17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 AĞUSTOS 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 İşsidik CHP Izmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün sorusu üzerine Çalışma Bakanı'nın açıkladığına göre, 30 Haziran 2005 tarihi itibanyla özelleştirme nedeniyle 23 bin 982 kişi işten atılmış. Parti ve tarikat üyeleri dışında kaç kişi için istihdam olanağı yaratıldığını ise Başbakan bile bilmiyor. - Istanbul'da Kürtçe televizyon kurulacakmış... "AB yolu artık Oiyarbakır'dan geçmiyor!" 3 DEHAP öcalan'a bağlılık bildirmiş. Kürt Sonınu (DE)HAP'ı yuttu! ÇOCUKTUM, babam ezberindeki şiirleri okurdu. Ahmet Haşim'in okuldaki edebiyat öğretmeni, Nazım Hikmet'in mahalleden arkadaşı, Tevfik Fikret'in ise babamı en çok etkileyen şair olduğunu sonradan öğrendim. öğüt vereceği zaman Fikret'ten alıntı yapar ve "Kıran da olsa kınl düş, eğilme fakat sakın" derdi babam; Haluk, yaşıtım bir çocuk gibi gözümde canlanırdı hep. Orhan Karaveli, son kitabı "ölümünün Doksanıncı Yılında Tevfik Fikret ve Halûk Gerçeği" ile gazeteye çıkageldiğinde, çocukluğuma gidiverdim bir an ve Haluk'u sordum; şimdi nerede, ne yapıyor diye. Orhan Karaveli, duraladı, "Haluk 1965'te öldü" dedı usulca. Tevfik Fikret öldüğünde babam 13 yaşındaymış. Haluk öldüğünde ben 12 yaşındaymışım. Ama babam bana Haluk'un öldüğünü hıç söylememişti. Tevfik FikretOrhan Karaveli elindeki kitabı uzatıp verdi. Kitabı alırken "okuyup da öğreneceğim" diyerek içimden ve mahcubiyet içinde sayfalarını şöyle bir çevirirken odadaki sessizliği bozmak istedim, "Haluk'un çocuklan" diye sorarak. Orhan Karaveli, Tevfik Fikret'in bazı şiirlerini günümüz diline dönüştürdüğünü söylüyor ve bunun heyecanı içinde, bense çocukça sorular peşinde. Haluk, Amerikalı bir kadınla evlenmiş ama çocuğu olmamış. Orhan Karaveli, bir daha söylüyor; şiirleri günümüz diline dönüştürdüğünü... Sayfalan çeviriyorum hızla; llhan Selçuk önsöz yazmış: Bu kitap bir asır önce yaşamış bir Aydınlanma şairinin geçmişe gömülmüş hikâyesi değildir; softalığın ve mollalığın Islam coğrafyasında Anadolu'yu da kapsayan güncel salgınında, insanı ve aydınlığı savunanların elinde bayraklaşacak bir örnek yaşamın öyküsüdür. "Balıkçılar"ı anyorurh. Artık Orhan Karaveli'ye bir şey söylemiyorum. Babamın denizci olduğunu; Demokrat Parti iktidarında işsiz kalınca balıkçılık yaptığını; Boğaz'daki akın nedeniyle balığın para etmediğini ve evine ekmek getiremediğini anlatmıyorum;u Balıkçılar"ı anyorum. Buluyorum, okuyorum: "Bugün açız yine evlatlanm, diyordu peder/ Bugün açız yine; lakin yann ümid ederim,/ Sular biraz daha sakinleşir... Ne çare, kader!" Ben bu dizeleri peynir ekmek gibi ezbere biliyorum: "Kayık çocuk gibidir; oynuyor mu kaydetme,/ Dokunma keyfine; yalnız tetik bulun, zira/ Deniz kadın gibidir; hiç inanmak olmaz ha!" Tevfik Fikret 90 yıl önce bugün ölmüş... Yokya! Cenaze Hilmi Kayıhan: "Ne oldu da camiye çevirdik bu güzel ülkeyi, niye başımızda bir vaiz var, Türkiye'nin cenazesi mi kaldınlıyor yoksa?" Sepet Akif Kökçe: "Benzine yine yüzdeiO'lara varan zamlar yapıldığı halde enflasyon binde oranlan ile nasıl açıklanır? Enflasyon sepetine benzin yerine tezek konarak!" SESSÎZSEDASIZ(I) Brüksel lahanaları ve gelin ve güvey MERKEZl Almanya'da bulunan Türkiye Araştırmalan Merkezi Vakfı'nın Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen, Türkiye'nin Avrupa Biriiği sürecine olumlu bakar ve yapıcı yorumlar getirirdi. Bu kez bir şeyler ters gidiyor olmalı... Şen, 3 Ekim'de müzakerelerin başlamayabileceğinden söz ediyor: "Fransa Başbakanı Dominique de Villepin ve Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Türkiye ile başlaması öngörülen müzakerelerin, başlamaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Fransa'nın yanında Hollanda, Avusturya ve Macaristan da bu amaç için çalışıyor. Türkiye'ye 17 Aralık'ta verilen söz tutulmayacak gibi görünüyor." Anımsayacaksınız... Fransa'daki halkoylamasında Avrupa Biriiği Anayasası geri çevirilince bizim Brüksel lahanalan, sonuçlan yorumlarken "Avrupa Birtiği sözünü tutacak ve 3 Ekim'de Türkiye ile müzakerelere başlayacak" mesajı ve morali vermişti. Şimdi anlıyoruz ki, bir bildikleri varmış... Brüksel lahanalan her zamanki gibi yine kendi kendilerine gelin ve güvey oluyorlarmış! Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuı'g yahoo.com Sıcaklar iyice bastırdı: Öküz aftında buz arar olduk! Islamda Yine Reform Konusu MERİÇ VELİDEDEOĞLU Terör olaylan dolaysıyla Isla- ma yüklenmenin arttığı şu günlerde Hint asıllı Ingiliz ya- zar Salman Rüşdi, The VVas- hington Post gazetesinde "Is- lami Reform İçin Doğru Za- man" başlıklı bir makale ya- yımladı. Yedi Ağustos tarihli bu yazı- sında Salman Rüşdi, geçen ay Londra'da yaşanan terör sal- dınsını, Ingiltere'deki Müslü- man Konseyi Başkanı Ikbal Sakrani'nin, "Kendi çocukla- nmız tertipledi" sözleriyle ka- bullenmesi karşısında çok he- yecanlanıp etkilenerek, Islam- da "reform" için uygun birza- manın oluştuğunu dile getir- miş. Dinde "reform" denildiğin- de genelde Hıristiyanlığın 16. yüzyılda yaşamış olduğu "Re~ formasyon" akla gelir. Hep bilindiği gibi Reformas- yon, Hıristiyan dininde bir dizi yeni düzenlemenin, daha doğrusu "öz"e dönmenin oluşturduğu bir harekettir; bir bakıma kilise kurumunun etki- sini azaltmak, daraltmaktır. Kutsal Kitap dışında kilise tarafından oluşturulan yaptı- nmlann kimilerini yadsıyan Reformasyon'un temelinde Incil'e dönüş ve Incil'in Latin- ce yerine ulusal dillerde oku- nuşu yer alır. Dinsel ve dünyasal yaşam alanına özgü kimi dogmalara karşı gelerek yalnızca Incil'de istenenlere uymak, kuşkusuz Hıristiyanlığa getirilen iyiliğe doğru bir düzeltirndK çünkü Incil, kilisenin oluşturduğu çok sınırlayıcı, baskıcı pekçokyap- tınmı içermiyordu; bu altı çizil- mesi gereken bir durumdur. Hele kutsal kitabı, inananla- nn kendi dillerinde okuması gerçek bir yenilikti; dinin algı- lanmasındayepyeni bir akım- dı; bütün bunlann oluştuğu döneme "Reformasyon Çağt" denmesi kuşkusuz pek yerin- de bir adlandırmadır. Türkiye'de de dinde bir ye- nilenme, bir düzeltim yani bir "reform", düşünüldüğünde gündeme ilk getirilen bu "Re- formasyon"dur; Kuran dışın- daki tüm yaptınmlardan örne- ğin "hadis "lerden, gelenekler- den uzaklaşmak yalnızca Ku- ran'da istenenlere uymak ve Kuran'ı Türkçe okuyabilmek, ibadeti Türkçe yapabilmektir. (Prof. Yaşar N. Oztürk bu gö- rüşün önde gelenlerindendir.) Oysa dünyasal yaşamı dü- zenleme yönünden Incil ile Kuran çok farklıdır, Kuran'da bu alan -Incil'de olmayan- ke- sin apaçık kimi dogmalaria düzenlenmiştir ve özellikle bunlann çoğunluğunu, cinsel ayrıma, kadın-erkek eşitsizli- ğine dayananlar oluşturur; "yasa" niteliğini taşıyan bu yaptırımlardan "fıkh" (Islam hukuku), şeriat doğmuştur. Islamda kitaba dönüş yani Reformasyon taraftariarı Ku- ran'daki bu sıkı dogmalara na- sıl bir çözüm bulabileceklerini düşünedursunlar, Salman Rüşdi tam bir "reform" yani gerçek bir düzeltim, gerçek bir yenilenme getirecek bir görü- şü yeniden gündeme getirdi. önce şunu anımsatalım, Hı- ristiyanlık tarihle ortaya çık- mış, tarihsel bir dindir; Isa'nın doğuşuyla tarih sahnesine çıkmış bir dindir; oysa Islamın böyle olmadığı, tarih üstü, ta- rih dışı bir din olduğu kabul edilip dile getirilir. Bu görüş Kuran'ın birçok suresinde yer alan "Levh-i Mahfuz" söylemine dayandın- lır; buna göre Kuran'ın özgün olanı Tanrı katında yazılı ve sakhdır; yedinci yüzyılda Pey- gamber'e, halkı anlayabilsin diye Arap dilinde söylenmiş küçük bir bölümü gönderil- miştir. Anlaşılan S. Rüşdi bu gön- derilme görüşüne dayanarak elimizdeki Kuran'ın tarihselli- ğinin kabul edilmesini öneri- yor; çünkü yedinci yüzyıla ait birçok yansımanın Kuran'da yer aldığını ileri sürüyor. örneğin, ticaret yapması dolayısıyta çok gezen Pey- gamberin gezilerinde "Nastu- ri H/rist/yan/ardan /ncı7 öykü- lerinin çöl versiyonlannı dinle- diği"n\ ve bunlann da Ku- ran'da yer aldığını belirtip, ay- nca buna Kuran'ın "birçok ba- kımdan Peygamberin şahsi deneyimlerini yansıttığı' 'nı da ekliyor. S. Rüşdi bir adım daha ileri gidiyor ve şunlan soruyor: "Tannyedinci yüzyıl Arabista- nı'nın sosyo-ekonomik koşul- lanndan hiç etkilenmiş olamaz mıydı? Peygamberin kişisei koşullarının mesaj üzerine hiçbir etkisi bulunamaz mıy- dı?" Böylece S. Rüşdi, Islamın yedinci yüzyılla tarihlenebile- ceğini kanıtlanyla biriikte orta- ya koymayı deniyor; çünkü bu kabul edilirse, dünyasal yaşa- mı düzenleyen dogmalann - kuşkusuz cihadla biriikte- ye- dinci yüzyıla ait olduklan dola- yısıyla 21. yüzyılda geçeriilik- lerinin tartışılabileceği ve böy- lece rahatlıkla yorumlanabile- ceklerini, yorumlamaya her türlü esnekliğin getirilebilece- ğini duyurmak istiyor. Az şey değil! KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicakayahoo.com.tr ÇİZGtLÎK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciı mynet.com BULLT BEBEK NVRAY çtFrçi bulutbebeku hotmail.com Bcn Amerikalı bi iŞâclamt olsaam br\ce. HAY4T EPÎK TİYATROSU MUSTAFA BILGIN hayatepikfa mynet.com ÖIEI ETÛT MÜZİK KURSU tSanat YöneTrp*n! Dogan Osnku Klasik Gitar - Flamenco Gitar Piyano - Keman - Şan 2005-2006 Öğretim Dönemi Kayıtlanmız Başlamıştır. (0216) 326 1143 www.etutmuzik.com Nüftıs kâğıdımı kaybettim. Hükümsüzdür. SUHAARDIÇ MICIRLI YOLLARDA ÖLÜMLERE BtR " FORMULA" BULSALAR DA T A b l N I CIKARABtLSEKÜ ULKEMIZDE DE •FOftMULA 1" DÜZENLENMESİ COIC tYİ DE5İL Mt? TARlHTE BUGÜN MIMTAZARIKAH 19 Ağustos tetcw.miuntaz-arucan.com SUUAN AHMET CAMIL. 1617'DE &UGÜN.ISTAH&Ut.'DA SUUAUAHMET CAA4İÎAÇILDI. f4-.PADİ$AHT.AHUET'İN 1f\P- TIRMIÇ OLDU6U CAMİ, MİMAR KOCA SL A' Ö Ğ R i İ 4 8 UEHM£TAĞA 6iR sûrüK O&TA Kuese ve çevHESinc>etci Pöer YARIM KuBBePBM OLUÇAN ÇArrst, SİVRİ K6MEKLE/ZLS PÖftTBÜrÜK tit/MAĞINA OniRTVLMUŞTZJ. İÇJNİN SÛŞLSMMBSİ İÇİN DEI/&/M EN KAJ-İTEÜ ÇJNİLERtNPSM KÜL- LAUILMIŞTI(Z1 &İN 43 TANE). TÜM BUN- LARA KAf>ŞIN,PiHDAR PAOİŞAM,GÜ- ZBL TAPIhlAKTA DOYA OOYA NAMA2 Kl- LAMtfACAK, AYNI Y/L 2? YAÇfNPA, YAÇAMA VEDA eOeC£KT/. BAKIŞ AÇISI Dr. GÜRBÜZ^APAN Umuda Yolculuk... Geçen yıl Kars'ta, ayçiçeği ve mısır ekelim, tanmı sanayi tarımına evirelim demiştim. Bazıları bıyık altın- dan gülmüştü. Bazıları da ağız dolusu gülmüştü. Kars'ta Arpaçay, Akyaka, Selim'de ayçiçeği de- neme ekimleri başanlı gözüküyor. İlk olması, acemi- liği de beraberinde getirdi. Bilgi birikimi, teknik des- teğin yetersizliği... ll tanm müdüriüğü, makine, ekip- man desteği verecekti. Ancak eldeki makineler hem yetersiz hem de arızalı çıkınca birtakım olumsuzluk- lar yaşandı. Bütün bunlara rağmen Ziraat Mühendi- si Zafer Algün ve iki arkadaşının özverili çabaları ne- ticesiyle ayçiçeği tarlalarında ağız dolusu güldük, umutlu resimler çektirebildik. Kağızman'da mısır ekimi de başanlı oldu. Boyla- n 2 metreyi bulan mısır tarialan hem ekeni hem biz düş kurucularını mırtlu etti. Iğdır'dayerfıstığı ve mısır ekilen bin dönümlük alan, düşman çatlatıyor. Her basan, eli silahlı kıskançları da kendiliğinden doğurur. Oradaki amaç, köylümüz na- merde muhtaç olmasın, kendi kendine yetsin diye- dir. Yağ fabrikası kuracağımı falan yazdılar, söylediler. Oysa Mustafa Kıranşal adlı müteşebbis bir arkada- şım 1998 yılında ayçiçeği yağı fabrikası kurmuş. Seneye köylümüzün ürününü verebileceği muhatap hazır. Şimdiki ürünleri Karadeniz Birlik'e satacağız. Arpaçay'ın cevval kaymakamı SedatYıldınm hem bizden aldığı ayçiçeği tohumlan hem de Karadeniz Birtik'ten aldığı tohumlaria umuda katkı verdi. Dört yıl evvel ceviz fidanlan gönderdiğimiz Arpaçay'a Kay- makam Bey vişne bahçeleri kurarak bir olamayaca- ğı oldurdu. ABD'den getirttıği suni tohumlamayla Burcah köyünde 150 inekte deneme yaptı ve yav- ru aldı. Her bir yavru 2 yaşına gelince 1.5-2 ton ge- lecek. Oysa Kars'ta damızlık hayvanın kilosu 300 ki- logramı geçmiyor. Bağırmaya gelince et fiyatlan dü- şük diye çığırtkanlık yapmaktayız. Sağlıklı mısır üre- terek hayvan yeminde kalıteyi getiımeye çalışan Ar- paçay Kaymakamı'na kasabanın kurnazlan yapma- dıklannı bırakmadılar. Kıblesini halkına çevirmiş genç kaymakamı kutluyor ve sevgilerimizi sunuyorum ve bütün idareci arkadaşlarımıza örnek gösteriyorum. Kars'ta Vali Nevzat Turhan'dan da bahsetmek is- terim. Yaptırdığı seracılık çalışmaları tam hayalimde- ki idareciyi gösteriyor. Akyaka'nın bir köyünde, sera geziyoruz. Sivribiber, dolmalık biber, domates vb. görünce kendimi güney illerinde zannettim. Sera sa- hibi kadın, pazar sorunundan dert yandı. Ürettikleri- ni takasla çözüyor. önümüzdeki yıl, Kağızman ilçemizde ceviz ve ba- dem bahçeleri yapacağız. Sevgilı Valimizin de DSl'yi hareketlendirerek sulama sorununu çözmesini bek- liyoruz. "Aras Nehri akıyor, Kağızmanlı bakıyor." Aras'ın alüvyonlu suyunun tarlalara hayat katmasının zamanı geldi sanıyorum. Sankamış'ı kış turizmine açma gayretleri cılız da olsa devam ediyor. Isviçre'ye kayağa gidenleri San- kamış'a davet etmeli. Uçak ve konaklamanın sorun olmadığını duyurmalı. 400 dönüm alanın attyapı hiz- metlerinin bir an evvel müdahale edilerek bitirilme- si gerektiğini ilgilisine duyurmak isterim. Çıldır Gölü'nü kış ve yaz turizmine kazanflırmak gerekiyor. Çıldır Gölü doğal buz pateni alanı olarak kullanılabilir. Oraya bin yataklı otel-motel inşa edi- lirse yaz ve kış okulu olarak kullanılır. Hem gol ko rumaya alınır hem de işlev kazandınlır. Çalışkan Vali- mizden buradaöncülüketmesini beklemekteyim. Bu çalışmaya Ardahan Valiliği de ortak edilerek Çıldır Gölü dünya turizmine açılır. Ani harabeleri restoras- yonu hızlandınlmalı; doğal tarihi doku işlevine uygun restore edilmeli; Kars kültürier başkentidir. Her tür insanın geçmişini bulacağı bir kenttir. Tarih, kültür, kayak ve göl turizmi başlatılır. Hava taşımacılığı iyi bir standart kazanmış, her gün 3 uçak inip kalkıyor. Otelcilik teşvik edilirse hiçbir sorun yok. Ardahan ilimizde arıcılık (Kafkas ansı) ve marka bal üretimi girişimlerini destekliyoruz. içinde yer alacağız. Göle ilçesinde kaşar peyniri üretimi Avrupa stan- darüannı yakalamaya başladı. Yine Yalnızçam kö- yünde 5 km. uzunluğunda doğal kayak pisti turiz- me katılabilir. Haydin, hep biriikte üstümüze serilen "ölü topra- ğını" savuralım. Hep biriikte umuda yolculuğa çıkalım. Yolunuz açık olsun umırt yolculan... [email protected]/Faks: 0212 672 73 79 BULMACA SEDAT YAŞAYAH SOLDANSAĞA: 1/ Bod- rum'un Tıır- gutreis belde- 2 si açıklann- da, çevresin- de bulunan batıklarla ta- nınmış ada. 2/Çiftlikuşa- ğı... Sıvas ilinde bir göl. 3/Türkmüzi- 9 ğinde bir usul... Genellikle yakmak için kulla- nılan iri saman. 4/ Dölyatağı boşluğu- 3 na yerleştirilen ge- 4 beliği önleyici ay- 5 gıt... Bir gösterme 6 sıfatı. 5/Hoşveince bir güzelliği olan. 6/ 8 Yüze sürülen perrı- 9 be düzgün... Adlan sıfâTyapan bir yapım eki... Uluslararası Tiyatro Enstitüsü'nün simgesi. 7/ Geminin yükünün boşaltıldığı ya da onanldığı üstü örtülü ha\-uz... Bir müzik parçasırun son bö- lümü. 8/Vücut ısisı... Pirinç, buğday, mısır gibi bitkilenn tohumu. 9/ Kuzey Irak'ta yaşayan Hı- ristiyan Nasturilere verilen ad YUKARTOAN A§AĞrVA: 1/Marmara Denizı'nde, Demokrat Parti yöneti- cilerinin yargılandığı mahkemeyle ünlü ada. 2/ Osmanh ordusun^a ve donanmasında hafif piya- de asken... Tath sıjarda yaşayan bir balık. 3/Çir- kin, kaba... Bır tür jimnastik ayakkabısı. 4/ Sar- mal biçiminde olin... p a s t a hamuru. 5/ " — De- mirci" Karikatürcimüz. 6/Aldatma ışı, hile... Lit- yum elementinin simgesi... İticı neden, güdü. II Ticaret mallannı ^aklamak için rıhtımda yapılan büyük depo... Eleineli yanşmalarda sonucu belir- leyen karşılaşma.8/"... kesilır geçse sabâ gülşe- nimızden 1 ' (Yavoi/ Sultan Selim)... Adet, sayı. 9/ Asur devletının hjlkma verilen ad
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle