Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 2005 SAU
OLAYLARVEGORUSLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Geçmişi Öğrenmek...
"DP, 2 Mayıs 1954 seçimlerini oylann yüzde el-
lisinden çoğunu alarakkazanmıştır. Meclis'e sok-
tuğu milletvekili sayısı buoy nispetinin çok üstün-
de olmuştur. DP oylann yüzde 53.14'ünü kazan-
dığı seçimlerde milletvekillerinin yüzde 94.82"si-
ni sağlamıştır. Buna karşı, oylann yüzde 39.5'ini
ajan CHP, milletvekillerinin sadeceyüzde 5.5'i ile
yetinmiştir. O seçimde nispi temsil esası bulun-
saydıMeclis'teDP'nin281, CHP'nin211, CMP'nin
32, Köylü Partisi'nin 18 milletvekili bulunacaktı."
Bu satırian Metin Toker'in "DP Yokuş Aşağı" ki-
tabından aldım. Toker, şunu da eklemiş: "Belki de
DP, 1960'taki feci akıbetiyle karşı karşıya kalma-
yacaktı."
Ders almak, öğrenmek, aynı yanlışı bir daha yap-
mamak dıye bir şey yok bizde! Elli yıldır aynı yan-
lışı yinelemekteyiz. Işte en son durum: 2003 genel
seçimde yüzde 35 oy alan AKP'nin Meclis'te ne-
redeyse anayasayı değiştırecek bir kalabalığa sa-
hip olması!.. Bir yanda yüzde 18 oy alan CHP, bir
yanda yüzde 35 oy alan AKP... Bir de seçime ka-
tılmayan ya da katılıp oylan boşa gıdenlerin yüz-
de 45'e varması!
Metin Toker'in anılanndan, yeni kuşaklann, da-
ha da çok politika heveslilennin alacaklan çok ders
var... Toker yukandaki saptamayı yaptıktan sonra
bakın ne yazmış:
"DP iktidannı şiddet tedbirierine iten çok kim-
senin sandığının aksıne, kendi milletvekillerinin
fazlalığı olmuştur. Bunlardan çoğunun büyük ço-
ğunluğunun 'yumuşak başlılık'/ Bayar'a ve Men-
deres'e 'ne isterse yapabilecekleri' inancını ver-
miştir. Bunlann karşısına ilk adımlannda bir baraj
dikilebilseydi, DP'li milletvekilleri hiç olmazsa onay-
lamadıklan tedbiriere 'hayır' diyebilselerdı rejimin
kaderi hıç kuşkusuz başka olacaktı."
O zamanda bütün uyanlar boşa çıktı. Bayar-
Menderes takımı, iki seçimde üstün gelmelerinin
verdiği güçle ülkede muhalefetin kökünü kazımak
hevesine düştü... "Siz isterseniz hilafeti bıle geti-
rebilirsiniz" sözleri; Inönü'yü bile asmak kesmek
korkutmalan, aydınlara, gerçek Atatürkçülere bas-
kı, yeni yasalarla özgüriükleri kısıtlamaya kalkışma,
muhalefet yıllarında verdikleri sözleri unutmak;
Türk Silahlı Kuvvetlen'nı "Battal Gazı ordusu" gi-
bi küçümsemeler, "Ben ülkeyi biryedek subaylar-
la yönetirim" saçmalıklan yüzde 53 oranda oyta ik-
tıdara gelen bir DP'yi birkaç yıl içinde felaket uçu-
rumuna itmedi mı?
1950'de, 1954'tekı üstün başannın verdiği sar-
hoşluk, 1960 devnmıne yol açmışsa işte nedeni,
işte kaynağı! Demokrasi diye diye demokrasiye
ne kadar aykın ış varsa hepsini uygulamaya kal-
kışmak... Ben iki kez seçım kazandım, her dedi-
ğim yasadır inancıyla gerçeklere gözünü kapatmak...
Tarih kıtapları, belgesel anılar bizlere ders veri-
yor! Ama, anlamasını, öğrenmesini bilene!..
'Büyük Ödül'
I
Prof. Dr. Mahir AYDEV
stanbul, uluslararası bir spora ilk kez ev
sahipliği yapıyor. Grand Prix. yanı Bü-
yük Ödül'e. Üç gün boyunca, dünyanın
en seçkin otomobilleri koşacak. Söyle-
nenler doğruysa, 50 bin turist, 150 mil-
yon A\TO gelecek.
Günümüzde spor, artık beden eğitimi de-
ğil. Sporculara "çağdaşgjadyatör" gözüyle ba-
kılıyor. Önceden toplumlar, savaş yengisiyle
övünç duyardı. Savaş alanının yerini spor
alanlan aldı. Özellikle de futbol oynanan ye-
şil aJanlar. Ve en büyük tanıtım sporda yapı-
hyor. Galatasaray'ın Süper Kupa'da yaptığı
"Türidye TanıümT gibi.
Büyük Ödül Yanşlan'nın başlangıcında,
otomobil yok. Insanın 10 bin yıllık en hızlı
binek aracı, "af var. Bu Fransız yanşının il-
ki, 1863'te yapılır. Paris'teki coşku zamanla
büyür, başka ülkelerin yanşçılan da kahlır.
1906'da otomobil, atın yerini alır, 15 yıl son-
ra da dıştan tekerlekli ve tek koltuklu olanlar.
Türkiye de, dünya ülkeleri arasındaki "Bü-
yük ÖdüT. Ayncalık adına, bu denlı çok,
böylesine kalite yok.
Bunu anlamak için, tüm bilim dalı üyele-
rinden oluşan bir uluslararası kurul gerek.
Ama onlar, ülkemizde bize "konuk" da\Ta-
nışı gösteriyor. "Dokunmayıo, çar-çur eder-
siniz. Zaten gkteceksiniz. Geldiğimizde hakkı-
m veririz" diyorlar.
1897'nin Büyük Ödül Yanşlan, 14 Hazi-
ran'da yapıhr. Paris halkı, yağmur sıcak de-
meden yanşlan, izlemeye gelir. Avnıpa baş-
kentlerinin sosyetesi de bu eğleneeyı kaçır-
maz. Birincilik ödülü, 200 binfrank.Ödül bü-
yük. Yanşın adı da Grand Prix, Büyük Ödül.
Eskiden spor, savaşa hazırlıktı. Ne zaman
çıkacağı belli olmaz, herkes katılabiiirdi. In-
sanlık uygarlaşınca, spor da sosyalleşti. Bu-
gün başka bir savaş yaşıyoruz. Kod adı: Te-
rör. 11 Eylül'de başlatıldı; Madrid, Istanbul ve
Londra ile sürüyor. Tanrılar değil ama, "Ba-
ronlar kurfoan istiyoıf
Büyük Ödül'de asü çekişme, izleyiciler ara-
sında yaşanırdı. 10 frank yatıran, 136 frank
kazanırdı. Yanş birincisinin 1 milyonfrankal-
dığı, çok görülmüştür. Koşulan 6 yanşta oyun-
culann koyduğu para, 1 milyon 751 bin 665
frank. Bu yüzden yanşın öteki adı: Yanş ku-
man. Kaldınlması için yapılan girişimler so-
nuç vermiyor. Çünkü gelinn yüzde 20'si, yok-
sullara dağıtılırdı.
Birinci Dünya Savaşı bitince, en son hesa-
ba çekilen, Türkiye oldu. Çünkü Büyük
Odül'dü. Ödül büyük olursa, paylaşmak da zor-
dur. Ama Mustafa KemaJ, çinileriyle ünlü
Sevr'in "ölüm vazosu"nu parçaladı. Yerine,
Lozan'ın "etaıas küre''sini koydu. Böylesi
çetin sınavdan geçen Türkiye, başka ülkele-
re ömek olamaz. Çünkü onlar, Bah dünyasın-
ca "bağışlanmış topraklar" Sınırlan, pergel-
cetvelle çizilen. Hangisi ulusal Kurtuluş Sa-
vaşı venniş? Kim, ülkesi için destan yazmış?
Paris'teki yanşlarda, 3 bin metre üzerine,
10 at koşar. Fransa başbakanı ve bakanlar ku-
nılu da yanşı izlerdi. Avrupa'nın önde gelen
ülkelerinin elçileri de. Hava çok sıcak oldu-
ğu halde, izleyici sayısı her yıl artardı. Eller-
de, ter silmek için mendil, tanıtım şirket gö-
revlilerinin şemsiyesi üzerinde, firmalann
reklamlan.
Bilgi sorumluluk ister. Tarih bilgisinin so-
rumluluğu daha büyük. Çünkü bedeli, tüke-
tilen zaman, harcanan para, kaybedilen kuşak-
lar. Öğrenmeyen mi? Ö, başa döner. Terör, sal-
tanat, halifelik, mehdilik, ötekiler... Hepsini
yaşadık, aştık. Bir örnek: Tarih 25 Mart 1909.
Yemen'de bir çılgın, Mehdi olduğunu söyle-
yerek yandaş toplamış, devleti uğraşnnyor. Bin-
gazi'de başka biri. elinde kılıç Çarşının en ka-
labalık yerinde "Ben mehdrvinı" diyerek, hal-
ka saldınyor. Birkaç kişiyi yaraladıktan son-
ra, jandarmalarca tutuklanıyor.
1897 Büyük Ödül'ünü anlatan gazeteciye
göre güneş altında birkaç saat beklemek, pek
de hoş değil. Ama Avrupa sosyetesi, özellik-
le de kadınlar çok mutlu, diyor. Dahası bu at
yanşının, spor olmaktan çıkıp, para hırsının
gölgesinde kaldığını, söylüyor.
Bugün Türkiye de, kimi hırslann gölgesi-
ne çekılmek isteniyor. Bu planı anlamak için
sarranç ustası olmak gerek. Başbakan Erdo-
ğan, Avrupa arenasuıa büyük umutlarla atıl-
mıştı. Önce Ermeni konusunda Almanya'nın
gerçek yüzünü gördü. Sonra, AB konusunda
Fransa'nın. Bu daha bir şey değil. Onlar yal-
nızca, isteklerimize karşı çıktılar. Ya bizden
istedikleri...
1907'de yanş, Paris'ten Pekin'e uzanan bir
otomobil sporudur. Avrupah sürücü "Oto-
mobiOerimiz, en yetenekü ustalar etryle yapn
hyor. Bu nedenk başanhyız" dıye övünüyor.
Otomobıli ilk kez gören Çinli de. otomobilın
altına bakıp soruyor: "Atlan nereye sakiadı-
mz?" Bugün de ABD, Çinlinin gözlerinin içi-
ne bakarken soruyor: "Beni süper güçohnak-
tan, ne zaman edeceksiniz?"
Avnıpa'nın inceayarpolitikasını, bir örnek-
le bitiriyorum: Osmanlı devleti sonuna yak-
laşıyor. Ülkede, kannca karannca demiryolu
ağı var. Başında da yabancı yöneticiler. Ana-
dolu topraklanndakı işletmenin adı: "Anado-
hı Osmanlı Demiryolu Kıunpanyas].'' Avrupa
topraklanndaki ise: "ŞarkDemiryoDanKum-
Anlatabiliyor muyum?..
'Anayasayı îhlal' Suçunun Yeni Sanıklan -H-
O
Vliral SAVAŞ Onursal Yargıtay C. Başsavcısı
nceki günkü yazunı vanı'nın 15/09 1961günve
E. 960,1, K. 961 1 sayıh
karannda, bilımsel esasla-
ra uygun olarak şu şekilde
ifade edilmiştir.
"Işaret edeüm ki, kanun
cebirden bahsederken mad-
di \e nıanevi cebir arasın-
da fark gözrtmemektedir.
Bu itibarla manevi cebir da-
hi suça vücut vermeyekifa-
yet eder. Kaideten cebir
maddi olmak lazundır ve
hassatenaşağıdan gelen bir
| (pazar) kaldığım
yerden sürdürüyo-
rum.
Mevcut iktidarlann yap-
tığı veya Meclıs'teki ço-
gunluğa dayanarak yapılan
anayasa ihlallennde, "ana-
yasayıihlal
1
' suçunun oluş-
ması için "maddicebir" ve
dolayısıyla "şkfckf kulla-
nılıp kullanılmadığının
aranmasına gerek bulun-
madığı, Yüksek Adalet Di-
ihlaiin maddi cebirden ari
ofanas tasavvur oiunamaz.
Fakat Berner'in dediği gi-
bi ihlal yukandan geKyor-
sa, si>asi mercilerin ifa et-
tikleri vazife dolayısıyla
maddi kuvvet sarf eönek-
sizin manevi basla kullan-
mak suretiyle bu cebri ta-
hakkuk ettirmeleri müm-
kündür. Bu halde cebir un-
suru, resmi iktidann suüs-
timali şeklinde gerçekleşir.
Bu itibaıia maddi cebir oJ-
î»:'
ŞİRKETLERE
Artık şirketler, çalışanları ve çalışanların
4'er yakını, ayda sadece 250 kontör
yükleyerek, birbirleriyle ve şirketlerindeki
faturalı KurumsalAile/Özel Kurumlar
aboneleriyle 200 dakika bedava konuşuyor.
Üstelik kontör harcamadan.
KURUMSALAİLE'
Aynrtılı bılgi ıçaı 444 0 542'ye beklryorui
maksızın biresas teşküabn
birbakanhkkaramamesi ie
ga>ri meşru surette orta-
dan kakhnimasıvatanaiba-
net suçu sıfatı ile pekâlâ ce-
zalandınlabilir - ChoH"
"Devtet reisinin veya teş-
riimecfiskrinselahhçtleri-
ni gentşletme\e \e\a darait-
maya, bu kuvvetierden bi-
riniortadan kaldırmaya ya-
hut kra ku\Tetlcri\ lc kaza
ku>
n
vcti arasındaki münase-
bederi tebdile matuf hare-
kedenür ki devletin ana-
yasasmı tağyir \ı»tebdfl şek-
linde mütaiaa edilebUir."
"Hareket, hukümetten
geküğiııe göre maddi ceb-
re lüzunı yoktur. Esasen
devletin sahip olduğu bü-
tün cebir vasıtalan hükü-
metineündedir. Hükümet
maddi cebri kime karşı
kullanacakbr? Karşısm-
da bertaraf edeceği mu-
kavemet eden bir kuv-vet
yoktur. Anayasayı kanun
yolu ile olduğu gibi kanun
dışı keyfı harekederi ile ve
tutumu ile fiilen de tağyir,
teddfl veflgaetmiştir.Mad-
demetnindekicebrin mad-
di olacağı gibi manevi ota-
bfleceğine de yukarıda da
geçtiği vechile müeUifler
arasında ittifak vardır -
ManzmL"
"Cebren" kelimesı,
muhte\a ıtıban ile "ana-
yasaya avkınolarak" ma-
nasınadır.
"Cebir herhangi bir va-
sıta ile işlenmiş olabilir.
Maddi veya manevi v«ya
tendkyolufleolabilir -Fİo-
rian."
Burada bahis mevzuu
olan cebir, maddi ve ma-
nevi cebirdir. Korkutma,
sindirme ve tehdit ile ma-
nevi cebir kullanılmış ola-
bilir.
Aynı müellifin eserinin
361'inci sahifesinde:
"Çok defa iktidann su-
üstimalL hakiki bir mane-
vi cebirdir. Bu cebir da-
ima açık bir tehdit şeklide
olmaz. Keyfl ga> rimeşru,
hileti harekederİe de olur.
Bunlar.dindeshasJiktidar
bulunan kimseler tarafin-
dan yaprimcazaruriolarak
bir korkutevüt eder, diğer
künselerin fıkir ve hare-
kederini feke uğranr" de-
nilmektedir.
Adalet Divanı karann-
da (s. 19) şu kanaat ızhar
olunmuştur: ''Gerçekten
Türk anayasasuu tebdiL
tağyir ve ilga etmek, hadi-
semizdeki hal bakımın-
dan, ister aşağıdan gelsin,
baa fiil ve tasamıflaria,
mevcut anayasanuı fiilen
tatbikedümezhakgetirü-
mesi,onun. ana prensiple-
rinin lasmen veya tama-
men fıiü suretie ortadan
kakhribnası'', kısaca "hu-
kuki rejim yaıunda, ona
ana çizgüeri ve karakteri
bakımından zıt bir fıiB re-
jimin varaolmasıdır. De-
mek ohıyor ki, sistemli ve
kasıth olarak anayasada-
ki prensiplerin fiilen orta-
dan kaklınlması,yani fiilen
anayasa dışı bir rejim yara-
tüniası bahis konusu ise, bu
takdirde 146'IKImaddede-
ki suç işlenmiş demektir."
Yuıe Adalet Divanı 'nın
(s. 104) kanaatine göre:
"Devlet reisinin veya teşrii
meclislerin selahiyetlerini
genişkOneye veya daralt-
mava. bu kuvvetierden bi-
rini ortadankaldırmaya ya-
hut kra kuvvetinin haliha-
nr işleyiş tarzını degiştir-
meye veyahut kra kuvveti
ile kaza İcuvTeti arasındaki
münasebederi tebdile ma-
tuf harekederdir ki, devle-
tin anayasasmıtağyir veteb-
dil şeklinde mütaiaa edile-
bilir."
Bugenel açıklamalardan
sonra konumuza dönecek
olursak:
1. Seçım kanunlanmızın
demokratik olmamasından
yararlanarak, yüzde 34 oy
ile TBMM'de çoğunluğu
elde etmış olan AKP mil-
letvekillerinin oylanyla, dı-
ğer partılerin katılımı ol-
maksızın anayasa değişik-
likleri yapmak, azınlığın
çoğunluga tahakküm etme-
si sonucunu doğuracağın-
dan, hıçbir şekilde demok-
ratik ilkelerle bağdaşamaz.
2. AKP iktidan, mıllı gü-
venlığimız bakımından son
derece önem taşıyan, Kıb-
ns'ın elimizden gitmesi,
Türkiye Cumhuriyeti'nin
bölünmesı ile sonuçlana-
cak ve siyasal rejimimizi
dıni esaslara dayandırma-
ya yönelik uygulamalan,
yaptırdığı yasa ve anayasa
değişiklikleri ve ayyuka çı-
kan yolsuzluk iddialan ne-
deniyle, eninde sonunda
Yüce Divan önünde hesap
vereceğini bilmektedir.
3. AKP iktidan, bu ne-
denle Yüce Divan'da ken-
dısini yargılayacak olan
Anayasa Mahkemesi üye-
lerının önemli bir kısmmı
kendi Meclis çoğunluğuna
seçtirmek; hâkimlerve sav -
cılara ilişkin tüm yasalan
değiştirerek, yargıyı taban-
dan tavanına kadar güdü-
müne sokmak için yasa ve
anayasa değişiklikleri yap-
ma gereğini duymaktadır.
4. Tümyargı kurumlan-
nın karşı çıktığı bu planlı ve
demokratik olmayan deği-
şikliklergerçekleşirse; Tür-
kiye Cumhuriyeti bir "hu-
kukdevteti" olmaktan çıka-
cak, anayasamızın dördün-
cü maddesı de delıneceği
için, "anayasayı ihlal" su-
çu bütün unsurlanyla oluş-
muş olacaktır.
Demokrat Parti iktidan-
nın, AKP iktidannın yap-
tıklanna oranla çok daha
hafıf sayılacak "anayasayı
ihlal" girişimlenni görün-
ce, tsmet Inönü "Sizi artık
ben bile kurtaramam" de-
mişti.
Yaşasaydı, bu tarihi söz-
lerinı tekrarlamakla yetin-
mezdi kanaatinde>im.
PENCERE
Hacıbektaş'ta
Şenlik Var....
Hıristiyanlıkta kilise hukukunu yıkarak gerçek-
leşen 'Aydınlanma Devrimi' laiklik ve demokrasi-
yi Batı toplumlarına aşıladı.
Peki, Müslümanlıkta ne oldu?..
Islam dünyasında şeriat hukukunu yıkarak 'Ay-
dınlanma Devrimi'ni gerçekleştıren tek devlet
Türkiye Cumhunyeti'dir...
Atatürk padişahlığı, halifeliği ve de Sünni şeri-
atını nasıl tarihe gömebildı?..
•
Mustafa Kemal'in Alevi-Bektaşi toplumunun ön-
derieriyle iki büyük tarihsel anlaşması var...
1) Kurtuluş sürecinde..
Mustafa Kemal 23 Aralık 1919'da Hacı Bektaş
dergâhını ziyaret etti, Çelebi Cemalertin Efendi
konuğuna sordu:
"- Türk ulusunun düşmanı kahredeceğine inan-
cım sonsuz. Ulu Tann'nın bağışlayacağı zaferden
sonra Cumhuriyet ilanını düşünüyor musunuz?"
Atatürk'ün yanıtı:
"- O günün ilanına kadar aramızda kalmak şar-
tıyla, evet."
2) Kuruluş sürecinde..
Gazi, kurtuluştan sonra Cumhuriyeti ilan edip ha-
lifeliği kaldıracaktır. Hacı Bektaş Veli Çelebısi Ve-
liyettin 25 Nisan 1923'te yayımladığı bildiride şöy-
le der:
"- Gazi Paşa'nın vatanın ilerieme ve yükselme-
si hakkındaki her türiü isteğini yerine getirmek
bizlerce zorunluluktur. Bunu yadsıyanların bizim-
le kesinlikle ilgisi yoktur. Bu öğüdüme uymayan-
lar bizden değildir. Bu halkı kurtaracak Gazı Mus-
tafa Kemal Paşa'dır."
•
Batı'da laiklik ve demokrasiyi sanayi devrimiy-
le ekonomik gücü ele geçıren burjuva sınıfı kur-
du...
Bizde bu sosyal güç yoktu..
Sivil-asker aydınların başını çektiği savaş-barış
sürecinde Anadolu Müslümanlığının özel yapısı
bu oluşumda etkin olmuştur.
Nasıl?..
Islamda Nesimi ya da Hallacı Mansur'la vur-
gulanan 'Enel Hak' felsefesi tüm baskılara karşın
yaşayabilmıştır.. kı bu görüşün fikir kökeni Herak-
lit'e dek uzanır; 'Karşıtlann biriiği' sürekli değişim
yelpazesınin açılıp kapanmasıyla özdeşleşır; Tan-
rı ile insanın birliğı fikri de kireçleşmiş inanç düze-
ninetaassubu yıkan bırözgürlük soluğu getirmiş-
tir.
Alevi - Bektaşi kültürü Anadolu'da Atatürk'ün 'Ay-
dınlanma Devrimi'ne bu görenekle destek olmuş-
tur...
Hacıbektaş bu kültürün başkentidir.
•
Hacıbektaş'ı yalnız inançta değil, akıl ve bilim yo-
lunda da anıtlaştırmak için bu kutsal mekânda ku-
rulacak üniversite girişimi sürüyor...
Beledıye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu Pa-
şa bu güzel hareketin başını çekiyor...
Dünyanın dört bir yanına dağılmış Alevi - Bek-
taşi kültürünü sevenlerin bu amaçta birleşmeye ve
dayanışmaya yönelmeleri gerekmez mi?..
Gerek ile erek bırleştı mi iş kolaylaşır...
Bektaşiye sordum:
Hacıbektaş'ta üniversite kuralım mı?..
- Kuralım..
- Neden?..
- Imanım, hep rakı sofrası kuracak değilizya, bi-
raz da üniversite kuralım...
İDAKÖY ÇİFTLÎK EVÎ
Yayınlarımıza ilgi göstermiş olan dostlara can-
dan teşekkür ediyoruz. Bu sayede "Erguvan
Kenti Troya'nın Acı Öyküsü" ile "Kazda-
ğı / İda Doğa ve Kültür Gezi Rehberi" ikin-
ci baskıya ulaşmış oldu.
Kitaplann gönderi bedeli (kargo) bize aittir.
- İdaköy Çiftlik Evı"nde 2005 yılı konakla-
ma bedeli 60,00 YTL YP Kişı'Gündür.
-10-12 kişilikgruplaraücretsız rehberlık hiz-
meti vermeyi sürdürmekteyiz.
Kazdağı/İda da görüşmek dileği ile.
Sevgiyle, SEMA-İSKENDER AZATOĞLU
www.idakoy.com / idakoy@idakoy.com
0 266 387 34 02 /Faks: 387 3393 / 0 532 636 34 50
HOTEL MAVI DENIZ
TÜRKİYENİN CENNET KÖŞESİ,
MAVİ BAYRAK ÖDÜLLU,
MARMARİS TURUNÇ KOYUNDA
DENİZE SIFIR, YÜZME HAVUZU,
HAVUZ BAR,SNACK BAR,
SABAH,AKŞAM Z.ENGİN AÇIK BÜFE
ODALARDAj MUSTAKIL ELEKTRİKLİ ŞOFBEN,
KUMA, MUZIK, TELEFON,TV,ŞAÇ KURUTMA.
0-2 YAŞ ÜCRETSIZ
AYNI ODADA ÜÇÜNCÜ KİŞİ %5O İNDİRİMLİ
2 Kişilik Odada Gecelik Kişi Başı Yarım Pansiyon
Tuntnuz-Ağustos Eylûl Ekim
Bungalov 50,00 YT1+KDV 40.00 YU+KDV 30,00 YTl+KDV
OtelMası 70.00 YTl+KDV 55.00 YTL+KDV 40.00 YTl+KDV
KAMPANYA
(15 Ağustos- 31 Ekim)
7 Geee kal 6 Gece Öde
REZERVASYON
TEL 0 252 4767190-91 m « hotelmavideniz.com
FAX 0 252 4767007 1nfo@hotelmav1eJem2.com