Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 TEMMUZ 2005 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Önce, CHP Göreve!
CHP Genel Başkanı halka sesleniyor:
"Lütfen, bu memleketin kaderine el koyun. Bu
memleketi, ne yapacağı bilinmeyen böyle bir ik-
tidann keyfı kararianna teslim etmeyiniz. Bu ülke
sizindir, bizimdJr, hepimizindir. Türkiye'yi bugün-
lerehepbirlikte getirdik. Türkiye'yebundanson-
ra hep beraber sahip çıkacağız. Türkiye devleti-
nh, cumhuriyetin kazanımlarını tehlikeye sokabi-
lezek bu sorurnsuz gidiş karşısında kadınlan, er-
keklerigöreve çağınyorum. Türkiye'ye sahip çık-
maya çağınyonum."
Bu çağn önce CHP'ye, en başta Genel Başkan
Deniz Baykal'ayapılmarnalı mı?.. Bu çağnyı biz-
lerin, yani Türk halkı olarak, Atatürk Cumhuriye-
ti'ne bağlı bire'yler olarak tarihsel bir parti olan
CHP'ye yapmamız gerekmiyor mu?
Kaç kereyazııldı, söylendi.. uçurumun kenarına
getirilmiş bu ülkede sağlam bir güç, bir biriiktelik
yaratmak görevi en başta Atatürk'ün partisine
düşüyor diye!. Ama ne gördük, CHP toplumda
böyle bir güç ol uşturmak yerine, kendi içinde par-
çalanma, dağılmasürecinegirmişdurumadüştü.
Partiden aynlmalar, kopmalar, atmalarsürüp gidi-
yor.
Genel seçimlerde; yerel yönetim seçimlerinde ol-
sun Sayın Baykal'ı kaç kez uyardık! Bu uyarmala-
rın birçoğunu bu sütunda da okudunuz. AKP'nin
tehlikeli tutumuna karşı CHP, DSP, SHP, İP vb. de-
mokrasi yanlısı partilerle, sendikalarla, dernekler-
le belli bir çizgide anlaşmak, karşı devrimci bir ik-
tidara karşı çıkmak gerektiğini...
Yeni mi anladı Sayın Baykal, ülkenin çok yanlış,
çok ters bir yere doğru götürüldüğünü? Bugün
umut kırıcı bir duruma gelmişsek bunda CHP li-
derinin de payı yok mu? Bay Erdoğan hangi olum-
suz tutumlardan, dururrlardan geçirilerek Mec-
lis'e nasıl milletvekili olarak sokuldu? Başkan ya-
pıldı? Bunun, bir sorumlusu da CHP'nin uyuşuk
tutumu değil rni? Günün birinde biri çıkacak Bay
Erdoğan'ın milletvekili yapılmasının romanını ya-
zacakelbet...
Çok geç kalındı, çok geç! CHP'nin 180 kişilik gru-
bu nasıl uyudu, inanılmaz? Göz göre göre Tayyip
Bey'in tüm işlerine nasıl cestek olundu? Bugün gi-
dişin bir uçuruma doğru olduğunu herkes söylü-
yorsa, CHP Genel Başkanı bile halkı uyandırma-
ya, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığına karşı
Türk halkını savaşıma çağırıyorsa!.. Iş işten geç-
meden yapılacak bir şeş, var. O da ülkenin bütün
sağlam güçlerinin partilennin, örgütlerinin Cumhu-
riyet cephesinde bir araya gelmesini sağlamaktır.
Türkiye'ye sahip çıkmak' ancak böyle olur. Hem
de boş sözlerle vakit ge;irmeden!..
TC
ANKARA2.AİLE
MAHKEYIESİ'NDEN
20)4 309
Davacı Yurdanur Butıt vekili tarafından davalı
Orhan Bulut aleyhiıe açılan nafaka davasının
yapılan yargılaması s:rasında verilen ara kararı
uyannca;
Davalı Orhan Bulut un Huzur Oteli Yenimahal-
le Ankara adresine çıcartılan tebligatlann tebliğ
edilemediği ve adresterinin de zabıtaca yapılan
araştırmada tespit edilenediğinden adı geçen dava-
lının duruşma günü clan 27.09.2005 günü saat
09.30'da tüm deliller le birlikte mahkememizde
hazır bulunması ve keıdini bir vekille temsıl ettir-
mesi. aksi takdirde dn.oışmalara yokluğunuzda de-
vam edileceği ve kaıar verileceği HUMK.'nun
509 maddesı gereğınce tebliğ yerine kaim olmak
üzere ilanen tebliğ olımır Basın: 31566
TC
MARMARA
İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
MEVKULÜN
AÇIK AFTIRMA tLAM
20)3 79 Tal.
Bır borçtan dolayı bcizli ve aşağıda cıns, miktar
ve kıymeti yazıh malLa satışa çıkartılmıştır.
Birinci arttırma 21)7.2005 günü saat 14.00den
14.20'ye kadar Maraura Adlıyesı önünde yapılacak
ve o günü kıymetleriı %60'ına istekli bulunmadığı
takdirde 26.07.2005 ginü aynı yer ve saatde ıkıncı ar-
tırma yapılarak satıla«;gı. Şu kadar kı aıtınna bedeli-
nin malın tahnun edıla kıymetinin %40'ını bulması-
nvn ve satış ısteyenin aacağına rüçhanı olan alacakla-
nn toplamından fazla jlmasının ve bundan başka pa-
raya çevırme ve paylnn paylaştınlma masraflarını
geçmesuun şart oldıafcı, mahcuzun satış bedelı üze-
rinden % oranında JCIV'nin alıcıya ait olacağı ve sa-
tış şartnamesinin icra. cosyasında görülebıleceği, mas-
rafi verildiği takdirde artnamenın bır örneğını ısteye-
ne gönderilebılecegi, fazla bılgı almak ısteyenlerin
vukanda yazıh dosyaaumarasıyla daıremıze başvur-
malan rica olunur. 02 (6.2005
Muhammen kıymct
lira: 30.000.000 CKD.-TL. (30.000.-YTL.)
Adedi:l
Cinsi
(Mahiyeti ve önemli nitelikleri): Enerjı ve Tabii
Kaynaklar BakanlıŞğıMaden Işlen Genel Müdürlü-
ğü'nün 10 Eylül 19^'venliş tarıhlı 5264 sayılı 10 yıl
süreli işletme ruhsatm îalıkesir ili. Marmara ilçesi, Sa-
raylar beldesi, Y. 53 « 2, Xi99096 koordinatlıdır. 7.86
hektar alana sahiptır. iahada etüd ve araştırma yapıl-
mamıştır. Bilirkişi Wanına göre ekonomık ışletmeci-
hk yapılamamaktadu Basın: 31605
Bir Diploma Savaşı ve Diplomalı îşsizler...
Liselerde yeterince altyapısı oluşturulmamış çocuklar, üniversite kapılarma
ezbere dayalı test sınavı sonucu geldikleri için gerçek anlamda iyi birer
yetişmiş mezun olarak eğitilememektedirler. Şimdilik Milli Eğitime etki
edemediğimize göre, üniversitelerin bu konulara özellikle eğilmeleri gerekir.
Prof. Dr. Lbrahİm O R T A Ş Çukurova ÜnhersitesiZiraatFakültesiiortas(w,cu.edu.tr
B
ugünlerde bir tarafta Liselere
Giriş Sınavı ve Üniversite Seç-
me Sına\ı ile geleceğin yetiş-
miş insan kaynağı belirlenmeye
çalışıluken, öte yandan üniver-
sitelerin dönem sonu olması nedeniyle me-
zuniyet törenleri yapılmaktadır. Bir yandan
gençliğin bir bütün olarak yaşamı ezberci
eğitime dayalı sınava hazırlanırken; öte yan-
dan ne aradığı ile yeterince donatılmamış,
hedef ve görüşü oluşturulamamış binlerce
üniversite mezunu verilmektedir. Gerek lise,
gerek üniversite mezunlarımızdan sınırlı sa-
yıda kişi belirli bir barajı aşmakta, öbürleri
ise ne yapacağını bilemez bir durumda işsiz-
ler ordusuna katılmaktadırlar. Eğitim siste-
mimiz kişiyi hayata hazırlamak yerine sına-
va kilitlediği için bugün içinden çıkılamaz bir
durum ortaya çıknuştır. Pekâlâ, mezunlann
durumu nedir diye sorulduğunda ise, alınan
cevap içler acısı. Yabancı dil bilen gençler,
ışsizlik nedeniyle kapağı yurtdışına atmaya
çalışırken öbürleri, içerde yine işsizliğe oy-
namaktadırlar. Gençlikte ışsizlikten kaynak-
lanan ciddi bir bunahm yaşadığı gözlenmek-
tedir.
Evet, biraz ciddi bir gözle bakıldığında ül-
kemizin geleceğe yönelik bir planı ve görü-
şü olmadığı görülecektir. Kâğıt üstünde ya-
zılanlarbir kenara, bugün yetiştirdiğimiz me-
zunlanmız bu ülkeyi yanna götürecek nite-
likte değiller. Gerçi yetişkinlerin durumu da
gençkrden farkh değil. Ziya Paşa"nuı "Aine-
si iştir kişinbu lafa bakümaz" mısrasında be-
lirttiği üzere bugün sonuç bütün çıplaklığı ile
ortada.
Ezberci ve sınava yönelik yanşa hazırlan-
mış çocuklar; sonuçta bireyci, bencil, küçük
çıkarlan için her şeyi mübah gören bir anla-
yışla yetişmektedirler. Dünyayı ve ülke so-
runlannı algılama, düşünce üretme ve yeri gel-
diğinde sorumluluk üstlenmek yerine; ben
merkezli, pragmatıst bır anlayış hâkim durum-
dadır. Çoğu mezunun daha önce sıkça belirt-
tiği gibi, kendini ifade edemediği, dilekçe
yazamadığı, çoğunun yabancı dil bilmediği,
bir roman bile okumadıgı, gazete takip etme-
diği, TV ekranlarında ise belgesel ve kültü-
rel ağırlıklı program yerine çoğunlukla eğ-
lence programlanna yöneldiği sıkça belirtil-
mektedir. Bu şekilde yetişen gençlık doğal ola-
rak kendisine yabancılaşacak, zamanla suç-
luluk duygusuna kapılacak, bu da sosyal psi-
kologlann ifadesi ile uç marjinal ve saldır-
gan anlayışlann eline düşecektir. Yadayetiş-
kinler dünyasırun,yaraOcüıktan çok koruyu-
culuk anlavışmuı hâldm olduğu komensiyo-
nel dünyasma kanşacakOr.
Tabii bunun yanında, kendini yetiştiren az
da olsa iyiler de çıkıyor. Ancak benim göz-
lemim, genel olarak iyi değil. Aralıklarla ma-
nevi değerlerin yeterince öğretilmediği gün-
deme getirilmektedir. Ancak bu şekilde eği-
tilen gençlerde de benzer eğilim görülmek-
tedir. Küreselleşme rüzgânnın, yaşamın her
alanında kişileri bireyselleştirdiği ve kendi-
ne yabancılaştrrdığı sezilmektedir. Ülkenin,
birbütün olarak geleceğin yetişkin insan kay-
nağı için yeni modellere yönelmesi gerekir.
Ülkemiz bu modellere uzak sayılmaz. Ancak
şimdikrde, bunu sahiplenen de pek yok.
Nasıl bir mezun istiyoruz?
Üniversite mezununun diplomalı, doğanın
kurallannı çok iyi ka\Tamış, diyalektik dü-
şünen, tarihi bilinci olan, çevre bilüıci so-
rumluluğu ile eğitilmiş olması gerekmekte-
dir. Çevre bilinci gelişmiş, sevecen, hayatın
renkliliklerini yaşayacak ve çevresine yaşa-
tacak bir eğitim için;
1. Kendi konusunun tarih bilincini kavra-
mış olmak.
2. Mesleğinin gereği olan dersleri iyi öğ-
renmiş olmak, uzmanı olduğu alanrn teorik
temellerini özümsemiş ve alanın gerektirdı-
ği becerileri kazanmış olmak.
3. iyi bir meslek ahlakına sahip olmak.
4. Proje yapabilme becerisini kazanmış ol-
mak.
5. Ülke coğrafyasını ve doğal kaynaklan-
nı iyi bilmek.
6. Problemleri tanıyabilme ve çözümleye-
bilme becerisine sahip olmak.
7. Analitik düşünebilme ve sorun çözebil-
me yeteneginde olmak.
8. Öğrenme arzulan ve istekleri yüksek ve
sürekli olmak.
9. En az bir yabancı dil biliyor olmak, o di-
li etkin bir şekilde okuma, yazma ve konuş-
ma yetisine sahip olmak.
10. Bilgisayarkullanım, özellikle de inter-
net kullanım yeteneğine sahip ounak.
11. Bilgiye nasıl ulaşılacağını öğrenmiş
ohnak.
12. Iletişim kurabihne yeteneği yüksek ol-
mak.
13. El becerisi ve teknikleri kazanmış ol-
mak.
14. ÇevTesi ile iyi ilişki kuracak nitelikle-
re sahip olmak.
15. iyi yazabilme, konuşma ve ikna yete-
neği yüksek olmak.
16. Girişimci obnak, kendi kariyerini her
ortamda rahatlıkla sergileyebilmek.
17. Karşılaştığı sorunlan ve edindiği ve-
rileri analiz edebilmek, sorunlan gerçekçi,
mantıklı \e tutarlı bir şekilde irdeleyebilmek.
18. Bulunduğu coğrafyaya ve toplumsal
koşullara uyum sağlama, toplumu tanıma ve
analiz edebilme yeteneginde olmak.
19. Yeni fikirlere açık, ileri görüşlü, ben-
cilliği aşacak, kendi çıkarlanndan çok uzun
vadede coğratyasının ve doğanın kurallarını
koruyacak yetenekte ohnak.
20. Evrensel kültür anlayışına sahip ol-
mak.
Aslında bu niteliklerin bir kısmını, ki ki-
şinin kendi bilinci içinde öğrenme ve bilgi-
yi yayma sürecinin nüveleri olan kültür ve fel-
sefe derslerini ilköğretim ve lisede ahnası
gerekir. Ancak günümüz lise eğitiminde ge-
nel felsefe ve kültür dersleri verilmemekte-
dir. Liselerde yeterince altyapısı oluşturulma-
mış çocuklar, üniversite kapılanna ezbere
dayalı test sınavı sonucu geldikleri için ger-
çek anlamda iyi birer yetişmiş mezun olarak
eğitilememektedirler. Şimdilik Milli Eğitime
etkı edemediğimize göre, üniversitelerin bu
konulara özellikle eğilmeleri gerekir.
Ciddi ciddi ülkemizi bir felsefe çerçevesin-
de, yarın nerde görmek istiyorsa ona uygun
bir eğitim sistemi belirlemesi gerekir. Bunu
ülkemiz 1920'li yıllarda belirlemişti. Konu
çok ciddi, 1920'li yıllarda, dönemin koşul-
lanna göre ileri nitelikli programlar, günümüz
için yepyeni projelerle sürdürülemezse; sis-
teme, bir topluma yeni çocuklann girişi gibi
yeni projeler getirilemezse, sürekli yenilen-
me. sürekli de\Tİmlerden vazgeçilirse, bir
sonraki yılm aynı noktada kalsa bile, bir ön-
ceki yıldan daha geriye düşmüş olacağı ke-
sindir.
Yani aym noktada dursak bile, bir yıl son-
ra bir yaş daha yaşlanmış oluruz. Bizse, ge-
leceği kazanmalıyız.
'KalkınEyEhliVatanL'
Bu kalkış: Türk halkuıdan yana her çeşit düşünsel ve
eylemsel beraberliği kapsamaktadır. Bu kalkış,
Kemalizmin siyasal iktidar yapılmasına kadar sürecektir.
Bu kalkış, Türkiye'den yana olan tüm ulusalcı güçlerin
birlikteliğini öngörmektedir.
Av. ErtUgrul KAZANCI/İDD Genel Başkanı
T
ürkiye Cumhuriyeti'nin örnekleri Türkiye 'de saptanmış-
devrim tarihini iki ayn tır. 12 Mart ve 12 Eylül gibi ge-
devrede ele ahnak gere- rici-faşist darbeler dizisi ise ara
rejim felaketlerini de yaşatmış-
tır. Ülke, inanılmaz kötülüklere
devrim tarihini iki ayn
devrede ele ahnak gere-
kir. Birincisi 29 Ekim 1923 ile
14 Mayıs 1950 arası, diğeri ise
karşıthklarla dolu, sonrasıdır.
Devlet erkinin tüm kudret ve
kuvvetini ellerinde tutmalanna
karşın bir o kadar demokrat iki
büyük devlet adamı Atatürk ve
Inönii, en önemli "noksanhk"
saydıklan çok partili demokra-
si denemesini 1925, 1930 ve
1945 yıllannda birer önder ve
öncü olarak uygulamaya koy-
muşlardır.
1925 iç isyanlanyla muhale-
fetteki "TerakkiperverCumhu-
riyet Fırkası" arasında kurulan
ilişkiler ve 1930'daki "Serbest
F1rka"run oluşturduğu kargaşa-
lar, demokratikrejim uygulama-
lannda aksamalara yol açmıştır.
1945 yılı ise uzunca yaşanacak
bir demokrasi sürecinin başlan-
gıcıdır. Fakat apaçık söylenme-
si gerekirse: De\ximci ve bilim-
sel altyapıdan doğacak bilinçli
karar vermeyi göz ardı eden san-
dık demokrasisi, ülkemizin bu
dönemlerdeki alınyazısı olmuş-
tur. Toplumsal yönetimin en vaz-
geçilmez şekli bulunan demo-
raktik sistemin zamanla örsele-
mp zedelenmesinin en belirgin
boğuknuştur.
Nekr ohıyor?
Türkiye'de işler her yönde
olumsuz seyretmektedir. Türki-
ye, anttemperyalist, halkçı-dev-
ktçi-devrimcibir blokta yurtse-
verlerin birlikte yan yana duruş-
lanm özlemektedir. "Alüok" il-
kesinin ortaklaşa "mutabakat"
zeminindeki "UlusalBnük" cep-
hesini geliştirmek artık vazgeçil-
mez koşuldur.
AB-ABD baskısındaki siya-
sal iktidarlar "resmi geçâdi" ül-
kenin alınyazısı olamaz. IMF,
Dünya Bankası, Dünya Ticaret
Örgütü gibi kurumlar devletimi-
zi kuşatamaz.
Askeri üs ve tesisler böylesi-
ne pervasızca bu yurdu işgal ede-
mez. "Tam Bağunsızhk'" bu ka-
dar kenara itilerek "stratejik"
uyducu olunamaz. Vatan toprak-
lan, KÎT'ler, limanlar, havaalan-
lan bu şekilde pervasızca peşkeş
çekilemez. Işçi-memur kitlesi
dışlanamaz, hurafe ve safsata-
lar öne geçirilemez...
Son elli beş yılm çok kısa ara-
lıklı bölümleri dışında, sayıla-
maz densizlikler yapılmıştır.
1923-1950 yıllan arasında Cum-
huriyet ve Devrim adına ne ka-
zanılmışsa, birer birer yitirilmiş-
tir. 1950 sonrasının sürekli uğ-
raşısı, yurt ve ulus çıkarlannı
dışlamaktır. 22 Mayıs 1950"de
yeni ıktıdara tedavüldeki kâğıt pa-
ra karşılığında 218 ton altını tes-
lim eden İnönü, 1953 yılında
ABD yollanna borç almak üze-
re düşen DP yönetimini eleştir-
mekte haksız mıdır? Siyasal ik-
tidar olma ugruna, rejim düş-
manlanyla işbirliği yaparak, oy
avcıhğı yapmak bu ülkenin ulu-
salcı eksenini bozmamış mıdır?
Asya-Afrika halklanrun antiem-
peryalist bağımsızlık kavgasına
canlannı adayıp şanh direnişler
sergileyenleri "asi" olarak nite-
lemek utanç verici değil midir?
Din ve vicdan özgürlügünü ye-
rinde bırakmayıp siyaset "metaı"
olarak kullananlar, yalan ve ta-
lanla ülkeninbaşınayülarca *mu-
saDat" olanlar, halktan yana hiç-
bir tercih koymayanlar, birbiri
ardı srra hükümet olmamışlar
mıdır?
Osmanlı borçlannı ödeyen,
her çeşit kalkınmanın parlak ör-
neklerini veren Türkiye'nin ha-
va limanlanndan yerüstü ve ye-
raltı kaynaklanna, oralardan da
uzanarak liman ve tersaneleri-
ne, çimonto, demir-çelik, alü-
minyom, kâğıt, mensucat fabri-
kalanna kadar kol atan yabancı-
larmeydanda değiller midir? Ba-
sın ve yayın organlannın çoğu-
nun yolu yöntemi ve sermayesi
nerelerde ve hangi karanlık ki-
şilerin ellerindedir? Lozan'a kar-
şı Sevr'i savunan yerli LordCur-
zon'lar, Soros'lar AB-ABD'nin
silahşorlan olarak siyasetin han-
gi katlanndadırlar?
Sonuç
Ülkeye ve ulusa ihanetlerle
dolu; siyasal, sosyo-ekonomik
ve kültürel birtablo sürmektedır.
O halde zor günlerin deyimiyle
sesleniyoruz: "Kalkmev ehliva-
tan!.."
Bu kalkış: Türk halkuıdan ya-
na her çeşit düşünsel ve eylem-
sel beraberliği kapsamaktadır.
Bu kalkış, Kemalizmin siyasal
iktidar yapılmasına kadar
sürecektir.
Bu kalkış, Türkiye'den yana
olantüm ulusalcı güçlerin birlik-
teliğini öngörmektedir.
Bu kallaşa, ADD misyonu ken-
disini adamıştır. Demokratikkit-
le örgütleri, sendika ve vakıf-
lann katılımlanyla bir güç bir-
liği ekseninde birleşmeyi amaç-
layan "OusalBirfik" yelpazesin-
deki beraberlık, her demokratik
yolu ve yöntemi deneyecektir.
Ülke ve ulus dirliği için büyük
kitleleri hukuksal çerçevede ey-
leme geçirmenin ve sonuç al-
mamn azim ve kararlıhğuu sür-
dürecektir. Atatürkçülerin gücü
buna yeterlidir. Yeter ki asıl
konumlan başkaca yerlerde ol-
maları gereken bireycilerin,
gericilik çığnndan çıkıp gelen
uşak ruhlu bozguncuların,
provokatörlerin, gizli emper-
yalistlerin "hünerleriyle"
Kemalist güç kınlmasın, bölün-
mesin!..
PENCERE
İmanım Biraz
KıpırdasanaL
Eyvah ki eyvah..
Yine biz haklı çıktık..
Takıyye partisi gerçek kimliğini öylesine ortaya
koydu ki, "Bu parti muhafazakâr" diyenler ayva-
yı yediler, ama yine de olaylan görmezlikten gel-
meye çabalayacaklardır..
Adamın birisi eşinin kendisini aldattığından kuş-
kulanıyormuş; birözel sivil polistutup kadının pe-
şinetakmış...
Sivil, birkaç gün sonra gelip raporunu sunmuş:
- Efendim, sizin hanım her gün saat 15'te bir
gençle buluşuyor.
- Eee.. Sonra?..
- Kentin meşhur bir semtinde malum otellerden
birine gidiyoriar...
- Eee.. Sonra?..
- Otelin 124 numaralı odasına çıkıyorlar.
- Eee.. Sonra?..
- Üç dört saat odada baş başa kaldıktan son-
ra çıkıyorlar...
Koca sormuş:
- Odada ne yaptıklannı görebildin mi?..
Sivil:
- HayırL
Koca:
- Tuh.. demiş, bu işin gerçeğini öğrenemeye-
ceğiz, desene!..
Takıyyeci AKP'nin gerçek kimliği konusunda
hâlâ kuşku duyan varsa, boynuzlu kocanın man-
tığına kurban olsun!..
•
Yoksul Bektaşi aç biilaç kıra gezmeye çıkmış,
bir ağacın altında otururken bir atlının uzaktan
kopup geldiğini görerek ağaca tırmanmış, dallar,
yapraklar arasında saklanmış...
Atlı ağacın altına gelince gölgeye bağdaş kur-
muş, heybesinden çıkardığı mis gibi sımsıcak so-
munu beşe bölmüş...
Birinci parçaya:
- Bu, demiş, Ebubekir!..
Ikinci parçaya:
- Bu Omer'...
Üçüncüye:
- Bu OsmanL
Dördüncüsüne:
- Bu Muhammet!..
Beşincısine:
- Bu AllahL
Sonra ilk üçüne el atıp sormuş:
- Sizler Ali'yi neden harcadınız?..
Üçünü afiyetle mideye indirdikten sonra sıra
dördüncüye gelmiş:
- Sen, neden sağlığında tedbir almadın?
Atlı dördüncüyü de hallettikten sonra beşinci-
ye uzanmış:
- Sen her şeye kadirsin de niçin bu işleri sey-
rettin?.. Ben seni yemeyeyim de kimi yiyeyim?..
Son parçanın da elden gideceğini gören Bek-
taşi telaşlanıp ağacın tepesinden bağırmış:
- Hey!.. Bari ona dokunma!..
Atlı gökten gelen bu sesi duyunca korkudan çat-
layıp ölmüş...
Bektaşi ağaçtan inip somunu afiyetle mideye
indirirken yukarı bakmış:
- Sana şükür!.. Ama, biliyorsun, ben olmasam
seni deyiyecekti!..
Kıssadan hisse: Ülkenin bugünkü durumunda
elde bir son parça kaldı...
İmanım, biraz kıpırdasana!..
Canlarım, annem ve babam
LEMANveAZİZTANER
Cumhuriyete ve Atatürk de\Tİmlerine olan
inançlanyla, öğrencilerine ışık tuttular.
İlkeli ve onurlu yaşadılar.
Yaşamlan öraek olsun.
B.TARR
KAHRAMANMARAŞ 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dos>aNo- 1983 ^26 Esas 1995 553 Karar
Yukanda esas ve karar numarası \azılı dos\ada.
Davacılar Hüseyın Gökpınar mırasçısı Alı Ha\dar Cafe-
roglu, Alı Aslan Gökpınar \e Mustafa Gökpınar mırasçısı
Fatma Gökpınar'a Yargıtav 1" Hukuk Daıresı Başkanlı-
grnın bozma ılamının gazete ile teblıgıne karar \erıldıgın-
den. Da\acı Husesın Gökpınar mırasçısı Hüseyın oğlu 1958
d lu Alı Ha\dar Caferoglu. Hüse>vn oğlu 1962 d lu Alı As-
lan Gökpınar \e Mustafa Gökpınar mırasçısı Mustafa kızı
1328 d.lu Fatma Gokpınar'ın en son adresı olan Kahraman-
maraş ılı Pazarcık ılçesı Demıreıler köyündekı adreslenne,
Yargıta> P Hukuk Daıresı'nın 2002 1136-13012 Esas \e
Karar sayılı bozma ılamının teblıgıne, da\acılar. ışbu ılanın
vaşınını ızleven 15 gun ıçensınde HUMK 440 maddeye
göre karar düzeltme ıstegınde bulunmadıklan takdırde. \e-
nıden esasa ka\dı >apılıp \argılama\a de\am olunacağının
bılınmesı ve ışbu ılanın teblıgat yenne kaım olmak üzere
üan olunur Basın 23642
öl'ün büyülü ortamında "Keyifli Tatil"
Titreyengöl kıyısında orman içinde
Mavi Bayrak özel plajlı bir rüya
• Eşsiz doğa, temiz sahil
• 60 dönüm alanda 54'ü viVla toplam
383 klimalı oda
• Sabah, öğle, akşam açık büfe yiyecekler, yerli alkollü ve alkolsüz içecekler
• Anne-babalara ve çocuklara özgürlük! "ÇOCUK KULUBÜ
• Disko ve animasyonlar
• Evcil hayvan kabul edilir
• Resepsiyona bildirin Cumhuriyet gazetesi odanızda
• Cumhuriyet ailesinin buluşma noktası
65 yaş üzeri konuklarımıza, 0/ ,,A
în
J îr
J m
Balayı çiftlerine
F A M I L Y R E S O R T
Manavgat- Side/Titreyen Göl mevkii
www.magicsevenresort.com
Rezervasyon Tel: +90(242) 756 96 00 +90 (212) 518 94 31-32
rezervasyon@magicsevenresort.com