Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 6 NAYIS 2005 PERŞ-EMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(§ cumhuriyet.com.tr 15
UYCAIRLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt
Tarihi kent dokularındaki yenilemeyi ele alan tasarıda "yaşatılarak kullanım " ilkesi benimsendi
'Kentsel döneklik'ten dönüldü
B
aşbakanlık'tan 1 Maxt2005'teTB-
MM'ye iletilen "K.entsel ][)önü-
şiim ve Gelişam Kaı ıun Tas:3ınsı",
komısyonlardaki görüşmeU ;rde "dci nüşü-
me"uğrayarakkısaca "kor uma ve.yaşat-
m a " tasansı oldu...
Mimarlar Odası'run önerilerini ıie be-
nimseyen mületvekillerı. tarihsel nıirasın
"dönüşüm'Me değil "sağlı kJaştırn aa" ile
korunabileceğini katml etti ler.
Bu konudaki iJLk yazımızc la da
(24.3.2005) belirttigimiz; "kentsel ı dönü-
şümle yasadışılığın planl a affed ileceği-
ni" dikkate alan TEiMM komis; /onlan,
doğrudan "tarihsel mıirası kurta rmayı"
hedefleyen hükümler getirdiler.
Benzer şekilde, tarihi yapılar içi n ilk ta-
sarıda kullanılan "eskimiş" tanın ıı yerine
de yine Mimarlar Odası önerisiru ı benim-
seyerek "yıpranmış"ı kullanma^ uygnn
gördüler. Tasandaki l>u değişıklüi, tçişle-
ri Komisyonu'nun 1 "'.5.2005 tar ihli rapo-
runda özetle şöyle açı klandı: "Ta ırih eski-
miş sayılamaz; bu verler tam tersine,
prestij alanlarıdır. A.maç da es) d yapıla-
rın yıpranmalarını n gideriln ıesi-
dir..."
Işte buna benzer de ğerlendinn eler-
le birlikte uygulaır tanın doğrudan
"kültür varllklan"! 11 İçermesİ Öne-
nsi de benimsenınce, yenitasanr ıınadı
"Yıpranan Tarihi i.e Kültün îl Ta-
şınmaz Varlıkların Venilenere kKo
runması ve Yaşatılariik Kullaı ulma-
sı Hakkında Kanun Tıasansı" oldu...
HVGABLIKLARIN İ2İNDE-.
Kentsel Dönü*üm Tasansf şchucilik ilkelerincten de döoü^- öngörüyoc
Kentsel döneklik'yasası
Uygulama sadece 'slt'lerdı e... sEEi?5* p
Bu tasarının ilk düzcnleme ;den en
önemli farkı, daha önce aıdı bile geçme-
yen "kentsel sif'lerin, y asada ki uygu-
lama alanlarını da artık doğrı adan be-
lirlemesi... Böylece "kentse 1 yenile-
me" adma sit alanları dı şuute ıki kaçak ya-
pılaşma bölgelennde olası ha Jcsız rant dü-
zenlemelenne karşı önlenn alu aırken, yıllar-
dır "yıpranmaya" terk edile n yasal koru-
ma alanlarına sahip çıkılımış oluyor...
Bır başka önemli deği:}üd ik, bu yasaya
bağlı uygulamalarda da " m< ;vcut koruma
kurulları"nın bilimsel dene :tim görevleri-
ni sürdürmeleri... Tasanıuın ı İk şeklinde ise
"özel koruma kurullan" o luşturmak var-
dı ve bu yöntem Mimarlar Odası'nca da
"güdümlü kurullar yaraıtî ıbileceği" kay-
gısıyla eleştirilmişti... Şin ic li ise Kültür ve
Turizm Bakanlığı, bölgc: 1 coruma kurulla
Böylece, kentlerin dışında
"kırsal kesimlerdeki" tarih-
sel yerleşimlerin de kurtanl-
ması olanağı doğmuş oluyor.
Kaygılar ve çekinceler
nnı "yaygınlaştırarak" tasannın uygu
lanmasını da kolaylaştıracak...
Yine tasarıda düzeltilenler arasında
"alan sınırlaması" da var. tlk düzenleme-
de, bu uygulama için en az "10 bin m2'lik
alan" öngörülürken, yeni tasarıda "sit ala-
nı içinde kalmak" yeterli...
Benzer şekilde önce sadece "büyükşe-
hir belediyeleri" ile diğer "U belediyele-
ri"ne bu uygulama için yetki verilirken,
son düzenlemede ise "tüm ilçe belediye-
leri" ile "il özel idareleri" de kendilerine
bağlı sit alanlanndaki koruma ve yaşatma
projeleriiçinyasadanyararlanabilecekler...
Peki, tasan bütünüyle mü-
kemmel mi? Aksayan ya da
şimdiden kaygı veren düzen-
İemeleri yok mu?
Ne yazık ki hâlâ var.
Örneğin, bu uygulamalar
için, Koruma Yasası'nda da
tanımlanan ve sayısız sit alanımızda hâlâ
eksik olan "koruma planlan" koşulu, ta-
sarının son şekline de -ısrarlarımıza rağ-
men- ahnmadı.
Oysa, bir sit alanının "bütünü için" ko-
ruma planı olmadan, herhangi bir kesimi
için hazırlanacak "kentsel yenileme pro-
jesi" faydayerine zarar verici "çelişkiler"
yaratacaktır. Komisyondakı mılletvekille-
ri bu bilimsel kuralı nedense "inatla" göz
ardı ettiler.
Bir diğer sakınca ise "uygulama alan-
lannın saptanması"nda hâlâ çağa aykın
davTanılması, "katılımcı yöntemin" dış-
lanması.
• ÇEKİNCELER GÖZETİLÎNCE...
Tarihi dokuların. "kentsel
dönüşüm"le korunanıayacağını
raporlarımızda ve yazılarımızda
belirtmiştik (Cumhuriyet
24.03.2005/altta solda).
Çekincelerimizin gözetildiği yeni
tasarı yasalaşırsa, kentsel SİT
alanlanndaki "yıpranmalara" karşı
toplu önlemler alınacak... (yanda,
üstte Afyon, altta Mardin sitlerinden
görüntüler-fotoğraflar SDK arşivi).
Kentin tarihsel bolgelenndeki kurtarma
çalışmalan için, bu konuda bilimı gözete-
ceküniversiteler, kente sahip çıkanmeslek
odalan ve kültürel mirasa duyarlı sivıl ku-
ruluşlarla "ortak karar alma" önerimiz
de itibar görmedi.
Tasarıya göre belediye meclisleri bu
alanlan saptayacak; "Bakanlar Kurulu
onayı" ile sınırlar kesinleşmiş olacak...
Peki, ya bu alanlar yanlış ya da "özel bek-
lentiler"le belirlenirse? Yasanın sunacağı
kamusal olanakların "demokratik" ka-
rarlarla sağlanmasına neden yanaşılmı-
yor?..
Ne var ki bu gibı kaygılanmıza rağmen,
tarihsel dokuların "yaşatılarak koruna-
bilmeleri" yönünde, özellikle "çokhisse-
li mülkiyet'Mer, "kamulaştırma" zorluk-
lan ve "kaynak" sağlanması gibi konular-
da yıllardır "yasa eksikliği"ni ileri süren
çoğu belediyeler ve kimi valilikler için ar-
tık bu "bahane"ler de bir ölçüde kalkı-
yor...
Umanz TBMM Genel Kurulu'nda "çe-
kincelerimizi" de giderecek önergeler İca-
bul edilir. Böylece, geçmişimizi yok oluşa
terk eden imar anlayışına artık "dur" di-
yecek niyetler için yeni bir yasal dayanak
da sağlanmış olur...
SERGÎ 21 HA ZtRAN'A DEK EVÎN SANAT GALERlSt'NDE GÖRÜLEBtLtR
Nedret Sekban Evin Sanat GalerisVnde
Kültür Servisi - Evin Sanat
Galerisi, 21 Haziran'a dek
Nedret Sekban kişisel resim
sergisini ağırhyor. Sanatçı,
'Haz Muhabbetleri' adını
verdiği bu sergisinde, bu
başlık altındaki son dönem
çalışmalannı buluşturuyor
sanatseverle. Figürcü ve
toplumsal gerçekçi anlatımın
temsilcilerinden olan sanatçı,
bu sergisinde de 'bir yaşatn
gözlemcisi' olarak
konulannı yaşamdan seçiyor.
Sokakta gördüğü ve
göstermek istediği
insanlardan, çeşitli
rlıınımlarHan heslpnen
Haz muhabbetleri II / 2t )04 245^250 cm ruva/yağlıboya.
sanatçı, toplumun genellikle
görmekte zorlandığı,
kolaylıkla damgaladığı
kişileri çoğunlukla taşıyor
tuvallerine. Sanatçı, "hayat
içindeki duruşları ile diğer
insan topluluklarından
farklı, marjinal, ancak
olabildiğince hayatın içinde
mücadeleye devam eden bu
emekçilerin
dirençleri"nden etkileniyor.
Sekban, kurguladığı
kompozisyonlarda, resim
sanatının geleneksel
değerlerine eğiliyor. Renk ve
teknik yaklaşımıyla
insanlann içinde bulunduğu
atmosfer ve ruh durumunun
da ipuçlannı betimliyor.
Görüntüyü, biçim, çizgi ve
ışık gölge gibi değerlerle
helirtirken, figiir resminHe
eğildiği temayı, uygulamayı
ön planda tutarak ve bu
aşamada resmiyle etkileşim
içinde işleme yolunu seçiyor.
(0 212 257 76 75)
Genç Fotoğrafçılar bu
festivalde buluşuyor...
Kültür Servisi - ÎFSAK'ın (tstanbul Fotoğraf ve Sınema
Amatörleri Derneği), 20 yıldır düzenlediğı •İstanbul Fotoğraf
Günleri' bu yıl yerini 'GençFotoğrafçılar Fesrivali' ile 'îs-
tanbul Fotoğraf Bienali' ne bırakıyor. Tek yıllarda Genç Fo-
toğrafçılar Fesrivali, çift yıllarda ise istanbul Fotoğraf Bien-
ali'nin yapılması tasarlandığından 2005 yılı genç
fotoğrafçılara aynldı. GençFotoğrafçılar Festivali Düzenleme
Kurulu, Semra Çelebi, Kadir İçdem, Pınar Ilkiz, Çetin
Kaya, Eüf Küçükbüce'den oluşuyor.
16 Eylül-2 Ekim 2005 tarihleri arasında gerçekleştirilecek
etkinükile kuruluş, öncelikle 28 yaş ve altındaki tüm genç fo-
toğrafçılara, çalışmalannı sergileme sunma imkânı sağlamayı
amaçlıyor. Bu yıl birincisi düzenlenecek olan bu etkinlikte IF-
SAK, fotoğraflannı gönderen gençlere konu açısından hiçbir
sınırlama getirmiyor. Asıl istenen, bu festıvalle genç
fotoğrafçılann neler yapabileceğini görmek ve göstermek...
Tüm genç fotoğrafçılann, fotoğraf kulüplerinin ve dernek-
lerinin hazır ya da tasanm aşamasındaki çalışmalanyla son
haşvuru tarihi olan 31 Temmuz 2005'e dek www.ifiiak.orv.tr
adresindeki 'Etkinlik Başvuru Formu'nu doldurarak festi-
vale katılmalan mümkün.
tFSAX 1. GençFotoğrafçılar Fesrivali Düzenleme Kurulu
uygun bulduğu iki sergi ya da gösteriye parasal destekte bu-
lunabılecek. (0 212 292 42 01 - 292 18 07)
Çok satan aynı adlı romandan uyarlanan 'Kurtlar Imparatorluğu' yann gösterime giriyor
siLZ fOminde bozkurt selamı
Kültür Servisi - Kapad( )kya'da ^eki mlerinin
>irbölümüyapılanveünlü oyunculan fcadrosun-
ia banndıran Kurtlar İm paratorluğu, bu cu-
na gösterime girerken bi r polisi canlandıran,
ilmin başrol oyunculann dan JeaL« Fleno'nun
bozkurt selamı' verdiği sahne dilckat çekiyor.
Sadece Türkiye'de 100 bin adet sa;tan kitap-
an sinemaya uyarlanan K urtlar Irnparatorluğu,
:
ransa'da başlayıp Kapadı 3k>r
a'yafccadîu'uzanan
)ir macerayı konu alıyor. I
:
ilmin öy^küs ünün bir-
.ok kahramanı var, Paris .'teki tekstil atölyele-
inde çalışan Türk kadınl an, kirli aşlere bulaş-
nış Fransız polisleri, üli.ücü maf^ayla ilişkili
catiller...
Paris'teki Türk mahallı :sinde ciraayetler işle-
•en ülkücü Türk mafyası hakkınd^d f ilmle il-
gil\ tartışmalar ise uzun zaman
önce başlamış, ilgili çevrelerde
taıtışılmıştı.
Yapımcı Parrice Ledous bir
açıklama yaparak "filmdeki ka-
nikterlerin MHP ile ilişkisi ol-
mıadığını" belirtti. Jean Reno da
b'imun nihayetinde kurmaca bir
fı İm olduğunun ve gerçek karak-
te;rler anlatmak iddiasında olma-
dığının altını çizerek "Bu gibi
k arakterler, dünyanın her ye-
ri nde var. Bu insanlar, tüm top-
luımlarda. özellikle de ABD, Al-
rrıanya, Fransa gibi sözde gelişmiş ülkelerde
var ve bence en önemlisi, böyle çügın insan-
ları toplumdan
uzaktutmak" dedi.
MHP ve ülkücü der-
neklerin yaptığı
açıklamalarda da,
buna benzer aşın
davranışlar sergile-
yen kişilerin parti ya
da hareketle ilişkisi
olamayacağı belirtil-
di.
Geçen hafta fil-
min yönetmem
Chris Nahon çe-
kimler için Türkiye'deyken ülkücü mafya ve fil-
min Türkiye yapımcısı ve dağıtımcısı Fatih Of-
Chris Nahon'un yönettiği filmin
başrolünde Jean Reno yer alıyor.
laz tarafından tehdit edildiğini, fılme Türkiye'yi
övücü diyaloglar yerleştirmeye zorlandığını ile-
ri sürdü. Oflaz ise böyle bir tehdidin kesinlikle
söz konusu olmadığını. Türkiye'nin imajı için
senaryoya bazı müdahalelerinin olduğunu be-
lirtti. Nahon, "Tehdit edildiğimi hissettim ve
gerekli değişiklikleri kabul ettim" dedi.
Filmin Türkiye dağıtımcısı ve yapımcısı Fa-
tih Oflaz ise "İşi bilen insanlar olarak senar-
yoya müdahalemiz oldu. Ben sadece tkinci
bir Geceyansı Ekspresi olacaksa bu filmin için-
de bulunmam' dedim" açıklamasını yaptı. Re-
no da "Evet, filmdeki kötü adamlann bazıla-
n Türk. Aralarında milliyetçiler de var. Fran-
sız filmlerindede böyle. Her fîlmde i\i ve
kötünün savaşunı olmah" dedi
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Pepdeye Özlem
Duymak...
Son günlerde, İstanbul Üniversitesi Devlet
Konservatuvarı Tiyatro Bölümü öğrencilerinin
bu yıl için hazırladıkları iki oyunu, Çehov'un
'Üç K/zicardeş'ini ve Arthur Miller'ın 'Köprü-
den Görünüş'ünü kısa aralıklarla izledikten
sonra (bu oyunları, yine Arthur Miller'ın önü-
müzdeki günlerde sergilenecek olan 'Bütün
Oğullarım' ile birlikte ayrıca değerlendirece-
ğim), tuhaf bir mutluluk duydum. Bu, yalnızca
oyunlann öğrenci çalışmaları olmakla kalmaV-
tan çok öteye geçip profesyonelliğin sınırları-
nı zorlamalarından kaynaklanma bir mutluluk
değildi. Oyunlardan sonra kendi iç sesime bi-
raz daha dikkatle kulak verince, kafamdaki so-
ru da tam yanıtını buldu: Oyunlar, Kenter Ti-
yatrosu'nda oynanmıştı ve her iki oyunda da
tiyatronun perdesi kullanılmıştı. Yani, salona
girdiğimizde tiyatro perdesini kapalı bulmuş-
tuk; son on dakikanın ve beş dakikanın anons
edilmesinden sonra ışıklar kararmaya başla-
mış, oyunlarda kullanılan müzik eşliğinde per-
de, ağır ağır iki yana açılarak bizi sahnedeki
olaylar ve kişilerle baş başa bırakmıştı.
Içimdeki tuhaf dediğim mutluluk, son yıllar-
da seyrettiğim onca perdesiz oyundan sonra,
bir kez daha tiyatronun perdesine kavuşabil-
miş olmaktan kaynaklanıyordu!
Perdesiz oyunlara, yani seyircinin salona
adım atar atmaz kendini sahnenin, dekorların,
bazen de oyuncuların karşısında bulduğu
oyunlara hiçbir zaman alışamadım. Seyirciyi ti-
yatro olayına doğrudan sokmayı da amaçla-
dığı ileri sürülen bu tutum, oyun ile ilişki kur-
mamı her zaman güçleştirdi. Bu konuda geri
kafalılık suçlamasını bile göğüslemeye hazı-
rım. Ama bana öyle geliyor ki, perdeyi benzer
düşüncelerle kullanmamak, seyircinin tiyatro-
ya gelirkenki ruhsal durumunu ve beklentile-
rini biraz aşın göz ardı etmekle eşanlamlı.
Böyle deyince, şu perdenin işlevi üzerinde
sanırım biraz daha durmam gerekiyor. Salona
girerken ilk düşündüğüm, yerimi bulmak; ar-
dından da oraya yerleşip, kendimi oyunla kar-
şılaşmaya hazırlamak. Bu arada, biraz sonra
perdenin arkasında göreceklerimi merak et-
mekten kaynaklanan o tatlı gerilim de benim
için bu hazırlığın çok önemli bir parçası. öte
yandan böyle bir hazırlık aşamasını yaşamak,
benim için her zaman tiyatro seyretmeyi bü-
tün bir günün koşuşturmasından ayrı tutma-
nın aracı da olmuştur. Buna karşılık ne zaman
salona girer girmez kendimi dekorlarla ve ba-
zen de oyuncularla karşı karşıya bulsam, içim-
de -yapay da olsa- hemen bir geç kalmışlık
duygusu belirir; sanki oyun başlamıştır ve ben
de bir an önce yerimi bulup oturmak telaşına
kapılmışımdır.
Seyirciyi böyle birtelaş atmosferine itmenin,
onu tiyatronun atmosferine hemen sokmanın
uygun bir aracı olduğuna hiçbir zaman inan-
madım. öte yandan kimilerine göre perdesiz
rejiler, seyirciye tiyatro açısından bir gerçeklik
duygusu aşılamayı da amaçlar.
Ben, bu savı da hiçbir zaman inandırıcı ve
doğru bulmadım.
Her şeyden önce, tiyatroda gerçeklik ve do-
ğallık gibi kavramların ağırlıklı olarak bilir bil-
mez kullanıldığı kanısındayım. Amaç, bu kav-
ramlar aracılığıyla seyirciye oyunu gerçekmiş
gibi sergilemek ise, ortada tiyatro değil, fakat
bir tiyatro yalanı vardır, çünkü seyirciye bir
oyun sunulacağı daha en baştan bildirilmiştir.
Buna karşılık tiyatronun amacı, sahnesinde
dünyayı yorumlamak ise eğer, o zaman yine
tiyatronun bunu kendi araçlanyla yapacağı ke-
sindir.
önce bir perdeyle karşılaşmak, bende hiç-
bir zaman perde açıldığında gerçeklerte ilinti-
siz bir şeyler göreceğim beklentisini uyandır-
madı. Tam tersine, satona girdiğimde perde-
nin henüz kapalı olmasını her zaman tiyatro sa-
natı açısından gerçekliğe bakmanın olmazsa
olmaz bir ritüeli saydım. Böyle bir ritüel, bana
hep kendimi böyle bir bakışa daha iyi hazırla-
ma olanağını kazandırdı.
Evet, kim ne derse desin, perdeli tiyatroyu
daha gerçekçi buluyorum...
e-posta: ahmetcemal" superonline.com
acem20(Vı hotmail.com
100. doğum yılında Atilla Jozsef
• Kültür Servisi - Macaristan'ın dünyaca
tanınmış şairi Atilla Jozsef, doğumunun
yüzüncüyıTûîdâistâhburda düzenlenecek bır
etkinlikle anılacak. Makina Mühendisleri
Odası îstanbul Şubesi'nde cuma günü saat
18.00'de düzenlenecek '100. Doğum Yılında
Atilla Jozsef başlıklı etkinliğe konuşmacı
olarak Kemal Özer, Turgay Fişekçi, Müslim
Çelik katılıyor. Şürlerinde toplumsal
sorunlann yam sıra bireysel çelişkileri
başanyla sergileyen yazann Macar şiiri
üzerindeki etkisi günümüze kadar belirleyici
olmuştur. Dilimize çevnlen şiirleri Kemal
Özer tarafından hazırlanan 'Temiz Yürekle'
başlıklı kitap altında yayımlandı.
BUGÜN
• BABYLON'da 21.30'da Mercan Dede
konseri. (0 212 292 73 68)
• AKBANK KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ nde 18.00'de Sarkis Sergisi
kapsammda Bernard Stiegler'den 'Doğudan
Sapmış BatıVAvrupa Başkenti İstanbul'
konulu söyleşı. (0 212 252 35 00)
• YAPI KREDÎ SERMET ÇİFTER
SALONX
T
"nda 18.30'daLevent
Çalıkoğlu'nun yöneteceği, Serkan Özkaya
ile Borga Kantürk'ün konuşmacı olarak
katılacağı 'Sanat Dünyamız' söyleşisi.
(0 212 252 47 00)
• OSMANLI BANK\SI MÜZESt'nde
19.30'da Kaya Özkaracayla 'fılm
okuması'. (0 212 334 22 70)