23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 2005 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAYAKBAL ~ — 1 Emekçinin İlkyaz Bayramında Bugün 1 Mayıs!.. Ne olmuş 1 Mayıs'a, demeyin! 1 Mayıs, önce bir dünyagünü... Emeğiyle yaşanr)ını sürdürenlerin bay- ramı. Işçi, memur, esnaf, köylü hepsi bu Emek Bay- ramı'nı kutlamalıdır. Ama, kutlayamazlar! Emekçinin mutlu olması, sevinç duymas, hakkını araması, bi- linç ışığına ulaşması istenmez. Kim istemez? Işte bu- nun üstünde durmamalı... 1 Mayıs, bir ilkyaz günüdür. Atatürk Cumhuriye- ti'nin İlkyaz Bayramfdır, yasal c inlencedir. Neden "İlk- yaz" demişler de, "Emekçi" pememişler? Emekle ilkyazı bir araya getirmek ince bir buluş da ondan... Emek Bayramı'nı ilkyazın ilk gı nünde kutlamanın gü- zelliğini anlayana, anlamayarıa daha derinden du- yurmak için... Hep kutladık! Kırlara, kıyılara, tepelere, güzellik- lerle renklenen doğaya koşijuk... Bir gün de olsa bayramımızdı! Çalışmalara ,ara verme günüydü. Ama, çok gördüler. Yalnız bizpe değil başka yerler- de de çok gördüler, hâlâ da çok görüyorlar. Fran- sa'da Leon Blum hükümeti 1936'da gerçek bir bayram yaratmıştı emekçilere... Iş saatlerini en aza indirmişti. Dinlenceye çıkan emekcilere ayrı ödeme yapmıştı. Fransa'da tüm errjekçiler dinlenceye çı- kabilme olanağına kavuşmuştu. Bir yıl kadar mutlu 1 Mayıs'laryaşamışlardı. Amasonra, oralardadadu- rum değişti, son yıllarda bil otuz altıya indirmeye kalktılşr, para babaları bunu engellemedi mi? Biz, kendimize dönelim! 4tatürk'ün 1 Mayıs yaz Bayramı'nı kendilerine< dırmadılar mı? Evren Paşa > düler 1 Mayıs'ın resmi bayrafn olmasını! Yetmemiş- ti, 27 Mayıs'ı da ortadan ka e haftalık iş saatlerini tetürkçü diyenler kal- e arkadaşları çok gör- dırdılar, 23 Nisan'ı bile dinlence bayramı olmaktan çıkarmaya kalkıştılar, ama güçleri o kadarına yetmedi... Bugün 1 Mayıs! Ama yasâl tatil günü değil. Ama yaşamlannı elleriyle, kafalarıyla çalışarak geçinen mil- yonlarca insanın, milyarlarca dünya emekçisinin va- roluş günü... Bir yeryüzü bayramı... Ama biz, tüm dünyayla birlikte bu bayramı kutlamaktan uzağız, yi- ne de demekler, kimi partiler, kişiler, sendikalar bu- günün tadını çıkaracak... Nice önlemleri, nice suç- lamaları göze alarak... Ama 'Hak verilmez alınır' di- yenler de kent meydanlarında seslerini, güçlerini yi- ne de duyuracaklar... 1978, 1979 1 Mayıs'larını yaşadık. Bülent Ece- vit'in başbakanlık günleriydi. 1977 1 Mayısı'nda emekçiler, sendikalar, yazar- lar, sanatçılar kol kol toplandılar, bir büyük coşkuy- la, övünçle, sevinçleTaksim'e yürüdüler. Hep katıl- dık, gencimiz, yaşlımız, yazanmız, okurumuz, eme- ğin gücüne, ölümsüzlüğüneıinananlarımız... Ama, bu kez, emek düşmanları Tak^im'i bir kan gölüne çe- virmek istemediler mi? Siztemekçibayramını kutlar mısınız, alın size, alın size kanlı oyunlar, diyerek!.. Bilinçli direnişimizle, inandığımızdüşünceye bağ- lılığımızla her türlü engeli aâmak, her türlü düşman- lığı yenmek gücümüzle... Şvet bu güçle, bu inanç- la kutlayacağız heryıl 1 Mayıs emek bayramını... Ya- sal dinlence sayıldığı günlerdekinden belki daha bü- yük bir coşkuyla!.. 1 Mayıs Küreselleşmeyi Durdurma Günü Olmalıdır! Prof. Dr. Muzaffer ERYILMAZ Çankaya Belediye Başkam 1 Mayıs'ı, yüzyılı aşkın büyük bir müca- delenin ve bu mücadelede elde edilen kazanımların ışığında emeğin, alın te- rinın bayramı olarak kutluyoruz... 1886yılının 1 Mayıs'ındaChicago'dave 1977 yılının 1 Mayıs'ında Istanbul'da emeğin karşı- sına geçerek, onun azmini kırmak isteyenlerin açtıklanyaralarhâlâtaze... Çünkü, o yaralar, şim- di de bizimle beraber ve 21. yüzyılın mücade- le takvimınde de emeğin en baştaki rolünü bi- çimlendirmeye devam ediyor... Küreselleşmenin güçlü bir trend olarak bütün dünyayı sarması, sermayeniıı bir uluslararası güç olarak her yerı kınlgan krizler adacığı ha- line getirmesi karşısmda işçılerin ve onunla bağ- lantılı güçlerin de kendilerini yeniden tanımla- ma, biçimlendirme ve yapmaları gerekenleri yeni baştan ele almaları gerekmektcdir... Işçi sınıfının ulusal bir güç olarak, uluslara- rası sermayenin şekilsiz gıbi duran mekanız- malarına karşı çıkabilmesi için, kendi iç yapı- landırmasını ve bölünmüşlüğünü aşarak, ulusal- cı pek çok kuvvetle el ele ciddi bir set oluştur- ması gerekmektedir... Çünkü ancak ulusala yas- lanarak uluslararası bir tehdidin salvoları boşa çıkarılabilir... Bugün teknolojik gelişmelerin başdöndürücü etkisınin yarattığı olağanüstü ıv- me, işçi sınıfının klasıkyapısını kısmi olarak teh- dit eder hale gelmektedir... Bu ıse işçı smıfını salt şu an var olan kazanımlan korumaya, sa- vunmacı bir çizgide, durağan kalmaya zorla- maktadır... Oysa bu durağanlığı kabullenmek, aslında var olan statükoya güvenmek demektir ki, bu doğru bir tutum olamaz... Çünkü konjonk- türü, mevcut durumu bozmaya, dahası işçilerin ve emeği ile geçinen tüm katmanların aleyhine değiştirmeye kendısıni çok ıyi ayarlamış olan- ların varlığı unutulmamalıdır... Mücadeleyi sosyal devletın yapısından ayır- mayan, onu birleştiren, toplumun tüm ezilmış kesimlerini mücadelenin gerekleriyle canlı bir biçimde tamştıran bir çıkış stratejısı- emeğe öz- güven, moral ve yenı bir çıkış noktası sağlaya- caktır... Bugün sosyal devletteki aşınınaların, salt ülkemizde değil, özellikle sosyal boyutunun derinliğiyle övünen kara Avrupası'nda cıddı bir erozyona uğratıldığı bilinınektedır... Liberalızmin pıyasayı fetişleştiren, kontrolsüz bir sermaye tahakkümü ve bunun karşısında ör- gütsüzleştırılmiş, parça-bölük işlere talim et- meye mahkûm bir emekçiler topluluğu yarat- ma stratejisı, bugün adım adım hayata geçiril- mektedır. Elbette günümüzde üretimın yaıu sı- ra dağıtım, hızmet ve tüketim sektöründekı ge- nişlemenın yarattığı farklı çalışanlarkümesı as- lında bir karamsarlık değil, yeniden umudu ta- zeleme aracı olacak ışlev görmelidir... Çünkü ye- ni unsurların eklenmiş kuvveti, daha iyı bir mü- cadele azmini bızlere hatırlatmalıdır. Sendıka- ların bir tür metal yorgunluğuna gimıeden, me- kanık organızasyonlara dönüşmeden, tabanla zaman ıçınde ortaya çıkan kopukluğun tehlike- lerinı görerek, esnek ve canlı bir taban-tavan alış-verişine yönelmeleri başarı için çok önem- lidir... Ancak ciddi bir gelecek öngörüsünün ışı- ğında emek güçleri ve emeğin safında yer tu- tanlar, emeğin kutsallığını onun ürettıklennin gö- züyle görenler, yeni ve denenmemış yönetme- leri de yedeklenne alarak yolakoyulmalıdır... Çün- kü Virgilius'un dedığı gıbi, "Çalışmak her şeyi fetheder". Bırhkte çalışarak, özgürleştinci ve eşit- likçı, yaratıcı bir dünyaya doğru adımlarımızı sıklaştırabilırız... Bugün emekçılenn kendi öz dinamiklerini harekete geçıren, onları eskinin şaşaalı günle- rine hayıflanmaktan kurtaran her yeni günü, ka- zammların ve çalışanların çalışma zemininin topluma aktarıldığı bir değerlendırme plattbr- mu olarak gören bir bakış açısına ıhtiyacmız var. Medya, halkla ılışkiler gibi teknıklerden artık emekçiler de gereğince yararlanmalıdır... Bunun için gerekırse kendilen böyle araçları ortaya çı- karmalı veya mevcut yapılan dönüştürmeye dö- nük bir yaklaşım sergilemelıdir. 1 Mayıs, bütün dünyada yüz milyonların bay- ramı olarak kutlanıyor... Biz yıllarca, hatta on yıllarca yasakların ve baskılann cenderesinde bir korku tünelindeymişçesıne 1 Mayıs'larabaktık. En doğal, en insanı kutlama biçımini, alanlara çıkarak, emeğe sahip çıkmayı şımdılerde yenı yenı yapmaya başhyoruz... Oysa demokrasının çokseslilığı, toplumun tüm bırimlerının kendi- lerini özgürce ifade ermesıyle doğrudan bağlan- tılıdır... Tek kollu demokrası zaten demokrasi ol- maz, ancak "demokrasicilik" olabıhr... Onun için ışçıler doğal ve vazgeçilmez banşçıl mekân- ları, alanlan seçerek 1 Mayıs'ı en çok doğru bi- çimde kutlamayı hak etmektedır.- Uzlaşmayı elden bırakmadan, kendi benliği- ınızi çok ıyi tanımlayarak, dahası bizım dışımız- daki güçlere açılarak, onlarla güçlü bir meşru- ıyet ılişkisi ıçerisinde kalarak, emeği layık ol- duğu konumda tutabilıriz... Bunu yapacak ma- ya emeğin güçlerinde fazlasıyla mevcuttur... Yeter ki güçlerımizi bölmeden, küreselleşmenin, aslında toplumlan bölen, mhayetinde küresel- leşmemeyı dayatanboyunduruğuna karşı, tek se- çeneği olan, ulusal karşı koyuşu içine alan cid- di biryenidenyapılanma ile mücadele gücümü- zü teçhiz etmelıyiz. Onun için artık 1 Mayıs'ın gerçek sahibi olan emekçiler, bugün de müca- dele yüzlerinı küreselleşmeyi durdurmaya dön- dürmelıdir; ancak bu şekilde salıici bir başan el- de edılebilır. Bunu yapmadan atacağımız her adım, sınırh ve etkısiz kalmaya yazgılı olacak- tır... Toplumu kuran, yapan birıcik güç olan üre- tıcı güçlerin temsilcileri ve onunla doğal müt- tefik olan güçler, 1 Mayıs'ın coşkusunu, aynı za- manda geleceğı yeniden bıçimlendirmenin bir aracı haline getirmelidirler... Çünkü sizler ça- hşmaktasınız... Victor Hugo'nun dediği gibi "Çalışmakhayat, düşünmek ışıkür". Onun için diyoru/ ki, 1 Mayıs emeğin bir- lik, mücadele ve dayanışma günüdür, onun için işçi sınıfının bayramıdır; çünkü çalışma yo- luyla hayatımızı aydınlatan, bizi düşündüren güç sadece sızsiniz... Bundan dolayıdır ki yaşama can katanlar, dünyayı değiştirme gücünü elle- rindebulundurmaktadırlar. Emekçılenn düşle- rinden vazgeçtiği zaman dünya baştan başa ka- ranlığa gömülür. Onun için diyoruz ki, karan- lığa geçit vermeyenlere selam olsun! Bu güne selam olsun... 1 Mayıs'ın Anlamı... Engİn UNSAL enç kuşakların ve sosyal siyaset ala- nının yeni öğrenci- lerinin 1 Mayıs'ın ne anla- ma geldiği, tarihsel oluşu- mu konusundayeterince bil- gi sahibi olduğu kanısında değiliz. Küreselleşen dünya- da, çokuluslu şirketlerin gü- dümündeki ekonomilerde çalışanların ve onları örgüt- lemede yetersiz kalan sen- dika yönetıcilerınin de ko- nu ile yeterince ilgilendiği kanısında değiliz. Hele Sov- yetler Birliğı'nın dağılma- sından ve sosyalızmın kapı- talizm karşısında şimdilik yenik düşmesinın ardından acaba 1 Mayısgiderek unu- tulan bir kavram mı olacak'? Oysa 1 Mayıs, dünya işçi sı- nıfının zamanzaman kanla yazılmış çok onurlu smılsal mücadelesinin anımsandı- ğı, kııtsandığı ve dünya işçi sınıfının birfiğinin ve kar- deşliğinin altınınçizfldi0bir gündür. Bıı«iin asla unııful- mamalıveiçeriğigençkuşak- lara, üçüncü binydın enıek- çüerine çok iyi anlatilmalı- dır. Bu konuda ilk ateş 4 Ma- yıs 1886'da Amerikan İşçi Federasyonu (Af L) tarafın- emen ıemer 7. Opera Yarışması başhyor. Genç ve yetenekli bir opera sanatçısıysanız; Opera Yarışması'na katılın, uluslararası opera dünyasına adımmızı atm. biletiniz var. Son Başvuru Tarihi: 10 Mayıs 2005 Eleme Tarihlori: 17/18/19 Mayıs 2005 Ödül Töreni ve Final Konseri: 20 Mayıs 2005 Bilgi için: 0216 459 37 09 www.siemens.com.tr dan yakılmıştır. Günlük 15 saatlik çalışmamn 8 saate ındirilmesi için Chicago kentinin Haymarket mey- danında AFLnin düzenledi- ğı gösterıye katılan ışçilere polıs bombalı saldırı düzen- lemış, eylemci işçılerden ve polislerden 14 kişi ölmüştür. Buölümlerin sorumlusu ola- rak dört ışçi lideri turuklan- mış, yargılanmış ve işçiler için hak aıamanın bedelıni 1887 yılı Kasım ayında ası- larak ödemışlerdir. AFL, idamlardan sonra 1888 yı- lında genel kurulunda, 8 sa- atlik çalışma süresı kabul edılınceye kadar her yıl 1 Mayıs'ta genel grev yapıl- masını kararlaştırmıştır. 1889'da Paris'te toplanan 2. Enternasyonal, 8 saatlik ça- lışma süresi bedelinı ger- çekleştırmck için 1890'dan ıtibaren her yıl 1 Mayıs'ın tüm dünyada İşçiGünüola- rak kutlanmasını kararlaştır- mıştır. 1 Mayıs ülkemizde ilk 1909'da Selanik'te, sonraki yıllarda başka Balkan kent- lerinde ve tstanbul'da işçi günü olarak kutlandı. Cumhuriyetin ilanından sonra toplanan İzmirîktisat Kongresi'nde 1 Mayıs'ın Türkişçilerininbayramıola- rak yasalaştınlması istendi ama bu hiç gerçekleşmedi. 1924yıluıda 1 Mayıs kutla- malarına ızin verilmeyince işçiler, Amde BirliğiMerke- zi'nde toplanıp Enternasyo- nal marşını söylemekle ye- tindı. 1925 yılında doğuda Şeyh Sait ayaklanmasının bastınlmasından sonra Ce- miyetlerYasası'nın 9. mad- desı değiştirilerek sınıf esa- sına dayalı cemiyetlerin ku- rulması yasaklandı. O yıl, 1 Mayıs kutlamaları Amele Teali Çemiyeti Merkezi'nde yapıldı ve "1 MayısNedir?" başlıklı birkitapçık dağıtıl- dı. Bu kitapçıkta "Türkame- lesi irticaya karşı amansız bir mücadele vermelidir" denildi ve "8saatuyku,8sa- at dinlennıe, 8 saat iş" iste- mine yer verildi. (AJi Er, 1 Mayıs yazı dızısi, Çumhu- riyet gazetesı Mayıs 1996).. Bu kitapçık nedeni ile cemi- yetin yöneticilen tutuklana- rak 15'eryılhapiscezasıile cezalandırıldılar. Bu tarih- ten sonra 1975 yılına kadar 1 Mayıs'lar sadece bahar bayramı sayıldı. O yıl Tür- kiye Sosyalist İşçi Partisi (TStP) Tepebaşı'nda bir ga- zinoda 1 Mayıs'ı kutladı. 1 «T"1 yılında DİSK,Taksım Meydanı'nda görkemli bir toplantı düzenledi.. fakat bu toplantı derın devletın si- lahlı baskınına uğradı. K.a- labalığın üzerine açılanateş- te 34 işçi ve yurttaş yaşamı- nı yitırdi fakat olayın faille- ri hiç bulunamadı. K.ısacası 1 Mayıs, özün- de dünya işçi sınıfının işçi haklannınyasalaşması için yaptığı haklı fakat zor bir mücadelenin anımsandığı gündür. İşçi sınıfı ve önder- leri bugünkü kazammların elde edilmesi için çok büyük bedeller ödemiş, tarifsiz zıı- lümler görmüştür. Türkı- ye'de devletın işçi sınıfına sürekli yabancılaşması ve kuşkuyla bakması sonucu bu zulüm daha da abartılı ol- muştur. İşçiler ve işçi hakları için bedel ödeyenlerın 1 Mayıs'ı kutlamak elbette haklarıdır ama bu uğurda hıçbir çaba göstermemiş, hiç bedel öde- memış bugünkü sendika yö- netıcilerinin 1 Mayıs'ı kut- lama çabalan bir nostalji- den, romantık bir kavram olmaktan öteye gıdemiyor. Ülkemiz için bu gözlemi somutlaştırırsak bazı soru- lara yanıt vermek çok zor olacaktır. Ülkemizde sos- yolojik anlamda bir işçi sı- nıfı var mıdır? işçiler bu- gün yararlandıklan iş ve sos- yal güvenlikyasalatını, sen- dika kurabilme ve toplu iş sözleşmesi yapabilme ya- salannınvar olması için han- gi mücadeleleri vermiştir? Uğrunda mücadele verme- dikleri ve kendilerine hü- kümetler tarafından hedıye edilen bu yasalar çalışan- larda bir sınıf bilinci yara- tabilır mi? Bugün 28 işko- lunda var olan sendika enf- lasyonunun mantıklı bir açıklaması yapılabilir mi? Sanayi ve hizmetlerde 12 milyon olan istihdamın yüz- de 53'ü kayıt dışında ise ve sendikalar bu kölelik düze- ni karşısmda kıllarıru kıpır- datmıyorsa ışçi bayramını hangi yüzle kutlayacaklar- dır? işçiler bugün sendikalar- dan hızla uzaklaşmaktadır. Çokuluslu şirketler ve onla- ra teslim olmuş hükümet- ler, güçlü şirketler karşısın- da yenik düşmüş yönetici- ler işçi sınıfının belini kır- mak üzeredir. Sendikalar, 1 Mayıs'lan, işçılerin barışve kardeşlik günü olarak kut- lamayıonlannumutsuzluğu, yok olan gelecekleri üze- rınde değil; bütünleşmiş, güçlü, egemen sınıflardan ve hükümetlerden istedikle- nni almaya gücü yeten taş gibi örgütler olarak kutla- malıdır. Onlarayakışanbu- dur. Bu amaca ulaşıhnadan yapılanlar karanlıkta ıslık çalmak, kendini aldatmak için gösteri yapmaktan baş- ka anlam taşımaz. PENCERE KazanNedenKaymyor?.. Bizim medyada birdenbire sözde Ermeni soykı- rımı avukatlığına soyunanlartüredi... Aferin!.. Ancak ilginçtir ki bunların çoğu 68'li, sözde sos- yalist, yeni neoliberal, o biçim... Pek meşhur fıkradır, Yeniçeri Ağası Çarşıkapı'da Yahudiyi yakalamış, palasını çekmiş, zavallının işi- ni bitirecek... Yahudi: - Ağam, ben ne suç işledim?.. Yeniçeri: - Siz Hazreti Isa'yı çarmıha çakıp öldürmüşsü- nüz... - Ama, o iş bin beş yüz yıl önceydi... Ağa: - Ben yeni öğrendim!.. Neredeyse yüz yıl önce yaşanmış bir karşılıklı kı- yımın hesabı birdenbire neden fitillenip ateşlendi degündemegirdi?.. • Sağa sola, içeriye dışarıya, gazeteye televizyona göz atanların aklına ister istemez bir soru geliyor: - Türkiye Cumhuriyeti'nin suyu mu ısınıyor?.. Sanki Hıristiyan dünyası Rum, Ermeni, Yunan devletleri ardına yığınak yapmış, diasporalarıyla bü- tünleşmiş; Türklerin çevresindeki kuşatmanın çem- beri günden güne daralıyor. Neden?.. Istanbul'un meşhur ayaklanmalarından birinde "istemezük" diye bağıran kalabalığın içine Bektaşi de karışmış, habire bağırıyormuş: - İstemezük!.. Yakalayıp sormuşlar: - Neyi istemiyorsun ulan?.. - Meyhaneci Anastas'ı... - Neden?.. -Şarabasu katıyor!.. Koca birtarih boyu bir arada sızıltısızyaşayan Rum, Ermeni, Türk, neden birbirlerine düşmanlaşmışlar?.. Gerekçesini soran arayan var mı?.. • Her neyse, bir süreden beri "Ermeni soykmmı" lafı Batı'da önyargıya dönüşmüşken bizimkiler de- diler ki: -Tüm arşivlerimizi açıyoruz, önyargımızyok!..Ta- rihçilerden oluşacak ortak bir kurul bizdeki ve dı- şardaki arşivlere girsinler, araştırsınlar, incelesinler, önce gerçek belirlensin... Amao ne?.. Soykırım iddiasındakı Ermenilerle bizimkiler bir- den ağız değiştirmezler mi: - Arşivlerden bir şey anlaşılmaz... - Nedemeko?.. - Nasıl okursan, nasıl değerlendirirsen öyleyorum- larsın... - Tarihsel gerçek nasıl ortaya çıkacak?.. - Tarihçilere boş ver, bu siyasal bir sorundur!.. • Arşiveboş ver.. Tarihe boş ver.. Belgelereboş ver.. Ama, soykırım var!.. Parlamentolartoplansınlar, soykırım kararları ver- sinler; ne tarih, ne arşiv, ne belge bilimsel olarak de- ğerlendirilmeden önyargılarıyla yetinsinler... Ortaköy'de Bektaşi ile papaz sohbet ediyorlarmış, Baba Erenler demiş ki: - Kapalıçarşı'nın kapısında zincir vardır.. Papaz: - Kapalıçarşı'nın kapısında zincir yoktur.. Vardır, yoktur, derken iddialaşma ağız dalaşına dö- nüşmüş; inat bu ya demişler ki: - Gidip bakalım!.. Varıp bakmışlar, zincir kapıda sallanıyor, ama, pa- paz hâlâ "yoktur" diyediretiyor... Bektaşi zinciri ya- kalayıp papazın kafasına vurmuş; nafileL Papaz: - Yoktur, yoktur, yoktur... • Arşivleri açmak, tarihçileri devreye sokmak, bel- geleri incelemek elbette doğru yol; ama, anlaşılıyor ki nafile... Batı'da büyük bir kazan kaynatılıyor... Türkiye'nin suyunu mu ısıtıyorlar?.. Cumhuriyef. K İ T A P L A R I ANILAR "Bir Cumhurivet Km" MiişerrefHEKİMOĞLU ANILAR 'ikrOımiıtsmrt Kı/ı MüserreJ Hekımo&u "Aııthır" g.vetecüığe adaıumş f bir ya^.'tmm ıçmdeıı gerçcklcr, Gıuelecılığı "ınestek" olarak düşttncnlere "vol haritmt". Türkîyiî'ııin 1950soımısı "değişımin" yönü ve »îtcligı bukkıııda açıklayıcı lespıtler. Ilcpsıylc birlikte aym znmauda: ' Bir Cumhıtriyet Kıztınn Arıılan". ISBN 975-6747-80-3 462 S.iyta, l fiasku NKan 200«i YENİÇEKTI Merkez : Türkocagı Cnd. No' 39/41 Cagdojjlu İS1ANBUL - Teh 0212 514 01 96 Şube : istiklal Cad. Zambok Sok. 4/1 Taksim-İSÎANBUL - Tel: 0212 252 38 81 Ankora . Atatürk Bulvarı Ho. 125 Kol: 4 Bakanlıklar ANKARA - Tel: 0312 419 50 20 BURSA CUMOK DAYANIŞMA YEMEGİ Gazetemizin kuruluşunun 81. yıldönümünde Cumhuriyet coşkusuyla buluşuyoruz. Yer: Bursa Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Muradiye/ BURSA Tarıh: 7 Mayıs 2005 Cumartesı Saat 20.00 lletışim: Atatürkçü Duşünce Derneğı (ADD) Bursa Şubesı Tel: 223 83 68 Çağdaş Eczacılar Derneği (ÇED) Bursa Şubesı Tel: 256 50 25 Eden: 30 YTL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle