23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLÛL 2005 PERŞEMBE 10 BNCELEME Felaketin hemen sonrasındaki ilk müdahalelerle insanlardaki duyarhlık azalmaya başlıyor Depremunutuluyor (Şekil-2) flfetin açığa • cıkardı ERHAN KARAESMEN rürkiye'yi sarsan Marmara-Kocaeli felaketi ile Düzce- Kaynaşlı-Bolu afetinin ardından kalabahk gruplar gelecekteki bir depremin sonuçlannın neler olabileceğini daha çok tartışmaya başladı. A ncakbu /\ duyarlılığın JL3L. azalmaya yüz tuttuğu gözleniyor. Afet olayına gösterilen umursamazlık, ilgili ve yetkili kurumlar üstünde baskı oluşturulmasına engel olmaktadır. 17 Ağustos 1999 Gökük kıyametinin görünüşü, deprem oluşumunun yol açüğı sonuçlann dramatik bir özetini vermektedir. (Fotoğraf: AA) Ülkemizde deprem olgusu ve kavramı çok uzun yıllar 1939 Erzincan felaketiyle özdeş- leşmişti. Arada yaklaşık her iki buçuk sene- de bir gıbı önemli say ılabilecek sıklıkta ve bır bölümü de büyük yıkımlara yol açmış dep- remler yaşanmış ohmasına karşın Erzincan dep- remi hep büyük referans nıteliği taşır- dı (1970 Gediz, 1974 Lice, 1976 Muradi- ye Çaldıran gibi ağır yıkıma yol açan deprem- lere karşm hep Erzincan hatırlanırdı). Ancak, 1999'da 17 Ağustos'tayaşanan Mar- mara-Kocaeli felaketi ile arkasından 12 Ka- sım'da gelen Düzce-Kaynaşh- Bolu afeti Türk teknik ve sosyal yaşamında yeni anlayışlann belirlenmesine yol açtı. Kamuoyunun ürkün- tüyle kanşık da olsa belli bir dikkat gösterme- si yönünden yeni bir sayfa açüdı. Türk insa- nı, en azından, Istanbul-Marmara-Trakya ke- siminde yaşayan kalabahk gruplar, gelecek- teki bir deprem afetinin sonuçlannın neler olabileceğini daha çok tartışmaya başladı. ZAMANLA AZALAN İLCİ Aslında ve maalesef, bu merakın ve ılginın toplumkatmanlan bakımındanve coğrafya ola- rak tüm ülkede her kesimde yerleşik olmadı- ğı gözlenmektedir. Türkiyemizde ya da gehş- mesini tamamlayanrıamış ve afet riski yüksek topraklar üzerinde yaşayan pek çok diğer top- lumda da afete karşı duyarlılığın organik bır süreç haline gehnediği bilinmektedir. Bu konulardaki çeşitli yayınlanmızda ve ulusal-uluslararası sunumlanmızdakuUandı- ğımız bir şematik açıklamayı burada da yine- lemekte yarar görüyoruz.(Şekil-l) Şematik olarak betimleyici bu şekilde üstte deprem afetinin artık ülkemizde de kayıtlan rahathk- la ahnabilen yer hareketlerinin ya da yerde dep- remden oluşan hareketlerin zamana karşı de- ğişimıni gösteren bir diyagram verilmiştir. Deprem yer hareketi ölçümleri birkaç sa- niyeye sığmış ana şoklardan sonra hareket- lerin bir süre daha ve bazen de "artçı şoklar" biçiminde günlerce devam edebıleceği bilin- mektedir. Günler. haftalar sonra artık yer ha- reketi kalmaz. Aynı yörede 30-40yıl sonra mey- dana gelmesi olası bır yeni depreme kadar yerküresi ve toprak uykuya yatar. Sonrakı depremde ani bir harekete geçiş kendini gös- terir. Yine yıkımlar ve can kayıplan. artçı şok- lar... Şekildeki alt diyagrama gelince;burada toplum merakınuı, ilgisinın ve duyarlılığının değişim biçimi özetlenmiştir. Afet yaşayan yöre halkı başta olmak üzere ülkenin çeşitli kesimlerinde haftalarla ifade edilebılecek bır süre boyuncapanik ve korkuyla kanşık bır yo- ğun duyarhlık yaşanır. YlLDÖNÜMLERİNDE HATIRLAN1R Depremin hemen sonrasındaki ılk kurtar- ma ve yara sarma müdahalelen ile birlikte bu duyarhlık azalmaya yüz tutar. Kısa bır süre son- ra da tamamen ortadan kalkar ve uykuya ya- tar. 30-40 yıl sonraki benzeri bir afette panik- li bıçimde yeniden uyanmak üzere. lstanbul'daki bazı çok özel merakh kişiler, T1 Yıh (YearTI) T2 Yılı (sonraki depremin yılı) (Year T2 of the next Earthquake) Ilk 48 Sonraki saat hafta Yıliar boyu gizli bir drama hazırtanış dönemi Tekran Tekrarı (First48 hours) (Week later) (A long period of pre drama) (Repeated Phenoma) Sosyo-Politik Duyarhlık (Socio-Political Sensitivity) (Şekil-l) uzmanlar ve ınsan gruplan dışmda hem afet nski yüksek kentlerde hem de ülke genelin- de şu anda buna benzerbir olguya tanıkhk edil- mektedır. 1999 büyük afetlerinin altıncı yılı dolayı- sıyla geçen haftalarda yazılı ve görsel yayın organlannda "Hiçbirders ahnamadT. "Hiçbir şey yapıtauyor" biçiminde yakınmalann yer aldığını hatırlayalım. Afetlenn yedincı, sekı- zıncı...yıllanndadamuhtemelenbir-ikigün- lüğüne bunabenzer biraz gürültü kopanhp son- ra ardı bırakılacaktır. Kamuoyu ilgisi ve duyarlıhğı, yıllar sürecek uzun ve denn uy- kusuna devam edecektir. Kamu- oyu duyarlıhğındaki bu süreksiz- lik ve afet olayına toplumsal öl- çekte gösterilen umursamazlık, ilgili ve yetkili kamu kurumlan üs- tünde yeterince baskı ve dürtü ya- ratıhnasma engel olmaktadır. Aynca. ilgili kamu kurumlan- nın bu alandaki ilişkileri verimli bir sonuç almaya yönelik değil- dir. Aralanndaki yetki ve sorum- luluk dağılımı belirsizdir. Garip ve yersiz ön kapma ve güç gösterme eğılimleri ortada do- laşır. Olayın yerel yönetimler ile merkezi yö- netimler arasındaki işbirliği ve eşgüdümsel ça- lışma boyutlan da zayıftır. Sivil toplum kuruluşu niteliğinde iyi niyet- li bazı yabancı kurumlann insani yaklaşımh ga>Tetleri de tek başına yetersızdir. Burada "toplumsal eğMm" de aşikâr bi- çimde bir temel sistem eksıkliği olarak ken- dini ortaya dökmektedir. ÇİlDDETLf YIKIMIN OLUŞUMU Dev enerji boşalmasıbihndiği gibi şiddetli yıkımını saniyeler mertebesinden çok kısa bir zaman dili- mine sığmış şiddetli sar- sıntılardan almaktadır. Yer- kabuğunun üst yüzeyinde hissedilen ve ölçülebilen bufıziksel etkiler, bilindi- ği gibi yer örtüsû aşağı- smdaki gözükmeyenbaş- ka hareketlerin ve orada- ki olağanüstü enerji bo- şalmasınm bir ürunüdür. Fay hatlan, fay sistem- leri ve bunlar boyunca yer alan çok kalın levhalarda- ki iç sürtüşmeler ve den- geleşmeler, kürenin mer- kezindeki sıcak magma- dan yukan doğru oluşan konveksiyon akırnlannın da etkisıyle faylarda kınl- maya yol açabılrnektedir. Bu gözükmeyen derınlik- lerde ortaya çıkan kınl- malar hayal edilrnesi çok zor bir enerjı degişimine ve boşalmasına yol aç- maktadır. "Erg" adını taşıyan enerji birimi dilinde ko- nuşulduğun^a 1050-1060 gibi, hayal üstü büyük enerji miktarlannın ser- bestlenmesine yol açmak- tadır. DALCA HAREKETİ Yer yüzeyinin epey alt- lannda adına kısaca u kay- nak" denen bir yörede oluşmuş enerji boşalması, o kesimden hareketle ka- lın toprak ve kaya tabaka- lannı geçerek yerkabuğu- nun en üst bölgesine doğ- ru ulaşan bir sarsıntı hare- keti dalgası yaratmakta- dır. Bu dalga hareketinm üst yüzeyde ortaya çıktı- ğı kesimlerde ölçümlerya- pılarak hareketin anato- misi behrlenebilmektedir. Kabuğun en üst tabakala- nnda enerji açığa çıbşı bü- yük yüzey çatlaklanna ve çeşitli jeomorfölojik olu- şumlara yol açar. Bu yörelerde insanlar yaşıyor, bınalar ve diğer çeşitli yapılar bulunuyor ise bunlann tümü de bu şiddetli yer hareketlerin- den nasiplerini alırlaf. Eşgüdümlü bir planlama ve uygulama mekanizması kritik önem taşıyor Afet yönetimine hazırbk¥"|epremin çeşitli boyutla- X-/nyla ilgili toplumsal al- gılama ülkemizde henüz emek- leme çağındadır. Uzmanhk çevTeleri depremin ne olup ne olmadığını ve hasarlannı azalt- mak üzere neleryapılması ge- rektiğini anlamaya yeni yeni başlamışlardır. 1970 Gediz depremindeki ilk uyanmadan bu yana, bu anlama başlangıcmın 30 küsur sene beklemiş olduğuna dik- kat çekilmelidir. Eşgüdümlü bir planlama ve uygulama me- kanizmasının harekete geçiri- lebilmesi için de epeyce bir on yıllann daha geçmesi ge- rekebilır. Kökten değilse bıle kısmi bazı çözümlere fazla ge- cikmeden ulaşüabileceği umu- duyla biraz daha bekleyelim. Bu bekleyiş içinde üzerin- de durulması ve geliştirihne- si gereken anlamlı bir kavra- mın "afet yönetimi" olduğu belirtihnelidir. Afet yönetimi, bütüncül bir yaklaşmı içinde sadece afetlerden hemen son- raki ilk yara sarma ve biraz daha uzun soluklu yerel ve bölgesel normal yaşama dön- me uygulamalarının ötesine geçmektedir. Yara sarma ve düzenli yaşa- ma yeniden dönüş (rehabilitas- yon) müdahaleleri kadar önemflVe bu işin köküne da- I)eprenıdensonrafelaketZ£deleryıkılanevlerininyakııundabannnıa>açalışn. (Fotoğraf. AA) ha fazla inen gayretlerin de gösterilmesi gerekir. Bu alan- da "sonraki kaçınılmaz dep- remlereşimdidenhazırtıklı ol- ma yohında" çahşmalar ön- celik kazanmak zorundadır. Bu çalışmalann ince teknik aynntılara inen araştırma-ge- liştirme bovoıtlan olduğu gibi yukanda sözü edilen afetle il- gili toplumsal eğitimi düzen- leyici gayretleri kapsaması ge- rekecektir. Afet vönetimi ol- gusu işın, tüm bu yönleriyle, eşgüdümlü biçimde yürütül- mesine yardımcı olma ve yol gösterme amacını taşıyacaktır. Bu arada Istanbul, Izmır, Bursa gibi afet nskı taşıyan kentlerimizde de kamusal ör- gütlenmeyle ya da toplumsal dürtüyle bir sonraki depreme hazırlıklı ohna yolunda me- safe alınamadığı aşikârdır. ts- tanbul ile ilgili olarak, zaman zSman biraz da spekülatif abartmalarla düe getirilen dep- rem riskine karşı şimdilik çok fazla bir şey yapılamayacağı acı gerçeğini herkes kabullen- mek zorundadu-. tstanbul'u da ilgilendiren bir yeni Marmara depreminin gürültüsü kopanldığı kadar çabuk değil biraz daha gecik- meli olarak ve hasar mertebe- si biraz daha düşük olarak ken- dini gösterebıleceği umudu ta- şınmalıdır. îmar disiplini yaratmada güçlükler -f'j lkemizde yapı kalitesinin düşüklüğü, U özellikle sıradan bina türündeki yapılarda sergilenen akıl almaz özensizlik ve temel yapım bilgilerinden yoksunluk, can kayıplannın ve maddi hasarlann temel kaynağı olarak kendini her zaman ortaya dökmektedir. Toplumsal duyarlıhğın yukanda değinilen süreksizliği, yurttaşlar tarafından bir yapı kalitesi yükseltilmesi talebi yaratılmasını çok zorlaştırmaktadır. Yapı müteahhitliğinin çok kolay bır iş olduğu düşüncesi, inşaat işıyle uzaktan yakından ılgısi olmayan değişik serbest meslek kesiminden ve hatta ışsizler grubundan pek çok kişinın bina inşaatı işine bulaşmalanna yol açmıştır. Yapım disiplınine saygıh bir örgütlenme gerçekleştirememiş, aynca "işi iyi yapma" profesyonel terbiyesinden ve endişesinden yoksun; bunun yanı sıra yapı projelendirme ve uışa etme alanında temel bilgilerden nasibini hiç almamış pek çok küçük müteahhıtçik ortalığı doldurmuştur. K A Ü T E L İ KONUT İNŞASI Çok garip bır karşıtlık olarak, Türk inşaat sektörünün önde gelen kalifiye birkaç yüz müteahhit firmasının ise uluslararası pazarlarda son otuz senedir başan ile çalıştığı ve giderek kapasite geliştırdiği hatırlanmalıdır. Ancak sözü edilen bu düzgün firmalar ülkedeki küçük bina yapım ışlerine girememektedir. Son yıllarda belli bir yaygınlık kazanan toplu konut sıteleri yapımı ışinde bu önde gelen müteahhitlik güçlerinin de rol ahnaya başladığı izlenmektedır. Ancak bu durum Türkiye'deki ortalama yapı kahtesini düzeltmeye yetecek güçlü birakım yaratamamaktadır. Dolayısıyla uzmanlık çevrelerinde, teknik meslek odası camialannda, üniversitelerin ilgili araştırma odaklannda yıllarca dile getirildiği ve bu satırlann yazannın da belli katkılar koyduğu arayışlarla ülkede yapı kalitesinin yükseltilmesinin en etkin yolunun sıkı ve disiplinli bır "kalite denetim ve sigortalamasr sistemi geliştirmek olduğu görüşüne vanlmaktaydı. 1999 felaketlerinden sonra ilgili kamu birimleri de bu görüşü benimsemış ve ilgili yasal düzenlemelerin yapılması yoluna gidihniştir. Bu amaçla, ilki "kanun gücünde kararname", ikincisi ise "kanun" şeklinde olmak üzere iki yasal metin üretilmiş ve hayata geçirilmesine çalışılmıştır. Bu metinlerin hazırlanışında ilgili tüm uzmanlık çevrelerinin görüşü alınamamış (ya da o günler iktidarmın politik tercihleri dolayısıyla alınmamış) olduğu bilinmekteydi. İlgili kamu birimlerinın acele yetiştirme baskısı altında bazı önemli noktalan dikkatten kaçuTnasının da sonucu olarak ülkede yanm yamalak bir kalite denetim sistemi, sigortacılık dayanağmdan da yoksun biçimde, oluşturulabihniştir. Uygulaması da açıkçası kör topal ve yan verimli yürümektedir. CöÇÜN OLUMSUZ ETKİLERİ İlgili uzmanlık gruplan daha olgun ve uygulanabilme pratiği daha iyi düşünülmüş bazı yasa taslaklan üzerinde çalışmışlardır. Hükümetin ve yetkili bakanlığın bu konu üzenne fazla gecikmeden eğibneleri beklenmektedir. Ancak eksik gediklerine rağmen yapıda kalite denetimi kavTamuıın kanun yapma dilıne girmiş oluşu ve artık bundan sonra bir referans oluşturma gücüne sahip bulunuşu da bir kazanç olarak düşünülmelidir. Îmar düzeninin bozukluğu ise sadece yasal düzenlemelerle düzelebilecek cinsten değildir. Ülkenin içine girmiş bulunduğu kasabasal türden kent büyümesi sadece büyük kentlerde değil, Anadolu'nun taşra kesiminde de çok yaygınlaşmıştır. Buralarda bir kentlilik bilinci ve kültürü içinde imar disiplini ve terbiyesi yaratılabilmesi çok güçtür. En azından önümüzdeki birkaç on yıl için çok güç olacağı açıktır. îmar düzeni umarsızhğı ile ilgili olarak iç göç olgusunun oynadığı olumsuz ve edilgen role yukanda değinilmişti. Ancak bu işin temelini ilgilendiren nazik ve dikenlı konuyu bır de ilişıkteki illüstratif şekillerle canlandırmakta yarar görülmektedir. (Şekıl-2 ve 3) YARIN: METEOROLOJİK KARAKTER TAŞIYAN AFETLER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle