28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-14 TEMMUZ 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET Etektronlk posta: darazsom©cuiTihuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Fafcs: 0.212.512 44 97 SAYFA 17 Bürokratlar Turgay Yılmaz: "Pamukova'da iktidann uçurduğu hızlı tren faciasından sonra görevinden alınan eski TCDD Genel Müdürü mahkeme kararı ile «görevine döndü. Ulaştırma Bakanı dahiç bekletmeden mahkeme karanna uyup göreve başlattı. Aynı iktidar, görevden aldığı öteki bürokratlann mahkeme karan ile göreve başlamasına niye yanaşmıyor!" - Atatürk'ün çiftliğini satmışlar... "Babalannın çiftliğini de satsınlari" a Atilla Koç'un 3 sinirieri bozulmuş. §, lyi, uykusu dağılır! ANKARA'DAN dostumuz Mustafa Yıldınm "Birdenbire mi" diye soruyor: "Altı yıl önce şeyh Yusuf Ziya Kavakçı'nın ve kızı Merve Kavakçı'nın 'türban' operasyonundaki rollerini anlama çabasındaydı Türkiye. O arada, Almanya devleti, iki Amerikalıyı sınır dışı etti ve ABD'ye bir nota verdi, 'Almanya'daki bütün istihbarat elemanlannı derhal geri çek' dedi. Sınır dışı edilenler Alman Ekonomi Bakanlığı'ndan dostlar edinip Almanya'nın iktisadi bilgilerini öğrenmeye çalışan bir çiftti. Aklımıza bizim durumumuz geldi. Nasıl gelmesin; bizim iktisadi bilgilerimizi sızdırmaya gerek yok ki! Bilgileri sayısız dosyaya koyuyorlar ve kendi elleriyle veriyoıiar! 'Zararı yok, alan nasıl olsa dost bir devlet' diyorlar. lyi de, CIA yıllarca Almanya'da çalışmamış mıydı? Amerikan ordusu Almanya'yt 40 küsur yıl korumamış mıydı? BirdenbireBizimkiler, dışarıda az biraz terör işi oldu mu; 'Ey Batı anla işte; bizim terörden neler çektiğimizi' diye bağırıyorlar. Batı ülkelerine vız geliyor; tırıs gidiyor. Onlara göre bizdeki 'terör' falan degil! PKK dersen; sen 'aynlıkçı terör' diyorsun; onlar, 'ulusal bağımsızlık direnişi' diyorlar. Bizi yönetenler bunu bile bile, neden sızlanıyorlar? ABD ve Batı Avrupa, Irak'ta PKK'yi etkisiz hale getirse ya. Ama etkisiz hale getirmek ne demek; ABD başta olmak üzere, tüm Avrupalılar Türkiye'de federasyon kurulsun, diye çalışıyoriar! Onlara içerden her türiü sivil(!) yardım serbest. Hatta Türkiye, o yabancıların televizyonlarının yurdumuzda birer şube açıp Türkçe yayın yapmalanna izin vermiş bulunuyor. Buna bazen 'katılımcı demokrasi, küreselleşme gereği, din ve ifade özgürlüğü' deyip geçiyoriar! Durum buyken, bizimkiler neden, ama neden sızlanıp duruyorlar? Aynmında mısınız, iki aydır yurdumuzda olup bitenin? Önce orada burada plastik bombalar bulundu, sonra üniversitelerde öğrenciler çatıştınldı. Arkasından, dağlardan kentlere inen PKK saldırılan, trenlere bombalar, yol kesmeler. Birdenbire türban işi! Birdenbire ve zaten paramparça edilmiş ulusal eğitim birliğinin kökten yok edilmesi girişimleri. Tüm komşularımızın muhaliflerinin Istanbul'da NATO, şirket, yabancı devlet misyonu destekli bir konferansta buluştumlması... Arkasından ne gelecek? Ne gelecek arkasından? Bu sorunun yanıtını aramaya gerek yok; geçmişte ne olmuşsa aynen öyle oluyor." Hiçbir şey birdenbire olmuyor! Komutanlar Doğan Yıldınm: "Başbakan 'Minareler süngümüz, kubbeler t miğferimiz, müminler askerimiz' demişti. Meclis Başkanı da 'Mevlithanlar, sizler bizim manevi komutanlanmızsınız' dedi. Başkomutanın kim olacağına karar verebilirlerse, açıkça savaşa girecekler sanırsınız." SESSÎZSEDASIZ(f) Türkiye Kömürîşletmeleri'ne sahotaj! MADEN Mühendısleri Odası Yönetim Kurulu, Türkiye Kömür Işletmeleri Kurumu'nun (TKİ) kapatılmak istendiğini söylüyor "Üç yılda kurulu üretim kapasitesinin yansı ile çalışmaya mahkûm edılen TKl'nin, çok yakm bir gelecekte, muhtemelen çok önemli(!) uzmanlar tarafından verimsiz olduğu gerekçesiyle özelleştirilmesı ya da kapatılması gündeme getirilecektir. 1957 yılında, ülkemizin linyit kömürü rezervlerini değerlendirmek amacıyla kurulan ve bugüne kadar ülkemizin elektrik enerjisi sektöründe önemli görevler yapan TKİ, ihtiyacı olan yatırımların son yıllarda yaptınlmaması nedeniyle küçülmeye başlamış, çalışan işçi sayısı 22 binden 10 binin altına düşürülmüştür. Siyasi iktidariarın keyfı tasarrufları sonucu TKl'nin zaafları gün geçtikçe daha da artmaktadır. Kurum, Elektrik Üretim AŞ'ye sattığı kömürün bedeli olan 200 trilyon lira ile fakir fukara kömürü adıyla dağıtımı yapılan kömürün karşılığı olan 100 trilyon lirayı neden tahsil edememektedir? Alacaklannı tahsil edemediği için mali sıkıntı içerisine giren kuruluş, bu sıkıntıyı aşabilmek için bankalardan yüksek faizle 47 trilyon lira borç para almış mıdır? Devletten 300 trilyon lira alacağını tahsil edemeyen ve borçlandınlan herhangi bir iktisadi kuruluşun ayakta kalabilmesi mümkün müdür? TKl'nin içine düşürüldüğü durumun nedeni, sahip olduğu kömür sahalarının özelleştirilmesine gerekçe hazırlamak mıdır?" Irak Dünya Mahkemesi'nden Alınacak Dersler Var.. ım? DENİZBANOĞLU "önce sizden şunu rica et- mekisterim, lütfen 'Irakhalkla- n' demeyin, çünkü tek bir Irak halkı var." (Şiddetli alkışlar). "Şu anda evimizde, kendi ûl- kemizde hepimiz hapisiz. Irak tümûyle bir hapishaneye dö- nüştürüldü. Evlerimizde suyok, elektrik yok. Bütün Iraklılann yoksul olmasını istiyoriar. Eği- tim sistemi değiştirildi. Okullar- da Ingilizce zonınlu hale getiril- di. Ülkeye özgüriük getireceğiz yalanıyla beyinleriyıkıyortar. Irak halkı için insan haklan diye bir şeyyok, göz göre göre bu hak- larçiğneniyor. Insanlanmız, sor- gusuzsualsiz tutuklanıyor. Ama Ingilizler ve Amerikalılann yap- tıklannı sorgulayan yok... Biz önceleri iç savaş diye bir şey bilmezdik, Arap'ı, Kürt'ü, Ale- visi, Sünnisi bir arada yaşardık. Şimdi etnik dûşmanlığı körüklü- yoriar, ABD açıkça Irak halkını bölmeye çalıştyor. Kürtmüş; Müslümanmış herkesi sorgula- maya baş/adı/ar. Değerterimizi yıkmaya, insanlanmızla aramıza duvar örmeye çalışıyoriar. Bu- gün hayattaysak, tesadüfenya- şıyoruz..." Bunlan Nermin el Müfti söy- lüyor... Yüzünde, izleyenlerin yüreğini burkan acılı bir ifade var. Meslekten gazeteci ve Al Ahram gazetesi yazan. Irak Dünya Mahkemesi'nin ikinci günkü oturumunda, ülkesinin nasıl "topyekûn hapishaneye" dönüştürüldüğünün tanık ola- rak sunumunu yaparken ekran- da sözlerini doğrutayan görün- tüler yer alıyor. Yoksul Iraklılar sokakta dileniyor, tezgâhını kur- muş malını satmaya uğraşıyor. Osmanlı döneminden kalmış ta- rihi Valilik Binası ABD bombar- dımanıyla harabeye çevrilmiş, yanı başında çöp yığınları. Da- ha pek çok tarihi yapı insafsız- ca bombalanmış, çocuklar ya- lınayak etrafta dolanıyor. Yüzler karanlık, yürekler umutsuz. Sonra Nermin el Müfti'nin evi... Işgalciler girip talan etmişler. Ya- tak odası, mutfak, oturma oda- lan perişan. Çevrede mum artık- lan. Çünkü elektrik yok. Burası bir siyaset bilimci kadının evi... Ve çağdaş görünümlü El Müf- ti'nin sunumu, yüzünden eksik olmayan aynı acılı ifadeyle "Lüt- fen bize yardım edin, direnişi- miz meşrudur, direnişimize destek verin" çagrısıyla son bu- luyor... O güne kadar saltTV ek- ranlarında, çoğu insanın belki de bir savaş filmi gibi öylesine izlediği, ne yazık ki çoklarının da kanıksamaya başladığına inan- dığım bir insanlık dramını, canlı bir tanıktan bire bir yüz yüze din- lemenin bıraktığı etkiyi sanıyo- rum, orada bulunan tüm izleyi- cileryüreklerinde duyumsamış- tır. Bu bir Iraklı... Dramı kendi va- tanında, topraklarında bire bir yaşıyor. Ama fark eder mi? İşte Barbara Olshansky, Amerika- lı... 1995yılındanbuyana, ABD Anayasal Haklar Merkezi'nde çalışıyor, halen aynı kuruluşta yardımcı hukuk direktörü olarak görev yapıyor. ABD'nin, "teröre karşı savaş" perdesinin arkası- na sığınarak uluslararası huku- ku nasıl pervasızca yok sayıp çiğnediğini, dünya tarih sayfala- rına insanlığın utancı olarak ma- sum insanlann kanlanyla yazıla- cak olan Guantanamo Üssü ha- pishanesinden bire bir yaşadığı olaylan aktanrken ağlıyor... Ama "dünyayı karanlığa sürükleye- cek olan bu çılgın ABD rejimi yok olana kadar" (Mahkemenin iddia heyeti adına açış konuş- masını yapan Richard Falk'ın tanımı) savaşımını yüreklice sür- dürmeye kararlı görünüyor. Bar- bara, ABD'nin yeni yarattığı bir "düşman savaşçı" hayaliyle, yeterli kanıt olmaksızın, suçu sabitleşmemiş, hatta sonunda masum olduğu anlaşılıp serbest bırakılan sözde şüphelilerin Gu- antanamo hapishanesinde gör- düğü işkenceleri anlatıyor. CIA'in "tut ve yakala" operas- yonundaki insanlık vahşetini ak- tarıyor. ABD'nin dünya kamu- oyu önünde yaptığı tüm resmi açıklamalann nasıl yalan oldu- ğunu ortaya koyuyor. Sadece Arap topraklannda değil, dün- yanın her köşesinde "düşman savaşçı" kuşkusuyla insanlann neredeyse yaka paça nasıl tu- tuklanıp hapse atıldıklannı, Is- veç'te iki Mısırlının akıbetini ak- tararak örnekliyor. Aynı hapis- hanedeki 34 intihar girişiminin, ABD tarafından "kendiniyarala- ma" olarak aktanldığını, 2003- 2004 yıllan arasındatoplu intihar girişimlerine ait bilgilerin ilgili makamlara ulaştınlmadığını an- latıyor. Tüm tutuklamaların, hapse atılmaların bir tek emirle, Bush'un bir tek açıklamasıyla yapıldığına işaret ediyor. Baş- kan Bush'un, sorgulamadan, araştırmadan, belge, kayıt ol- madan "düşman savaşçı" de- mesi, bir insanın işkenceler al- tında ömür boyu hapse mah- kûm edilmesine yetiyor. Ve hiç- bir merci bunlann hesabını so- ramıyor.. İşte bu nedenledir ki Irak Dün- ya Mahkemesi karar aşamasın- da, salt Bush ve ABD yönetimi ile Blair ve Ingiltere'yi değil, a- ciz kalan, asli görevini asla yeri- ne getirmeyen Birieşmiş Millet- ler'i de suçlu buluyor. Şimdi sormak gerekmez mi.. ülkemizde Amerikan karşıtı pro- testolan kınayan Amerika yanlı- ları ile ABD askerlerine izin ver- meyen "TBMM tezkeresini" eleştirerek "Bizden daha onur- lu davrandınız, sizi selamlıyo- rum" diyen bir Ingiliz kadar yü- rekli davranmayan biz Türkler- den kimi insanlanmız da bu in- sanlık suçuna ortak olmamışlar mıdır? Evet Amerikan karşıtı göste- riler az bile... Bunlar çoğalmalı, Nermin el Müfti'nin çağrısına tepkisiz kalınmamalı, Irak'taki direniş desteklenmeii... Ta ki, "Imparatorluğun Hukuku" "Hukuksuzluğun Imparatoru" olan (dünya mahkemesinden) ABD yönetiminin Ortadoğu ha- yallerine, dünya insanlığı elbirii- ğiyle son verene kadar... denizbanfr; superonline.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak'i yahoo.com.tr İ*Jarl«ntp, vofi k t>t''nti İ £ I Ü M ° ' ^ HARBİ S£Mffl POROY / i " n o -ı r_ ' n n n p-ıP AL 1 * Nj/1 1 / i 0 a o n n P " sem/hporoy(S yahoo.com VA, BuâüM 6İ2İM f Eâ&lill n n n 1 n , ıi n r n n r 1 f| HAYAT EPlK TÎYATROSU MJSTAFA hayatepikd nrynet.com NASREDDÎN HOCA'YI SEVSEYDI KIZLARINA DAHA ÇOK BABALIK YAPMIŞ OUURbU!. HAKAN "FETHULLAH HOCA"yi SEVÎYORUM" bEMİS.. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA* 14 Temmuz tctew.mumtaz-arikan.com HUMBA/MCI AHMETPAŞA.. 167S"T£ BUGÜN, CLAUDB ALEX#NDREBOMEVAI-, FBANSA'OA DO&DU- OSMAHL/ UYSUÇUNA G/G£- R£K AHMETJDIfJt AlACAte. OLAU SU K/?/, O/SPÜ- M KU&ULMASl DÜŞÛNÜL£*t HUM&A&4O OC4- Ğl'/yjt/V &4ŞWA G£Tİie.İLEC£K.Tİ. BU MeDeULB OtJA "HUMBAIBACt AHM€T PAŞA " P£UEC£fCTf£. gi£ CJMS H4A PUA VA B E 47WJ Ş Ç I/AS SİL/Mf 0C4/U HUMSA&IAjfA/ İÇİfJG ŞUM PAEÇALA&I VE SAS.UT KOMMAie PAPİŞAH T. M4//MOT ZAAAAMHDA Ll Hİ2METL£FîPE SULUNAC/UC OOÇA/ HUM- BAZACI /MMET &4f4, TVPHANe 'DE BİR D£ HUMgAf!AH4HE fklŞA €TTl/eA1İÇri IBM 4644 Model 186-YF 00776853 sicil numaralı ödeme kaydedici cihazımız çalınrruştır. Hükümsüzdür. Sofra Peynircilik Gıda Maddeleri San. ve Tic. Ltd. Şti 0510914458 No'lu Bağ-Kur Sağlık Kamemi kaybettim. Hükümsüzdür. SAADET AKYÜZ EYÜP1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2005 8 - Karar No: 2005 347 Da\acı Melahat Uzunkaya, davalı nüfus müdürlüğü aleyhine mahkememize açılan ısim tashıhı davasında: Da\ acı tarafından davalı aleyhine açılan davanın kabulü ile Trabzon ili Sürmene ilçesi, Koyuncular köyü c: 41, h: 86 bsn: 9 numarası, 17.04.1979 tescil tarihli 20./ 03.1979 doğum tarihli olarak ve BSN 10 numarası 05./ 07.1983 tescil tarihli 11.11./ 1978 tarihli olarak nüfusa kayıtlı Necatin ve Fatma'dan ohna Melahat Uzunkaya'nın aynı kişi olduk- lan 05.07 1983 tarihli kaydın mükerrer olduğu, ancak bu kayıttaki 11.11.1978 doğurntar- ıhmın doğru olduğu anlaşıldığından davacının 05./ 07.1983 tanhlı mükerrer kaydın iptaline, P.04.1979 tarihli ilk tescil kaydındaki doğum tarihtnin 11.11.1978 olarak düzeltıhnesuıe, nüfus kaydının bu şekilde 17.04J 1979 tescil tarihli 11.11.1978 doğum tarihh olarak düzelulmesine karar venlmiştir. flan olunur. 04.07.2005 Basın: 33441 DÜZ ÇİZGİ tMT ZİLELÎ Tarih Affetmez! Tarihçi Aykırt Kansu'nun yakın tarih, Atatürk, Itti- hatçılar ve Türk devrimleri üzerine "akıl almaz" tez- lerini yanıtlamaya devam edelim... Şu sözler Kansu- ya ait: - Kazım Karabekir'le Atatürk, 1920'terde ters düşüyoıiar. Atatürk'ün çoksıkıştığı anda Meclis'i kapatma gibi bir fıkri var. Bunu ancak Karabekir ve Inönü gibigenerallerin onayıyla yapabilir. Inö- nülastiklibircevap veriyor. Karabekirise, "Mec- lis kapatılırsa, ben Ankara*ya gelir açanm" dryor. Atatürk Meclis'i kapatamıyor... Insaf sözcüğü bile hafif kalıyor değil mi? Şimdi, bi- lim adamı sıfatı taşıyan, etik değeriere inanan bir ta- rihçi, böylesine olağanüstü bir iddiayı, sıkı bir kaynak- la, kimsenin karşı çıkamayacağı bir belgeyle perçin- ler değil mi? Ama hayır, tarihçi Kansu'nun böyle bir derdi yok! Atatürk Meclis'i ne zaman kapamak iste- miş, Inönü ne tür bir "lastikli cevap" vermiş, Kara- bekir, "Gelir Meclis'i açanm" lafını hangi tarihte ne- rede söylemiş, bilmiyoruz! 1920'de Istanbul'un işga- li ve Meclisi Mebusan'ın kapatılması üzerine olağa- nüstü bir gayretleTBMM'yi kuran, önde gelen mebus- lann Ingiliz işgalcilertaraftndan tutuklanmasına misil- leme olarak Anadolu'da Ingiliz subaylannı tutuklatan, Kurtuluş Savaşı'nın en riskli devrelerinde dahi Mec- lis'in kararlarını öne çıkartan, kendisini kurduğu Mec- lis'ten dışlamak için "milletvekilıolduğu bölgede en az 5 yıl ikamet gerekir" şeklinde önerge veren ve- killere karşı bile yine Meclis kürsüsünden yanıt veren, Avrupa'da faşizmin yıldızının giderek parladığı, de- mokrasinin giderek gözden düştüğü 1930'da Ser- best Fırka'nın kurulmasını sağlayıp çok partili rejime geçmek isteyen Mustafa Kemal mi, TBMM'yi kapat- mak istemiş?! Tarihçi Kansu bunu ispatlamak zorun- dadır. Karabekir'in ve Inönü'nün sözlerini de ispatla- mak zorunda olduğu gibi... - Yoksa tarihçi sıfatı, iftiracı sözcüğüyle yer değiş- tirir! • • • Ittihatçıları pek sevdiği görtilen, Kazım Karabekir'i de bizim bilmediğimiz laflan ettiğini bilecek kadar ya- kından tanıdığı anlaşılan tarihçi Kansu'nun .Karabe- kir'in "Istiklal Harbimizde Enver Paşa ve htihat Te- rakki Erkânı" kitabını da mutlaka bilmesi gerekir. Ki- tabın arka kapağında şöyle yazıyor: - 1920-23 yıllannı kapsayan bu değerli anı/ar, Enver Paşa ve yandaşlarının Kurtuluş Sava- şı'ndaki olumsuz etkinliklerini anlatmaktadır. Şimdi, bu kitabın 11. sayfasında Karabekir ile En- ver Paşa'nın amcası Halil Paşa arasında geçen bir konuşma yer alıyor. Karabekir'in ağzından aktaralım: "Halil Paşa'nın memleketimiz hakkındaki fikri tehlikelibirdüşüncemahsulü. Diyorki: 'ttilafdev- letleriyle uğraşmak imkânı yoktur. Şark (doğu) vilayetlerinde beyhude uğraşacağtnıza garpta (batıda) kaç vilayet vereceklerse oraya toplanıp tutunmaya bakm.' Ben bu fıkrin pek sakat oldu- ğunu kendisine izahla ikna ettim: Şarktan çözül- dükten sonra garbın neresinde tutunmak imkâ- nı vardır... Sakın Ittihatçılar bu fikrin hadlmi ol- masın. Anadolu'yu Endülüs'ün ikinci bir nüsha- sı yaparsınız." Istİşte, tarihçi Kansu'nun özgürlükçü, devrimlerin baş- latıcısı, yeni düzenin miman diye sunduğu ittihatçıla- rın Anadolu ve Kurtuluş Savaşı üzerine düşünceleri bunlardı: - Emperyalistlerin bahşedeceği birkaç batı vilaye- tinde toplanıp, tutunmaya çalışmak! • • • Tarihçi Kansu, rejim değişikliğinin de bizlere 1923 olarak anlatıldığını, halbuki rejim değişikliğinin aslın- da 1908'de olduğunu söylüyor! 1908-1922 arasında mutlakiyetçi monarşi değil, meşruti monarşi yaşan- dığını başında da ha cumhurbaşkanı, ha padişah ol- muş hiç fark etmeyeceğini işaret ediyor! Geçen haf- ta tarihçi Kansu'nun yere göğe sığdıramadığı "özgür- lükçü ve parlamento üstünlüğüne" dayalı bir dönem olarak kutsadığı 1908-1922 döneminin nasıl çürümüş, nasıl göstermelik, parlamentonun hiçbir iş- levinin olmadığı, devletin ekonomisinin Düyun-u U- mumiye ile Reji idaresinin elinde, Milli siyasetin de em- peryalistlerin tekelinde olduğunu yazmıştım. Tarihçi Aykut'a göre, 1923 işte bu özgürlüklerden ve par- lamento üstünlüğünden geri dönüşü simgeliyoriü - Kusura bakmasın ama buna tarihçilik değil, olsa olsa mandacılık denir! Tarih bunu affetmez! Yine bitmedi! Tarih dersine gelecek hafta da devam! e posta: umitzilelttn gmail.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 SOLDANSAĞA: 1/ Bir yol şebe- kesi üzerinde, belli bir nokta- dan aynlarak başkabirnokta- dan aynı yolla birleşen ikinci derecedeki yol 2/ Aslına uygun hale getirilmiş cesedi Bodrum Kalesi'nde ser- gilenen ünlü Karya kraliçesı... Saz takımında usul vunna- ya yarayan tef. 3/ Kaş- lan boyamakta kullanı- lan siyah boya... Utanç duyma. 4/Osmanlı top- rak düzeninde küçük dirlik. 5/ Yürümek için 6 I yapılan ayak atışlann- 7 dan her biri... Bir tak- 8 vim türü. 6/ Çok sık yi- 9 nelenen ve bundan do- layı usanç veren söz. 7/Titan elementinin simgesi... Kıl- cal damar kanamalannı önleyen glikozit. 8/Aıjantin'in plaka imi... Duvar içinde bırakılan oyuk bölüm. 9/ Kap- lıca, ılıca... Pasta hamunı. YUKARTOAN AŞAĞIYA.: 1/ Bir metnin, bir yapıtın aslından az çok aynlan deği- şikbiçimlisi. 2/Sürey>'aDuru'nunbir fılmi... Bir çem- berin içinde kalan düzlem parçası. 3/Tanelerin içini ku- rum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı... Yüz met- rekare rutannda alan ölçüsü birimi. 4/ Binek hayvanla- nnrn kıllanru, derisini temizleme. 5/ Girişim, hamle... Gaziantep yöresınde yetişen beyaz bir üzüm türü. 6/Yi- nelenen dize. II"—'ye ahnak": Biriyle ya da bir şeyle alay etmek.. Aralıksız yinelenen ve artık düşünmeksi- zin yapılan eylemlerin tümü. 8/Eski Mısır'da güneş tan- nsı... Ekolojide. bir canlının varhğını sürdürebildiği ya- şama ortamının en küçük birimi. 9/Diyarbakır'rn, kap- hcasıyla tanınmış ilçesi.. Bir gösterme sıfatı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle