Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 MAYIS 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kulturfo cumhuriyet.com.tr 15
ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU
Prag'damüziklebuluşma
G
eçen hafta müziğin başkent-
lerinden birinde, Prag'day-
dım. Prag Bahar Festivali
henüz başlamıştı. Ancak Prag'da kon-
ser, opera yakalamak ıçin festivali
beklemeye gerek yok. Her gece ken-
tin bırkaç salonunda birden rvitelikli
sanatçılann sunduğu etkinlikler yer
alıyor. Aynca gün boyu sayısız kili-
se. enstitü, müze, soylulardan kalma
konut, hep konser mekânı olarak kul-
lanılıyor. Büyük orkestra yapıtlannın
küçük topluluklar ıçın düzenlemele-
ri, oda müzıği, korolar, profesyonel
sanatçılar. yetenekli öğrenciler, her
çeşit topluluk sürekli etkinliklerin
içinde. Prag kentinin nüfusu bir mil-
yon iki \üz bin. Belkı bır o kadar ki-
şi de kenti ziyaret eden turistler.
Prag'a giden turistlerin tümü mutla-
ka Don Giovanni'nin kukla tiyatro-
sunu ve kilıse içi konserlerini ya da
bir operayı izliyor. Belediye Tiyatro-
evi'nde, Ulusal Tiyatro'nun salonla-
nnda, Operaevi'nde ve nice ünlü
konser salonunda en az bır etkinlik
yakalamaya çalışıyor ziyaretçiler.
Aslında bunlann çoğu turistlere ses-
lenen 'fast food1
(hızlı yemek) rürün-
deki kolay anlaşılır. albenili dinletı-
ler. Mozart'ın Don Giovanni'yi yaz-
dığı kent olarak onun yazıldığı me-
kân, Mozart'ın oturduğu Bertramka
villası bir müze haline gelmiş.
Ilk ulusal Çek bestecısi ilan edı-
len Smetana'nın 'Vatanım' baş-
hklı senfonik şiirler dizisinden
'Vltava'yı her an kulağınızda du-
yuyorsunuz. Vltava, ülkeyi baş-
tan başa kuşatan nehır. Bu senfo-
nik şiir hem coğrafi betimselliği,
hem de ulusal renkleri çizmesiy-
le kendı türüne güzel bir örnektir.
Aynca Avrupa'da 19. yüzyıl so-
nunda başlayan ulusçu akımın ön-
cüsüdür. Flüt ve klarnetin sesi sı-
cak ve soğuk su kaynağını simge-
leyerek nehrin ormandan doguşu-
nu yansıtır. Sonra da ülkesinin
topraklannda gezdirir Smetana
bu nehri. Kımi yerde bir köy dü-
ğünü yaşanır, kimi yerde hüzün-
lü bir ağıt vardır, kimı yerde fırtı-
na, kımi yerde sıcacık güneş ışın-
lan. Prag'ı dolaşırken Vltava'nın
üstündeki köprülerden gelip geç-
tikçe bu duyarlılık içinde olma-
mak elde mı? Nehrin tam göbeği-
ne yapılmış Smetana Müzesi 'nde
bestecının Petrof marka piyano-
Nymann'ın Adam ve Çocuk: Dada operasında James Clark ve Karolina Berkova.
raghların Mozart, Smetana ve Dvorak gibi orada yaşamış bestecilere sahip
çıknıaları, müzeler oluşturup adlanna konserler düzenlemeleh bize örnek olmalı
diye düşünüyorum. Özellikle de Cemal Reşit Rey Konser Salonu 'nun yönetimine.
Bu salon adını taşıdığı bestecinin çoksesli, dünyaya geniş pencereler açan
ilkelehne kesinlikle bağlı kalmalı, onun müzesini oluşturmah, onun ve
meslektaşlannın yapıtlannı açılış ve kuilama konserlerinde seslendirmeli.
Dünyanın en güzel salonlanndan biri, kentimizin de kalbi olmalı.
sundan başka hemen hiçbir özel
eşyası olmasa da panolara asılmış
mektuplar, nota el yazmaları,
program notlan size bir arşivde
olduğunuz duygusunu veriyor.
Aynı şey onun orkestrasında vi-
yolacı olarak çalan ve sonradan
damadı olan ünlü Çek besteci An-
tonin Dvorak için geçerli. Onun
müzesini bulmak için kentin mer-
kezinden biraz uzaklaşıyorsunuz.
Nefis bir bahçe, son derece ba-
kımlı bir villa, önünde güzel bir
heykel. içinde yalnız viyolası, pi-
yanosu, frakı ve panolara asılmış
resim ve belgelerle yaşamöyküsü
yer alıyor. Iki katlı villayı biryan-
dan da Dvorak müzıği dinleyerek
geziyorsunuz.
Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'na çağrı
Praglılann Mozart, Smetana ve
Dvorak gibi orada yaşamış besteci-
lere sahip çıkmaları, müzeler oluş-
turup adlanna konserler düzenle-
meleri çok başanlı. Bıraz kendımi-
ze ders çıkartmaya da çalıştım bun-
lardan. Istanbul'un bestecıleri ne
kadar sahipsiz diye yakındım. Ce-
mal Reşit Rey Salonu kuruldu ku-
rulalı bu besteciye ne kadar sahip
çıktı? Özel eşyalan her gün bir bır
yitip gitmekte. Notalarının özgün
el yazılan Filarmoni Derneği'nde
sanıyoruz. Oysa kimi yıtık bıldiği-
mız sayfalar başka bir şeyin içınden
çıkıyor, kimi var sandıklanmız ye-
rinde bulunmuyor. Mektupları,
dostlanna yazdığı kutlama kartları,
kitaplan, diplomalan sahaflarda or-
taya çıkıyor. Piyanosu ise hâlâ De-
rishow'un elinde dunıyor. O pıya-
no ki üstünde çağın nice ünlüsünün
parmaklan dolaşmış, bir tarihe ta-
nık olmuş. Eğer Istanbul'un bu çok
özel bestecısi, çağdaş müzığımızin
bir numaralı öncüsü Cemal Reşit
Rey'e biraz daha sahip çıkmazsak
elimizde kalan son özgün belgeler
de artık yitip gidecek. Şimdi salo-
nun yeni gelen yönetmeni Yalçın
Çetinkaya'ya sesleniyorum: Bu
salon adını taşıdığı bestecinin çok-
sesli, dünyaya geniş pencereler
açan ilkelerine kesinlikle bağlı kal-
mah, onun müzesini oluşrurmah,
onun ve meslektaşlannın yapıtlan-
nı açılış ve kutlama konserlerinde
seslendirmeli. Dünyanın en güzel
salonlanndan biri, kentimizin de
kalbi olmalı. Yeni yönetmeni kut-
larken bu dileklerimi de nice klasik
müziksever adına dile getiriyorum.
Nyman'dan Dadaist bir
üçleme
Mozart'ın Prag için bestelediği
Don Giovanni operası ilk kez
1787'de yörenin en eski salonu olan
Estate Theaterda sahnelenmiş.
Mücevher görünümündeki bu tari-
hi dekorun locasında bir 21. yüzyıl
operası izlemek benim için son de-
rece ilginçtı. Nymann'ın 'Adam,
Çocuk: Dada' adlı minimalist üç-
lemesi. Ingilız besteci MichaelNy-
man (1944) günümüzün minimal
müziğine yön verenlerden. 100 da-
kikalık bu oda operası 1945 Lond-
rası'nda geçiyor. Dadaist sanatçı
Schvvitters'in yaşamından birkesi-
ti üç kişi oynuyor. Sıradan insarun
minimal yaşamındaki değerler Da-
daist anlatımda tiyatroya yansımış.
Müzik ise Stravinski'nin inceltil-
miş dokusuyla Britten'ın opera di-
lini birleştiriyor. Yirminci yüzyıl
başındaki uyumsuzluk ortadan
kalkmış. çalgılar insan sesiyle kar-
şılıklı bır anlaşma imzalamışlar,
seslerin rümü uyum içinde. Çağın
ekonomi ilkesine uyarak sekiz-do-
kuz çalgıdan oluşan toplulukta ba-
zen bır kışı üç dört çalgıyı çalıyor.
Dekordakı minimalist doku ışık
oyunlanyla zenginleşmiş. Hazin bir
marş, neşeli bir tango, klarnetin caz
renkleri, soluk almadan şarkı söy-
leyen solistler ve unuttuğumuz ar-
yalar... Michael Hastings"ın libret-
tosu üstüne yazılan yapıt 2003'te
tamamlanmtş, ilk kez Karlsruhe'de
sahnelenmiş. Agon Orkestrası'nı
Peter Kofron yönetiyordu. Günü-
müz sanatının taze soluğunu duy-
mak keyıflıydi doğrusu.
www.evinilyasoglu.com
27-30 MAYIS TARlHLERl ARASINDA
tstanbuVda
Mozart tınıları
Kültür Servisi - Ülker'in
sponsorlugunda Hakan Er-
doğan Productions tarafın-
ra'da bulunan ve dünyanın en
saygın müzik okullanndan
biri sayılan The Yehudi Me-
dan düzenlenen 'IV. Mo- nuhin Sclıuul'u leııısileıı
zart Günleri', 27-30 Mayıs
tarihleri arasında pek çok
usta Mozart yorumcusunu
Istanbullu müzikseverlerle
buluşturacak.
Dört gün sürecek olan TV.
Ülker Mozart Günleri' bu
yıl Tarih Vakfı Tarihi Darpha-
ne Binalan Çarkhane Salonu
ve Boğaziçi Üniversitesi AI-
bert Long Salonu'nda yapıla-
cak. Festıvalin bu yılki oda
müziği topluluğu Rusya'dan
Ensemble of Soloists 'Her-
mitage'. Klasik müzik me-
raklılannın yakından tanıdık-
lan topluluk daha önce de bir-
kaç kez ülkemizi ziyaret et-
miş, konserler vermişti. Ale-
xey Utkin yönetımındeki oda
orkestrası. 27 Mayıs Cuma
günü saat 20.00'de Tarihi
Darphane Binalan Çarkhane
Salonu'nda \ereceği açılış
konseriyle tüm Mozartsever-
lere keyifli anlar yaşatacak.
'Ülker Mozart Günle-
ri'nin ılgiyle izlenen 'çocuk
solistler' bölümünün bu yıl-
kı konuklan, 'II. Ülker Mo-
zart Günleri'ne de katılmış
olan 'The Yehudi Menuhin
School" öğrencileri. Lond-
Ülker Mozart Günleri'ne ka-
tılacak genç solistler. 28 Ma-
yıs Cumartesi günü saat
15.00'te Boğaziçi Üniversite-
si Albert Long Konser Salo-
nu'nda birer resital verecek.
Festival 29 Mayıs günü
saat 12.00'de verilecek
brunch'ın ardından Işın
Metin yönetimindeki Bil-
kent Gençlik Senfoni Or-
kestrası'nın konseriyle de-
vam edecek. Tarih Vakfı Ta-
rihi Darphane Binalan
Çarkhane Salonu'nda yapı-
lacak olan konserin solistle-
ri Ayla Erduran (keman)
ve Valery Oistrakh (ke-
man. viyola) olacak.
Marian Petrescu, Mihail
Petrescu \e Raimo Vayry-
nen'den oluşan Marian Pet-
rescu Trio, özgün ve zengin
repertuvanyla 'Mozart'tan
Caza' başlıklı özel bir prog-
ramla 30 Mayıs akşamı Tari-
hi Darphane Binalan Çarkha-
ne Salonu'nda müziksever-
lerle buluşacak. Konser bilet-
leri Biletix"ten ve AKM gişe-
lerinden sağlanabılır.
(02165569800-0212251
56 00)
Izmirliler müzik dolu bir mayıs ayı yaşıyorlar
Baharla gelen diııletfler
ÖNDER KÜTAHYALI
Ephesuss Brass, tZDSO
ile İZDOB sanatçılannca
oluşturulan Fanfar'ın adıdır.
Toplulukta Ömür Gürlük,
Cemal Tilev (trompet), Cü-
neyt Deniz (korno), Baki
Onur (trombon), Kenan
Gökkaya (tuba) ve Akgün
Çavuş (vurma çalgılar) var.
Topluluk, 18 Mayıs akşamı
tzmir Sanat'ta güzel bir dinle-
ti verdi. Purcell, Verdi, Mo-
zart, G. Bizet, Offenbach,
Kruger gibi bestecılerden se-
çilen kısa parçalann yanmda
sanatçılanmız, özellikle ıkin-
IZDOB sanatçıları bariton
Altuğ Dilmaç ile soprano D.
Burcu Kılıç. müzikallerden
seçmeler sundular. "Dam-
daki Kemancı"dan Rey'in
"Lüküs Hayat"ına dek bir-
çok 20. yüzyıl müzikalinin
sevilen parçalannı dinledik.
Sanatçılanmızın yorumlan
çok güzeldi. Orkestra, müzi-
kallerden yapılmış bazı pot-
purileri de seslendirdi.
Haluk Erten duyarlı bir
müzikçi. Eşliklerde ve ba-
ğımsız çalınan parçalarda
her fırsatta müzik yaptı ve
yayh çalgılann yumuşaklı-
ci yanda hafif müziğin sevi-
len örneklerini de çaldılar.
Akgün Çavuş'un ksilofon ve
davul sololan göz dolduru-
cuydu. Kimi yapıtlann Fanfar
düzenlemesinı genç besteci-
lerinıizden Esra Kınıklı ve
Mehmet Soydan'ın yaptığını
öğrenmek ise ayn bir mutlu-
luktu. Ephesuss Brass, bakır
üfleme çalgılann aydınlık
renkleriyle yorgun gönüllere
ışık ve dinginlik getirdi; can-
dan kutlanm.
Müzikallerden
bölümler
6 Mayıs akşamı Ismet Inö-
nü SanatMerkezi'nde ilginç
bir müzik olayını yaşadık.
Birinci "Izmir Piri Reis
Denizcilik Günleri" çerçe-
vesinde kentimize gelen
"Türk Silahh Kuvvetleri
Armoni Mızıkası", ÎZD-
SO'nun üfleme çalgılanyla
birlikte dinleti verdi. Iki kar-
deş kurumun oluşrurduğu
bu güzel topluluğun şefi
Haluk Erten. başklarnetçi-
si ise Atıf Peynirci'ydi.
Dinletinin soloculan olan
ğını yakaladı. Ne var ki bi-
zim üfleme çalgı topluluk-
lanmızda ses temizliği bü-
tünüyle sağlanamıyor. Bu-
nun en önemli nedeni, çalış-
ma saatlerinin azhğı olabilir.
İZDSO'nun 20 Mayıs ak-
şamı verdiği dinletinin ko-
nuk şefi Naci Özgüç'tü. Ön-
ce flütçü Bülent Evcil'den
J. Rodrigo'nun konçertosu-
nu dinledik. Rodrigo, 19.
yüzyıl biçemleriyle içli dış-
lıdır: ama bu yapıtında son
derece yürekli yaklaşımlar
sergiliyor ve 20. yüzyılın
devingenliğini yansıtıyor.
Konçertonun solo partisi
de epey güç. Bülent Evcil,
teknığindekı kusursuzlukla
ve yaptığı güzel müzikle
usta bir sanatçı olduğunu
kanıtladı.
Dinletinin ıkincı solocusu
olan Sinan Erşahin, Heitor
Villa-Lobos'un gitar kon-
çertosunu ve Roland
Dyens'in "Tango en
Skai"sinı sundu. Gitar güç
bir çalgıdır: üstelik. teknik
aksaklıklan bütün çıplaklı-
ğıyla sergiler. Erşahin'in ku-
surlarla dolu yorumu, bu gö-
• İZDSO'nun 20 Mayıs akşamı verdiği dinletinin
konuk şefi Naci Özgüç'tü. Önce flütçü Bülent
Evcil'den J. Rodrigo'nun konçertosunu dinledik.
Ardından. gitarcı Sinan Erşahin Heitor
Villa-Lobos'un gitar konçertosunu ve Roland
Dyens'in "Tango en Skai"sini sundu. Dinletinin ikinci
yansında ise orkestra Çaykovski'nin 'Ftndık Kıran'
bale süitini seslendirdi.
rüşü somutlaştınyordu.
Gitar konçertosu çalınıyor
diye. gençlerin çoğunlukta
olduğu insanlar salonu dol-
durdular; sadece gitan dinle-
diler ve gittiler. Konuk şefi-
mizle orkestramızın değerli
sanatçılanna karşı ayıp ol-
du.
Sevgili Naci Özgüç, din-
letinin ikinci yarısında
Çaykovski'nin "Fındık -
kıran" bale süitini seslen-
dirdi. Sanatçının yorumu
coşkulu, pırıltılı ve usta-
caydı. Mahtuf Köz'ün
"Şeker Perisi'nin Dan-
sı"ndakı çelesta ve Füsun
Arın'ın "Çiçeklerin Val-
si"ndeki arp soloları çok
güzeldi. Bir avuç vefalı
dinleyıci orkestrayı daki-
kalarca alkışladı. Naci Öz-
güç de süitteki "Rus Dan-
sı"m yineleyerek onlara te-
şekkür etti.
GUZELİN ARDINDA
BERTAN ONARAN
Fikret Mualla
Bu sayfanın okurları biliyordur, dahası gidip
gezmiştir de: Çağdaş Sanat Müzesi, 15 Nisan'da
bir Fikret Mualla toplu sergisı açtı; başta Ecza-
cıbaşı ailesi, sanatçıyı sevenlerin, sevdiklerinin,
ondan bir yapıt edinme talihine ermiş olanlann re-
simlerini toplayıp sundu; sergi 31 Temmuz'adek
açık.
2. gidişimizde Nilgün'le kendimize bir de kita-
bını armağan ettik; büyük boyutlu, kusursuz bir
yapıt. Üç ünlü yorumcumuzun açıklamaları ser-
piştirilmiş içine: Haşim Nur Gürel, Levent Çalı-
koğlu, Ali Akay
Aynca, HıfzıTopuz'un Elveda Afrika, Hoşça Kal
Paris adlı çalışmasıyla Orhan Koloğlu'nun Bir
Garip Kişi: Fikret Mualla'stndan almtılar var.
Şöyle diyor ilk yapıtta:
"We isterlerse onu yapıyorum. Geçen gün bir ta-
nıdık iki natürmort, bir peyzaj sipariş etti, şimdi on-
ları hazırttyorum. Mutlaka fıgüratif ya da mutlaka
soyut yapacağım diye bir endişem yok. Başkala-
rıyla ilgili değilım. Bütün akımların dışındayım. Es-
ki resimlehme karşı çok gerilerdeyim. Gerilemek
istiyorum, sivhlenlergöze batıyor. Ben sivrilmek is-
temiyorum. 'Boynunu eğ', diyoriar, eğmiyorum.
Biliyorum, baltayı indirecekler. Yağma yok. Ne /7e-
ri gidiyorum ne geri, orta yerde kalıverdim..."
Resimli kitabın başındaki Fırtmalı Yıllann Çizgi-
leri bölümünde, özellikle sevgili Rasih Nuri lle-
ri'nin sergiye ödünç verdiği resimler, ne dediğini
çok iyi gösteriyor: Dünyaya ressam gözüyle ba-
kabilen, gördüğü, düşlediği her şeyi kolayca res-
me dönüştürebilen bir yetenek.
Peki bu sıradışı yetenek, neden hak ettiği gibi
üretimde bulunup rahat yaşayamamış acaba?
Yanıtını yine kendisi inanılmaz bir açıklıkta ver-
miş, Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun Delifişek''inde:
"Ben iyi ressamım. Cemiyet benim kıymetimi
bilmeli, beni bağnna basmalı. Beni şımartmalı.
Benim irili ufaklı taşktnlıklanma göz yummalı. Ek-
mek elden su gölden yaşamalıyım. Hiç kimseye
hesap vermeye borçlu değilim. Cemiyete canım
ne isterse onu veririm. Buna karşılık da canım ne
isterse onu alınm."
Ah, canım, ah! Bugünkü soygun, yağma, bütün
sivrilikleri budama düzeni -daha doğrusu düzen-
sizliği- kime tanımış bu ayrıcalığı da sana tanıya-
cak?.. Belki çok daha kurnaz olan Dali ve Picas-
so gibi birkaç kişiye, o kadar.
Fikret Mualla, düşlediği, beklediği ortamı, ko-
şullar, tarih izin verseydi, belki ancak Fidel Cast-
ro'nun Küba'sında ya da Mustafa Kemal'in gi-
riştiği gerçekten uygar Cumhuriyet'te bulabilirdi.
O zaman bu yetenekli kocaman çocuk oyununu
sere serpe oynar, toplum da elinden çıkan mey-
veleri paylaşırdı.
Ama böyle bir düzen yaratamadık; Küba'daki,
amansız sömürgecilerin baskısı altında zaten bin-
bir güçlükle yaşıyor; ülkemizin gittikçe kararan
durumunuysa ancak bir avuç insan denmeyi hak
eden insan görüp acısını çekiyor: uyutulmuş bü-
yük çoğunluğun bu ölüm yolculuğunda hiçbir şey
umurunda değil!
Güzelim halkımızın artı-değerlerinden birparça-
nın bu müzeye aynlabilmiş, eski depolardan biri-
nin böyle bir yuvayadönüştürülebilmişolması, her
şeye karşın, büyük talih. O paralan sağda solda
çıtır çıtıryiyebilirlerdi.
Zaten, güzel sanatlar da içinde, bütün etkinlik-
leri yaşamın tadını arrtırmak için değil de bir avuç
çılgının cebini ve gözünü doldurmak üzere, önü-
ne çıkan her şeyi tüketmek üzere koşullandırılan
insan kardeşlerimizin, şu armağan Mavi Geze-
gen'imizi soğumuş öbür gezegenlere benzetece-
ğinden kuşku duyamayacağımız bu ölüm yürüyü-
şünü durdurup tersine çevirebilmesi ıçin pek çok
zaman kalmadı.
Onca gürültü patırtı, kan revan içinde kendinize
azıcık soluk aldırmak istiyorsanız, Müze'ye koşun,
Fikret Mualla'nın arıtıcı yapıtlarıyla yıkanıp annın;
hele kitabını da alabilirseniz, ne mutlu size!
Evrenin güzel oğlu Fikret Mualla, yaşamak zo-
runda kaldığın onca acı içerisinde bize bıraktığın
görsel şölen için sonsuz teşekküıier sana!
sbonaran a yahoo/hotmail. com
Türkiye 13. Halkoyunları Yanşması
• tSTANBUL (AA) - Hacı Ömer Sabancı Vakfı
ve Kültür ile Turizm Bakanlığı'nın işbirliğiyle
Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Türkiye
13. Halk Oyunlan Yanşmasf nın gala ve ödül
töreni yapıldı. Türkiye'nin her yerinden halkoyunu
topluluklannın katıldığı yanşmada birinciliği
Yalova Turizm Folklor Araştırma Geliştirme
Gençlik ve Spor Kulübü (TUFAG) Anamur yöresi
oyunuyla kazanırken, ikinciliğe Tuana Sanat
Gençlik ve Spor Kulübü Derneği Trabzon yöresi
oyunuyla, üçüncülüğe ise Turizm Gençlik Kulübü
ve Halk Bilimi Araştırma Derneği (TUBİL) Van—
yöresi oyunuyla değer görüldü.
Utuslararası bir karma sergi
• Kültür Servisi - Uluslararası bir karma sergi
ve Atina POPFA fotoğraf kulübünün
çalışmalanyla yaz sezonunu açan Kaş- Eflatun
Sanat Kampı, haziran ayında da Hollandalı
seramik-heykel sanatçısı Valentine van Herpen
sergisine ev sahipliği yapacak. 28 Haziran'a kadar
atölye çahşmalanna katılacak olan sanatçının
yapıtlan Kaş-Eflatun Sanat Kampı'nın içinde
görülebilecek. Kampta aynca 7 Haziran "da Gonca
Dülger'in heykel, 14 Haziran'da Petra
Bonomi'nin resim, 21 Haziran'da Serap
Kızgut'un resim atölye çalışmalan var.
w. kasartcamp. com)
BUGÜN
• BABYLON'da 21.30'da Murat Taner konseri.
(0 212 292 73 68)
• AKBANK KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ'nde 16.00'da Baoema'dan
k
workshop' ve 20.00'de konser. (0 212 252 35 00)
• OSMANLI BAJVKASI MÜZESt'nde
18 30da Ersu Pekin'den 'Düğün Varsa Çalgı da
Vardır' adlı söyleşi. (0 212 334 22 70)
U YAPIKREDİ SERMET ÇtFTER
SALONU'nda 18.30'da Savaş Çekiç'ın
katılacağı, Kadir Aydemir'in yöneteceği Plasrik
Göz: Tasarlamak ya da Tasarlamamak" konulu
söyleşi. (0 212 252 47 00)