Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLÜL 2005 PERŞEMBE
14 IX. I 1 I ı I U J \ kultur(âcumhuriyet.com.tr
Para karşılığı portre çizen sokak ressamları resim sanatının başlangıç aşamasının temsilcileridir
Sanatm ilk 'göz ağrısı'KAYA ÖZSEZGİN
Kıyı kentlennin canlı mekânlan
marinalarda, karakalem portre çi-
zen "alaminüt" sokak ressamlan,
eski yıllarda da var mıydı, bilmiyo-
rum. Ama şımdi gözde mekânlara
yerleşmiş müşteri bekleyen bu ben-
zetmeci ressamlar, o kadar fazla
rağbet görmemenin ezikliği içinde
meslekknnı sürdürmekte, çalışır-
ken kendilennı zaman zaman yakın-
dan izleyen, çoğunluğu yerli merak-
lılann bakışları altında. karşılanna
oturttuklan modelin yüz hatlannı kâ-
ğıda geçirmeye çalışmaktalar. Mo-
dellerin yüzlerindeki saygılı ifade-
ye bakarsanız, çevreye toplanan
merakJı bakışlannın çızılmekte olan
portreyle model arasındaki gelgit-
lerini izlerseniz, " s a n a t " adına
olumlu düşüncelere kaptırabilirsi-
tıiz kendinizi. Resmi, konu aldığı
nesneye benzerliğı ölçüsünde değer-
lendirmekte direnen çoğunluğu al-
datan, çelişkinin tipik bir "teza-
hür"ü karşısındayız oysa. Yargı ha-
zırdır: Tıpatıp benzedi, ya da pek
benzemedı.. Saçlan oturttu da, ba-
kışlan yeterince yakaJayamadı.. Go-
rüşler bu minval üzre sürüp gıder
modellik süreci boyunca.
Resim sanatıyla ilk Hlşkl
Kımlik ve kendilik kavramlan
("Identite" ve "entitf") sanatsal
çerçeve ıçmde değil, bu çerçeve-
den tümüyle yalıtılmış bır zemin
üzerinde algılandığı sürece, portre,
model aldığı kişiyi yansıtıp yansıt-
madığı bağlamında "değer" kaza-
nacak, bu kimliğin ve kendiliğin, ay-
nı zamanda resim için de, hatta bi-
hncisinden daha fazla söz konusu
olabileceğı hesaba katılmayacak-
tır.
Isimsiz sokak ressammın çizdi-
ği portre, doğaldır ki, bu noktadan
itibaren, bu- "desen" değil, ait ol-
duğu modele benzeşimi dolayısıy-
la, olsa olsa sıradan bir çizimdir.
Bu çizim, model duran kişi açısın-
dan, kendı fiziğinin bir izdüşümü-
dür. Daha başlangıçta, modelle çi-
zimci arasında, yazılı olmayan bır
I,
Henri Matisse (1906) Otoportre.
sözleşme yapılmış, çızımci oluştu-
racağı portrenin modele benzeye-
ceği garantisini vermiştir.
Aslında resim sanatıyla ilk ıliş-
kinin tohumlan gizlıdir bu sözleş-
mede. Sanata ilgi duyan ve bu ilgi-
yi, sonradan ana kaynaklannda bes-
leyip geliştırecek olanlar, fotoğraf-
lan kareleyerek başlatırlar ilk giri-
şimlerini. Ressamlann otobiyogra-
f i notlannda, bu itiraflar sık sık di-
le getirilmıştir. Eski Yunan'da, res-
samlar arasındaki rekabetin de do-
ğa kopyacıhğındaki başandan kay-
naklandığma, bilinen anekdotlar-
da tanık oluruz. Ressamlann mo-
delden yaptıkları ilk etütler, bu
"benzetme" kaygısı etrafinda bi-
çimlenir. Deyim yerindeyse, resim
sanatının "ilk göz ağnsı"dır bu;
aşılması ise hem gerekli, hem de zo-
runludur.
Yaz aylannda marinalarda tez-
gâh kuran, benzeşimci sokak res-
samlannın Türkiye'deki öncülleri,
1950'li yıllarda büyük kentleri do-
laşan gezgin ressamlardı. İlk genç-
lık yıllanmda, bunlardan biri, bir-
kaç haftahğına Diyarbaku-'a gel-
miş, bir büyük otelin lobisinde vit-
rinlere yerleştirdiği örnek çizimle-
riyle siparişlen kabul etmeye baş-
lamıştı. Önemli bir para karşılığın-
da bu çizimleri gerçekleştiriyor ol-
malıydı ki, kentin varlıklı kişileri,
aile büyüklerının fotoğraflaruu ve-
rerek ilk müştenler olmuşlar; port-
recı ressam da, o zaman için sanı-
nm önemlice bir gelir elde etmiş-
ti. Şımdıkı manna ressamlan gibi,
bu fotoğraftan büyütme uzmanı da
karakalemle -belki de fuzenle- çiz-
diği örnek çizimlerden bir köşe yap-
mıştı kendine kaldığı otelin lobisin-
de.
Resim sanatındaki portre yaygın-
simsiz sokak
ressamının çizdiği
portre, doğaldır ki, bu
noktadan itibaren, bir
"desen" değil, ait
olduğu modele
benzeşimi dolayısıyla,
olsa olsa sıradan bir
çizimdir. Bu çizim,
model duran kişi
açısından, kendi
fiziğinin bir
izdüşümüdür. Daha
başlangıçta, modelle
çizimci arasında, yazılı
olmayan bir sözleşme
yapılmış, çizimci
oluşturacağı portrenin
modele benzeyeceği
garantisini vermiştir.
laşmasının modern çağda usta res-
samlann elinde ulaştığı ayncalık,
çok başka bir konudur kuşkusuz. Bu
fasıla gıren portre örnekleri, otoport-
relerden başlayarak, sanatçuıuı ki-
şisel seçimi yönünde, onun sanat-
sal tercihlen doğrultusundabiçim-
lenir ve ticari kaygılarla örtüşmez.
Insan çehresindekı engebeler res-
samlar için. portre çahşmalanna
yol açan ve onu yönlendiren başlı-
ca unsurlardır. Ressamı model kul-
lanmaya yönelten şey, resımde plas-
tik karşılıklannı bulmakta zorlan-
mayacağı çehresel ginnti-çıkıntı-
lardır. Bunlar ressam için doğal re-
feranslar yerine geçer ve gene res-
sam için vazgeçilmeyecek esin kay-
naklannı oluşturur.
Somut bir örnek vermek gerekir-
se, Picasso'nun Gertrude Stein
portresi böyledir. Hafıfçe yana dön-
müş, ressama bakan modelin duru-
şundan bakışına ve bir döneme kım-
likselliğiyle damgasını \r
urmuş ki-
şiliğine kadar, bu portreyi ayıncı
yapan her şey, Picasso'nun mode-
le bakışında düğümlenır asluıda.
Izleyici bu düğümü çözdükçe, çöz-
meye çalıştıkça. portre onun önün-
de yeni anlamlar kazanır. Benzer
başka örnekleri, Cezanne'dan Ma-
tisse'e, Modigliani'den Soutine'e,
portreye gönül bağlamış ve bu tü-
rün seçkin yapıtlannı vermiş olan
başka ressamlarda da buluruz.
Marina ressamlan, arkalanna koy-
duklan panolann üzerine genel-
likle sınema yıldızlannın fotoğraf-
lanndan büyüttükleri çizimleri ko-
yarlar.
Sokak ressanHarının glzl
Bununla, kendilenne model du-
rarak portrelerim yaptıracak olan-
lara hafiften göz kırparak örtük
bir mesaj da vermiş olurlar. Ken-
dini alımlı bulan her ınsanın ıçın-
de bir "resmegiderlik" ("pho-
togerie") tutkusu yatar çünkü. He-
men hemen ortak bır tutkudur bu.
Marina ressamı, bu tutkuya prim
verirbir bakıma, model olmaya ve
resmini yaptırmaya kışkırtır böy-
lece tezgâhına yaklaşanı.
Bize özgü bir meslek değil ma-
rina ya da sokak portrecilıği kuş-
kusuz. Başta Paris, Avrupa'nın
metropollerinde de, sokaklarda tu-
ristlerinportrelerini çizen meslek-
ten kişiler vardır. Hatta bunlar ıçın-
de kımileri, meraklısına sırnaşa-
rak mesleklermi icra etmenin yol-
lannı bilirler. Çizdirdığiniz portre-
nin altındaki imzayı okuyamamış-
sanız dert değil; imzayı okumanı-
zuı da bir anlamı yoktur zaten. Na-
sıl olsa onu çizen "kayıp" bir ki-
şidir ya da kayıp bir kişi olarak ka-
lacaktır sonunda.
Doğayla ya da gerçeklikle ban-
şık olmak, ilk aşamasıdır sanatın.
Doğayla hesaplaşmak ve bundan
bir sonuç çıkarmak ıse onu izleyen
ikinci ve daha önemli bır aşamadır.
Benzetmecilikten yorumsalcılığa
yönelmek, gerçek sanatm olmaz-
sa olmaz kuralıdır.
TOBAV Başkanı Tamer Levent, DT'ye aynmcılık tohumlan ekildiğini söyledi
'Koç, DT'yi ateşe atıyor'
'Avrupa 'nın Kaymağı' bölümü
İLKAY ATA
ANKARA - Tiyatro, Opera Bale
Çalışanlan Vakfi (TOBAV) Başka-
nı Tamer Levent, Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla Koç'un "Görevini
yapmayanlar daha çok konuşu-
yor. £yİem yapmaları iyi oldu; hiç
olmazsa yıİlardır uğramadıklan
tiyatroya geldiler. Eylemciler ara-
sında az sayıda DT sanatçısı var-
dı" sözleriyle kendini mutlu etme-
ye çalıştığını söyledi. DT'ye yapılan
haksız atamalan protesto etmek için
lstanbul, Ankara ve Izmir'de yapı-
lan eylemlerin kendiliğınden oluştu-
ğunu vurgulayan Levent, bu eylem-
lere bırçok DT sanatçısının yanı sı-
ra sivil toplum örgütlerinin de katıl-
mış olmasının anlamlı olduğunu be-
lirtti.
Levent, "Bakan bej, eylemlerde
çok az DT sanatçısı olduğunu id-
dia etmiş. Ben Ankara'da yapı-
lan eyleme katıldım; şehir dı-
şında olmayan arkadaşlanmızın
hemen hemen hepsi oradaydı.
Tiyatro dışından insanlann des- ,
teği ise belki de daha önemli. >,
Bu, toplumun DT'de yaşanan-
lara karşı ne kadar tepküi oldu-
ğunu gösterir. Bakan bey hariç,
herkes sanata sahip çıkma so-
rumluluğu hissediyor kendin-
de" diye konuştu.
'DT'ye ayrılıkçılık
sokacaklar'
însanların DT üzerinden kendi-
lerini tatmin etmeye çalıştıklannı di-
le getıren Levent şunlan söyledi:
"Sonınlar burada bitmeyecek.
Bakan, DT'ye huzursuzluk sok-
tu. Şimdi yönetimde olan arka-
daşlar Ankara İ niversitesi (AÜ)
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
(DTCF) Tiyatro Kürsüsü mezu-
nu - konservatuvar mezunu ayrı-
mı yapıyorlar. DT'de bugüne ka-
dar böyle bir ayrım yapılmadı.
Ama zorla yönetici olmaya çalı-
şan bu arkadaşlar DTCF - konser-
• TOBAV Başkanı Tamer Levent,
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla
Koç'un Devlet Tiyatrolan'nda
yaşanan sorunlann ciddiyetini
kavrayamadığını söyledi. Levent,
Koç'un davranışlannm Devlet
Tiyatrolan sanatçılan arasında
aynmcıhğa neden
olacağım vurguladı.
vatuvar çatışması yaratıyorlar. Bu
yönetim gider, yenileri gelir ama
bu çaöşmanın yaratacağı sorunlar
hep sürer. Bu insanlar aynı sahne-
de oyun oynayamaz hale gelirler.
Bakan bey, DT'yi nasıl br ateşin
içine attığının farkında bile değil.
Şu anda yönetimde olan arkadaş-
lar o kadar çıkarcılar ki böyle ay-
nmcıhk tohumlan ekmeye çahşı-
yorlar."
DT Genel Müdür Yardımcılığı gö-
revinden istifa eden Sabri Özmener,
Lemi Bilgin'in görevden alınması-
na gerekçe olarak göstenlen teftiş
kurulu raporunun basına yansıdı-
ğına değinerek "Henûz raporda
adı geçen kişilere tebliğ edilme-
miş bir rapor. nasıl oluyor da bir
basın orgamnda yer aİıyor" di-
ye sordu.
Teftiş kurumu raporunun gizli-
liğinin hıçe sayılarak basına sızdı-
nldığını belırten Özmener, "tler-
leyen günlerde bu raporu hazır-
layan teftiş kurulunun ve bakan-
hğın başı çok ağrıyacak" dedı.
Cumhuriyetln kazanımlannı
yok edlyorlar
1
Kamu Kültür ve Sanat Platfor-
mu'na bağlı kuruluşlar, AKP ikti-
dannın Kültür ve Turizm Bakan-
hğı birimlenndeki uygulamalannm
"Cumhuriyet tarihi boyunca el-
de edilen kazanımları yok et-
meye yönelik" olduğunu bildir-
di. Platformun açıklamasında
şu görüşlere yer verildi:
"Son günlerde kamuoyuna
yansıyan ve sanat kurumları-
mızın tüzel yapısını zedeleyen
müdahale ve uygulamalar,
AKP iktidarının sanat ku-
rumları üzerinde başlattığı
olumsuz sürecin devamıdır.
DT Genel Müdürlüğü'nde ya-
şanan kaos ve tartışmalar. an-
cak mevcut yasanın gerekle-
| rinin bir an önce uygulanma-
sı ve yapılan yanlış uygula-
maların sona erdirilmesiyle
ortadan kalkacaktır."
DT de tepkl ml var?1
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla
Koç ise DT'de yaşanalarla ılgıli şaş-
kınlık yaratan açıklamalanna devam
ediyor. tncelemelerdebulunmaküze-
re dün Osmanıye'ye giden Koç, ga-
zetecilerin DT'dekı son gelişmeler-
le ilgili sorusu üzenne "Burası Os-
maniye, buraya DT mi geliyor?
DT'de tepki mi var? Ne tepkisi"
yanıtuu verdı.
'AKPatamalanpervasızca'
Izmir H Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne
atanan Atsal'ın 'geçmişine' dikkat çekildi
İZMİR (Cumhuriyet Ege Büro-
su) - CHP Izmir Mületvekıli Erdal
Karademir, Kültür ve Turizm Ba-
kanı Atilla Koç'un yanıtlaması is-
temiyle verdiği soru önergesinde,
Izmir îl Kültür ve Tunzm Müdür-
lüğü'ne atanan Metin Atsal'ın geç-
mişte resmi tutanaklara da geçen
davranışlannın, AKP hükümetinin
bu konudaki yaklaşımını ortaya koy-
duğunu belirtti. Karademir, öner-
gesınde olayı şöyle anlattı:
" Yenihisar Kaymakamh-
ğı'nın Aydın Vahiiği ma-
kamma 01.07.1997
tarihli yazısında,
söz konusu şah-
sın, Aydın İl
Kültür Müdür
Vekili olduğu
20.06.1997 Cu-
ma günü saat
15.15 sıralann-
da Milet Müze-
si'ne gelerek mü-
ze bünyesinde ça- \
lışan Milet Derne-
ği'nden 1 milyar 500
milyon lira para istediği,
ancak dernek yöneticilerinin, ya-
sal olmadığını söylemek suretiy-
le bu parayı vermedikleri yer al-
mıştır. Bunun üzerine Metin At-
sal'ın gişe görevlilerini ve müze
personelini tehdit ederek bu defa
700 milyonluk çek istediğini, bu-
nu da alamayınca Didim bilet gi-
şesinden 100 milyon lirayı alarak
kültür müdürlüğüne ait makam
aracıyla oradan uzaklaştığı belir-
tümiştir. Olayın ciddiyeti ve konu-
nun bakanlığa intikal ettirilmesi
üzerine, söz konusu şahıs,
21.06.1997 tarihinde Aydın Di Sö-
ke ilçesi Güllübahçe Priene Ören
Milletvekili Erdal
KarademİT, AKP'nin \
devleti siyasi ve ideolojik
görüşleri doğrultusunda
biçimlendirmeye
çalıştığını belirterek bunun
özellikle atamalardaki
pervasızlıkla kamuoyuna
yansıdığuıı
Yeri'ne gelerek aldığı 100 milyon
lirayı tesüm etmek istemiştir. Der-
nek başkaunın para\ı almak is-
tememesi üzerine, tehditler savu-
rarak Priene'den Milet'e giderek
müzedeki görevKlere küfürler ve
tehditler savurarak parayı iade
ettiğine dair zorla bir de "tutanak"
hazırlattirarak oradan uzaklaş-
tığı bilgisi yer almıştır. Yenihisar
Kaymakamhğı, yazının bitimin-
de Aydın Valiliği'nden 'bu kadar
olumsuz ve çirkin da\Tanış
içinde bulunan bu şahıs
t : hakkında tahkıkat ya-
pılmasını ve daha
önce aldığı 100
milyon paranın
Milet Müzesi
Deraeği'ne ia-
desi' istenilmiş-
tir. Bilahare,
söz konusu şah-
smbuda^Tanışı-
nın teftişe konu
olduğu ve 'zinıme-
vurguladı. te para geçirmekten'
suçlu bulunduğu. ancak
müteakip tarihlerde çıkar-
tılan sicil aflan ile bugün Izmir
Kültür ve Müze Müdürü olarak
görev yaptığı kamuo>ıında iddia
edilmektedir."
Karademir, Bakan Koç'a"Atsal'ın
etik olmayan bu davranışınm top-
lumun devlete güvenini de zede-
lediğini düşünüyor musunuz? Ba-
kanhğınızca Atsal hakkında so-
ruşturma ya da herhangi bir da-
va açümış mıdır? Açılmışsa soruş-
turma ve yargılama sonucu ko-
nusunda kamuoyuna bir açıkla-
ma yapmayı düşünüyor musu-
nuz" dıye sordu.
'Sevgili Wendy'
sinemaseverlerle
buluşacak
Kültür Servisi - Bu yıl
Türkiye Sinema ve
Audiovisual Kültür
Vakfı (TÜRS.-VK) ve
Antalya Kültür Sanat
Vakfı'nın (AKSAV)
ışbırlığıyle 24 Eylül-1
Ekım tanhlerınde
gerçekleştmlecek '42.
Antalya Altın Portakal
Film Festivali' ıle eş
zamanlı yapılacak olan
'1. Uluslararası
A^rasya Film
Festivali'nde,
'Avrupa'nın Kaymağı*
bölümünde Thomas
Vinterberg'ın 'Sevgili
VVendy'sı (Dear Wendy)
göstenlecek.
Senaryosunu Lars Von
Trier'in yazdığı 'SevgUi
Wendy'nın başrolünde
'BUI EUot' filmınde
canlandırdığı kuçük
dansçı rolüyle herkesuı
beğenısını toplayan
Jamei Bell oynuyor.
Fılmde yer alan dığer
ünlü isımler ise
sinemaseverlerin 'Kayıp
Otoban" ve 'Kurtuluş
Günü' fılmlerinden
tanıdığı Bill Pullman ve
"Amerikan Pastasf ıle
'Lady KUlers'
fılmlennın oyuncusu
Cris Owen rol alıyor.
2005 Moskova Film
Festıvah"nde 'En İyi
Yönetmen
Ödülü'ne değer görülen
Thomas Vınterberg,
1989'daDanımarka
Ulusal
Film Okulu'na kabul
edilen en genç öğrencı
oldu. 1993 'te yönetmen
olarak mezun olan
Vınterberg, mezurüyet
filmı 'Last CaU' ile
1994'te Oscar'a aday
gösterüdı. I997'de
*Dogme
Manifestosu'na dayalı
ilk kurmaca uzun metraj
fılmı 'The
Celebration'ı yönettı.
Fransc oyııncu Jacques Duflho ÖMÜ
• PARİS(AA) - Fransız tiyatro ve sinemasının
eski kuşak oyunculanndan Jacques FJufilho, 91
yaşında yaşammı yitu"di. Dufihho'nun menajen
yaptığı açıklamada, ölüm yen ve nedenı
konusunda bılgı vermedi. 80 yaşına kadar
sahnelerde kalan ve filmlerde oynayan sanatçı,
100'e yakın tıyatro oyununda ve 100'den fazla da
filmde yer almıştı. Sanatçı, sınema ve tiyatro
alanlannda birçok da ödül kazanmıştı.
Kadı Kalesi kazı çalışmalan
• KUŞADASI (AA) - Kadı Kalesi Kazısı Başkanı
Prof. Dr. Mercangöz. yaptığı açıklamada, Kadı
Kalesi'nin, yaklaşık 5.000 yıl öncesinden başlayan
kültürel varlığına karşın hak ettiği ilgiden yoksun
olduğunu söyledi. Kalede 4 dönemdır süren
kazılarda çok önemli bulgulara raslandığuıı
belırten Prof. Dr. Mercangöz, dünyada sadece 3
adet bulunan fırtına heykellennın dördüncüsünün
bu alanda bulunduğunu ve bunun dışında, Aziz
Pavlov mermer ıkonası, Bızans kurşun posta
mührü, Rodos Şövalyeleri gümüş sikkeleri,
düğümlü palmet bezemeh Bizans tabaklan gibi
önemli yapıtlann da ortaya çıkanldığım belirtti.
Orhan Pamuk'un davası 16 Arafck'ta
• Kültür Servisi - Yazar Orhan Pamuk
hakkmda,' Türklüğü alenen aşağılama' suçundan 3
yıla kadar hapıs cezası istemiyle Şişli 2. Asliye
Ceza Mahkemesı'nde açılan davanın, 16 Aralık
2005 tarihinde görülmeye başlanacağı bildinldi.
Pamuk'un, Isviçrelı bir gazeteciye Ermem tehciri
konusunda yaptığı açıklamanın çevirisinin
Türkiye "de bir
dergide yer
alması üzerine,
Şişli Cumhuriyet
Başsavcılığı
konuya ilişkin
soruşturma
başlatmış;
soruşturma
sonucunda
Pamuk hakkında,
yeni TCY'nin
301/1. maddesi
uyannca 6 ay ile
3 yıl arasında
hapıs cezası
istemiyle 30
Haziran 2005
tarihinde kamu
davası açılmıştı. Söz konusu dava, 16 Aralık 2005
tarihinde Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde
görülecek.
Çanakkale savaş batridarı belgeseN
• tSTANBUL (AA) - Çanakkale Savaşlan
sırasında batınlan 'Goliath' ve 'Triumph' adlı
Ingilız savaş gemilerinin öyküleri belgesel oluyor.
'The Sea Hunters' (Deniz Avcılan) adıyla
yayunlanacak belgesel için dalış ekibi, Türkiye
ortaklan olan belgesel yapuncısı
Savaş Karakaş ve Enes Edis ile bir
basın toplantısı düzenledi. Morto koyunda 70
metre derinlikteki 'Goliath' adlı geminin bugüne
kadar hiç göriilmediğini belirten
Karakaş, bu yıl ilk kez görüntüleneceğini dile
getırdi. National Geographic televizyonu için
çekilen belgesel, aralık ya da ocak ayında
yayımlanacak. Belgesel, daha sonra Türkçenin de
aralannda bulunduğu 16 farklı dile çevrilerek 172
ülkede ekrana gelecek.