Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLÜL 2005 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
İbretle Okunmalı!..
"Türkiye'nin yeni baştan ihyası."
Bunu, günümüzde de isteyenler var! Gizli açık
niyetlerle gündeme getinmek özleminde olanlar!..
Onlara göre, ulusal bir devletin kurulması, içinde
yaşadığımız çıkmazlann nedenidir...
Iktidar partisi de, yıllardır özlemini çektiği bir ılım-
lı ya da ılımsız Islam cumhuriyetini kurmayı hesap-
lamıyor mu? "Demokrasi bizim için amaç değil,
araçtır" diyenler boşuna mı konuştu? Atatürk
cumhuriyetini bambaşka biryöne, birniteliğe ka-
vuşturmak heveslileri az mı?
Korkunç bir cinayete kurban giden Prof.Dr. Ca-
vit Orhan Tütengil'in katilleri hâlâ ortalıkta dola-
şıyor! Arayan mı oldu, soruşturan mı oldu? Çap-
raz ateşle Levent yokuşunun başında kattediten sev-
gili dostumu bir kez daha sevgiyle anmak istedim.
Bir kitabı elime geçti krtapfığı düzeltirken... Bir
belge, hem de öyle bir belge ki, dünün, bugünün
cumhuriyet, Atatürk düşrnanlannıyıllaröncedenbe-
lirleyen bir belge...
Tütengil, Londra'daki ünlü British Museum'da in-
celemeler yaparken bulmuş, özetleyerek de olsa,
Türk kamuoyuna sunmakta yarar göımüş... Şim-
diki kuşaklar bilmezler, Lozan Konferansı'nın ikin-
citemsilcisi Dr. Rıza Nur'dur. BirinciTBMM'debir
süre sağlık ve milli eğrtim bakanlığı yapan, önce
Ittihatçı, sonra Itilafçı olan kişi!..
Irkçı, Turancı fikirieri nedeniyle bir yana itilince
yurtdışına gitmiş, orada anılannı yazmış, hepsini
British Museum'a vermiş. lleri sürdüğü koşullar
şöyle:
"Hiçbir kimse, varisleh bile yazmalan hiçbir ba-
hayla geriye satın alamayacak... British Museum,
bu yazmalan bağışlayanın mührü ile paketlenmiş
olarak saklayacak... Adı geçen yazmalar 1960 yı-
lına kadar okuyuculara sunulmayacak..."
Dr. Rıza Nur'un müzeye emanet ettiği eserter, anı-
lar, şiirler vb. Amaen ilginci "Türkiye'nin Yeni Baş-
tan İhyası ve Fırka Programı"d\r... "Türkçü" adın-
da bir partinin kurulmasıdır. Programın 96. mad-
desinde ise şunlar yazıhdır:
"1. Mustafa Kemal Paşa'nın iskatı ve cezalan-
dırılması 2. Mustafa Kemal Paşa'ın ve onun aleti
olup mevkide kalmak ve servet yapmak için her
kötülüğü kabul ve icra eden Ismet Paşa'nın ce-
zalandınlması... Bütün fenalıklardan kanun huzu-
runda Ismet mesuldur. 3. Erkânı Harbiye Riyase-
ti'nden Fevzi Paşa gibi şenre alet olan birinin kal-
dırılması."
Aynca Meclis'ın feshedilmesi, Mustafa Kemal, Is-
met Inönü ve tüm vekillerin tevkif edilmesi! Musta-
fa Kemal heykellerinin imha edilmesi; eski yazının
adesi, cumhuriyet bayramlannın kaldınlmasıL
Prof.Dr. Cavit Orhan Tütengil'in 1965 yılında ya-
yımlanan "DoktorRızaNurÜzerine'adh kitabı, hem
yakın geçmişe, hem de günümüze düşünülecek
sorular getirmektedir. Yeniden basılıp yayımlan-
mast ve önemle üstünde durulması gereken bir ki-
tap... Hele şu 30 Ağustos günlerinde özellikle!..
SHP SOSttLDEMOKMT HALK PARTİSİ
fSTMBUL k. ÖRCÜfTÜ
EYLÜL «yi ETKlMJKLBtl
/ ŞENLİK: 1 EYLÜL DUNYA
BARIŞ GÜNÜ KUTLAMASI
01.09JOÖ5 SAAT: 20.00 Giriş Serbesttir
Bahçelıevler. Siyavuşpaşa, Mılh Egemenlık Parkı
Konu$macı: flyas SALMAN (Sanatçı)
Gûlcıhan Koç ve sürpriz sanatçılardan
Banş ve Kardeşlik türkülen.
/PANEL:4EYLÜL'SIYAS
KONGRESİ'NİN 'KURTULUŞ
SAYftŞI'NDAKİYERİ
VEÖNEMİ
04.09.2005 SAAT: 11.00 Giriş Strbesttir
Mecidheköy Kfiltûr Merkezi (Kat otopark ûstö)
Av Ahmet G. KETENCİ (Mv Genel Sekreter)
Prof. DT Toktamış .ATEŞ (Bılgı Cnv. Öğr Üyesı)
Prof. Dr. Ahmet SALTUKIADD Genel Bşk. Yfd)
/ MİTESG: ANAYASANIN GEÇİCİ
15. MADDESİ KALDIRILSIN
DARBECİLER YARGILANSIN!
Tam demokrası için gücümüze gûç katm.
11.09.2005 Saat: 14.00 Kadıköy Meydanı
/ SEMÎNER: SİGARAYI
BIRAKMA SEMİNERLERİ
Sigaradan kurtulmak isteyenlere müjde!
1415.09.2005 Saat: 18.00-20.00
SHP tl Merkezi (Randevu ahnız)
• PLATFORM: İSTANBUL'UN
YÖNETÎM PROJELERİ
Istanbul'un yönetimi. Istanbul'un gûvenliği
ve Istanbul'un kentsel dönüşümü.
12.092005 Saat: 18.00 SHP tl Merkezi
/KADIN:MÜCADELECÎ
KADCVLARI
ÖRGÜTLÜYORUZ
Kadınlarunızııı yasal haklan (YenıTCK)
Konuşmacı Av. Nazan MOROĞLU
F.09.2005 Saat: 14 00-16.00 SHP Ü Merkezi
• GENÇLİK: YETENEKLİ
GENÇLERİ EĞİTİYORUZ
Konulanmız: Kûltûr. sanat, spo:
24.09.2005 Saat: 14.00 -16.00 SHP D Merirea
TÜM HALHMIZ DAVETLtDtR.
Dr.BeyzadeÖZKAHRAMAN
İlBaşkaoı
SH? fSTiNBO. tL BAŞKANLIĞI
ibUn flirmrt Cjd. Hrat Sot \o:: K»f 5 Şijli TdTıJu: 0 212 2% 50 <»
nrajtpstanbal.or; F-m>il: tmozkıhrımıi! ishpntinbd.org
Banş Ancak Adaletle Sağlanabilir!
Emperyalist politikalar, kimi zaman ülkeleri birbirine kırdınrken kimi
zaman da aynı ülkenin insanlannı birbirine düşman etmektedir. Bütün bu
düşmanlıklar, savaşlar, çatışmalar ve terorizm, bölgemiz ile dünyanm
karanlık yüzünü hazin bir biçimde ortaya koymuştur... Banş politikalannı
acılan silerek izlemek güçtür, ama bu güçlüğe rağmen Mustafa Kemal gibi
banş yolunu takip etmek birincil görevimiz olmalıdır...
Prof. Dr. MllZafiFer ERYILMAZ Çankoya Belediye Başka,
I
Eylül Dünya Banş Günü. îkinci
Dünya Savaşf nııı başlangıç tarihi
dikkate alınarak, insanlığın savaş
belasından kurtulması adına her yıî
değişik etkinlildere konu olmakta-
dır... Herkesin Fransa'ya saldırmasmı um-
duğu Hitkr'in, bir şaşırtmacayla 1 Eylül
1939 sabahı Polonya'ya girmesi ve ardın-
dan Ingiltere ve Fransa'nın AJmanya 'ya sa-
vaş ilan etmesiyle tkinci Büyük Savaş pat-
lak vermişti... Birinci Dünya Savaşı adı her
ne kadar dünya savaşı olarak konulmuş ol-
sa da temelde Kjta Avrupası "yla sınırlı kal-
mıştı... Dünyarun ilk globalleşmesi de di-
yebileceğimiz yeryüzünün her tarafını yan-
gın yerine çeviren asıl savaş, Üdnci Dünya
Savaşı'ydı...
Bugün insanlık tarihi boyunca yaşanmış
onca yıkıma. vahşete rağmen savaşlann dur-
durulamamjş olniası. bizi savaşlann köken-
lerini sorgulamaya yöneltmelidir...
'Savaşa son veren banşlar' asla savaşlara
son vermemiş, verememiş, savaşlar hep ba-
nşa çeşitli gerekçeler üreterek son vermiş,
fiili durumlar yaratmıştır...
Binlerce yıllık insanlık tarihinin her yüz-
yıla bölünerek yapılan hesaplamalannda,
87 yılın savaşlann yarattığı kan banyosuy-
la, 13 yılın ise banşla 'banşık' halde geçti-
ğini göstermektedir... Keza 15. yüzyılla 20.
yüzyılın savaşlar düzeyinde oransal bir kı-
yaslamasını yaptığımızda, modern çağ ola-
rak nitelenegelen 20. yüzyılın 300 kat da-
ha fazla savaşa sahne oldugunu söyleyebi-
liriz...
Savaş, ünlü AJman generali Karl Von Cla-
usewitz'in dediği gibi "pobtikanın başka
araçlaria sürdüriilmesidir" Kaba gücün bir
çekim merkezi olarak kendisini ortaya koy-
duğu savaşlar, temelde dünyanın adaletsiz-
liklerle örtülü olmasından ve güce tapınma-
ya dayalı anlayışlardan kuvvet almaktadır...
Bugün dünya nüfusunun yüzde 80'i var
olan üretimin yüzde 20'sine ancak ulaşabi-
liyorken, nüftısun yüzde 20'sini oluşturan-
lar ise yüzde 80'ine hükmektedirler...
Eskiden Doğu-Batı kutuplaşmasının, ça-
tışmasının ve bunun yön verdiği 'Soğuk Sa-
vaş'ın gerilim odağını oluşturduğu bir dün-
yadan, tek kutuplu ama Kuzey-Güney bö-
mnı
lünmesinin kendisini hissettırdiği bir küre-
selleşmeye 'methiyeler altmda' geçiş yap-
tık... Mevcut küreselleşme zengin ve fakir
ülkeler arasında barikatlar kuran, Kuzey' in
gücünü giderek pekiştiren, Güney'i ise ken-
di kaderiyle baş başa bırakan bir sosyal ada-
letsizliği çoğaltma mekanizması olarak iş
görmektedir... Savaşlan durdurmamn ilk ve
asıl yolu, bu adaletsizliği durdurmak, dün-
yadaki kaynak paylaşımını tüm uluslara ve
bireylere yaygınlaştırmak olmalıdır... Aksi
halde sadece savaşlara, yani sonuçlara kar-
şı çıkarak, savaşlann durdurulabileceği boş
inancıyla uğraşır dururuz... O halde savaş-
lara karşı durmak, yerküre üzerindeki eko-
nomik ve sosyal eşitsizliklere karşı çıkıp
bunlann giderilmesine dayalı yeni bir dün-
ya sistemi kurulmasıyla mümkün olabilir,
ancak o zaman insanlar arasında savaşın
anlamsızlığı çıplak bir biçimde görülebilir
ve yeni ilişki biçimJeri çok güçlü bir biçim-
de filizlenebilir... Kant'ın dediği gibi: "Sa-
vaş >a ortada savaşüacak bir şey kabııajın-
ca ya da yerylizünün her köşesinde genel
kabul gören bir törel anlayış sağlanmca so-
na erecektir.''
1945 yılında uluslararası çatışmalann son-
landınlması, ülkeler arasında sosyo-kültü-
rel etkileşimlerin arttınhnası, güçlü ileti-
şim kanallannın yaratıhnası ve en temelde
savaşlan oluşturacak koşullann ortadan kal-
dınlması amacıyla kurulan Birleşmiş Mil-
letler, ne yazık ki öngörülen misyonunu ve
sorumluluğunu yerine getirememiştir. Bu-
gün artık BxM'nin misyonunun tartışılma-
sının nedeni de budur. Irak'ın işgal edilme-
si öncesinde BM Genel Sekreteri'nin diya-
log çağrılannın sonuç vermemesi ve
ABD'nin müttefikleriyle hareket ederek iş-
gali gerçekleştirmesi, BM'nin konum ve
etkinliğine ilişkin tartışmalan alevlendir-
miştir.
Ulkemiz açısından bakıldığmda, Cum-
huriyetimizi kuran, ulusal bilincimizi güç-
lü biçimde ortaya çıkaran Mustafa Kemal,
savaşın bir ülkede yarattığı tahribatı ve bu
tahribatuı enkazı alnnda uç veren acılan
Kurtuluş Savaşı koşullannda test edip gör-
müştü. Onun için 'Yurtta banş, dünyada
banş' şiannı benimsemişti... Türkiye bu şi-
ara uyarak savaşlardan sakınmasmı bilmiş-
tir. Bu şiann ülkemiz dışında, özellikJe de
çe\Temizde yeteri kadar hayat bulmaması,
bugünkü sorunlann bu denli ağır bir biçim-
de yaşanmasının da nedenidir.
Emperyalizmin uyguladığı senaryolar,
Ortadoğu'da ve .<\nadolu'da milyonlarca in-
sanın kaybedihnesine, doğal kaynaklannın
tükerilmesine. şiddetin bir gerçeklik olarak
kabul edilmesine sebebiyet vermiştir. Em-
peryalist politikalar, kimi zaman ülkeleri
birbirine kırdınrken kimi zaman da aynı ül-
kenin insanlannı birbirine düşman etmek-
tedir. Bütün bu düşmanlıklar, savaşlar, ça-
tışmalar ve terorizm, bölgemiz ile dünya-
nın karanlık yüzünü hazin bir biçimde or-
taya koymuştur... Banş politikalannı acıla-
n silerek izlemek güçtür, ama bu güçlüğe
rağmen Mustafa Kemal gibi banş yolunu ta-
kip etmek birincil görevimiz olmalıdır...
Bu karanlık perdenin yırtılmasına ve in-
sanlann özgür biçimde yaşamasına yöne-
lik en büyük ve kutsal mücadele, hiç kuş-
kusuz Mustafa Kemal tarafından verilen
özgürlük ve bağımsızlık savaşıdır. Dayatı-
lan savaş ve esarete halkının gücüyle karşı
çıkan bu büyük devrimci, aynı zamanda
dünyanın görebileceği en büyiik banşsever
insanlardan biridir. Mustafa Kemal banşı bir
polıtıka olarak değil, bir yaşam biçimi ola-
rak görmüş ve bunun için mücadele etmiş-
tir. Iç banşın ve dünya banşının birbinyle
olan ilişkısını 'buformfildeyatanprobkma-
tiği' ve gerçekliği çok iyi bir biçimde kav-
rayan Gazi, bütün Ortadoğu'nun, Balkan-
lar'ın ve Kafkaslar'ın banş içinde yaşama-
lan için büyük uğraşlar sergilemiş ve bu
konuda kurumsal ittifak ve yapılann oluş-
turulması için öncülük etmiştir. Eğer o gü-
nün koşullannda bu büyük devrimcınin or-
taya koyduğu düşünceyi anlayabilen ve ya-
şama geçirebilen liderler olsaydı, bugün
bölgemiz emperyalizmin kuşatılnuşlığı al-
nnda olmayacaktı.
Dünyamızın baştan başa banş içinde ya-
şaması; adaletin, özgürlüğün ve eşitliğin
eşanh olarak var olmasıyla mümkün olacak-
tır. Bunun için mücadele etmeliyiz. Yanı
başımızdaki insanla, komşumuzla. farklı
din, dil, ırk ve mezhebe ait olanlarla empa-
ti kurup yaşayabilirsek, şiddeti tümüyle ya-
şammıızdan çıkarabiliriz.
Martin Luther Kingın dediği gibi: "Kuş-
lar gibi uçmasmı, bahkJargibi yüzmesiniöğ-
rendik, ancak bu arada çok basit bir sanaö
unutruk; kardeş olarakyaşama\T._" Kardeş
gibi yaşamayı öğrendiğimizde, Beet-
hoven'nın insanlığa, banşa ve kardeşliğe
adanmış 9. Senfoni'sini de başka bir kulak-
la dinlemiş oluruz.
Vatan da Albayrak da Hepimizin...
Hikrnet ALPTEKİN zimat Yük. Müh.
Y
ıl 1957. Ankara Bahçe-
lievler"de Diyarbakır
Öğrenci Yurdu'ndayım.
Bir akşamüzeri, sekiz-on ar-
kadaş Türkiye, Atatürk üzeri-
ne konuşuyoruz. Biriyle ters dü-
şüyorum. Aramızda bir thsan
Ağabey var. Kendisi hukukçu
ve ozandı. Söze kanştı: "Bende
Ankara'ya ilk gekiiğimde fark-
b düşünürdüm. Ama gördüm
ki; Atatürk'ün Ankara'a fakûl-
teleri, hepsi hepimizin. Kimse
kimseyi a\ırmnor. Okudum, öğ-
rendim, memleketime dönüyo-
rum" dedi. Tartışma da alev-
lenmeden kapandı... O söyleşi-
den Şejiı Sait, Said-i Nursi gibi
isimleri ve dolayısıyla etnik ve
dinsel etkilenimleri anımsıyo-
rum. Yine o günlerin sakin, gü-
zel Diyarbakır'ında bisikletiyle
vızır vızır dolaşan ABDli gö-
nüllü "Con Amca" ve onun özel
ilgi gösterdiği, ufak tefek, se-
vimli Ermeni arkadaşımızı da
hatırlıyorum.
Diyarbakır'a, üniversite son-
rası da geldim. Tanmcıydım.
Verdiğim sevginin fazlasını kent-
lisinde, köylüsünde, tarlasmda,
bağında, bahçesinde buldum.
Yıllar öncesinin Istanbul, h-
mir basınında -firsat buldukça-
yazar, vurgulardım: Güneydo-
ğu'dan başlayacak bir toprak re-
formu, ülkemiz koşullannda bir
gereksinim, bir zorunluluktur.
Emlakçi vitrininde, satılan kö-
yü... Hasatta ağayla buğdayı pay-
laştıktan sonra; tarlafarelerinin
toprakta açtığı galerilerine taşı-
dbğı başaJdan kazarak çıkaran ve
aralannda bölüşen köylüleri...
Sanayileri yeterince gelişememiş
kentlerin, sağlıklı bir kentleş-
medeki gibi, göçmen köylüleri
kabul edip onlann yerine köye
tarım makineleri gönderemeye-
ceğini... Kentlileşememiş köy-
lülerin, köyde kalan işsizlerin,
Türkiye yannlannda ne sorun-
lar yaratabileceğini yinelerdim
naçizane...
Gerçekten neler olmakta! Üı-
san Ağabey gibi de dinleyen kal-
mamış galiba! Kentli susmuş..
köylü de, siyasetçileşmiş ağa
oyununun, dünkü gibi farkında
değil. Belediyeler, Albayrak dı-
şında bayrak açanlara destek
olurmuş.
Yasalar eksikmiş, olanlar da
gereğince işletilmiyormuş. Kent-
lerde, dağlarda silahh-silahsız
bölücüler kıpır kıpırmış. Evvel
Allah sonra ordumuz, ama top-
rağa düşen yiğitler, yüreklere
düşen acılar da ordumuz kadar
bizim...
Aşağıda iki öneri yanında,
kuşkusuz devletin; etnik ve din-
ci bölücülüğü engellemede yar-
dımcı yasalan hızla çıkarması
kaçınılmazdır.
1) Bu ortamda kentlinin önce-
liği vardır: Silahsız ve demok-
ratça meydanlan doldurarakhay-
kırmahyız: Türkiye, Albayrak
biziz. Bizi kimse bölemez... Ger-
çekten çat kapı gelen yabancı-
lan, örneğin Grozni'ye gönde-
rebiliriz; taş taş üstünde kalma-
mış Çeçen başkentine yardım
etsinler.
Oranın belediye başkanıyla
kucaklaşsınlar... Bizim savaşımı-
mız -Doğu, Batıda- kalkınmak
ve karnı tok bir ulus yaratmak
için olmalıdır.
2) Güneydoğu'da özel giri-
şim, teşvikler vb. ile yeterli iş ola-
nakları sağlanamadı. Aslında
yurt genelinde de durum pek
farklı değil.
Hiç olmazsa kentler bir soluk
akncaya kadar, köylü, yerinde tu-
tulmalıdır. Bu amaçla özgün bir
model önerilecektir: Önce su-
lanabilir alanlardan başlanarak
-nispeten fazla çiftçi ailesini ba-
nndırabilecek- çiftlikler oluştu-
rubnalıdır.
Bir model yaratılmalıdır. Ta-
nm Bakanlığı bu konuda çalış-
malıdu-. Güneydoğu'da tanmın
gelişmesi, hayvancılığın geliş-
mesi için özendirici ve özgün
bir model yaratmak zorundayız.
Bu tanmsal gelişme için ba-
kanhk, tarım örgürü. üniversite-
ler el ele çalışmalıdır.
Koşullann uygun olduğu yö-
relerde bahçecilik yapılacaksa,
termal ısıtma olanaklan bulu-
nan elverişli kesimlerde; çok da-
ha küçük alanlarda, pek çok çift-
çi ailesine yaşam kapısı açılma-
hdır.
Bu yazıda, anılardaki güzel-
likleri de vatan gibi parçalamak
isteyenlere karşı, bazı önlemle-
re değinilmiştir. Amerika ve elin-
deki Tarikat Şeyhi, Avnıpa, Er-
menistan, yerü işbirhkçiler; "Din
özgüriüğü", türban, eyalet, fede-
rasyon vb. deyip Türkiyemizi
açmazlara itmekteler.
Kurtuluş yine, Mustafa Ke-
mal 'in Cepheye Mermi Taşıyan
Kadnugibi yurtse\er olmakta...
Kurtuluş yine -doğulu, batılı de-
meden- kanını bu vatan topra-
ğına akıtan dedelerimiz gibi yurt-
sever oknakta... ve Albayraktan
başka bayrak tanımamakta...
PENCERE
Tatil Düşünceleri...
Her yıl ağustosun sonuna doğru hava bulutla-
nır, biryağmuryağar..
Gök yeniden mavileşip güneşli günler başlasa
da artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz..
Havanın kokusu değişmiştir..
Güneş 'Başak' burcuna girmış, sonbahann gi-
zemi doğaya yansımaya başlamıştır..
Güzelim yaz çekip gitmeye hazırianmaktadır..
Çocukluğumdan beri her yıl bu değişimi du-
yumsadığımdan ağustosun sonunda yağan yağ-
murlarta hüzünlenirim..
Bu sene tatile çıkarken yanıma aldığım kitaplar
arasında "Hüsran Filızleri" de vardı; (Celal Sı-
lay'ın toplu şiirferi) goğe bakıp şairi özlemle andım:
"Bu gökler boşluktan ibaretse
Bir gayesi yoksa yıldızlann.
Gün vakitleh bizden habersizse,
Gökyüzünde bir şey yoktur."
•
Evet, her yıl ağustosun sonuna doğru gök bu-
lutlanır..
Çünkü güz mevsimı gelmektedir..
Gençliğinin sonuna doğru her kadının yüzü bu-
lutlanır..
Benliğindeki güneş Başak burcuna girdiği za-
man kadının her gün baktığı ayna değişiverir..
Kapıyı bilinmeyen biri çalmıştır:
- Kim o?..
-HüzünL
Geriye dönüşü olanaksız, yönü belli, sonu aşi-
kâr bir yolda vanlan aşamada güzelliğın hüznü
başlamıştır..
Yine Celal Sılay'ın şiirinden aktanyorum:
"Ihatamızın ömürden uzun olması
Kendi kendimize öleceğimızi düşünmek,
Yalnızlığa ve sükûna ihtiyacımız,
Aynada elli yıl sonrayı görmek."
•
Ister kadın olsun, ister erkek, kimi evrede yalnız
yüzü bulutlanmaz; fikirleri, düşünceleri, inancı, is-
tenci de sislenip bulutlanabilir.
Güneşli, aydınlık, pırıl pırıl bir mantık gereksin-
mesınin itici gücünü ruhunda yitiren insanın hüz-
ne sanlması da yaşamak güdüsünün bir dışavu-
rumudur..
Evet, her yıl ağustosun sonunda hava bulutla-
nır..
Biryağmuryağar..
Varsın yağsın..
Eski mevsimin gıdişatında yenisinin gebeliği du-
yumsanamaz mı?..
"Kalmasa, ağaçta ümıt kalmasa,
Yapraklannın hepsini dökebilir mi?
Işık ve rüzgâr içinde yeniden
Tohumlanacağını bılmese, durabılir mi?
Gelmese, ölenle giden geri gelmese
Çocuk babasından ileri doğabilır mi?
Kendi vücudunun uykulan içine
Başkalannın rûyaları girebılır mi?"
•
Benliğin dinginleşmesi, düşüncelerin durulma-
sı, mantığın saydarnlaşması için ara dönem işle-
vini görmezse tatil ne işe yarar?..
Celal Sılay'ın Bursa Işıklar Askeri üsesi'ndeki adı
'Napolyon Celal'di...
Günlük yaşamında çılgın ve ataktı; ama, benli-
ğinin görünmeyen sağ eli her zaman Napolyon gi-
bi yüreğinin üstündeydi..
Şiir (ve de şair) gerçek hayattan kopuk olabilir
mi?..
Homeros'tan beri yaşamdır şıir..
Ya hüzün?..
Hüzün olmasa hayatımızın eksikliğine katlana-
mazdık..
Mantığımızın sağl/ğı, duygulanmızın harmanın-
da düşünürken, gerçeği yakalamak ve doğruyu bul-
maklaorantılıdır..
Doğruyu bulmak, kendini bulmakla özdeşleşti
mi Sılay'ın dizelerine dönüşün
"Kendini bulduğum zaman
Sende başlar mekân
Sende biter zaman
Pınl pınl olur cihan
Kendini bulduğun zaman."
0 «rasÜcretsiz
' "Cnılı
Otel Club NINA SÇoo»"**.
49.0» YTL
Kışıhaşı Gecebk 3x16,33 «,* tnffe
Wüdd VafcıffeıftkUreâi Hartma
3 TaKsit BİZOEN
Hcl Tr.!.' 0266 J16 43 32 • 416 43 33 • 416 36 73
Fax: D2E6 416 36 07
nya çocuk sektörü buluşuyor
www.ihlasfuar.com
1 0 . Ç O C U K G İ Y İ M v e A K S E S U A R L A R I F U A R I
İstanbul Dünya Ticaret Merkezi Yeni Fuar Aianı
02 - 04 EylÜl 2005 ZiyaretSaatleri: 11.00-1
İHLAS FUAR 29 Ekim Cd. No: 23 Yenibosna / İstanbul
Uİ7UCTITCDİ A C • • •
T e l : +90
212 454 25 03 Fax: +90 212 454 25 06
nlllYlt I Ltnl R.ç • • • www.ihlasfuar.com• info@ihlasfuar.com
cocuk
Aıocnshovv
SERVİSLER: TAKSİM AKM önü 1 1 .'00 - 1 Ö.'OO arası her saat başı / DTM Metro Durağı