19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SSAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2005 CUMA 14 KULTUR [email protected] ^Hiçbir bestekânmızm şu ana kadar bir külliyat koleksiyonu yapılmamış' DedeEfendi'nin tüm yapıtlanNENAÇALİDİS Klasik Türk müziğinin en önem- li adlanndan DedeEfendi'nin yapıt- larının çok özel örnekJerinin yer al- dığı 'Hazine' adlı albüm (ıVloral Pro- düksiyon) çıktı. Düzenlemelenni İb- rahimKararoğhı ve MeKhBerse'nin yaptığı albümde, şarkılan seslendi- ren Mehmet Akça'ya Enderun En- semUe semazenlen eşlik ediyor. 1990 yıluıda düzenlenen 'Türk SanatMüziğt İpekSes YanşmasTnda birincı olan Akça, 1991 yılında ku- rulan Kültür ve Turizm Bakanhğı Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'na ses sanatçısı olarak atan- dı. 1994 yılında ayru bakanlığa bağ- lı Bursa Devlet Klasik Türk .Müziği Korosu'nda çalışmaya başladı. Ha- len IstanbulDevletTürkMüziği Top- luluğu'nda hizmet veren sanatçının 'Bestegül' adlı bir albümü var. 'Dede Efendinin 285 yapıtı var' -DedeEfendi kiilliyat tasansı han- gi gereksinimden doğdu? MEHMETAKÇA -Dünya müzik- len ıçınde, bir Batı müziği, bir de ona alternatif olarak otantik motifler içe- ren Türk müziği var. Evrensel mü- zik lıteratürüne baktığınızda, Türk müzığınde adı geçen bestekârlan- mızın adlan biliniyor, fakat yapıtla- n tanınmıyor. Dede Efendi, Osman- lı Imparatorluğu içinde Türk müzı- ğinın zırveye çıktığı süreçte yaşamış ve en çok notalı-yazılı yapıt vermış bir besteci. Klasik Türk müziğini dünyaya ta- nıtmak ıstedığimizde, buna Dede Efendi'den başlamamız gerekıyor. Şu anda elımizde Dede Efendi'nin 283 yapıtı var. BLz bu yapıtlan, ken- di ülkemizin ve dünyanın müzikse- verlerine oluşturduğumuz koleksi- yonla sunmayı düşünüyonız. Bu ça- hşma, Türk müziği tarihinde bugü- ne kadar yapılan bu tür belki de ilk çahşmaolacak. Hiçbirbestekânmı- zın şu ana kadar bir külliyat kolek- siyonu yapılmamış. Benim de ıçin- de yer aldığım, Kültür Bakanhğı Dünya müzikleri içinde, bir Batı müziği, bir de ona alternatif olarak otantik motifler içeren Türk müziği var. Klasik Türk müziğini dünyaya tanıtmak istediğimizde, buna Dede Efendi den başlamamız gerekiyor. Şu anda elimizde Dede Efendi 'nin 283 yapıtı var. Biz bu yapıtlan, kendi ülkemizin ve dünyanın müzikseverlerine oluşturduğumuz koleksiyonla sunmayı düşünüyoruz. Bu çalışma, Türk müziği tarihinde bugüne kadar yapılan bu tür belki de ilk çalışma olacak. y j bünyesinde bulunan klasik korolar var. Koral anlamda, bu tip bestekâr- lann yapıtlannı her yıl dönemsel olarak verdığimız konserlerde yo- rumluyoruz, fakat bu yorumlar, din- lendikten sonra uçup gidıyor. Piya- sada Dede Efendi ile ilgili yapılmış belki 10 albüm bulabilirsiniz, fakat bunlarbilgisayar ortarruna aktanlmış eski kayıtlar. Yurtiçinde ve yurtdı- şında verdığım konserlerde şunu gördüm; bızım bestekârlanmızın ad- lan var fakat ürünleri yok. Bu tasan 29 albümden oluşacak, amacımız Dede Efendi'yi 10 milyon dünya insanına ulaştırmak - Peki nasıl ulaşacaksınız bu insan- lara? AKÇA - Albüm Türkiye'nin yanı sıra A\Tupa ülkelerinde ve Ameri- ka'da da sarışa sunuldu. Aynca, De- de Efendi ile ilgili konser ve konfe- ranslar vermeyi düşünüyoruz. - Dede Efendi'nin 283 yapıtı ara- smdan bu albüme girecek parçalar nasıl belirlendi? AKÇA - Albümde Dede Efen- di'nin en çok ürün verdiği II. Mah- mut döneminde yaptığı parçalan seçtım. O dönemin özellıği, yazılan yapıtlarda halk dılınin kullanıhyor olması. Amacım, bu yapıtlann tü- münü otantik yapılan içinde oku- mak. Zaten, bu albümdeki ıkı yapı- tı bağlama eşliğinde seslendirdün. Ülkemizde, Türk müzığının bit- mışliğinden söz ediliyor; ben bu- lunduğu noktadan ayağa kalkıp yeniden gerekli yere gelecektir di- ye düşünüyorum. Bunun için ya- pılması gereken, büyük bestekâr- lanmızdan mıras kalan yapıtlara sa- hip çıkmak. îstanbul'da Mozart Günleri düzenleniyor, neden De- de Efendi için de böyle bir etkin- lik yapılmasın? AB'ye girme sü- reci içindeyız, neden uygarlığı- mızla, kültürümüzle gırmeyelim oraya? 'Deneysel çalışmaları seviyorum' - Her albüme kendi yorumunu- zu katacaksınız o zaman? AKÇA-Evet. Deneysel çalışma- lan seviyorum. Bu albümde bağ- lamayı koydum, diğer albümde klasik Batı müziği kemancılany- la çalışmak istıyorum. Farklı pen- cerelerden bakıp yapıta bozmadan ne katabılınm dıye düşünüyorum. - Külliyat sadece Dede Efendi ile ilgili nıi olacak? -2005 yıh Hacı Arif Beyin 120. ölüm yıldönümü Hacı Arif Bey için de düşündüğümüz tasarılar var. bunlan yerel yönetimlenn ya- nı sıra farklı kişilere de sunmayı dü- şünüyoruz. Hacı Arif Bey'ın de külliyatını çıkarmak istiyorum. Aynca Itrî ve Dede Efendi'nin öğrencisi olan Zekai Dede var. 2006 Dede Efendi'nin ölümü- nün 160. yıh. Eğer bu yaptığımız külliyat gerekli desteği bulursa 160 yapıtı sıkıştınlmış bir albümde top- layabıliriz. Bu çalışma, dizinin dışında ola- cak. Bu albümler, mevsimlik olma- dıklan ıçın uzun vadede istediğı- miz satışa ulaşacağını düşünüyo- ruz. Bu yapıtlar 200 kişilik korolar ıçın değil. Koro katıldığı zaman bütün özelliğini yıtirmiş oluyor. Türkülerimızi ahp çok ıyi bir ye- re getirdiler, en azından Türkiye içmde. Bu başannın altında yatan en önemli şey solo. Ayru şeyi klasik Türk müziği için de yapabiliriz. TOPLULUĞUN İLK GÖSTERİSÎ BUGÜN AKM'DE Monte Carlo Balesi 'nden Külkedisi SELCENAKSEL 33. Uluslararası tstanbul MüzikFes- tivalı, Monte Carlo Balesi'nin bugün ve yann AKM'de sahneleyeceği 'Kül- kedisi'yle kapanacak. Îstanbul'da ol- maktan son derece memnun olduğunu belirten, toplulukla 13 yıldan beri ça- lışan koreograf Jean-Christophe Ma- illot'nun söyledıği üzere, 'Külkedisi', Monte Carlo Balesi'nin sanatsal este- tiğini en iyi ortaya çıkaran göstenle- rinden bıri. Maillot, 20 ülkeden45 dansçının yer aldığı topluluklanyla, klasik bale tar- zını bugünün zevkine uyarlama ola- rak özetliyoryaklaşımlannı. "DansçH lanmızöncelikleklasikeğitim alnuşsa- natçüar, ortaya koyduğumuz çalışma- laryorumumuzu gösterivor" diyen Ma- illot öyküye de sıra dışı bir duyarlık, in- celikle yaklaşıyor: "Külkedisi bildiğj- miz bir öykü, insanlar öyküleri sever- ler.Ancak, bizim sergileyeceğimiz gös- teri, bir bakış açısını \ansıöyor. Külke- disi, düşününce, bir yanıyla da sıkıcı - fadasryla iyi, ancak doğal, güzel, akıl- h, alışümadıkderecedemükemmel-bir kişilik. Böyle biri, çevresindeki insan- lanngerçekkişüüderini de ortayaçıkar- tanbiıi" lyilik perisine gelince... Maillot, bu öyküde Külkedisi*nin ölen annesinın 'iyilikperisine' dörtüştüğünü söylüyor. "Hepimizin çevresinde,eğer iyi bakar- sakiyilikperilerivardır.BeUdanneniz, belki bir arkadaş. belki de Tann". Bu kez, ne bir çift cam ayakkabı ne de ara- baya dönüşen kabaklar göremeyeceği- mizi, yaratım yanı ağır basan toplulu- ğun bu gösterisinde doğrudan bale de sunmayacaklannı söylüyor. Akla ge- len "Peki ne göreceğiz?'' sorusunu ise "tki saat boyunca seyirciyle sahne üs- tündekidansçılannpaylaşnğı ortakbir şejieri" olarak yanıtlıyor. "Bubir peri masah. Ama burdayap- maya çalıştığımi7.,hıı peri masahnın hi- reysel, insani boyutuna vannak_." Maillofya göre, önemli olan, seyir- ciyi, salt orilann hoşuna gitrnek için ha- reket etmeden büyüleyebilmek. Ve ti- yatral gerçekliği sahneye taşıyabilmek. Seyirciyi büyülemek Maillot, dansçılannın teknik açıdan mükemmel birer sanatçı olmalannın ya- nı sıra çok da iyı oyuncular olduğunu söylüyor. "Sadecekonuşmuyorlarişte" diyor ve ekliyor: "Koreografi üzerin- de çalışırken onlann kafalannda bir metin oluşturmalannı isterim. Tabü ki yazıh bir metin değil söylemek istedi- ğim. tzieykilerden de bir gösteriyi izler- ken onu yaşamalaruu... Hem, tahmüı ediyorum ki herkes aşk öyküleri yaşa- mışor. Ne yazık ki birçoğiımuz zaman zaman dramlar da vaşanz. Külkedisi bununla biıükte çok da çağdaş biröyküyü temdahyorvesonuç- ta.birkoreografinbakışaçısınıveriyor-'' 'Kazım'ın Evleri' İstanbul'a taşındı Milli Reasürans 'taki Karadeniz evlerifotoğraflannda da 'Koyuncu 'nun ezgileri 'ni duyabilirsiniz... OKTAYEKtNCİ 'Inanç'lar kimileri için yaşamın 'anlam'ı. kimileri için de 'anlam- sız' saplantılan. Hangi tarafta yer alırsanız alın, sizi sarsan, durgunlaştrran, dalıp bir yerlere götüren kimi 'avıu an- da'lar vardır ki, bunun mutlaka bir anlamı olduğunu da düşünme- den edemezsiniz. Bugünlerde, Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde sergilenen 'Do- ğu Karadeniz'de Kırsal Mimari' fotoğraflanna bakanlar arasmda da aynı duruma düşenler olduğun- danemirüm. Kımler mi? Yine bugünlerde Kazun Koyuncu'dan aynlmanın hüznünü yaşayanlar... O duygu yüklü coşkulu türkülen en 'mo- dern'lerimize bile sevdıren 'dev- rimci delikanhyı' da anarak, 'sis- ü yaylalarm güleç yüzlü evleri'ni seyredenler. Böylesi birbuluşma, gerçekten rastlantı mıydı? Halkın yaratıcılığı ABKonyah'nın. ülkemizdeki en çarpıcı doğayı bezeyen 'halk ya- pı sanaü'm ustaca yorumladığı fotoğraf sergisi, îstanbul'da 27 Haziran 2005 Pazartesi günü açıl- dı... Dünya MimarlıkKongresi'yle eşzamanh düzenlenen sergi, mi- marlığın asluıda 'toplumun yaşa- ma kültürü' olduğunu da göste- riyor. Ayru gün, ayru kültürün yarat- tığı çağdaş bir halk sanatçısı ise 'memleketi' olan Hopa'da aynı doğanın bağnna emanet edildi... Koyuncu'nun ezgilerınde de müziğin aslında 'toplumun yaşa- ma sevinci' olduğu dur durak bi- lınmeden izleniyor, söylenıyor ve oynanıyordu... Hele şu en 'oturakh' olanlanmı- zı bile yerlerinden kaldıran Nari- no'su, tam bir yıl önce yine Trab- zon'da Mımarlar Odası'nca dü- zenlenen 'Türkiye Kongresi'nin adeta 'resmimüziği' olmuştu. Dün- ya Mımarlık Kongresi'ne ulusal hazırhk için 2004'ün haziran ayın- daki 'Karadeniz Buluşması'na ka- tılanlar, ardından yine onun 'Ha>'- de' albümünü edinme yanşına gir- mişlerdi. 'insan tutkunu* 'Denizde var karaltı; şu gelen ka\Tkmidur...'unu dınleyenler ise gözyaşlannı Laz fikralanyla giz- lemişlerdi... Şımdi dünya mimarlan, işte bu 'insan tutkunu' kültürün sarp ya- maçlara ve puslu dağlara armağan ettiği Doğu Karadeniz evlerini hayranlıkla izlerken Kazım Koyun- cu'yu tanımasalar bile. kim bilir belki de 'sesini duyar' gıbi ola- caklar! Küratörlüğünü Amelie Ed- gü'nün üstlendıği, Prof. Dr.Afife Batur'un yönetiminde ve Prof. Dr. ŞengülÖymenGür'ün akade- mik katkılanyla gerçekleşen ser- giyi. 15 Temmuz 2005 tarihine kadar görebilirsinız. Ardından aynı evlerin, Ali Kon- yalı'nın fotoğraflanndaki kadar güzel ve Kazım'ın ezgilenyle bır- likte kuşaktan kuşağa yaşamala- nnı da yürekten 'dfler'seniz, ınan- sanız da inanmasanız da, en an- lamlı duayı yapmış olursunuz. YAZIODASI SELİMİLERİ Yıldız Parkı (2) Baharla birlikte Yıldız Parkı'nda otlar yalnız- ca minelerle bezenmezdi. Kır papatyaları, ge- lincikler, acıçiğdemler, zambakgillerden sazpı- rasaları göverirdi. Korudaki çiçek bolluğuna şaşardım. Park büyüktü, çok gezmiştik içinde. Kışın gel- diğimizde, hele kar yağmışsa, Yıldız Parkı be- yaz bir rüyayı andırırdı. Karla örtülü, yapraksız kuru dallar. Ağaçların gövdeleri incecik buz tut- muştu. Bana öyle gelirdi ki, ağaçlar camdan giysiler kuşanmış. Fakat 'yekpare' gezintimde kış günlerinin faz- la yeri yok. Bu seyrek kış görüntüleri yine de çok etkileyici. Yıldız Parkı'nın en unutulmazyeri limonluktu. Limonluktan epey söz açtım, en son Yann Ya- payalnız'da hüzünlü bir roman sahnesi olup çık- tı. Malta Köşkü'nü geçince, ısırganotlannın ve de- vedikenlerinin arsızca, küstahça boy attığı, dar, sapa bir yola sapılırdı. Daryolada bayılırdım. Çün- kü dar yol bizi limonluğa götürecektir! Daryol adeta hurdalıktı. Demirdöküntüleri, es- ki bahçe kapılan, çitler, saray kapısı fenerieri, hep- si birdenbire harap birgüzellikyaratıyordu. Bu- rası bir çağ mezarlığına benzerdi. Dönemeci geçince, ağaçlar arasından, Mal- ta Köşkü Fikret Mualla'nın fırçasından çıkmış pembe bir lekeye dönüşürdü. "Uzgün Türkü"de, "Inerken solumuzdayine ağaçlar ve dallann sık yaprakları arasından kimi zaman pembe coş- kusuyla görülüveren Mithat Paşa'n/n ölüm dö- şeği" diyeyazmışım. Heıtıalde Malta Köşkü'nün tarihi hikâyesini çağrıştırmak istemişim. Yıprak güzelliklere tutkum, öyle sanıyorum ki, o dar yolun görünümüyle başladı. Çok geçmeden limonluğa varılırdı. Limonluk -çocukgözümle- alabildiğine büyüktü. Istanbul'un o günkü imkânları çiçekçilik, salon bitkileri açı- sından enikonu dardı. Limonluktaki çeşit çeşit kaktüsler, bodur Akdeniz bitkileri hep ilkgördü- ğüm kaktüsler, bitkilerdi. Evlerde onlara rastla- yamazdınız. Fakat yalnızca kaktüsler mi? Yıldız Parkı'nda- ki bu limonluk, çeşit açısından epey zengindi. Küçük saksılarda yığınla afrikamenekşesini ha- tırlıyorum. Afrikamenekşesini de ilk orada gör- müş olmalıyım. Katranla sıvanmış bir bidonda mandalina ağaççığı meyveler vermişti. Paslı tenekelerde li- monlarveyemyeşil meyveleri. Babamın, manol- ya olduklarını söylediği, tek tük yapraklı fidan- lar. Hepsi güzeldi. Yine Yıldız Parkı'nda ilgimi çeken biralan, 77- danlık'h. Daha çok eski bir bahçeyi andırırdı. Limonluktan çıkın, bıraz yürüyün, o eski bah- çeye vanlır. Çiğ yeşile boyalı ahşap kapısının üs- tünde "Girilmez" yazılıdır. Girilmezin hemen üs- tünde de "Fidanlık". O eski bahçe set set yükselirdi. En üsrte, sı- ra sıra, birbirinin tıpatıp benzeri, küçük evler, heıtıalde lojmanlar. Fidanlığa bakan bu evlerde yaşayanlara gıpta ederdim. Bütün gün bir bah- çe şiiri size eşlik ediyor. Karda kışta Yıldız Parkı gezintilerimizden bi- rinde, fidanlıktaki küçük havuza kadar yürü- müştük, girilmeze aldırmayıp. Suyun üstü incebirbuztabakasıydı. Kırıkdal- la buzu çatlatmıştık. Dipte uyuyakalmış alaba- lıklar hâlâ gözümün önünde. Çürümüş nilüfer yap- rakları ve kökleri. Aynı gündü, karın örttüğü kameriyede dura- kaldık: Uzakta deniz, ansızın çıkan kış güneşiy- le varaklanmış... Bir kuş gelmiş, kameriyeye konmuştu. Göğ- sü uçuk maviydi, gök mavisi, mavinin bittiği yer- de turuncu tüyler başlıyordu. Kanatları duman rengiydi. Adını bilmiyorduk kuşun, ama öyle gü- zeldi ki, gördüğüm en güzel kuş gibi geliyordu bana... Sonra bu kuşu hep Ahmet Haşim'in yanm ka- lan şiirindeki altın tüylü kuşla kardeş bildim. Za- ten o anı unutamam. Aslında çocukluğumun, yeniyetmeliğimin Yıl- dız Parkı'nı unutamam. Öneriler: CD / Orquesta Tipica Victor 1929- 1944, Euro Records s.a. (Geçmiş günlerin olağanüstü tangoları...) K Ü L T Ü R 0 Ç t Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle