17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 2005 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Salakça Satıcılık ÖZELLEŞTİRMEDEKİ son daJganın özelliği, kamunun elin- de kalan büyük, stratejik, ve- rimli ve kâriı işletmeleri de apar topar satmaktır. Başbakan, "Devlet artık ekonominin için- de olmayacak, tüccartık yap- mayacak" diyor. Yapılan işin tüccariık olma- dığı belli; çünkü tüccar böyle salakça satıcılık yapmaz. Sa- laklık, yalnızca "altın yumurt- layan tavuklar"\n elden çıkan- lışından, kamunun büyük ge- lir kaynaklanndan ılelebet yok- sun bırakılışından ibaret değil. Bundan sonrası için ekonomi- yi yönlendirmek, ulusal çıkar- lan akıllıca kollamak ve toplu- mun geleceğini güvence aitına almak açısından yarartı olabi- lecek araçlar da devletin elin- den çıkıp başkalannın emrine girmektedir. Bu gidişle nereye varılacağı ortada: Yalnız ekonomi değil, artık cumhuriyetin bağımsızlı- ğı da gitmekte, ülke sömürge- leşmekte. Konu, salaklığı da aşıp düpe- düz haince bir rezilliğe dönüş- müştür. Görüntü, gerçekten utanç verici, hatta kahredici. Şu en son örneğe bakın: Bir ülke, yıllardır süren çabalar ve özveriler sonucu Erdemir gibi bir büyük kuruluş yaratıyor ve tam onun örtcülüğünde ekono- mik kalkınmanın lokomotif gü- cü olan demir-çelik üretimini derleyip toparlayarak gerçek bir sanayi atılımına hazırlanı- yor ve siz tam bu sırada o ku- ruluşu satışa çıkarıyorsunuz. Tek neden, borç batağından çıkmak için nasıl olursa olsun birazcık hazır paraya konmak. Olacak iş mi şu: Yüzde 46 hissesini blok halinde satma- ya kalkıştığınız kuruluş, 2004 yılı sonunda yaklaşık 600 mil- yon dolar net kârsağlamış. Yı- ne de gemi, otomotiv ve be- yaz eşya sanayiinin ana mad- desi olan yassı çelik üretimin- de gereksinimin henüz yansı karşılanır ve eksiği kapatmak için Erdemir gibi birkaç kuru- luş daha kurmak gerekirken bu satışı yapıyorsunuz. Hem de ne satıcılık? Yenisinin ancak 6 milyar dolara yapılabileceği hesaplanan kuruluşun yarıya yakın hissesi satılınca ancak bir milyar dolar civannda gelir ge- lecek. Bu paranın hemen gelip gel- meyeceği ve borç ödemeye gidip gitmeyeceği de belli de- ğil. Büyük olasılıkla, daha ön- ceki ömeklerin hep ortaya koy- duğu gibi taksitter gecikecek ve belki iç edilecek. Çalışıp işini dü- zettmek yerine baba malını sat- maya kalkan mirasyedinin doğ- ru hesap yapabildiği görülmüş müdür? Yalnız Erdemir'in değil, Pet- kim'in, TÜPRAŞ'ın, Türk Tele- kom'un ve THY'nin satışında da hep aynı yaklaşım: önce ano- nim şirket görünümlü kuruluşun hisselerinden küçük bir bölü- münü çocuk aldatırcasına söz- de "halka arzetmek", sonrada kalanı "bloksatış"a çıkanp bi- rilerine peşkeş çekmek. Bu arada, bataktan çıkma- nın akıllıca yollan üzerin- de düşünmek büsbütün unu- tulmuştur. Zaten borçlan kon- solide edip zamana yaymak gibi çarelerin başkalanna inan- dıncı gelmesi için, ortada bir rasyonelliğın, geleceği akıllıca planlayan bir yaklaşımın bu- lunması gerekir. Şu salakça mirasyediliği ya- panlann aklına kim inanır? Alevilik Resmileştirilirken... Vecihi TtMUROĞLU S aygın dostumuz Ühan Selçuk. sık sık, Ale\ıliğın laikliğin çimentosu olduğundan söz eder. Layiklik (la- iklik). ülkemize Cumhuriyetin bir armağanıdır, ama bu armağanı hal- kımız korumakta zorlanıyor. "Layik" (laic. laique) kavramı, dilimize Fransızcadan geç- miştir. ama sözcüğün kökeni Grekçedır. Grekçe "laos". halk anlamındadır. Ne ki. "demokrasT teriminin kökü olan "demos" da halk demektir. Ancak, eşanlamlı bu iki sözcüğün içeriklen çok farİdıdır. "Laos". sıyasal içerikten yoksundur. "Demos", sıya- sal içeriklidir. Demostan olanlar oy verme hakkına sahiptırler. Bu, o kişinin Demos tö- renJerine katılabileceğini gösterir. Laostan olanı Athena korumaz. Onlar, seçme ve se- çilme haklanna sahip değillerdir. - "Laos"un karşıtı "lderos"tur. Kleros. ruh- ban sınıfinın üyesidir. Laostan olanlann ra- hipleri yoktur. Bu yüzden, kilise kurallan- na bağlı olmayan, herhangi bir dinsel örgü- tün üyesi bulunmayan kımselere, "layik" denmiştir. Kilise babalan, kendı tekellenn- de bulunan Incil ekinıne sahip olmayan, her- hangi bir bılgi daluıın yabancısı olan kım- selere cahıl, ekuısız anlamlannda "layik" demişlerdir. Bu yüzden. Fransızlar. tıp öğ- renimi görmemiş psikanalıstlere "laic" di- yorlar. Layik kavramını, bilinçli bıçımde "dinaz, din düşmanı, dine karsı, hatta Tannstz" an- lamında kullananlar da oldu. Kilisenın ge- lirinden yoksun kalanlar bu anlamı çok sev- diler. ama Fransa'yı yönetenler. daha XIX. yüzyüın sonlannda. toplumu birbirine düş- man eden bu tür gelişmeleri önlemeyi ba- şardılar. 1881 'de, Jules Ferr>' Yasası Ue, la- yik okullar kurulmaya başlandı. Layik okul, din bılgilerinden annmış. bilımsel bilgiyle donatümış eğitim yapar. Oğretmenleri de, her türlü dinsel yandaşlıktan annmıştır. Kısası, kilıseden bağımsız bır okuldur layik okul. Kuşkusuz, bir Islam toplumunda da, cami- den ve medreseden annmış okul layik ola- büir. Eğirimin Bırliği Yasası ile, bu okul ya- şama geçirilmiştir. Bugünün okullan, ne ya- zık ki, camiye ve medreseye yönlendiriliyor. Son günlerdekı gelişmeler, Alevilerin de coşkusuyla, layik okulun son duvannın da yıkılacağını gösteriyor. Aleviler, gerçekte "laos"tandır. Osmanlı'nın siyasal ıçeriğı ol- mayan "halk'"uıdandır Alevi. Camiye ve medreseye uzaktır. Yanı. Osmanlı'nın kulu değıldir. Alevınin bır ıbadetevı yoktur. Ce- mevini, bir ibadetevine çevirmek isteyen- ler, tarihi boyunca kulluğu yadsımış Alevi- yi, yirmı binncı yüzyılın eşiğınde, Tayyip'in kulu yapmak ıstıyorlar. Cemevleri, Alevüe- rin belirlı zamanlarda toplandıklan, aralann- daki küçük anlaşmazlıkJan bir büyüğün önünde gıderdikleri, dayamşma için sözleş- tiklen. bu güzelliklerde anlaştıktan sonra da insanı olanı kutsamak için içki içip samaha durduklan, köyde seçilmiş herhangi bir ev- dir. Hangi e\ uvgunsa, o evde yapılır cem. Gülbenglenn okundugu. sazlann coştuğu, sa- mahlann oynandığı, demlerin elden ele do- laştınldığı "kulevi'" (ibadethane) olur mu? Hüseyin Çelik. din derslerinın konudökü- müne (müfredat) Alevıliğin de alınacağını söylüyor. Prof. Dr. Mehmet Aydın da. Tür- kiye"de din dersleri ohnadığını, "din kültü- rii ve ahlak bilgjsi" derslerinin zorunlu ol- duğunu savlıyor. Hüseyin Çelik. Avrupa Bir- liğı yolunda şeriat kılıfi hazırhyor. Mehmet Aydın da, desteksiz demagojı yapıyor. Ana- yasanrn 24. maddesindekı "din kültürü ve ahlak bügLH" kavTamı, AldıkaçO nın kaptı- kaçtılığıdır. Dünyada, bılimle uğraşan ya da azıcık bilimsel düşünmeden pay ahnış her- kes bılir kı, dinın ekini (kültür) olmaz. Duı, kurallan kutsal kitaplanyla kesin çizılmiş bir toplumsal bilinç biçımidır. Dünyasal olanı ahretsel olana dönüştürme işleMni üstlenmiş- tir. Bu niteliğiyle, bu toplumsal bilinç, "inanç''a dönüşmüştür. Kısası din, bir ınanç- lar dızgesidır ve kesin bilgiyi gerektirir Al- dıkaçü, Bay General'in buyruğunu. böyle bir biçimsellikle çözümlemıştir. Ahlaktır ekin- sel olan. Ahlakın köklü iki konusu, özgür- lük veduyunçtur(vicdan). Soruyorumşim- di, özgürlüğün ve buluncun bilgisi olur mu? Descartes, "Pireneler'in bu yanında ahlak olan, öte yanında ahlaksızukür" derken. bu e\xensel gerçeği yansıtmışnr. Bay Çelık'e ve Bay Aydın'a göre. bır genç kızın. bedensel güzelhğini dışa vurarak giyinmesi ahlaksız- lıktır, ama bir Fransız için, beğeni inceliği- dir. lşte bu, bu" ekinsel tutumdur. Aleviler, bu tuzağa birkaç çıkarcının ar- kasında sürükleniyorlar. Camiye ve medre- seye uzak duran halk, şimdi siyasal içerikli bir ınanca yöneliyor. Alevilik resmileşiyor özetle. Alevilerin bu gıdişe dur demeleri ge- rekır Savaşım, her türlü inanç öğretıminden anndmlmış "lavik okul" için verilmelıdır Bir Başka Açıdan Çanakkale... TürkanERKİN T elevizyonu izlerken. 18 Mart Çanakkale Utkusu için bir şeyler yazmalıyım diye düşünüyorum. Geçmişı bir kez daha hüzünle yaşayarak... Yıllar önce, Gelibolu bölgesin- de komutan olan bir arkadaşımı- zın, o kutsal yerleri dolaşırken eşı- me ve bana anlattığı inanılmaz olavı anımsadım.. "Gecenin ka- rankğında böige>cgden askeri bir- bğe, çıkarma yapan düşman bir- Hkkri üzerinegünağarmadan bas- kın emri verilir. Uusunu, \Tirdu- nu canı pahasuıa savunmak için oradaokhığumı bflen yürekMTürk askeri bir an bile duraksamadan hücumagecer.Ancak sabaha kar- şı bölgeyi yoğun bir sis kaplamış- tırvebuhınduldanyerderinbir>ar kr>TSidır. Sabah otunca yann <&- binde \TizJerce kahraman askerin naaşı buhınur. Ooiumsuz koşukta >anmı>öreani göreme.'enoncaca- nmfaiçdüşünnıedenötümeadama- sı, bu ulusun. bağımsıdığını ne bü- D&R'da Anneler Günü fırsatları ve teködemede%2 sizi bekliyor. Kitap 13YTL Kitap 2,90 YTL $ T O R I Axess tüm annelerin ve anne adaylannın "Anneler Günü"nü kutiar 444 25 25 www.axess.com.tr AKBAIMK yük öz\erikrk ka7anınış okhığu- nun hazin bir gerçeğidir_" O günün dehsetinı yaşıyormuş- çasına etkılenmıştık. Sözcükler gücünü, anlamını yitirmişti... Bugün artık. eşimle birlikte ya- şadıgımız unutulmaz anılarunın arasına katılan bu çok duygu do- lu olayı gözlerimı kapayarak bir kez daha yaşamak ısterken yanı ba- şımda bir ses "lşte!" diye fisıl- dadı."Yazacakbnıı orada, ki- taphktaki nodannın arasmda duruyoıf Gerçekten, birkaç yıl önce Cumhuriyet gazetesine göndermek üzere eşimin bana yazdırdığ] o yazıjT anımsadım. Bu yazı ile Çanakkale Utku- su'na farklı bır boyut getırmiş, tarihi bir yanılsamaya ışık tut- muştu. Benim için ise, bugün gecikmiş de olsam aşağıdaki bu yazının yayımlanması. yerine getırilmesı kaçırulmaz bır gö- rev oldu. Bu yılda basın ve bir- çok TV kanalan 18 Mart'ın Deniz Zaferi olarak anıldıgını. kuuandığıru dmıırdu. Busava- şm,birdenizsavaşıoimadg,ge- rek o günkrde tutıüan harp ce- ridderinde gerekse Çanakka- le Savaşı için bugüne kadar ya- zıhmş harp tarihlerinde kara muharebesi olarak bdirtüme- sinden anlaşürnaktadır. Zlra, Çanakkale Boğaa'nı geçmeyi zorlayan düşman denizkırvvet- krinekarşı,Osmanfc Donanma- a o aralarda bu harekâta kan- lacakdurumdaohnadığuHİan, Haliç'tebağtanmtşor. Yazılnnş olan tarihlerde beürtildiği üze- re, bu savaşa Çanakkale Müs- tahkem MevkiiKonıutanhğıve Kara Ordusu birfikleri kaot- nuşbr. Yafanz, savaşın ilk gün- lerinde salt toplanndan yarar- lanmak için donanmaya ait bir savaş gemisi karaya oturtularak düşman donanmasını top ate- şinerutmakla göre\iendirilmiş, ancako da dahasavaşm ükgün- lerinde banrdmışur. Boğaz sulan. geçişi engeDe- mekiçin bir gecedüşmanasez- dirilmeden "Karanlık Li- majrdama>mlanmışviebuma- ymlanma Çanakkale Müstan- kem Mevkii Komutanhğı'nın emridoğrutaısundaNusret Ma- ym Gemisi iebir Istihkâm Yüz- başı emrindekitstihkâm Bölü- ğûtarafindan gerçekteştirihniş- tir. Eroekü olduktan sonra bir süre çahşmalanna kaukhğım Gendkurmay Başkanhğı Harp TarihiistanbulKururu'nda ba- na -1912- 1918 yıllan arası Osmanlı Donanması" konulu birmcekmegöreviverflrnt^LBu nedenleyapoğım araşbrmalar- da saptadığım bu gerçekleri kuşkusuz Silahh Ku>'v«tleriıııi- zin değerii güçleri arasında bir kara-denizayrunıyapmakiçin ortaya koymuyorum.ancakbu vanılgının Gendkurmay Baş- kanhğı'nca dikkate ahnmag- nın, Çanakkalel tkusu'nu Os- manh Utknsu'ymuş (zaferiy- miş) gibi göstererek Mustafa Kemal'in admı bile anmadan, saltonun askeri dehasnu,yüce- Bğini gölgelemek isteyen, bu ül- ke için canlarmı veren kahra- man evlatlanmızı karanlık amaçianna araçyapan; bflme- den, araştırmadan. sağduyu- dan yoksun karşıdeNTİmdler için gerekli, hatta zorunlu ol- duğu kanısmdayım. (Cemal Erkia Harp Tarihi yazarlanndan E. Topçu Kur. Âlb.) PENCERE Medarı Ittihanmız.. Derviş... Günlerden beri medyada Kemal Derviş'e yö- nelik haberler ve köşe yazılan yayımlanıyor, bir an ile vah kampanyasıdır sürüyor: '- Elimizden kaçırdık..' '- Kıymetini bilemedik..' '- Kuş uçtu..' '- Yemeyenin malını yerier..' '- Biz nankörüz..' Şimdi 'Birteşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanlığı'na doğru uçuyor Istanbul CHP Millet- vekili Kemal Derviş... Kutlanz!.. Dünya Bankası'ndan gelmişti, Türkiye'de IMF ile iş tutmuştu, Birleşmiş Milletler'e gidiyor... • Peki, biz Derviş'in değerini bilemedik mi?.. Nasıl bilemeyizcanım?.. Bülent Ecevrt Başbakanlık koltuğunda oturur- ken Derviş'i Amerika'dan kırmızı balmumlu dave- tıyeyle çağınp 'Üçlü Koalisyon Hükümeti'ne Ba- kan yapmadı mı?. Ekonomiyi Derviş'e teslim etmedi mi?.. Derviş de kollannı sıvayıp IMF'nin emir ve ko- mutazinciri içinde Türkiye'nin ekonomisini, mali- yesini, borç düzenini, vergısinden parasal koşul- lanna dek girdisiyle çıktısıyla biçımlemedi mi?.. 70 milyonluk Türkiye'nin ekonomisinde Kemal Derviş neydi?.. Tek adam!.. Biz Türkler Kemal Derviş'in kıymetini bileme- diysek, kim bilecek?.. • Derviş'in IMF yönetimınde kurduğu düzen bu- gün de sürmekte... Halkın da anası ağlamakta... Borç yönetimi harfi harfîne uygulanmakta!.. Bor- cu borçla ödemek formülüyle tezgâh çalıştığından IMF'nin memnuniyetine diyecek yoktur!.. Kemal Derviş de bu nedenle AKP'yı çok beğendiğini ifa- de etmiştir. Peki, biz Türkler daha ne yapacaktık Kemal Der- viş için?.. Biz Derviş'in kıymetini bilip değerini teslim et- memişsek, bu işi başka kim yapabilir?.. • Ne var ki Türkler gözü açık uyuyan insanlar ol- duklanndan Derviş'in yaptığı ilginç ve siyasal hiz- metleri göremiyorlar... Türkiye, daha sonra Ukrayna'da, Gürcistan'da, Kırgızistan'da düzenlenen Amerikan tezgâhına Derviş sayesinde birincil olarak girdi... Kemal Derviş IMF'yie bağlantıyı kurup Üçlü Ko- alisyon'u torpılledi; Ecevit'in ayağının altından ik- tidan Ismail Cem ile parti kurmak manevrasına girerek çekti; sonra Cem'i de ortada bırakıp CHP'ye yanaştı; Amerika'dan ıcazetli AKP'ye yolu açtı; görevini yapmış, Türkiye'de işi bitmişti. • Kemal Derviş gerçekten çok değerii bir kişi... Dünyayı yönetenlerin gözünden böyle değerier kaçmaz... Ama, "TürklerDerviş'in değerini bilemediler" di- yenler hem haksızlık ediyortar.. Hem de biraz aptallık ediyorlar.. Geri zekâlılığın âlemi yok!.. Derviş bizim bir tanemiz!.. Medan iftihanmız... HMUZ BU, 8NACK BU, SABAH, AKŞAM ZENGİN AÇK BÜK. ooAuuttHMUTüulaflartaJşofBBi, KÜMA, MÜZİ, THffM, T% SAÇ KüttJTMA. 02W?ÜCfifTXC? « M OMM ÖÇÜNCÜ KtŞİ % 50İNDİRİNU Yanm Pansıyofi Mayıs-Ekjm Hazıran-Eylül Temmuz-Ağustos Bungatov M.ÛOYTI+KDV 40.00 YTL+KDV 50.00 YTL+KDV Otetodast 40.00 YTL+KDV 55.00 YTL+KDV 70.00 YTL+KDV MMPANYA(01-16TGHMUZ) 7 gece kal 6 gece öde REZERVASYON ftt 0252478 71 90-91 rJte02524787007 MnvMLnototnuvıooniLconı Mo(" hotohuviıtoniLconı İSTANBUL İMVERSİTESİ \IEZU\XARI DERNEĞİ \T\Tİ RKÇİ DİŞDCE DERNEĞI Kıdıiö) Şk, DLMOKdATİK D4*AMŞMA DER. AYDINLANMA SÖYLEŞÎLERÎ 2004-2005 Dönemı No: 10 Konu ANAYASANEV GÜVENLİĞ1 Yönetmen Dr. ALEV COŞKUN Konuşmacılar YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN SABİH KANADOĞLU Gün: 30 Nısan 2005 Cumartesi. saat 10.30-13.00 Yer: Beşiktaş Belediyesı Ortaköy Kültür Merkezi Dereboyu Caddesi, Dere Çıkmazı. No: 1 - Ortaköy Iletişim: I.Ü. Mezunlar Derneği (FatoşTaştan)0212 238 03 21 Aydınhk Yannlar Özlemi Içindeki Tûm Yurttaşlanmız Davetlidir. Giriş Serbest ve Ücretsizdir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle