19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2005 CUMA HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN 3 Ekim'in Gelişi 17 Analık'tan Belliydi "Hadi gözünüz aydın, nihayet üyelik müzake- lerinin başlaması kesinleşti" diyelim mi? Aslında 3 Ekim 2005'in gelişi, 17 Aralık 2004'te belli olmuştu. Hem müzakerelerin ne zaman başlayacağı be- lirtilmişti AB'nin 2004 Aralık zirvesinde hem de nasıl bir sonuca yönelebileceği. Evet, AB ile üyelik müzakerelerinin 3 Ekim 2005'te başlayacağı AB Komisyonu'nun son toplantısında bir kez daha teyit edilmiştir. Komis- yon toplantısı sonunda Olli Rehn'in yaptığı açık- lama üstünkörü bile okunsa, gayet açıklıkla anla- şılacaktır ki, bu müzakerelerin sonunda Türki- ye'nin tam üyeliği söz konusu değildir. Olli Rehn sürecin çok çetin geçeceğini belirt- tikten sonra, "Ankara'nın üyelik koşullannı yerine getirmesi halinde, Avrupa'ya sıkı bağlarta demir- lenmesi gerektiğini" söylemiştir. Bu deyim, An- kara'nın bütün koşullan yerine getirmesi halinde, ancak özel statü ile "outsider" (harici) ortak ola- cağı anlamını taşımaktadır. Bütün bunlar Türkiye'ye daha 17 Aralık 2004'te söylenmiştir. Yani ortada, 17 Aralık'ta alı- nan kararlardan sapma anlamını taşıyan herhan- gi bir şey yoktur ve Türkiye'nin 17 Aralık'ta kabul ettiği koşullara şimdi karşı çıkmasının kabul edil- mesini beklemek de boşunadır. • • • Erdoğan - Gül ikilisi, 17 Aralık'ta, Türkiye'yi tam üyeliğe taşımayacak görüşme koşullannı ka- bul etmiş bulunmaktadırlar. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e sorarsanız, "önemli olan müzakelerin başlamasıdır". Türkiye'yi AB üyeliğine taşımak isteyenlere so- rarsanız, bu ucu açık görüşmeler tam üyelik ile sonuçlanmayacağına göre, müzakerelerin başla- masının hiç de önemi yoktur. 16 -17 Aralık günlerinde Brüksel'deki pazarlık- lar sırasında, birtakım Dışişleri mensuplan, Erdo- ğan'a bu koşulların kabul edilemez olduğunu, verilecek en iyi yanıtın "Teşekkür ederiz, bu ko- şullarda görüşme istemiyoruz! Müzakereleri, siz, Türkiye'yi koşullan yerine getirdiğinde, tam üye- liğe kabul etmeye hazır hale gelene kadar askıya alalım" denmesini önermişlerdi. Böyle bir tutum en doğru tavır olacaktı. AB, Türkiye'yi tam üyeliğe almakta kendi açı- sından yarar gördüğü zaman nasıl olsa alacak, bunun için gerekli prosedürü başlatacaktı. Eğer AB bu tam üyeliği, kendi çıkariarına uygun bul- maz ise Türkiye ne yaparsa yapsın, görüşmeler sürse de almayacaktır. Olay bu kadar basittir. • • • Peki bu durumda Türkiye'nin "Non Merci!" de- mesinin yararı ne olacaktı? Türkiye'nin "Teşekkür ederiz kalsın!" demesi, Avrupa ile kendi sorunlannı, Ankara'nın sırtından çözmek isteyenlerin propagandalarının önünü kesecekti. AB'nin Brüksel'deki aralık zirvesinde de, hazi- ran ayındaki zirvesinde de Paris'te idim. Iki zirve arasındaki fark, geçen altı aylık süre içinde, utanç verici Türkiye karşıtlığının çığ gibi büyü- müş olmasıdır. Bugün gelinen nokta odur ki, "Yahu böyle ko- nuşmayın, Türkiye'nin koşullan yerine getirmesi halinde üye olmasının büyük yararian da var" di- ye düşünenler dahi, seslerini yükseltmekten çe- kinmektedirler. Peki bu durumda, "Canım, koşullann böylesi- ne elverişsiz olduğu ortamda, müzakerelere başlanmış olması dahi başlı başına bir başandır" demek mümkün müdür? Değildir. Çünkü Avrupa, müzakereleri, Türki- ye'ye istediği koşullan kabul ettirmek için başlatı- yor, Türkiye'yi AB'ye almak için değil. Yani AB, Türkiye'ye "Sen şu şu şu koşullara uy! Ben ondan sonra ne yaparım bakarız, pek muhtemelen, seni harici ortak benzeri bir ülke olarak kabul ederim" diyor. Böyle bir müzakere olur mu? Bu kabul edilebilir mi? Kabul edersek ne kaza- nınz ki? AB, müzakereleri başlatmayarak Türkiye'ye dayatma olanağını kendi nzasıyla elinden kaçıra- cak kadar enayi mi? AB - Türkiye ilişkilerinde bir enayi arıyorsak eğer, sakın gözümüzü Brüksel'e çevirmeyelim!.. asirmenCg cumhuriyet.com.tr DYPde söz düeliosu —Kongrenin iptali istemi MehmetAğar'ı krjırdı ANKARA(AA)-DY? Genel Başkaru Mehmet Ağar, DYP'li muhalif- lerin 8. Olağan Büyük Kongre'nin iptali için mahkemeye başvurma- sına, "Halka söyleyece- ğiniz bir şey varsa halk- tangüçalacaksınız.Siya- set mahkemede yapıl- maz, sokakta, dağda ba- yırdayapüır'' sözleriyle yanıt verdi. DYP'de ola- ğanüstü kongre isteyen eski milletvekili Saffet Kaya ise Ağar'ın istifa etmesi gerektiğini savu- narak etmemesi duru- munda olağanüstü kong- re süreciyle "tasfiyeedi- leceğhü" öne sürdü. Kaya, eski milletve- killeri tsmet Atiüa, Nev- fel Şahin ve Turhan Gü- ven ile dün Hilton Ote- li'nde duzenlediği kah- valtılı basın toplantısın- da, olağanüstü kongre toplanması çalışmalan- na ilişkin bilgi verdi. Ka- ya, Siyasi Partiler Yasa- sı'na göre olağanüstü kongrenin toplanması için büyük kongre dele- gelerinin beşte birinin imzasının yeterli oldu- ğunu, ancak DYP tüzü- ğüne göre bu rakamın, delegelerin üçte iki ço- ğunluğu olarak öngörül- düğünü ifade etti. Tü- zük hükmünün Siyasi Partiler Yasası'na aykı- n olduğunu savunan Ka- ya, bu hükmün iptali için dava açtıklannı belirtti. Muhaliflerin, bir otel- de toplantı yaptığının anımsatılması üzerine ise Ağar, kendilerinin, lüks otellerde siyaseti bı- raktıklannı kaydetti. 'Gidişat iyi değil, tatsız bir manzara var. Lütfen bu memleketin kaderine el koyun' BaykaTdaıı halka f v ANKARA(CumhuriyetBü- rosu) - CHP Genel Başkanı DenizBaykaL olağanüstü grup toplantısında halka "Lütfen bu memleketin kaderine el koyun" diye seslendi. "Gi- î £/ dişaünnonnaJolmadıgmr \ belirten Baykal, bu çağnsı- f nın gerekçesini "ülkedeki kötü / gidişata karşı halka uyan göre- vme" dayandırdı. Baykal, partisinin olağanüstü toplanan grup toplantısında son gelişmeleri ve iktidann içtüzük de- ğişikliği girişimini değerlendirdi. Ülkenin temel siyasi doğrultusuy- la ilgili tereddütlerin hızla yaygın- laştığına dikkat çeken CHP lide- ri, iktidann Çankaya'dan dönen AKP'LI FIRAT'TAN BAYKAL'A TEPKİ • "Türkiye'nin, devletin, Cumhuriyetin kazanımlannı tehlikeye atabilecek bu sorumsuz gidiş karşısında kadınlan, erkekleri göreve çağırdığını" söyleyen CHP lideri Deniz Baykal, "Bu çağnnız ne anlama geliyor" sorusu üzerine "Tebliğ ediyoruz. Halkımızı göreve çağınyoruz" demekle yetindi. TC Y değişikliğini aynen kabul et- mesini eleştirdi. Baykal, "Kanu- na karşıeğitim kurumlannı hima- ye eden Ceza Yasası, toplumun, Cumhurbaşkanı'nın bütün uyan- lanna rağmen ısrarla kabuledikti" görüşünü dile getirdi. Bu durumu "hukuk, siyaset, anayasa, kişilik krizi'' olarak niteleyen Baykal, "AKP'nin bir kişilik bunahmı, ki- şilik çataüaşması içinde bulundu- ğu, bu düzenleme ile ortaya çık- nuşnr" açıklamasını yaptı. Baykal, son Milli Güvenlik Ku- rulu gündeminde Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) bulundu- ğunuvurgularken, "l lusalgüven- ukduyarhhğı nedir, ilkelerimiz ne- dir, bunun adını koyamadık. Bun- lar konuşulanıadL Bu. tereddütle- rin bir başka yansımasKİır" görü- şünü dile getirdi. Her konuda yaşanan çelişkili tavnnülkeyi MGSB'yibelirleye- meme noktasına kadar götürdüğu- nü kaydeden Baykal, "Bir yan- dan AB'ye ne diyeceğiz, terör kar- şısutda ne tavırtakınacağız, bu ko- nudaki anlayışuıuz nedir? Türki- ye'nin ulusal güvenliğini savun- manın adımlannı sen mi atacak- sın? Bunu konuşmakta, kararlaş- ünnakta bile tereddüt içine gir- mişsmiz" dedi. Baykal, içtüzük değişikliği giri- şimini "TBMM'yi kuşatma, TBMM'yi etidsizleştinne, görevi- ni yapamaz duruma getirme" ça- bası olarak değerlendirdi. Baykal, 'Statükocu ve dargörüşlü' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - AKP Genel Başkan Yardımcısı Den- girFırat, CHP lideri Deniz BaykaTı "statükocuvedar görüşlü"olmakla suçladı. Rejimin en büyük güven- cesinin AKP olduğunu sa- vunan Dengir Fırat, halk- la yüzleşmekten korkan CHP'nin çareyi, gerginli- ği tırmandırmakta buldu- ğunu ileri sürdü. AKP Genel Başkan Yar- dımcısı Fırat, dün düzen- ledigi basın toplantısında, "Halla, memleketin kade- rine el koymaya çağınyo- rum" diyen BaykaTa sert eleştiriler yöneltti. Bay- kal'ın ikide bir sistem tar- tışmalannı rejim tartışma- sı gibi sunmasının aktifbir çarpıtma girişimi olduğu- nu kaydeden Fırat, "Saym BaykaTa sormak gerekir. Bu çabanızla sistemin iyi işlemeyen tarafindan bes- lenenleri hünaye ettiğini- zin farkuıda mısınız? Mec- lis'teki yasama faaliyetie- rinin daha dinamik ve ve- rimli hale getirilmesi için girişilen düzenlemeyi 'Cumhuriyetin kazanım- lannı feda etmek olarak' ni- tekyenbirzüıniyeanCum- hurivetin kazanımlan ve esasLan konusundaki dar görüşlülüğü ürkütücüdür" dedi. CHP'nin sık sık muha- lefet etmek adına başta IMF olmak üzere uluslara- rası kurumlara saldırdığı- nı kaydeden Fırat, şu gö- rüşleri dile getirdi: "Türkiye'nin kimisine kurucu ortak olduğu, ki- misinin de güçlü bir nüsyo- nun temsilcisi olduğu ku- rumlara saldırarakmuha- lefetyapmakdünyadan ko- puk statükocu. gelişim ve değişimde korkak bir zib- nryetin yansnnasıdır. Böy- le bir zinniyet anla>ışı. an- cak otoriter rejimlerin ka- pahtoplum arüavışında var- dır. Düm'adan kopuk, ge- lişmelere entegre olama- mış, millilikle dünyahhğı birbirine düşman gibi gö- ren bu anlayışın Türkiye gerçeklerrviealakasıolma- dığı açıkür." 'Halk itibar etmez' Baykal' ın demode yön- temlere başvurarak, CHP'nin toplumdan ko- puşu nedeniyle parti için- de oluşan gerilimi bastıra- bilmek için dışarda gerili- mi yükseltmeye çalıştığı- nı ileri süren Fırat, "Hal- kunız bu §0 model siyaset anlavışına hiç ama hiç iti- bar etmevecektir. Kimse kendi kryametini genel kı- yamete, kendizaaflarmıge- nel bunahma çevirmeye kaUaşmasuT dedi. IĞNELl FIRÇA ZAFER TEMOÇİN MF'ninbaskılan üzerine sıkışan AKP, içtüzük değişikliğini TBMM'den geçirdi Meclis'te muhalefete sınırANKARA (Cumhurivet Büro- su)-AKP, TBMM tatüe girmeden önce bankacıhk yasa tasansını çı- karabilmek için muhalefetin ko- nuşma haklannı sınırlayan içtüzük değişikliğini TBMM'den geçirdi. îçtüzük değişüdiğine göre "temel yasa" olarak belirlenecek düzen- İemeler bölümler hahnde görü- şülecek ve bu bölümler en çok 30 maddedenoluşacak. Görüşmeler sırasında sert tartışmalar yaşanır- ken, zaman zaman iktidar ve mu- halefet milletvekilleri birbirinin üzerine yürüdü. IMF'nin baskısı üzerine sıkı- şan AKP iktidan, 193 maddelik bankacıhk yasa tasansının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmeleri tamamlanınca Genel Kurul sürecini hızlandırmak için düğmeye bastı. AKP grup baş- kanvekıllerinin genel kurul gün- deminde bekleyen içtüzük deği- şikh'ği önerisi öne çekildi. Görüş- meler sırasında, CHP ve DYP'li- ler içtüzük değişikliğinin öne ahn- masına tepki gösterdi. DYP'h Üm- met Kandoğan, bu yöndeki bir düzenlemenin daha önce iki kez Anayasa Mahkemesi'nde iptal edildiğini vurguladı. nldığmı söyledi. AKP'li Faruk ÇeKk ise CHP grubunu izlediği- ne dikkat çekerken "Burada ne tür bir çahşma yapmaya kalksak cum- huriyetin kazanımlan elden gidi- yor denih'yor. Din, cumhurivet, bayrak, demokrasi konusu gibi • AXP iktidan 193 maddelik bankacıhk yasa tasansını çıkarabilmek için içtüzük değişikliği önerisini öne çekerek muhalefetin konuşma haklannı sınırladı. "Muhalefetin sesinin kısıldığını" belirten CHP ve DYP'liler değişikliğe sert tepki gösterdi. CHP Ankara Milletvekili Oya Arash da AKP'ü milletvekilleri- ne u Böyle bir düzensizük düzeni- ni nasılkdnize sindirhorsunuz,an- lamaktagüçlükçekryonım" diye seslendi. Arash, bu girişimi "mu- halefetinsesinikBmak" olarak de- ğerlendirirken, bu öneri ile millet- veküinin ifade ve görevini yerine getirme özgürlüğünün sınırlandı- konularm şamphonhığunaso\ıın- mavahm" açıklamasını yaptı. CHP Grup Başkanveküi Hahık Koç, AKP'li TBMM Başkanveki- li tsmail Atpteldn'in daha önceki içtüzük değişikliği girişimleri sı- rasında söylediği "MecBs'in sesi- nin kesilmesi, miDetin sesinin ke- silmesidir" sözlerini anımsattı. Alptekin "Si>asetçfler, iktidarda da muhakfette de olabüüier" de>in- ce CHP sıralanndan tepkiler yük- seldi. Alptekin, "Sö\1ediklerimin arkasındayım. Ancak Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesine uygun bir degişiklik getirildL En- dişe edilecek bir husus yok" açık- lamasını yaptı. AKP Grup Başkan- vekili Salih Kapusuz da "Ana- yasa Mahkcmesi'nin arükiptalge- rekçesi bulacağuu sanmadığını'* söyledi. Önergede "Kapsamhka- nun" yerine "temel kanun" ifade- si kullanıldı. Tasan \eya öneriler, genel kurulda bölümler halinde görüşülebilecek. Her bölümün en çok 30 mad- deyi geçmemek kaydıyla hangi maddelerden oluşacağına, genel kurulcakarar \erilebilecek. Mil- letvekilleri tarafindan anayasaya aykınlık önergeleri dahil her mad- de için 2 önerge verilebilecek. Bö- lümler üzerindeki soru-cevap sü- resi 15 dakika ile smırlı olacak. sözlerini şöyle sürdürdü: "TBMM rejimin kalbidir. Konulann TBMM'de müzakere edilmesi en büyükgüvencedir. TBMM'yi mü- zakere ortamı olmaktan çıkara- cak, talimaoa. enıirie çahşacak, fa- son üretim >*apan bir kurum han- ne dönüştürecek her girişim de- mokrasiye, Türkiye'nin tarihsel gelişnnineterstir. İktidarTBMM'yi bir a\*akbağL engd. pranga gibigö- rüp etkisizleştirme ara\işuıa gjrdL HabMan üçte iki çoğunluk almış bir iktidann, bu duruma sürük- lenmesi ibret verickür" 'Göreve çağınyorum' Baykal, içtüzük değişikliğiyle çı- kanlmak istenen bankacılık tasa- nsını eleştirirken de "Ban- kalar Buüği'nin dini te- mekle parçalanmakisten- diğini ve bankalar yemin- li murakıpuğının ortadan kaldırıldığını" söyledi. Cok önemli düzenleme- ler içeren sosyal güven- lik kurumlan ile ilgili ta- sarının da TBMM'den çı- kanhnasımn planlandığı- nı kaydeden Baykal, bu- nun da aynntıh şekilde müzakere edilmesinin is- tenmediğini söyledi. Bay- kal, iktidann "kişiKkçatal- laşmaa içinegird^mi, kin> lerin etkisi altında oldu- ğunun büinmediğini, çe- şhü odaklann basküanna maruzkaldığuu" sözleri- ne ekledi. Baykal, konuş- masmın sonunda yurttaş- lara şöyle seslendi: "Lütfen bu memleketin kaderine el koyun. bu memleketi ne yapacağı bi- linmeyen bö>İe bir iktida- nn keyfî karanarmatesünı etmejiniz. Bu ülke sizin- dir, btzimdir, heponizindir. Türkiye'vi bu günlere hep büükte getirdik. Türki- ye'ye bundan sonra hep beraber sahip çıkacağız. Türkiye'nin, devietimizin, Cumhuriyetin kazanımla- nnı tehBke>e atabilecek bu sorumsuz gidiş karşısında kadınlan, erkekleri göre- ve çağmyonım,Tünaye'ye sahip çıkmaya çağınyo- rum." Baykal, gazetecile- rin "Bu çağnnız ne anla- ma getiyor'' sorusu üzeri- ne "Tebliğ ediyoruz. Hal- knnızıgöre%« çağmvTMTiz" demekle yetindi. 'Gidişat tataz' Baykal, daha sonra NTV'de katıldığı prog- ramda da ülkedeki "kötü gidişata karşı yurttaşlan uyarma göreviniyerinege- ordiğini'' söyledi. Şu an- da vatandaşlara "tebtiğ" aşamasında olduklannı kaydeden Baykal, ülkede- ki "tatsız gidişi" yurttaş- lann en iyi şekilde değer- lendireceğine inandığmı söyledi. Baykal, AKP'yi "Türkiye'yi dar bir miB- tan çevrenin rotasma sok- maya çahşmakia" suçlaya- rak, "Venibirohımsuzhık dönemi şeküleniyor. Ben toplumu uyarma gereği duMivorum" dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Yazar-çizer arkadaşım Behiç Ak'tan bir mektup aldım. Bu mek- tup iki gün önce bu köşede yayım- lanan Belediye Başkanvekili Istan- bul Deniz Otobüsleri Genel Müdürü Idris Güllüce'ye cevap niteliğinde. Behiç Ak da Adalı gazetecilerden. Bir süredir "Vapurianmızı Vermiyo- ruz" başlığı altında yürütülen kam- panyaya öncülük edenlerden. Mek- tubunu aynen yayımlıyorum. "İDO yetkililerinin aylardır söyle- diklerinin aksine, son günlerde 'Va- purlanmızı kaldırmıyoruz' diye açık- lamalar yapmaları ne yazık ki inan- dıncı olmaktan çok uzak. Biliyoruz ki vapurianmızı kaldırmamanın tek koşulu, kendi tersanelerimizde üre- tebildiğimiz vapurianmızın 'üretimi- ni sürdürmek'. Bahçekapı ve Fahri Korutürk va- purlan 1988 yılında en son üretilen vapurlar ve uzun zamandır tersa- nelerimizde şehir hatları vapuru üretilmiyor. • • • İDO yetkilileri hem 'Vapurtarımızı kaldırmayacağız' diyor hem de yüz Behiç Ak'tan Idris Güllüce'ye milyonlarca dolarlık ihalelere hazır- lanıp yurtdışmdan gelecek 'yeni tipler' üzerinde çalıştıklannı söylü- yoriar. Bu iki ifade birbiriyle taban tabana zıt. 'Vapurianmızı kaldırmıyoruz' sözü ancak 'Vapurlanmızın üretimini sür- düreceğiz' denirse inandıncı olabi- lir. Üretimi sürdürülmeyince, güze- lim vapurianmızın zamanla 'Ne ya- palım, mevcut gemiler eskidi' deni- lerek kızağa çekileceği ve oradan da jilet olmaya gideceği ve yerieri- ne yeni gelen deniz otobüslerinin konacağı malum. Hem büyük ihalelerie, Kuzey ül- kelerinden çok miktarda yeni deniz otobüsü getirmeye hazırianıp hem mevcut vapur tiplerinden hiçbir tersaneye bir tane bile ısmariama- yan İDO yetkililerinin neden 'Vapur- lan kaldırmıyoruz' deme ihtiyacında olduğu ise malum. Tepkileri bir an önce savuşturmak ve yola devam etmek! Vapur iskelelerinden 'iskele' yazı- sını indirip 'terminal' yazısını asarak işe başlayan belediye ve İDO yetki- lileri, vapurian kaldınp yerine 'deniz otobüsü' koymayı uzun zamandır planlamış olmalı. öyle ya, otobüs terminale girer, iskeleye yanaşacak hali yok! 'Otobüs', 'taksi', 'terminal' gibi asfalt kültürüne ait kavramların 'vapur', 'iskele', 'sandal' gibi deni- ze ait kavramların yerine kullanıl- maya çalışılması ve sık sık Istanbul Boğazı'na üçüncü, dördüncü ve hatta beşinci, altıncı köprüler yapı- lacağının, yani güzelim Boğaz'ın üzerinin asfaltla kaplanacağınm müjdelerinin verilmesi, ne kadar 'denizsever'f.',) insanlar tarafindan yönetildiğimizin bir göstergesi. Hiçbir kamusal denetimin olma- dığı ülkemizde, Istanbul'da planla- nan 'deniz taksisi' uygulamasının nasıl sonuçlanacağı ise merak ko- nusu... Çok kısa zamanda, birçok yatınmcının deniz taksisi işine gire- ceğini, denizi, yüzlerce, birbirini sollamaya çalışan irili ufaklı taksinin kaplayacağını, taksi plakalannın on binlerce dolara kapışılacağını, 'ha- talı sollamalar' yüzünden bir sürü 'deniz kazasının' olacağını şimdi- den görmek mümkün. Tek büyük umudumuz, hangi politik partiye oy verirse versin, Anadolu'nun nere- sinden gelirse gelsin, Istanbul hal- kının duyariılığı... www. vapurumuvermiyorum.org sayfasına her gün gelen binlerce destek mail'inden ve telefonlara her gün gelen yüzlerce mesajdan, halkın vapurlarını ne kadar çok sevdiğinin ortaya çıkması da zaten bu umudu pekiştiriyor. Çok farklı meslekten ve gelir grubundan in- san, telefon ve e-mail yoluyla bu kampanyaya destek veriyor. Istan- bul'un son kalmış bu güzelliğinin 'nostaljik' ilan edilerek elimizden alınmaması için tepkilerini dile geti- riyorlar. Birçok insan, Istanbul'un kimliğiyle bütünleşmiş olan vapur- ların üretimine devam edilmeyip yerierine yurtdışmdan 'otobüs' ge- tirilmeye çalışılmasında kimin men- faatı olduğunu sorup duruyor. Mil- letvekili Bihlun Tamayligil'in İDO'nun bu büyük akçeli dışalımıy- la ilgili Meclis'e soru önergesi ver- mesi, Ankara'daki milletvekillerinin de konuya sahip çıktığını göster- mesi açısından sevindirici. Istanbul'u seviyoruz; denizini, martılannı, Boğaz'da boydan boya uçan yelkovankuşlannı, karabatak- lannı seviyoruz. Vapuriannı, balıkçı sandallarını, Adalar'ını, Boğaz'mı ve kıyılarını seviyoruz. Bu sevgi nostaljik ilan edilemez! Vapurianmı- zın tersanelerimizde üretilmesinin sürmesini ve Istanbul'un bütün hatlannda çalışmaya devam etme- lerini istiyoruz. VAPURLARIMIZI VERMİYORUZ!" Vapurlarla ilgili tartışma ve daya- nışma genişleyerek sürüyor. Uma- nm Istanbul Büyükşehir Belediyesi de toplumda oluşan bu duyariılığı zortayacak girişimlerde bulunmaz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle