Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 HAZİRAN 2005 PAZAR
12 le%1a.tavsanoglu@cumhuriyetcom.tr
Türkiye'nin tam
üyeliğiyle ilgili kararlan
zaten hemen almak
gerekmiyor. 2013 yılına
kadar önümüzde uzun
biryolvar. y
Bu sorunlar
aşılamayacak olmayabilir.
Ama Türkiye'nin AB'yle
sorunları daha çok siyasi ve
kültüreldir. ^
ABD'nin hâlâ
beklenmedik girişimlerde
bulunabileceği ve AB 'nin
güvenilirliği ve inanılırlık
derecesinin sınanacağı
bö'lgeler olacaktır.
(§ Unutmayalım ki çeşitli
ütopyalarpeşinde bir oyana
bir bu yana savrularak
söylediğim tarihlere
geldiğimizde hepimiz ->
mezirda olacağız. /
'AB'yleTürkiye'ninsorunusiyasal'
Kıbrıs sorununa çözüm için yıllardır çalışmalar yapan emekli Büyükelçi
Costas Zepos'la Türk-Yunanyakınlaşmasını veAB'yi konuştuk...
SÖYLEŞİ
LEYLATAVŞANOĞLU
Fransa ve Hollanda'da AB Anayasa-
sı içinyapılanreferandumun olumsuz so-
nuçlan Avrupah kamuoyunun kafasını
iyice kanştırdı. Kimileri bunu AB'nin
genişlemesi ve derinleşmesine hem si-
yasi, hem ekonomik açıdan halklann
muhalefeti olarak nitelerken, kimileri-
ninyOTumuise "Bu, Türkiye'nintam üye-
liğinin Avrupalılar tarafından reddedü-
mesidir" oldu. Üstelik, şimdiye kadar
Türkiye'nin AB üyeliğini can-ı gönül-
den desteklediği mesajlan veren Yuna-
nistan'da da şimdiye kadar kimi suskun
kalan ağızlar, Ankara'ya karşı açıkça
tavır alma eğilimine girdiler. Öyle ki
AP'de (Avrupa Parlamentosu) bir Yu-
nan milletvekili, "Acaba Türkiye'den
önce sadece istanbuTuntam üyeliğini gö-
rüşmek daha doğru olmaz mı?" gibi bir
düşünce ortaya atabildi. Ashndakonu iyi-
ce sulandmldı gibi görünüyor. Bütün
bunlan düşünürken konuya derinleme-
sine hâkim, Türk-Yunan yakınlaşması ve
uzlaşması, aynca da Kıbns sorununa
çözüm için yıllardır çalışmalar yapan
Yunanistan'dan emekli Büyükelçi Cos-
tas Zepos îstanbul'a geldi. Bu söyleşi için
Büyükelçi Zepos'labuluştuk ve bakın ne-
ler neler konuştuk:
- Fransa ve Hollanda 'daki referan-
dumların olumsuz sonuçları sizce Yu-
nan kamuoyunda nasıl bir etkiyaptı?
ZEPOS - Anayasa Anlaşması taslağı
Yunanistan Parlamentosu'nda Yunan
Komünist Partisi ve Sol Koalisyon dı-
şında Avnrpa yanlısı iki büyük parti olan
PASOK ve Yeni Demokrasi tarafindan
kabul edilmiştir. 300 üyelik Yunan Par-
lamentosu'nda Komünist Parti'nin 12,
Sol Koalisyon'un da 6 milletvekili bu-
lunmaktadır. Bana kalırsa bu sonuç, iz-
lenmesi gereken en doğru yoldu.
Hem sonuçta 25 üye ülkenin uzlaşma-
sının birürünü olan ve adına anlaşma de-
nilen böylesine karmaşık bir konu ona-
ya sunulduğunda temsili demokrasi iş-
te bu amaca hizmet eder. Dolayısıyla da
konu, referandumda kendilerine yönel-
tilen sorulann anlamlanna pek de uygun
yamtlar veremeyebilecek halklann de-
ğil, yasa yapıcılann işidir.
Fransa ve Hollanda'dakı referandum-
lar iki çeşittepkiye yol açh. Birincisi, hu-
kuki zeminde açılan birtartışmaydı. Bu-
na göre Avrupa Anayasası'yla ilgili ka-
muoyu önünde açık bir tartışmanın açıl-
madıgı ve halklann Avrupa Anayasa-
sı'nın yararlan konusunda ya eksik bil-
gilendırildikleri ya da hiçbir şekilde bil-
gilendirilmemiş olduklanydı. Daha az
inandıncv olan ikinci tepkiye göre de
Avrupa şüphecilerinin görüşlerini geniş
bir biçimde açıklama firsatım bulama-
malan nedeniyle bu sonucun alındığıy-
(h. Fransave Hollanda'da olduğu gibi seç-
menlerin tercihlerini büyük ölçüde ül-
kelerinin iç konulan ve siyaseti etkile-
di. Yunanistan'da da belki bu kadar bü-
yük çaph olmasa da seçmen, AB'yi dün-
yada oynayacağı rolde daha demokratik,
daha anlamlı kılmak için oluşturulan bir
araca referandumda oy verirken işin özü-
nü kaçırabilecekti.
Yolumuz uzun
-Peki, bu referandumlann olumsuz
sonuçlan Avrupa 'da Türkiye aleyhin-
deyeni bir tepki akımmın yükselmesi-
ne neden olabilir mi?
ZEPOS-Pek sanmıyorum... Seçmen-
ler referandumlarda verdikleri "Hayır"
oylanyla, büyük ölçüde AB'nin 10 ye-
ni üyeyle son genişleme sürecinin etki-
lerine duyduklan kaygılan ifade ettiler.
Avrupa içinde işsizliğin ciddi biçim-
de arttığı bir dönemde Fransız, Hollan-
dalı seçmenlerve belki de diğerleri, ken-
di siyasi liderlerinin, "Potonvah tesisat-
çılar", "Romanyahçiftçiler" ve aynı za-
manda "göçmen Türkler" olarak adlan-
dırdıklan kitlelerin yarattığı ve yarata-
cağı ekonomik sorunlar gibi somut ko-
nulara kafa yoracak yerde masa başı iş-
ler, kulis faaliyetleri ya da teknik ve jeo-
stratejik konularla çok fazla ilgüendik-
lerini düşündüler. Türkiye'nin tam üye-
liğiyle ilgili kararlan zaten hemen almak
gerekmiyor. 2013 yılına kadar önümüz-
de uzun biryol var. 2013'e kadar AB 'nin
bütçe ödenekleri yeni birgenişlemeye ola-
nak vermeyecek. Daha da öte 2013 'ten
sonrabile AB 'nin ekonomisinin nasıl ge-
lişeceği kesin değil. Bu arada da sade-
ce Türkiye'nin üyelik koşullannın mü-
zakeresi değil, AB'nin geleceginin na-
sıl şekilleneceğini görmek için önümüz-
de bir hayli zaman var.
-AB 'nin geleceginin nasılşekillene-
ceğinden neyi kastediyorsunuz?
ZEPOS - Yani AB'nin entegre ya da
federal bir ülkeler topluluğu yolunda mı
ilerleyeceği, yoksa serbest ticaret bölge-
manlı kültürel geleneklerinin hâlâ çok
canlı olduğundan yola çıkarak kültüre da-
ha çok önem vennek gerektiğini de ha-
tırlatmak isterim.
Türklye nln ödev llstesi
- Türk-Yunanyakınlasmasına önem-
li katkılarda bulunmuş bir diplomat
olarak Türkiye'nin gelecekte AB'ye
tam üyelikolasılıkiarını nasıldeğerlen-
diriyorsunuz?
ZEPOS - Karşıhklı anlayışa varmak
ve işbirliğini arttırmak amacıyla sürdür-
düğümüz bu yakınlaşma çalışmalan dö-
nemini neredeyse tamamlamıştır. Yorgp
Papandreu'yla Ismafl Cem 1999'da iki-
li ilışkilerde yeni bir bakışın yaratıcıla-
nydılar. Her iki Dışışlen Bakanı da ül-
kelerinin bırbırlerine olumlu bir ruhla
bakmalan çalışmalannda başanlı ol-
muşlardı. O dönem iki ülke arasmda bir
haylı ikilı anlaşma ımzalanmıştı ve Tür-
kiye AB 'ye tam üyelik yolunda adımlar
atmaya başlamıştı. Ancak bugün Tür-
kiye'nin o yolda daha çok ilerleme kay-
detmesi için başarması gereken upuzun
AB'nin 25 üyesi arasmda ciddi kaygı-
lar bulunmaktadır. Bu noktalar zaten
AB" nin Türkiye raporlannı da doldur-
maktadır. Bunlar uzun zamandır sürün-
cemede bırakılmıştır.
Ama bugün uzun araştırmalar ve ça-
hşmalar tamamlanıp konular "otgunhık"
kazandıkça artık yapılması gereken,
geçmişten kalan Türkiye ve Yunanistan
arasındaki karşüıklı küşeleşmiş kuşku-
ları bır yana bırakmaktır.
Örnek vennek gerekirse, yaklaşık üç
yıldır sürüncemede giden Ege sorunla-
nnı araştırma görüşmeleri. gerilimler ve
anlaşmazlıklann Önünü açacak yerde
kuşkulu amaç ve niyetlere hizmet eden
tipik bir gizli diplomasi durumu arz et-
mektedir.
Diplomaside tabii kı sonuca ulaşmak
için genelde gizlilık gerekir. Ama gız-
hliğin de, kendıleri için hayati önemde
olan konularda parlamentolar ve halk-
lann bilgilendirihnemelerinın de bir sı-
nın vardır.
-Sizce Türkiyegünün birindeAB'ye
tam üye olduğunda AB bugünkü ha-
liyle kalacak mı?
parçası olamayacaktır. Dolayısıyla da
Türkiye 'ninyüzünü Doğu 'ya çevirme-
si gerekmektedir. Siz bu görüşü nasıl
yorumluyorsunuz?
ZEPOS - Huntington Baltık Deni-
zi'ndenbaşlamış. AdriyatikDenizı'nın
ortasına kadar bir çizgi çekmiştir. Böy-
lece de Batı kültürünü Doğu Ortodok-
su Yunanlar. Sırplar ve Müslüman Türk-
lerden ayırmışür. Farklı kültürlerdeki ül-
keler arasına sınır çekerek de Batı kar-
şısında Doğu tezini yaymış ve bu me-
deniyetlerin er ya da geç birbırlenyle
çatışacaklanm ortaya atmıştır.
Ama tanh onu yalanlamaktadır. Öte
yandan FrancisFukuyama, faşizm, Na-
zizm, komünizm, askeri diktatoryalar
gibi otoriter rejimlerin iflasıyla bütün
ülkelerin siyasi sistem olarak hedefle-
rinin pazar ekonomisi, refah devleti ve
insan haklanna saygıyla birleşmiş tem-
sili demokrasi olduğu tezini ortaya atar-
ken doğrusu daha ınandıncı gelıyor.
Fukuyama. "Bu idealden başka da
yeni bir icat yok. Böylece de tarihin so-
nundavTz" diyor. Dolayısıyla Türkiye ya
da başka bir ülkenin enerjisini Doğu'ya
i i -1
Emekli Büyükelçi Zepos, Yorgo Papandreu'yla lsmail Cem 1999'da ikiM ibşkikrde yeni bir bakışın yaratıalanydıiar. Her iki Dişişle-
ri Bakanı da ülkekrinin birbirierine olumlu bir ruhla bakmalan çabşmalarmda başanh ohnuşhrdı drye konuşuyor. (VHDAT AR1K)
P O R T R E
COSTAS ZEPOS
1931, Atina doğumlu. Yukseköğrenimmi
Fransa 'da Grenoble ve ardından da
Atina üniversitelen hukukfakültelerinde
tamamladı. Yunan Dışışleri Bakanlığı na
1958 'de girdi. 1960-63 yılları arasmda
Kıbrıs takı Yunan Büyükelçihğı nde
kâtıp olarak göre\' yaptı. Daha sonra
Londra Büvükelçiliğı ne atanarak
burada dörtyıl süreyle çalışlı. 1977-81
arası Dublin Biiyükelçisı oldu. Merkez
Atina ya dönünce Kıbrıs ve Türkiye
Dairesi başkanhklan dahil, Dışişleri
Bakanlığı 'nda çeşitli önemlı görevler
üstlendi. Türkiye ile Yunanistan 'ı
savaşm eşiğine getıren 1987 Kuzey Ege
krizi sırasında Müsteşar Yardımcısı 'vdı.
1987-90 arası Yunanistan 'ın BMDaimi
Temsilciliği görevim yürüttü. 1990 da
Dışışleri nden istifa etti. 1991 'de Sol
Ittifak Partisi 'ne katıldı. 1995-96 arası
AB 'nin Bosna-Hersek Ombudsmanı
oldu. 1998 de Tiirhye ile Yunanistan
arasındaki krizîerin üstesinden gelmeyi
ve iki ülke yakınlaşmasını sağlamayı
amaçlayan ve etkinliklenni bugün de
sürdüren sivıl toplum kuruluşu Türk-
Yunan Forumu nun kurucuları arasmda
ver aldı.
sine çekilmiş bir birlik haline mi gele-
ceğini göreceğiz. Eğer ikinci söyledi-
ğim olursa Türkiye'nin böyle bir birli-
ğe katılması olasılıklan daha yüksektir.
Ama bu gerçekleşse bile Türkiye'nin
hacim olarak büyüklüğü, bunun yarata-
cağı siyasi potansiyel, işgücünün sayısı
ve her şeyden öte de AB'nin, Türki-
ye'den gelecek sınırsız dolaşım özgür-
lüğüne cevap verememesi ve tanm süb-
vansiyonlannı arttıramayacakolmasıy-
la ilgili dile getirilen kaygılan göz ardı
edemeyiz. Bu sorunlar aşılamayacak ol-
mayabilir. Ama Türkiye'nin AB'yle so-
runlan daha çok siyasi ve kültüreldir. Tür-
kiye'nin Avrupalılığuun, tarihi lideri
Atatürk'ün Cumhuriyet'in ilk yıllann-
da yaydığı vizyonuna uygun olarakoluş-
turuknasına daha fazla dikkat edilmeli-
dir. Avrupahlann daha fazla ögrenmek
istedikleri, Kemalist doktrinin gerçek
bıryorumu, 1920'denberi nasıl birev-
rim geçirdiği, reforma ve çağdaş siyasi
ve sosyal anlayışlarm yerleştinlmesine
nasıl katkılarda bulunabileceği ve hali-
hazırdaki Islami geleneklerle nasıl uyuş-
tuğudur. Son olarak da Balkanlar'da Os-
bir ödev listesi bulunmaktadır. Kimile-
ri, Türkiye'nin AB'yle müzakerelerinin
3 Ekim tarihindebaşlayamayabilecegi-
ni söyleyebiliyor. Ama siyasi irade sap-
madıysa ve sürüyorsa ve bunun aksi bir
belirti yoksa, o zaman sorunlan çözmek
için pratik çözümlerüretme vakti gelmiş-
tir. Benim için en bü>iik güçlük, onca
reformun nasıl ve ne zaman yapılacağı
değil, Türkiye'de hâlâ Avrupalılara "ödün
verilmesinin istendiği" sarusının hâkim
olup olmayacağıdır. Ama Türkiye yap-
ması istenen bu reformlann aslındaken-
disi için gereklı olduğunun, Türk halkı-
nın çıkarlanna hizmet edeceğinin ve ger-
çekten de Türkhalkının ekonomikve sos-
yal refahını arttırmada önemli unsurlar
olduğunun bilıncinde olmalıdır.
Üyeler arasmda kaygılar var
- Ya Yunanistan 'la Ege 'dekisorun-
lar?
ZEPOS - Ege sorunlannı çözmek,
dini özgürlükler ve azuılık haklan ko-
nusunda etkili yasalar ve yönetmelik-
lerin çıkanlıp uygulanmasına ilişkın
ZEPOS-Bugün 25, yann 27 ya da 28
üyeli bir AB tabii ki 6,10, hatta 15 üye-
li bir AB'yle bir tutulamaz. En azmdan
tahmin edebileceğimiz bir gelecekte tek
parçalı bir yapı olmayacaktır.
Dolayısıyla da bunun için çeşitli ön-
görüler vardır. Örneğin merkezden çev-
reye doğru genişleyen dairelerden olu-
şan ya da değişken geometrik bir birlik
gibi...
Dolayısıyla Türkiye AB'ye tam üye ol-
sun ya da olmasın, gelecekte merkezde.
merkezin çevresindeki dairelerde ya da
öbürlerine kıyasla hızı kesilmiş olarak
devinen üyeler bulunacaktır.
Bugünkü EMU (Avıoıpa Para Bırliği)
örneği içme sadece 12 üye ülkeyi al-
maktadrr vebu AB'de gelecekte neler ola-
cağının en \y\ göstergesidir. Böylece de
Türk Hükümeti'ninbugün '^ahepjBrnç"
tutumu ya da Ahnan Hıristiyan Demok-
ratlan'nın "a>Ticaukh ortakhk" statüsü
önerisi, bu öngörülerin hiçbirisiyle ör-
tüşmemektedir.
- Ünlü Sam Huntington 'ın medeni-
yetler çatısması teorisine gö're Türki-
ye hiçbirzaman Batı medeniyetinin bir
ya da Batı'ya kanalize etmesini sınır-
layacak bir fay hattı da bulunmuyor.
- Biliyorsunuz Amerikan yeni mu-
hafazakâr (neo-cons) hareketi mari-
fetiyle oluşturulan Genişletilmiş Or-
tadoğu Projesi (GOP) çağına girdik.
Sizce bu projede Türkiye 'nin rolü ne-
dir?
ZEPOS - Bana kalırsa Türkiye, Su-
riye ve Iran gibi Ortadoğu ülkelerini
daha yakından kucaklamalı. A\Tupa
doğrultusunda hareket ederek Türkiye,
bölgede olaylann akışını, gereksiz ye-
ni bir savaş ateşini bertaraf edecek bi-
çimde etkileyebilir.
Filistin (Israü'in güvenli sınırlara
sahip olma kaygısı göz önünde tutu-
larak), Irak (Türkiye'nın Kuzey Irak'ta-
ki -Zepos. Kuzey Kürdistan bölgesi
tarummı kullandı- kaygılan hesaba ka-
tılarak) ve İran, dünya banş ve istik-
ran için muazzam riskler oluşturan
bölgelerden. Bunlar. ABD'nin hâlâ
beklenmedik girişimlerde bulunabi-
leceği ve AB'nin güvenilirliği ve ina-
nılırlık derecesinin sınanacağı böl-
geler olacaktır.
AB, tüm Balkan ülkeleri için birçekim merkezi- Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk,
1931 'de bir Balkan Paktı kurulması girişimin-
de öncülük etmiş, ancak bu girisint sonuçsuz kal-
mıştu Bugün bizce böyle bir bölgeselpakt giri-
şiminin canlandırılabilmesi olasılığı var mı?
ZEPOS - Dünya ve Balkanlar 1930'lardan be-
ri radikal biçimde değıştı. Dolayısıyla ben Türki-
ye, hatta Yunanistan'ın AB çerçevesi dışında böy-
lesine etkili girişimlerde bulunabileceklenni san-
mıyorum. AB, tüm Balkan ülkeleri için önde ge-
len siyasi bir çekim merkezi. Aynı zamanda
ABD'nin bu bölgede yaşamsal önemde çıkarlan
var. Ama AB tarihsel olarak ekonomikyardım, si-
yasi istikrar ve güvenliğin bir numaralı katkı sağ-
layıcı gücü.
- Geçen hafta Türkiye'nin BM'yesunduğu Kıb-
rıs'la ilgili yeni önerilerini nasıl değerlendiri-
yorsunuz?
ZEPOS-Bunlara ilişVdn özel bilgi ya da bir fonk-
siyonum ohnadığı için bu tür öneriler ya da ge-
lişmeler hakkında doğrudan yorum yapmak ıste-
mem. Ama şunu söyleyebilirim: Yıllar boyunca
sürdürülen Kıbns'la ilgili görüşmeler, açık ya da
gizli gündemleri içeren sayısız senaryolar yarat-
mıştır. Bütün öneriler ilginç görünür. Ama birkaç
yaşamsal koşul önceden karşılanmazsa yorum
yapmakta çok dikkatli olunmalıdır.
Bana göre Kıbns'ta her iki taraf da karşüıklı kı-
sa bir koşullar listesi hazırlamakta son derece ka-
rarlı ohnalılar. Bu koşullan şöyle sıralayabilirim:
Öncelikle iki toplum da Kıbns'ın AB üyeliği-
nin gerçekleri, sorumluluklan ve imtiyazlannı
akılda tutarak iki toplumluluk, iki bölgelilik esa-
sı temelinde Kıbns'ın yeniden birleştirilmesi doğ-
rultusunda çalışma kararlılığında olmalıdırlar.
îkinci olarak, BM Güvenlık Konseyi, Birleşik
Kıbns Cumhuriyeti'ne engelsiz geçiş sürecinin gü-
vencesi için gerekli siyasi ve askeri önlemleri al-
malıdır. Cçüncü olarak da BM Kıbns Banş Gü-
cü'nün görev ve yetkileri, BM Güvenlik Konse-
yi'nin gerekirse BM Bildirgesi'nin yedinci bölü-
münün gereklen doğrultusunda, etkih güce sahip
olmasını sağlayacak biçimde donatıhnalıdn".
- BM Bildirgesi'nin Yedinci Bölümü'nü açar
mısınız?
ZEPOS - Yedinci Bölüm, BM Güvenlik Kon-
seyi'nin, banş ve istikrara karşı oluşan ciddi bir
tehdide karşı ne gibi ekonomikyaptınmlar, ya da
siyasi, ya da askeri önlemler alabileceğini düzen-
ler. Konumuza dönersek... iki yaşamsal soruya ce-
vap verebilecek tepeden bir şemsiye anlaşmanın
oluşturulması zorunludur. Bu sorular da şunlar.
Ana hedef nedir? BM Güvenlik Konse>i güven-
lik konulannı karşılamakta tam yetkili midir? Ka-
bul edilebilir bir üçüncü seçenek bulunmamakta-
dır. Bunlar saptandıktan sonra herhangi bir öneri
olumlu bir çözüme katkıda bulunacaktır. Hem
sonra Annan Plam son 30 yıldır müzakere edil-
miş ve edilebilir her konuyu kapsamaktadır. Do-
layısıyla da Annan Plam kısmi, adım adım geli-
şim süreci içinde ya da nihai bır çözüme ulaşmak
için, bölümler halinde, parça parça uygulanabihr.
Ama şunun da altını çizmeliyim ki, demin söy-
lediğim gibi, tepedekilerde, liderlerde, önceden
temelsel konulara ilişkin ciddi bir kararlılık ol-
malıdır. Aksihalde 2013 vılına, belki çok daha son-
raya kadar bölük pörçük, akıl dışı öneriler ve kar-
şı öneriler dalgalanyla boğuşan bir sal örneği
oradan oraya sürüklenip dururuz. Ama unut-
mayalım ki çeşitli ütopyalar peşinde bir o yana bir
buyana savrularak söylediğim tarihlere geldiğimiz-
de hepimiz mezarda olacağız.