Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 2005 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAYAKBAL ~
— 1
Emekçinin İlkyaz
Bayramında
Bugün 1 Mayıs!..
Ne olmuş 1 Mayıs'a, demeyin! 1 Mayıs, önce bir
dünyagünü... Emeğiyle yaşanr)ını sürdürenlerin bay-
ramı. Işçi, memur, esnaf, köylü hepsi bu Emek Bay-
ramı'nı kutlamalıdır. Ama, kutlayamazlar! Emekçinin
mutlu olması, sevinç duymas, hakkını araması, bi-
linç ışığına ulaşması istenmez. Kim istemez? Işte bu-
nun üstünde durmamalı...
1 Mayıs, bir ilkyaz günüdür. Atatürk Cumhuriye-
ti'nin İlkyaz Bayramfdır, yasal c inlencedir. Neden "İlk-
yaz" demişler de, "Emekçi" pememişler? Emekle
ilkyazı bir araya getirmek ince bir buluş da ondan...
Emek Bayramı'nı ilkyazın ilk gı nünde kutlamanın gü-
zelliğini anlayana, anlamayarıa daha derinden du-
yurmak için...
Hep kutladık! Kırlara, kıyılara, tepelere, güzellik-
lerle renklenen doğaya koşijuk... Bir gün de olsa
bayramımızdı! Çalışmalara ,ara verme günüydü.
Ama, çok gördüler. Yalnız bizpe değil başka yerler-
de de çok gördüler, hâlâ da çok görüyorlar. Fran-
sa'da Leon Blum hükümeti 1936'da gerçek bir
bayram yaratmıştı emekçilere... Iş saatlerini en aza
indirmişti. Dinlenceye çıkan emekcilere ayrı ödeme
yapmıştı. Fransa'da tüm errjekçiler dinlenceye çı-
kabilme olanağına kavuşmuştu. Bir yıl kadar mutlu
1 Mayıs'laryaşamışlardı. Amasonra, oralardadadu-
rum değişti, son yıllarda bil
otuz altıya indirmeye kalktılşr, para babaları bunu
engellemedi mi?
Biz, kendimize dönelim! 4tatürk'ün 1 Mayıs
yaz Bayramı'nı kendilerine<
dırmadılar mı? Evren Paşa >
düler 1 Mayıs'ın resmi bayrafn olmasını! Yetmemiş-
ti, 27 Mayıs'ı da ortadan ka
e haftalık iş saatlerini
tetürkçü diyenler kal-
e arkadaşları çok gör-
dırdılar, 23 Nisan'ı bile
dinlence bayramı olmaktan çıkarmaya kalkıştılar,
ama güçleri o kadarına yetmedi...
Bugün 1 Mayıs! Ama yasâl tatil günü değil. Ama
yaşamlannı elleriyle, kafalarıyla çalışarak geçinen mil-
yonlarca insanın, milyarlarca dünya emekçisinin va-
roluş günü... Bir yeryüzü bayramı... Ama biz, tüm
dünyayla birlikte bu bayramı kutlamaktan uzağız, yi-
ne de demekler, kimi partiler, kişiler, sendikalar bu-
günün tadını çıkaracak... Nice önlemleri, nice suç-
lamaları göze alarak... Ama 'Hak verilmez alınır' di-
yenler de kent meydanlarında seslerini, güçlerini yi-
ne de duyuracaklar...
1978, 1979 1 Mayıs'larını yaşadık. Bülent Ece-
vit'in başbakanlık günleriydi.
1977 1 Mayısı'nda emekçiler, sendikalar, yazar-
lar, sanatçılar kol kol toplandılar, bir büyük coşkuy-
la, övünçle, sevinçleTaksim'e yürüdüler. Hep katıl-
dık, gencimiz, yaşlımız, yazanmız, okurumuz, eme-
ğin gücüne, ölümsüzlüğüneıinananlarımız... Ama, bu
kez, emek düşmanları Tak^im'i bir kan gölüne çe-
virmek istemediler mi? Siztemekçibayramını kutlar
mısınız, alın size, alın size kanlı oyunlar, diyerek!..
Bilinçli direnişimizle, inandığımızdüşünceye bağ-
lılığımızla her türlü engeli aâmak, her türlü düşman-
lığı yenmek gücümüzle... Şvet bu güçle, bu inanç-
la kutlayacağız heryıl 1 Mayıs emek bayramını... Ya-
sal dinlence sayıldığı günlerdekinden belki daha bü-
yük bir coşkuyla!..
1 Mayıs Küreselleşmeyi Durdurma Günü Olmalıdır!
Prof. Dr. Muzaffer ERYILMAZ Çankaya Belediye Başkam
1
Mayıs'ı, yüzyılı aşkın büyük bir müca-
delenin ve bu mücadelede elde edilen
kazanımların ışığında emeğin, alın te-
rinın bayramı olarak kutluyoruz...
1886yılının 1 Mayıs'ındaChicago'dave 1977
yılının 1 Mayıs'ında Istanbul'da emeğin karşı-
sına geçerek, onun azmini kırmak isteyenlerin
açtıklanyaralarhâlâtaze... Çünkü, o yaralar, şim-
di de bizimle beraber ve 21. yüzyılın mücade-
le takvimınde de emeğin en baştaki rolünü bi-
çimlendirmeye devam ediyor...
Küreselleşmenin güçlü bir trend olarak bütün
dünyayı sarması, sermayeniıı bir uluslararası
güç olarak her yerı kınlgan krizler adacığı ha-
line getirmesi karşısmda işçılerin ve onunla bağ-
lantılı güçlerin de kendilerini yeniden tanımla-
ma, biçimlendirme ve yapmaları gerekenleri
yeni baştan ele almaları gerekmektcdir...
Işçi sınıfının ulusal bir güç olarak, uluslara-
rası sermayenin şekilsiz gıbi duran mekanız-
malarına karşı çıkabilmesi için, kendi iç yapı-
landırmasını ve bölünmüşlüğünü aşarak, ulusal-
cı pek çok kuvvetle el ele ciddi bir set oluştur-
ması gerekmektedir... Çünkü ancak ulusala yas-
lanarak uluslararası bir tehdidin salvoları boşa
çıkarılabilir... Bugün teknolojik gelişmelerin
başdöndürücü etkisınin yarattığı olağanüstü ıv-
me, işçi sınıfının klasıkyapısını kısmi olarak teh-
dit eder hale gelmektedir... Bu ıse işçı smıfını
salt şu an var olan kazanımlan korumaya, sa-
vunmacı bir çizgide, durağan kalmaya zorla-
maktadır... Oysa bu durağanlığı kabullenmek,
aslında var olan statükoya güvenmek demektir
ki, bu doğru bir tutum olamaz... Çünkü konjonk-
türü, mevcut durumu bozmaya, dahası işçilerin
ve emeği ile geçinen tüm katmanların aleyhine
değiştirmeye kendısıni çok ıyi ayarlamış olan-
ların varlığı unutulmamalıdır...
Mücadeleyi sosyal devletın yapısından ayır-
mayan, onu birleştiren, toplumun tüm ezilmış
kesimlerini mücadelenin gerekleriyle canlı bir
biçimde tamştıran bir çıkış stratejısı- emeğe öz-
güven, moral ve yenı bir çıkış noktası sağlaya-
caktır... Bugün sosyal devletteki aşınınaların,
salt ülkemizde değil, özellikle sosyal boyutunun
derinliğiyle övünen kara Avrupası'nda cıddı bir
erozyona uğratıldığı bilinınektedır...
Liberalızmin pıyasayı fetişleştiren, kontrolsüz
bir sermaye tahakkümü ve bunun karşısında ör-
gütsüzleştırılmiş, parça-bölük işlere talim et-
meye mahkûm bir emekçiler topluluğu yarat-
ma stratejisı, bugün adım adım hayata geçiril-
mektedır. Elbette günümüzde üretimın yaıu sı-
ra dağıtım, hızmet ve tüketim sektöründekı ge-
nişlemenın yarattığı farklı çalışanlarkümesı as-
lında bir karamsarlık değil, yeniden umudu ta-
zeleme aracı olacak ışlev görmelidir... Çünkü ye-
ni unsurların eklenmiş kuvveti, daha iyı bir mü-
cadele azmini bızlere hatırlatmalıdır. Sendıka-
ların bir tür metal yorgunluğuna gimıeden, me-
kanık organızasyonlara dönüşmeden, tabanla
zaman ıçınde ortaya çıkan kopukluğun tehlike-
lerinı görerek, esnek ve canlı bir taban-tavan
alış-verişine yönelmeleri başarı için çok önem-
lidir... Ancak ciddi bir gelecek öngörüsünün ışı-
ğında emek güçleri ve emeğin safında yer tu-
tanlar, emeğin kutsallığını onun ürettıklennin gö-
züyle görenler, yeni ve denenmemış yönetme-
leri de yedeklenne alarak yolakoyulmalıdır... Çün-
kü Virgilius'un dedığı gıbi, "Çalışmak her şeyi
fetheder". Bırhkte çalışarak, özgürleştinci ve eşit-
likçı, yaratıcı bir dünyaya doğru adımlarımızı
sıklaştırabilırız...
Bugün emekçılenn kendi öz dinamiklerini
harekete geçıren, onları eskinin şaşaalı günle-
rine hayıflanmaktan kurtaran her yeni günü, ka-
zammların ve çalışanların çalışma zemininin
topluma aktarıldığı bir değerlendırme plattbr-
mu olarak gören bir bakış açısına ıhtiyacmız var.
Medya, halkla ılışkiler gibi teknıklerden artık
emekçiler de gereğince yararlanmalıdır... Bunun
için gerekırse kendilen böyle araçları ortaya çı-
karmalı veya mevcut yapılan dönüştürmeye dö-
nük bir yaklaşım sergilemelıdir.
1 Mayıs, bütün dünyada yüz milyonların bay-
ramı olarak kutlanıyor... Biz yıllarca, hatta on
yıllarca yasakların ve baskılann cenderesinde bir
korku tünelindeymişçesıne 1 Mayıs'larabaktık.
En doğal, en insanı kutlama biçımini, alanlara
çıkarak, emeğe sahip çıkmayı şımdılerde yenı
yenı yapmaya başhyoruz... Oysa demokrasının
çokseslilığı, toplumun tüm bırimlerının kendi-
lerini özgürce ifade ermesıyle doğrudan bağlan-
tılıdır... Tek kollu demokrası zaten demokrasi ol-
maz, ancak "demokrasicilik" olabıhr... Onun
için ışçıler doğal ve vazgeçilmez banşçıl mekân-
ları, alanlan seçerek 1 Mayıs'ı en çok doğru bi-
çimde kutlamayı hak etmektedır.-
Uzlaşmayı elden bırakmadan, kendi benliği-
ınızi çok ıyi tanımlayarak, dahası bizım dışımız-
daki güçlere açılarak, onlarla güçlü bir meşru-
ıyet ılişkisi ıçerisinde kalarak, emeği layık ol-
duğu konumda tutabilıriz... Bunu yapacak ma-
ya emeğin güçlerinde fazlasıyla mevcuttur...
Yeter ki güçlerımizi bölmeden, küreselleşmenin,
aslında toplumlan bölen, mhayetinde küresel-
leşmemeyı dayatanboyunduruğuna karşı, tek se-
çeneği olan, ulusal karşı koyuşu içine alan cid-
di biryenidenyapılanma ile mücadele gücümü-
zü teçhiz etmelıyiz. Onun için artık 1 Mayıs'ın
gerçek sahibi olan emekçiler, bugün de müca-
dele yüzlerinı küreselleşmeyi durdurmaya dön-
dürmelıdir; ancak bu şekilde salıici bir başan el-
de edılebilır. Bunu yapmadan atacağımız her
adım, sınırh ve etkısiz kalmaya yazgılı olacak-
tır... Toplumu kuran, yapan birıcik güç olan üre-
tıcı güçlerin temsilcileri ve onunla doğal müt-
tefik olan güçler, 1 Mayıs'ın coşkusunu, aynı za-
manda geleceğı yeniden bıçimlendirmenin bir
aracı haline getirmelidirler... Çünkü sizler ça-
hşmaktasınız... Victor Hugo'nun dediği gibi
"Çalışmakhayat, düşünmek ışıkür".
Onun için diyoru/ ki, 1 Mayıs emeğin bir-
lik, mücadele ve dayanışma günüdür, onun için
işçi sınıfının bayramıdır; çünkü çalışma yo-
luyla hayatımızı aydınlatan, bizi düşündüren güç
sadece sızsiniz... Bundan dolayıdır ki yaşama
can katanlar, dünyayı değiştirme gücünü elle-
rindebulundurmaktadırlar. Emekçılenn düşle-
rinden vazgeçtiği zaman dünya baştan başa ka-
ranlığa gömülür. Onun için diyoruz ki, karan-
lığa geçit vermeyenlere selam olsun! Bu güne
selam olsun...
1 Mayıs'ın Anlamı...
Engİn UNSAL
enç kuşakların ve
sosyal siyaset ala-
nının yeni öğrenci-
lerinin 1 Mayıs'ın ne anla-
ma geldiği, tarihsel oluşu-
mu konusundayeterince bil-
gi sahibi olduğu kanısında
değiliz. Küreselleşen dünya-
da, çokuluslu şirketlerin gü-
dümündeki ekonomilerde
çalışanların ve onları örgüt-
lemede yetersiz kalan sen-
dika yönetıcilerınin de ko-
nu ile yeterince ilgilendiği
kanısında değiliz. Hele Sov-
yetler Birliğı'nın dağılma-
sından ve sosyalızmın kapı-
talizm karşısında şimdilik
yenik düşmesinın ardından
acaba 1 Mayısgiderek unu-
tulan bir kavram mı olacak'?
Oysa 1 Mayıs, dünya işçi sı-
nıfının zamanzaman kanla
yazılmış çok onurlu smılsal
mücadelesinin anımsandı-
ğı, kııtsandığı ve dünya işçi
sınıfının birfiğinin ve kar-
deşliğinin altınınçizfldi0bir
gündür. Bıı«iin asla unııful-
mamalıveiçeriğigençkuşak-
lara, üçüncü binydın enıek-
çüerine çok iyi anlatilmalı-
dır.
Bu konuda ilk ateş 4 Ma-
yıs 1886'da Amerikan İşçi
Federasyonu (Af L) tarafın-
emen
ıemer
7. Opera Yarışması başhyor.
Genç ve yetenekli bir opera
sanatçısıysanız;
Opera Yarışması'na katılın,
uluslararası opera dünyasına
adımmızı atm.
biletiniz
var.
Son Başvuru Tarihi: 10 Mayıs 2005
Eleme Tarihlori: 17/18/19 Mayıs 2005
Ödül Töreni ve Final Konseri: 20 Mayıs 2005
Bilgi için: 0216 459 37 09
www.siemens.com.tr
dan yakılmıştır. Günlük 15
saatlik çalışmamn 8 saate
ındirilmesi için Chicago
kentinin Haymarket mey-
danında AFLnin düzenledi-
ğı gösterıye katılan ışçilere
polıs bombalı saldırı düzen-
lemış, eylemci işçılerden ve
polislerden 14 kişi ölmüştür.
Buölümlerin sorumlusu ola-
rak dört ışçi lideri turuklan-
mış, yargılanmış ve işçiler
için hak aıamanın bedelıni
1887 yılı Kasım ayında ası-
larak ödemışlerdir. AFL,
idamlardan sonra 1888 yı-
lında genel kurulunda, 8 sa-
atlik çalışma süresı kabul
edılınceye kadar her yıl 1
Mayıs'ta genel grev yapıl-
masını kararlaştırmıştır.
1889'da Paris'te toplanan 2.
Enternasyonal, 8 saatlik ça-
lışma süresi bedelinı ger-
çekleştırmck için 1890'dan
ıtibaren her yıl 1 Mayıs'ın
tüm dünyada İşçiGünüola-
rak kutlanmasını kararlaştır-
mıştır.
1 Mayıs ülkemizde ilk
1909'da Selanik'te, sonraki
yıllarda başka Balkan kent-
lerinde ve tstanbul'da işçi
günü olarak kutlandı.
Cumhuriyetin ilanından
sonra toplanan İzmirîktisat
Kongresi'nde 1 Mayıs'ın
Türkişçilerininbayramıola-
rak yasalaştınlması istendi
ama bu hiç gerçekleşmedi.
1924yıluıda 1 Mayıs kutla-
malarına ızin verilmeyince
işçiler, Amde BirliğiMerke-
zi'nde toplanıp Enternasyo-
nal marşını söylemekle ye-
tindı. 1925 yılında doğuda
Şeyh Sait ayaklanmasının
bastınlmasından sonra Ce-
miyetlerYasası'nın 9. mad-
desı değiştirilerek sınıf esa-
sına dayalı cemiyetlerin ku-
rulması yasaklandı. O yıl, 1
Mayıs kutlamaları Amele
Teali Çemiyeti Merkezi'nde
yapıldı ve "1 MayısNedir?"
başlıklı birkitapçık dağıtıl-
dı. Bu kitapçıkta "Türkame-
lesi irticaya karşı amansız
bir mücadele vermelidir"
denildi ve "8saatuyku,8sa-
at dinlennıe, 8 saat iş" iste-
mine yer verildi. (AJi Er, 1
Mayıs yazı dızısi, Çumhu-
riyet gazetesı Mayıs 1996)..
Bu kitapçık nedeni ile cemi-
yetin yöneticilen tutuklana-
rak 15'eryılhapiscezasıile
cezalandırıldılar. Bu tarih-
ten sonra 1975 yılına kadar
1 Mayıs'lar sadece bahar
bayramı sayıldı. O yıl Tür-
kiye Sosyalist İşçi Partisi
(TStP) Tepebaşı'nda bir ga-
zinoda 1 Mayıs'ı kutladı.
1 «T"1
yılında DİSK,Taksım
Meydanı'nda görkemli bir
toplantı düzenledi.. fakat bu
toplantı derın devletın si-
lahlı baskınına uğradı. K.a-
labalığın üzerine açılanateş-
te 34 işçi ve yurttaş yaşamı-
nı yitırdi fakat olayın faille-
ri hiç bulunamadı.
K.ısacası 1 Mayıs, özün-
de dünya işçi sınıfının işçi
haklannınyasalaşması için
yaptığı haklı fakat zor bir
mücadelenin anımsandığı
gündür. İşçi sınıfı ve önder-
leri bugünkü kazammların
elde edilmesi için çok büyük
bedeller ödemiş, tarifsiz zıı-
lümler görmüştür. Türkı-
ye'de devletın işçi sınıfına
sürekli yabancılaşması ve
kuşkuyla bakması sonucu
bu zulüm daha da abartılı ol-
muştur.
İşçiler ve işçi hakları için
bedel ödeyenlerın 1 Mayıs'ı
kutlamak elbette haklarıdır
ama bu uğurda hıçbir çaba
göstermemiş, hiç bedel öde-
memış bugünkü sendika yö-
netıcilerinin 1 Mayıs'ı kut-
lama çabalan bir nostalji-
den, romantık bir kavram
olmaktan öteye gıdemiyor.
Ülkemiz için bu gözlemi
somutlaştırırsak bazı soru-
lara yanıt vermek çok zor
olacaktır. Ülkemizde sos-
yolojik anlamda bir işçi sı-
nıfı var mıdır? işçiler bu-
gün yararlandıklan iş ve sos-
yal güvenlikyasalatını, sen-
dika kurabilme ve toplu iş
sözleşmesi yapabilme ya-
salannınvar olması için han-
gi mücadeleleri vermiştir?
Uğrunda mücadele verme-
dikleri ve kendilerine hü-
kümetler tarafından hedıye
edilen bu yasalar çalışan-
larda bir sınıf bilinci yara-
tabilır mi? Bugün 28 işko-
lunda var olan sendika enf-
lasyonunun mantıklı bir
açıklaması yapılabilir mi?
Sanayi ve hizmetlerde 12
milyon olan istihdamın yüz-
de 53'ü kayıt dışında ise ve
sendikalar bu kölelik düze-
ni karşısmda kıllarıru kıpır-
datmıyorsa ışçi bayramını
hangi yüzle kutlayacaklar-
dır?
işçiler bugün sendikalar-
dan hızla uzaklaşmaktadır.
Çokuluslu şirketler ve onla-
ra teslim olmuş hükümet-
ler, güçlü şirketler karşısın-
da yenik düşmüş yönetici-
ler işçi sınıfının belini kır-
mak üzeredir. Sendikalar, 1
Mayıs'lan, işçılerin barışve
kardeşlik günü olarak kut-
lamayıonlannumutsuzluğu,
yok olan gelecekleri üze-
rınde değil; bütünleşmiş,
güçlü, egemen sınıflardan
ve hükümetlerden istedikle-
nni almaya gücü yeten taş
gibi örgütler olarak kutla-
malıdır. Onlarayakışanbu-
dur. Bu amaca ulaşıhnadan
yapılanlar karanlıkta ıslık
çalmak, kendini aldatmak
için gösteri yapmaktan baş-
ka anlam taşımaz.
PENCERE
KazanNedenKaymyor?..
Bizim medyada birdenbire sözde Ermeni soykı-
rımı avukatlığına soyunanlartüredi...
Aferin!..
Ancak ilginçtir ki bunların çoğu 68'li, sözde sos-
yalist, yeni neoliberal, o biçim...
Pek meşhur fıkradır, Yeniçeri Ağası Çarşıkapı'da
Yahudiyi yakalamış, palasını çekmiş, zavallının işi-
ni bitirecek...
Yahudi:
- Ağam, ben ne suç işledim?..
Yeniçeri:
- Siz Hazreti Isa'yı çarmıha çakıp öldürmüşsü-
nüz...
- Ama, o iş bin beş yüz yıl önceydi...
Ağa:
- Ben yeni öğrendim!..
Neredeyse yüz yıl önce yaşanmış bir karşılıklı kı-
yımın hesabı birdenbire neden fitillenip ateşlendi
degündemegirdi?..
•
Sağa sola, içeriye dışarıya, gazeteye televizyona
göz atanların aklına ister istemez bir soru geliyor:
- Türkiye Cumhuriyeti'nin suyu mu ısınıyor?..
Sanki Hıristiyan dünyası Rum, Ermeni, Yunan
devletleri ardına yığınak yapmış, diasporalarıyla bü-
tünleşmiş; Türklerin çevresindeki kuşatmanın çem-
beri günden güne daralıyor.
Neden?..
Istanbul'un meşhur ayaklanmalarından birinde
"istemezük" diye bağıran kalabalığın içine Bektaşi
de karışmış, habire bağırıyormuş:
- İstemezük!..
Yakalayıp sormuşlar:
- Neyi istemiyorsun ulan?..
- Meyhaneci Anastas'ı...
- Neden?..
-Şarabasu katıyor!..
Koca birtarih boyu bir arada sızıltısızyaşayan Rum,
Ermeni, Türk, neden birbirlerine düşmanlaşmışlar?..
Gerekçesini soran arayan var mı?..
•
Her neyse, bir süreden beri "Ermeni soykmmı"
lafı Batı'da önyargıya dönüşmüşken bizimkiler de-
diler ki:
-Tüm arşivlerimizi açıyoruz, önyargımızyok!..Ta-
rihçilerden oluşacak ortak bir kurul bizdeki ve dı-
şardaki arşivlere girsinler, araştırsınlar, incelesinler,
önce gerçek belirlensin...
Amao ne?..
Soykırım iddiasındakı Ermenilerle bizimkiler bir-
den ağız değiştirmezler mi:
- Arşivlerden bir şey anlaşılmaz...
- Nedemeko?..
- Nasıl okursan, nasıl değerlendirirsen öyleyorum-
larsın...
- Tarihsel gerçek nasıl ortaya çıkacak?..
- Tarihçilere boş ver, bu siyasal bir sorundur!..
•
Arşiveboş ver..
Tarihe boş ver..
Belgelereboş ver..
Ama, soykırım var!..
Parlamentolartoplansınlar, soykırım kararları ver-
sinler; ne tarih, ne arşiv, ne belge bilimsel olarak de-
ğerlendirilmeden önyargılarıyla yetinsinler...
Ortaköy'de Bektaşi ile papaz sohbet ediyorlarmış,
Baba Erenler demiş ki:
- Kapalıçarşı'nın kapısında zincir vardır..
Papaz:
- Kapalıçarşı'nın kapısında zincir yoktur..
Vardır, yoktur, derken iddialaşma ağız dalaşına dö-
nüşmüş; inat bu ya demişler ki:
- Gidip bakalım!..
Varıp bakmışlar, zincir kapıda sallanıyor, ama, pa-
paz hâlâ "yoktur" diyediretiyor... Bektaşi zinciri ya-
kalayıp papazın kafasına vurmuş; nafileL
Papaz:
- Yoktur, yoktur, yoktur...
•
Arşivleri açmak, tarihçileri devreye sokmak, bel-
geleri incelemek elbette doğru yol; ama, anlaşılıyor
ki nafile...
Batı'da büyük bir kazan kaynatılıyor...
Türkiye'nin suyunu mu ısıtıyorlar?..
Cumhuriyef.
K İ T A P L A R I
ANILAR
"Bir Cumhurivet Km" MiişerrefHEKİMOĞLU
ANILAR
'ikrOımiıtsmrt Kı/ı
MüserreJ Hekımo&u
"Aııthır" g.vetecüığe adaıumş
f bir ya^.'tmm ıçmdeıı gerçcklcr,
Gıuelecılığı "ınestek" olarak
düşttncnlere "vol haritmt".
Türkîyiî'ııin 1950soımısı
"değişımin" yönü ve
»îtcligı bukkıııda açıklayıcı
lespıtler. Ilcpsıylc birlikte
aym znmauda:
' Bir Cumhıtriyet Kıztınn Arıılan".
ISBN 975-6747-80-3
462 S.iyta, l fiasku NKan 200«i YENİÇEKTI
Merkez : Türkocagı Cnd. No' 39/41 Cagdojjlu İS1ANBUL - Teh 0212 514 01 96
Şube : istiklal Cad. Zambok Sok. 4/1 Taksim-İSÎANBUL - Tel: 0212 252 38 81
Ankora . Atatürk Bulvarı Ho. 125 Kol: 4 Bakanlıklar ANKARA - Tel: 0312 419 50 20
BURSA CUMOK
DAYANIŞMA YEMEGİ
Gazetemizin kuruluşunun
81. yıldönümünde Cumhuriyet
coşkusuyla buluşuyoruz.
Yer: Bursa Anadolu Otelcilik ve
Turizm Meslek Lisesi
Muradiye/ BURSA
Tarıh: 7 Mayıs 2005 Cumartesı Saat 20.00
lletışim: Atatürkçü Duşünce Derneğı (ADD) Bursa Şubesı Tel: 223 83 68
Çağdaş Eczacılar Derneği (ÇED) Bursa Şubesı
Tel: 256 50 25 Eden: 30 YTL