25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 2005 CUMARTESİ HABERLER DUN1ADABUGUN ALİ SİRMEN Hep Birlikte Söylemek Yanlışı Doğru Kılar mı? Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet'teki yazısı ve Tan Oral'ınCunmijnyetteki karikatüriJ aynı gündeya- yımlandı. özkök dihkü köşesindeki "Türban Referan- dumunun Kesin Sonucu" başlıklı yazısında, üni- versitelerdeki türban yasağı referanduma götü- rüldüğü takdirde, çıkacak sonucun daha şimdi- den belli olacağını söylüyor ve görüşünü yad- sınmaz savlarla destekliyordu. Yazar aynca böyle bir girişimin sorunu çözme konusunda pek akıllı bir yol olmadığını da be- lirtmeyi unutmuyordu. Bu satırian, yazıya bir itirazım olduğu için de- ğil, Türkiye'de kimi konulardaki yanlış görüşü vurgulamak için yazryorum. Bırakalım bir yana, türban yasağının referan- dumla kaldnlmasının sorunu hukuken de çöz- meye yetmeyeceğini, laiklik ilkesinin bir sonucu olan yargı kararının sonuçlannın ancak bu ilke- nin anayasadan çıkarılmasıyla değişebileceğini ve bunun mümkün olup olamayacağı tartışma- sını. Benim burada üzerinde durmak istediğim nok- ta, çağdaş demokrasilerde, milli iradenin de sı- nırları olup olmadığı sorusudur. Okurlarım ikide bir bu soruyu ortaya atmamı lütfen mazur görsünler; bu konu soyut bir tar- tışmanın ötesinde, demokrasiyi toplumsal algı- lamamızla ilgili önemli bir sorun. • • • Milli iradenin üstünlüğü, insanlık yaşamı ve demokrasi tarihinin önemli bir dönüm noktası- dır. Bir ülkenin, bir kişinin, hanedanın ya daoligar- şinin iradesı doğrultusunda değil, milli iradenin seçtiği kişilertarafından onun isteği doğrultusun- da yönetilmesi, özgürlük ve demokrasinin zorun- lu koşulu. Ama zaman içinde yaşananlar, bu zorunlu öğe- nin, aynı zarnanda yeterli koşul da olmadığını, onun yanında başka bir öğenin de bulunması ge- rektiğini gösterdi. Biraz daha açayım. Adolf Hitler ve partisi 1933 seçimlerinde seçmenlerin oylarının yüzde 33'ünü alarak, seçilip işbaşına geldi. Ondan sonraki dönemlerde de uyguladığı, mu- haliflerini hapse tıkma, öldürme yoluyla tasfıye ve bunların etkisiyle sindirme politikasının da yardırnıyla iktidarda bulunduğu bütün süre zar- fında, Alman halkının çoğunluğunun desteğine hep sahip olduğunu kimse yadsıyamaz. Ama bu halk desteği, Hitler'in önderiiğindeki Nazi cinayetlerini, savaş çılgınlığını, tiksinti ve- ren rejimi meşru kılmaya yetiyor muydu? • • • Demek ki milli iradenin desteği demokrasiyi oluşturmaya yetmiyor. Burada, birçok kez yine- lediğim gibi, çağdaş demokrasiler, milli iradenin herşeye kadir olduğu değil, olamadığı, yani ona da bazı sınırlamaların getirildiği rejimlerdir. Yine önceden verdiğim bir örneği tekrarlaya- yım. Ramazan ayında oruç tutmayanlann dev- let memurluğuna kabulünü yasaklayan biryasa önerisini referanduma sunsak ve yüzde 99 ora- nında oyla kabul edilse, çıkacak yasa demok- rasiye uygun olur mu? Tan OraPın dünkü Cumhuriyet'in son sayfasın- da yayımlanan karikatüründe kadınlı erkekli bir kalab>alık, bir ağızdan şunu haykınyordu: - Yalanı hep birlikte söylersek doğru olur! Çokça düşündüğüm, sıkça işlemeye çalıştığım bir konuyu, bir anda pek etkileyici bir biçimde, hem güldürerek, hem de uzun uzun düşündü- rerek, insanın suratına çarpıveriyordu Tan. Çizıgideki başörtülü kadınlara bakarak, kala- balığm bizim insanlanmızdan olduğunu söyleye- bilirsi niz. Ama biraz düşünürseniz, olmayan bir soykırımın (mukatele olmuştur) yanlışı hep bir- likte haykıran toplumlar tarafından olmuş kılın- maya çalışıldığı bir ortamda, o kalabalık pekâlâ Fransa. Almanya, Polonya veya başka bir top- lumu n içinden de çıkmış olamaz mı? Neyse lafı uzatmadan Tan'ın ortaya attığı so- ruyu bir kez daha soralım: - Yalanı ya da yanlışı, hep birlikte söylemek, onu doğru kılar mı? Ço kyaşasen Tan, e mi! asirmen(g cumhuriyet.com.tr Tiirban gündemden düşmeli' Necla Arat'tan Bumin 'e destek Haber Merkezi-Ka- duı Araştınnalan Der- neği Başkanı Prof. Dr. Necla Arat, "türban" tartıçmasının yapay bir şekil<Je ve siyasal çıkar uğruna Tiirkiye'nin "ba$agnsT haline ge- tirildüğini belirtti. Arat. derraeğin, Anayasa Matıkemesi Başkanı Mustıfa Bunin ın ko- nuya ılişkın uyan ve degerlendirmelerine katıldığını vurgulaya- rak "^KendKİniiçtenİik- le destekfijoruz" dedi. D«emek Vönetim Ku- rulu. adına yazılı açık- lama yapan Arat, şun- lan <±le getirdi: "Tesettürün bir in- san hakla dmayıp,ger- .^ektee kadulann insan haklanm çiğneyen bir anlayışın.bağnaz cînsi- yetçüiğin, erkekbencfl- Hğinin simgesi olduğu- nu düşünüyoruz. Ka- dınlanmızm hem be- yinlerini hem de beden- lerini(üstetiksözde on- lan inandırarak) zinci- revuran, özgürtükleri- nilasıtiayıpeşitiiklerini yadsıyan, onlan birer cinselobjeyeindirgeyen geleneksel ideolojinin bu işlevikatmamış san- gesinin; 'anayasamız- daki laik düzenlemeler kaldığı sürece üniversi- telerimize ve kamusal alana girmesi anayasa- ya aykın olacak' olan 'türban'ın artık gün- demde tutıümamasını istiyoruz." Başsavcı Ok, tüm kesimlerin rejime ilişkin tutumlarını kanıtlaması gerektiğini vurguladı: Laikliktehlikeye atılamaz NuriOk. ANKARA(CuınhuriyetBün)- su) - Yargıtay Cumhuriyet Baş- savcısı Nuri Ok. aynmcılık ve milliyetçiliğin kışkırtılmaması gerektiğini vurgulayarak ''La- ik, demokratikrejim, üniter dev- let, ulus biriiğL ülke bütünlüğü geri plana itilmemelL hele tehli- keye hiç aolmamalıdır'* dedi. Nuri Ok, Yargıtay Cumhun- yet Başsavcılığı'nın 14. Onur Günü nedeniyle düzenlenen tö- rende konuştu. Başsavcı Ok'un konuşmasında öne çıkan belir- leme ve uyanlar şöyle: Güvensizfik ortamı yarabldı: Ülkemızin ve insanımızın so- nınlanna bilgi toplumunun ge- reği olan eleştirel akıl yerine, ideolojik, katı ve kalıp fikir sap- lantılanyla yaklaşılması, toplu- mumuzda zihniyet aynşmasuıın Y A R C I D A K İ T Ö R E N D E B İ R İ L K Siyasiler davet edümedi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 14. Onur Günü nedeniyle yapılan toplantıya hiçbir siyasi davet edilmedı. Geçmiş yıllarda Adalet Bakanı başta olmak üzere siyasilerin katıldığı törene bu yıl hükümet kanadından da katılan olmadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcüığı kaynaklan, siyasilerin çağnlmamasımn bır tepki olmayıp alınan ilke karanndan kaynaklandığını aktardılar. Kaynaklar, etkinliğin "yargısal içerikn* olması nedeniyle hiçbir sıyasiye davetiye gönderilmediğinı bildirdiler. Törene, yalnızca sivil ve askeri yargı kurumlanndan temsüciler katıldılar. temel nedenini oluşturmuştur. Kişisel, grupsal ve politik ya- rarlanma ve sömürü düşüncesi ve pratiği, bunlann doğal sonu- cu olarak verilen destek, tehli- keli kamplaşma olgusunu orta- ya çıkarmıştır. Aynca vatandaş- larımız arasında etnik aynlıkçı ve bölücü düşünce yaratılması hedefinde de kısmen başan sağ- lanmışür. Böylece, toplumumuz- da kişiler ve kesimler arasında gerginlik ve güvensizlik ortamı oluşturulmuş ve sürdürülmek- tedir. Laiklik geri plana itilmemett Özel amaç taşınmasa bıle fark- h kültür, inanç ve etnik grupla- nn haklan savunulurken aynm- cılık, düşmanhk ve milliyetç.ilik kışkırtılmamalı; laik, demokra- tik rejim, üniter devlet, ulus bir- liği, ülke bütünlüğü geri plana itilmemeli, hele tehlikeye hiç atılmamalıdır. Anadolumuzun tamamında köklü Türk ulusu- nun varlığı, tarih ve kültürünün BUMtN'E ELEŞTİRİ AKP'nin türban tsrarı sürüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Ergün. türban konusunda geleceğe dönük uyanlarda bulunan Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin ı "yeni dognıatizm üretmekle" suçladı. Ergün. AKP'nin kamuda türbana serbestlik için referanduma gidebileceğine ilişkin görüşlere ise katılmadıklannı bildirdi. Nihat Ergün, dün AKP Genel Merkezi'nde düzenlediği basm toplantısında, türbanın adını anmadan türbana serbestlik istedi. Özgürlük alamndaki genişlemenin kısa süreli de olsa etnik ve dıni radikalizmi güçlendireceği yönünde kaygılar bulunduğunu belirten Ergün. ancak Türkiye'de anayasal ve yasal çerçevenin sağlamhğı, devlet organlannın radikal akımlarla mücadele gücü ve toplumsal duyarlılığın bu kuşkulardaki abartıyı gösterdiğinı söyledi. "Dindar bir künHk ve görünümk modern hayata aktif şekilde kaülmak isteyen bireylerin mağdur edildi^ni" savunan Nihat Ergün, hak ve özgürlükler konusunda zihinsel ilerleme ve paradigma değişimine gereksinim bulunduğunu kaydetti. Türban için referanduma — mm ^~-^~'^—~ m — gidibnesine olumlu • AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Ergün, "Dindar kimlik ve görünümle modern hayata aktif katılmak isteyenlerin mağdur edildiğini" söyledi. Ergün. laikliğin katılaştmlmasının onu çağdaşhktan uzaklaştırdığını, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın "yeni dogmatizm ürettiğini" savundu. Milletvekilleri Sıra Gecesi'nde yaklaşmadıklannı vurgulayan Ergün, ''Temelhakve özgürlükler oylama konusu >apüamaz. Bunun çözümünün yolu, toplumdaki mutabakaûn yaygınlaştınlması ve genel hoşgörüdür. Hak ve özgürlükler oylama konusu yapüırsa, sonuçlanna bireylerin ve toplumlarm katlanması sonucunu doğurur. Bu bir siyasi partinin anayasa ve yasa değişikogine inşkin tal(\imiyle çözulecek konu değildir'' diye CHP TBNIM Grup Başkanvekili Ali Topuz başkanhğındaki "CHP Grubu GAP'ın Durumu ve Geleceğini tnceieme Komisyonu" üyeleri, önceki akşam Şanlıurfa'da Sıra Gecesi'ne kaokİL CHP Şanhurfa Ü Başkanlığı'nca GAP Bölge Kalkınnıa Idaresi Bölge Müdürlüğü sosyal tesislerinde gerçekleştirilen Sıra Gecesi'nde, Çekirge Saz Grubu sahne aldL Yöresel türkü ve hoyratlann seslendirildiği gecede, CHP Genel Sanmanı Mahmut Yıldız ve Van Milletvekin Mehmet KartaJ partililerie davul zurna eşliğinde halav çekerek eğlendi. Yıldız, grubun seslendirdiği Kiirtçe bir türküye de eşük etti. 11 millerveküinden oluşan heyet dün de Harran ve Akçakale Uçelerinde GAP'm gedktirilmesinden kaynaklanan aksakhklarla ilgili incelemelerde bulundu, üreticikrie görüştü. I.Fotoğraf: ARİF FARAÇ) Üniversiteye girişte öğrencilerin önüne büyük duvarlann çıktığını söyledi Arınç'tan YOK'e eleştiri ^ " " konuştu. Ergün, Anayasa Mahkemesi Başkanı Buminın "gündemde böyle bir değişiklik yokken konuyu gündeme getirmesine anlam veremediklerini" söyledi. "Kimse kendi kanaatlerini geleceği de bağlayıcı şekilde mutlaklaştırama/" dişen Ergün, şu görüşleri dile getirdi: "Yargısal içtihatlann ve benrti sij'asi mülahazalann günümüzü de geleceği de bağlayan mutlak doğru ve değişmezler olduğunu iddia etmek yeni bir dogmatizm üretmektir. Laikliğin sulandınlması da katılaştınlması da onu çağdaşhktan, bilimselnkten ve rasyonelükten uzaklaşûrmaktır. Çağdaş, biUmsel ve rasyonel laikliğin hem devlet hem de dinler ve dindarlar için sağlam bir güvence, demokrasinin ve sosyal barışın güçlenmesinde en etkin faktör olduğuna inancumz tanıdır." ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanı Büİent Annç, YÖK'ün üniversite ginş suıa\Tna gençleri düşünerek "biraz daha ob- jektif ve ülkenin geleceğini düşüne- rek bakması gerektiğini" söyledi. Annç, kendisinin de mezun oldu- ğu Manisa Lisesi öğrencilerini TBMM'de kabul etti. "Eskigünle- ri gözünün önünden geçir- dignü" söylej'en .\nnç, "Ne kadar eski günler derseniz, yaşanda ortayaçıkacak.Ya- şundan dolayı korkuyor de- ğiüm. Bu daha çok bayan- lara has bir korkiı_ 1960y> hnda ortaokula başladım, 1962'de binrdim. Sonra da dikkati çekti. 2 müyona yakın lise ögrencisinin sına\a gireceğinı, yüz- de 15'e yakınının üniversiteye yer- leşeceğini vurgulayan TBMM Baş- kanı, "Bu çok acı bir tabk>. Bu acı tablonun iki sorumlusu var; biri MEB,diğeriYÖKtür" dedi. Annç. MEB"in lise son sınıfa kadar eği- timde söz sahibi olduğunu ancak • Annç, "Bu duvarlann aşılması için yapmamız gerekenler var. Bu konuda yapmamız gerekenleri MEB ve YÖK ile ilgili konularda elbirliği ve işbirliği içinde değil, birbirine karşı duruşlarla bir türlü gerçekleştiremiyoruz" dedi. 1965-66 döneminde üseden mezun okhım" dedi. Gençlerin sorulannı yanıtlayan Annç, üniversite giriş sistemi ile ilgili eleştirilere karşı, eğitim siste- minin pek çok sorunu olduğuna üniversiteye giriş sınavı, puan he- saplamalan \e yerleştirmede tek yetkili kurumun YÖK olduğunu işaret etti. YÖK' ün özerk bir kurum oknası nedeniyle MEB'den ayn ola- rak kendi sistemıni kurdugunu be- lirten Annç. "Sistem içinde bir de- ğişiklik ancak yasayla mümkün ob- bilirdl Geçen yıl böyle bir yasanın çrianasıiçinçahşddLAmafaziaca gü- rülrü çıkn ve bu vasa çahşması ge- riyeahnmakzorunda kakh" diye ko- nuştu. Bülent Annç, üniversiteye giriş- te öğrencilerin önüne büyük duvar- lann çıktığını behrterek "Bu duvarlann aşılmasıiçinyap- mamız gerekenler var. Bu konudayapmamızgereken- leriMLEUv YÖK JkD0H ko- nularda elbüüği ve işbirliği içinde değfl, birbirine karşı duruşlarla bir türiü gerçek- leştiremiyoruz. Bu dönem içinde mümkün olabiür mi, bilmi- yorum. Ama YÖK'ün de bu konu- ya, çocuklarumzı düşünerek biraz daha objektif. biraz daha ülkenin ge- leceğini düşünerek bakması gere- kJr" görüşünü dile getirdi. dışlandığı izlenimini yaratan, aynşma ve bölünme düşünce- lerini çağnştıran, üniter devletya- pısını sorgulatmaya yol açacak, örneğin 'Türkiyeutik, federas- yon' gibi söylemlere hep birlik- te ve güçlüce karşı çıkmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti ırkçılığı reddeden, yurttaşhğı temel alan, birleştirici ve kaynaştıncı Ata- fürk milliyetçiliği anlayışına bağlı, demokratik, laik ve sos- yal bir hukuk devletidir. Göndermeli uyan: Etnik ay- nhkçı ve bölücü hareketler ile la- ikliğin karşılaştığı tehlikelere ben de daha önceki konuşmala- nmda işaret ettiğim için yeniden değinmeyeceğim. Ancak örtülü ve gizlenmiş aynhkçı ve bölü- cü hareketler ile hangi tutumun ve talebin laikhğe aykın olduğu- nun ayırdına vanlması ve kamuoyunda sergilenme- si beraberinde etkili ön- lemlen getirecek, tehlike- leri azaltacaktır. Siyasi ik- tidarlann halka ve her ke-; sime güven vermesi, bir- leştirici ve toparlayıcı ol- ması zomnludur. Çağdaşuğmızı kanıda- yın: Çağdışı düşünce ve hedeflerin takipçısi olmak, kısır çekişmelerle vakit yi- tirmek, gerginlikleri sür- dürmek, ilkellik, bağnaz- lık ve öfkenin, çağdaş, uy- gar, demokratik ve laik: topluma, dolayısıylarefa- ha ve huzura ulaşmada çe- tin engeller oluşturduğu- nu görmeliyiz. Tüm ke- simlerin uygar, çağdaş, de- mokratik ve laik toplum, üniter devlet çizgisinde, uzlaşmaya hazır olduğunu söz, eylem ve tutumlany-. la kanıtlamalıdırlar. Bağımsızlığa duyarsu kahnıyor: Yargının temel sorunu, mahkemelerinba- ğımsızlığı ve hâkim tenâ-' natının sağlanması talep-, lerine karşı eskiden oldu- ğu gibi duyarsız kalınma-ı sıdır. Uyum adıyla anaya- sa ve yasalarda yapılan de- ğişiklikkr kapsamınayar- gının bağımsızhğını örse- leyen maddelerin alınma- ması hem yargı camiasını, hem de halkımızı üzmüş- tür. Yargı üzerinde yürüt- me erkine kontrol ve ve- sayet yetkileri konuhnuş, böylece mahkemelerin ba- ğımsızlığı ve hâkim temi- natı arzu edilen konuma getirilememiş, bu alanda- ki yetersizlikler ve müda- hale izlenimleri yargı için- de ve dışında rahatsızlık- lara yol açmış ve açmak- tadır. Hukuk ayak bağı gö- rülüyorsa, mutlaka yargı baskı altındadır. : Tepküeresnt çeviremez- siniz: Kanun yapmak, bil- gi, deneyim ve sabır ister. Kanunlan eksiksiz yap- mak, buna karar verenle- rin göre\idir. Eleştiri geç yapılsa bile. hatta kıncı, sarsıcı ve rahatsız edici boyuta ulaştınlmış olsa bi- le etraflıca değerlendiril- mesi, haklı görülenlerin yaşama geçirihnesi gere- kir. Doğrulan, gerçekleri görmezlikten gehnek de- mokratik tavır olamaz. • IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhurryet.com.ti Aralannda Diyarbakır, Batman ve Şımak illerinin belediye başkanlannın da bulunduğu bir grup belediye baş- kanı, bölgedeki 56 belediye başka- nını temsilen Istanbul'dalar. Bölgede- ki son durumu ve gelişmelere ilişkin öneri ve kaygılarını kamuoyu ile pay- laşmak istiyorlar. PKK'nin bölgede yeniden varlığını hissettirmesiyle yeniden kapsamlı operasyonlar başlatıldığını, tekrar köylerin boşaltılmakistendiğini anlat- tılar. Mersin'de provokatörlerin ço- cuklan kışkırtarak bayrak yakmaya kalkmasıyla başlayan sürecin, ken- dilerini ciddi olarak kaygılandırdığını ifade ettiler. • • • Belediye Başkanı Osman Bayde- mir, neden bu görüşmeye ihtiyaç duyduklannı şöyle dile getirdi: "Par- lamentodaki temsil adaletsizliği, böl- gemizdeki halkın kaygı ve talepleri- ni ifade etme yükümlülüğünü bize yükledi. Bu amaçla buradayız." DEHAP'ın temsil ettiği siyasi akım, hemen her seçimde yüzde 6 ile 7 DEHAP ve Güneydoğu'da Durum arasında oyalıyor. Bu iki milyonaya- kın bir seçmen kitlesi anlamına ge- Iryor. Omeğin bu partinin bazı Güney- doğu illerindeki oy oranı yüzde 60'la- nn üzenne çıkıyor. Buna rağmen yüz- de 10 oy barajı nedeniyle bu siyasi akımın Meclis'tetemsilcisi bulunmu- yor. Bu durum, belki de toplumsal ger- ginliğin artmasına neden oluyor. Ni- tekim son seçimlerde DYP yüzde 9'un üzerinde, MHP ve Genç Parti yüzde 7'nın üzerinde oy aldıklan hal- de Meclis'e giremediler. Kullanılan oylann yansı Meclis'e yansımadı. • • • DEHAP'lı belediye başkanlan çok haklı noktalaradikkatçektiler. örne- ğin Kürtçe yayın ve Kürt dilinin öğre- tilmesi konusunda karşılaşılan en- gellerin bölgede hayal kınklığı yarat- tığını vurguladılar. Baydemir, bölge- deki gergin duruma ilişkin siyasetle- rini şu sözlerle özetledi: "A/e inkâr ne de isyan, bu süreç inşa sürecidir." "İnkâr" derken, hâlâ Kürt kimliği- nin ciddi bir şekilde kabulü konusun- da adım atılmadığına yönelik durumu eleştirirken, "isyan" sözcüğüyle de PKK'nin eylemlerini onaylamadıkla- nnı açıklamak istiyordu. "Silah tu- tanlar dışında üçüncü kesimin sesi- nin çıkması gerekir. Kınlan güven iliş- kisi yeniden canlandınlmalıdır. Kürt- ler kaygılı, Türk otoriteleri bölünme kaygısı içinde" diyordu. • • • DEHAP'lı belediye başkanlarına, bölgedeki PKK varlığının ciddi şekil- de şahin eğilimi güçlendirdiğini, yu- muşama çabalanna ve normalleşme sürecine zarar verdiklerini aktardık. PKK'nin eylemlerinin Türkiye'nin AB üyeliği çabalanna darbe vurduğu inancında olduğumuzu da onlara an- lattık. Hatta, PKK'yi acaba AB üyeli- ğine karşı çıkan çevreler mi yönlen- diriyor, kaygısının yaygın bir kaygı ol- duğunu ifade ettik. PKK şiddetinin, ister istemez devlet içindeki şiddet eği- limini de tahrik ettiğini gözlediğimizi vurguladık. Bu kaygılanmıza katıldıklannı be- lirttiler. Bölgede silahlı eylemlerden ya- na olmadıklarını açıkladılar. Ancak, bu şiddet ortamını ortadan kaldıra- cak adımlar atılmadan, bu konunun kolay kolay çözülemeyeceği değer- lendirmesinde bulundular. • • • Güneydoğu illeri, köy boşaltmalar ve çatışma ortamı yüzünden yoksul yığınların biriktiği, çaresiz ve yoksul kentleredönüşmüştü. Başkanlar, böl- geye yeteri kadar yatırım yapılmadı- ğını ve gereken ilginin gösterilmedi- ğini düşünüyorlar. Kapkaç ve hırsız- lığın büyük şehirlerde de yaygınlaş- masının arkasında bu çaresizliğin ve göçün önemli bir rol oynadığını bil- diklerini sözlerine eklediler. Bu duruma çözüm üretebilmek amacıyla kendi kısıtlı olanaklanyla gayret gösterdiklerini, kadın ve çocuk- lara yönelik çalışmalar yaptıklannı ifa- de ettiler. • • • Birçok sorunu ve gerilimi de za- manın teskin ediciliğine bırakmak- tan yanalar. Ancak görünen o ki, sor dönemde PKK ile yeniden çatışma- lann başlaması, bölgede hayatı ye- niden tedirgin etmişti ve yine isten- meyen sahnelerle karşılaşmak kaçı- nılmaz hale geliyordu. Kürt sorunu, Türkiye'nin çok önem- li demokratikleşme sorunlanndan bi- risi olarak önümüzde duruyor. Gör mezden gelerek, yok sayarak sorun- lar ortadan kalkmıyor. • • • PKK eylemlerinin sürmesi ise ka bul edilemez bir durum. Bunu Kürt lerin de artık anlaması ve buna tavı alması gerekiyor. Bu düşünceleri ne bir şekilde ifade ettik.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle