Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-14 TEMMUZ 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET
Etektronlk posta: darazsom©cuiTihuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Fafcs: 0.212.512 44 97
SAYFA
17
Bürokratlar
Turgay Yılmaz:
"Pamukova'da
iktidann uçurduğu
hızlı tren faciasından
sonra görevinden
alınan eski TCDD
Genel Müdürü
mahkeme kararı ile
«görevine döndü.
Ulaştırma Bakanı
dahiç
bekletmeden
mahkeme karanna
uyup göreve başlattı.
Aynı iktidar, görevden
aldığı öteki
bürokratlann
mahkeme karan ile
göreve başlamasına
niye yanaşmıyor!"
- Atatürk'ün çiftliğini
satmışlar...
"Babalannın çiftliğini de
satsınlari"
a Atilla Koç'un
3 sinirieri bozulmuş.
§, lyi, uykusu dağılır!
ANKARA'DAN dostumuz Mustafa Yıldınm
"Birdenbire mi" diye soruyor:
"Altı yıl önce şeyh Yusuf Ziya Kavakçı'nın ve kızı
Merve Kavakçı'nın 'türban' operasyonundaki
rollerini anlama çabasındaydı Türkiye. O arada,
Almanya devleti, iki Amerikalıyı sınır dışı etti ve
ABD'ye bir nota verdi, 'Almanya'daki bütün
istihbarat elemanlannı derhal geri çek' dedi. Sınır
dışı edilenler Alman Ekonomi Bakanlığı'ndan
dostlar edinip Almanya'nın iktisadi bilgilerini
öğrenmeye çalışan bir çiftti. Aklımıza bizim
durumumuz geldi. Nasıl gelmesin; bizim iktisadi
bilgilerimizi sızdırmaya gerek yok ki! Bilgileri sayısız
dosyaya koyuyorlar ve kendi elleriyle veriyoıiar!
'Zararı yok, alan nasıl olsa dost bir devlet' diyorlar.
lyi de, CIA yıllarca Almanya'da çalışmamış mıydı?
Amerikan ordusu Almanya'yt 40 küsur yıl
korumamış mıydı?
BirdenbireBizimkiler, dışarıda az biraz terör işi oldu mu; 'Ey
Batı anla işte; bizim terörden neler çektiğimizi' diye
bağırıyorlar. Batı ülkelerine vız geliyor; tırıs gidiyor.
Onlara göre bizdeki 'terör' falan degil! PKK dersen;
sen 'aynlıkçı terör' diyorsun; onlar, 'ulusal
bağımsızlık direnişi' diyorlar. Bizi yönetenler bunu
bile bile, neden sızlanıyorlar? ABD ve Batı Avrupa,
Irak'ta PKK'yi etkisiz hale getirse ya. Ama etkisiz
hale getirmek ne demek; ABD başta olmak üzere,
tüm Avrupalılar Türkiye'de federasyon kurulsun,
diye çalışıyoriar! Onlara içerden her türiü sivil(!)
yardım serbest.
Hatta Türkiye, o yabancıların televizyonlarının
yurdumuzda birer şube açıp Türkçe yayın
yapmalanna izin vermiş bulunuyor.
Buna bazen 'katılımcı demokrasi, küreselleşme
gereği, din ve ifade özgürlüğü' deyip geçiyoriar!
Durum buyken, bizimkiler neden, ama neden
sızlanıp duruyorlar?
Aynmında mısınız, iki aydır yurdumuzda olup
bitenin? Önce orada burada plastik bombalar
bulundu, sonra üniversitelerde öğrenciler çatıştınldı.
Arkasından, dağlardan kentlere inen PKK saldırılan,
trenlere bombalar, yol kesmeler. Birdenbire türban
işi! Birdenbire ve zaten paramparça edilmiş ulusal
eğitim birliğinin kökten yok edilmesi girişimleri.
Tüm komşularımızın muhaliflerinin Istanbul'da
NATO, şirket, yabancı devlet misyonu destekli bir
konferansta buluştumlması...
Arkasından ne gelecek? Ne gelecek arkasından?
Bu sorunun yanıtını aramaya gerek yok; geçmişte
ne olmuşsa aynen öyle oluyor."
Hiçbir şey birdenbire olmuyor!
Komutanlar
Doğan Yıldınm:
"Başbakan 'Minareler
süngümüz, kubbeler
t
miğferimiz,
müminler
askerimiz'
demişti. Meclis
Başkanı da
'Mevlithanlar, sizler
bizim manevi
komutanlanmızsınız'
dedi. Başkomutanın
kim olacağına karar
verebilirlerse, açıkça
savaşa girecekler
sanırsınız."
SESSÎZSEDASIZ(f) Türkiye Kömürîşletmeleri'ne sahotaj!
MADEN Mühendısleri Odası
Yönetim Kurulu, Türkiye Kömür
Işletmeleri Kurumu'nun (TKİ)
kapatılmak istendiğini söylüyor
"Üç yılda kurulu üretim
kapasitesinin yansı ile çalışmaya
mahkûm edılen TKl'nin, çok yakm bir
gelecekte, muhtemelen çok önemli(!)
uzmanlar tarafından verimsiz olduğu
gerekçesiyle özelleştirilmesı ya da
kapatılması gündeme getirilecektir.
1957 yılında, ülkemizin linyit kömürü
rezervlerini değerlendirmek amacıyla
kurulan ve bugüne kadar ülkemizin
elektrik enerjisi sektöründe önemli
görevler yapan TKİ, ihtiyacı olan
yatırımların son yıllarda yaptınlmaması
nedeniyle küçülmeye başlamış,
çalışan işçi sayısı 22 binden 10 binin
altına düşürülmüştür. Siyasi
iktidariarın keyfı tasarrufları sonucu
TKl'nin zaafları gün geçtikçe daha
da artmaktadır. Kurum, Elektrik
Üretim AŞ'ye sattığı kömürün bedeli
olan 200 trilyon lira ile fakir fukara
kömürü adıyla dağıtımı yapılan
kömürün karşılığı olan 100 trilyon lirayı
neden tahsil edememektedir?
Alacaklannı tahsil edemediği için mali
sıkıntı içerisine giren kuruluş, bu
sıkıntıyı aşabilmek için bankalardan
yüksek faizle 47 trilyon lira borç para
almış mıdır? Devletten 300 trilyon lira
alacağını tahsil edemeyen ve
borçlandınlan herhangi bir iktisadi
kuruluşun ayakta kalabilmesi mümkün
müdür? TKl'nin içine düşürüldüğü
durumun nedeni, sahip olduğu kömür
sahalarının özelleştirilmesine gerekçe
hazırlamak mıdır?"
Irak Dünya Mahkemesi'nden
Alınacak Dersler Var.. ım?
DENİZBANOĞLU
"önce sizden şunu rica et-
mekisterim, lütfen 'Irakhalkla-
n' demeyin, çünkü tek bir Irak
halkı var." (Şiddetli alkışlar).
"Şu anda evimizde, kendi ûl-
kemizde hepimiz hapisiz. Irak
tümûyle bir hapishaneye dö-
nüştürüldü. Evlerimizde suyok,
elektrik yok. Bütün Iraklılann
yoksul olmasını istiyoriar. Eği-
tim sistemi değiştirildi. Okullar-
da Ingilizce zonınlu hale getiril-
di. Ülkeye özgüriük getireceğiz
yalanıyla beyinleriyıkıyortar. Irak
halkı için insan haklan diye bir
şeyyok, göz göre göre bu hak-
larçiğneniyor. Insanlanmız, sor-
gusuzsualsiz tutuklanıyor. Ama
Ingilizler ve Amerikalılann yap-
tıklannı sorgulayan yok... Biz
önceleri iç savaş diye bir şey
bilmezdik, Arap'ı, Kürt'ü, Ale-
visi, Sünnisi bir arada yaşardık.
Şimdi etnik dûşmanlığı körüklü-
yoriar, ABD açıkça Irak halkını
bölmeye çalıştyor. Kürtmüş;
Müslümanmış herkesi sorgula-
maya baş/adı/ar. Değerterimizi
yıkmaya, insanlanmızla aramıza
duvar örmeye çalışıyoriar. Bu-
gün hayattaysak, tesadüfenya-
şıyoruz..."
Bunlan Nermin el Müfti söy-
lüyor... Yüzünde, izleyenlerin
yüreğini burkan acılı bir ifade
var. Meslekten gazeteci ve Al
Ahram gazetesi yazan. Irak
Dünya Mahkemesi'nin ikinci
günkü oturumunda, ülkesinin
nasıl "topyekûn hapishaneye"
dönüştürüldüğünün tanık ola-
rak sunumunu yaparken ekran-
da sözlerini doğrutayan görün-
tüler yer alıyor. Yoksul Iraklılar
sokakta dileniyor, tezgâhını kur-
muş malını satmaya uğraşıyor.
Osmanlı döneminden kalmış ta-
rihi Valilik Binası ABD bombar-
dımanıyla harabeye çevrilmiş,
yanı başında çöp yığınları. Da-
ha pek çok tarihi yapı insafsız-
ca bombalanmış, çocuklar ya-
lınayak etrafta dolanıyor. Yüzler
karanlık, yürekler umutsuz.
Sonra Nermin el Müfti'nin evi...
Işgalciler girip talan etmişler. Ya-
tak odası, mutfak, oturma oda-
lan perişan. Çevrede mum artık-
lan. Çünkü elektrik yok. Burası
bir siyaset bilimci kadının evi...
Ve çağdaş görünümlü El Müf-
ti'nin sunumu, yüzünden eksik
olmayan aynı acılı ifadeyle "Lüt-
fen bize yardım edin, direnişi-
miz meşrudur, direnişimize
destek verin" çagrısıyla son bu-
luyor... O güne kadar saltTV ek-
ranlarında, çoğu insanın belki
de bir savaş filmi gibi öylesine
izlediği, ne yazık ki çoklarının da
kanıksamaya başladığına inan-
dığım bir insanlık dramını, canlı
bir tanıktan bire bir yüz yüze din-
lemenin bıraktığı etkiyi sanıyo-
rum, orada bulunan tüm izleyi-
cileryüreklerinde duyumsamış-
tır.
Bu bir Iraklı... Dramı kendi va-
tanında, topraklarında bire bir
yaşıyor. Ama fark eder mi? İşte
Barbara Olshansky, Amerika-
lı... 1995yılındanbuyana, ABD
Anayasal Haklar Merkezi'nde
çalışıyor, halen aynı kuruluşta
yardımcı hukuk direktörü olarak
görev yapıyor. ABD'nin, "teröre
karşı savaş" perdesinin arkası-
na sığınarak uluslararası huku-
ku nasıl pervasızca yok sayıp
çiğnediğini, dünya tarih sayfala-
rına insanlığın utancı olarak ma-
sum insanlann kanlanyla yazıla-
cak olan Guantanamo Üssü ha-
pishanesinden bire bir yaşadığı
olaylan aktanrken ağlıyor... Ama
"dünyayı karanlığa sürükleye-
cek olan bu çılgın ABD rejimi
yok olana kadar" (Mahkemenin
iddia heyeti adına açış konuş-
masını yapan Richard Falk'ın
tanımı) savaşımını yüreklice sür-
dürmeye kararlı görünüyor. Bar-
bara, ABD'nin yeni yarattığı bir
"düşman savaşçı" hayaliyle,
yeterli kanıt olmaksızın, suçu
sabitleşmemiş, hatta sonunda
masum olduğu anlaşılıp serbest
bırakılan sözde şüphelilerin Gu-
antanamo hapishanesinde gör-
düğü işkenceleri anlatıyor.
CIA'in "tut ve yakala" operas-
yonundaki insanlık vahşetini ak-
tarıyor. ABD'nin dünya kamu-
oyu önünde yaptığı tüm resmi
açıklamalann nasıl yalan oldu-
ğunu ortaya koyuyor. Sadece
Arap topraklannda değil, dün-
yanın her köşesinde "düşman
savaşçı" kuşkusuyla insanlann
neredeyse yaka paça nasıl tu-
tuklanıp hapse atıldıklannı, Is-
veç'te iki Mısırlının akıbetini ak-
tararak örnekliyor. Aynı hapis-
hanedeki 34 intihar girişiminin,
ABD tarafından "kendiniyarala-
ma" olarak aktanldığını, 2003-
2004 yıllan arasındatoplu intihar
girişimlerine ait bilgilerin ilgili
makamlara ulaştınlmadığını an-
latıyor. Tüm tutuklamaların,
hapse atılmaların bir tek emirle,
Bush'un bir tek açıklamasıyla
yapıldığına işaret ediyor. Baş-
kan Bush'un, sorgulamadan,
araştırmadan, belge, kayıt ol-
madan "düşman savaşçı" de-
mesi, bir insanın işkenceler al-
tında ömür boyu hapse mah-
kûm edilmesine yetiyor. Ve hiç-
bir merci bunlann hesabını so-
ramıyor..
İşte bu nedenledir ki Irak Dün-
ya Mahkemesi karar aşamasın-
da, salt Bush ve ABD yönetimi
ile Blair ve Ingiltere'yi değil, a-
ciz kalan, asli görevini asla yeri-
ne getirmeyen Birieşmiş Millet-
ler'i de suçlu buluyor.
Şimdi sormak gerekmez mi..
ülkemizde Amerikan karşıtı pro-
testolan kınayan Amerika yanlı-
ları ile ABD askerlerine izin ver-
meyen "TBMM tezkeresini"
eleştirerek "Bizden daha onur-
lu davrandınız, sizi selamlıyo-
rum" diyen bir Ingiliz kadar yü-
rekli davranmayan biz Türkler-
den kimi insanlanmız da bu in-
sanlık suçuna ortak olmamışlar
mıdır?
Evet Amerikan karşıtı göste-
riler az bile... Bunlar çoğalmalı,
Nermin el Müfti'nin çağrısına
tepkisiz kalınmamalı, Irak'taki
direniş desteklenmeii... Ta ki,
"Imparatorluğun Hukuku"
"Hukuksuzluğun Imparatoru"
olan (dünya mahkemesinden)
ABD yönetiminin Ortadoğu ha-
yallerine, dünya insanlığı elbirii-
ğiyle son verene kadar...
denizbanfr; superonline.com
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak'i yahoo.com.tr
İ*Jarl«ntp, vofi k t>t''nti
İ
£ I Ü M ° ' ^
HARBİ S£Mffl POROY
/ i "
n
o
-ı r_ ' n n n
p-ıP AL
1
* Nj/1
1 / i 0 a o
n n
P "
sem/hporoy(S yahoo.com
VA, BuâüM 6İ2İM f Eâ&lill
n n n
1
n
, ıi n
r n n r 1
f|
HAYAT EPlK TÎYATROSU MJSTAFA hayatepikd nrynet.com
NASREDDÎN HOCA'YI
SEVSEYDI
KIZLARINA DAHA ÇOK
BABALIK YAPMIŞ OUURbU!.
HAKAN
"FETHULLAH HOCA"yi
SEVÎYORUM"
bEMİS..
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA* 14 Temmuz tctew.mumtaz-arikan.com
HUMBA/MCI AHMETPAŞA..
167S"T£ BUGÜN, CLAUDB ALEX#NDREBOMEVAI-,
FBANSA'OA DO&DU- OSMAHL/ UYSUÇUNA G/G£-
R£K AHMETJDIfJt AlACAte. OLAU SU K/?/, O/SPÜ-
M KU&ULMASl DÜŞÛNÜL£*t HUM&A&4O OC4-
Ğl'/yjt/V &4ŞWA G£Tİie.İLEC£K.Tİ. BU MeDeULB
OtJA "HUMBAIBACt AHM€T PAŞA " P£UEC£fCTf£.
gi£ CJMS H4A PUA VA B E 47WJ
Ş Ç
I/AS SİL/Mf 0C4/U HUMSA&IAjfA/ İÇİfJG
ŞUM PAEÇALA&I VE SAS.UT KOMMAie
PAPİŞAH T. M4//MOT ZAAAAMHDA
Ll Hİ2METL£FîPE SULUNAC/UC OOÇA/ HUM-
BAZACI /MMET &4f4, TVPHANe 'DE BİR
D£ HUMgAf!AH4HE fklŞA €TTl/eA1İÇri
IBM 4644 Model 186-YF 00776853
sicil numaralı ödeme kaydedici
cihazımız çalınrruştır. Hükümsüzdür.
Sofra Peynircilik Gıda Maddeleri
San. ve Tic. Ltd. Şti
0510914458 No'lu Bağ-Kur Sağlık
Kamemi kaybettim. Hükümsüzdür.
SAADET AKYÜZ
EYÜP1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2005 8 - Karar No: 2005 347
Da\acı Melahat Uzunkaya, davalı nüfus müdürlüğü aleyhine mahkememize açılan
ısim tashıhı davasında:
Da\ acı tarafından davalı aleyhine açılan davanın kabulü ile Trabzon ili Sürmene ilçesi,
Koyuncular köyü c: 41, h: 86 bsn: 9 numarası, 17.04.1979 tescil tarihli 20./ 03.1979
doğum tarihli olarak ve BSN 10 numarası 05./ 07.1983 tescil tarihli 11.11./ 1978 tarihli
olarak nüfusa kayıtlı Necatin ve Fatma'dan ohna Melahat Uzunkaya'nın aynı kişi olduk-
lan 05.07 1983 tarihli kaydın mükerrer olduğu, ancak bu kayıttaki 11.11.1978 doğurntar-
ıhmın doğru olduğu anlaşıldığından davacının 05./ 07.1983 tanhlı mükerrer kaydın
iptaline, P.04.1979 tarihli ilk tescil kaydındaki doğum tarihtnin 11.11.1978 olarak
düzeltıhnesuıe, nüfus kaydının bu şekilde 17.04J 1979 tescil tarihli 11.11.1978 doğum
tarihh olarak düzelulmesine karar venlmiştir. flan olunur. 04.07.2005 Basın: 33441
DÜZ ÇİZGİ
tMT ZİLELÎ
Tarih Affetmez!
Tarihçi Aykırt Kansu'nun yakın tarih, Atatürk, Itti-
hatçılar ve Türk devrimleri üzerine "akıl almaz" tez-
lerini yanıtlamaya devam edelim... Şu sözler Kansu-
ya ait:
- Kazım Karabekir'le Atatürk, 1920'terde ters
düşüyoıiar. Atatürk'ün çoksıkıştığı anda Meclis'i
kapatma gibi bir fıkri var. Bunu ancak Karabekir
ve Inönü gibigenerallerin onayıyla yapabilir. Inö-
nülastiklibircevap veriyor. Karabekirise, "Mec-
lis kapatılırsa, ben Ankara*ya gelir açanm" dryor.
Atatürk Meclis'i kapatamıyor...
Insaf sözcüğü bile hafif kalıyor değil mi? Şimdi, bi-
lim adamı sıfatı taşıyan, etik değeriere inanan bir ta-
rihçi, böylesine olağanüstü bir iddiayı, sıkı bir kaynak-
la, kimsenin karşı çıkamayacağı bir belgeyle perçin-
ler değil mi? Ama hayır, tarihçi Kansu'nun böyle bir
derdi yok! Atatürk Meclis'i ne zaman kapamak iste-
miş, Inönü ne tür bir "lastikli cevap" vermiş, Kara-
bekir, "Gelir Meclis'i açanm" lafını hangi tarihte ne-
rede söylemiş, bilmiyoruz! 1920'de Istanbul'un işga-
li ve Meclisi Mebusan'ın kapatılması üzerine olağa-
nüstü bir gayretleTBMM'yi kuran, önde gelen mebus-
lann Ingiliz işgalcilertaraftndan tutuklanmasına misil-
leme olarak Anadolu'da Ingiliz subaylannı tutuklatan,
Kurtuluş Savaşı'nın en riskli devrelerinde dahi Mec-
lis'in kararlarını öne çıkartan, kendisini kurduğu Mec-
lis'ten dışlamak için "milletvekilıolduğu bölgede en
az 5 yıl ikamet gerekir" şeklinde önerge veren ve-
killere karşı bile yine Meclis kürsüsünden yanıt veren,
Avrupa'da faşizmin yıldızının giderek parladığı, de-
mokrasinin giderek gözden düştüğü 1930'da Ser-
best Fırka'nın kurulmasını sağlayıp çok partili rejime
geçmek isteyen Mustafa Kemal mi, TBMM'yi kapat-
mak istemiş?! Tarihçi Kansu bunu ispatlamak zorun-
dadır. Karabekir'in ve Inönü'nün sözlerini de ispatla-
mak zorunda olduğu gibi...
- Yoksa tarihçi sıfatı, iftiracı sözcüğüyle yer değiş-
tirir!
• • •
Ittihatçıları pek sevdiği görtilen, Kazım Karabekir'i
de bizim bilmediğimiz laflan ettiğini bilecek kadar ya-
kından tanıdığı anlaşılan tarihçi Kansu'nun .Karabe-
kir'in "Istiklal Harbimizde Enver Paşa ve htihat Te-
rakki Erkânı" kitabını da mutlaka bilmesi gerekir. Ki-
tabın arka kapağında şöyle yazıyor:
- 1920-23 yıllannı kapsayan bu değerli anı/ar,
Enver Paşa ve yandaşlarının Kurtuluş Sava-
şı'ndaki olumsuz etkinliklerini anlatmaktadır.
Şimdi, bu kitabın 11. sayfasında Karabekir ile En-
ver Paşa'nın amcası Halil Paşa arasında geçen bir
konuşma yer alıyor. Karabekir'in ağzından aktaralım:
"Halil Paşa'nın memleketimiz hakkındaki fikri
tehlikelibirdüşüncemahsulü. Diyorki: 'ttilafdev-
letleriyle uğraşmak imkânı yoktur. Şark (doğu)
vilayetlerinde beyhude uğraşacağtnıza garpta
(batıda) kaç vilayet vereceklerse oraya toplanıp
tutunmaya bakm.' Ben bu fıkrin pek sakat oldu-
ğunu kendisine izahla ikna ettim: Şarktan çözül-
dükten sonra garbın neresinde tutunmak imkâ-
nı vardır... Sakın Ittihatçılar bu fikrin hadlmi ol-
masın. Anadolu'yu Endülüs'ün ikinci bir nüsha-
sı yaparsınız."
Istİşte, tarihçi Kansu'nun özgürlükçü, devrimlerin baş-
latıcısı, yeni düzenin miman diye sunduğu ittihatçıla-
rın Anadolu ve Kurtuluş Savaşı üzerine düşünceleri
bunlardı:
- Emperyalistlerin bahşedeceği birkaç batı vilaye-
tinde toplanıp, tutunmaya çalışmak!
• • •
Tarihçi Kansu, rejim değişikliğinin de bizlere 1923
olarak anlatıldığını, halbuki rejim değişikliğinin aslın-
da 1908'de olduğunu söylüyor! 1908-1922 arasında
mutlakiyetçi monarşi değil, meşruti monarşi yaşan-
dığını başında da ha cumhurbaşkanı, ha padişah ol-
muş hiç fark etmeyeceğini işaret ediyor! Geçen haf-
ta tarihçi Kansu'nun yere göğe sığdıramadığı "özgür-
lükçü ve parlamento üstünlüğüne" dayalı bir
dönem olarak kutsadığı 1908-1922 döneminin nasıl
çürümüş, nasıl göstermelik, parlamentonun hiçbir iş-
levinin olmadığı, devletin ekonomisinin Düyun-u U-
mumiye ile Reji idaresinin elinde, Milli siyasetin de em-
peryalistlerin tekelinde olduğunu yazmıştım. Tarihçi
Aykut'a göre, 1923 işte bu özgürlüklerden ve par-
lamento üstünlüğünden geri dönüşü simgeliyoriü
- Kusura bakmasın ama buna tarihçilik değil,
olsa olsa mandacılık denir! Tarih bunu affetmez!
Yine bitmedi! Tarih dersine gelecek hafta da devam!
e posta: umitzilelttn gmail.com
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6
SOLDANSAĞA:
1/ Bir yol şebe-
kesi üzerinde,
belli bir nokta-
dan aynlarak
başkabirnokta-
dan aynı yolla
birleşen ikinci
derecedeki yol
2/ Aslına uygun
hale getirilmiş
cesedi Bodrum
Kalesi'nde ser-
gilenen ünlü
Karya kraliçesı... Saz
takımında usul vunna-
ya yarayan tef. 3/ Kaş-
lan boyamakta kullanı-
lan siyah boya... Utanç
duyma. 4/Osmanlı top-
rak düzeninde küçük
dirlik. 5/ Yürümek için 6 I
yapılan ayak atışlann- 7
dan her biri... Bir tak- 8
vim türü. 6/ Çok sık yi- 9
nelenen ve bundan do-
layı usanç veren söz. 7/Titan elementinin simgesi... Kıl-
cal damar kanamalannı önleyen glikozit. 8/Aıjantin'in
plaka imi... Duvar içinde bırakılan oyuk bölüm. 9/ Kap-
lıca, ılıca... Pasta hamunı.
YUKARTOAN AŞAĞIYA.:
1/ Bir metnin, bir yapıtın aslından az çok aynlan deği-
şikbiçimlisi. 2/Sürey>'aDuru'nunbir fılmi... Bir çem-
berin içinde kalan düzlem parçası. 3/Tanelerin içini ku-
rum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı... Yüz met-
rekare rutannda alan ölçüsü birimi. 4/ Binek hayvanla-
nnrn kıllanru, derisini temizleme. 5/ Girişim, hamle...
Gaziantep yöresınde yetişen beyaz bir üzüm türü. 6/Yi-
nelenen dize. II"—'ye
ahnak": Biriyle ya da bir şeyle
alay etmek.. Aralıksız yinelenen ve artık düşünmeksi-
zin yapılan eylemlerin tümü. 8/Eski Mısır'da güneş tan-
nsı... Ekolojide. bir canlının varhğını sürdürebildiği ya-
şama ortamının en küçük birimi. 9/Diyarbakır'rn, kap-
hcasıyla tanınmış ilçesi.. Bir gösterme sıfatı.