Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 19 HAZİRAN 2005 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Yaşasın Edebiyat!
"O yumuşak değil, zayıf bir insandı"
öyor inlü çe\irıci M. Coindreau. He-
mingvuay, söz konusu ettiğı kişi. "Canı-
rrı sıkan yanı, e/ıni göğsüne vunıp, 'ben
kımseoen korkrnam' diyen kişilere pek
benzernesidir. Korkaklan matador diye,
cınsel güçsüzleh Don Juan diye yuttur-
du. Boı bol kalp para dağrttı hepimize. Bu-
njbüyjkbırbeceriyleyaptt. Taraskon'lu
Tartarin'e benzerbırinsandı o. Ama Tar-
tarin daha cana yakmdır, çünkü hayaller-
leyetinir."
Express dergisı Coindreau'yu konuştur-
muştu uzun uzun! Fransız diline çevırdiği
Amenkalı yazariar, Dos Passos, Faulk-
ner, Steinbeck, Hemıngvvay'i anlatıyor. lliş-
kılen, dostlukJarı, edebi değerlerinı, ya-
şamlarnı. Sarbe'ın dedigi gıbi, "Fransa için
Amerikan edebiyatı Coindreau edebiya-
bdır." Çeviricilık konusunda şöyle diyor.
"Bir çevirici hıçbir hakkı o/mayan, ya/n<z
ödevleri bulunan bır adamdır." Mauriac,
"Romancı Tann'nın maymunudur" de-
mişti. Coindreau, bunu şöyle değiştırmış:
"Çevincı yazann maymunudur."
lyi btr rastlantı oldu, bugünlerde He-
mingvvay'in Paris BirŞenliktir adlı kitabı-
nı ikinci kez okumaya başlamıştım. llk
okumamın izlerini taşıyan bir kıtaba dal-
mış gitmışken Express'te bu yazıyı oku-
maz mıyım? Gazeteci soruyor, "Heming-
way'in yapıtlan konusunda kuşkunuz var,
ama iki kitabmı, Güneş de Doğar ile Si-
lahlara Veda'y; sız çevirdiniz.' Unlü çevi-
rici; "Bunlar iyi satış yapar diye düşüne-
rek çevirdım. Zor bir iş değildi çevırmek. *
Hemingvvay sevdığim bir yazardır. Ele
aldığı bir konuyu, bir olayı anlatmasını en
iyi biçimde başanr. Kısa cümleler, eylemi
hiçbir zaman düşünceden, düşten ayırma-
mak, sürekli ve hızlı okunabilir bir özellik
taşımak. Kahramanlan birbirine benzer
dogrusu. Hepsı "ertce/c'tir. Gerçek bır er-
kek. Gözlerini budaktan sakınmazlar. Se-
rüvencıdirler. Coindreau bu kahramanla-
nn sert kışiler olmasını Hemingvvay'ın aşa-
ğılık duygusuna bağlıyor. "Hep sert erkek-
ler çizdi, onlarta dostluk kuracağını san-
dı" diyor.
Hele bir öykü anlatıyor Hemingvvay üze-
rine, inanması zor! Ne denli güçlü erkek ol-
duğunu ispatlamak için gögsünü açıp gös-
terirmiş ünlü yazar... Bir gorilinki gibi kap-
kara tüylerie Kaplı bir göğüs! Şöyle vur-
muş elini göğsüne, tüyleri avuçlamış. Bir
de ne gorsünler, o orman gibi tüyler avuç-
lanna yapışıp kalmamış mı! Meğer tak-
maymış ya da yapıştrma imiş, o tüyleri..
Coindreau, "Doğru mudurdeğilmidir, bil-
mem, ama ona yakışıyorbu öykü" diyor.
Coindreau'nun beğendiği, sevdiğı, de-
ğenne yüzdeyüz ınandığı Amenkalı yazar
ıse William Faulkner'dir. llk kez 1932'de
ıki öyküsünü çevırmiş, o zamanın ünlü
dergisi NRF'ye nerdeyse zoria kabul et-
tırmiş. Faulkner'den yaptığı iki çeviri Val-
ery Larbaud ve Andre Malraux gibi bü-
yük Fransız yazariannın önsözleriyle çık-
mış... Coindreau "Ohertürtürektamakar-
şıydı. Basınla ilişki kurmaktan kaçıyordu.
Bunlarda kitaplannın basılmasını zoriaş-
tınyordu" diyor... Faulkner sinemafilmle-
rine diyalog yazarak geçiminı sağlarmış.
Faulkner, Fransız çeviricisini evinde bir iki
gün kalmak için çağırmış. Böylece aile
yaşantısına karışmış. Faulkner'e bakan
yaşlı bırzenci kadın varmış. Bu kadının ni-
nesının elinde büyümüş ünlü romancı... O
kadın anlatmış, Faulkner'ın özelliklerini...
Geceleri yazarmış, her tarafı darmadağı-
nık bırakırmış, zenci hizmetçi, sabah top-
larmış ortahğı. Faulkner Nobel ödülü'nü
aldıktan sonra birazdünyaya açılmış, kon-
feranslar vermiş...
Coindreau'nun Hemingvvay'e kızma ne-
dentennden bın de galıba Çanlar Kimin İçin
Ça//yoryazannın Faulkner'in yapıtlan için
"Bir sürû büyük laf" demesi... Acaba Fa-
ulkner ne derdı Hemingvvay'in yapıtlan
için? Peköveceğini sanmam! öyledir, bü-
yük yazariar birbirlerinın yaprtlanna hay-
ranlık duyamazlar, bu da doğaldır.
Coindreau'nun sözleri aldı beni bu ya-
zarların, edebıyatın kendine vergı özel
dünyasına sürükledi. Kimi ilgılendırir bü-
tün bunlar? Hemıngvvay'i, Faulkner'i oku-
yanlan, sevenleri...
Hemingvvay nedermiş: Tekbirgerçek
cümleyazmalı, gerisi kendiliğinden gelir."
Baktım iç polrtika olaylanna ne desem
yanlış olacak. Ya da bana öyle gelecek.
Ben de edebiyat dünyasına daldım ışte bir
kez daha sızlerie birlikte... Sait Faik'in
dediği gibi: "Yaşasın edebiyat..."
hatemoglu
8O9 2. A
leri arasında^Werriocılu'
• 19,9» ni'IUc kravat seçeneğtdir.
IOPIAN)-.bamanyc*j 18 Osmanoey lef*Wiü) itti Oü UO ha»
(0212) S33 3O 50 SUAOyt (0216) 369 00 49 PENDİK OUTLET: (0216) 473 52 55 MTELLİ
UU1lfc»= .Uirtiy >4M 40 bö IZMII OUIltl UNlfcfc CÜÜ6Ü) 445 S/ Jb KONYA M1 IfcPt
'Küresel' Diplomasi
Doç. Dr. Hüner TUNCER
E
gemen devletler çağı
sona ermek üzeredir.
Devletler, artık kendi
başlanna sermaye ha-
reketini, döviz akım-
lannı, göçü, suçlan ve üıtemet
aracılığıyla bilgi değış-tokuşunu
denetleyebilecek konumda değil-
dir. Devletlerinyerini, uluslarara-
sı toplum, AB gibi bölgesel ku-
ruluşlar ve çokuluslu şirketler al-
mak üzeredir. "Küresel" diplo-
masıde itibar, askeri güçle değil,
insanlann güvenliğınin sağlan-
masıyla ölçülmektedir. Tek süper
gücün hegeraonyasının, yerini
çok-yanlıhğa ve hukukun üstün-
lüğü kuralına bırakmakta olduğu
savı ileri sürülmektedir günümüz-
de.(l)
Görüşüme göre. "egemen devlet-
ler çağuun sona ermekte olduğu""
tezi tartışmaya açıktır. Günümüz-
de de. önceki dönemlerde olduğu
gıbi, devletlerin askeri güçleri, bü-
yük ölçüde uluslararası ilişküerde-
ki yerlerini ve itibarlannı belirle-
mektedır. Devletler, hâlâ uluslara-
rası ilışkilerin baş aktörleri konu-
mundadır. Ve yine görüşüme gö-
re, tek süper güç olan ABD'nin
dış poliükası, hâlâ uluslararası iliş-
kilere yön vermedekı üstünlüğü-
nü ve öteki devletlerin dış politi-
kalannı belirlemedeki etkin rolü-
nü korumaktadır.
1990'lann ortalannda, uluslara-
rası ilişküere şöyle bır tablo hâ-
kimdi. Genel kurul tarafından des-
teklenen BM Genel Sekreteri ile
sekreterlik; tek süper gücün hege-
monyasına karşı gelenbazı büyük
devletlerin de katılımıyla oluştu-
rulan küçük ve orta büyüklükteki
devletlerin koalisyonlan; ulusla-
rarası sivil toplumun tümünü tem-
sil eden hükümet-dışı kuruluşlar.
1992 yıluıda Rio de Janeiro'da,
BM Genel Kurulu'nun himayesi
altında gerçekleştirilen "Yeryü-
zü Doruğu"yla başlatılan bir di-
zi dünya konferanslan, sivil top-
lumun üstlendiği yeni rolü gözler
önüne sermektedir. Bu konferan-
sa 1400 hükümet-dışı kuruluş ka-
tıhnış ve aynca, 18000 hükümet-
dışı kuruluş da konferansa para-
lel bir forum düzenlemişti. Böy-
lece, hükümet-dışı kuruluşlann
oluşturduğu topluluk, 170 üye
devletin resmi temsilcilerini göl-
gede bırakmıştı.
1996 yıhnda Istanbul'da gerçek-
leştirilen "HabitatnDonığu"nda
ise hükümet-dışı kuruluşlann, ye-
rel iş çe\Telerinin, vakıflann ve
öteki özel gruplann temsilcilen, pa-
ralel bir forum düzenlemek yeri-
ne, resmı olarak atanan ikinci bir
komitede sunumlannı yapmışlar ve
bunlann bazı önerileri, doruğun
son gündemine dahil edılmişti.
Burada görülüyor ki, hükümet-dı-
şı kuruluşlar, görüşme sürecine
bizzat katıbnışlardı. Bugün hükü-
met-dışı kuruluşlann, uluslarara-
sı konferanslann ve uluslararası
örgütlerin açık oturumlanna kahl-
malan, genel bır uygulama halıne
gebniştir.
Hükümet-dışı kuruluşlann tem-
silcileri, devletlerin resmi dele-
gasyonlanna da dahil edilebihniş-
tir. Böylelikle, bunlann, görüşme-
lerin seyrine ilışkın bilgıleri üye-
lerine ve öteki hükümet-dışı ku-
ruluşlara iletebibnesi ve lobicilik
etkinliklerini koordine edebilme-
si olanaklı kılınmış olmaktadır.
Uluslararası hükümet-dışı kuru-
luşlann sayısındakı büyük artış
ve bunlann karar-verme sürecin-
dekı önemli rolleri, "kûresel'' dip-
lomasiye damgasuıı vuran geliş-
melerden biridir. Hükümet-dışı
kuruluşlann artışı, Avrupa'da ko-
münist sistemlerin yıkılışıyla he-
men hemen aynı zamana rastla-
maktadır; bu iki olgu arasmda bir
bağ bulunmaktadır. Soğuk Savaş
döneminde, hem komünist hem de
Batılı uluslar, birbirine rakip ulus-
lararası sendika federasyonlan ile
banş, silahsızlanma, ifade özgür-
lüğü ve diğer davalan savoınan
topluluklar da dahil olmak üzere,
cephe örgütleri kurmuştu. tki cep-
he arasındaki düşmanhk, bunla-
nn birbirlerinin hükümet-dışı ku-
ruluşlanna kuşkuyla bakmasına
neden olmuş ve bunun sonucun-
da, hükümet-dışı kuruluşların.
uluslararası karar-verme süreçle-
rine katıhnası büyük ölçüde kısıt-
lanmıştı. Soğuk Savaş'ın sona er-
mesıyle, ç'ok sayıda hükümet-dı-
şı kurulus,a danışmanlık statüsü
tanındı.
Şu bir gerçek kı, devletler, do-
ğal olarak katıdırlar ve sürekli
olarak değişen koşullara hızla
uyum sağlayamayan genel yasa-
lar ile tüzükler çerçevesinde etkin-
liklerini gerçekleştınrler. Günü-
müzde siyasal denge, devletten
uzaklaşarak pazar mekanizmala-
nnın daha çok kullanılması yönün-
de bir değişiklık göstermıştır. Dev-
letler, bilgisayar ve ınternet ça-
ğında, bılgi aknnını denetleyeme-
mektedir. Özel girişimler, devle-
te kıyasla daha yaratıcı ve daha et-
kin olabılmektedir. Batılı hükü-
metler ve BM, ekonomik yardun-
lan, devlet bürokrasisi aracılığıy-
la değil de hükümet-dışı kuruluş-
lann aracılığıyla. dağıtıma tabi
rutmayı yeğlemektedir.
Özel kuruluşlann ve çıkar grup-
lannm artan önemi. modern siya-
sal sistemlenn olağan bu^ özelli-
ğidir. Tüm gelişmış devletlerde,
devlet yetkililen, kararlanndan
etkilenen büyük gruplarla sürek-
li olarak danışmahalindedir. Dev-
let, gereksinmelerinı öğrenebil-
mek için, gruplardan bilgi edin-
meye ve programlannı uygulaya-
bihnek için de onlann işbirliğüıe
gereksinme duyar. Uluslararası
hükümet-dışı kuruluşlann sayısı-
nın artışı ve bunlann. uzmanlaş-
mış kuruluşlar ile BM Sekreter-
liği arasmdaki doğnıdan teması,
•*küreseT diplomasinin temel özel-
liklerini oluşturmaktadır.
(1) BernardE. Brown, "Whatis
the New Diplomacy?", American
Foreign Policy Interests, Vol. 23,
Issue 1, February 2001, s. 3.
Asıl Sakatlık Nerede?
Hayrettin HOROZ Türkiye Fizyoterapistler Der. Ist. Şubesi Yön. Kur. Üy.
rür. Oysa böyle şekillenen hayatı,
bunlann hepsini yapabilenler dü-
zenlemiştir. Neticesinde bu insan-
lannbukurallan koyanlar tarafından
engellendiğini düşünmek sanınm
yanlış ohnaz.
Doğuştan görmeyen birinin gör-
mediğine üzülmek, ne ona ne de top-
lumabir şey kazandınr. 0nun gözün-
de oluşamayan renkler, algı merke-
zinde bizde olmayan farklı yetenek-
leri geliştimıiştir düşüncesindeyim.
Görmeyen birindeki koku hissi, duy-
mayan birindeki gözlem yeteneği,
yürümeyen birindeki el becerisi,
down sendromludaki taklit yetene-
ği ve paylaşma arzusu dikkate şayan-
dır.
Duyu kayıplan ve hareket kabili-
yetindeki yetersizlikleri eksiklik de-
ğil de farklılık olarak kabul edip ha-
yan ona göre düzenlersek sanınm her-
kesin işi daha kolay olacaktır. Fark-
lılığı görmeme, duymama, yürüye-
meme, tutamama ve öğrenememe
gibi düşünüp onlann bu yetüerini
yok saymak naiflik olur. Doğuştan
görmeyen ressamın resimleri. spas-
tik ressamın ağzıyla tuttuğu nrçay-
la yaptığı muhteşem tablolar. hiç
duymayan birinin eüni hoparlörün üs-
tüne koyarak ritmi hissetmesi ve
bundan zevk alması, duymayanlar-
dan oluşan Çin engelliler dans top-
luluğu ve buna benzeyen bir sürü
örnek, sanınm onlann neler yapabil-
•&• nsan Haklan Evrensel Beyanna-
I mesi'nde; toplumlan oluşturan
X. fertlerineşithaklarasahipolma-
sı evrensel ilke olarak kabul edil-
miştir. Bu bağlamda gelişmiş ülke-
ler, engellilerine verdiği önemi eği-
tim, sağlık, meslek, iş, ulaşun ve
sosyal haklar yönünde açıhmlar ya-
parak ortaya koymaktadır.
Birleşmiş Milletler'in 70'li yülar-
dan bu yana yoğunluk kazanan en-
gelliler konusundaki çalışmalan.
1981 yılının "ÖzürtükrYıh" olarak
ilanedilmesiyle birlikte 1983-1992
yıllannın "Özürtûler On Yıh" ola-
rak kabulü, 10 Mayıs gününün Sa-
katlar Günü olarak değerlendirilme-
si ve bu günü izleyen haftanın sakat-
lara yönelik etkırdiklere aynhnası
benimsenmiştir. Ülkemizce de be-
nimsenen bu karar uyannca 10-16
Ma>ıs tarihleri "SakaÜar HaftasT
olarak değerlendirilmektedu'.
Sakathk, özürlülük. engellilik kav-
ramlan doğuştan veya sonradan olu-
şan duyu kayıplan ve hareket kabi-
üyeti yetersizhği olarak tanımlana-
büir.
Günlük ve toplumsal yaşamda her
şey. insanlann duyulanm kullana-
bilme ve hareket kabiliyetine göre şe-
külenmiştir. Duyabilen, konuşabi-
len, görebilen, yürüyebilen, basa-
mak çıkabilen olarak kabul edilen in-
san, bunlann birinin veya birkaçının
eksikliğinde engelh olarak kabul gö-
64 (0442) 233 «2 V.4 SOKE AU. AUŞVEBŞ MERKEZl: (0236) 521 23 93
SÜRT: (0484) 224 00 43 OAZ1Ğ: (0424; üje w UU
10 hat eUfIMA/4; (0488) 213 38 07 MARON-. (0422) 324 99 31 BP/YTTA: (0246) 218 41
*¥ MüanuvA: AKK^UIA + /IO95) 775 30 24 KDZ EREĞU: (0372) Sii /V oı
Tatılcilerın %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini bulurlar..
lestonmt & Hma Ağaçlam s**J«rtar öenu gönmtüsünu çetemeo* Gein jûmn
C
iub Ofient Antık Çağın adalet, sağlık ve banş için buluşma mertezı
olan Oren'dedemze"s4"*bınbıryıldızlı btrtatil koyudur Homerosun
doğum yen "Işıklar Sarııirnde. Dunyamn aünostermde oksııen oranı
en yuKseK IKI noıctasıncan Dın olan Edremıt Korfezı'nde Zeytın Rıvıerasrndaöır
CIUD Onenfle, Ege sıtılınde yatnimış 60 dubleks yapıntn her dairesı 2-4 veya
4-6 loşıiık aıieier ıçın tasadanmış, ıçiennde duş/VVC ve telefon olan odalardan
oiuşur Tum kapılar dev bır botamk bançesıne aç'lır Bahçe biter, incecık kumkj
piaı oaştar.
W Teımuı 2005emmnr
f^*9LW4»-<»m. O-
Clnb Urient Holida> Kesort. Ûrtn-Burhaniyt
lel
Kopventutıı
Örendc nt ıten
ChibOrtent
musiararro
lanaıcıiınıı.
gönûmüzdeid
diğinı anlayabılmemız açısından
önemlidir.
öğrenme engelli birbireyi eümiz-
deki materyallerle ve yöntemlerle
eğitmeye çaüşmak çok eski model
bir arabadan yüksek hız beklemeye
benzer aslında. Onun kapasitesini
belirleyip doğru bakış açısı ve uygun
metotlarla performansını arttırabi-
leceğimizi ve birçok şey öğrenebi-
leceğini görebiüriz. Yeter ki onlann
gözüyle bakmayı öğrenelim ve be-
cerebilelim. Onlan farklıhğımız ola-
rak kabul edip yapabildiklerini ge-
liştinnek ve hayatın tüm alanlann-
dan ve tatlanndan faydalanmalanna
ve ürermelerine olanak sağlamak
doğru yaklaşım olacaknr. Bakış açı-
mızı degiştirmek ve kafamızdakı en-
gellerden kurtulmak onlara daha fay-
dalı olacak ve sanmm onlan daha
mutlu edecektir. Sakatlığı önce biz
beynimizden silersek onlan anlama-
mız daha kolay olacaktır.
Bütün bunlan yaratmak, doğru
bakış açısı ve mesleki disiplinlerin
işbirliğiyle oluşur ancak. Hekimle-
rin, fizyoterapistlerin, psikologla-
nn, eğitmenlerin, sosyal hizmet uz-
manlannın, mimarlann, şehir plan-
lamacılann işbirliği ve ortak proje-
lerine ihtiyacı vardır engellilenn.
Rehabilitasyon işini tekellerine alma-
ya çalışan disiplinlere en güzel ya-
nıt, bu ortak çalışma platformlann-
da verilebilir ancak. Politikacılann
da bu mesleklerin ortak projelerine
ihtiyacı %ardır burada.
Çünkü medenileşme, de-
mokratikleşme ve insanlaş-
ma sürecine katkıdır bu.
Medeniyet ölçütü, engel-
lisine verilen değerle yük-
selirbirülkenin. Sokaklar-
da dilenen engeUisi olma-
yan bir ülke olmak için sa-
dece ekonomik sorunlan
hallermek yetmiyor.
Onlara acımakyerine on-
lann gözüyle bakmayı ba-
şarmak, önemli bir eğitim
ve zihniyet işi.
Bu konuda ivme kazan-
mak için kaderciliğin dışı-
na çıkmak ve bilimın ışı-
ğında düşünceleri şekillen-
dirmek gerekiyor.
Özetle asıl sakatlık; ku-
rumlar arası iletişimsizlik,
insanlar arası iletişimsizük,
kendine ve topluma yaban-
cılaşma, görüp de görmez-
den gelme, duyup da duy-
mazdan gelme eylemleri-
dir. Bunlan kafamızda hal-
lettiğimizde sorunlann zor
kısmını halletmiş oluruz.
PENCERE
Anamıza Mektup...
Başbakanlık koltuğunda oturdukça Recep Tay-
yip Bey'in maşallah zekâsı bileniyor, espri gücü
keskinleşiyor; Lübnan dönüşünde uçaktaki gaze-
tecilere demiş ki:
"- Tommiks, Teksas okumak çocuk için serbest
de Kuran neden yasak?.."
Tövbe estağfurullahL
Sen Başbakan'ın yaptığına bak!..
Tommiks'le, Teksas'la Kuran-ı Kerim'i bir mi tu-
tuyor?..
•
Ancak Recep Tayyip bu kadarla da kalmamış,
eklemiş:
"- Ben ilkokulda Kuran öğrenmeye başladım,
benim tezgâhımdan geçenlerin ülkeye ne zaran
var?.."
Pesss!..
Erdoğan siyasete nasıl başlamıştı?..
"Minareler süngümüz I camiler kışlamız I mü-
minler askerimiz I kubbeler miğferimiz..." demi-
yor muydu?..
Bilmem ki aradan geçen sürede aklı başınagel-
di mi?..
Başbakan'a "takıyyeci" diyoriar...
Olayın mostrası meydanda!.. Sekiz yıllık normal
eğitimi yapmadan dincilerin eiine düşen küçük, bü-
yüyünce laik cumhuriyetı "ılımlı Islam devleti" yap-
maya hevesleniyor...
•
Peki, bu Türkiye'nin hali ne olacak?..
Bay Soros'a mı sormalı?..
Uluslararası parasal tezgâhın ünlü patronu So-
ros bir haftalığına ülkemize getdi. Bu işi iyi bilen-
lerin yazdıklanna çizdiklerine bakılırsa bugünkü
siyasal iktidann yazgısı Bay Soros'un avcunun
içındeymış...
Akşam'daki köşesinde Güler Kömürcü'nün
yazdıklanndan altını çizdiğım bırkaç tümce:
"Soros elindeki 'sıcak para' sopası ile istediği
ekonomik fırtınalan estirebilir. Türkiye'depara pi-
yasasında çok tehlikeli gelişmeler oluyor. Son bir
yılda piyasaya 25 milyar dolar 'sıcak para' pom-
palandı; malum bihleri sıcak paranın 3-5 milyon
dolanyla oyun oynamaya kalkarsa bunun yarata-
cağı iflas dalgasına hangi siyasi kadro karşı ko-
yab/7/r?.." (17.6.05)
Ülkemize son gelişinde epey gizli görüşme ya-
pan Soros ne demişti:
"- Türkiye'de en iyi ihraç metaı ordudur..."
Gazetelerde bu konular konuşulmaya başladt mı
ne olur?..
Ne mi olur?..
Maymunun biri aslanı uykudayken becermiş,
kaçmış. Küplere binen aslan maymunu aramaya
başlamış...
Maymun bir gazeteyi açıp arkasına gizlenmiş:
Aslan seslenmiş:
- Buralarda bir maymun gördün mü?..
Maymun gazetenin ardından soruyu yanıtlamış:
- Şu aslanı beceren maymun mu?..
Aslan:
- Tuh!.. diye bağırmış, şimdiden gazeteye mi geç-
tik?..
•
Son günlerde herkesin birbirine sorduğu soru ne:
- Türkiye nereye gidiyor?..
Amerikalı ve Türk postacılar tartışıyoıiarmış...
Amenkalı postacı:
- Bizde sistem öylesine çalışır ki, zarfın üstüne
adresi yazmasan da olur. Sözgelimi yalnız Mr.
Brown Smith diye üstünde ad yazılı bir mektubu
sahibine iletebiliriz...
Türk:
-Oda marifet mi, bizde zarfın üstüne hiçbir şey
yazmasan da mektup sahibini bulur...
Amenkalı:
- Yok canım?..
Türk:
- Bak, bu mektubu anneme yazdım; dedikten
sonra. üstü boş zarfı oradan geçen bir müvezzi-
ye gösterir:
- Postacı, bu mektup nereye?..
Postacı:
- Anana.. anana!..
www.cumok. org
İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI
HAZİRAN AYDINLANMA KAHVALT1SI
26 Haziran 2005 Pazar Saat: 11:00- 14:30
(ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA)
Sayın
ATAOL BEHR^MOĞLU
KOMJ: GÜNÜMtZDE ŞAİR OUVL\K
BLTÜN CUMHURtYTT GAZETESt
OKURLAR1 ÇAĞRüJDm.
Yer: Y1LDIZ ÜNÎVERSİTESÎ Çatı Restoran Yüdız Ünı.
Yerleşkesı B Blok 6. Kat- Beşiktaş
tktişim - Bilgi:
532 281 54 54 - 542 652 15 00 - 532 320 60 12
535 6365911-21636833 56-212 28813 05
216 326 49 21 - 212 321 ll'den 124
LÜTFEN YERİNİZİ AYTKTIN
Açık bûfe kahvaltı bederi: 14.-YTUdir.
e-posta: istanbulc cumok org
CUMHURİYET İSTANBUL OKURLARI
KONFERANS
TBMM'nin açıhşının 85« Amasya G«nelgesi'nin 86. >ilı
nedeniyle;
ISPARTA ULUSAL BİRLİK HAREKETİ - ANTALYA
CUMOK
AVRUPA BtRLİĞl \E ULUSAL EGEMENLÜC
Yılmaz DİKBAŞ
Araştırmacı - Yazar, Kimya Mühendisleri Odası
Başkanı
Tarih : 22 Haziran 2005 Çarşamba
Yer : Isparta Oğretmenevi
Saat : 21.00
ÎMZA : Yılmaz DİKBAŞ. 22 Haziran 2005 Çarşamba
günü 15.00 ile 18.00 saatleri arasında BABİL
KÎTAPUĞI'nda kitaplarım imzalavacaktır
(Adres: Kutlubey Mah. 1005. Sok. ISPARTA )
betişim - Bflgi:
Mahmut ÖZYÜREK 246 223 96 60 - 0 505 660 01 44
Hicran KARABUDAK : 242 247 67 17 - 0 532 325 05 63