22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 MAYIS 2005 SALI 14 Ul\ kultur@ cumhuriyet.com.tr SAHNEDEIM AYŞEGÜL YÜKSEL Gjrriıuriyeti'ncle1970'li yıllarda tiyatro salonuy- ken daha sonra depo ve "pavyon" ola- rak kullanılan Maltepe'deki bir es- kı uzamı yeniden tiyatro salonuna dö- nüştürmekte direnen Murat Kara- hüseyinoğlu'nun ne zorlu bir ya- pi/ onarun işıne girdiğini, sonunda es- ki kimliğine kavuşan uzama Öteki Tiyatro adı verildiğini ve bir yıl bo- yunca çocuk tiyatrosunu da içeren çeşitli kültür sanat etkinliklerine ve konuk topluluklara ev sahipliği et- tigini daha önce uzun uzadıya anlat- mıştık. Gelgelelim, Ankara'nın Maltepe semtindeki. Gazi Mustafa Kemal Bulvan No. 114 C adresli, Ankaray Maltepe Durağı'nın yanı başındaki bu -Ankaranın 3. özel tiyatrosu ol- ma niteliği taşıyan- ve kentin mer- kezinde bulunan uzama başkentlile- rin ayağı bir türlü alışamadı. Buna da kimse şaşırmadı. Çiinkü başkent tiyatro seyircisinin, Ankara Devlet Tiyatrosu'nun oyunlan arasında "<ö- şe uygun" olanlar dışında bir "tiyat- ro arayışı" içınde olmadığı, Istan- bul'dan gelen topluluklara da eski- si denJi ilgi göstermeyişinden belliy- di. Herkes durmadan biryerlere ko- şuşturmakla yiyip bitiriyordu yaşa- rrunı. Nereye, ne için koşuşturdu- ğunu, alacağı sonucun bunca koşuş- turmayadeğipdeğmeyeceğıni düşün- meye zaman bulamadan... Işte tam da bu sıralarda Öteki Ti- yatro, ilk yapımı "Çıkışyokland Cumhuriyeti" ile geldi gündeme. ("GündemegeldT sözü "laf geüşT oldu biraz. çünkü böyle bir oyunun sahnelendiğinden çoğunluğun ha- beri olmadığı gibi, duyanlar da özel- likle basın mensuplan- olayla ilgi- lenmedi.) Öteki Tiyatro, oyununu Devlet Tiyatrolan biletleriyle "aynı" olan bir ücret karşılığında sunuyor- du. 'Denemeyenler'den sahneye Oyun, Taksim'de Fransız Konso- losluğu önünde, bir bankta oturarak ve gelen geçene bakarak kendisi hiç- bir şey yapmadan, 35 yıllık yaşamı -ülkesinde yaşananlarla eşgüdümlü olarak- "bir film şeridinden akar- casma" gözlerinin önünden geçen Se- lim'in duyarlığının derinliklerinde yapılan bir gezintiyi canlandınyor. A. nkara 'nın üç özel tiyatrosundan biri olan Öteki Tiyatro 'nun ilk yapımı "ÇıkışyoklandCumhuriyeti", karikatürist-yazarMetin Üstündağ'ın "Denemeyenler " başlıklı kitabından Murat Karahüseyinoğlu tarafından uyarlanmış. Uzun yıllardır nereye koştuğunu bilmeden koşup duran insanlarımıza bir an durup, yaşananlara kara gülmece uzaklığından bakmayı ö'neren bir sahne olavı... Hepimiz adına yapılmış bir gezinti bu. Murat Karahüseyınoğlu. kari- katür çizerı -yazar Metin Cstün- dağ'ın "Denemeyenler" başlıklı ki- tabından yola çıkarak yaptığı uyar- lamayı, tiyatro okumuş, tiyatro yap- mayı -para kazandırmasa da- hedef bellemiş onlarca yetenekli özveri- li sanatçının katılımıyla sahnele- miş. Canlı müzik ve koro şarkıları eşliginde sunulan bu kalabalık kad- rolu oyun tiyatro dönemı ıçinde her cumartesi gecesı sergilendı. Seyır- ci sayısı az da olsa sunumlar sürdü ve "Çıkışyokland Cumhuriyeti" ilk turnesini geçen hafta İstanbul'da, Oyun Atölyesi' nin sahnesınde yap- tı. Karikatür çizerlerinin sahne sanat- larımıza katkılan yeni değil. Cem Yılmazın "stand up" düzleminde endüstnleştirdiğı gösterilerinın "po- püüst" yanı, "kahvehanegırgın"na yaslanmaksa. "erdem", *bfldik"/"ta- nıdık" olana "karikatürcü" zekâsı- nın sağladığı "uzak bakış açısfyla bakılabilmış olmasındadır. Öte yan- dan Behiç Ak. yazdığı tiyatro oyun- lannda oluşturduğu "kara gülmece" dokusuyla nem karikatürlerinde yan- sıyan "uzak bakış açısı"nı korumuş, hem de kankatürlerinden fırlamış duygusunu veren sahne karakterle- rinı kendılerine özgü devinimleri içinde oyunculuk boyutuna da taşı- yarak, sanatçılara "rol"e yeni bir gözle bakma olanağı tanımıştır. Üstündağ'ın söylemiyse bir yanıy- la "kara gülmece"ye dayanıyorsa bir yanıyla da Oğuz Atay'ın "Tutu- namayanlar"ında, Vüs'at O. Be- ner'in öykü ve romanlanyla "İpin Ucu" oyununda, MemetBaydur'un kımi sahne yapıtlarında görülen, Türk aydın duyarlılığının ürünü, çok özel "paHaço" konumunun yansıt- tığı "yabancuaşmışhk" olgusundan besleniyor. Metin Üstündağ bır dıl ustası. "Aforizma" niteliğındekı de- yişlerinin zenginliği şaşırtıcı... Yapımın başarısı ve sorunları Gelelim yapımcı -yönetmen-uyar- lamacı Karahüseyinoğlu'nun kotar- dığı oyuna. Öncelikle başanlı sah- ne. giysi. ışık, müzik (AH Seçkmer Ahcı) tasanmı ve oyuncu kadrosu (Fatih Al, Özcan Yağcı, Onur Or- kut, Burak Tamdoğan, Pınar Çakı- cı, Şafak Ermiş, Puıar Ünsal, Pınar Güntürk, Fatih Pestil, Lfukcan Gü- naydın, LeventYücel, Mustafa Kıhç, Nursel Yardibi, Seda Didem Erken, Aytekin Tezcan, Özgür Madeni) yo- luyla tiyatroda yıllanmış sanatçıla- nn ürünlerini aratmayacak düzey- de bir sahne olayı kotarmış. Ancak, dekor hiç değişmediği için, yönetmen Karahüseyinoğlu değişen sahnelerin görselleştirilmesinde zor- lanmış. Bu nedenle çoğunlukla pek de başanlı çözümler bulunamamış. Temel sorunsa oyunun uyarlama- sında. Karahüseyinoğlu, Metin Üs- tündağ'ın metnini değerlendirirken içerik zenginliğine biçim zenginliğin- den daha çok ağırlık tanımış. Sanki yazara olan saygısı ve sevgisi, ken- di tiyatroculuk birikimine baskın çıkmış. Sonuç olarak da, bir tiyat- ro olayının taşıyamayacağı kadar çok "söz" malzemesi yüklenmiş oyuna. Ama "söz" yetennce drama- tize edilememiş. Tam tersine, *söz"e reji yapmak gibi bir yol seçilmiş. (Oysa, seyirci sahnedeki görsel- işitsel öğeler bireşiminden alır ti- yatro keyfini.) Görsel anlatmıın ikincil düzeye aktanlmasıyla da bütün yük oyunculara yüklenmiş. Dahası, duyarhlığın dışa yansıma- sını anlatan bu rür bir oyun metni- nin -seyircirün algılama mekaniz- malannı zorlamamak için- en çok bir buçuk saat uzunluğunda tutul- ması gerekirken, oyuna iki buçuk saatlik malzeme yüklenmesi, sah- nedeki akışın hantallaşmasına ne- den olduğu gibi, "söz"ün ıçerdiği değeri de azaltmış. Yıne de farklı. duyarlı, çok emek venlmiş, saygıyla karşılanması ge- reken bir ürüne tanık olduğum için mutluyum. Karahüseyinoğlu, gele- cek dönemde de süreceğini sandı- ğım oyunun metnini -kısaltma ama- cıyla- yeniden gözden geçirip sah- ne geçışlerine ustaca kotanlmış bir görsellik katabilirse oyunun akışı- na, yinelemeye yaslanmayan, da- ha dinamik bır tartım kazandırır- sa, Üstündağ'ın yapıtı sahnede tam verimle değerlendirılmiş ve Öte- ki Tiyatro'ya önemli bir ayncalık kazandınlmış olacak. Trabzon'daki tiyatro buluşmasmda Rus ve Belarus oyunlan çok başanlıydı Karadeniz'de Voronej Rüzgârı HAYATİ ASILYAZICI 6. Uluslararası Karadeniz'e Kıyısı Olan Ülkeler Tiyatro Buluşması (2-13 Mayıs 2005) artan ilgi ve başanyla sona erdi. Bu- luşmanın, dostluklan yaratan bir festival olarak, benzerlerinden farklı olduğunu söy- lemeliyim. Trabzon'un kazanımlannı da aynca belirtmeliyiz. Nikolay Gogol (1809-1852), Rus komed- yasmın en yetkin yaratıcısıydı. Dostoyevs- ki'nin "Hepimiz Gogol'ün 'Palto'sundan çıktık" şeklindeki tanımlaması, Gogol'ün yazar olarak büyüklüğünü ortaya koyuyor. tt Müfettiş"ten bir yıl önce yazdığı "Arabesk- ler", "Mirgorad" adlı yapıtlannda Peters- burg yaşamımn görkemli dış görünüşüyle yoksulluğun içyüzü arasuıdaki çelişkileri ve bürokrasinin ezdiği küçük memurlan anla- tıyordu. Ardından yazdığı "Müfettiş" ile tiyatroya Rus komedyasını taşıdı. Gerçi Rus yazuıı ve tiyatrosunda büyük bir yeni- lik olan eleştirel gerçekçilik anlayışı ondan önce, Fonvizin ve Gribodeyov'la başlamış- tı. Bir dolantı komedyası "Müfettiş" komedyasındaki acı gülüm- seme ve aynı düzeyde ironiye yöneliş mo- dern bir komedyayı simgeliyordu. Bozuk düzenin eleştirisini, yönetmen tvanov, oyun- daki eksen kişiyi rolünün üstünde öne çı- kardığı 1^4. Klestakov karakterini olağa- nüstü başanyla çizen V'aleri Potanin' i daha öne çıkarmıştı. Buna karşın, oyun bütünüy- le bir takım oyunculuğu ("ensemble") an- layışıyla yorumlanıyordu ve çağdaş bir çö- zümlemeyi simgeliyordu. Doğal olarak oyu- nun güzelliği; bütünlüğe erişmesi, her ka- rakterin günümüz anlayışıyla canlandınl- ması, oyunculuk tekniğiyle ruhsal gerili- mi, iç dinamizmi olabildiğince başanya ta- şımalan Voronej Akademik Drama Tiyat- rosu'nun bıçemini (üslubunu) de ortaya ko- yuyordu. Bugün de geçerli olan bu toplum- sal çürüme -riişvet olayı- çağımızın da has- R İvanov'un yönettiği Gogol'ün Müfettiş ovunu. talığıdır. Bu olaylar zıncinnı zaman zaman dolantı (entrika) komedyasına dönüştürü- yorlardı: AnatoliGladnev (kaymakam). eşi \e kızı Tatyana Krasnopolskaya, Dina Mi- şenko, D. Kuliniçev(m.e. müdürü), K- Afo- nin (yargıç), Serge\ r Karpov (düşkünlere\ i müdürü). A. Smoryaninov (posta müdürü), V. Buhtann (Bobçinski), R. Slat\inski (Bob- çinski), V. Blinov (uşak), İ. Kuleşova, V. Yu- usya'nın Voronej Akademik Drama Tiyatrosu Trabzon da Gogol 'ün ünlü "Müfettiş "ini oynadı. Ivanov 'un sahneye koyduğu oyunda Valeri Potanin 'Î.A. Klestakov karakterini olağanüstü başanyla çizdi. Yine de oyun bûtünüyle bir takıtfT oyunculuğu anlayışıyla yorumlanmıştı ve çağdaş bir çözümlemeyi simgeliyordu. Belarusya Yakup Kolas Tiyatrosu, Leonid Andreyev 'in "Yekaterina îvanovna " adlı oyununu sergüedi. Y. îvanovna yı oynayan Svetlana Akruzhnaya psikolojik dramada büyük ve nitelikli oyunculuğunu ortaya koyarak ayakta alkışlandı. rova, R. Ivanişev ve diğerleri bu önemli ya- pımı (prodüksiyonu) tamamlayan sanatçı- lardı. Svetlana Akruzhnaya yıldızlaştı Belarusya Yakup Kolas Tiyatrosu, Le- onid Andreyev' in "Yekaterina İvanovna" ad- lı oyununu sergiledi. Sovyetler döneminde oyunlan oynanmayan yazann "Yekaterina İvanovna"sını ikinci kez (Moskova'dan son- ra) Yakup Kolas Tiyatrosu oynadı. Y. îva- noMia'yı ikinci oynayan oyuncu Svetlana Ak- ruzhnaya büyük bir başanyla yorumladı rolünü. Psikolojik oyunlarda bu topluluk gerçekten de başan gösteriyor. Özellikle, Svetlana Akruzhnaya, psikolojik dramada büyük ve nitelikli oyunculuğunu ortaya ko- yuyor. Geçen yıl, Strinberg'in "Baba" oyu- nundaki rolüyle dramatik oyunculuk gücü- nü sergilemişti. Takım oyunculuğunda örnek Y. Kolas Akademik Drama Tiyatrosu'nun takım oyunculuğu bakımından örnek bir ti- yatro olduğunu belirtmeliyim. Güçlü oyun- culuklan, çağcıl insan sorunlanyla örtüşen oyunculuklan \ar. Karakterler. gizemli in- san yapısını çözümlemek için gerekli yo- rumla ekip anlayışı içensinde çözüyorlar. Leonid Andreyev (1871- 1919), kımi oyunlannda Maksim Gorki'nin gerçekçi çizgisüıdedir. Genelde oyunlanna Maeter- linck'ın simgeselciliğini katmıştır. Dış ak- siyondan çok daha derinliği olan iç aksiyo- nu kullanıyor, Maeterlinck gibi. En ilgi çe- kici yönü de, gerçekçiliğinden çok sim- geciliği daha etkili biçimde kullanmasıydı. Trabzon'da ızlediğimiz "Yekaterina Îvanov- na" (1912), karakterleri ve insan yaşamını simgesel ve psikolojik ağırhklı çiziyordu. Yakup Kolas Tiyatrosu, yazann oyun tek- niğıni başanlı oyunculukla kanıtladı. Evli bir çiftin "kıskançlık psikozuyla evliliği için- den çıkdmaz bir dununa getirmeleri, yönet- men ve oyuncuların çözümü ve yorumuyla, evlüik kurumunu bir tür arka pencereden görnıemizi sağladılar. Vyaçeslav Grusov, Svetlana Akruzhnaya, Tamara Şaskina, S. Astranoviç, Z. Lineviç, T. Solonakinho, Y. Ta^irko, G. Gaiduk, P. Laman, M. Krasnobayev, L. At> asova, And- reyev'in simgeciliğini. psikolojik derinliğini yansıtan takım oyunculuğuyla başanlı bir yorum sergilediler. YAZIODASI SELtM İLERİ İhlâl'in Son Gününe Arzu Başaran'ın Galeri Apel'deki sergisinin son günü bugün. Benimki, gecikmiş biryazı. Sergi- yi de -yazık ki- geç ziyaret edenlerdenim. Gerçi, Ihlâl adı verilmiş bu özel serginin bazı eserlerini, birkaç ay önce, sanatçının atelyesin- de görme, izleme fırsatı bulmuştum. llkbahara daha yeni giriyorduk, serince bir akşamüzeriy- di. Birden, büsbütün ürpermiş, acı duymuştum. Resimler henüz son sergileniş şekillerini edin- memişti. Ama yine de çok şey duyumsanıyor, bir resimden ötekine, günümüzde yaşanan derin sorunlar sessizce ve çığlıkla dile geliyordu. Resim sanatında anlatımcı tavnn iyice geri pla- na itildiği günümüzde, Arzu Başaran, dikine tı- raş bir tercihle, anlatmayı, hem de yalın, açık an- latmayı seçiyor. önce bu karşı tavır şaşırtmıştı. Epey konuşmuştuk o akşamüzeri. Sanatçının yola çıkışını, varmak istediği "resim" aşaması- nı öğreniyor, sezebiliyordum. Fakat hepsi o ka- dar. Sonra serginin kendisi bir tokat gibi çarptı. Her gün sokakta, ekranda, gazetelerin sayfa- larında gördüğümüz yüz binlerce ihlâl edilmiş çocuk: Yola çıkış. Ama bu yola çıkış, yaşadığı- mız dünyanın korkunçluğunu şaşırtıcı bir malze- meyle birleştiriyor ve sonrasını izleyiciye bırakı- yor. Ancak o çocuklann gözünden, yüreğinden ya- kalayabilirsek, ihlâl de bize bütün sırlannı açıyor. Çerçeveye gerek duyulmamış, boyanın akıp gi- dişinde çocuk savrukluğunun bütün güzelliği ve acısı yakalanmış, kâğıt çarçabuk yıpranışına terk edilmiş. Çocuklar, az önce resmin sahici özne- leriydiler... Şimdiyse, resimlerin ve malzemenin sessiz çığlığı olmuşlar... Hep görüp de, acır gibi yapıp da, hemen unut- tuğumuz bu çocuklar, daha doğrusu bu insan- lar, bize kendilerini artık hatırlatmak bile istemi- yorlar, besbelli! Bizden bekledikleri hiçbir şey kalmamış! Bize gönül indirmiyorlar. Elbette res- sam da gönül indirmiyor, beklemiyor, "yükse- len değerler" yarışının dışında durmayı sanatı- nın amacı haiine getiriyor... Vesikalıkfotoğraflartrajedisi gibi alımlanabile- cek eserlerde, bana öyle geldi ki, izleyiciyi Fik- ret'in ve Âkrf'in bazı şiirierine alıp götürecek bir keder var. Edebiyattarihi, MehmetÂkif'leTevfıkFikret'in kavgalarını tekrarlayıp durur. Ikisinin de aynı ço- cukları dile getirmiş bazı şiirleri üzerinde neden- se durulmaz. Handiyse yüzyıl öncesinin bu, bay- ram nedir bilmez çocuklan, geçen zaman için- de büsbütün çoğalarak, "yok ediş"le baş başa bırakılarak, Ihlâl'de karşımıza çıkıyorlar. Bana en çok dokunan, kızlı oğlanlı, çocukla- rın yüzlerindeki hâlâ sönmemiş küçük gülümse- yişlerdi. Hâlâ yaşamak istiyorlardı. Hâlâ, çocuk- luklannı yaşayabileceklerine inanıyorlardı. Belki biri öyle değil: önüne bakıyordu bir kız çocuğu. Gülümseyiş onda silinmiş. Otekilerde, sakat bırakılmışlıklanna, ruhun ve bedenin uğradığı kötülüklere rağmen gülüm- seyiş... Sonra ressamın macerası dokundu. Bazı resim- lerde ressam da boş yere olduğunu bile bile gülümsemeye çalışıyordu. Yani çocuklann öz- deşiydi artık. "Sosyal endişe"r\\n handiyse eskimişlik sayıl- dığı irkiltici günümüzde, Arzu Başaran, seçtiği yol- da adeta tek başına yürüyor. Eve dönünce, İhlâl'in uçsuz bucaksız çağ- rışımlarıyla, bir kez daha Sait Faik okudum: "Insanlann ve onlann ruhlanna, hislerine ait hiç bir tekâmül olmayacak mıydı ? O halde beyhude yere niçin şiirler ve romanlar yazılıyordu?" Öneriler: Sergi kitabı / İhlâl, Arzu Başaran, 2005. '5. Türk Belgeselciler Haftasf • İSTANBUL (AA) - Maltepe Üniversitesı tletişim Fakültesi tarafından düzenlenen '5. Türk Belgeselciler Haftası' kapsamında düzenlenen 'Üniversitelerarası Öğrenci Filmleri Yanşması'm kazananlar belli oldu. Etkinlik çerçevesinde düzenlenen yanşma, 'Belgesel' \e 'Kurmaca' olmak üzere dalda yapıldı. 'Belgesel' film dalında birincilik ödülüne aday yapıt bulunamazken, ikinciliği, yönetmenliğinı Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesı'nden Güray Güngör'ün üstlendıği 'Metal'ızm', üçüncülüğü ise yönetmenliğini Konya Selçuk Üniversitesı'nden Şenol Çöm ve Murat Koçak'uı yaptığı 'Bit Pazan' adlı filmler elde ettı. 'Kurmaca' film dalında ise birincilik ödülü Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesı'nden Cenk Özakıncı'ya, ikincilik ödülü Anadolu Üniversitesı'nden Meltem Cemıloğlu'na ve üçüncülük ödülü de Maltepe Üniversitesi'nden Bülent Şan'a verildi. Öğrenciler ödüllerini, bugün yapılacak törenle alacak. Ayasofya'nın taritıi • Kültür Senisi - Dünyaca ünlü Ayasofya'nın tarihini anlatan 'Üç Devirde Bir Mabed Ayasofya' adlı kitap tanıtıldı. Ayasofya Müzesi bahçesinde düzenlenen tanıtım toplantısında konuşan kıtabın yazarlanndan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Ayasofya'nın kilise olarak kullanıldıktan sonra Fatih Sultan Mehmet'in tstanbul'u fethiyle beraber tslam hukuku çerçevesinde, Hıristiyanlara ait hiçbir esere dokunulmadan camiye çevrildiğini söyledi. Akgündüz. yapıtta Bizans döneminin ihmal edilmediğini kaydederek "Döneme ait Bizans kaynaklannın yanı sıra Osmanlı arşivlerinden de belgeler bulduk. Fatih'in 66 metrelik Vakıfname'sini bularak, tam metin ve tercüme ile kitaba koyduk" dedi. Ayasofya'nın bir Bizans yapıtı olduğu kadar Türk yapısı da olduğunu anlatan Akgündüz. "Yapıtta Cumhuriyet dönemini de ele aldık. Ayasofya'nın müze yapılma karannın metnine kitapta yer verdik. Tüm konulan fotoğraflarla destekledik. Kitap, 3 yıllık çalışma sonucu tümüyle bilimsel bir yapıt olmuştur" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle