Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 7 NİSAN 2005 PERŞEMBE
OLAYLAK VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
25 Yıl Sonra
Kaftancıoğlu'nu Anmak,
Tam 25 yıl olmuş!..
11 Nisan 1980'de Mecidi-
yeköy'deki evinirı önünde bir
yazaröldürülmüştü. Adı, Ümit
Kaftancıoğlu'ydu... Gerçek
adı ise Garip Tatar.
Bir köy çocuğu. Köy Ens-
titülerinin aydınlığa kavuştur-
duğu öncülerden biri. Yaşa-
mın zorluklannı çabasıyla, ça-
lışma gücüyle altetmiş, bir
aydın, bir yazar, bir öğret-
men...
Prof. Cavit Orhan Tüten-
gil'in 9 Aralık 1979 günü Şiş-
li'den kaldırılan cenaze tore-
ninde hepimizin gözleri önün-
de dipçiklenerek hastaneye
kaldınlan direnişçi... ölenlergi-
diyor, öldürülenler gidıyor.
Ama katilleraranmıyor, aran-
sadabulunmuyor... Kişi, "ne-
den" diye soruyor? Karşı dav-
ranışlara itiliyor. Bu kez de
başka güçler, onu, önce dö-
verek sonra da öldürerek sus-
turuyor...
Ama kitaplar susmaz; ro-
manlar, öyküler, şiirler sus-
maz. Kaç yıl geçse de sus-
maz! "Tüfekliler", "Yelatan"
daha niceleri... Yok etmek
olanaksızdırromanları, öykü-
lerı!.. Işte, çeyrek yüzyıl son-
ra eserleriyle Ümit Kaftancı-
oğlu, yeniden karşımızda, ya-
nımızda...
Sevdiğim bir insandı, ger-
çek bir yazardı. "Hakullah"
adlı uzun denemesine Milliyet
ödülünu vermiştik. Daha o
günlerde, ülkenin, aşırı biryö-
rıedoğru kaydınldığını göster-
mek istemişti. Çağdaşlaşma-
ya, uygarlaşmaya, eşitliğe,
aydınlığa susamış olanlara
sağlam yolu gösteriyordu. Bir
öğretmendi, bir aıle babası,
Atatürk sevgisiyle bütünleş-
miş biryurttaş...
öner Yağcı anlatıyor:
"Iki romanıyla edebiyatı-
mıza yeni coğrafyalar, yenı
bir dil, yeni bir siyasal anla-
yış getıren Kaftancıoğlu 'nun
yeni romanlarıyla buluşma-
ması Türkiye'nin büyük kay-
bıdır."
Köy Enstitülerinden birçok
değerli yazar çıktı. Içlerinden
birtek öldürülen, gerjci kur-
şunlara hedef olan, Ümit'tir.
Otekıler de türlü acılar çektı-
ler. Neyse ki savaşımlarını bir
ömür boyu sürdürdüler, sür-
dürmekteler. Niye seçilmişti
Ümit? Kör kurşunlara neden
hedef olmuştu? Tütengil'in
cenazesindeki davranışı mı
kimilerine, böyle bir kanlı ışe
girişmek cesaretini vermişti?
Ya katillerine ne oldu? Yaka-
lananlar bir süre sonra serbest
mı kaldılar?
"Yalın Ses" dergisinin özel
sayısı bu kez Kaftancıoğlu'na
ayrılmış... Oğlu Naki Kaftan-
cıoğlu nun, Gamze Kara-
taş'ın, ŞenerKaya'nın, Öner
Yağcı'nın, MehmetGülervb
yazarların Kaftancıoğlu'nun
yaşamı ve yapıtları üstüne il-
ginç yazıları var. Öztürk Ta-
tar diyor kı:
"0nun yüreğinde halk ve
insan sevgısinden daha üs-
tün bir sevgi yoktur. Eserleri
de incelendığınde Anado-
lu'dan ve halktan kopmadı-
ğı görülür. Dılihalkın dilidir, ya-
şamı halkın yaşamıdır."
"Ölüm hıç önemli değil, ya-
şam var dağ gibi, yaşam var
gökyüzü, deniz. Insana şa-
şarım binbır meyve yüklü bir
ağacın altında yere düşmüş
sararmış bir yaprağa üzül-
sün" diyen Garip Tatar, yani
Ümit Kaftancıoğlu, geride ka-
lan yakınlarına da şöyle ses-
lenmiş:
"ölümümde eşim, çocuk-
larım, bir tek damla gözyaşı
dökmesın ıstıyorum. Benim
için caddeleh dolaşsınlar, bir
kitap karıştırsın, kalabalık bir
sinemaya gitsinler, birkonfe-
ransı, birkonseri dinlesinler.
Yaşam hiç önemli değıl. Ya-
şam var, dağ gibi..."
Öldürülmesinden 25 yıl son-
ra, 11 Nisan 2005 akşamı,
AKM Salonu'nda gerçekleş-
tirilecek "Kaftancıoğlu'nu An-
ma " toplantısında buluşmak
üzere, anısına saygıyla!..
'Doğu Sorunu' Bağlamında Ermeni Sorunu
Ermeni sorunu, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan
Ayastefanos ve Berlin antlaşmalanyla yabancı devletlerin Osmanlı
Ermenilerine resmen el atmalarıyla başlamış ve o tarihten başlayarak
imparatorluğun çöküşüne kadar güncelliğini koruyagelmiştir.
Doğu Anadolu üzcrindeki İngiliz-Rus rckabctindc bir piyon rolü
oynayan Ermenilere bu devletler hiçbir zaman gerçekleşmeyecek
umutlar veriyorlar ve onları kcndi cmpcryalist cmcllcri için maşa
olarak kullanıyorlardı.
Prof. ü r . Metin KALE Eskişehır Osmangazı Ünıversıtesı Tıp Fakültesi
D
oğu Sorunu eskı söy-
leyişle Şark Meselesi,
Napoleon Bonapart' ın
altüst ettiği Avrupa'ya
yeni bir düzen öngören
1815 Viyana Kongresi'nde Rus dele-
gesinin kullandığı siyasal bir sözcük
olarak girmiş, ondan sonra da ulusla-
rarası bir kullanılııiılık kazanmışür.
Doğu Sorunu dünya siyaset termino-
lojisinde 19. yüzyılın ikinci yansuıdan
itibarcn Osmanlı Dcvlcti'nin Avrupa
emperyalizmi tarafından parçalan-
nıaya çalışılmasının bir ifadcsidir.
1889 da Albert Sorel, "Doğu Soru-
nu"nu "Türkler, Avrupa'da görünür
görünmezortaya çıkan" bir sorun ola-
rak nitclcr.
Ermeni sorunu "Doğu Sorunu"nun
önemli bir aşaması olup temelinde
uluslararası emperyalist strateji vegüç-
lcrdengesiyatmaktadır. Bu sorun Os-
manlı Devletı'nın bir iç sorunu gıbı baş-
lamış ve sonraları uluslararası föruma
taşınmıştır.
Doğu sorunu Osmanlı Devleti'nden
sonra Ilıristiyan halklar için önce bir
dizı reformlar, sonra muhtarıyetler ve
de sonunda bağımsızlık elde etmeyi
amaçlayan bir dizi emperyalist emel-
leri içeren siyasal entrikalar dcmek-
tir.
"Doğu Sorunu"nun içinde önce Bal-
kanlar'daki Hıristiyan halkları kurtar-
mak, Türklcri Balkanlar'dan tamamen
atmak ya da çıkarmak, lstanbul'u
Türklerin elinden geri almak, sonra
Anadolu topraklan üzerindeki Erme-
ni leri kurtarmak ve onlara da bağım-
sız bir devlet kazandırmak vardır.
Osmanlı împaratorluğu 'nun parça-
lanmasından 24 ulus devlet ortaya çı-
karken 25. devlet olarak birErmenis-
tan çıkanlmak istenmıştır. Ne yazık kı,
Ermeni sorunu emperyalist devletle-
rin kışkırtıcılığıyla dış dinamıkler so-
nucu ortaya çıkmış, önce Osmanlı
Devletı'ne, sonralan da Türkıye Cum-
huriycti'ne mal edilcn bir sorun ola-
rak karşımızda bulunmaktadır.
Denilebilir ki, Ermeni sorunu Do-
ğu Sorunu'nun Osmanlı Devletı'nın
Asya topraklan üzerindeki bir uzan-
tısı ve ayrıca bir Haçlı zıhnıyetının
19. yüzyılın ikinci yarısında Doğu
Anadolu'dakı biryansımasıdır Bu so-
run aynı zamanda emperyalizmin ül-
kemız üzerınde ekonomık, siyasal,
kültüıel ve dinsel çıkarlarının yeni-
den hortlatılmak ıstenrnesının bir so-
nucudur.
"•Rumeli'nin bozgunu,Anadolu'mın
salgını,tstanburun yanguıı" diycn ata-
lanmız, 1877-78 Osmanlı-Rus Sava-
şı'ııda Rumcli'dc görülmcmiş bir boz-
gun yaşadılar. Bu bozgunda 400 büı
Türk öldürüldüğü gibi, 1 milyon ka-
dan da Trakya, Istanbul ve Batı Ana-
dohTyagöçctti. BusavaşErmenfleriçin
tam bir fırsat oldu. Ruslann Doğu
Anadolu'yu işgalleriylc dc buradaki
Ermeniler, işgalcüerle işbirliği yap-
nıakla kalmayıp onlarm lıizmetine dc
girerek Türklere eziyetler ettiler. Birin-
ci Dünya Savaşı yıllarında yaşananla-
ruı temelindegeçmişteki Rusişgali yıl-
laıınuı olaylan yatar.
Ermeni Sorunu, 1877-78 Osmanlı-
Rus Savaşı sonunda imzalanan Ayas-
tefanos vc Berlin antlaşmalanyla ya-
bancı devletlerin Osmanlı Ermenile-
rine resmen el atmalarıyla başlamış ve
o tarihten başlayarak imparatorluğun
çöküşüne kadar güncelliğini koruya-
gelmiştir.
Doğu Anadolu üzerindeki İngiliz-
Rus rekabetınde bir piyon rolü oyna-
yan Ermenilere bu devletler hiçbir za-
man gerçekleşmeyecek umutlar veri-
yorlar veonları kcndiemperyalistemei-
leri için maşa olarak kullanıyorlardı.
"Ermeni sorununu büyütmeye lü-
zıım yoktur. Türk tarihi bir umnıan-
dır, Ermeni sorunuysa onun içinde bir
damlacıktır, Türkiyc'dcn tazminat ve
toprak talcplcrine de gülüp geçmek
lazımdu"" şeklındekı gülünç böbür-
lenmeler ve tavırlar, yazık ki konunun
bugünlere kadar gelmesıne ve kang-
ren olmasına yol açmıştır.
Ulkemızın Ermeni soykırımıyla suç-
lanması dış politikamızla olduğu ka-
dar, ekonomımız, bölgesel güvenlı-
ğimiz ve ulusal onurumuzla doğrudan
ilgılı bir konudur
Amcrika vc Batı Avrupa'daki Dias-
porasıyla bırlikte Ermenıstan bu söz-
de soykırım suçlamasıyla Türkiyc'dcn
yüklü birtazminatalmayı, sonra da top-
rak taleplerini gündeme »ctiı ıııcvi
amaçlamaktadır. Bu nedenle Erivan,
Türldyc-Ermcnistan sınırlannı çizen
16 Mart 1921 tarihli Kars Antlaşma-
sı'nı feslıcrmişrir.
Özclliklc son otuz yılda Ermeniler
uluslararası düzeyde çok çalışmışlaı,
soykınm konusunu herkesın vıcdanı-
na adeta yerleştirmişlerdir.
Bizim bu konuda zayı fnoktamız ta-
rilı ve yurt bilincinden yoksun, birbi-
rınden cahıl, zavallı, tarıhsel olaylan
anlama ve yorumlamada sıkıntı çe-
ken, aymaz ve de böyle hayati bir ko-
nuda hiçbir şey ortaya koyamadan sa-
dece laf üreten siyaset adamlarıdır
19. yüzyılda bir Avrupalı sıyasetçı
"Türkler geçnüşi ve geleceği pek dü-
şünnıezlcr. Onlar sadecc bugünü ya-
şarlar" diye belirtir.
Artık Türkıye bu sorun üzenne sa-
dece devlet ve hükümetiyle değil, bü-
tün kurum ve kuruluşlarıyla ve yenı
bir anlayışla gitmelidir.
Bu mücadeleyi başarıyla yürütme-
nin ilk koşulu da akılcı ve soğukkanlı
davranmakolmalıdır. Bugün artık Er-
meni sorunu AB vc/ya da ABD'nin
Türkiye'ye yönelik siyasetinin bir par-
çasıdır. AB ile varılan 17 Aralıksöz-
leşmesi, Ermeni sorununun ivmc ka-
zanmasına yol açmıştırdenilebilir. Şöy-
le ki, bu sorun 3 Ekim'den sonra gö-
rüşmemasasına gelirilecek ve/ya da pa-
zartıkkonusuyapılacaktir.Arük bu so-
run bir akadcmik vc bilimsel sorun ol-
maktan çıkmış vetamamen siyasalbir
boyut kazanmış bulunmaktadır.
ess
ÜMÜTKA!
Soykınm mı?
Dr. Uıııiı DURMAZ
S
oykınm (genocide)
kavramının sözlük
anlamını kabaca:
"Bir ırkın yalnızca o ırka
ait olması ncdeniyle sis-
temli bir biçimde tümüy-
le yokedilmesi çabasıdır''
kı, bunun en "güzel" ör-
neğini, girmek için can at-
tığımız AB'nin kurucu-
lanndan Almanya daha
50 yıl önce Yahudılerı
topluca fınnlayarak ver-
miştir. Öyle ki, sınıflar-
daçocuklann donları in-
dirilerek, sünnetli olup
olmadıklarına bakılmış,
sünnetli çocuklar doğru-
dan ölüm kamplarında
soluğu almışlardır. Yal-
nızca bu bilc bizc zorla
g&ıocide diye kabul et-
tırmek ıstedıklen olayla-
rın bu tanıma uymadığı-
nın açık bir kanıtıdır.
Çünkü herkesçe bılındi-
ğı gibi göçe zorlanan Er-
meni ailelerin pek çoğu
çocuklarını Türk ailele-
rine emanet ederek yola
çıkmışlardır. Bu mudur
soykınm?
Kaldı kı, "zonınlugöç''
uluslararası hukukun bel
li başlı maddelerinden bi-
ridir ve uluslara, gerck-
tığınde kendılennı azın-
lıklannın "taşkınlıklan-
na" karşı koruma hakkı
verir. Yani savaş halinde
bir ülke, suur bölgesinde
bulunan azınlıklannı, ar-
kadan vurnıalannı önle-
nıck amacıyla başka böl-
gelere goçmeye zorlaya-
bilir. Bu ilke, Kırım Har-
bi sırasında Ruslar tara-
fından Tatarlara, İkinci
Dünya Savaşı sırasında
da AB tarafindan Kalifor-
niya'da oturan Japonla-
ra karşı uygulanmıştır. 1.
Dünya Savaşı sırasında
Rusya ile çarpışmakta
olan askerlerimizi arka-
dan vuran Ermeni terö-
ristlere karşı bir önlem
olarak alınan 'zorunlu
giiç' karan o sırada bakan
olan üç Ermeni vatanda-
şımız tarafından da imza-
lanmıştır. Şimdı bu "soy-
Ailelere müjde!
31 Mayıs'a
CepAile'de SMS'ler bedava,
konuşmanın dakikası 0,018 YTL/ 18.Ö00 TİL
ya da 5 dakikası 1 kontör...
Ustelık kontör yükledıkçe hedıye kontör kazanacak. aıle üyelerıne kontör
transfer edecek, aılenıze özel servıslerden ucretsız faydalanacaksınız.
Ayrıntılı bılyı ıçın Telsım CepShop'lara, telsım.com.tr'ya, 444 0 542 'ye bekliyoruz...
Vubandakı fıyatlflra KDV üalııl ÖİV tıanvtır
kmm" tanımına uyar mı?
Aslında uymadığını an-
lamak ıçın bu söyledık-
lerimi bilmeye de gerek
yoktur, çunkü en cahi I bir
insan bıle düz mantikla
bunun doğru olamayaca-
ğını tarihe bakarak bu-
lur. Avrupahlar, Amcri-
ka'yı keşfetmelerınden
ıkı yüzyıl geçmeden za
maııuı en büyük uygarlık-
larını oluşturan ııkların
soylarını öyle bir yok ct-
tıler kı, bugün bunlan an-
cak müzelerde balmumu
heykel ya da ancak belli
rezervlerde luristik atrak-
siyon olarak ızleyebilı-
yoruz. Oysa bın yıllık
Türk egemenliğimn ar-
dından diniyle, diliyle,
tarihiyle, kulturuylc otu/
bcş devlet ortaya çıkabıl-
mıştır. Eğer Türkler soy-
kırımcı biı ırk olsaydı bu-
gün bu ulusların arkala-
nndan ağlayacak bir kı-
şı bıle kalmazdı.
Bu yerlerin Avrupalı
barbarlar tarafından de-
ğil de Türkler tarafından
işgal edilmiş olmaları bu
uluslar için bir şans ol-
muştur. Bunun en büyük
kanıtı da Hollyvvood ya-
pımı filmlerdır Bıze yö-
neltilen suçlar "afaki"
savlar düzeyinı aşama-
mışken, onların suçu bız-
zat kendılerı tarafından
cinemascope olarak bel-
gelenmıştır Zıra çocuk-
luğumuzda hayranlıkla
seyrettiğimiz vvesternler
aslında tümüyle haksız
bir rekabel ortamında iş-
gal edılmış yurtlannı sa-
vunmaktan başka düşün-
celeri olmayan Kızılderi-
lılenn uğradıkları soykı-
rımını gösleren birer bel-
geden (dokümandan)
başka bir şey değıldır.
Bunu bilince, Avrupa-
lı dostlarımızın AB'ye
kabul etmek ıçın neden
bize öncelikle Ermeni
soykırımını kabul ettir-
mek ıstedıklen daha ıyı
anlaşılmıyor mu? Öyle
ya "Soykınmcı Biriiği''ne
ancak soy kırımcılar gi-
rebilir!
PENCERE
Güzel Bir Sorunu
Çözmek İçin...
Cumhurıyet okurlan (CUMOK) öyle mektuplarya-
zıyorlarkı ınsanın ıçı gidıyor, okuduktan sonra çöp
sepetine atsan bir türlü, bırıktırsen bir türlü...
Fikir almak, esinlenmekayn bir şey; ama, bu mek-
tupların içinde yayımlanması gerekenler var; pay-
laşılması binbır yarar sağlayacak olanlar var; ka-
lem sahibı CUMOK'ların sayısı az değil...
Yayın Kurulu Başkanı'na gönderilen mektupla-
rı bana getiriyorlar; gazetenin eleştirisini yapan
Cumhuriyetçiler gerçekte bize güç veriyor ve yol
gösteriyorlar. öteki yazar arkadaşlara gönderilen
mektupları da dikkate aldığımız zaman ortaya bir
sorun çıkıyor...
Güzel bir sorun...
•
öteki medya ile Cumhuriyet arasında büyük bir
fark bulunuyor:
Elınızdekı gazetenin 'patron'u yok!..
Nasıl oldu bu iş?..
Vallahı biz de şaşıyoruz; ama, bu başarı yalnız
çalışanlar değil; elbette CUMOK'lar sayesınde
gerçekleşti...
Hem de 1992'den bu yana medyanın tekelleş-
me ve kartelleşme eğik düzeyinde yeni bir yapıya
kavuştuğu süreçte 'mucize' gibi bir şey oldu...
Cumhuriyet dernek ki bir 'ihtiyaç'm sonucu...
Okurlar bir ad altında örgütleniyorlar:
CUMOK!..
Gazetemızın borcu harcı yok, kendi kendimize
yetıyoruz; ıktidara gebe değıliz...
Başbakan Erdoğan'ın medya hakkında söyle-
diği doğrudur...
Çunkü medya -büyük bölümüyle- bu sıyası ya-
pıda yaşayabılmek için iktidann turnıkesınden geç-
mek zorundadır...
Cumhuriyet bağımsızlığını yapısına borçlu...
•
Ulusal Kurtuluş Savaşı'na 'Yeni Gün' gazetesiy-
le katılan Yunus Nadi, Atatürk'ün buyruğu üze-
rıne Ankara'dan Istanbul'a gelerek 1924'te Cum-
huriyet'i kurdu...
Elinizdeki gazete o gazetedir...
Bu kımlığı sona erdığı zaman Cumhuriyet biter...
CUMOK'lar bu gerçeği bizden çok daha iyi bi-
liyorlar...
Son yıllarda belkı dünya basın tarıhınde çok özel
koşullarda yaşadığımız savaşımı bu yüzden başa-
rıyla sürdürüyoruz. Ulaştığımız noktada Cumhu-
riyet'le okurların ve çalışanların beraberlığini bel-
kı dünyanın hiçbir gazetesınde olmayan bırbütün-
lüğün harmanında daha da sıcaklaştırmak ıstiyo-
ruz.
Bu ıstek arkadaşlarla bırlikte düşünülüp tartışıl-
dıktan sonra karara dönüştü; maya tutarsa hiçbir
gazetenin üstesinden gelemeyeceği bir güzel dev-
rimi başarmış olacağız...
•
Sayfalarımızı okurlara açıyoruz...
Ancak bu açılım, ne Batı gazetelerini taklitle
'ombudsman' adı venlen bıraracılığın sayfalarayan-
sımasıdır, ne de yalnız somut yakınmaları içeren
eski 'okur köşesı' göreneği üzerinedır...
Cumhuriyet, belli bir sayfasını, birlikte savaşım
verıp el ele yürüdüğü okurlarına açarken her tür-
lü fıkir ve eleştiriyi öne çıkaracak bir özgürlük uf-
kunda tartışmak ilkesıni her şeyden önde tutma-
yı yeğlıyor...
Cumhuriyet okurlarının, Türkiye'nin bu kuşatıl-
mışvaktinde,çıkışyollarınıntartışılmasında,aran-
masında, bulunmasında katkılarının büyük olaca-
ğını düşünüyoruz...
'Cumhuriyet kımlığı' bu bırlıktelığın hiçbir gaze-
tede var olmayan özüdür.
N O V I T A S
Turabdin (uçakla)
(Mardin ve çevresi Süryani kültürü)
GAP (uçakla)
Kilikya
(Adana, Antakya, Mersin, Silijke)
Kastamonu-lnebolu-Pınarbaşı
Yunanistan (Selamk, Kavala, Meteora)
Mudurnu-Göynük-Beypazarı
Doğu Anadolu (uçakla)
Baştan başa Karadeniz
Tupızm
: 21-24 Nisan
: 18-22 Mayıs
: 19-22 Mayıs
: 19-22 Mayıs
: 19-22 Mayıs
: 28-29 Mayıs
: 20-25 Haziran
: 16-24 Temmuz
Dığer turiarımızı acentemizden sonrnuz.
Tel: 0 212 - 25128 08 (pbx)
novitas@novitas.com.tr www.novitas.com.tr
UMUTHA!
p te!e-fov\uv\Q
hedcfı ^