25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 6 NAYIS 2005 PERŞ-EMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(§ cumhuriyet.com.tr 15 UYCAIRLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt Tarihi kent dokularındaki yenilemeyi ele alan tasarıda "yaşatılarak kullanım " ilkesi benimsendi 'Kentsel döneklik'ten dönüldü B aşbakanlık'tan 1 Maxt2005'teTB- MM'ye iletilen "K.entsel ][)önü- şiim ve Gelişam Kaı ıun Tas:3ınsı", komısyonlardaki görüşmeU ;rde "dci nüşü- me"uğrayarakkısaca "kor uma ve.yaşat- m a " tasansı oldu... Mimarlar Odası'run önerilerini ıie be- nimseyen mületvekillerı. tarihsel nıirasın "dönüşüm'Me değil "sağlı kJaştırn aa" ile korunabileceğini katml etti ler. Bu konudaki iJLk yazımızc la da (24.3.2005) belirttigimiz; "kentsel ı dönü- şümle yasadışılığın planl a affed ileceği- ni" dikkate alan TEiMM komis; /onlan, doğrudan "tarihsel mıirası kurta rmayı" hedefleyen hükümler getirdiler. Benzer şekilde, tarihi yapılar içi n ilk ta- sarıda kullanılan "eskimiş" tanın ıı yerine de yine Mimarlar Odası önerisiru ı benim- seyerek "yıpranmış"ı kullanma^ uygnn gördüler. Tasandaki l>u değişıklüi, tçişle- ri Komisyonu'nun 1 "'.5.2005 tar ihli rapo- runda özetle şöyle açı klandı: "Ta ırih eski- miş sayılamaz; bu verler tam tersine, prestij alanlarıdır. A.maç da es) d yapıla- rın yıpranmalarını n gideriln ıesi- dir..." Işte buna benzer de ğerlendinn eler- le birlikte uygulaır tanın doğrudan "kültür varllklan"! 11 İçermesİ Öne- nsi de benimsenınce, yenitasanr ıınadı "Yıpranan Tarihi i.e Kültün îl Ta- şınmaz Varlıkların Venilenere kKo runması ve Yaşatılariik Kullaı ulma- sı Hakkında Kanun Tıasansı" oldu... HVGABLIKLARIN İ2İNDE-. Kentsel Dönü*üm Tasansf şchucilik ilkelerincten de döoü^- öngörüyoc Kentsel döneklik'yasası Uygulama sadece 'slt'lerdı e... sEEi?5* p Bu tasarının ilk düzcnleme ;den en önemli farkı, daha önce aıdı bile geçme- yen "kentsel sif'lerin, y asada ki uygu- lama alanlarını da artık doğrı adan be- lirlemesi... Böylece "kentse 1 yenile- me" adma sit alanları dı şuute ıki kaçak ya- pılaşma bölgelennde olası ha Jcsız rant dü- zenlemelenne karşı önlenn alu aırken, yıllar- dır "yıpranmaya" terk edile n yasal koru- ma alanlarına sahip çıkılımış oluyor... Bır başka önemli deği:}üd ik, bu yasaya bağlı uygulamalarda da " m< ;vcut koruma kurulları"nın bilimsel dene :tim görevleri- ni sürdürmeleri... Tasanıuın ı İk şeklinde ise "özel koruma kurullan" o luşturmak var- dı ve bu yöntem Mimarlar Odası'nca da "güdümlü kurullar yaraıtî ıbileceği" kay- gısıyla eleştirilmişti... Şin ic li ise Kültür ve Turizm Bakanlığı, bölgc: 1 coruma kurulla Böylece, kentlerin dışında "kırsal kesimlerdeki" tarih- sel yerleşimlerin de kurtanl- ması olanağı doğmuş oluyor. Kaygılar ve çekinceler nnı "yaygınlaştırarak" tasannın uygu lanmasını da kolaylaştıracak... Yine tasarıda düzeltilenler arasında "alan sınırlaması" da var. tlk düzenleme- de, bu uygulama için en az "10 bin m2'lik alan" öngörülürken, yeni tasarıda "sit ala- nı içinde kalmak" yeterli... Benzer şekilde önce sadece "büyükşe- hir belediyeleri" ile diğer "U belediyele- ri"ne bu uygulama için yetki verilirken, son düzenlemede ise "tüm ilçe belediye- leri" ile "il özel idareleri" de kendilerine bağlı sit alanlanndaki koruma ve yaşatma projeleriiçinyasadanyararlanabilecekler... Peki, tasan bütünüyle mü- kemmel mi? Aksayan ya da şimdiden kaygı veren düzen- İemeleri yok mu? Ne yazık ki hâlâ var. Örneğin, bu uygulamalar için, Koruma Yasası'nda da tanımlanan ve sayısız sit alanımızda hâlâ eksik olan "koruma planlan" koşulu, ta- sarının son şekline de -ısrarlarımıza rağ- men- ahnmadı. Oysa, bir sit alanının "bütünü için" ko- ruma planı olmadan, herhangi bir kesimi için hazırlanacak "kentsel yenileme pro- jesi" faydayerine zarar verici "çelişkiler" yaratacaktır. Komisyondakı mılletvekille- ri bu bilimsel kuralı nedense "inatla" göz ardı ettiler. Bir diğer sakınca ise "uygulama alan- lannın saptanması"nda hâlâ çağa aykın davTanılması, "katılımcı yöntemin" dış- lanması. • ÇEKİNCELER GÖZETİLÎNCE... Tarihi dokuların. "kentsel dönüşüm"le korunanıayacağını raporlarımızda ve yazılarımızda belirtmiştik (Cumhuriyet 24.03.2005/altta solda). Çekincelerimizin gözetildiği yeni tasarı yasalaşırsa, kentsel SİT alanlanndaki "yıpranmalara" karşı toplu önlemler alınacak... (yanda, üstte Afyon, altta Mardin sitlerinden görüntüler-fotoğraflar SDK arşivi). Kentin tarihsel bolgelenndeki kurtarma çalışmalan için, bu konuda bilimı gözete- ceküniversiteler, kente sahip çıkanmeslek odalan ve kültürel mirasa duyarlı sivıl ku- ruluşlarla "ortak karar alma" önerimiz de itibar görmedi. Tasarıya göre belediye meclisleri bu alanlan saptayacak; "Bakanlar Kurulu onayı" ile sınırlar kesinleşmiş olacak... Peki, ya bu alanlar yanlış ya da "özel bek- lentiler"le belirlenirse? Yasanın sunacağı kamusal olanakların "demokratik" ka- rarlarla sağlanmasına neden yanaşılmı- yor?.. Ne var ki bu gibı kaygılanmıza rağmen, tarihsel dokuların "yaşatılarak koruna- bilmeleri" yönünde, özellikle "çokhisse- li mülkiyet'Mer, "kamulaştırma" zorluk- lan ve "kaynak" sağlanması gibi konular- da yıllardır "yasa eksikliği"ni ileri süren çoğu belediyeler ve kimi valilikler için ar- tık bu "bahane"ler de bir ölçüde kalkı- yor... Umanz TBMM Genel Kurulu'nda "çe- kincelerimizi" de giderecek önergeler İca- bul edilir. Böylece, geçmişimizi yok oluşa terk eden imar anlayışına artık "dur" di- yecek niyetler için yeni bir yasal dayanak da sağlanmış olur... SERGÎ 21 HA ZtRAN'A DEK EVÎN SANAT GALERlSt'NDE GÖRÜLEBtLtR Nedret Sekban Evin Sanat GalerisVnde Kültür Servisi - Evin Sanat Galerisi, 21 Haziran'a dek Nedret Sekban kişisel resim sergisini ağırhyor. Sanatçı, 'Haz Muhabbetleri' adını verdiği bu sergisinde, bu başlık altındaki son dönem çalışmalannı buluşturuyor sanatseverle. Figürcü ve toplumsal gerçekçi anlatımın temsilcilerinden olan sanatçı, bu sergisinde de 'bir yaşatn gözlemcisi' olarak konulannı yaşamdan seçiyor. Sokakta gördüğü ve göstermek istediği insanlardan, çeşitli rlıınımlarHan heslpnen Haz muhabbetleri II / 2t )04 245^250 cm ruva/yağlıboya. sanatçı, toplumun genellikle görmekte zorlandığı, kolaylıkla damgaladığı kişileri çoğunlukla taşıyor tuvallerine. Sanatçı, "hayat içindeki duruşları ile diğer insan topluluklarından farklı, marjinal, ancak olabildiğince hayatın içinde mücadeleye devam eden bu emekçilerin dirençleri"nden etkileniyor. Sekban, kurguladığı kompozisyonlarda, resim sanatının geleneksel değerlerine eğiliyor. Renk ve teknik yaklaşımıyla insanlann içinde bulunduğu atmosfer ve ruh durumunun da ipuçlannı betimliyor. Görüntüyü, biçim, çizgi ve ışık gölge gibi değerlerle helirtirken, figiir resminHe eğildiği temayı, uygulamayı ön planda tutarak ve bu aşamada resmiyle etkileşim içinde işleme yolunu seçiyor. (0 212 257 76 75) Genç Fotoğrafçılar bu festivalde buluşuyor... Kültür Servisi - ÎFSAK'ın (tstanbul Fotoğraf ve Sınema Amatörleri Derneği), 20 yıldır düzenlediğı •İstanbul Fotoğraf Günleri' bu yıl yerini 'GençFotoğrafçılar Fesrivali' ile 'îs- tanbul Fotoğraf Bienali' ne bırakıyor. Tek yıllarda Genç Fo- toğrafçılar Fesrivali, çift yıllarda ise istanbul Fotoğraf Bien- ali'nin yapılması tasarlandığından 2005 yılı genç fotoğrafçılara aynldı. GençFotoğrafçılar Festivali Düzenleme Kurulu, Semra Çelebi, Kadir İçdem, Pınar Ilkiz, Çetin Kaya, Eüf Küçükbüce'den oluşuyor. 16 Eylül-2 Ekim 2005 tarihleri arasında gerçekleştirilecek etkinükile kuruluş, öncelikle 28 yaş ve altındaki tüm genç fo- toğrafçılara, çalışmalannı sergileme sunma imkânı sağlamayı amaçlıyor. Bu yıl birincisi düzenlenecek olan bu etkinlikte IF- SAK, fotoğraflannı gönderen gençlere konu açısından hiçbir sınırlama getirmiyor. Asıl istenen, bu festıvalle genç fotoğrafçılann neler yapabileceğini görmek ve göstermek... Tüm genç fotoğrafçılann, fotoğraf kulüplerinin ve dernek- lerinin hazır ya da tasanm aşamasındaki çalışmalanyla son haşvuru tarihi olan 31 Temmuz 2005'e dek www.ifiiak.orv.tr adresindeki 'Etkinlik Başvuru Formu'nu doldurarak festi- vale katılmalan mümkün. tFSAX 1. GençFotoğrafçılar Fesrivali Düzenleme Kurulu uygun bulduğu iki sergi ya da gösteriye parasal destekte bu- lunabılecek. (0 212 292 42 01 - 292 18 07) Çok satan aynı adlı romandan uyarlanan 'Kurtlar Imparatorluğu' yann gösterime giriyor siLZ fOminde bozkurt selamı Kültür Servisi - Kapad( )kya'da ^eki mlerinin >irbölümüyapılanveünlü oyunculan fcadrosun- ia banndıran Kurtlar İm paratorluğu, bu cu- na gösterime girerken bi r polisi canlandıran, ilmin başrol oyunculann dan JeaL« Fleno'nun bozkurt selamı' verdiği sahne dilckat çekiyor. Sadece Türkiye'de 100 bin adet sa;tan kitap- an sinemaya uyarlanan K urtlar Irnparatorluğu, : ransa'da başlayıp Kapadı 3k>r a'yafccadîu'uzanan )ir macerayı konu alıyor. I : ilmin öy^küs ünün bir- .ok kahramanı var, Paris .'teki tekstil atölyele- inde çalışan Türk kadınl an, kirli aşlere bulaş- nış Fransız polisleri, üli.ücü maf^ayla ilişkili catiller... Paris'teki Türk mahallı :sinde ciraayetler işle- •en ülkücü Türk mafyası hakkınd^d f ilmle il- gil\ tartışmalar ise uzun zaman önce başlamış, ilgili çevrelerde taıtışılmıştı. Yapımcı Parrice Ledous bir açıklama yaparak "filmdeki ka- nikterlerin MHP ile ilişkisi ol- mıadığını" belirtti. Jean Reno da b'imun nihayetinde kurmaca bir fı İm olduğunun ve gerçek karak- te;rler anlatmak iddiasında olma- dığının altını çizerek "Bu gibi k arakterler, dünyanın her ye- ri nde var. Bu insanlar, tüm top- luımlarda. özellikle de ABD, Al- rrıanya, Fransa gibi sözde gelişmiş ülkelerde var ve bence en önemlisi, böyle çügın insan- ları toplumdan uzaktutmak" dedi. MHP ve ülkücü der- neklerin yaptığı açıklamalarda da, buna benzer aşın davranışlar sergile- yen kişilerin parti ya da hareketle ilişkisi olamayacağı belirtil- di. Geçen hafta fil- min yönetmem Chris Nahon çe- kimler için Türkiye'deyken ülkücü mafya ve fil- min Türkiye yapımcısı ve dağıtımcısı Fatih Of- Chris Nahon'un yönettiği filmin başrolünde Jean Reno yer alıyor. laz tarafından tehdit edildiğini, fılme Türkiye'yi övücü diyaloglar yerleştirmeye zorlandığını ile- ri sürdü. Oflaz ise böyle bir tehdidin kesinlikle söz konusu olmadığını. Türkiye'nin imajı için senaryoya bazı müdahalelerinin olduğunu be- lirtti. Nahon, "Tehdit edildiğimi hissettim ve gerekli değişiklikleri kabul ettim" dedi. Filmin Türkiye dağıtımcısı ve yapımcısı Fa- tih Oflaz ise "İşi bilen insanlar olarak senar- yoya müdahalemiz oldu. Ben sadece tkinci bir Geceyansı Ekspresi olacaksa bu filmin için- de bulunmam' dedim" açıklamasını yaptı. Re- no da "Evet, filmdeki kötü adamlann bazıla- n Türk. Aralarında milliyetçiler de var. Fran- sız filmlerindede böyle. Her fîlmde i\i ve kötünün savaşunı olmah" dedi ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Pepdeye Özlem Duymak... Son günlerde, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü öğrencilerinin bu yıl için hazırladıkları iki oyunu, Çehov'un 'Üç K/zicardeş'ini ve Arthur Miller'ın 'Köprü- den Görünüş'ünü kısa aralıklarla izledikten sonra (bu oyunları, yine Arthur Miller'ın önü- müzdeki günlerde sergilenecek olan 'Bütün Oğullarım' ile birlikte ayrıca değerlendirece- ğim), tuhaf bir mutluluk duydum. Bu, yalnızca oyunlann öğrenci çalışmaları olmakla kalmaV- tan çok öteye geçip profesyonelliğin sınırları- nı zorlamalarından kaynaklanma bir mutluluk değildi. Oyunlardan sonra kendi iç sesime bi- raz daha dikkatle kulak verince, kafamdaki so- ru da tam yanıtını buldu: Oyunlar, Kenter Ti- yatrosu'nda oynanmıştı ve her iki oyunda da tiyatronun perdesi kullanılmıştı. Yani, salona girdiğimizde tiyatro perdesini kapalı bulmuş- tuk; son on dakikanın ve beş dakikanın anons edilmesinden sonra ışıklar kararmaya başla- mış, oyunlarda kullanılan müzik eşliğinde per- de, ağır ağır iki yana açılarak bizi sahnedeki olaylar ve kişilerle baş başa bırakmıştı. Içimdeki tuhaf dediğim mutluluk, son yıllar- da seyrettiğim onca perdesiz oyundan sonra, bir kez daha tiyatronun perdesine kavuşabil- miş olmaktan kaynaklanıyordu! Perdesiz oyunlara, yani seyircinin salona adım atar atmaz kendini sahnenin, dekorların, bazen de oyuncuların karşısında bulduğu oyunlara hiçbir zaman alışamadım. Seyirciyi ti- yatro olayına doğrudan sokmayı da amaçla- dığı ileri sürülen bu tutum, oyun ile ilişki kur- mamı her zaman güçleştirdi. Bu konuda geri kafalılık suçlamasını bile göğüslemeye hazı- rım. Ama bana öyle geliyor ki, perdeyi benzer düşüncelerle kullanmamak, seyircinin tiyatro- ya gelirkenki ruhsal durumunu ve beklentile- rini biraz aşın göz ardı etmekle eşanlamlı. Böyle deyince, şu perdenin işlevi üzerinde sanırım biraz daha durmam gerekiyor. Salona girerken ilk düşündüğüm, yerimi bulmak; ar- dından da oraya yerleşip, kendimi oyunla kar- şılaşmaya hazırlamak. Bu arada, biraz sonra perdenin arkasında göreceklerimi merak et- mekten kaynaklanan o tatlı gerilim de benim için bu hazırlığın çok önemli bir parçası. öte yandan böyle bir hazırlık aşamasını yaşamak, benim için her zaman tiyatro seyretmeyi bü- tün bir günün koşuşturmasından ayrı tutma- nın aracı da olmuştur. Buna karşılık ne zaman salona girer girmez kendimi dekorlarla ve ba- zen de oyuncularla karşı karşıya bulsam, içim- de -yapay da olsa- hemen bir geç kalmışlık duygusu belirir; sanki oyun başlamıştır ve ben de bir an önce yerimi bulup oturmak telaşına kapılmışımdır. Seyirciyi böyle birtelaş atmosferine itmenin, onu tiyatronun atmosferine hemen sokmanın uygun bir aracı olduğuna hiçbir zaman inan- madım. öte yandan kimilerine göre perdesiz rejiler, seyirciye tiyatro açısından bir gerçeklik duygusu aşılamayı da amaçlar. Ben, bu savı da hiçbir zaman inandırıcı ve doğru bulmadım. Her şeyden önce, tiyatroda gerçeklik ve do- ğallık gibi kavramların ağırlıklı olarak bilir bil- mez kullanıldığı kanısındayım. Amaç, bu kav- ramlar aracılığıyla seyirciye oyunu gerçekmiş gibi sergilemek ise, ortada tiyatro değil, fakat bir tiyatro yalanı vardır, çünkü seyirciye bir oyun sunulacağı daha en baştan bildirilmiştir. Buna karşılık tiyatronun amacı, sahnesinde dünyayı yorumlamak ise eğer, o zaman yine tiyatronun bunu kendi araçlanyla yapacağı ke- sindir. önce bir perdeyle karşılaşmak, bende hiç- bir zaman perde açıldığında gerçeklerte ilinti- siz bir şeyler göreceğim beklentisini uyandır- madı. Tam tersine, satona girdiğimde perde- nin henüz kapalı olmasını her zaman tiyatro sa- natı açısından gerçekliğe bakmanın olmazsa olmaz bir ritüeli saydım. Böyle bir ritüel, bana hep kendimi böyle bir bakışa daha iyi hazırla- ma olanağını kazandırdı. Evet, kim ne derse desin, perdeli tiyatroyu daha gerçekçi buluyorum... e-posta: ahmetcemal" superonline.com acem20(Vı hotmail.com 100. doğum yılında Atilla Jozsef • Kültür Servisi - Macaristan'ın dünyaca tanınmış şairi Atilla Jozsef, doğumunun yüzüncüyıTûîdâistâhburda düzenlenecek bır etkinlikle anılacak. Makina Mühendisleri Odası îstanbul Şubesi'nde cuma günü saat 18.00'de düzenlenecek '100. Doğum Yılında Atilla Jozsef başlıklı etkinliğe konuşmacı olarak Kemal Özer, Turgay Fişekçi, Müslim Çelik katılıyor. Şürlerinde toplumsal sorunlann yam sıra bireysel çelişkileri başanyla sergileyen yazann Macar şiiri üzerindeki etkisi günümüze kadar belirleyici olmuştur. Dilimize çevnlen şiirleri Kemal Özer tarafından hazırlanan 'Temiz Yürekle' başlıklı kitap altında yayımlandı. BUGÜN • BABYLON'da 21.30'da Mercan Dede konseri. (0 212 292 73 68) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ nde 18.00'de Sarkis Sergisi kapsammda Bernard Stiegler'den 'Doğudan Sapmış BatıVAvrupa Başkenti İstanbul' konulu söyleşı. (0 212 252 35 00) • YAPI KREDÎ SERMET ÇİFTER SALONX T "nda 18.30'daLevent Çalıkoğlu'nun yöneteceği, Serkan Özkaya ile Borga Kantürk'ün konuşmacı olarak katılacağı 'Sanat Dünyamız' söyleşisi. (0 212 252 47 00) • OSMANLI BANK\SI MÜZESt'nde 19.30'da Kaya Özkaracayla 'fılm okuması'. (0 212 334 22 70)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle