Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1TEMMUZ2005CUMA CUMHURİYET SAYFA
MJJLO dishab@cumhuriyet.com.tr 11
Nixon, Gandi'ye
'Yaşlı cadı' demiş
• VVASHINGTON
(AA)-EskıABD
başkanlanndan Richard
Nixon'ın, eski Hint
başbakanlarından Indira
Gandi'yi "yaşlı cadı"
olarak gördüğü ortaya
çıktı. Beyaz Saray
tarafindan yayımlanan
eski resmi belgelere
göre, Nixon 5 Kasım
1971 'de, Beyaz Saray'da
Gandi'yle görüştükten
sonra bir toplantıda
konuşurken Gandi
için "Yaşh cadı"
tanımlamasını
kullanıyor. NLxon,
Kissinger'a "Bu yaşlı
cadı bize çok çektirdi.
Hintliler sözüne
güvenilmez, kurnaz bir
halk" derken ulusal
güvenlik danışmanı
Henry Kissinger da
Hindistan-Pakistan
savaşına atıfta bulunarak
"Bunlar serseri. Savaş
başlattılar..." ifadesini
kullanıyor. Hindistan,
o zamanlar SSCB'nin
müttefikiydi.
Korsanlar BM
• NAIROBI(AA)-
Somali'nin
kuzeydoğusuna BM
gıda yardımını taşıyan
bir gemi korsanlar
tarafindan kaçınldı.
Dünya Gıda Programı,
27 Haziran'da Somalili
silahlı kişilerin. gıda
yardımı taşıyan gemiye
çıktığını ve 10 kişilik
mürettebatı rehin
aldığını açıkladı.
Gemide Japonya ve
Almanya'nın tsunami
mağdurlan için sağladığı
937 ton pirinç taşındığı
bildirildi. Yetkililer
rehinelerin kurtanlması
için Somalili kabile
liderleriyle temaslara
başladıklannı kaydetti.
VVashington:
Bilgimiz yok
• WASHESGTO\ (AA)
- BM'nin özel işkence
raportörü Manfred
Nowak'ın, ABD'nin
terör suçlulannı gizli
hapishane gemilerinde
ruttuğunu düşündüren
çok ciddi suçlamalar
bulunduğunu
açıklamasının ardından
ABD, bu konuda bilgisi
olmadığını bildirdi.
ABD Dışışleri
BakanhğıSözcüsü
Sean McCormack,
özel raportör Nowak'ın
kendisinin de bu
suçlamalann söylentiden
ibaret olduğunu ifade
ettiğini ve bu söylentiye
açıklık getirecek bilgisi
bulunmadığıru belirtti.
Beyaz Saray'da
uçakpaniği
• mSHINGTON
(AA)-ABD'deyasak
bölgeye giren özel
uçak bir anda Kongre
binası ile Beyaz Saray'rn
tahliye edilmesine
ve Başkan George
Bush'un ikametgâhından
alınarak daha güvenli
bir yere götürülmesine
yol açtı. Beyaz Saray
Sözcüsü Scott
McClellan. olayın
duyulmasıyla en
yüksek alarm se\iyesi
olan kırmızı alarma
geçildiğini, birkaç
dakika sonra da
"Her şey kontrol
altında" bilgisinin
geldiğini ifade etti.
Özel uçağın askeri üsten
havalanan jetlerin
eşliğinde Virginia
eyaletine bağlı
Winchester'a indiği
bildinldi.
Birlik, 'Kıbns Cumhuriyeti' ile ilişkilerin normalleştirilmesini şart koştu
AB sözünütutmadıMAHMUT GÜRER
ANKARA - 17 Aralık Do-
ruğu'nda Türkiye'nin Ankara
Anlaşmasrnın ek protokolü-
nü Kıbns Rum Kesimi'ni
"Kıbns Cumhuriyeti" olarak
tanıyacak şekilde imzalaması-
nı isteyen AB, bu kez Kıbns'ı
müzakerelerin ilerleyebilme-
si için koşul gösterdi. Çerçe-
ve müzakere belgesinin 4.
maddesinde Türkiye'nin mü-
zakerelere devam edebilmesi
için "Kıbns sorununun kap-
samb bir biçimde çözülmesi ve
ülke ile ilişkilerin normalleşti-
rilmesi" gerektiği belirtiliyor.
1999 yıhnda yapılan Hel-
sinki Doruğu'nda Türkiye'nin
AB üyeliği için Kıbns'ın ke-
sinlikle kriter olmayacağını
açıklayan AB, Türkiye'nin mü-
zakere sürecini belirleyecek
olan çerçeve müzakere belge-
sinde Kıbns'ı en önemli ölçüt
olarak gösterdi. tlk olarak 17
• 1999 Helsinki Doruğu'nda Türkiye'nin AB
üyeliği için Kıbns'm kesinlikle kriter olmayacağını
açıklayan AB, Türkiye'nin müzakere sürecini
belirleyecek olan müzakere belgesinde
Kıbns'ı en önemli ölçüt olarak gösterdi.
Aralık Doruğu'ndan çıkan ka-
rar metnine Türkiye'nin An-
kara Anlaşması'nnı ek proto-
kolünü Kıbns'ı da tanıyacak
şekilde imzalaması zorunlu-
luğunu getiren AB, çerçeve
belgeye Kıbns sorununu mü-
zakerelerin ilerleyebilmesi için
koşul olarak koydu.
Hayal kınklığı
4. maddenin 4 paragrafinda
yer alan ifade şöyle:
"Türkiye'nin Kıbns soru-
nunun BM çerçevesindeve bir-
liğin kurucu ilkelerine uygun
olarak kapsamlı çözümünün
sağlanmasına yönelik sürekli
desteğinin, kapsamlı bir çö-
züm için uygun ortamın yara-
nlmasuıa katkıda bulunacak
adımlann atılnıası da dahiloV-
mak üzere devam etmesi ve
Kıbns Cumhuriyeti dahil ol-
mak üzereTürkiyeileAB üye-
si devletler arasındakiiküiiliş-
kilerin normalleştirUmesi yö-
nünde ilerleme kaydetmesL"
Bu madde Ankara'da da ha-
yal kınklığı yarattı. Diploma-
tik kaynaklardan edinilen bil-
giye göre, tngiltere'nin dö-
nem başkanhğını üstlenmesi-
nin hemen ardından Dışişle-
ri'ndenbirheyet3 Temmuz'da
Londra'ya gidecek. 4 Tem-
muz'da Londra'da toplanacak
olan AB direktörleriyle, erte-
si gün de Ingiltere'nin ilgili
yetkilileriyle görüşmelerde de
bulunacak heyet, bu temas-
larda müzakere çerçevesi bel-
gesi üzerinde duracak.
Diplomasi trafiği
11 Temmuz ile başlayan haf-
tada ise Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdul-
lab Gül' ün Ingiltere'ye gitme-
si bekleniyor. Başmüzakereci
olarak görevlendirilen Devlet
Bakanı Ali Babacan ın da ge-
lecek hafta Brüksel'de görüş-
melerde bulunması planlanı-
yor. Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan için de bir Londra zi-
yaretı öngörülüyor.
Öte yandan AB'nin, Anka-
ra'ya ek protokolün imzalan-
ması için hazır olduğunu 15
Haziran'da bildirdiği öğrenil-
di. Protokolün AB'de yapılan
tercümelerirün tamamlanarak
Ankara'ya gönderüdiği kayde-
dilirken Türkiye'nin durum
değerlendirmesi yaptığı belir-
tiliyor. Ek protokole imzayı
ise Türkiye'nin Brüksel'deki
daimi temsilcisi Oğuz Demi-
ralp'in atacağı kaydediliyor.
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal ise dünkü grup toplan-
tısında yaptığı konuşmada,
Kıbns'ta Londra-Zürih döne-
minin kapandığrnı, tarihi bir kı-
nlma noktasına gırildiğini ifa-
de etti.
Protokolün, Türkiye'nin
Kıbns davasında yeni bir nok-
taya geldiğini açıkça ortaya
koyduğunu kaydeden Baykal,
önceki gün yayımlanan çer-
çeve metnin "Kıbns Dava-
sı"nda yepyeni bu- nokta ol-
duğunu, buna karşı yeni bir
tavır geliştirme gereksinimi
bulunduğunu söyledi.
ÜZAKERE BELGESİ
Kıbns
sıkınü
yarattıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Av-
rupa Komisyonu'nca kabul edilen mü-
zakere çerçevesi belgesinin 3 Ekim ta-
rihinde müzakere sürecine başlanılaca-
ğını belirtmesi Ankara tarafindan olum-
lu karşılarurken Kıbns' ın müzakerelerin
sürdürülebilmesi için koşul olduğunun
açıklanması sıkıntı yaratıyor.
Ankara müzakere sürecinin temel bel-
gesi olacak çerçeve metni temkinli kar-
şıladı. Metnin 17 Aralık kararlannın ge-
nişletilmiş hali olması memnuniyet ya-
ratırken belgenin sonuçlandınlmasın-
dan önce Türkiye ile komisyon arasın-
da "yoğun görüşmeter" yapıldığı kayde-
diliyor. Bu kapsamda Ankara'nın istem-
lerinin çerçeve metinde yer aldığı ifade
ediliyor. Belgede hedefin "tam üyeük''
olarak gösterilmesine karşrn müzakere-
lerin açık uçlu olması sıkuıtı yaratıyor.
Müzakerelerin ilk olarak tarama süre-
ci ile başlayacağı belirtilirken beş yıldır
Avrupa Komisyonu ile Türk yasalan ve
uygulamalannın aynntılı bir inceleme-
si yapıldığı için taramanın kolay geçe-
ceğine inanılıyor. Kolay konularda tara-
manın bir gün sürebileceği kaydediliyor.
Taramanın başlaması ile müzakerelerin
fiilen başlamış olacağı vurgulanıyor.
WORKERS RIGHTS
Avustralya'da 100 bin işçiyürüdü
tin gündeme getirdiğirefornüanprotesto etti. Yürüyüş öncesinde işçiler, yeni reform programını eleştiren sendika
liderleri ve muhalif siyasetçüerin konuşmalannı dintedüer. Ülke çapuıda süren işçi eylemlerinde, sağcı hüküme-
tin bireysel iş sözleşmelerini yaygmlaştınnayı içeren reform programı protesto ediliyor. Avustralya hükümeti, ay-
nı zamanda asgari ücreti beüıieyecek yeni bir "komisyon" oluşturmayı planhyor. (Fotoğraf: AFP)
3 Ekim'e kalabüir
Müzakere çerçevesi belgesi ilk olarak
genişleme alt grubunca ele alınacak. Alt
grupta bugün ya da pazartesi günü ilk
okumanın yapılması bekleniyor. Bunun
ardından AB ülkelerinin Brüksel'deki
daimi temsilcilerinden oluşan "CORE-
PER"de görüşülecek. Eğer "CORE-
PER", belgeyi sorunsuz bir biçimde ka-
bul ederse çerçeve metin AB Konse-
yi'ne gönderilecek. Belge, önümüzdeki
dönemdeki üç toplantıdan birinde ele
alınabilecek. tlk olarak 18 Temmuz'da
dışişleri bakanlan düzeyindeki konsey
toplantısında görüşülebilir. Belgenin,
daha sonra da AB tanm ve balıkçılık ba-
kanlannın 19-20 Eylül'deki toplantısın-
da onaylanması da mümkün olabiliyor.
Belge, bu iki toplantıda ele alınmazsa o
zaman dışişleri bakanlannın 3 Ekim'de
yapacaklan toplantıya kalacak.
DYP Genel Başkanı Ağar çerçeve belgeyi değerlendirdi
'Bizi köşeye sıkıştırdılar'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar,
AB Çerçeve Belgesi'nin Türkiye'yi
ağır yükümlülükler altına soktugunu
belirtirken "Türkiye iyice köşeye
sıkrşmış durunıdadır. AB'nin dişi
sadece Türkiye'ye mi geçmektedir?"
dedi. Ağar, parti genel merkezinde
Ankara Ticaret Odası Başkanı (ATO)
Sinan Aygün'ü kabul etti. Ağar,
kabulde yaptığı konuşmada AB
Çerçeve Belgesi'ni değerlendirdi.
"Türkiye bugün başladığı noktadan
geriye düşmesinin üzüntüsünü
yaşamaktadır" diyen Ağar, "ucu
açıkhk" gibi ibareler icat edildiğini,
serbest dolaşım ve tanmdaki
kısıtlamalann şiddetle devam
edeceğinin anlaşıldığını kaydetti.
Ağar. Kıbns sorununda taleplerin
daha ileri safhaya gittiğini söylerken
şöyle konuştu. "Tanınma zoriaması
açıkça ortaya konmuştur. Türkiye'nin
ek protokoİü imzaladıktan sonra
yapacağı tanımama deklaras> onunun
bir karşıhğmın ounayacağı,
kendikrinin de buna karşı bir
deklarasyon yayunlayacağını ifade
etmek suretiyle Türkiye bu alanda
iyke köşeye süaşmış dunımdadır.
Türkiye uluslararası hukuktan
kaynaklanan haklannı tarnşdır nale
getirnüştir. AB'nin kendi iç
sorunlannm ortaya çıkardığı bir
nekahat ve yeniden ıyüeştirme
dönemi içerisinde dişi sadece
Türkiye'ye mi geçmektedir?"
Çifte standart suçlaması
ATO Başkanı Aygün ise. "Belgej'e
pembe gözlükk bakmamamız
gerekiyor" dedi. Üyelik için ucu açık
müzakererün öngörüldüğüne dikkat
çeken Aygün, "Bu hastaya doktorun
ucu açık bir tarihte randeMi vermesi
gibi" diye konuştu. Aygün, AB'yi
Türkiye'ye karşı çifte standart
uygulamakla suçladı.
AB liderlerinin dürüst davranmadıklan ve 'ucu açıkmüzakere' tanımınınkasten kullanıldığı vurgulandı
Avrupa 1>asııu: Zavaflı TürldyeDış Haberler Servisi - Ga-
zetelerin çoğu, Türkiye'yi zor
bir sürecin beklediği İconusun-
dabirleşiyor. Financial Times'ta
yazan QuentinPeel, "Ük kez bir
adayla müzakereler kasten
yerleştirilmiş olan bir açık uç-
İuluk ifadesi eşliğinde başu-
yor" \Tirgulaması yaptı.
Ingiliz Times'a göre belgede
birliğin Türkiye'yi sindirebüme
kapasitesinden söz edümesi, Tür-
kiye önünde yeni bir engel. Al-
manya'dan Die Welt, Avrupa
Komisyonu'nun açıkladığı çer-
çevenin tam üyelik değil, imti-
yazh ortakhk önerdiğini savunu-
yor. Gazete, "Belgenin ilk cüm-
İesinde bu süreçte başan veya
başansızukta tüm sorumlulu-
ğun Türkiye'ye ait olduğunun
belirtilmesi kazara olmuş bir
şey değil. Aslında bu, imtiyaz-
lı ortaklığa giden bir yol. Şim-
di bunu müzakere belgeleri-
ne de bir alternatif olarak yer-
leştirmek 25 üye ülkeye kaîdı"
deniyor.
'Dilcambazüğı'
Berliner Zeıtung, "Türkiye
konusunda biraz heyecan ya-
şandıysa da, bu son haftalar-
da tamamen buharlastı" di-
yor. Avusturya'mn Der Standard
gazetesi de, birliğe Türkiye'ye
karşı dürüst olma çağnsı yapı-
yor. "Türkiye'yi üye olarak ka-
bul etmekistenmiyorsa bu, gö-
rüşmeler başlamadan şimdi
söylenmelL" Avusturya'danDie
Presse, Komisyon'un açıklama-
sını bir "dil cambazlığı" ola-
rak ifade ediyor, müstakbel bir
ortağa böyle davranılamayaca-
ğmı söylüyor.
Financial Times da, Türki-
ye'nin şimdiye dekbirliğe katıl-
mak için bir adaya sunulan en
agır koşullarla yüzleşeceğini be-
lirtti. Gazete, çerçeve belgesi
hükümetlere sunuldugunda üze-
rinde daha da olumsuz değişik-
likler yapılabileceği tahmininde
bulunuyor. Gazete, Avrupalı li-
derleri sözlerini tutmaya çağı-
nyor.
Financial Times'tayazan Qu-
entin Peel de "Açüan kartlar
Türkiye'nin aleyhinde" diyor:
"Zavallı Türkiye... Bekleme
odasında 42 yıl geçirdikten
sonra, müzakerelere başlamak
için harhalde daha kötü bir
zaman olamazdı. Dün büyük
eziyetler sonunda, süreçte bir
ufak adım daha atıldı. Ama
ortam düşünülürse artık çer-
çeve belgesinin onay alması-
na bile kesin gözle bakılama-
yabüir. İlk kez bir adav la mü-
zakereler kasten yerleştirilmiş
olan bir açık uçlulukifadesi eş-
liğinde başüyor."
"Üyelerin Türkiye'yi iste-
medikleri için giriş engelleri-
ni süreki yükselrrikleri korku-
su var. Ama müzakereler iler-
ledikçe Türkiye'nin milli hay-
siyetini kıncı algılanacak du-
rumlar artacak. Avrupah li-
derler Türkiye'nin üyeliği ko-
nusunda samimiyse, sokağa
çıkıp bu Hkri seçmenlerine de
satmahlar" yorumunu yaptı.
BIÇAK SIRTI
EROL MANİSALI
Ulusal Cepheden
'Haricilere' Bakarken...
"Bu üç tipik Tanzimat adamı (Mustafa Reşit, Âli
ve Fuat paşalar) ile döneme damgasını vuran üç
belge: 1838 Baltalimanı Ticaret Sözleşmesi, 1839
Tanzimat Fermanı ve 1856 Islahat Fermanı..." di-
ye devam eden ilginç makale, Tanzimatçılan ve bun-
lara karşı çıkan Yeni Osmanlılar'ı inceliyor (*).
"Harici devlet adamlannın" bu belgelerie Osman-
lı'da emperyalizmin altyapısını nasıl hazırladıklan-
nı anlatan biryazıdan söz ediyorum. Bu üç Tanzi-
mat dönemi belgesi ile Türkiye-AB ilişkilerinde son
15 yılda kurulan düzen adeta bire bir örtüşüyor.
Bugün olduğu gibi o dönemde de emperyalizm
sessiz ve sivil darbelerie Osmanlı Devleti'ni bir ah-
tapot gibi sarmış ve parçalamıştı.
Ama Anadolu'daki "esas parçayı" yani Türkiye
Cumhuriyeti'nin ortaya çıkışını engelleyememişti.
Çünkü Avrupa' nın karşısındaki iki düşman (!) işbir-
liği yapmışlardı. Doğmakta olan Türkiye Cumhu-
riyeti ve Sovyetler Biriiği...
Tanzimatçılarla bugün Türkiye'deki "çağdaş ha-
ric/Venn "yürüttükleri süreçtıpatıp benzeşiyor. Hat-
ta bugünkü çok daha beter.
Mustafa Kemal Atatürk, Tanzimatçılara ve on-
ların düşünce sistemlerine karşı idi. Çünkü onla-
rın, emperyalizmle işbirtiği yapan "hariciler" ol-
duklannı çok iyi biliyordu. Gelelim bugüne;
- 1838 Ticaret Sözleşmesi'ni 6 Mart 1995 bel-
gesi ile karşılaştırdığımız zaman, eskisi yenisinin
eline su bile dökemez. Yeni belge yalnız imtiyaz ver-
miyor, "Türkiye Cumhuriyeti'nin dış ticaret politi-
kasını ve uygulamasını tamamen ÂB'ye devredi-
yor". Hem de anayasaya aykın olarak.
6 Mart 1995'ten sonra Katılım Ortaklığı Belge-
leri ve diğer yeni ödünlerie Türkiye, AB kurumlan-
nın (ve devletlerinin) denetimi altına sokuluyor.
- Hele hele 17 Aralık 2004 belgesi ile AB'ye alın-
mayacak olan Türkye'nin bekleme odasında na-
sıl iğfal edileceğinin adeta kare karefotoğraflan ser-
gileniyor. Avrupa'nın bugünlerde bulduğu yeni ad
ise "yavaş ö/üm"dür.
Postmodern 'hariciler'.«
- 24 Ocak 1980'le başlatılıp 12 Eylül ile sürdü-
rülen operasyon, cumhuriyeti ve devleti gayri mil-
li sermayeye devretme amacına yönelikti.
- Devlet iyice cüceleştirilecek, sermaye gayri
milli hale getirilecekti. özelleştirme adı altında ulu-
sal değerier "yabancılaştınlmahydılar."
- Askere güven olmazdı. NATO içinde bile ulu-
sal refleks gösterebiliyordu. 1961 Anayasası az mı
çektimnişti haricilere? Asker, üniversiteler hatta iş-
çiler birleşebilmişlerdi. Bu "ulusal güç odağı" en-
gellenmeliydi.
- Hedef liberal ekonomiyi ve gayri milli serma-
yeyi egemen kılmaktı. Gerisi çorap söküğü gibi ge-
lecekti.
- özalcılık, bunun altyapısını hazırtamak için "ha-
riciler" tarafindan öngörüldü. Hem içerdeki hari-
ciler hem de dışandakiler tabii...
- AB 1989'da Türkiye'ye "hayır" deyince iç ve
dış "hariciler" yeni bir formül buldular. Türkiye
gümrük biriiği ile ipleri, aynen 1838'de olduğu gi-
bi Avrupa'ya verecekti. {**)
"- Çağdaş haricilehn" kökenlerine bakalım. Özal,
Kemal Derviş Dünya Bankası kökenli. Tansu Çil-
ler ABD kökenli; Demirel "harici" kökenden gel-
mekle birlikte sonradan "dahililere" ilhak etti.
Dışişleri bakanlannın çoğu "harici kökenli", öy-
le ya da böyle... Abdullah Gül mü? O da harici sa-
yılır, Islam Kalkınma Bankası değil miydi?
"Tanzimat haricileri" i!e çağdaş haricilerin bu
örtüşmelerinin kökeninde emperyalizm yer alıyor.
Yani liberal ekonomik düzen... Yani özelleştirme
adı altında emperyalizmin tekellerinin Türkiye'de
egemenliği...
Toplumsal özgürlüğün yok edildiği bir düzen...
Kısacafaşizm... Haricilerin yeni Tanzimatı...
(*) Arda Odabaşı, Bilim ve Ütopya, Haziran
2005.
(**) Türkiye-Avrupa İlişkilerinde Sessiz Dar-
be, genişletilmiş yeni baskı, Der. 2004.
www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali
AB'DEN KARATEKLİFLER
Nicolas Sarkozy:
Genişleme durmalı
Dış Haberler Servisi -
AvrupaBirliği (AB) Ko-
misyonu'nun önceki gün
müzakere çerçeve belge-
sini kabul etmesinin ar-
dından Türkiye'yle ilgi-
li tartışmalar daha da
alevlendi.
AB Komisyonu'nun
genişlemeden sorumlu
üyesi ODi Rehn. Türki-
ye'nin her alanda Avru-
pa değerlerini benimse-
mesi gerektiğini söyle-
di. Rehn dün. "Türki-
ye'nin AB'ye girebilme-
sinden önce, Avnıpa de-
ğerierinin, hayatın her
alanmda.ülkeninber kö-
şesindegerçekliğe dönüş-
mesigerek'' dedi. Müza-
kerelerin hedefinin Tür-
kiye'nin tam üyeliği ol-
duğunuyineleyen Rehn.
bunun çokuzunve zorbir
süreç olacağını, görüş-
melerin sonucunun ga-
ranti edihnediğini tek-
rarladı.
Fransa'da iktidardaki
Halk Hareketi Biriiği
(UMP) lideri ve Içişleri
Bakanı Nicolas Sarkozy,
AB'nin genişlemesinin
askıya alınması yolun-
daki çağnsını yineledi.
Sarkozy, AB'nin Tür-
kiye'yi almadanönce ge-
nişlemesini durdurması
gerektiğini söyledi.
"AB'nin Mayıs 20O4'te
doğma doğrugenişleme-
sinin, Fransız seçmenle-
rin anayasayı reddeüne-
sinde önemli rol oynadı-
ğmı" savunan Sarkozy,
"RomamaveBulgaristan
için süreç de\ametmelL
Ancak, dahaileri ghme-
metiyte" dedi.
A\ıxsturya Başbakanı
Wolfgang Schüssel de,
Türkiye için tam üyelik
dışında başka bir seçe-
nek daha bulunması ge-
rektiğini söyledi. Müza-
kere çerçeve belgesinde
Türkiye için "Ya tam üye-
tikyadadışardakar şek-
linde iki seçenek sunul-
duğunu ileri süren Schüs-
sel, "Türkiye için tam
üyelik dışında başka bir
seçenek daha bulunma-
sı gerektiğini'' kaydetti.
Schüssel, Avusturya'nın
tutumunun doğru oldu-
ğunun herkesçe kabul
edildiğini, müzakerele-
rin ucunun açık olması
yolundaki önenlerini ka-
bul ettirdiklerinibildirdi.
tngiltere ise, Türki-
ye'nin AB üyeliği konu-
sunda kararlı olduğunu
yineledi.