22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 AĞUSTOS 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZt Tarih-iKadim' süri ve Fiknet-Akif kavgası revfikFîkret çalışmasıyla doçent olan (1944) edebiyat tarihçisi Profesör MehmetKaplan (1915-1985): "... Yahya Kemal, Nâzım Hikmet ve Beh- çet Necatigil gibi Mehraet AkiTin ustası da Tevfik Fikret'tir.J" der. Kaplan'ın vardığı sonuç budur ama bu sonuç Mehmet Akıf le (Ersoy /1873-1936) 'ustası' arasında üzü- cü bir 'kavga'nın çıkmasına engel olama- nnştır. Kavgayı başlatan ise yersız suçla- malarda bulunan Akif'tir. Yıl 1905. Nisanın 27'si. Tevfik Fikret, eşi ve oğlu Halûk'la bir- likte, Nâzuna Hanım'ın babasuıa ait Ru- melihisan'ndaki yahda oturmaktadır. Bir Kurban Bayramı 'arife'sı!.. Üç kişilik ai- le Boğaz'da bir sandal gezintisi yaparken yanlarında bir başka sandal belirir. Içinde; bembeyaz, kıvnm kıvnm yünleri özenle kı- nalanmış iki güzel ve gösterişli koç vardır ve herhalde bir zengın konağına götürül- mektedir, ertesı sabah kurban edilmek üze- re. Fikret, cebinden bir kalem çıkarır ve o andaki isyan ve üzüntüsünün zihnine 'dü- şürdüğü' dizeleri küçük bir kâğıt parçası- na yazar. Din şehh ister, âsuman kurban; Her zaman. her tarafta kan, kan, kan.» Beyni, yagmur gıbı yagan sözcüklenn akı- nına uğramış gıbıdır. Usulca: - Sahile çek Halûk, der. 27 Nisan akşamını bayramın ilk günü olan -yüz yıl öncesinın- 28 Nisan sabahına bağ- layan saatlerde yazılan ve şairi 'Hitab' adı- nı vermışken 'Tarih-i Kadim' olarak ün- lenen 212 dizelik şiirin öyküsü böyle baş- lar. Fikret bir dostuna yıllar sonra- - Hava o gece birdenbire bozdu. Yağ- mur taneleri şiirin mısralan ile bir garip âhenk içindeydi... diyecektir. 'Tarih-i Kadim' (Eski Çağlar Tarıhı), Mehmet Akif Ersoy yakınlanyla... söylentıye göre bayram ziyaretine gelen Ro- bert Kolejlı üç öğrencısı tarafından alınır, çoğaltılır ve elden ele dolaşarak 'Dersa- adet'in üzerine bomba gıbı düşer. Kimıle- rince bu. Fikret'in kendi kendısıyle ve geç- mişıyle hesaplaşmasıdır. Şiiri, dınsel ne- denler ve kişısel ihtiraslarla çıkanlan ge- reksiz savaşlara, yağmalara, yakıp yıkma- lara Tann'nın seyirci kalmasının alışılma- mış bir eleştınsı gözüyle görenler de var- dır. Yerleşık düzenden yana tutucular ve Islamcılar ise 'Tarih-i Kadim'ın Osmanlı'ya, Islamiyete ve mevcut inanç sistemine ağır ve bağışlanmaz bir saldın olduğunu düşü- nür. Şairin, insanlan ve uluslan kendı ken- dileriyle yüz yüze gelmeye, tarihleriyle hesaplaşmaya yönelik insancıl felsefesini anlamayanlar veya anlamak istemeyenler. onun, halkı ve özellikle gençleri dinden caymaya çağırdığını ileri sürerler. Bunlar arasında 'Sırat-ıMüstakim' ve 'Sebilürre- şad' gıbı turucu dergilerin önde gelen im- zası Mehmet Akif de vardır ve yakın çev- resine Fikret'le ilgili duygulannı "... Herif AUah'ıma, Peygamber'ime kastediyor!." sözleriyle belirttıgi söylenir. Plşmanlık duyduğu dlzeler Sonunda, 'Sebilürreşad' dergisinde ya- yımlanıp daha sonra kıtap olarak basılan 'Süteymaniye Kürsüsünde' başlıklı şiiriy- le saldınya geçer Mehmet Akif. Onun, Tevfik Fikret'e layık gördüğü için sonra- dan pişmanlık duyduğu dizeler nedeniyle şairle banşmak ıstediği söylenir. Fikret ise yanıtını iki yıl sonra (1914) 'Ta- rih-i Kadim'eZe\T (Eski ÇaglarTarihı'ne Ek) ile verecek ve farklı dünya görüşlerin- deki, farklı yapılardakı v e farklı uslûplar- dakı iki şaır arasındakı 'kavga' son bulur- ken, tartışması, bugünlere dek sürecektır. En iyısi yandakı bu dızelere bir göz at- makolmalı... fYüzyıl başlannda 'Rumelihisarı Köyü'! Minarenin sağında deniz tarafı üçer pencereli 'sahilhane' Tarih-i Kadim'in bir gecede yazıldığı ev. İstMal Savaşınasükazaruldı?'Darülfünun'da 'müderrislik', Galatasa- ray'da ve başka Türk kurumlannda hocalık yap- masının yanı sıra Robert Kolej'de 'Türkede- biyaü' okutmasını Protestan kilisesinde para karşılığı hademelik yapmakla eşdeğer bulan îstiklal Marşı şairinin, ıstiklaline kavuşmuş ye- ni Türk devletınde çalışmak yerine gidip Mı- sır'da hocalık yapmasuıı nasıl yorumlamalı? Kurtuluş Savaşı'ndan ve Mustafa Kemalden hiçbir şiırinde söz etmemesıne ne demeli? Milletln umudu Mustafa Kemal Atatürk Mehmet Akif'in yedi kitaptan oluşan 'Sa- fahat'ının 'önsöz'ünü okuyanlar bu sorulann yanıtını bulabilirler: Göriilecektir ki ortada ne Mustafa Kemal diye biri vardır ne de her tür- lü yokluk ve bitkinlik içinde umudunu O'na bağlamış imanlı bir millet!.. Ne Samsun ne de Amasya, Erzurum, Sıvas, Hacıbektaş ve Ankara!.. Ne 'şeyhülislam' fetvası ve Vahdettin tas- dikli idam fermanlan ne de 'Kemakilerin' üstüne sürülen Padişah markalı 'HBafet Or- dulan'L Tabii, ne de kahraman Türk Ordusu ve An- kara Müftüsü Börekçizade Rıfat Efendi gibi aydın din adamlan!.. Kısacası; 'MiIH Mücadele' lidersiz filan, -nerdeyse- kolayca kazanılmış ve 'muhakfet cephesi'ndeki Burdur mebusu Akif Bey'in Balıkesir'de, Konya'da, Kastamonu'da verdi- ği vaazlar da tabii çok etkili olmuştu. "Birin- ciMecüs'in görevizaferi kazanmakla son bul- duğundan" o da kendisıni 'maişet derdinden kurtar- mayıtaahhüt eden' Prens AbbasHafim Paşa'nın daveti üzerine 'huzuriçin- de çahşabileceği' Mısır'agidebilirdi artık!.. Bir Amerikan okulunda 'Türk EdebiyaüBötümü' kurup yönetmek 'Protestanlara hiz- metle' eşdeğerdi. Fransız, îngihz, Avusturya, Italyan ve Alman okulla- nnda çalışan sayı- sız Türk öğretmen de bu durumda en azından günaha girmiş oluyordu. Bugün de girmekte olduklan gibi... Akif'in üslubu... SAFAHITMEHNET AKit Mehmet Akif'in Tevfik Fikret'i 'zan- go^uğun' yanı sıra 'çifte ban- dıralı herif likle. 'egzantrik- Bk'le. hatta deb kıhkh bir mani'si olmakla suçlaması; kısacası, onu bir ruh hasta- sı gözüyle görmesi. kimi ka- lemleri rahatsız etmiş olma- lı ki bu nitelemelerle şairin •üslubunun dışına çıktığmı' öne sürmüşlerdır. Onlara gö- re aşınya kaçan bu sözcük- ler 'istisnai' şeylerdır. Acaba gerçekten öyle mi? "Türk Arapsız yaşamaz. Kim ki 'yaşar' der, delidir! / Arabın Türkise hem sağ gö- zü hem sağ efidirL" dizele- riyle Türklüğe Arabın kimı uzuvlan olmayı lâyık gören Akif'in yer yer kullandığı sözcükler, en hafıf deyımle şaşırtıcıdır. Aşağıdakı dizeler, onun. hepsı de 'Safahat'ta yayımlanan şiır- lerindend) alınmıştır: "Ayran daha midesinde kaynar/ Kal- kar da teres bilardo o\nan..' 'SâdebirfuhşumuzeksiktieNetRus- lardan/Onu ikmal edrverdik mi bizhn- dir meydan...' 'Karadağ haydutu, Sırp eşşeği, Bul- gar ydam/ Sonra Yunan iti, çepçevTe ku- şatsın vatanı!..' '- Ya\aş be!/ - Çüş be! Gözün kör mü?/ -Pardon! / İllallah!/ Nasıl ki çıkü şu 'pardon' eşşeklikoldu mubahL 'Herif amma da hışır...' 'Domuz çobanlan 'Balkan'da hâne- dan-ı vakûr!..' 'Gebermek istemiyle biz!_ desek de kimdnüer?' 1 Yükselerek kuş gibiBalkanlara/Öy- le sanr at ki kuduz Bulgar'a/ Bir daha Osmanh'ya güç sutara!..' Bunlan okuyunca insan. Tevfik Fik- ret 'zangoçlukla' ucuz kurtulmuş diye düşünmekten kendini alamıyor... SÜRECEK Tarih-i Kadim Kahramanlık... Esası kan, vahşet; Beldeler çiğne, ordular mahvet; Kes, kopar, kır, sürükle, ez, yak, yık; Ne 'aman '! bil, ne 'ah'! işit, ne 'yazık'.' Geçtiğin yer ölüm, elem dolsun; Ne ekinden eser, ne ot, neyosun! Sönsün evler, sürünsün aileler; Kalmasın hırpalanmadık bir yer; Her ocak benzesin mezar taşına; Damlar insin yetimlerin başına... Parçalan, ey panltısı sönmüş taç! Şu yığınlarla sefîl ve muhtaç Hep senin, işte, hep senin eserin! Gözyaşındanyapılma incılerin... Ne savaşçı, ne savaş, ne ıstilâ: Ne sataşma, ne saltanat, ne eşkıya.. Ben benim, sen de sen; ne tapılan ne tapan! Yırtılır ey köhne kitapyarın, Fikirlere mezar olan sayfalann... Şüphe, bir nûra doğru koşmaktır; Hakkı aydınlatmak akıl için haktır. Göçüyorsun da gök ve yeryüzünle Yok tabiatta bir inilti bile Süleymaniye Kürsüsünde Robert Kolej'deki sanat dâhisinin kalemi Vurur bu darbeyi isterse... Çünkü haddine mi Hükümet'in ona kalkıp da itiraz etmek? Herifte bandıralar çifte, tek de olsa direk! Dehâlann çoğu egzantrikya hani, Bu şahısta da var bir deli kılıklı mani... Ne var neyoksa mukaddes, onunla bitti demek! Gençliğe hak veririm... Çünkü üç beyinsiz inek Yazıp dağıttı o mel'un isyan beratını; Çocuklann yüreğinden kopardı îmmânıl Ediplerimiz hele gayetle bayağı mahlûkat, Halkı aydınlatacak öyle mi bunlar; heyhât! Kimi garbın yalmzfuhşuna gönüllü simsar; Kimi 'İran malı' der, köhne alır hurda satar. Serseri... hiçbirinin mesleğiyok, meşrebiyok. Filozof hepsi, fakatpek çoğunun mektebi yok. Şimdi Allah 'a söver, sonra biraz bolpara ver, Hiç utanmaz, Protestanlara zangoçluk ederl?! Tarih-i Kadim 'e Zeyl Ben ki, üç beş kuruşu tercihinden Protestanlara zangoçluk eden Şairim... Bana anlatma o güzel dini Bilirim ben de senin büdiğini... Sevdim Allah 'ı da Peygamber 7 de; O alay kaldı bugün hep geride. Anladım çünkü hakikat başka, Başka yoldan varıhrmış Hakka! Şimdi cennete cehenneme aldırmadan Süzerim evreni havran hayran... Doğruluk, sevgi, vefa ve tevazu, Merhamet, iyilik ve yurtseverlik, hakkaniyet Sonra birşaire 'zangoç'dememek... Peygamberlere göstermem ilgi, Bir örümcek götürür Hakka beni... Kitabım tabiatın kitabı, Bendedir iyinin de kötünün de sebebi. Varırım böylece mezanma dek, Diriliş ve ö'bür dünyaya gerekgörmem pek. Taşırım coşkun yüreğimde însanın aşkını da elemini de. Din-i Hakk bence bugün din-i hayat, Sen ne dersin buna, Ev Molla Sırat?..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle