım attırdı. Gelmekte olan faşizmin ayak seslerini duyduğundan, bır dızi "faşizme ihtar" eylem- leri düzenledi. Faşizmin önündeki en büyük en- gellerden biriydı. Orta- dan kaldınlmalıydı, iş derin devlete. onun ma- şalanna havale edilmış- tı. -Kemal Türkler'in ka- tilleri buhınup cezalan- dınldımı? - Darbeden sonra bin- lerce solcu işkenceler- den geçırilirken darbe- ciler kendi aralanndan tartışmalardan sonra bır zamanlardevletin yedek güçleri olarak kullan- dıklan MHP hakkında da sonradan gösterme- lık olduğu anlaşılan so- ruşturma ve davalar aç- tı. 600 kişinin katlı em- rinin Türkeş ve Yüma Durakın onayı ile veril- diğı. MHP davasının ha- zırhk ifadelennde apa- çık doğrulanmıştır. Da- vaya Türkler ailesi adı- na müdahil olarak katıl- dım. Davanın başında Türkeş paniklemışti, çünkü herkes poliste onu suçlamış. Ancak hafta- lar süren sorgusu boyun- ca587kişilikMHPda- vasının itirafçı sanıkla- n üzerine yeni baskı ve korku yaratmayı başar- dı. Sorgunun bitiminde Türkeş' in, benım sordu- ğum sorular üzerine ön- , ce kendisi ayağa kalkıp eliyle ateş eder gibi ya- parak "Susturun bu ko- münisti yoksa ben sus- nıracağım'" demesi üze- rine sanıklar, avukatla- n ve bine yakın dinleyi- ci ortamı mitinge çevır- diler. Mikrofondan olan- ca sesimle bağırarak 28 soruyu okudum ve mah- kemeye verdim. Bu ko- şullarda yapılan yargıla- mada azmet- tincıler Tür- keş ve Yılma Durak beraat etti. Ancak çete reisi ol- maktan mah- kûm olmuş- larsada Aske- ri Yargıtay'da bilerekbuce- zalarkesinleş- tinlmeyip za- manaşımına uğratıldı ve dava düşürüldü. Türk- ler'e ateş edenlerden Ab- dülsamet Karakuş ve yardımcısı AydmEryıl- maz feri (yardımcı) fa- il olarak ceza aldılar. ÜnalOsmanağaoglu fı- rarda idi. - Osmanağaoglu ya- kalandıktan sonra dava nasıl sürdü? - Ben her yıl savcılık- lara, siyasilere bu sanı- ğın bulunup > r argılanma- sı için başvurdum. Os- manağaoglu, Kuşada- sı'nda devletin bir kuru- luşunda işletmecilik ya- parken ortaya çıktı. Da- ha düne kadar tüm sol- cular için poliste verilen ıfadeler dehl kabul edi- lerek mahkûm edihnış- lerken MHP davasında ve tetikçi Ünal Osmana- ğaolu için hazırlık aşa- masuıda aleyhine veril- miş ifadeler geçerli sa- yılmadı. Delil yetersiz- liğınden beraatine karar verildi. Temyiz ettim, Yargıtay karan lehimi- ze bozdu. Yargılama 25. yılında devam ediyor, peşını bıramayacağız. 'Uyuşturucu ve katliam' Yarın: '82 ruhu Susurlukkazasının ar- dından ortaya çıkan si- yaset-mafya-polis üçge- nıne karşı duyulan tep- ki üzenne geniş katılım- h "Aydınhk İçin 1 Daki- ka Karanhk'' eylemle- ri gerçekleştirildi. Eyle- me öncülük eden "Yurt- taş Girişi- mi"nin söz- cülerinden Avukat Er- ginCinmen. Susurluk çe- tesini 12 Ey- lül öncesi köklerini şöyle anlat- ü: "1 Mayıs 77, Sıvas, Kahraman- maraş. 16Martkatliamı yargrya v«poüsegöre fa- ili meçhuklür. Açdan ba- zı davalar da gösterme- Hkti. Olayın ardındaki MHP militanlan ile de- rin devlet diye adlandır- dığımız birtakım nıih- raklann kışkıtmasıyla mevdanagehnişolaylar- dL* Hem DevletGüveıüik Mahkemesi'ndeki Su- Avukat Ergin Cinmen surluk davasına bakb- ğımızda Çatta'ya Meh- met Özbay kimliğini ve- renin dokunulmazhğı dobyisrvlayargdanama- yan Mehmet Ağar oldu- ğunu görüyoruz. Haluk Kırcı üzerinden devlet görevüsi ol- duğuna iliş- kin yazıyı Mehmet Ağarvermiş. Bu bilgiler DGM fezle- kelerinde, Kutlu Sa- vaş'ınyazdı- ğıBaşbakan- lıkTefÜşKu- rulu'nun ra- porunda yer akü.Çathve arkadaşlan- na KenanEvrenbaşkan- hğındaki Milli Güvenlik KonseyiGenel Sekreter- liği zabıtlanndan yurt- dışı devlet görevleri ve- rildiğini görüyoruz. Sö- zün bittiği yer burada dunıyor. 12 Eylül fotosubuçer- çevede beffl. UvT^hırucu kaçakçılığı. katliamla birîeşmiş durumda kar- ŞKimıza çıkıy or."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle