Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 6 MAYIS 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Komutan
Topkapı Sarayı
Müzesi, salı günleri
kapalı. Komutanı,
nöbetçi askerlere
emir vermiş, "babı
hümayun" denilen en
dış kapıdan giriş
yasak. Oysa bu
kapıdan sarayın
dış bahçesindeki
başka birimlere
ve Istanbul Arkeoloji
Müzeleri'ne de
gidiliyor. Topkapı
Sarayı Müzesi'nin tatil
gününde, bilet
gişelerinden sonraki
kapı kapalı
tutulacakken
komutan nedense
bütün kapılan
yasaklıyor; turistler de
Istanbul Arkeoloji
Müzeleri'nin
kıyısından dönüyor.
Befctronik posta: denizsom@cumhuriyetcom.tr www.denizsofn,com Tel: 0^12.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9?
- AKP, 1 milyon yeni
yoksul yaratmış...
"Eskilerin hükmü yoktur!"
TIP Kurumu'nun Ankara Tıcaret Odası'yla biıiikte
hazırladığı "llaç Raporu"nda Türkiye pazarının
yüzde 60'ının yabancı ilaç şirketlerinin elıne geçtiği
ve Türkiye'nin ilaç ithalatının petrol ithalatının
yarısına ulaştığını gördük. Şimdi de raporun sosyal
güvenlik kurumlarının durumunu inceleyen
bölümüne bakalım: "Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'un
sağlık harcamalannın yüzde 60'tan fazlası, SSK'nin
sağlık harcamalarının yüzde 38'i ilaçtan oluşuyor.
38 milyon nüfusu kapsayan SSK'nin 2004 yılı ilaç
harcaması 2.4 katrilyon lira iken 2.5 milyon nüfusu
kapsayan Emekli Sandığı aynı yıl ilaca 1.5 katrilyon
lira harcadı. Bu rakamlar Emekli Sandığı'nın,
SSK'nin neredeyse 15'te biri kadar bir nüfusu
kapsadığı halde SSK'ye yaklaşan bir ilaç harcaması
yaptığını ortaya koyuyordu.
Tıp Kurumu, 'mucizevi denklem' olarak
adlandırdığı bu durumu SSK hastanelerinin devlete
Haplarladevri ile birlikte ortadan kaldınlan 'SSK ilaç alım
modeli'nin başarısına bağlıyor. Ancak, Kamu llaç
Alımı Protokolü'nün imzalanmasıyla uygulamaya
sokulan yeni sistemde SSK'liler de artık serbest
eczanelerden ilaç alır duruma getirildi. Dolayısıyla
SSK toplu alımlarla elde ettiği indirim olanaklannı
kaybediyor. Hükümet, serbest eczane anlaşmasının
kuruma sadece 400 trilyon liralık bir ek yük
getireceğini, ancak yeni sisteme göre ilaç
sektörünün yapacağı yüzde 14 oranındaki indirimin
Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'a yarayacağını, bu yolla
kamunun yılda 1 katrilyon lira tasarruf edeceğini
öne sürüyor. Sistemin SSK'ye getireceği ek yük bu
rakamdan çıkanldığında yıllık 600 trilyon liralık bir
tasarrufun gerçekleşeceğini hesaplıyor. Ancak,
uygulamanın başladığı 10 Şubat 2005'ten 3 Mayıs
2005'e kadar eczanelerden SSK'ye gönderilen
faturalann maddi değeri 828 trilyon 783 milyar
liraya ulaştı. Bu rakamlar uygulamanın yıl sonunda
kuruma getireceği ek yükün 400 trilyon lirayla sınırlı
kalmayacağını ve hükümetin hesaplarının
tutmayacağını gösteriyor. Tıp Kurumu, SSK ilaç
alım modelinin tasfiyesi nedeniyle SSK ilaç
harcamalarının en iyimser tahminle iki katına
çıkacağını, bunun da kuruma, 3 katrilyon liralık ek
yük getireceğini tahmin ediyor. Yeni sistem, bir süre
sonra sosyal güvenlik kurumlarının eczanelere geri
ödemelerini aksatacağı ya da durduracağı, bu
durumda depolardan kısa vadeli ilaç alımı yapan
binlerce eczanenin krize girip batacağı endişesini
de beraberinde getiriyor."
Biz buradayız; bu hükümet de yerinde durursa yıl
sonunda bilançoya birlikte tekrar bakanz!
2
s•OO
a
Akaryakıtta
kaçak varmış.
Adı değişsin:
Kaçaryakıt!
Yetki
M. Sait Arasan:
"Fener Rum
Patrikhanesi'nin
i kurduğu öze)
' mahkeme gibi
yann Hizbullah ya
da mafya babalanna
da sorgulama ve
yargılama yetkisi
verilecek mi?"
Brüksel lahanalarım ne yapacağız?
MEDENİYETLERİ çatıştırmakla
ünlü Amerikalı tarihçi Samuel
Huntington, Türkiye'nin AB'ye
üyelik şansının sıfır olduğunu
söylüyor.
Erken seçime giden Almanya'da
Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan
Hıristiyan Demokratlar, Angela
Merkel ile iktidara yüruyor.
Fransa AB anayasasına hayır
demeye hazırlanırken
Cumhurbaşkanı Jacques Chirac,
zevahiri kurtarmak için AB
anayasası ile Türkiye'nin yolunun
epey uzayacağını anlatıyor.
özetle görünen köy kılavuz
istemiyor.
Elimizde bir çuval Brüksel
lahanası var.
Görünen o ki, lahanalar fena
halde pörsüyecek.
Yazık bunlara.
Brüksel lahanası hıyar gibidir,
pörsüyünce bir işe yaramaz.
Sonuçta "nimef'tir, çöpe atmak
da olmaz.
Değerlendirmek gerek.
Körpe hıyarlar gibi körpe Brüksel
lahanalannın da turşusunu mu
kursak acaba?
Brüksel lahanası turşusu, bize
uzun yıllar yeter.
Yüksek Yerilim Hattı
erdincırtku < yahoo.com
Standart altındaki hayatlar,
kayrt dışı mı yaşıyorlar?
Geç Gelen
DENİZ BANOĞLU
"Türk'ün aklı sonradan ge-
//r"özdeyişi sanıyorum şu gün-
lerde en isabetli ve yerinde kul-
lanabileceğimiz bir özdeyiş ol-
malı.. Sözde "soykmmın"
90'ıncı yılı nedeniyle Ermeni di-
asporasının Amerika ve Avru-
pa'da başlattığı ve bu ülkelerin
de cansıperane desteklediği
kampanyaya karşı, Türkiye'nin,
resmi, gayrı resmi kurum ve ku-
ruluşlarıyla "nihayet ve niha-
yet" harekete geçmesı, bu an-
lamlı özdeyişimizi anımsatmı-
yor mu sızce?
Neden geç kaldık, neden
sonradan aklımız başımızagel-
di?.. "Aman canım, hadi sen-
de mi" mi dedik, "kendimize
fazla mı güveniyorduk". Ya da
tam tersi, özgüvenimiz mi ek-
sikti? Geçmişte olanlann dün-
ya kamuoyuna yanlış, eksik
yansıtılmasına, ülkemiz ve in-
sanlarına yöneltilen suçlamala-
ra karşı neden hep "savunma-
da" kaldık da, var olan gerçek-
leri ortaya dökmedik?
Bu sorulann bir ya da birkaç
yanıtı olabilir. Ancak kafamız-
daki bu soru işaretlerinin bel-
ki de en iyi açıklamalanndan
birini, banagöre Prof. Dr. Hik-
met Özdemir yaptı. Sivil Top-
lum Kuruluşları Girişimi'nin
geçen günlerde İTÜ Maslak
Yerleşkesi'nde düzenlediği,
"Türk Ermeni llişiklerinde Ta-
rihi Gerçekler" konulu pane-
linde konuşan özdemir, Cum-
huriyet dönemi ve sonrasın-
daki kuşaklann, tarihte olanlar
karşısında, kin ve nefret duy-
gularıyla yetiştirilmediklerini
vurguladı. Insan haklan savu-
nucusu Batılı ülkelerde, ço-
cuklann beyinleri daha eğiti-
min ilk basamaklannda böy-
lesi duygularla yıkanırken,
Cumhuriyet eğitimi bize kin ve
nefreti aşılamamıştı.ı aşıla
Prof. özdemir'in bu gözle-
mi, Ermenilerin "sözde soykı-
nm" konusunda, Türklere yö-
nelik dünden bugüne giderek
kızışan saldınları karşısında,
Türklerin neden suskun kalışı-
nın yanıtını vermiyor mu?
Büyük sürgünden önce, Er-
meni çetelerin Anadolumuzun
doğu yöresinde, yine Prof. öz-
jemir'in belgelere dayanarak
/erdiği bilgiye göre, sadece
1915 yıhnda 220 bin Türk'ü öl-
Jürmesine, 1970-199O'lı yıl-
ardaysa aileleri ve çalışanla-
lyla birlikte toplam 70 diplo-
Tiatımızın ASALA terör örgü-
ünce katledilmesinin hesabı-
iı dünya kamuoyundan sor-
namamızın nedeni başka na-
;ıl açıklanabilir ki?
Ve şimdi geldik sözde soy-
cınmın 90'ıncı yılına... "Zarann
teresinden dönülse kârdır"
ıtasözüne sarılmış durumda,
Dsmanlı arşivlerini açıyoruz,
aenelkurmay Başkanlığı'nın
>elgelere dayanarak Ingilizce
>larak hazırladığı üç cildin iki-
ii Ankara'da piyasaya çıkmak
izere... Ülke içinde ve dışında
>aneller, sempozyumlar dü-
:enleniyor, basında bu konu
snine boyuna ele alınıyor...
demnuniyet verici bir diğer
Uyanış
gelişme de, bir iş nedeniyle kı-
sa süreli olarak bulunduğum
yurtdışında her gün özellikle
takip ettiğim Türk basınından,
orada yerleşik Türk sivil kuru-
luşlarının da bu konuya son
derece duyarlı yaklaştıklanna
tanık olmak. Bu kurumların
aracılığıyla Türk Tarih Kurumu
Ermeni Masası yetkilisi Prof.
Dr. Kemal Çiçek'in Alman-
ya'nın dört kentinde ve belki
daha sonra Brüksel ve Stras-
bourg'da düzenlenen toplan-
tılardaki konuşmalan epey
yankı yapmış. Türk-Ermeni
ilişkilerinde ilk kez Türkiye içe-
ride ve dışanda ciddi şekilde
sesini yükseltiyor. Bu açıdan
bakıldığında, 14 sivil toplum
kuruluşunun işbiriiğiyle dü-
zenlenen ve Prof. Dr. Bülent
Berkarda'nın açış konuşma-
sını yaptığı söz konusu panel,
Emekli Büyükelçi Şükrü Elek-
dağ, Prof. Dr. Hikmet özdemir
ve Alman tarihçi, araştırmacı
Prof. Dr. Erich Feigl'in tarihi
belgelerin desteğiyle yaptıkla-
n konuşmalarla daha da ağır-
lık kazanıyor. 80 milyon nüfus-
lu büyük bir ülkenin, üstelik
haklı olduğu bir konuda bun-
ca yıl neden suskun kaldığına
bir türlü akıl erdiremediğini
vurgulayan Feigl'in açıklama-
larının, ne ilginçtir ki, genelde
önyargılı olmaya hazır ve ko-
şullandınlmış olan Alman katı-
lımcılan ikna etmemiş olduğu-
nu, yine diğer katılımcılardan
öğrenmiş bulunuyoruz.
Ne ki, "Canım soykınmı ka-
bul etsek ne olur" diyebilen ki-
mi aydınlanmız varken, yaban-
cılann bu tavır alışını yadırga-
mamak gerekir.
Hele "aydın olma" vasfını
kimselere bırakmayan (şu ay-
dının tanımlamasını bir öğre-
nebilsek) aydın yazarlarımız-
dan birisinin (köşe yazısında
okuduğumuz üzereJ.
rihçi değilim, tarih bilgim de
yok" diye itiraf edip de, bilgi
edinmek amacıyla Ermeni so-
rununa ilişkin, onlarca kitap-
tan hiç değilse bir ikisinin say-
falannı kanştıracak yerde, gü-
nümüzün popülist yayınların-
dan biri olan "Anneannem" ki-
tabını okuyup ahkâm kesme-
sine ne demeli?
Diyorum ki, keşke bu yaza-
nmız, İTÜ Maslak'taki panele
zahmet edip gelseydi de, sa-
lonun fuayesinde sergilenen,
konunun ehli akademisyen,
tarihçi, araştırmacı ve bilim
adamlarının, sözde Ermeni
soykırımına ilişkin, Türk ger-
çeğini açıklayan onca kitabın-
dan bir ikisini alabilseydi.
Neyse ki, sonuna kadar
haklı olduğumuz bir tarihi ger-
çeği, savunacak değil (çünkü
savunacak bir durumumuz ol-
duğuna inanmıyorum) ama
tüm belgeleriyle ortaya koya-
cak güçte, yetenekte, bilgi ve
donanıma sahip, yürekli ve
gerçek aydınlanmız var. Geç
kaldığımız, geç uyandığımız
bir dünya sorununda umudu-
muz ve yüreğimiz onlann ya-
nındadır.
denizban (u superonline. com
KİM KİME DUM DUMA BEMÇAK behicak <ı turk.net
ÇİZGİLlK KÂMIL MASARACI kamilmasaraci >ı mynet.com
HARBİ SEMİH POROY semihporoyı yahoo.com
HAYAT EPtK TtYATROSU MVSTAFA B! hayatepikfo mynet.com
ÎNTERNETTEN HAFTALIK
HAV-A RAPORUNU Ö&RENDİKTEN
SONRA ÇIKILAN
ĞMR DUASI"
B Ö y L
TARtHTE BUGÜ1V MÜMTAZARIKAN 26 Mavıs wwu: mumtaz-arikan. com
NAPOLEON KRAU
18OS'T£ 8U6ÜN, MAPOLEOM
fJIİLANO KATE&İAli'UbE 7BÇ.
KRAU OU>U. PAHA ÖMC
TO&LUĞU'NUN eCİAjPB SULUKJAKI İ7m.YA'AHAl
K/SMf, AKALAe/HDAKf MÜCADBLE N£
SÜ&BD/B. F&*N£IZ y3M£TiA*İAJE
E f&AUSA T#CJNt GİYEN
NAPOIJECN, BİR y/L SCHJIZA PA İTALyA KJSAU
İLAAJ EDİLîYOeOU. ieOS SONLARtNA DO&-
ZAFBtSj KA2AN/LACAK, ÎTHLYA KJSALLIĞl
181S'e DEĞİK1 FfZANSA'YA SAĞLI KALA-
'. NAPOV/ON'UN AZES/AJ Y£A//LGİ-
SONEA, ıcuzey İTALVA yıue
TOPfZAKLA&HA KATlLACAKTR.
DÜZ ÇÎZGt
ÜMİT ZİLELİ
Yobazın
Demokratik' Hakkıü!
Tarih, 22 Mayıs Pazar 2005... Yer, Ankara Abdi
Ipekçi Parkı...
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne taş çatlasa bin,
Başbakanlık binasına ise bin iki yüz metre uzaklıkta-
ki parkta, harem-selamlık olarak aynlmış, çember
sakallı, çarşaflı, türbanlı 500 kişilik bir grup, sözde öz-
bekistan'daki olayları protesto ediyor. Üzerlerinde
tekbir yazısı bulunan alnı bantlı bebekler kalabalığın
ve bağırtılann şiddetinden korku içinde çığhklar atı-
yor. Kara kalabalık yüzünü Meclis'e ve Çankaya'ya
dönerek slogan atıyor:
- Hilafet elbet kurulacak, zalimlerden hesap
sorulacak... Müslümanlar tek bir ümmettir, on-
lann devleti raşid-i hilafettir...
Nasıl, beğendiniz mi?! Türkiye Cumhuriyeti'nin kal-
binde, ulusal egemenliğin simgesi Meclis'in bumu-
nun dibinde kara bir topluluk, cumhuriyeti yıkmaya
yemin ediyor. Tıpkı, daha dün denilebilecek kadar kı-
sa bir süre önce Sıvas'ta "Cumhuriyet burada ku-
ruldu, burada yıkılacak" diye haykıran ve 37 aydı-
nı diri diri yakan yobazlann artçılan, bu kez Ankara'da
haykırtyor. Peki cumhuriyetin polisi nerede? Uzaklar-
dan gözetliyorü! Anlaşılan hükümet bu gösteriyi "de-
mokratik hak" olarak görüyor! Belli ki polise göste-
ricileri "rahatsız etmemeleri" talimatı verilmiş...
- Siz, kutlama mesajlan çekilmediğine şükre-
dinü!
Işçiye biber gazı ve copi
Tarih, 23 Mayıs Pazartesi... Yer, Seydişehir Alü-
minyumTesisleri...
Işçilerve aileleri, geleceklerini çalan, çoluğunuço-
cuğunu açlığa, yoksulluğa mahkûm eden özelleştir-
meye direniyor. 1500 çalışan kapılara kaynak yapa-
rak kendini fabrikaya kilitliyor. Işçi yakınlan fabrika
önünde protesto gösterisi yapıyor.
Peki, polis ne yapıyor? Konya Emniyet Müdürü ve
şube müdürlerinin yönetiminde 1500 polis, Kon-
ya'dan gelen destekle birlikte 1000 jandarma, işçi-
lerin ve yakınlannın üzerine "huruç harekâtı" dü-
zenliyor. Daha olaylar başlamadan fabrikaya getiri-
len 4 ambulans ve itfaiye ekibi, polisin olayların na-
sıl sonuçlanacağını hesapladığını açıkça gösteriyor.
Tam da hesapladıkları gibi oluyor, 30 işçi ve 23 po-
lis yaralanıyor. Gencecik kadınlar, küçücük çocuklar
yerlerde sürükleniyor. Demek ki hükümet, işçinin di-
renişini "demokratik insan hakkı" olarak değerien-
dirmiyor. Belli ki polis, biber gazı ve copla işçinin, ka-
dınlann, çocuklann üzerine giderken aldığı emri ye-
rine getiriyor. Adalet Bakanı Cemil Çiçek olayları şu
sözcükle yorumluyor:
- Ideolojikü!
Cumhuriyeti yıkmak için çığlık atan kara kalabalı-
ğın yaptığı "demokratik hak", ailesinin geleceğini ko-
rumak için direnen işçinin yaptığı "ideolojik eylem"!..
Türkiye'nin koşar adım götürüldüğü akıbet için baş-
ka yorum yapmaya gerek var mı? "Var" diyenler, iki
gün önce Şam'da yapılan "Uluslararası İş Kadınlan
Forumu"nda Türkiye Başbakanı'nın eşiyle diğer
Müslüman ülkelerin lider eşlerinin fotoğrafına bak-
sın...
- O fotoğraf, nereye götürüldüğümüzü açıkça
anlatıyor!!!
Kastanyetler hazır!
Basının canına okuyan yeni Türk Ceza Yasası son
anda ertelenmişti. Aradan iki ay geçti...
- Ancak değişen hiçbir şey yok!
Yani basın açısından yok! Yoksa vurguncular, hor-
tumcular, soyguncular açısından değişiklik çok! Ay-
nca Maliye Bakanı Kemal Unakıtan açısından da
değişiklikler hayırlı! Zat-ı devletleri, yapılan değişik-
liklersayesindepınlpınltemizlenecek! 1 Haziran'dan
itibaren birileri zil takıp, gerdan kıvınp, bel bükerek
yeni yasayı kutlamaya başlayacak. Bu ülkenin na-
muslu, haysiyetli, yurtsever kalemlerine ise hapisha-
ne yolu görünecek, olmadı hayatta ödeyemeyecek-
leri para cezaları ile karşı karşıya kalacaklar... Iktidar
şakşakçılan, iş takipçileri, işbiriikçiler ne mi yapa-
cak? Yukarıda söyledim ya:
- Kastanyetleri hazır, beklryoriar!!!
Meraklısına not: Kastanyet, Ispanyol dansçılan-
nın kullandığı zile verilen ad. Malum bizim işbiriikçi-
ler alafrangaya yatkındır!
e posta: umrtzilelira gmail.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Şamanlann
ayin sırasında
ruhlan çağır-
mak için çal- 3
dıklan da-
vul... Bir cet-
vel türü. 2/
Tarlalarda se-
lekarşıtaştan
yapılmış
set... îçerisi-
ne çeşitli ka-
tıkJar konula-
rak hazırlanan koku-
lu bir çörek. 3/ "Tüy-
süz şeftafi" de deni- 2
len mey\r
e. 47 En tiz 3
erkek sesi. 5/Ürenin 4
kanda birikmesi so-
nucu ortaya çıkan
hastalık... Halk dı-
linde "abla" anla- 8
mında kullanılan 9
sözcük. 6/Birnota.. Iri yan, güçlüku\'vetli ve er-
keksi kadın. 7/Kısaboylu... Eski Mısır'da güneş
tannsı. 8/ Olağanüstü çekiciliği olan liderlerin
kendisine ve kişiliğine, yandaşlannca yakıştınlan
büyüleyici güç ve yetenek. 9/Itici neden, güdü...
Iskarta mal.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Izmir'in Tire ve ödemiş ilçelerine özgü bir tûr
pide... Ilgi eki. 2/ Yapay reçine vernıği ve tutkalı
üretiminde kullanılan billursu toz... Fas'ın başken-
ti. 3/Espri... Nazileruı politikasında Germen ırkın-
dan kimselere yakıştınlan ad. 4/ Sürüp gitme, uza-
ma. 5/ Başlıca üyesı Fransız yazar Jules Romains
olan ve toplumun ortak bilincini dile getirmeyi
amaçlayan edebiyat akımı. 6/Bir tür deniz taşıma-
cılığı... Reçine. 7/îzmir'in bir ilçesi... Utanç duy-
ma. 8/Gizli yer, köşebucak... îşlenraemiş, ekilme-
miş toprak. 9/Aracı.. Yumuşak hasır şapka.