18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına İLHAN SELÇUK tfayın Yonetmenı: İbrahim Yıldız # Yazıişleri Müdürü: Salim Alpaslan # Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu • Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara tstıhbarat: CcngizYıldırım • Ekonomi: Hasan Eriş • Kültür Egcmcn Berküz 9 Spoı. Ab- dülkadir Yücclman • Makaleler Sami Ka- raören • Düzeltme: Abdullah Yazıcı • Bıl- gı-Belge: Edibe Buğra # Yurl Haberlerı: Meh- raet Faraç 0 Avrupa Temsıleisı: Güray Öz Yayın Kurulu llhan Selçuk (Başkan), Emrc Kongar(Danısj- man), Orhan Erinç, Hikmct Çctinkaya, Şükran Soner, Ib- rahinı Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısi Mustafa Balbay Alatürk BulvarıNo 125,Kal4, Bakanlıklar Tel 4195020 (7 hat), haks- 4195027 • Iznıır lemsıl- cısı Serdar Kı/jk, H /ıya Blv H52 S 2/1 Iel 4411220, F-"aks- 4418745 • Adana lcmsılcısı Çetin Yiğenoğlu, lrıonü Cd 119 S No.1/1, Iel 161 12 11, haks: 361 12 15 Antalya'Iemsılcısı Ahmet OrırçojŞluCumhunyelCad K0/5 fel. 0242 2480057 Fax 2410509 • Miıessese Müdürü Erol Erkııt % Satış: Fa/i- let Ku/a 0 Cumhıırivet Rcklam: 0 (ienel Mu- dur Ö/lcm Aydvn 0 (ıcııel Müduı Yıtıdımcı- sı Na/endc *Pal Tel (0212) 251 9X 74 - 75 ' 251 98 81 - X2 Fax: (0212)251 9X 68 Re/arvasy- on:(212)5l2()S05 lax 2l2SnX4M Yayımlayan: V-nı (ıım HaborAidii'.ı ÜjsmveYaymulıkA^ rurkocafı C aıl l'M K ağalof lu 14114 Isuntul I'K 24(. - Sırkaı l+tlS Isi l d ((I ; i 2 n l 2 l ] M J S ( i(] h.ıl) laks (0 212ı M t 8S') Baskı: Mcıke/d.ı/clcUL-rgı Basuu\a\mullkSan vclıı A1 ) lalıhMah 1 Lısjıı B,ısrı ( atl Samandını Karül Uüulıııl Dagıtını: NİL-rkıv Dat-'itımPaAirlamaSaJi vı ! K \ Ş \ \ U U Navgııı ımhın 13MAYIS2005 Imsak: 3.54 Oüneş: 5 42 Öğle: 13.08 Ikındı: 17.00 Akşam:20 21 Yatsı: 21.59 GÜNCELcüCÜNEYT ARCAYUREK I Baştarafı 1. Sayfada Bu iktidar, dışardan içe den gelen türlü suçla- maları, yakıştırmaları T jrkiye ya da Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile özdeşleştirmeye merak sardı. Yakıştırma edebiyatı blr çeşit iktidar sloganı: Hiçbir suçlamayı üstlenrheyecek, çarpık gidişi veya olayı yerine göre TüYkiye'ye, TC'ye saygı- sızlık, hakaret gibi söyleıjnlerle başından defet- meye çalışacak. Tabii rafta AKP'den "y$lancı" dolma var, ama yiyen yok! ••!* Bu sloganın tutarlı bir Vanı da yok. Olay önce üniversite iç bünyesinde Datlak verdi. Rektörlük, Izzet Baysal Vakfı'nın R""E'yi üniversite rektör- lüğünden habersiz davei etmesine karşı çıktığı- nı, bu nedenle törenlere otılmayacağını birya- zıyla vakfa bildirdi. , Ama RTE'nin törenlenf katılacağı kesinleşin- ce, rektörlük kararlı tutuıjnunu bir bildiriyle açık- ladı: Davetin, "üniversitpnin ilkeleri yönünden uygun görülmediğini" bildirdi; üniversiteleri Atatürkçü düşünceyi ö^ümsemiş, laik Cumhu- riyet ilkelerinin yer bulduğu kuruluşlar olarak" ta- nımladı. Bildirinin sonlarında ş$yle bir ifade yer alıyor: "Bizim ilham kaynağımız Atatürkçü düşünce doğrultusunda (üniversi1\eyi kuran ve gelişmesi- ne büyük maddi manevi katkıları olan) rahmetli Izzet Baysal /n fikirleri ve ilkeleridir". RTE, Bolu'yâ gelmede|n önce bu ifadelerin ne anlama geldiğini -eğerjbiliyorsa- anımsamalı, bilmiyorsa öğrenmeye çtalışmalıydı. Zira, rahmetli Izzet Baysal, Atatürk'e, devrim- lerine sahip çıkan, laik Cumhuriyeti savunan ve savunulması için maddi, manevi her olanağı kul- lanan ve kullanılmasını ifeteyen bir insandı. Üni- versiteyi, Atatürkçü geriçlik yetişmesi için kur- du. Bilinen ve hâlâ yaşalyan çıplak gerçek bu! Kanıt Demirel'in arşiknnde. Cumhurbaşkanı olduğu dönemde -1996'ya kadar- Izzet Bay- sal'dan zaman zaman ntıektuplar alırdı. Birkaçı- nı göstermişti bana. Içâriğini de anlatmış, kimi satırlarını okumuştu. | Izzet Baysal, mektuplarında bugünkülerin ho- cası, bugün iktidarda dlanların koruyucusu ve yaratıcısı Necmettin Erbakan ile yaşanan laik- lik karşıtı rejimsel sıkıntıfara ve bu kadroların ül- keye Atatürk yolundan.çevirmek için gizli açık her türlü melaneti (büyjk kötülük) yaptıklarına değinir, ülkeyi bunlardan kurtarması için Çanka- ya'dan ricacı olurdu. Rektörlüğün, Baysal'in fikir ve ilkeleri doğrul- tusunda hareket ettiğinı açıklarken vurgulamak istediği temel fikir, Baysal'ın fikir ve ilkeleriydi ve: Rektörlük, Erbakan kadroları içinde yer alan, bugün "değiştiği ve gel ştiği" savındaki RTE'yle bir arada olmak yerine. . ... Baysal'ın yaşatmak istediği, bugün artık bir çeşit vasiyet anlamını tîşıyan ilkelere uygun bir davranış sergiledi. Muhalefet partileri hükümeti suçladı, DEHAP ise kararı olumlu karşıladı Baykal: Acılar canlanırANKARA / DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Öcalan'ın yeniden yargılanma- sının "Türkiye'yi karıştıraca- ğını ve geçmiş acıları yeniden canlandıracağını" söyledi. Av- rupa Insan Hakları Mahkeme- si'nin (AİHM) karannda "yeni- den yargılama" istemine yer verilmediğini, bu konudaki ka- rarı Avrupa Konseyi (AK) Ba- kanlar Komitesi'nin vereceğine dikkat çeken Baykal, hükümeti bu alanda girişimde bulunarak "yeniden yargılama kararını önlemeye" çağırdı. Baykal, Petrol-tş Sendikası yönetıcileriııi kabulünde kararı değerlendirdi. Baykal, şu görüş- leri dile getirdi: "Yeniden yar- gılama Türkiye'yi karıştırır. • CHP Genel Başkanı Baykal, AKP hükümetini yeniden yargılama kararını önlemeye çağırdı. Baykal, yeniden yargılamanın Türkiye'de gerginlik ve kutuplaşmaya yol açabileceği uyarısında bulundu. Türkiye'nin yaşadığı acı olay- ları tekrar gündeme getirir. Inutmaya çahştığımız karan- lık bir tarih sayfasını tekrar karşımızda buluruz. Tekrar Türkiye'de gerginlik ve ku- tuplaşma olur. Yargılama sü- reci bir propaganda, bir siya- si tartışma, siyasi iddialaşma platformu haiine dönebilir." desiyle çelişkili ıç hukuk mad- deleri ortada. Hükümetin derhal konuya sahip çıktığını, çözü- mün nerede olduğunu ortaya koyması gerekir. H İÇ HyKOIC ORTADA' ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu: Anayasanın 90. mad- SUKUMETE SÜÇLAMA DSP Genel Başkanı Zeki Se- zer: Eğer AKP hükümeti, bizzat AB gözlemcıleri tarafından adil bulunan Öcalan kararını yete- rınce savunmuş olsaydı, diplo- matik girişımlerinı bu yolda sür- dürseydi, AİHM'nın siyasi karar vermesini de önlemiş olurdu. A- ma Başbakan, Dışişleri'ndeki diplomatlar yerine, başka kim- seleri yanında taşıdığı için, işin hangi boyutlara varacağını bel- ki de hiç hesaplayamanııştır. DEHAP MiMNUN DEHAP Genel Başkanı Tun- cer Bakırhan, dün parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında,Türkiye'nin kara- rı "demokrasinin meşruiyeti ve hukukun evrensel normla- rı çerçevesinde olgunlukla karşılamaşı gerektiğini" ifade ederek, "Öcalan'ın evrensel hukuk normlarıyla yeniden yargılanmasının, Kürt soru- nunun tartışılnıası ve çözünıü için yeni bir fırsat yaratacağı- nı düşünüyoruz" dedi. •TÜRKİYE'NİN 3 SEÇENEöt VAR' Prof.Batum:Hukuka uymakyararsağlar İSTANBUL (AA) - Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süheyl Batum, AİHM'nin tcrör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan lehine verdiğı karardan sonra Türki- ye'nin önünde yapabile- ceği 3 seçenek bulundu- ğunu belirterek "Türki- ye'nin hukuka uynıası menfaatınadır" dedi. Prof. Dr. Süheyl Ba- tum, yaptığı açıklamada, AtHM Büyük Daıre- si'nin aldığı kararın her- kes tarafından beklendi- ğini dile getirerek şunla- rı kaydetti: "Türki- ye'nin önünde 3 seçe- nek var. Biri, Türkiye yasa değişimini yapa- cak, yeniden yargılama- nın yolunu açacak,ikin- cisi ise Türkiye bu deği- şikliği yapmayacak. IJçüncü seçenek de ola- bilir mi, bunu bilmiyo- rum, Öcalan'ın avukat- ları engel yokmuş gibi mahkemeye başvura- rak konunun Anayasa Mahkemesi'nin önüne getirilmesini isteyecek." Galatasaray Üniversi- tesi Avrupa Araştırma ve Dokümantasyon Merke- zi Başkanı Prof. Dr. Işıl Karakuş usule ilişkin bir problem olduğunu belir- terek "Burada önemli olan nokta, adil yargı- lanmanın gerçekleşme- si için gerekli olan usul kurallarındaki eksik- liktir" diye konuştu. SÖYLEŞİ ıı ATTİLÂ İLHAN ../Özleştirmecilik' Ne İşe Yamyordu?!.." ... Her zaman şaşmışımdır, aca- ba neden böyle okutylur: Eğer de- ğişmediyse, bizim 'InkılâpTarihi' derslerinde; Anadolu Ihtilâli, Tanzimat ve Meşrûtiyet in deva- mıymış gibi okutulurdu; aynı şey, bir başka düzeyde daha, yapıl- mıştır: 'Inönü Cumhuriyeti', Gâ- zi'nin ideallerine sâdık, onu sür- dürüyor izlenimi yar ıtılmıştır; Dil Devrimi de öyle, bizim nesil, iise- lerde 'özleştirmecilik' alıp başını gittiği zaman, Gâzi'ye hizmet et- tiğini sanıyordu, kendi hesabıma, ancak Fâlih Rıfkı Bey'in, 'Çan- kaya'sını okuduğurr zaman, 'ka- zın ayağının başka türlü' oldu- ğunu anladım. Sizce, rejiminin yaptığı bu uygu- lamada, yanlış bir şeyler yok mu? 'Çağdaşlaşmak:' rayından çıkınca (Çağrışım / 5 "...düşünmüş durmuşumdur; en aşırı 'özleş- tirmeci' Nurullah Ataç'ın, aynı zamanda, en aşırı Yunan/Latin yandaşı olması bir anlam taşı- maz mı? Taşımaz <>lur mu? As- lında Inönü döneminde 'Dil Dev- r/m/'nin, 'Uluslaşarak Çağdaşlaş- mak' rayından, 'Batıfılaşmak' rayı- na aktarıldığının şaŞmaz göster- gesi! İşin, bir de 'resmiyeti' var- dır: Ataç, Inönü'nün 'özel danış- manı' fiîândı: 'Yukardan' müsa- adeli olmasa, bu derece ifrata gitmezdi; ayrıca bu mârifeti, 'tek parti, tek şef, tek mlllet' dönemi- nin, 'resmi organı' Ulus gazete- sinde yapamazdı. Ayrıntıdır a- ma, ilginç bir nokta da şudur: Atatürk dönemi dil tartışmala- rında, Ataç'ın adı pek anılmaz!.." "...dedim ki Inöhü Cumhuri- yeti, uluslaşarak çağdaşlaşma- yı, bunun için 'ulusal bir bileşim' aramayı bırakıyor; Yunan/Lâtin kültür tabanını benimsemeye yöneliyor; peki bu nedir? Yu- nan/Latin tabanlı Hıristiyan, Batı'lı ve Beyaz Emperyalfcmin, Osman- h'ya, Tanzimattan beri, 'cebren ve hile ile' benimsetıfıeye çalıştığı, koprador kültür ileYiciliğinin yeni bir aşaması değil ı\ni? Nasıl Os- manlı'da 'Tanzimatçılık' komp- rador Batı kültürünü benimse- miş, 'seçkin', tabiatıyla millet- ten ayrı, bir aydın tabakası ye- tiştirmiş; bu aydınları kullana- rak, Batılının istek lı'ya kabul ettirmesini sağlamış- sa, bu 'Yeni/Tanzimatçılık' da 'seçkin' bir yönetici/aydın türü lerini Osman- üreterek, Türkiye'nin Batı'ya angaje olmasını sağlayacaktı.." "...sağlamadı mı? Mustafa Ke- mal dönemindeki, Anti/ Emperya- list, Müdafaa-yı Hukukçu 'millîsi- yaset'; Inönü Cumhuriyeti döne- minde, terk edilerek, usul usul, Batı'nın 'Atlantik'ç/ siyasetine an- gaje olunur. (buraya dikkat!) Öy- leyse 'tasfiyecilik' (özleştirme), uy- durma kelimelerleyeni birTürkçe yapmak çabası, aslında dinselin yerine, ulusal ve özgün bir bileşim yaratmak gayretlerinin, terk edil- diğini deyimlediği kadar, 'kompra- dor' bir kültüre yönelişte, bu uy- durma dilin, temel unsurlardan bi- rini oluşturduğunu da deyimle- mektedir. Hepsi birbiriyle ne de güzel çakışıyor, görmüyor mu- sunuz?.." "... Şu halde, dilde ilericilik di- ye gençlere belletilmek istenen 'özleştirmecilik' (tasfiyecilik), Mustafa Kemal döneminin 'dil- de uluslaşma' hareketi değil; Inönü döneminde, TDK tarafın- dan benimsenip 'resmileştiril- miş' olan Ataç 'uydurmacılığı- dır; amacı, Yunan/Lâtin kültü- rünü benimsemek olan, uydur- macılık! Bu sözüm yabana.. 'ile- riciliğe' edebiyatımızdaki Birin- ci (Garip) ve Ikinci Yeni akımla- rının sahip çıkması da, bundan ileri geliyor. Herkesin bildiği üzere bunlar (sentez değil ) 'komprador' tabanlı akımlar: Hem biçimci, hem Batı mukal- lidi! 'Seçkinlikleri' de pek gizle- nemez: Popüliste eğilimleriyle, aşırı alafrangalıklarını örtbas edemezler; halka, 'yukardan' baktıklarmı da! Zaten, handiyse içgüdüsel bir tepkiyle, 'komp- rador alafrangalığma' direnmiş olan, geniş halk yığınlarıyla ni- ye diyalog kuramıyorlar? Işte bundan!..." 'Demokrasl' işi bozuyor... "...Inönü, II. Dünya Savaşı so- nunda, (dış baskılarla) 'Demok- rasi'ye geçmek zorunda kalma- saydı; Allah bilir bu tutum, dev- letin 'resmi' kültür politikası olarak, sürüp gidecekti. De- mokrasi, işi bozuyor. Inönü, böyle yabancı tabanlı bir kültür politikasıyla, Anadolu halkın- dan oy alamayacağını kestire- cek kadar, akıllı ve kurnazdır. Kabul ettiği kolaylıkla kültür po- litikasını reddetti. Hasan Âli Yü- cel'i bırakıp, Milmi Eğitim Ba- kanlığı'na Reşat Şemsettin Sirer'i tayin ettiği an, o güne kadar devletten geniş destek gören 'Komprador llericiliği', gayri resmi zemine intikal etti. Yâni derece derece, Türk Dil Kuru- mu'na, Halkevleri'ne vs. sığındı. Demek artık muhalefettedir. O gün bugün muhalefette! Bu sı- fatıyla, oldum olası muhalefette olan toplumcularla işbirliğine öze- niyor; özenip de ne yapıyor: Üst- yapısal Batı taklitçiliğini ciddi bir özeleştiriden geçirip, diyalektik bir estetik görüşüne mi yöneliyor; yo- oo, Köy Enstitülü, Halkevili, TD- K'li, 'öz/eşf/rme'li, 'opera'lı, Bizim Köy'lü, Mitologyalı 'Komprador llericiliğini' toplumculuğa yama- maya çalışıyor..." "...Eğer Müdafaa-i Hukukçu, Anti/Emperyalist, 'Mazlum Mil- letler' arasında, gücüne yakışır bir rol oynamaya tâlip, tam ba- ğımsız bir Türkiye'den yana isek; Doğu/lslâm 'Ümmet Kül- türümüz'den vazgeçemeyiz, bu da 'demokratikleştirilmiş' ulu- sal dilimizi 'Ümmet' dilimizden Osmanlıca'dan damıtmamızı ge- rektirir. (...) Yok, 'Mazlum Millet- lere sırt çevirip, 'Batılı, Beyaz ve Hıristiyan 'Sistem'in değer öl- çülerine bağlanacak isek; her şeyden, /-en başta Ümmet dö- neminden Türkçe'nin edinip özümsediği olanaklardan- uzaklaşmamız, Batılı ülkelerin dizi dibinde, uysal uysal, Yu- nan/Lâtin çıraklığı etmemiz zo- runludur..." Baçka çâresi var mı? ... Yâni, birzamandıryaptığımız gibi mi? Insan ister istemez, bu soruyu kendine soruyor; zira, son iki çağrışım, yirmi sene önce (1 Mart 1982) yazılmış bir söyleşi- den aktarılmıştır. O zaman soru şudur: Gâzi'nin istediği 'ulusal kültür' bileşimi gerçekleştirile- bilseydi, halkımız, onu kendine yabancılaştıran, 'alafranga komprador ilericiliği'ne direne- bilmek için, 'ümmet kültürü'ne sığınmak zorunda kalır mıydı? 'İlericilik' ulusal kökten üretil- mezse; 'yabancılaşma'yıyadırga- yan' halkın, 'Ümmet Kültürü'ne sığınması kaçınılmazdır. e-mail:tilahan(« isnet.net.tr http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan Faks:0-212 / 260 19 88 Çeşitli temaslarda bulıınmak üzere gittiği Portekiz'den dönen Sezer, AİHM'nin Öcalan kararı koııusunda "Yasal düzenleme yapılmazsa Türkiye'deki nıahkeme yeniden yargılama istcmini reddedecektir" dedi. (AA) Sezer: Sorumluluk yasa koyucununANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Cumhurbaşkanı Ahmet Nec- det Sezer, Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararı kapsamında terör örgütü başı Ab- dullah Öcalan'ın yeniden yargıla- nabilmesi için CezaYargılama Usu- lü Yasası'nda değişiklik yapılması gerektiğini belirterek sorumlulu- ğun hükümete ait olacağını ıma et- ti. Cumhurbaşkanı, "Bugünkü ya- sal düzenleme karşısında bunun (yeniden yargılamanın) kabulü olanaksızdır. Bunu yapıp yapnıa- mak da yasa koyucunun takdi- rindedir" dedi. Sezer, çeşitli temaslarda bulun- mak üzere gittiği Portekiz'den dün akşam saatlerinde döndü. Cumhur- başkanı, Esenboğa Havalimanf nda AİHM'nin terör örgütü başı Abdul- lah Öcalan'a ilişkin kararı anımsa- tılarak yöneltilen soruyu yanıtlarken şunları söyledi: "Avrupa İnsan Hakları Mahke- mesi'nin, bugün (dün) açıklanan, yargılamanın adil yapılmadığına ilişkin kararı, bu karara dayana- rak yargılamanın yenilennıesi is- teminde bulunursa benim kanım- ca, Türkiye'de bu davayı gören nıahkeme, bu isteği reddedecek- tir. Çiinkii bu konuda bir yasal en- gel bulunmaktadır. Ancak, Ceza Yargılama Usulü Yasası'nda bu konuda bir değişiklik yapıhrsa Av- rupa İnsan Hakları Mahkeme- si'nin kararı, yargılanmanın ye- nilenmesi nedeni olarak kabul edilebilir. Bu yapılmadıkça, bu- günkü yasal düzenleme karşısın- da bunun kabulü olanaksızdır. Bunu yapıp yapmamak da yasa koyucunun takdirindedir" dedi. Cumhurbaşkanı Sezer, gerekçeler konusundaki değerlendirmesinin sorulması üzerine, "Gerekçeyi bil- miyorum. Gerekçesini öğrenince o konuda bir şey söyleyebilirim" diye konuştu. Söz sırası ağır ceza mahkemesinde H Baştarafı 1. Sayfada Öcalan'ın avukatlan, AtHM'nin ge- rekçeh kararıyla kapatılan DGM yeri- ne kunılan Ankara 11. Ağır Ceza Mah- kemesi'ne başvurabilecekler. Usul Ya- sası'nda 4 Şubat 2003 tarihinde AİHM önünde bulunan ve kesinleşmemış olan dosyalar, yeniden yargılama dışında tu- tuluyor. Bu nedenle mahkeme, yeniden yargılama ıstemini yerinde görmeyip başvuruyu reddedebilir. Karann kesin nitelik taşınıası nedeniyle Öcalan'ın avukatlan, "adil latminin gerçekleş- mediği, ayrımcılık yapıldığı" gerekçe- siyle yeniden AlHM'yebaşvurabılirler. Hükümetin yasal değişikliğin günde- minde olmadığı açıklaması dikkate alındığında çözüm için yalnızca yazılı emiryolunun kullanılması seçeneği ka- lıyor. Bu yetkiyi elinde bulunduran Adalet Bakanı Ciçek, Yargıtay'a başvu- rarak yerel mahkemenın ret kararının kaldırılmasını isteyebilecek. Başvuruyu Öcalan'ın ıdam kararını onayan Yargı- tay 9. Ceza Daıresi görüşecek. Daıre, yerel mahkemenin kararını kaldırıp ye- niden yargılamanın yolunu açabileceği gibi ret kararını da benımseyebilir. Da- irenin vereceği her iki karar da bağlayı- cı nitelik taşıyor. Ağır ceza mahkemesi yapılan başvu- ruyu incelerken Öcalan'ın yargılanma- sını kısıtlayan düzenlemeyi anayasaya aykırı bularak konuyu Anayasa Mahke- mesi'ne taşıyabilir. Yüksek mahkeme, kısıtlılık düzenlemesini eşitlik ilkesine aykın bularak iptal edebılir. tkinci ola- sılık ise Anayasa Mahkemesi, eşitlik yö- nünden konuyu değerlendirmeyip ana- yasanın 90. maddesindeki uluslararası sözleşmelerin esas olduğu hükmünü dikkate alarak kısıtlılık düzenlemesinin görmezden gelinmesine karar verebilir. Yargının tüm aşamalannda yeniden yargılama istemini reddetmesı duru- munda ise çözünıü yargının bulması ge- rektiğini açıklayan hükümetin bulması gerekecek. Mevcut CMUY'de olduğu gıbı 1 Haziran'dayürürlüğegirmesibek- lenen CMY'de de Öcalan'ın yeniden yargılanmasını kısıtlayan düzenleme korunuyor. Hükümet, Meclis gündemi- ne getireceği tek maddelıkyasa teklifiy- le kısıtlılık düzenlemesini kaldırabilir. Kısıthhğınkaldınlmasıylabırlikte Öca- lan için yargılamanın yolu açılır. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada "Sorun" da 3 ana konudan oluşuyor: 1- Gözaltı süresi uzundu, hemen yargıç karşı- sına çıkarılmalıydı. 2- Mahkeme heyetınde askeri bir üye de vardı. 3- Savunma süresi yeterli değildi. Dava çabuk bitirildi. AİHM pek çok davada, "Yargılama süresi çok uzun" diyerek Türkiye'yi mahkûm etmişti. Şimdi hızlı diye eleştiriyor. Dava sadece hukuki değil, siyasal, toplumsal, hatta uluslararası bir biçime bürünüyor. AİHM ka- rarını AB medyasının birinci haber olarak verme- si, yakın gelecekte olacakların habercisi. • * * Türkiye'deki durum şu: Gözler AKP hükümetinde... AKP'nin gözü dev- let kurumlarında! Garip bir durum. AKP, AİHM'nin vereceği kara- rı öğrendikten sonra durumu kabullenip nasıl çı- kış yolu bulurum arayışına girdi. Çare olarak da şunu buldu: - öcalan davası hükümet değil, devlet olayıdır. Yargı gerekeni yapacaktır! Lütfen hükümet işleriy- le devlet işlerini birbirine karıştırmayalım! Yeri geldiğinde "Hükümet her şeydir. Milliirade- nin sonucu olarak kurulmuştur. Tabii ki devlet ku- rumlarında da etkin olacaktır" diyen AKP, şimdi devletin arkasına sığınmaya çalışıyor. Gülünesi bir durum! AKP hükümeti AİHM kararlarına karşı çok vahim yaklaşımlarda bulundu. Türban davasında "Türki- ye'nin devlet olarak tezi ayrı, hükümetin bakışı ay- rıdır" diyecek kadar ileri gitti. Parti kapatma dava- sında AİHM'nin gelenekleriyle örtüşmeyecek bir yaklaşım sergiledi. öcalan davasında ise bekleme- yi ve devletin arkasına sığınmayı yeğliyor! • • • öcalan, 16 Şubat 1999'da Türkiye'ye getirildi. 31 Mayıs 1999'da yargılama başladı, aralıksız sür- dü, 29 Haziran 1999'da bitti. Mahkeme Başkanı Turgut Okyay kararı açıkladı: Idam! Dönemin DSP-MHP-ANAP koalisyonu infaz için karar almak durumundaydı. Avrupa, öca- lan'ın avukatlarınm AlHM'ye başvuracağını, bu sürecin beklenmesi gerektiğini söyledi. Koalisyon saatler süren toplantı sonunda AİHM'nin de ka- rarı uyarınca infazın buzdolabına konması görü- şünü benimsedi. Sonrasında ölüm cezası kalktı, ömür boyu hapse dönüştü. Geldik bugüne... Hükümet tez zamanda çok net bir tavır ortaya koyabilmeli. En kötü tavır, tavırsızlık olacaktır. Güneydoğu Anadolu'da yaşayanlar da barışın tadına vardı. Bunun bozulmaması için herkes üze- rine düşeni yapmalı. Ancak DEHAP'tan yapılan açıklamalar AİHM sürecinin siyasallaştırılmak is- teneceğini gösteriyor. Kimi ülkelerin terörle mücadele ediyorum diye sınırlarından binlerce kilometre ötede operasyon düzenlediği birdünyada, Türkiye'nin toprakların- daki terörle mücadele ettiği için hedef haiine ge- tirilmesi kabul edilemez bir durumdur. Öcalan da- vası Türkiye'den "öçalma"davasınadönüştürül- memelidir. Gelışmelerin bu yöne kayıp kayma- ması temelde hükümetin tutumuna bağlıdır. ankcum((icumhuriyet.com.tr AB KOMİSYONU: TÜRKİYEDEN UYGULAMA BEKLİYORUZ Haber Merkezi - Avrupa Birliği Komisyonu, AİHM'nin Abdullah Öcalan'ın yeniden yargı- lanmasına ilişkin kararının Türkiye tarafından dikkate alınmasını ve uygulanmasını beklediğini bildirdi. AB Komisyonu sözcüleri, dün günlük olağan basın toplantısında konuya ilişkin soruları yanıtlarken, AİHM kararını "not aldıklarını", bu kararın 2003 'te söylenenleri teyit ettiğini be- lirttiler ve Ankara hükümetinin süratli tepki gös- terdiğini, gerekenin yapılacağını duyurduğunu ifade ettiler. Ankara'nın süratli tepkisinden ve açıklamasından duyulan memnuniyeti yansıtan sözcüler, terörist Öcalan'a ilişkin karar üzerinde özellikle odaklanmayı reddederek "AB Komis- yonu, AİHM'nin tüm kararlarını dikkate alı- yor. Bu karar da Kopenhag kriterleri kapsa- mında, diğerleriyle birlikte, Komisyon'un yıl- hk Türkiye raporunda yer bulacak" dediler. THE INDEPENDENT 'ÖCALAN KARARI KRİZ YARATABİLİR1 LONDRA (ANKA) - AİHM'nin Abdullah Öca- lan'a ilişkin kararının kriz yaratabileceği öne sü- rüldü. The Independent gazetesi, karara uyulma- masının Türkiye'nin AB üyelik çabası koııusunda soru işaretlerine yol açabileceğinı belirterek kara- nn Türk hükümeti için "hassas" bir döneme denk geldiğini yazdı. İngilizThe Independent gazetesi, AİHM'nin Öcalan'ın adil yargılanmadığı yolun- daki karann açıklanması hemen öncesi yayımladı- ğı haberde böyle bir kararın Türkiye'de büyük tep- ki yaratabileceğini savundu. Karann Türkiye'de "kriz"e yol açabileceğini öne süren gazete, "Hal- kın çoğu eski PKK liderini ülkenin en tehlikeli teröristi olarak görüyor. PKK lideri olarak 1980-1990 yıllarında güneydoğuda cn az 30 bin kişinin öldürüldüğü ayrılıkçı ayaklan- mayı planlamakla suçlanıyor" diye yazdı. Gazete yorumuna şöyle devam etti: "Ancak ka- rara uyulmaması, Türkiye'nin yargı sistemini modernizc ettiği iddiasını sorgular, AB'ye ka- tılma çabası konusunda büyük bir soru işareti oluşturur. Mahkemenin kararları, Türkiye da- hil Avrupa Konseyi'nin 46 üyesi için bağlayıcı- dır." The Independent, "Erdoğan ile daha ılımlı ve AB'nin siyasi değerlerine daha yakın gibi görünen siyasi rakibi ve Abdullah Gül arasında devam eden gerginlikler var.. ancak AKP, di- ğer partilerin çok önünde olmayı sürdürüyor. Ayrıca 2007'ye kadar bir genel seçimle karşı karşıya değildir" yorumunu yaptı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle