18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MAYIS 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kulturfo cumhuriyet.com.tr 15 ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU Prag'damüziklebuluşma G eçen hafta müziğin başkent- lerinden birinde, Prag'day- dım. Prag Bahar Festivali henüz başlamıştı. Ancak Prag'da kon- ser, opera yakalamak ıçin festivali beklemeye gerek yok. Her gece ken- tin bırkaç salonunda birden rvitelikli sanatçılann sunduğu etkinlikler yer alıyor. Aynca gün boyu sayısız kili- se. enstitü, müze, soylulardan kalma konut, hep konser mekânı olarak kul- lanılıyor. Büyük orkestra yapıtlannın küçük topluluklar ıçın düzenlemele- ri, oda müzıği, korolar, profesyonel sanatçılar. yetenekli öğrenciler, her çeşit topluluk sürekli etkinliklerin içinde. Prag kentinin nüfusu bir mil- yon iki \üz bin. Belkı bır o kadar ki- şi de kenti ziyaret eden turistler. Prag'a giden turistlerin tümü mutla- ka Don Giovanni'nin kukla tiyatro- sunu ve kilıse içi konserlerini ya da bir operayı izliyor. Belediye Tiyatro- evi'nde, Ulusal Tiyatro'nun salonla- nnda, Operaevi'nde ve nice ünlü konser salonunda en az bır etkinlik yakalamaya çalışıyor ziyaretçiler. Aslında bunlann çoğu turistlere ses- lenen 'fast food1 (hızlı yemek) rürün- deki kolay anlaşılır. albenili dinletı- ler. Mozart'ın Don Giovanni'yi yaz- dığı kent olarak onun yazıldığı me- kân, Mozart'ın oturduğu Bertramka villası bir müze haline gelmiş. Ilk ulusal Çek bestecısi ilan edı- len Smetana'nın 'Vatanım' baş- hklı senfonik şiirler dizisinden 'Vltava'yı her an kulağınızda du- yuyorsunuz. Vltava, ülkeyi baş- tan başa kuşatan nehır. Bu senfo- nik şiir hem coğrafi betimselliği, hem de ulusal renkleri çizmesiy- le kendı türüne güzel bir örnektir. Aynca Avrupa'da 19. yüzyıl so- nunda başlayan ulusçu akımın ön- cüsüdür. Flüt ve klarnetin sesi sı- cak ve soğuk su kaynağını simge- leyerek nehrin ormandan doguşu- nu yansıtır. Sonra da ülkesinin topraklannda gezdirir Smetana bu nehri. Kımi yerde bir köy dü- ğünü yaşanır, kimi yerde hüzün- lü bir ağıt vardır, kimı yerde fırtı- na, kımi yerde sıcacık güneş ışın- lan. Prag'ı dolaşırken Vltava'nın üstündeki köprülerden gelip geç- tikçe bu duyarlılık içinde olma- mak elde mı? Nehrin tam göbeği- ne yapılmış Smetana Müzesi 'nde bestecının Petrof marka piyano- Nymann'ın Adam ve Çocuk: Dada operasında James Clark ve Karolina Berkova. raghların Mozart, Smetana ve Dvorak gibi orada yaşamış bestecilere sahip çıknıaları, müzeler oluşturup adlanna konserler düzenlemeleh bize örnek olmalı diye düşünüyorum. Özellikle de Cemal Reşit Rey Konser Salonu 'nun yönetimine. Bu salon adını taşıdığı bestecinin çoksesli, dünyaya geniş pencereler açan ilkelehne kesinlikle bağlı kalmalı, onun müzesini oluşturmah, onun ve meslektaşlannın yapıtlannı açılış ve kuilama konserlerinde seslendirmeli. Dünyanın en güzel salonlanndan biri, kentimizin de kalbi olmalı. sundan başka hemen hiçbir özel eşyası olmasa da panolara asılmış mektuplar, nota el yazmaları, program notlan size bir arşivde olduğunuz duygusunu veriyor. Aynı şey onun orkestrasında vi- yolacı olarak çalan ve sonradan damadı olan ünlü Çek besteci An- tonin Dvorak için geçerli. Onun müzesini bulmak için kentin mer- kezinden biraz uzaklaşıyorsunuz. Nefis bir bahçe, son derece ba- kımlı bir villa, önünde güzel bir heykel. içinde yalnız viyolası, pi- yanosu, frakı ve panolara asılmış resim ve belgelerle yaşamöyküsü yer alıyor. Iki katlı villayı biryan- dan da Dvorak müzıği dinleyerek geziyorsunuz. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'na çağrı Praglılann Mozart, Smetana ve Dvorak gibi orada yaşamış besteci- lere sahip çıkmaları, müzeler oluş- turup adlanna konserler düzenle- meleri çok başanlı. Bıraz kendımi- ze ders çıkartmaya da çalıştım bun- lardan. Istanbul'un bestecıleri ne kadar sahipsiz diye yakındım. Ce- mal Reşit Rey Salonu kuruldu ku- rulalı bu besteciye ne kadar sahip çıktı? Özel eşyalan her gün bir bır yitip gitmekte. Notalarının özgün el yazılan Filarmoni Derneği'nde sanıyoruz. Oysa kimi yıtık bıldiği- mız sayfalar başka bir şeyin içınden çıkıyor, kimi var sandıklanmız ye- rinde bulunmuyor. Mektupları, dostlanna yazdığı kutlama kartları, kitaplan, diplomalan sahaflarda or- taya çıkıyor. Piyanosu ise hâlâ De- rishow'un elinde dunıyor. O pıya- no ki üstünde çağın nice ünlüsünün parmaklan dolaşmış, bir tarihe ta- nık olmuş. Eğer Istanbul'un bu çok özel bestecısi, çağdaş müzığımızin bir numaralı öncüsü Cemal Reşit Rey'e biraz daha sahip çıkmazsak elimizde kalan son özgün belgeler de artık yitip gidecek. Şimdi salo- nun yeni gelen yönetmeni Yalçın Çetinkaya'ya sesleniyorum: Bu salon adını taşıdığı bestecinin çok- sesli, dünyaya geniş pencereler açan ilkelerine kesinlikle bağlı kal- mah, onun müzesini oluşrurmah, onun ve meslektaşlannın yapıtlan- nı açılış ve kutlama konserlerinde seslendirmeli. Dünyanın en güzel salonlanndan biri, kentimizin de kalbi olmalı. Yeni yönetmeni kut- larken bu dileklerimi de nice klasik müziksever adına dile getiriyorum. Nyman'dan Dadaist bir üçleme Mozart'ın Prag için bestelediği Don Giovanni operası ilk kez 1787'de yörenin en eski salonu olan Estate Theaterda sahnelenmiş. Mücevher görünümündeki bu tari- hi dekorun locasında bir 21. yüzyıl operası izlemek benim için son de- rece ilginçtı. Nymann'ın 'Adam, Çocuk: Dada' adlı minimalist üç- lemesi. Ingilız besteci MichaelNy- man (1944) günümüzün minimal müziğine yön verenlerden. 100 da- kikalık bu oda operası 1945 Lond- rası'nda geçiyor. Dadaist sanatçı Schvvitters'in yaşamından birkesi- ti üç kişi oynuyor. Sıradan insarun minimal yaşamındaki değerler Da- daist anlatımda tiyatroya yansımış. Müzik ise Stravinski'nin inceltil- miş dokusuyla Britten'ın opera di- lini birleştiriyor. Yirminci yüzyıl başındaki uyumsuzluk ortadan kalkmış. çalgılar insan sesiyle kar- şılıklı bır anlaşma imzalamışlar, seslerin rümü uyum içinde. Çağın ekonomi ilkesine uyarak sekiz-do- kuz çalgıdan oluşan toplulukta ba- zen bır kışı üç dört çalgıyı çalıyor. Dekordakı minimalist doku ışık oyunlanyla zenginleşmiş. Hazin bir marş, neşeli bir tango, klarnetin caz renkleri, soluk almadan şarkı söy- leyen solistler ve unuttuğumuz ar- yalar... Michael Hastings"ın libret- tosu üstüne yazılan yapıt 2003'te tamamlanmtş, ilk kez Karlsruhe'de sahnelenmiş. Agon Orkestrası'nı Peter Kofron yönetiyordu. Günü- müz sanatının taze soluğunu duy- mak keyıflıydi doğrusu. www.evinilyasoglu.com 27-30 MAYIS TARlHLERl ARASINDA tstanbuVda Mozart tınıları Kültür Servisi - Ülker'in sponsorlugunda Hakan Er- doğan Productions tarafın- ra'da bulunan ve dünyanın en saygın müzik okullanndan biri sayılan The Yehudi Me- dan düzenlenen 'IV. Mo- nuhin Sclıuul'u leııısileıı zart Günleri', 27-30 Mayıs tarihleri arasında pek çok usta Mozart yorumcusunu Istanbullu müzikseverlerle buluşturacak. Dört gün sürecek olan TV. Ülker Mozart Günleri' bu yıl Tarih Vakfı Tarihi Darpha- ne Binalan Çarkhane Salonu ve Boğaziçi Üniversitesi AI- bert Long Salonu'nda yapıla- cak. Festıvalin bu yılki oda müziği topluluğu Rusya'dan Ensemble of Soloists 'Her- mitage'. Klasik müzik me- raklılannın yakından tanıdık- lan topluluk daha önce de bir- kaç kez ülkemizi ziyaret et- miş, konserler vermişti. Ale- xey Utkin yönetımındeki oda orkestrası. 27 Mayıs Cuma günü saat 20.00'de Tarihi Darphane Binalan Çarkhane Salonu'nda \ereceği açılış konseriyle tüm Mozartsever- lere keyifli anlar yaşatacak. 'Ülker Mozart Günle- ri'nin ılgiyle izlenen 'çocuk solistler' bölümünün bu yıl- kı konuklan, 'II. Ülker Mo- zart Günleri'ne de katılmış olan 'The Yehudi Menuhin School" öğrencileri. Lond- Ülker Mozart Günleri'ne ka- tılacak genç solistler. 28 Ma- yıs Cumartesi günü saat 15.00'te Boğaziçi Üniversite- si Albert Long Konser Salo- nu'nda birer resital verecek. Festival 29 Mayıs günü saat 12.00'de verilecek brunch'ın ardından Işın Metin yönetimindeki Bil- kent Gençlik Senfoni Or- kestrası'nın konseriyle de- vam edecek. Tarih Vakfı Ta- rihi Darphane Binalan Çarkhane Salonu'nda yapı- lacak olan konserin solistle- ri Ayla Erduran (keman) ve Valery Oistrakh (ke- man. viyola) olacak. Marian Petrescu, Mihail Petrescu \e Raimo Vayry- nen'den oluşan Marian Pet- rescu Trio, özgün ve zengin repertuvanyla 'Mozart'tan Caza' başlıklı özel bir prog- ramla 30 Mayıs akşamı Tari- hi Darphane Binalan Çarkha- ne Salonu'nda müziksever- lerle buluşacak. Konser bilet- leri Biletix"ten ve AKM gişe- lerinden sağlanabılır. (02165569800-0212251 56 00) Izmirliler müzik dolu bir mayıs ayı yaşıyorlar Baharla gelen diııletfler ÖNDER KÜTAHYALI Ephesuss Brass, tZDSO ile İZDOB sanatçılannca oluşturulan Fanfar'ın adıdır. Toplulukta Ömür Gürlük, Cemal Tilev (trompet), Cü- neyt Deniz (korno), Baki Onur (trombon), Kenan Gökkaya (tuba) ve Akgün Çavuş (vurma çalgılar) var. Topluluk, 18 Mayıs akşamı tzmir Sanat'ta güzel bir dinle- ti verdi. Purcell, Verdi, Mo- zart, G. Bizet, Offenbach, Kruger gibi bestecılerden se- çilen kısa parçalann yanmda sanatçılanmız, özellikle ıkin- IZDOB sanatçıları bariton Altuğ Dilmaç ile soprano D. Burcu Kılıç. müzikallerden seçmeler sundular. "Dam- daki Kemancı"dan Rey'in "Lüküs Hayat"ına dek bir- çok 20. yüzyıl müzikalinin sevilen parçalannı dinledik. Sanatçılanmızın yorumlan çok güzeldi. Orkestra, müzi- kallerden yapılmış bazı pot- purileri de seslendirdi. Haluk Erten duyarlı bir müzikçi. Eşliklerde ve ba- ğımsız çalınan parçalarda her fırsatta müzik yaptı ve yayh çalgılann yumuşaklı- ci yanda hafif müziğin sevi- len örneklerini de çaldılar. Akgün Çavuş'un ksilofon ve davul sololan göz dolduru- cuydu. Kimi yapıtlann Fanfar düzenlemesinı genç besteci- lerinıizden Esra Kınıklı ve Mehmet Soydan'ın yaptığını öğrenmek ise ayn bir mutlu- luktu. Ephesuss Brass, bakır üfleme çalgılann aydınlık renkleriyle yorgun gönüllere ışık ve dinginlik getirdi; can- dan kutlanm. Müzikallerden bölümler 6 Mayıs akşamı Ismet Inö- nü SanatMerkezi'nde ilginç bir müzik olayını yaşadık. Birinci "Izmir Piri Reis Denizcilik Günleri" çerçe- vesinde kentimize gelen "Türk Silahh Kuvvetleri Armoni Mızıkası", ÎZD- SO'nun üfleme çalgılanyla birlikte dinleti verdi. Iki kar- deş kurumun oluşrurduğu bu güzel topluluğun şefi Haluk Erten. başklarnetçi- si ise Atıf Peynirci'ydi. Dinletinin soloculan olan ğını yakaladı. Ne var ki bi- zim üfleme çalgı topluluk- lanmızda ses temizliği bü- tünüyle sağlanamıyor. Bu- nun en önemli nedeni, çalış- ma saatlerinin azhğı olabilir. İZDSO'nun 20 Mayıs ak- şamı verdiği dinletinin ko- nuk şefi Naci Özgüç'tü. Ön- ce flütçü Bülent Evcil'den J. Rodrigo'nun konçertosu- nu dinledik. Rodrigo, 19. yüzyıl biçemleriyle içli dış- lıdır: ama bu yapıtında son derece yürekli yaklaşımlar sergiliyor ve 20. yüzyılın devingenliğini yansıtıyor. Konçertonun solo partisi de epey güç. Bülent Evcil, teknığindekı kusursuzlukla ve yaptığı güzel müzikle usta bir sanatçı olduğunu kanıtladı. Dinletinin ıkincı solocusu olan Sinan Erşahin, Heitor Villa-Lobos'un gitar kon- çertosunu ve Roland Dyens'in "Tango en Skai"sinı sundu. Gitar güç bir çalgıdır: üstelik. teknik aksaklıklan bütün çıplaklı- ğıyla sergiler. Erşahin'in ku- surlarla dolu yorumu, bu gö- • İZDSO'nun 20 Mayıs akşamı verdiği dinletinin konuk şefi Naci Özgüç'tü. Önce flütçü Bülent Evcil'den J. Rodrigo'nun konçertosunu dinledik. Ardından. gitarcı Sinan Erşahin Heitor Villa-Lobos'un gitar konçertosunu ve Roland Dyens'in "Tango en Skai"sini sundu. Dinletinin ikinci yansında ise orkestra Çaykovski'nin 'Ftndık Kıran' bale süitini seslendirdi. rüşü somutlaştınyordu. Gitar konçertosu çalınıyor diye. gençlerin çoğunlukta olduğu insanlar salonu dol- durdular; sadece gitan dinle- diler ve gittiler. Konuk şefi- mizle orkestramızın değerli sanatçılanna karşı ayıp ol- du. Sevgili Naci Özgüç, din- letinin ikinci yarısında Çaykovski'nin "Fındık - kıran" bale süitini seslen- dirdi. Sanatçının yorumu coşkulu, pırıltılı ve usta- caydı. Mahtuf Köz'ün "Şeker Perisi'nin Dan- sı"ndakı çelesta ve Füsun Arın'ın "Çiçeklerin Val- si"ndeki arp soloları çok güzeldi. Bir avuç vefalı dinleyıci orkestrayı daki- kalarca alkışladı. Naci Öz- güç de süitteki "Rus Dan- sı"m yineleyerek onlara te- şekkür etti. GUZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN Fikret Mualla Bu sayfanın okurları biliyordur, dahası gidip gezmiştir de: Çağdaş Sanat Müzesi, 15 Nisan'da bir Fikret Mualla toplu sergisı açtı; başta Ecza- cıbaşı ailesi, sanatçıyı sevenlerin, sevdiklerinin, ondan bir yapıt edinme talihine ermiş olanlann re- simlerini toplayıp sundu; sergi 31 Temmuz'adek açık. 2. gidişimizde Nilgün'le kendimize bir de kita- bını armağan ettik; büyük boyutlu, kusursuz bir yapıt. Üç ünlü yorumcumuzun açıklamaları ser- piştirilmiş içine: Haşim Nur Gürel, Levent Çalı- koğlu, Ali Akay Aynca, HıfzıTopuz'un Elveda Afrika, Hoşça Kal Paris adlı çalışmasıyla Orhan Koloğlu'nun Bir Garip Kişi: Fikret Mualla'stndan almtılar var. Şöyle diyor ilk yapıtta: "We isterlerse onu yapıyorum. Geçen gün bir ta- nıdık iki natürmort, bir peyzaj sipariş etti, şimdi on- ları hazırttyorum. Mutlaka fıgüratif ya da mutlaka soyut yapacağım diye bir endişem yok. Başkala- rıyla ilgili değilım. Bütün akımların dışındayım. Es- ki resimlehme karşı çok gerilerdeyim. Gerilemek istiyorum, sivhlenlergöze batıyor. Ben sivrilmek is- temiyorum. 'Boynunu eğ', diyoriar, eğmiyorum. Biliyorum, baltayı indirecekler. Yağma yok. Ne /7e- ri gidiyorum ne geri, orta yerde kalıverdim..." Resimli kitabın başındaki Fırtmalı Yıllann Çizgi- leri bölümünde, özellikle sevgili Rasih Nuri lle- ri'nin sergiye ödünç verdiği resimler, ne dediğini çok iyi gösteriyor: Dünyaya ressam gözüyle ba- kabilen, gördüğü, düşlediği her şeyi kolayca res- me dönüştürebilen bir yetenek. Peki bu sıradışı yetenek, neden hak ettiği gibi üretimde bulunup rahat yaşayamamış acaba? Yanıtını yine kendisi inanılmaz bir açıklıkta ver- miş, Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun Delifişek''inde: "Ben iyi ressamım. Cemiyet benim kıymetimi bilmeli, beni bağnna basmalı. Beni şımartmalı. Benim irili ufaklı taşktnlıklanma göz yummalı. Ek- mek elden su gölden yaşamalıyım. Hiç kimseye hesap vermeye borçlu değilim. Cemiyete canım ne isterse onu veririm. Buna karşılık da canım ne isterse onu alınm." Ah, canım, ah! Bugünkü soygun, yağma, bütün sivrilikleri budama düzeni -daha doğrusu düzen- sizliği- kime tanımış bu ayrıcalığı da sana tanıya- cak?.. Belki çok daha kurnaz olan Dali ve Picas- so gibi birkaç kişiye, o kadar. Fikret Mualla, düşlediği, beklediği ortamı, ko- şullar, tarih izin verseydi, belki ancak Fidel Cast- ro'nun Küba'sında ya da Mustafa Kemal'in gi- riştiği gerçekten uygar Cumhuriyet'te bulabilirdi. O zaman bu yetenekli kocaman çocuk oyununu sere serpe oynar, toplum da elinden çıkan mey- veleri paylaşırdı. Ama böyle bir düzen yaratamadık; Küba'daki, amansız sömürgecilerin baskısı altında zaten bin- bir güçlükle yaşıyor; ülkemizin gittikçe kararan durumunuysa ancak bir avuç insan denmeyi hak eden insan görüp acısını çekiyor: uyutulmuş bü- yük çoğunluğun bu ölüm yolculuğunda hiçbir şey umurunda değil! Güzelim halkımızın artı-değerlerinden birparça- nın bu müzeye aynlabilmiş, eski depolardan biri- nin böyle bir yuvayadönüştürülebilmişolması, her şeye karşın, büyük talih. O paralan sağda solda çıtır çıtıryiyebilirlerdi. Zaten, güzel sanatlar da içinde, bütün etkinlik- leri yaşamın tadını arrtırmak için değil de bir avuç çılgının cebini ve gözünü doldurmak üzere, önü- ne çıkan her şeyi tüketmek üzere koşullandırılan insan kardeşlerimizin, şu armağan Mavi Geze- gen'imizi soğumuş öbür gezegenlere benzetece- ğinden kuşku duyamayacağımız bu ölüm yürüyü- şünü durdurup tersine çevirebilmesi ıçin pek çok zaman kalmadı. Onca gürültü patırtı, kan revan içinde kendinize azıcık soluk aldırmak istiyorsanız, Müze'ye koşun, Fikret Mualla'nın arıtıcı yapıtlarıyla yıkanıp annın; hele kitabını da alabilirseniz, ne mutlu size! Evrenin güzel oğlu Fikret Mualla, yaşamak zo- runda kaldığın onca acı içerisinde bize bıraktığın görsel şölen için sonsuz teşekküıier sana! sbonaran a yahoo/hotmail. com Türkiye 13. Halkoyunları Yanşması • tSTANBUL (AA) - Hacı Ömer Sabancı Vakfı ve Kültür ile Turizm Bakanlığı'nın işbirliğiyle Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Türkiye 13. Halk Oyunlan Yanşmasf nın gala ve ödül töreni yapıldı. Türkiye'nin her yerinden halkoyunu topluluklannın katıldığı yanşmada birinciliği Yalova Turizm Folklor Araştırma Geliştirme Gençlik ve Spor Kulübü (TUFAG) Anamur yöresi oyunuyla kazanırken, ikinciliğe Tuana Sanat Gençlik ve Spor Kulübü Derneği Trabzon yöresi oyunuyla, üçüncülüğe ise Turizm Gençlik Kulübü ve Halk Bilimi Araştırma Derneği (TUBİL) Van— yöresi oyunuyla değer görüldü. Utuslararası bir karma sergi • Kültür Servisi - Uluslararası bir karma sergi ve Atina POPFA fotoğraf kulübünün çalışmalanyla yaz sezonunu açan Kaş- Eflatun Sanat Kampı, haziran ayında da Hollandalı seramik-heykel sanatçısı Valentine van Herpen sergisine ev sahipliği yapacak. 28 Haziran'a kadar atölye çahşmalanna katılacak olan sanatçının yapıtlan Kaş-Eflatun Sanat Kampı'nın içinde görülebilecek. Kampta aynca 7 Haziran "da Gonca Dülger'in heykel, 14 Haziran'da Petra Bonomi'nin resim, 21 Haziran'da Serap Kızgut'un resim atölye çalışmalan var. w. kasartcamp. com) BUGÜN • BABYLON'da 21.30'da Murat Taner konseri. (0 212 292 73 68) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 16.00'da Baoema'dan k workshop' ve 20.00'de konser. (0 212 252 35 00) • OSMANLI BAJVKASI MÜZESt'nde 18 30da Ersu Pekin'den 'Düğün Varsa Çalgı da Vardır' adlı söyleşi. (0 212 334 22 70) U YAPIKREDİ SERMET ÇtFTER SALONU'nda 18.30'da Savaş Çekiç'ın katılacağı, Kadir Aydemir'in yöneteceği Plasrik Göz: Tasarlamak ya da Tasarlamamak" konulu söyleşi. (0 212 252 47 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle