Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2005 ÇARŞAMBA
OLAYLARVE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Oyunu Okumak
YUNAN propaganda makinesinin en büyük eğ-
lencelerinden biri.Türklenyalnız "barbarvezalim"
değil, aynı zamanda "beceriksiz ve geri zekâlı"
olarak da göstermektir. Bunun için hikâyeler uy-
durmaktan da geri kalmazlar. örneğin, onlara gö-
re, bir Osmanlı "kaptan-ı deryası" Malta seferine
çıkmış ve adayı bulamayınca geri dönüp Padi-
şah'a "Malta yok, Sultanım!" demişmiş.
Geçen günkü milli maçı seyreden Yunan seyir-
ciler bunun bir örneğini daha görmekte olduklan-
nı düşünüp hayli eğlenmişlerdir herhalde. Çünkü,
o gece Türk onbiri "rakibin işine en çok gelecek
taktiğibenimseyen takım" olarak futbol tarihine bi-
le geçmiş olmalıdır. Düşünün ki, karşıdakiler de-
neyimli bir kaleci ve çok uzun boylu bir savunma
kadrosuyla oynamaktadırlar ve siz, top nerede
ayağınızageçerse geçsin, istersavunmanızda, is-
terorta sahada, ta uzaklardan havalandınlmış top-
larla karşı kale önlerine pas yağdırmaktasınız; oy-
sa orada bir tek adamınız var ve onun da boyu ra-
kiplerinizinkinden k-isa!
Bu durumda gol atmak mucize sayılmaz mı?
Haydi Teknik Dire+rtör rakibin kaç yıldır bilinen ve
bu maçta da süren oyun taktiğini bilmiyordu ya da
okuyamadı diyelim, oyuncular da mı bilmezdi ve
okuyamazdı?
Avrupa Birliği'nin yıllardır oynadığı oyun herke-
sin kolayca okuyabilecegi kadar da açık bir
"oyalama ve uyutma " oyunu değil mi?
Üstelik, ucunun açık olacağını da göstere gös-
tere oynanan bir oyun.
Böyle durumda, yapılacak şey, sözde görüşme
tarihi verildidiye Annan Planı'na dönüp onun "rö-
tuş"unu görüşmek üzere çırpınmak ve bu konu-
da Rumlan ikna etrneleri için AB'den ve ABD'den
ricalarda bulunmak mıdır?
Böyle biroyuna karşı ilk yapılacak şey, mutlaka
limanlarınızı ve hava sahanızı tanımadıgınızı söy-
lediğiniz Rum yönetiminin gemileriyle uçaklanna
açmanızı gerektireceği, hatta çok yakında o yöne-
timi resmen tanımanıza yol açacağı bilinen bir "ek
protokorü imzalarnak için acele etmek midir?
Sanki ortak anayasayt reddeden halkoylamala-
rının ardından "AB projesi" büyük sars/ntı geçir-
mıyormuş ve Türki/e'nin tam üyeliği artık çıkmaz
ayın son çarşambasına kalmamış gibi, bu ne te-
laş ve ne "isticarüir ki? Yoksa, bir K/bns hediye-
siyle AB'nin kendilerini bağrına basacağını düşü-
necek kadar da mı saftır şu Türkler? Acaba, ama
bu kez ters anlamda, yeniden "ç//g/n"laşmışlar
mıdır?
Haydi diyelim ki, şimdiki iktidar "çok bilmiş"
acemi danışmanlan nın etkisiyle ya da kendine öz-
gü hesaplarla hâlâ AB'lilere inanmakta ısrar et-
mektedir; peki profesyonel diplomatlar da mı tak-
tik değiştirme babında bu iktidan uyarma sorum-
luluğunu ve cesaretini duymazlar?
Zaman, karşının oyununu iyi okuyup bozmaza-
manıdır. Bu işi "teknik direktör" bilmiyorsa,
politika sahasına çıkmış parlamenterler de mi bil-
mezler?
Ek Protokol'e konacak imzayı hemen reddetmek
onlann görevidir.
'Hepimiz Aynı Gemideyiz' ve BIMCO Yüz Yaşmda
GAZİOSMANPAŞA 2. ASÜYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞrNDEN
DosyaNo: 2003'1453
Davacı Muammer Aydın hâkimliğimize vermiş ol-
duğu 2 10 2003 tarihli dava dilekçesi ıle; abısı Özer
Aydın'ın 45 sene evvel aniden kayıplara kanştığını, o
tarihten beri aramalara rağmen kendisinden herhangı
bir bilgi ve duyum alamadıklanıu, bu nedenle abisı
Özer Aydın hakkında gaiplık karan verilmesinj iste-
miş olrnakla;
Sakarya ılı. Karasu ilçesi. Karapınar köyü, cilt: 18,
hane: 122'de kayıth Neşat ve Ayşe'den olma
11 10 1943 Maçka doğumlu, Özer Aydın'ın nerede
olduğu, nerede oturduğu hakkında bilgi sahibi olanla-
rın ilan tanhinden itibaren 3 aylık süre ıçerisinde
mahkememızın 20O3 1453 Esas sayılı dos}'asına bilgi
vermeleri. MK.'nun 32've 530. maddesince 2. (ikin-
cı) gaiplık ılanı olarak duvurulur. 26.05.2005
Basui: 26328
Başlangıçta üye sayısı, hepsi de gemi sahibi olan yüz on iki kişiden
oluşan bu birliğin bugün her bakımdan uluslararası nitelikte, deniz
ticareti endüstrisinin her sektöründen kurum ve şirketleri çatısı
altında toplamış iki bin yedi yüz elli üyesi var. Üyeler artık sadece
gemi sahipleri değil, brokerler, sigortacılar, deniz hukuku bürolan,
acenteler, surveyorler vs. de "BIMCO"da.
Oktay SÖNMEZ Denizciyazar
A rtık yerı
^ ^ geldiğınde
/ % geniş çev-
^ ^ " " ^ k relerce de
.A. . m . kullanılan
başlıktakı bu deyim, as-
hnda biz gemicilerin ve
deniz endüstrisinde çalı-
şanların yarattığı, daha
çok denizciler arasında
yerleşmiş, anlatım güzel-
liğini de onlann dilinde
bulmuştur. Ortak riskler
karşısında derhal kolek-
tif bir savunmaya geçme
gerekliliğinin işaretidir.
Kısacası, "Kim olursak
olabm, birfoirimize karşı
kişisel davranış ve turum-
tonmızneolursaolsuna}-
nıgemideolduğumuzu bi-
leUm, tehüke var, derhal
bir şeykr yapahm. bu ge-
mi batarsa hepimizin so-
nu ohır" demenın en kes-
tirme yoludur.
19. yüzyılın başlann-
da Baltık Denizi lımanla-
n ile Ingiltere ve giderek
Iskandinav ülkelerı ıle
Rusya'nın kuzey kıyıla-
nrun çe\Telediği Beyaz
Deniz (White Sea) ara-
sında ağırlığı her tür ke-
reste. tomruk. kömür ve
donyağı olan önemli bo-
yutta bir yük trafıği var-
dı. Petrolün, gemilen yü-
riitme gücü olarak deniz
endüstrisine henüz gir-
mediği o yıllarda Kuzey
Denizi, Baltık ve Beyaz
Deniz limanlan arasın-
daki mal değişimi ve bun-
dan doğan deniz ticareti
hâlâ yelkenli gemilerle
yapılmaktaydı. Başlan-
gıçta bu trafik, adı geçen
denizlerde limanlan olan
ülkelerin -başta Ingilte-
re- bayrağını taşıyan ge-
mi armatörleri arasında
paylaşılıyordu. Ne var kı
1900'lii yıllann başlann-
da bu tablo oldukça kala-
bahklaşmıştı. Giderek
Akdenizlilerin gemilen
de Baltık ticaretine so-
kulmuşlar, daha sonra da
üşüşmüşlerdi. Böylece
ekonominın temel kura-
lı olan arz talep dengesı
de armatörlenn aleyhine
bozuldu. Gemi sahıplen
arasında bir "Freight
War" navlun savaşının
patlaması nerdeyse kapı-
daydı. Rekabet öylesine
kıran kırana bir politika-
ya dönüşüyordu ki, bu
durumun sürmesi birçok
armatörün ve deniz işlet-
mecisinin de sonu ola-
caktı.
Işte tam bu aşamada In-
giltere'de bir armatör, Mr.
Thomas Cairns, Dani-
marka'daki birmeslekta-
şına, Mr. John Hansen,
belki rakibi olduğunu da
o günlerin koşullannda
dikkate almayarak 5 Ocak
1905 tarihli bir telgraf
gönderiyor. Aynntılanna
girmeksizin bu telgraf
özetle "Dikkat, hepimiz
aynı gemideyiz. Gemi ba-
tarsa hepimiz boğuiup 0-
deceğiz. hemen bir şeyler
yapmamız gerekr\or"dan
başka bir anlam taşımı-
yordu. Böylece aynı yılın
16 Şubatı'nda Iskandinav
ülkeleri, Almanya, Hol-
landa, Fransa, Baltık ül-
keleri \e tngiltere"deki ar-
matörlerden oluşan yüz
on iki kişi Kopenhag'da
toplandılar.
Hepsinin içinde bulun-
duğu geminin batmaktan
kurtuluşu. birlikte oluş-
turduklan piyasaya bir dı-
sıplın getırmelerine, bir
politika sağlamalarına
bağlanıyordu. Teknik ay-
nntılan bir yana. bu çare
yukanda sözünü ettiğı-
miz deniz ticareti bölge-
sınde uygulanacak nav-
lunlara (taşıma ücretı) mı-
nimum bir sınır koymak
şeklınde saptandı. Böy-
lece "The Baltic and VVTıi-
te Sea Conference" Bal-
tık ve Beyaz Deniz Kon-
feransı adıyla bir na\iun
polıtıkası birliği kurul-
muş oldu. Tarih, 7 Hazi-
ran 1905.
O günlerdeld bunalım-
dan (knzden) gemiyi kur-
taranlar daha sonra iki bü-
yük Dünya Sav
r
aşı geçir-
diler. Bazı üyeler de sa-
\aşın taraflan olarak bu
arada birlikten aynldılar
ya da birlik içinde grup-
laştılar. Fakat aynı gemi-
de olanlar için kural ve
var olabilmenin tek çare-
si hep aynı kalıyordu: Bir-
likte çözüm üreterek ge-
miyi batmaktan kurtar-
mak.
Savaşlar geldi geçtı.
Doğal olarak denizlere
de yansıyan teknoloji dev-
rimi büyük atlamalar ya-
parak değişti. Kürek ve
yelkenden buhar maki-
neli gemilere binlerce yıl-
da ulaşan gemiciler ve
denizcilik, buhar maki-
nesinden motora yirmi
yıldan az bir sürede ulaş-
tı. Şimdi denizlerde yürüt-
me gücü olarak nükleer
enerjinin kullanıldığı bir
çağı yaşıyoruz. Belki üer-
deki yüzyıllarda petrolün
tümden tükendigi bir dün-
yada gemiler yine var ola-
cak ve bugün henüz bile-
mediğimiz bambaşka
güçlerle yürütülecek, de-
niz ticareti yıne sürüp gi-
decek. \lne nskler, buna-
lımlar, savaşlar olacak ve
denizciler var olmayı yi-
ne aynı kuralla sağlaya-
caklar: "Hepimizajıuge-
midejiz, ona göre."
BIMCOı-Tûrk
Denizciliği
1905yılının"Baltıkve
Bf>azDeniz Konferansı"
doksan yılı aşan bir süreç
içinde *Baltic and Inter-
national Maritime Confe-
rence", daha sonra da
"Baltic and International
Maritime Council" ola-
rak ad değiştirdi % e kısal-
tılmışdeyımı''BIMCO''
ile anılageldi.
Başlangıçta üye sayısı,
hepsı de gemi sahibi olan
yüz on ıkı kişiden oluşan
bu birliğin bugün her ba-
kımdan uluslararası nite-
likte, deniz ticareti en-
düstrisinin her sektörün-
den kurum ve şirketleri
çatısı altında toplamış iki
bin yedi yüz ellı üyesi \~ar.
Üyeler artık sadece gemi
sahipleri değil. brokerler,
sigortacılar, deniz huku-
ku bürolan, acenteler, sur-
veyorler vs. de "BIM-
CÖ*da. Malta, Monaco
gibi küçüklerden Çin,
Rusya, Amerika, Avust-
ralya gibi büyük ülkele-
re, Yunanistan, Panama,
Liberya, Japonya gibi bo-
yundan büyük deniz ti-
caret fılolan olanlara ka-
dar yüz \irmi altı ayn ül-
keden yüzlerce üye, her
iki yılda bir yapılan genel
kurulda bir araya geünek-
tedir. BIMCO artık sade-
ce kuruluş nedeni olan.
başlangıçta anlartığımız
olayı çoktan aşmış, ulus-
lararası ekonominin özgür
tıcaret uygulamalannın
rüzgânnda, çalışmalan-
nı denizciliği disipüne et-
mek için kurulmuş öbür
örgütlerle birlikte sürdür-
mektedir. Bu örgütlerin
en önemlisi kuşkusuz
Türkiye'nin de belgele-
rine imza koyduğu
IMO'dur(*) {International
Maritime Organisation).
BIMCO, bu uluslararası
yapınm adeta başdanış-
manı ve tüm dünya de-
nizcilik sektörünün bilgi
bankasıdır.
Kıyılan hangi de\lete
ait olursa olsun, sonuçta
tüm insanlığın malı olan
denizlerin gerek bir tica-
ri kaynak ve gerekse sağ-
lıklı bir yaşama ortamı
O Z E L L E S T İ R M E H A R E K A T I S Ü R U Y O R . . .
Y
TUPRAŞ
GELECEGIMIZDIR
SATILAMAZ!
ONURUMUZ, TEMİNATIMIZ, KUŞAKTAN KUŞAGA AKTARILAN ZENGİNLİGİMİZ
petrol-İ3Uıtlk l»ç«l»r S»n»>ja<
w w w . p e f r o l - l s . o r g . t r
SATILIRSA;
IMF borcunun ya da dış borç yıllık ödemelerinin ancak bir
taksıtinı öder.
Tüpraş'ın yönetimi ve denetimi elden gider.
Ve bir gün biri "düğmeye basar;" taşıtlar yürüyemez, yollar
asfaltlanamaz, enerji santralleri çalışamaz, uçaklar
kalkamaz, fabrikalar üretemez, hayat kontrolümüzden çıkar.
SATILMAZSA;
Tüpraş. ekonomiye 5 yıllık katkısıyla, Türkiye'nin IMF
borcunu kapatır, üstüne IMF'ye 20 milyar dolar da borç
verir. 24 derslikli 55 bin okul veya 110 yataklı 7857 hastane
yapar. Hazıne'ye 40 milyar dolar kazandırır, 415 bin işsize
ıstıhdam yaratır. 2 Tüpraş, 3 Petkim daha kurar.
Sizce Tüpraş'ı satnıakta neden ısrarlılar?
olarak bütün zenginlik-
leri ile korunmasını amaç-
layan ve geliştirilen pro-
jelerde söz sahibidır. Hep-
si denizlenn, denizcıle-
rin, insan yaşamının sağ-
lık ve güvenliğine yöne-
lik bütün uluslararası uy-
gulamalann oluşturulma-
sında BIMCO'nun varlı-
ğı ve aktivitesi süreklidir.
Uyelerinin ödediği öden-
tilerle yaşayan ve çalışan
BIMCO'nun hiçbir tica-
ri amacı da yoktur. Kuru-
luşundan bu yana her iki
yılda bir dünyanın bir baş-
ka kentınde yapılan genel
kurullan üye eşlerinın ya
da misafırlerinin de katıl-
ması ile ortalama bin beş
yüz iki bin ldşi olan birzi-
yaretçi topluluğu oluştu-
rur ve bu kapsamlı kon-
ferans başh başına sos-
yal. kültürel hatta tunstik
bir olaya dönüşür.
Türk denizciliği ile
BIMCO'nun ılışkisi
1970'li yıllann başlann-
da bir kamu kuruluşu olan
D.B. Deniz Nakliyatı
T.A.O.(**)veözelsektö-
rümüzdeki Cerrahoğul-
lan firmasının üyeliği ile
başlamıştır. Ben de son
otuz beş yıl içinde yapı-
lan bu toplantılann he-
men hepsıne katılmışım-
dır. Bu bağlamda bir ko-
nuya özellikle değınerek
yazımı bitirmek istiyo-
rum.
Yıl 1983. BIMCO Ge-
nel Kurulu Madrid'de.
Türk ticaret fdosunun teş-
vik, koruma vs. kolaylık-
lann bilinen atmosfenn-
de yurtdışmdan satın alı-
nan gemilerle bir büyüme
atılımı görüntüsü kazan-
dığı günler. Genel kurul-
la ilgili toplantı salonla-
nnda, panellerde, resep-
siyonlarda, Türkiye'den
de işin heyecan ve hırsı
içinde bir avuç insan ko-
şuşturuyor. Ama içlerin-
de yürek var. Başı çeken
de özel hayatında duygu-
landıncı olaylar karşısın-
da gözleri dolan. iş haya-
tında ise küçücük pürüz-
ler ve sorunlara bile da-
yanamayıp bağınp çağı-
ran, kavgacı, yırtıcı, sal-
dırgan ama yine de çok
tatlı ve sevimli bir adam:
Nuri Abi, NuriCerrahoğ-
lu. Bugün olimpiyatlann
Türkiye 'de yapılması için
gerçek bir içtenlik ve öz-
veriyle çahşanlar gibi
Madrid'de "Gelecektop-
lanü İstanbul'da olacak"
diye tutturmuş, ilk çıkışı
yapan Nuri Cerrahoğlu.
Zaman akıp gitti. Mad-
rid"den sonra on dört yıl
geçmişti. Onun ömrü ne
yazık ki yetmedi. Ama
bugün artık deniz ticare-
tini, bu işin öncülüğünü
yapmış ulusların çocuk-
lan kadar bilen ve başa-
ran bir kuşak artık bizim
ülkemizde de yetişti. Nu-
ri'nin ayağuıdan aldıkla-
n topu 97 Haziranı'nın
ilk haftasında onlar fıle-
lere taktılar. 1997 Hazi-
ranı'nın ilk haftasında
BIMCO Genel Kurulu Is-
tanbul'da düzenlendi. Sı-
radan insanımızın farkın-
da bile olmadığı, iki kıyı-
sında yirmi milyon insa-
nın yaşadığı Türk Boğaz-
lan 'ndan geçişi düzenle-
yecek ve böylece her ge-
ce koynunda uyuduğu-
muz büyük potansiyel
tehlıkeleri en aza ındire-
cek önlemlerin alınması
konusunun uluslararası
bir platformda saMznul-
ması, ilk olarak hâlâ "Ma-
sal kadar güzel ve gör-
kemüydi" diye sözü edi-
len o toplantıda başladı.
Yıl 2005. Geçen hafta.
birinci genel kurulundan
tam yüz yıl sonra BIMCO
Genel Kurulu ilk kurul-
duğu yerde. Kopenhag'da
toplandı. Deniz endüst-
risinin her alanında saç-
lannı bu işte ağartmış olan
üst düzey yönetici \ e uz-
manlan yeniden bir ara-
ya geldiler. Birlik yapısı
içinde "BIMCO 39" de-
nilen yenı bir çahşma gru-
bu programında, endüst-
rinın kırk yaş altındaki
genç üyeleri vvorkshop,
panel ve benzeri düzen-
lerde yaptıklan türlü ça-
lışmalarda deniz endüst-
risinin önemli konulannı
günümüzdeki teknolojik
koşullar ve global olu-
şumların etkileşimleri
içinde tartıştılar. Artık
ELTtelgraflar(***)yada
elden ele dağıtılan sirkü-
Ierle değil, cep telefonla-
n ve bilgisayann her tür-
lü sihirbazlık ortamında,
uluslararası iletışimde
mesafeleri sıfirlamış, ge-
mileri bürolara bir "Ok"
uzaklıktan kontrol eden.
daha nereye varacağı kes-
tirilemeyen bilımsel ni-
metlenn olanaklan için-
de çalıştılar.
Yüzüncü doğum gü-
nünde katılımcılann kı-
yafetlerinden, çahşma di-
lınde yine deniz sektö-
ründeki teknolojik geli-
şimlerden yansıyan ter-
minolojiye kadar her şey
bizim kuşağın denizde
gezdiği yıllan birnostal-
ji dönemi olarak anımsa-
dım. Gerek savaş ve ge-
rekse ticari güç olarak de-
nizciliğimizin nerelerden
geldiğini değerlendirir-
ken yine ulusal deniz kül-
türümüzün simgesi "Sa-
n Baca"nın(****) nasıl
yok edildiğinin acısını
duydum. Ama bu ulusla-
rarası forumlarda çağdaş
eğıtim ve bilgilerle do-
nanımlı gençlerimizin yer
aldığını görmek, deniz-
ciliğimizin geleceği için
güçlü bir umut oldu. De-
nızlerimiz ve denızciliği-
mize yaşadığımız günler-
de ve gelecek daha nice
"Cumhuriyet" yüzyılla-
nnda sahip çıkmayı sür-
dürecek, onu emanet ola-
rak üstlenen bu gençleri
güvencemiz olarak gör-
menin mutluluğu az şey
değil.
(*) Uluslararası Denizci-
lik Örgütü.
(**) 2000'de deyim ye-
rindeyse "beşfcuruşasa-
tılarak " özelleştirilen.
(***) Ozamanlar tama-
mı 20 sözcükle sınırlı
ucuz tarifeli îelgraflar.
(****j Osmanlı'dan bu
günlere değişik aşama-
lar ve isimlerle gelen, sa-
rı bacaları çift çıpalı
"Denizyollan "gemileri.
PENCERE
Kirli Kalemler?..
Adamın birinin ineği yavrulamış..
Yavru çok sevimliymiş..
Adam yavruyu seve seve doyamamış, her gün
ahıra girdiğirtde kucağına alıp sevmeyi alışkanlı-
ğadönüştürmüş..
Buzağı büyümüş..
Koca bir öküz oimuş..
Ama adam alışkanlığından bir türlü vazgeçe-
memiş, her sabah öküzü kucaklayıp okşarmış..
Sanınm Montaigne'di bu öyküyü anlatan...
•
Nizamettin Nazrf Tepedelenlioğlu bir vakitle-
rin heybetli yazanydı, Milli Kurtuluş Savaşı'na ka-
tlmışt, tanhsel fomanlanyla ün kazanmıştı, sesi gür-
dü, davranışlan coşkuluydu.
60Mı yıllardı..
Bir gün koca yazara Kadıköy vapurunda rastla-
mıştım, durup dururken ve bana göre hiçbir ne-
deni yokken unutamadığım bir şey söyledi...
- Tertemiz birkalemin var, dedi, onukoru!.. Sa-
kın kıheteyim deme!..
Üstat, sanki elimdeki kalem benden ayn bir şey-
miş gibi konuşuyordu!.. Yazı makinesi icat olun-
muştu, bugün debılgisayar var, ama yazardeyin-
ce akla ne gelir:
- Kalemi kuvvetli mi?..
- Temizmi?..
Nizamettin Nazif çoktan sizlere ömür...
Deyişi geçerli:
- Kaleminı kirletme!..
•
Günümüzde patron tetikçileri medyada fink atı-
yorfar, medyadan lağım kokusu fışk/nyor, hepimiz
bu kırli ortamda yaşıyoruz, değer yargılanmız bo-
zuluyor...
Gülhane parkında mıyız?..
Her şeyin farkında mıyız?..
Gazeteciyi, yazan bir yana bırakalım, medyamı-
zın ilen gelenleri şimdi soluklannı kesmişler, Busrı'un
Recep Tayyip'ı nasıl karşılayacağını izliyorlar...
Bush'un bizimkine davranışına göre ahkâm ke-
silecek..
Başbakanımıza Amerikan Cumhurbaşkanı'nın
muamelesine göre değer veımeyi gazetecilik mes-
leğinin manfeti sayan muhabir ve yorumculann
medyada fink atmaları neyi vurguluyor?..
Ne kirli bir yaklaşım bu!..
Pek farkında degiliz, ama, değer yargılanmız or-
taklaşa kirlendi!..
•
Buzağı büyüdü..
öküz oldu..
Kalem sizlere ömür..
Teknoloji gelişti..
Gazeteci, yazar bir yana, koskoca bir medya ken-
di Başbakanına önem ve değer biçmek için Ame-
rikan Cumhurbaşkanı'na gözlerini dikmişse, vah
bize!..
Pekı, ya Başbakanımız ABD'nin Başkanı'yla ko-
nuşmakiçin inanılmaz veolağanüstü birçabahar-
camışsa?..
O konu bu yazının çerçevesi dışındadır!..
Dıyoruz ki:
Hep birlikte düşkünleştik..
Küçüldük..
Kiriendik..
En kötüsü de kirlenip pislendiğimizin, küçülüp
düşkünleştiğimizin farkında bile olmayışımız...
BUTIK OTEL
Sıra dışı tatilinizde. kent yoıgunluğunuzu atmak
için öncelDdi tercih edebileceğiniz;
Tarih, Dağ ve Denizin: K^z Dağı eteklerinde
sizi karşıladıgı otantik mekân
1 oda (fcl ktşt) 150 YU. Y/P
Adatepe Kö>ü - Kûçükku>u ÇANAKK4LE/TCRKİVE
Rez Tel -90 286 752 65 81
Faks -90 286^52 20 66
Çanakkale Irtıbat Tel&Faks ^90 286 217 47 07
www.bunnaphan.com e-mail: infoi hannaphaııjonı
ANKARA/GÖLBAŞIİCRA MÜDÜRLÜĞÜ (GAYRİMENKLX ŞAT1Ş MEMURLUĞU)
KIYMET TAKDİRİNİN İLANEN TEBLİĞİ
Dosya No: 2005 1 l.Ş.
.Ajıkara Gölbaşı Sulh Hukuk Hâkimba'nın 2002 97 Esas. 2004'262 Karar sayılı izaleyı şüyıı karanna istmaden sanşuıa karar
venlen ,\nkara i!i Gölbaşı ilçesi Hacılar kö\TJ 1464 ada, 6 parselde kayıtlı taşuımazın satışına esas kıvmet takdın \aptınlmış
olup mahkeme karannda ılanen teblığ >apıldığından aşağıda vaalı kışılere kıymet takdınmn ılanen tebhgıne karar venlmıştir.
Bılırkışı kurulunca 1464 ada, 6 parsel ıçın 90.000.00 \TL. değerbiçilmiştir.
Karar gereğince da\alılardan Zübeyde Kaıaaslan (Basmacı). Samı Karaaslan. Sürüye Karaaslan (Nazlıcan), Sıddıka Karaas-
lan (Uludağ), Fatma Karaaslan. (Ali kızı). Fatma Karaaslan (.Ahmet kızı). Ayşe Karaaslan, Sunye Karaaslan, (Kılıç), Hacı Mus-
tafa Karaaslan, Bedıa Karaaslan (Gûrağaç), Nazıfe Karaaslan (Gürağaç). Lütfı Karaaslan. Necmı Karaaslan. Ali Karaaslan,
Akile Karaaslan. Ahmet Karaaslan (Selamı oğlu), .Ahmet Karaaslan'a (Mustafa oğlu) Tebhgat Kanunu gereğince vavım tarihin-
den 7 gün sonra teblıg edılmış sayılacaö ılanen teblıg olunur. 21.4.2005 Basın: 26399
SÜRMENE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2005 70
Davacı Tedaş Genel Müdürlüğfi vekılı Av. Öznur Türkmen tarafından davalılar aleyhuıe açılan kamulaştırma bedelinin
tesbıti ve taşınmazın idare adına tapuya tescili da\asında, kamulaştırma kanunun 4650 S.K.'la değışık 10. maddesı uyann-
ca tensıben venlen ara karar gereğince, Trabzon ılı, Sünnene üçesı, Balıklı MahalJesi. Kastel me\kiinde bulunan ada 522.
parsel 26da kayıtlı 1185.76 m2 yüzölçümündekı taşınmazın maliklerinin Adnan Ofluoğlu ve müşterekJeri olduğu. söz ko-
nusu taşınmazın hat altına isabet eden 1069.23 m2'lık fasmının i.390.00 YTL bedelle Tedaş Genel Müdürlüğü lehüıe ka-
mulaştınldığı bu nedenle hat altına isabet eden ve belirtüen kamulaştırma bedelı ile irtifak hakkı olarak Tedaş Genel Mü-
dürlüğü adına tapuya tescili için işbu davanın mahkememizde açıldığı. tebhğ veya tebligat yenne geçmek üzere yapılan ga-
zete ilanından itibaren 30 gün içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idan yargıda iptal veya adlı yargıda düzeltim davası
açılabileceği. açılacak davalarda husumetuı Tedaş Genel Müdürlüğü'ne yöneltilmesi, tebliğ veya teblığ yerine geçmek üze-
re ılandan itibaren 30 gün ıçensinde kamulaştırma işlemine karşı ıdari yargıda ıptal da\ası açanların dava açtıklanm ve yü-
rütmenm durdurulması karan aldıklannı belgelendirmedikleri takdırde kamulaştırma ışlemınin kesinleşeceğı ve mahkeme-
ce tesbıt edilen kamulaştırma bedeli üzennden taşınmaz malın kamulaştınna yapan ıdare adına tescıl edıleceğı, yapılacak
yargılanıa sonunda belirlenecek kamulaştırma bedelinin ılgilıleT adına mahkemece beltfienen Sürmene Ziraat Bankası şu-
besine yatınlmasuıa ve konuya ve taşınmaz malın değenne ılişkın tüm savunma ve delıllerin ılan tanhınden itibaren 10
gün içinde mahkemeye yazılı olarak bıldıımelen gerektiğı, kamulaştırma kanununun 4650 S.K.'la değişik 10. maddesi
uyannca ilanen teblığ olunur. Basın: 22156