17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
^9_5TOS2005CUMA CUMHURİYET SAYFA DIŞHABERLER dishabıa cumhuriyet.com.tr 11 lijbakan, Fransa Cumhurbaşkanı'nın yaptığı açıklamanın kendisini 'üzdüğünü' söyledi H rdoğan'dan Chirac'a sitemrıirac'ın kendisine daha öre. "Bu bir siyasi tanıma de.l' dediğini kaydeden Ero|an, 3 Ekim müzakere süıciyle ilgili olarak Tücye'nin herhangi bir yeı toşul düşünmesi ve kotı>masının "söz konusu olraiığını" söyledi. AIKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başaian Recep Tayyip Erdoğan, FranaCumhurbaşkanı Jacgues Chi- rac' ı, •'Biröğin üyelerinden birini ta- nımvaı bir ülke ik müzakerelerin ayıl"s»< j düşüniUemez" sözlerinınken- disüı "üzdüğünü" söyledi. Erdoğan, "17/rahktatebrikiçnıaradığındaba- na teefonda söylediği şudur; onu da FRANSIZ LİDERLER SIRAYA GİRDİ SCHRÖDER: TÜRKİYE ÜYE OLMALI PARtS (AA) - Fransa Dışişleri Bakanı PhiBppe Do- uste-Bbzy, Türkiye'nin Kıbns Rum Kesimi'ni tanıma- masının AB içinde tartışılmasını istediklerini söyle- di. Le Monde gazetesine açıklama yapan Douste- Blazy, Fransa Başbakanı Dominique de VTDepin'in, "taniınaohnazsamüzakere de olmaz"yÖnündeki söz- lerini destekleyerek, "Kaülmaya çahşûğı AB'nin üye- lerindenbirinitanımakfetememekkabuledüemez''dedı. BERLtN (AA) - Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Türkiye'nin AB üyeliğinin Almanya'nın güvenlik çıkan için şart olduğunu söyledi. Türki- ye'nin hassas ve sorunlu bir bölgede yer aldığını ve Türkiye'nin üyeliği gerçekleşmeden Avrupa'nın gelişmesinin sağlanamayacağını kaydeden Schrö- der, Batı değerlerini benimseyen laik bir Türki- ye'nin AB için kazanç olacağını ifade etti. burada açıkhyorum,'Bu bir siyasi ta- nıma değildir' denüştT diye konuştu. Erdoğan, Esenboğa Havaalanı'nda îstanbul'a hareketinden önce gazete- cilerin sorulan üzerine Chirac'ın, Fran- sa Başbakanı DominiguedeViDepinın sözlerine destek niteliği taşıyan söz- lerini değerlendirdi. 3 Ekim müzake- re süreci ile ilgili olarak Türkiye'nin yeni koşul düşünmesi ve konuşması- nın söz konusu olmadığını belirten Erdoğan, şunlan söyledi: "Müzakere süreci ile ilgili karar 17.Aralık'taveril- miştir ve bunun dışında herhangi bir başka şartsözkonusu değildir.Niteldm bizim için olması gereken diğer 10 ül- keile alakahgümriik birliğine yönelik bir teşmil olabilir. Bunu da zaten Tür- kiye olarak ek protokoDe yerine getir- nıişvazi}etteyiz. Fransa Başbakanı'nm yapnıış olduğu açüdama, Sayın Chi- rac'uı yapüğı açıklama ki, ona üzgü- nüm onu da söyleyeyim. 17 Aralık'ta tebrik için aradığuıda bana telefonda söylediği de şudur, onu da burada açık- hyorum. 'Bu bir siyasi tanıma değil- dir, ben de dönem başkanına katüıyo- rum, Sayın Schröder'e katılıyorum, Sa- yın Barosso'ya katılıyorum' demişti. Ama şimdi ise maalesef bu tür bazı açıklamalar yapıhyor, gerçekten bun- lar üzücü. Böyte olsun istemeyiz." '3 Ekim'i düşünüyoruz' Türkiye'nin bundan sonra 3 Ekim için hazırhklannı yaptığını, uzmanla- rın karşılıklı çahşmalaruım sürdüğu- nü belirten Erdoğan, 1 -2 Eylül tarih- lerinde yapılması beklenen dışişleri ba- kanlan toplantısınm süreci daha da hızlandıracağını düşündügünü bildir- di. Başbakan Erdoğan, Devlet Baka- nı ve Başmüzakereci AB Babacan'ın da çalışmalannı Avrupa'da sürdürdü- ğünübelirterek"Böylecede3Ekim'de müzakerelere başlanuş olacağız. Biz müzakereden başka bir şey düşün- müvoruz" dedi. B ÎLE YOĞUN TEMAS Ankara lobiye başlayacak , Paris'e Başbakan De Villepin'in açıklamalannm ne anlama geldiğini sordu. MAHMÜTGURER AINKARA-Türkıye, Fran- sa ve Kıbns Rum Kesimi"nin Müzakere Çerçeve Belge- si'ni değiştirme girişimleri üzerine AB'de temaslannı arttıracak. Türkiye, AB üyesi ülke- lerden çerçeve belgede deği- şiklik yapılmaması için yar- dım talebinde bulunacak. Bu kapsamda başta Dönem Baş- kam Ingiltere olmak üzere AB ülkelerinden Kıbns pa- ragrannın tamamıyla metin- 'Villepin firsatçı y Financial Times gazete- si, "KakDirekleriııin \erierini Dej^tirmek" başlıklı başyazısında da, Dominique de MDepin'ın Fransa'daki iç politıkaya yönelik sözlerinde yü- zeysel bir mantığın oldu- ğunu kaydederek "Tür- kiye ve AB konusunda bir tarüşma yapümah, ancak De VTÜepin'in çüa- şı bunun bir parçası de- ğildir'' diye yazdı. Türki- ye'nin Kıbns deklaras- yonuna değinen gazete, bildiride Rum yönetimi- nin Kıbns'ta bir çözüme kadar tanınmayacağı ifadelerini yorumlarken "Bu makul bir pozisyon. Bu arahk zirvesinde tüm AB'nin kabul ettiği poasyondur" dedi. Gazete, "Sayın De Villepin'in Fransa'daki firsatçdığı Avrupa'da yersizdir ve buna karşı direnilmesi gerekir'' görüşünü dile getirdi. den çıkanlması ve 18 Ağus- tos'ta gerçekleştirüecek CO- REPERile 1-2 Eylül tarih- lerinde Ingiltere'de gerçekleş- tirilecek AB Dışişleri Ba- kanlan Konseyi'nde Kıbns ve Fransa'nın istemlerine "ret" yanıtı verilmesi iste- necek. Dışişleri Bakanlığı kaynaklan Fransa ve Kıbns Rum Kesimi'nin istekleri için, "Bu,ABtarafindan tek tarafh hazuianan bir beige- dir. Dolayısryla bizbuna Tür- kiye için otumsuz olacak bir ifadenin eklenmesini iste- meyiz. Bunlann gerçekleş- memeaipndeeiınizdenge- leni yapacağız, ama doğ- rudan bizim tekfif vermek yadadeğtşfldikyapmakgi- bi bir olayınuz söz konusu otamaz" değerlendırmesi- ni yaptılar. Kaynaklar, AB üyeleri nezdinde temasla- nn hemen başlatıldığını söylediler. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı AbduHah Gül ile Başmüzakereci ve Devlet Bakanı ABBabacan'uı AB ülkelerine ziyarette buluna- caklan belirtiliyor. Ziyaretler başlryor Türkiye dün Fransa'ya, Başbakan De Villepin'in açıklamalannın ne anla- ma geldiğini sordu. Soru eşzamanlı olarak Türkiye'nin Paris Büyü- kelçiliği aracılığıyla Dı- şişleri Bakanlığı'na ve An- kara tarafindan Fransa'nın Ankara Büyükelçiliği'ne yöneltildi. Dışişleri Ba- kanlığı yetkilileri Türki- ye'nin bu soruya yanıt ara- masının en doğal hakkı ol- duğunu belirtirken De Vil- lepin'in açıklamalanm iç politikaya yönelik olarak değerlendiriyorlar. Türkiye,Afganistan'daki Uluslara- rası Güvenlik ve Destek Gücü'nün (ISAF) komutasını dün İtalya'ya devretti. ISAF'ın 7. dönem komuta- smı yürüten 3. Koktrdu Komutanı Korgeneral Ethem ErdağTıun, ko- mutayı ttalyan Korgeneral Mauro Del Vecchio'ya devretnıesi nedenh- le Kâbü'de düzenknen törene NATO'nun Afganistan'daki Srvil Tem- ISAF'ta devir teslim sikisi Hikmet Çetin, tçişleri Bakanı Abdülkadfir Aksu üe Afganistan Dev- let Başkanı Hamid Karzai de kaûl- ÜL Korgeneral Erdağı, ISAF bayra- ğını NATO BRUNSSUN Müşterek Kuvvet Komutanı Orgeneral Ğer- hard Back'e tesKm etti. Türkiye, ISAF komutasını 13 Şubat'ta EURO- CORPS'tan devrakh ve bu gorevi 6 ay yürüttü. (Fotograf: AP) 'Türkiye'ye gelen tepkiler Güney Kıbns yönetimini cesaretlendirdi' Rımılar veto kozunu kuDanıyor Dış Haberier Servisi - Güney Kıbns Rum Yönetimi Sözcüsü Kipros Hrisostomidis. u Türki- ye'nin. 'Kıbns Cumhuriyeti'ni daha fazla gecikmeden tanıma- sı gerektiğini'' söyleyerek veto tehdiduıı yineledi. Türkiye'nin gümrükbirliğiek protokolünü imzalaması ile Kıb- ns Rum Kesimi'ni tanımadığı- nı ilan eden deklarasyonu ve sonrasında yapılan açıklamala- n değerlendıren Hrisostomidis, "AB üyeüğine aday Türkiye hü- kümetinin, AB üyesi 'Kıbns Cumhuriyeti' ni tanımayacağm- daısraretmesininakılalmazbir • Rum basınına göre, Güney Kıbns yönetimi uluslararası toplumdan gelen tepkiler üzerine veto kullanma hakkını yeniden gündeme getirdi. tavir olduğu" görüşünü savun- hiç gecikmeden anlamah, kabul du. Hrisostomidis, açıklamasm- da şu görüşlere yer verdi: "Kıb- nsCumhuriyeti'nin Kıbns'taki tek devlet' olduğu,uluslarara- sıtopluluktarafindan tanmdığı, Türkiye'nin müzakere başlat- majı düşündüğü 25 AB üyesiül- keden biri durumunda bulun- duğu hukuki ve siyasi gerçektir. Türkhe hükümeti,kendisine AB müzakere sürecinin yolunu aça- cak bu hukuki ve shasi gerçeği etmelivetanunahduf Hrisosto- midis, Rum hükümetinin, AB'ye üye ülkelerle istişarelenn, sürdür- düğünü, birliğin yetkili organla- nnın yapacağı toplantıda alaca- ğı nihai kararagöre tutumunu be- lirleyeceğini kaydetti. Hrisosto- midis. Rum lider TasosPapado- pulos'un, "protokolünimzalan- maması ve yürüriüğe konma- ması durumunda veto haklanın yönündeki 17 Ara- lık tarihli açıklamasının geçer- liliğini koruduğunu belirterek "Kıbns Cumhuriyeti'nin görüş- lerinde, ozamandanbugüne bir degişiklik otaıamışur" dedi. Rum basını da hükümetin, Türkiye'nin Güney Kıbns'ı ta- nımayacağına ilişkın deklaras- yonuna uluslararası toplumdan gelen tepkiler üzerine "cesa- retlendiğini'' ve "veto kullan- ma hakkını" yeniden gündeme getırdiğini yazdı. "Veto geri dönüyor" yoru- munu yapan basm, "Protokol uygulanmazsa vetoyu kullana- cağız" ifadesine yer \erdi. YAZDIĞI SON MAKALEDE AB'YE ÜYELİĞÎ SAVUNDU Duisenberg'ten Türldye vasiyeti UĞURHÜKÜM PARİS - Avrupa Merkez Banka- sı'nın (AMB) eski Başkanı Wim Duisenberg, geçen çarşamba günü Hollanda'da yayımlanan Financi- eele Dagblad gazetesinde yayımla- nan son makalesinde, "Türkiye'nin AB'ye ahnması gerektiğini'' savun- du. 1998-2003 arasmda AMB'nin başkanlığını üstlenen Duisenberg, geçen pa- zar Fransa'daki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu 70 yaşında yaşamını yitirmiştı. Duisenberg, Fransız hükümetinin Türki- ye'ye sui çevirmesi ve kısa vadeli siyasi çı- karlann tuzağına düşmesini şiddetle eleştiri- yordu. AB 'nin ortak para birimi Avro'ya ge- çişin miman olarak da tanınan ünlü iktisatçı Duisenberg son makalesinde şöyle yazıyor: "Türkiye Üe AB arasmda askeri bir çaöşma çıkması gibi bu- getişmeden hiçbir biçünde en- dişelennıiyonım. Ancak Avrupa'da özeDikle Fransa, Almanya, tspanya ve HoDanda'da, si- lahh çatışmadan da sert, tslam ve Musevi-Hıristiyan geleneklerinden kay naklanan bir kültürler çaüşma- sı yükselmektedir." Duisenberg, (AB'nin Fransız fikir babalan ve kuruculan) RobertSchu- man ve Jean Monnet'yi kast ede- rek, "Eğer yaşasalardı banş adına Müslüman bir Türkiye'nin Avrupa üe siyasi bir birükte bütünleşmesine çaüşuiardı" görüşünü savunuyordu. Sonmakalesi "BugünAvrupa nasılnuHetlerinbanşiçindebir aradayaşamasına ihtiyaç duynyorsa, kültürlerinin de (en azmdan) o denli banş içinde yaşamasına gerek\'ardır. Bu nedenle Türkiye'nin biıiiğe kaül- ması bir zorunluluktur." AB'nin ekonomik ve mali yapılanmasın- da olağanüstü hizmetleri geçen Duisenberg'in bu makalesi, Türkiye'yi destekleyen çevre- lerce "Duisenberg'in Vasiyeti" olarak nitelendiriliyor. 'TÜRKİYE TÜM KRÎTERLERİ KARŞILAMAKTAN UZAK' AB 'den diniözgürlükşikâyeti BRÜKSEL (AA) - Avrupa Ko- misyonu, vakıflar yasa tasansı konusunda Türkiye'ye bir mek- tup göndererek şikâyetlerini di- le getirdi. Avrupa Komisyonu sözcüsü Amadeu Attafaj Tardio, "Türkije bugün A\rupa Biriiği'ne üye olmak için gere- ken tüm kriterleri karşüamaktan uzakür. Di- ni özgürluk bizim için en büyük önceüğe haiz- dir ve müzakerelerde de önemli bir noktayı oluşturacakör" görüşünü kaydetti. 'Türk yetküiler önemini iyi biüyor' Sözcü, a Türkyetküüerinin,ekimdemec- Bs açüdığmda ele ahnacak olan bu mesele- nin önemini çokryi bildüvlerini" ileri sürdü. Tardio, AB'nin konuyla ilgili şikâyetleri hakkında aynntı vermedi. Mektubu ele ge- çiren Reuters ise mektubun bir bölümünde, "Dini cemaatlere ait vakıflann yönetimi, bunlann mülkiyet haklan ve yasal şahsiyet- leri konusunda ciddi sorunlar ol- duğunun" yazıldığmı duyurdu. Şahin: Çifte standart Öte yandan NTV'ye açıklama- larda bulunan Başbakan Yardım- cısı Mehmet M Şahin, AB'nin 3 'ün- cü şahıslann eline geçen 230 cemaat gayri- menkulünün iadesini istediğini söyleyerek bu- na olanak olmadığını belirtti. Şahin, "Hükü- met, iade yerine tazminat ödenmesiyle ilgili se- çeneği değerlendirmeye akü" dedi. Şahin, AB ülkelerinin çoğunda başka dinden olan vakıf- lara Türkıye'deki kadar özgürlük tanınmadığı- nı kaydederek "Saydan 41 bmi aşan bu tür va- kıilannyüzde99'unuMüslümanvakıflar oluş- turuyor. Çok azıcemaatvakh.ABçifte standart uyguluyor. İnanç özgürlüğü açısından bir sa- kınca görüyorsanız, bu sorun hangi dine men- sup oiursa olsun herkes için vardır. Sizin her- kes için bir talepte bulunmaıuz lazım. Burada çifte standart var" diye konuştu. BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Avrupa Güdümünde Türkiye... Avrupa Yolunda Türkiye... AB ile ilişkilerde Türkiye'yi Batı himayesi altına sokmaya çalışan çevreler ilk ödünü Kıbns'ta ver- diler. Bu çevreler 2003 ve 2004'te "Kıbns 'ta çözüm- süzlük bizi AB'den uzaklaştmr" diyorlardı. Çok haklıydılar. AB'den uzaklaşmamak ve onun dene- timi altına girmek için Batı'nın talep ve dayatma- lannın yerine getirilmesi gerekiyordu. İlk ödünler (ve sözler) daha 3 Kasım 2002 seçim- lerinden önce veriliyordu. - Yeni siyasete soyunanlar, - Gayri milli sermaye çevreleri hep biriikte Kıbns'ı dillerine dolamışlardı. Batı emperyalizmine ilk dilimin verilmesi gerekiyordu. Kıbns işi daha o zaman bitirilmişti. Ve son imza 29 Temmuz 2005'te atılarak Kıbns sorunu "çözüldü ". Tam da Batı'nın istediği gibi... Kıbns, AB (ve Batı) ile aramızdaki engeldi; o da kalktı diyorlar. Engeller bu kadar değil ki; yann Er- meni tasansını kabul edelim. Batı ile aramızdaki en- geller kalksın diyecekler. Ege'de Yunan taleplerini karşılayarak "Ege'yiçözelim", hiç engel kalmasın diyecekler. Patrikhane'nin bağımsızlığına evet di- yelim ki, Batı coşsun, engeller temizlensin diyecek- ler; Güneydoğu'yu unutun gidin, Batı ile sorunlar bitsin diyecekler... Diyecekler de diyecekler. Kimler bunu diyenler? Batı adına Türkiye'yi yönetmek isteyen bazı ser- maye çevreleri, bölücüier ve Batı ile işbiriiği yapa- rak 80 yıllık hesaplannı görmek isteyenler. AB mandasına giriş... - Türkiye AB'nin dışında; 6 Mart 1995 ve 17 Ara- lık 2004 belgeleri Türkiye'yi bekleme odasına kit- lemiş. -Türkiye AB'nin dışındatutulurken piyasası, eko- nomisi, eğitimi, sivil toplum örgütleri ve bürokra- sisi Brüksel'in kurumlanna (ve siyasilerine) bağla- nıyor. Türkiye AB'nin içine sokulmadan, AB'nin güdümüne alınıyor. - Brüksel sadece TSK'den rahatsız. TSK'nin de ekonomide, eğitimde, bürokraside olduğu gibi, AB güdümü altına henüz sokulmamış olmasından do- layı tepkilerini dile getiriyorlar. - Bazı işbirlikçi çevrelerin "Avrupa Yolunda Tür- kiye" sloganıaltındayaptıklan pazarlamayı "Avru- pa Güdümünde Türkiye" olarak anlamak gerekir. Daha da açmak gerekirse "emperyalizmin gü- dümüne sokulmuş topraklar" demek en doğrusu olur. Türkiye AB'nin içine alınmıyor; ekonomisi, eğitimi, kültürü, belediyeleri, bürokrasisi AB ku- rumlarının denetimi altına sokuluyor. Aynen Osmanlı'nın son döneminde olduğu gibi. Bu sefer "adam özellikle hasta ediliyor; sonra da hasta adamı iyileştirme bahanesi ile AB güdümü- ne (sömürüsüne) sokuluyor. Hastane hapishane- ye, sömürgeye dönüştürülmek isteniyor. İnsanımızın, birileri "Avrupa yolunda Türkiye" dediği zaman, bundan "Avrupa'nın sömürgesi Türkiye" sonucunu çıkarmalan gerekir. Ekonomisi, eğitimi, kültürü, bürokrasisi, ordusu AB güdümüne sokulmuş bir Türkiye, sömürgeden başka bir anlam taşıyabilir mi? Avrupa ve Batı bunlaria da yetinmiyor; ERDE- MlR'leri, Seydişehir'leri, Petkim'leri, TUPRAŞ'lan, Telekom'lan, ulaştırmayı, bankalan yani Türkiye'nin jandarmalannı da bütünüyle ele geçirmek istiyor. Sinir sistemini, damarlannı ve kaslannı denetimi al- tına alarak Türkiye'yi yönetmek istiyor. Şimdilik tek denetimi altına alamadığı TSK kal- mış, bundan da rahatsız oluyormuş, pes doğrusu? Türkiye'deki işgal Irak'takinden farklı olarak ses- siz sivil darbelerle yürütülüyor. - AB'ye sokuyoruz diye bekleme odasında ülke iğfal ediliyor, kandırılıyor. - Eğitim sistemi, kültürü, ekonomisi ele geçirili- yor. - özelleştirme adı altında en önemli kuruluşlan yabancılara peşkeş çekiliyor. Türkiye sömürgeleşirken bu eylemler "Avrupa yolunda Türkiye" diye pazarianıyor. Pazarlamacı- lar onların Türkiye'deki işbirlikçileri, uzantılan, te- tikçilen... Yani emperyalizmin içimizdeki kollan... ön- ce bunlan tasfiye etmemiz gerekiyor... Bunun için deyumruğumuzu sıkmamız, ısırmamız gerekiyor... www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali WOLFGANG GERHARDT Geleceğin bakanı 4 ucu açık' diyor OSMANÇUTSAY FRANKFUKT - Al- manya'nın seçim sonra- sında Joschka Fisc- her'den görevi devral- ması beklenen liberal eğüimli dışişleri baka- m adayı VVolfgang Ger- hardt, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde "sözleşmeiere sadakaf iUcesinin geçerliliğini koruyacağını, ancak "ucu açık müzakereler- de'' de ısrarlı olduğunu bildirdi. AJmanya'da 18 Ey- lül'de yapılacak erken seçimlerden sonra eğer Hıristiyan demokrat partiler(CDUveCSU) ile liberal eğilimli Hür Demokrat Parti (FDP) arasmda bir koalisyon yapılırsa dışişleri ba- kanlığma getirilmesi- ne kesin gözüyle ba- kılan Dr. Wolfgang Gerhardt, aynı zaman- da FDP'nin eski baş- kanlanndan ve halen partisinin meclis gru- bu başkanı. Gerhardt, müzakerelerin başla- masından yana oldu- ğunu, ancak koşulla- ıın da değiştiğinin göz önüne almması gerek- tiğini savundu. Almanya'nın önde gelen ayhk dış politika dergisi "International Politik" için kaleme aldığı yazıda Gerhardt şöyle yazdı: "Türkiye öe tam üye- lik müzakerelerine baş- lamakiçinde pactasunt servanda' (sözleşmelere sadakat) temel Ukesiyü- rürlüktedir. Ancak mü- zakereler de gerçekten sonucu açık bir biçimde yürütülmelidir. Kendi- mizi aklatmanın bir an- lamı yok. Daha şimdi- den kimse 10 yıl sonra- ki AB'nin üyeİiğe kabul yeteneğiyie ilgili bir şey söyleyemezveyagetecek- teki Türkiye'nin siyaset ve toplum değeriendir- melerini öne alamaz, Se- çenekkr üzerindezama- nında düşünümıesi ge- rekir ve bu, sorumhıluk bilincinin bir gereğidir.''
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle