23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MAYIS 2005 Pİ CUMHURİYET SAYFA JV U L J. U m\ kultur(« cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKIN Nâzım Hikmet'in yanında, 1930'lu yıllann Beyoğlu'suna doğru yürürken sizleri tunstik ya da tarihi bir gezinin beklemediği konusunda uyarmalıyım. Tünel'in gişesi önünde uzanan bi- let kuyruğıında bunu açıkça s^ylüyorum kı, hem zamanınız hem de paranız boşa gitmesın. Ta- mam mıyız? Öyleyse, sıram^zı beklerken şaire kulak venyoruz; burada, Tür|el'in gişesinde an- latacaklan var bizlere: "Ne zjaman Tünel'e bi- necek olsam gişeye bir beş kuruş atarını, gi- şenin arkasındaki memur yiizüme şöyle bir bakar ve hiçbir şey sormadan, bir yüz paray- la bir ikinci mevki markası atar önüme." Bunda ne mi var, dediniz!? 0 yıllarda, Nâzım Hikmet'in bılet almak ıçin uzattığı beş kuruşla binnci mevki bileti de alınabilirdi!.. Ama gışe memuru, Beyoğlu'na çıkan şaırimizin, kelime yerindeyse 'tipine' bakarak| ona ikinci mevki yolculuğu layık görür. Şaır, gişeye bilet almak için yanaşan 'kerli ferli ahbaplar'a memurun aynı paraya birinci mevki bil$tı verdiğine de ta- nık olduğıınu söyler ve şu saptamayı yapar: "Bir insanın Istanbul'da kaçıncı mevkilik gösteri- şi olduğunu aıılaması için en pratik yol Tii- nel gişesidir." lenf'Cağımız menfaat çadıdırr 0 yıllarda Beyoğlu gerçekten de bir 'gösteriş' yeridir. Nâzım Hikmet'in Beyoğlu'nu anlatan yazılarında bu eleştiri sürekliı olarak karşımıza çıkacaktır. Şair, Istiklal Caddesi'ne varmadan, sokak çocukları, daha doğrus|ı o dönemin deyi- şiyle 'Köprüaltı Çocukları' için Beyoğlu'nda açılan bir mekânı anlatır: "Gajata'da belediye- nin himayesi altuıda çalışan, anormal çocuk- ları ıslah için açilmış bir müessese var. Sapa sokakların arasına sıkışmış bir müessesede, normal çocuklara gösterilen ihtinıaından da- ha kuvvetli, daha ilnıi bir çalışma sislemi gö- ze çarpar. Sokaktan, selalclin içinden gelen bu mütereddi çocuklar, yerin müsadesizliği- ne, paranın azlığına rağmen, bir zihniyet ve ıısııl farkının nelicesindc çok semereli netice- ler vermektedir." Günümüz Beyoğlu'nda adıpı başı karşımıza çıkan sokak çocuklarmı gördilkçe, Nâzım Hik- met'in 'Ben' imzasıyla, Yeni|Gün gazetesinde çıkan bir yazısını anımsanm[ Bu yazıda şair, 1931 yılmın Beyoğlu'nda, Tüpel civannda, Sü- reyya Fotoğrafhanesi'nin bıtişiğinde dilenen kambur, topal, sapsan bir çoc|uğun çilesini ka- leme alır. Yoldan geçenlerderl para dilenen bu çocuğun etrafında gezinen 'ayı gibi' beş adam, Nâzım Hikmet'in gözünden kâçmaz. Akşamla- n, sakat çocuğun topladığı paralann bu beş adam tarafından paylaşılmasından r|ahatsızhk duyan şair, bu 'aşağılık' durumun önlenmesi için be- lediyeyı göreve çağırır. Bunu ykparken de dilen- cileri toplayan memurlara mükafat verilmesinı alaycı bir dille önerir. Ne de ol$a çağımız 'men- faat' çağıdır! Nâzım Hikmet için Beyoğlu bir vitrınler kral- lığıdır. Kendi dünyasına ve düşlerine dair bir şeyler bulamaz burada. Örneği ı, Beyoğlu, 1936 yılının Noel'ine hazırlanırkep şunları yazar: "Bir haftadır Beyoğlu mağatzalarının canıc- kânlarında bir şimal kışı biitiin şiddetiyle 'hi- kimferma' olmakta. Oysaki, pamuktan kar- • S«rgi • At@lue • s©\noıte lar, kaya tuzundan buzlar, üstü başı ak boya- ya boyannıış, uzun iplik sakallı Noel Baba'Iar, dallarına naftalin serpilmiş yeşil kâğıttan çam ağaçlarıyla gülünç kış dckorları, camla- rın içinde insanı üşütmeye çalışırken canıla- rın dışında, dışarda, kaldırımlarda, günliik güneşlik, ılık ve tez canlı bir bahar havası var." Hazır sırası gelmişken, şairimizin buluşma yeri olarak caddenin iki yanında sıralanan came- kânlara yüz vermeden Taksim'e yürüdügünü ve orada yazarların, tiyatro oyunculannın uğradığı bırkahvehaneyi tercıh ettiğını söylemelıyiz. Nâ- zım Hikmet, 30 Aralık 1936'da, bu kahvehane- den çıkarken tutuklanır ve 1937 yılına Sansar- yan Han'ın bir hücresinde gırer 1 Şair için Beyoğlu'ndaki dükkânların vitrinle- rı kadar, caddeye bakan birçok mekânında otu- bir şairran insanlann dünyası da sahtedır. Bu mekânla- nn başında da Tokathyan Oteli gelmektedır. Nâ- zım Hıkmet'e göre, Paris'e giden binnin Eyfel Kulesi'ne çıkması, Berlın'i ziyaret edenin hay- vanat bahçesini gezmesi ne denlı 'temaşaya de- ğer' ise Istanbul'a gelenlerin de Tokathyan Ote- li'nin caddeye bakan kahvehanesının camekân- lannı seyretmesi o denli eğlencelıdir!.. 1897'de açılan otel, kısa sürede Istanbul'un bohem ha- yatınm merkezi haline gelir... Ve Nâzım, alaycı bir dille dışavururöfkesini: "Tokatlıyan'm ca- mekânları deyip geçmeyin! O camekânların önüne oturup ıııühim çehresini, heybetli gö- beğini veya dazlak kafasını, yoldan geçip ge- lenlere teşhir etmek her babayiğidin kârı de- ğildir. Bu işi becerebilmek için, kendi kendi- ni, bir sinema yıldızı gibi yakışıklı, tatlı su balığı gibi kavanozda oturnıaya layık, Anıe- rikalı bir nıilyarder gibi piyasaya hâkim, bir tngiliz lordu gibi vakur addetmen lazımdır, iki gözüm! Aksi takdirde falso yaparsın... Bu büyük asalet mevkiini kepaze dersin; velha- sıl bu sahadaki vatandaş vazifeni beceremez- sin! Vallah da, billah da beceremezsin!.." Yeşil kravat uğruna... Nâzım Hikmet'in öfkesini, birtoptancı amba- nnda, günde 14 saat çalışan ışçınin hüzünlü öy- küsünde aramalıyız- Bıriktırdığı parayla terziye yeşıl bir takım diktıren emekçi, bir cuma akşa- mı Beyoğlu'nda gezinmeye başlar. Sonrasını Nâzım Hikmet'ten dinleyelim: "Yüreği gözle- rinde, gözleri vitrindeydi. Masal şehirlerinin büyülü köşkleri gibi pırıl pırıl yanan vitıin- ler... Birdenbire bir vitrinin önünde dikildi. Orada, ışıldayan nikel bir çubuğun üstünde yeşil bir kravat duruyor. Altın çizgili, ipeği bir genç kız yanağı gibi aydınlık yemyeşil bir kra- vat..." Kravatın gömleğiyle berabcr 25 lira olduğu- nu öğrenen ışçi, bu parayı biriktirmek için ye- mesinden ıçmesınden keser ve üç ay sonra sa- hip olurkravata... Toptancı ambarında çalışan 24 yaşındakı delikanh, kravatı yalnızca birhafta ta- kabilır; yedincı günün sonunda ağzından kan gelır ve üç gün sonra da ölür!.. Nâzım Hikmet, Beyoğlu'ndaki bir vitrinde sergilenen yeşıl kra- vatın, darağacındaki ilmık gibi boynuna sanldı- ğı işçinın öyküsünü şöyle tamamlar: "Beni bir yeşil kravat uğrunda can veren delikanlının ölüsüne çağırdılar... Gitmedinı..." Tiyatro Günleri başlıyor Kültür Servisi - Koç Üniversitesi Tiyatro Kulübü'nün düzenledıği 'Koç Üniversitesi Sevgi Gönül 4. Tiyatro Günleri' yarın Koç Üniversitesi Rumelı Feneri Kampusu'nda başlıyor. 12 Mayıs'a dek sürecek olan festivale bu yıl Koç Oyuncuları, Sabancı Üniversitesi Oyuncuları, Uludağ Üniversitesi Oyuncuları, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Tiyatro Topluluğu, Bılgi Üniversitesi, Tiyatro Candela, Galatasaray Üniversitesi Tiyatro Topluluğu, Yıldız Teknik Üniversitesi Oyunculan, İstanbul Teknik Üniversitesi Timis Oyuncuları olmak üzere 8 üniversite topluluğu katılıyor. "Yaşadığımız yerden yakınmaktansa, yarattıklarımızla onu renklendirmeyi seçtik." Bu düşünceden doğan Tiyatro Günleri, yarın saat 20.00'de 'Kül Altındaki Kor' adlı oyunla başlayacak. ESÎNTİLER ZEYNEP ORAL Dans... Duyarlılık... Emek... Karanlık bir sahne: Dünyamız... Aynı nokta- ya yönelen, karanlığı delen beyaz oklar... Ok- ların gelip o bir noktada insanın (hepimizin) eli- ni kolunu bağlaması... Iplerimiz kimin elinde belli değil... Karanlık dünyanın uçsuz bucaksız bir denize (ipekten) dönüşmesi... Dalgalar ara- sında yüzen, yüzmeye, batmamaya çalışan in- sanlar... Suların dibine çekilmeler, birbirini dibe batırmalar... Suyun üstünde kalma Çabası... Dev bulutlar (naylondan) arasında kaybolma- lar... Havada uçuşan sözcükler, havada uçuşan Einstein'ın izafiyet teorisi, havada uçuşan in- sanlar, havada uçuşan kuklalar... Ama en çok havada uçuşan sorular... Beşinci yılını kutlayan Uluslararası İstanbul Dans Festıvali'nde iki temsil veren, Fransa'dan gelen 'Philippe Genty Topluluğu'nun 'Yok Ol- ma Noktası' adlı eserinden söz ediyorum. Hayır bu bir dans değildi (Dans Festivali'nin açılışına niye seçilmişti bilmiyorum.) Dans tiyat- rosu değildi. Tiyatro değildi. lllaki bir ad koy- mamız gerekmiyor ama daha çok Çeklerin dün- yaya tanıttığı 'Laterna Magica' ile David Co- perfield ı çağrıştıran sihirli, büyülü birgösteriy- di. Topluluk 6 oyuncu ve 5 kukla oynatıcısı ya da teknik eleman (her an sahnedeler ama kara sahnede kara giysiler içinde olduklarından gö- rünmüyorlar) aracılığıyla inanılması güç, büyü- lü, şaşırtıcı, sürprizlerle dolu görüntüler sunu- yordu izleyiciye. Beni etkileyen ender görüntülerden, olaylar- dan biri, insan bedeni üzerindeki bir kukla ka- fasını, bir süre sonra nasıl da doğal karşıladı- ğımızdı... Topluluğun başarısı, sahnedeki dün- yaya (hayata, insanlara) bakış perspektifimizi değiştırebilmesiydi. Ancak... Şaşırıyorduk, inanamıyorduk, gülü- yorduk ama bir etkileşim sağlayamıyorduk. Sahnedeki yaşamla iletişim kurmakta zorlanı- yor, sahneyle birlikte soluk alıp vermiyor ve ara- daki elektriği yakalayamıyorduk. Görüntü hep ön plandaydı. Duyarlılığı ise ya çok geri plan- daydı ya da yoktu... Düş gücü, beceri, emek, disiplın vardı ama acaba ruhu mu yoktu? Belki de bunları bana söyleten, temsili izle- diğım akşamın sabahında (Dünya Dans Günü- 29 Nisan'da) Yddız Alpar'ın Cumhuriyet'te okuduğum dans üzerine yazdığı yazıydı... Dans, insanlann beden diliyle engelsiz iletişim kurmasını sağlayan, duyarlılığı yayan, barışa, özgürlüğe bir çağrıydı. O yazıya eşlik fotoğra- fa iyi bakın. O fotoğrafta görünen ve görünme- yen yüzlerce çocuk, minik balerin, Yıldız Al- par'ın bale öğrencileri var... Ben onları geçen hafta UNESCO'nun bir gala gecesinde minicik birtemsıldeizledim. Birkaçdakika içindetavır- ları, duruşları, devinimleri, bakışları, müziği din- leyişleriyle yüreğimi öyle bir tutuşturdular ki, "Işte Yıldız Alparfarkı" demekten kendimi ala- madım. Dans, galiba herşeyden önce bu "yüreğin tu- tuşması" hali... 4 Mayıs'a dek Cemal Reşit Rey KonserSalonu'nda ABD, Bulgaristan, Ispanya, Rusya ve Türkiye'den birer toplulukla dans fes- tivali sürüyor. Bakalım yüreğimiz tutuşacak mı? Bugün 1 Mayıs. Emeğin horlandığı, erdemden sayılmadığı günümüzde ve ülkemizde, dilerim aklımızı ba- şımıza toplayıp gelir dağılımındaki uçurumu dü- şünmek için bir fırsat olur bugün. Emeğimizin, her şeyden önce kimliğimiz olduğunun bilinci- ne varabiliriz... zeynep / zeyneporal.com Faks:0 212 267 16 50 KARSU TEKSTIL 20 GALERİSİ SAİT GÜNEL HÜLYA GÜNEL Resim Sergisi Seramik Sergisi Nisan-14 Mayıs ?005 GazeteCıler Sıtesı Ylazarlar Sk. No 26 80300 Esentepe / İSTANBUL Tel: 212 288 33 89 / Faks: 0212 267 24 44 e-maıl' sanatgalensi@karsu.com.tr MEHMET GÜNYELI FOTOGRAF SERGİSİ 30 Nisan-13 Mayıs 2005 fotogrsfevi KOÇ ALLIANZ S»NAT GALERISİ İıtiklal Caddesi Tütüncü Çıkmazı No:4 Galatasaray - istanbul Tel: 0 212 249 02 02 'J* /ıciHiiH'ltlıını@xııl>vi'oıı/iıu'.foın (OS/Sj i' 1 IVAN E.ILIEV SAADETGÖZDE Karma Resım Sergisi 23Nisan-13 Mayıs 2005 Tel 0216 362 18 26 - Fax 410 91 97 Slnan Ercan Sok No 38 öztor Sıtesi B Blok 81090 Kozyatağı İstanbul www bakrac com Pazar hanç açığız 11 00 -18 00 YÜCEL RESİM SERGİSİ 27 NİSAN - 20 MAYIS'05 Valıkonağı Caa Pasa| 73 Nışantaşı 80200 Tel (0212)2252337 • Fax (0212)2966470 www hoblgalerı com • ınfo®hoblgalerı com FOTOGRAFLARLA 1ATATÜRK SERGİSİ 23 NISAN 2 4 MAYIS 2005 Galerlmlz hergun 1 1.00-19.00 saatlerı arası açıktır. Sıraselvıler Cd No 205-A Tel 0212 249 27 49 GALERİ SELVİN VE ARTİSAN SANAT GALERİSİ İŞBİRLİĞİ İLE DÜZENLENEN ÂBİDİN ELDEROĞLU Retrospektif Sergi 4 MAYIS - 4 HAZİRAN ARTİ&ANMÜFİDE KÜLEY (POYRACIK) SOKAK 32/1 NİŞANTAŞI / TEL: 0212 247 90 81 PINAR SEUMOGLU RESIM 2 26MAYIS SERGİSİ 005 A( K I C A İ F f I b 1 ŞAKAYIKSOK 45 7 RJNA PALAS O 1 Nİ^ANTAİI İSTANBUL TtL Û2\2 343 21 54 BEDRI RAHIMİI "Farklı Dönernlerind 23 mSAN-18 Gale dığer gun Kızıltoprak, Rı Tel (1)216)4 YUBOGLU în Bir Seçki" I,YIS'O5 mızTazar 14 00-1H 00 er 11 00-19 00 arası açıktır ihyeSok No 47 Kddıkoy/tST İ38 06 Fax (0216)418 38 07 S A H A T G l t L E H I S I 1 S A N A T E V I İCLAL ERENTÜRK RESİM SERGİSİ 29 NİSAN - 19 MAYIS 2005 Caftıaiı Uıh Mod: Cjd Gmıg Apl No 19 Klt 1 Dalıı 1 Kldıkoy ISTAHBUL Tll 0216 45017 69 • Faı 021! 45017 61 a-mıll mfo@mofsanal com • w«b www morsanat com D O I . U C A Güzel Sanatlar ZEKERİYAKÖY CEY GALERI ÇAĞDAŞ UZAMDAN BİR KESİT CİHAT ARAL MEHMET PESEN EKREM KAHRAMAN MÜFİT İ$LER JULIAHÜRTER RAFETEKİZ LÜTFÜ CÜLCÜL SARKİS GÜNSEL 30 NİSAN - 25 MAYIS 2005 Çarşamba hanç hergun gezılebılır Yer Zekeriyakoy Cey Guzel Sanatlar CEY GALERİ ZEKERİYAKOY Zekeriyakoy Çarşı Konutlan N.1 Blok No.20 Sarıyer-lstanbul Tel- 0212 202 64 00 / Fax 0212 202 61 00 maıl. cey@ceyguzelsanatlar.com / www ceyguzelsanatlar.com AI.MEI.EK - cSa/ııt/'Ça{tu\i ^ ZULFU LIVANELI Bestelerinden İLAN HASSON "Karlı Kayın Ormanı" Resim Sergisi 21 Nisan- 14 Mayıs 2005 Tel (0212)269 80 14 Fax (0212)284 35 66 muhsin bîlyap resim daimi moda cd. sarraf alı &k no 27 kadıkoy tel- 330 0110 • www muhslnbllyap com bihrat mavitanheykel sergisi 30 nisan - 22 mayıs'05 harmony sanat g a l e r i s i ıcodıye caddesi 70 kuzauncuk tel 0 2 1 6 553 21 6 7 faks 0216 553 89 22 www harmonygalerı com galenmız pazartesı hanç hergun II 00-19 00 saarierı arası açıktır R \L S I M S E R G İ S İ 20 Nisan - 20 Mavıs 2005 BULENT ÇETINOR'un SULUBOYA RESİMLERt "HAZİKAN 2005" SERGİSİNDE NEVZEMİN 14 SANAT GALERİSİ Baharıye Nevzemın Sk. 14/1 KADIKÖY/İST Tel 0216 330 88 02 GSM. 0532 413 99 97 Sanat Galerisi, Pazar gunu dışında saat 11 00 18 00 arası açıktır e-maıl bulentcetınorOyahoo com / www bulentcetlndor.com NEVZEMIN 14 SANAT GALERİS] GALERİ ve SERGİ İlanlarınız İçin (0212) 293 89 78 perareklam@perareklam.com.tr perareklam@superonline.com www.perareklam.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle