17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 23 NİSAN 2005 CUMARTESİ DİZt Rauf Denktaş, bugün Türkiye hükümetiyle yaşadıklarını 45 yıl önce de yaşamış Başpiskopos Makarios, Ocak ve Şubat 1977'de, dönemin BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim'ın gözetiminde Denktaş'la buluşarak, 2 bölgeli, 2 toplumlu federasyona onay verdi. 1967yılındabalıkçı teknesiyle adaya çıkan ve tutuklanan Denktaş, arkadaşı Ali'ye bir mektup yazarak halkın teselli edilmesini istiyor. Makarios öldükten 2 yıl sonra VValdheimin gözetiminde bir araya ge- len Spiros Kiprianu ile Rauf Denktaş arasında 10 maddelik bir anlaşma metni imzalandı. Metin 2 bölgeli, 2 toplumlu federasyonu içeriyordu. 'Ankarauyanlanmızı dikkatealmadı' K ıbns Cumhunyetı'nin kuruluşuyla ilgilı Londıa görüşmeleri 1959 yüın- da başladığı zaman Rauf Denktaş 35 yaşında ateşli bir genç, çalışkan bir hukukçu olarak ün yapmıştı. Ankara-Atına arasında pazarlıklar yürütülür- ken, dönemin Dışışlen Bakanı Fatin Riiştü Zor- lu ıle yaptığı görüşmelerde zaman zaman sıkrn- ülı anlar yaşadı. Harta bir defasında yazıh ola- rak sunduğu öneriler yüzüne firlahlmıştı... Denktaş, bu tür hareketler karşısında yılma- dan, inandığını sa\ r unrnaya de\ r am etti. Kıbns Cumhunyetı kunılduktan sonra Makarios'un yürüttüğü ENOSlS hazırlıklan karşısrnda, 3 ar- kadaşıyla birlikte kurduğu Türk Mukavemet Teşkilatı'nın (TMT) raporlanna dayanarak An- kara'ya mektuplar gönderip dönemin hüküme- tini uyarmaya çalıştı. Fakat bunda da başanlı ola- madı ve 21 Arahk 1963 'te Rum saldınlan baş- ladı.. Silahsız, savunmasız Kıbns Türkleri çok sayıda kayıp verdi... Saldınlar sonucunda 11 yülık süre içerisinde 103 Türk köyü boşaltıldı, Lefkoşa'daki karma bölgelerde oturan Türkler daha güvenli bölgelere kaydı... Camilerbombalandı, Atatürk'ünheykelikur- şunlandı, yollarda barikatlar kurularak seyahat eden Kıbnslı Türkler'e rjın birişkence yapıldı.. Denktaş 1963 saldınlan sonrasında uzunca bir süre Türkiye'desürgündekaldı... 1967yıhn- da balıkçı teknesı ıle Kıbns'a yaklaşnğrnda Ma- karios'un adamlan tarafindan tutuklanarak hap- se atıldı ve 13 günlük esaretten sonra Türkı- ye'ye iade edildı... îkincı denemede, yani 1968 yılrnda pasaport çıkartarak ve izın alarak Kıbns'a gırişıne ızın ve- nldı. MAKARİOS BENDEN RÜŞVET İSTEDİ' Kıbns'a döndükten sonra uzun süre, dene- yımlı Rum lıderlerinden Glafkos Klerides'le gö- rüşmeler yapan Rauf Denktaş'ın siyasi yaşa- mında en kritık, en önemli buluşma 27 Ocak 1977'degerçekleşti.. Hakem, dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kurt VValdheim. oyuncular ise Rauf Denktaş'la, Başpiskopos Makanos... Denktaş, bu tarihi buluşmayla ilgili anılannı şöyle anlaöyor: "Makarios hayatı bayunca ENOSİS için mü- cadele vermiş, Yunanistan"dan gönderflen Gri- vas'la birlikte, buuğurda çok kan akrtmışür. Fa- kat, önce 15 Temmuz 1974 Cunta darbesi, ardın- dan 20 Temmuz 1974 Banş Harekân ile hayaDe- ri suya düşmüştü.Arnk bizimle ild bölgeü iki top- hımhıfederasyonpazarnğı yapmakzorundaka- lacaktL. 27 Ocak 1977'de Lefkoşa Enternasyo- oalHavaalanıyamndald Birleşmiş MilletlerKa- rargâhı'nda bir araya geldik. Doğum günüm- diL. Beni kapıda karşüadv uzun yıflar diledi ve kaç yaşında olduğumu sordu. 23 yaşında oldu- ğumu söyledim. 'Nasıl olur? Ben seni daha yaşh bilıyorum' de- dL Cevaben 'Esasında 53 yaşrndayun, ancak sa- na karşı, ENOSİS'e karşı verdiğimiz mücade- leyı kapsayan son otuz yılı yaşamış saymıyorum Hiç olmazsa bundan sonra çocuklarımız, torun- lannuz artık yaşamanın tadmı çıkarabilecekle- ri bir ortam bulsunlar' dedim. Makarios kıpkırmıza kesilmişti. Cumhurbaş- kanı olduğu zaman, ilk firsatta Türkçe öğrene- ceğini söylediği halde, aradan 17yıl geçmiş otana- sma rağmen Türkçe'sinin sadece birkaç kefime- den ibaret kakhğun gördüm. Göruşme su-asm- da aniden 'Bay Denktaş, bana rüşvet verir mi- sin?' drye Rumca hitap etti. Fakat sadece 'Rüş- vet' keBmesini Türkçe söyledi. Anlayamadım. 'Ne istiyorsunuz' dedkn.DipKarpaz'daikiRum ailesinin adnnverdivebunlann Rum tarannagön- derilmesini istedL Bunun üzerine, tngüızce ko- nuşmasım, çünkü Gen«l Sekreter Kurt VVakihe- im'in kuşkuya kapılacağmı sö>ledim. Ve tngfliz- ceolarak Makarios'un benden ne istediğini WâW- heim'e anlattun. Daha sonra isimlerini aldım ve bu 14 kişilik aile ktsa bir süre sonra Rum bölge- sine gönderildi Denktaş anlatıyop Yarım Asırlık Mücadelenin bilinmeyen yönleri Rauf Denktaş yaklaşık 4 yıl süreyle Türkiye'de sürgün hayat yaşamış, 1967'de gizlice adaya çıkarken Makarios'un silahlı kuvvetleri tarafindanyakalanmışt. Ikinci deneme 1968'de başanlı oldu ve Ktbrıs'a varışında, dönemin Cumhurbaşkan Muavini, dava arkadaşı Dr.Fazıl Küçüktarafindan karşılanmışt. Başpiskopos 1963 katüaııınıa 'kaza9 dedî M akarios'Ia 27 Ocak 1977 gûnü yaptığımız görüşmeden sonra, 12 Şubat 1977 gûnü yeniden buluştuk. Bu buluşma onunla yaptiğım son görüşmeydi. Makarios yaşlanmıştı. Eskisi gibi esprisi yoknı, fakat inadı yerindeydi. Direnişi zayıflamışn, suçlu kompleksi içindeydi. Kimse ile göz göze bakışmıyordu... Başpiskopos'un 1963 olaylanndan söz etmek istemediği belliydi. Ben de konuşmama 1963 olaylanndan başlamak zorundaydım. Öyle yaptım ve yeni anlaşmada öngördüğümûz tedbirlerin nedenini anlattun. Böylelikle 1963-1974 yıllan arasında bize yapılanlann tablosu çizüdikçe Makarios rahatsiz oluyordu. 'Bay Denktaş 1963 olaylan kaza sonucunda oldu' dedL Beüi ki bunlan unutmamızı istiyontu. Ben devam ertim \t şunlan söyiedim: 'Kaza, bir an meselesidır, tesadüflenn netıcesıdir... 1963 olaylan evvelden planlanmıştı. Sonradan sızınkiler de bunu itiraf etûler. Bıze saldırmak için olaylara zemin olan Akritas Plam'm açıkladılar. Fakat o günlerde bız Akritas Planı'ndan habersızdık. Sadece bana, olaylardan kısa bu süre önce bir Ermenı arkadaşım gelerek, Rum halkına 10-15 günlük erzak almalan çağnsında nkara-Atina arasında pazarlıklar yürütülürken, dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile yaptığı görüşmelerde zaman zaman sıkıntılı anlar yaşadı. Hatta bir defasında yazılı olarak sunduğu öneriler yüzüne fırlatılmıştı... 21 Arahk 1963'te Rum saldırıları başladı.. Silahsız, savunmasız Kıbns Türkleri çok sayıda kayıp verdi... Saldınlar sonucunda 11 yıllık süre içerisinde 103 Türk köyü boşaltıldı, Lefkoşa'daki karma bölgelerde oturan Türkler daha güvenli bölgelere kaydı... Makarios Türk bayrağına dayanamadı R KonuşmamEm arasında BM Genel Sekreteri Kurt VVakthe- im'm birsorusuüzerine, bener- ken yemekyediğimi aç karnı- na çahşmamn bana zor geknğini söyle- dim. NValdheim \«mek saatinin gektiğini veyemeğegkkbfleceğimizi sö\ieyince, Ma- karios gülümseyerek 'Madem kı Denktaş aç karnına çalışamıyor ve rahat düşüne- mıyor,yemeğı saat22.30'dayiyeüm' de- dL Esasmdayemeksaati saat 20.00 olarak kararlaşünhnıştL Makarios 25 saatük bir erteleme istiyordu. Şaka mı. ciddi mi o>- duğunu anlamaya çahşan Waldheim'a 'Bence bir mahzuru yok, e\r sahibi sizsi- niz. Ancak görüşmeye de\am edeceksek bana sandviç getirsinler' dedim. Büy^k bir kayıktabak içinâe bolsand- viçler gekti. \VaJdheim bu sandviçlerden öncebenimtabağnnabeştanekoydu. He- men yiyip. beş sandviç daha aldım \c on- lan da yedim. VValdheim bunun üzerine kayik tabağı benim önüme koyarak 4 An- laşılangerçektençokaçmışsınız, buyurun' dedL Başpiskopos Makarios donakalnuş- n. 'Ben yemeğı erteleyerek, kendi ken- dimi cezalandırmış oldum. Da buçuk saat geç yemeyi, Denktaş biraz açhk çeksın ve iyi düşünemesın diye istemistim. Şim- di o karnını doyurdu, rahat, fakat ben aç kaldım'dedL Görüşmenin soaunda4maddeükbr an- laşma yapok Ona, iki bölgeh, ild tophun- hı federasyvnu kabulettirmekkoiay değu- dL Başanhk ve birsonrakigörüşmede ar- nk sonuca gidecektik. Aniden hastalandı veökhlÖzeldoktoruLıssandes; 'Makarios Beş Parmak Dağlan'nda dalgalanan Türk bayrağını gördükçe hastalandı. Bunu haz- medemedıği için öldü' demis. Lissarides'in koymuş olduğu teşhisin doğru olduğu kanısmdaynn. Makarios hırsh bir insan- dL tnand^ğı her şeyi yapabilecek kadar hırshydLKıbns'mYunan okhığunainan- mış ve Ada'ya Yunan bayrağmı dikmek içinöyksine amanscmücadeleetmiştiki, Rum gençlerini ENOStSiçin öhneyeve öl- dürme>% çağırmışn. BeşParmak'lardaki Türkbayrağmı hazmedememesibundan- dır. llalbuki Kıbns'ı iki toplumlu bir ül- ke ve kendisini de Rum tophununun Et- narh'ı degil de, bu iki tophımlu ülkenin bağımsızhğına gerçekteninannuşbirBderi olarak görmüş olsaydı, Beş Parmak'lar- daki Türk bayrağı >-üreğine oturmaz, Türk'ün var ohışu kalbini çatJatmazdL" YARIN:DENKTAŞ'I ÜZEN DİPLOMAT DOSTLARI bulunulduğunu duyurmuştu. Aym günlerde sigorta acenti Hristofides de bazı Rum tüccarlann, üst makamlann önerileri ile isyana, talana karşı sigorta yapmakta olduklanm söyleyerek, memlekette bir çatışma bekleyip beklemediğımızi sormuşlardı. Bunlar kaza veya tesadüf olamazdı. Gizli ordular ne olacak?.. Onlann kunumasma neden izın verdiniz?' Makarios çok sıkümıştL Beni havTetier içinde bırakan bir açıklamada bulundu ve şunkın söyledL "Içışlen Bakam Yorgacis bana gelerek, Türklerin sılahlandığını söylemişti. Biz de silahlanahm dedik ve gizli ordulann kurubnasrna bir saldrrma gücü olarak izin verdik.' Bir devlet başkanı bu şekilde konusmazdL Kendisine 'Yorgacis sıze böyle bir haber vermişseydı, bunu Cumhurbaşkan Muavını Dr. Fazıl Küçük'le ve garantör devletlerle ele almalı, hiç olmazsa bir soruşturma açmalıydrnız. Kendı ülkenızde srrf Rumlar'dan oluşan gizli ordulann kuruknasrna nasıl ızin verebıldinız?' demekten kendimi alamadım. Makarios, yapöklaruun, kendisini ve topiumunu arzu erriği nüHi gayenin tam ters isrikametine getirip bıraktığmı görmekteydL Geçmişi unutma>*a \ç unuttunnaya çahşması bundandL CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Azerbaycan İzlenîmlepi Azerbaycan'a (Bakû'ya) bu kez gidişimde dik- katimi en çok çeken, tek bir, ama tek bir türbanlı bayana rastlamayışım oldu... Sanınm daha önce- ki gidişlerimde de böyleydi, fakat o sıralarda Tür- kiye'de türban patlaması bu boyutlara ulaşmamış olmalıydı ki Azerbaycan kadınının türbansızlığı dik- katimi çekmemiş. Tek birtürbanlıya rastlamadığı- mı söyledim ama, tam olarak doğru değil. Konu- ğu olduğum Azerbaycan Diller Üniversitesi'nin av- lusunda, her biri bir güzellik salonundan fırtamış- çasına alımlı, bakımlı, kendine güvenli kız öğren- cilerin arasında, bir köşeye çekilmış, neşesiz ve sol- gun iki türbanlı kız vardı. Tahmin ettiğim vetahmin edebileceğiniz gibi, Türkiye'den gelmişler. Aliyev Azerbaycan'ında Atatürk Türkiye'sinin bu zavallı görünümü, bu çarpıcı ve çelişkili karşıtlık beni çok üzdü, utandırdı, düşündürdü. • • • Birçoğu yıllar öncesinden arkadaşım olan ya da daha genç yazariaria ve ilk kez karşılaştığım üni- versite öğretim üyeleriyle yakın söyleşılerimiz ol- du. Bu söyleşiler sırasında, Azerbaycan'dayetmiş kadar siyasal parti olduğunu öğrendim... Iktidar- daki partiden başka birkaç partinin daha temsil edil- diği pariamentoda, yanlış anımsamıyorsam, yüz el- linin üstünde milletvekili bulunuyor. Bölünmüşlük, Azerbaycan siyasetinde de en uç düzeyde. Benim yazardostlanm arasında da, anlayabildiğim kada- nyla, siyasal görüş aynlıklan vardı. Fakat bir tek ko- nuda, Azerbaycan'a bağlılık konusunda bir görüş aynlığıyla karşılaşmadım. Zaten herhangi birine böyle bir soru yöneltsem, herhalde tuhaf karşıla- nır, ne dediğim anlaşılamazdı. Azerbaycan yurtse- veri olmak, Azerbaycanlı aydın için, tersi düşünü- lemeyecek, doğal bir olgu. Sanınm her gorüşten aydının (ve yurttaşın) ortak paydası bu. • • • Yazariar Biıiiği'nde bana hediye edilen kitaplar arasında ilgimi en çok çekenler "Yabancı Edebi- yat" dergileri oldu. Ruslann aynı adı taşıyan ünlü dergisi "ınostrannaya LJteratura"rnn örnekalındı- ğını tahmin ettiğim ve her biri kalın bir kitap oylu- munda iki ayn "Yabancı Edebiyat" dergisi yayım- lanıyor Azerbaycan'da. Bu dergilerde, çeşitli ülke- lerden en yeni (şiir, öykü, roman vb.) edebiyat ürün- leri yayımlanıyor. Bizde böyle bir edebiyat dergi- si, anımsayabildiğimce, hiç olmadı. Azeri aydını Rus- ya kültüründen çok etkilenmiş, bu kültürün en olumlu yanlannı özümsemiş, ama kimtiğini, kişili- ğini yitirmemeyi başarabilmiş. Hiç değilse, bugün- kü görünüm böyle. • • • Gelırdağılımındaki adaletsizliğin, günlük yaşam- da ilk elde göze çarpmasa da tıpkı günümüz Rus- yası'ndaki gibi günümüz Azerbaycan'ında da da- yanılmaz boyurJarda olduğu biliniyor. Türkiye'ye dö- nerken uçakta birlikte seyahat ettiğimiz yaşlıca Azeri bayan, daha önce sağlık, eğitim, tatil, bes- lenme gibi sorunlan yokken şimdi bütün bunlann sorun olduğunu, ayda 20-30 dolar karşılığındaki gelirlerie yaşam savaşımı verdiklenni, ailesinin ge- çimini Azerbaycan-Türkiye arasında "bavul tica- reti" yoluyla sağlayabildiğini anlatıyor. Buna kar- şılık Bakû, metrosuyla, en azından şimdilik sağ- lam altyapısıyla, son derece uygar dış görünü- müyle, pınl pınl, tertemiz bir Batı kenti... • • • Azerbaycan'da (Bakû'da) her şey için, ne çok iyi, ne çok kötü denebilir. İyi ve kötü bir arada, ülkeyi şimdiden kestirilemeyecek bir geleceğe doğru ta- şımakta... Fakat sosyalist küttürün kazanımlannı elde ederken kendi ulusal kimliklerini sapasağlam koruyabilmiş aydınlanyla, laik-çağdaş halkıyla, ba- na günümüzün Türkiye'sinden daha aydınlık, ge- leceği daha açık bir ülke olarak göründü... ataol b(q cumhuriyetcom.tr. Faks:(0212)513 85 95 İZMİR CUMHURİYET OKURLARI NYDMLM BULUŞMALAR-e KUŞLUK KAHV'ALTISINDA BULUŞUYORL'Z BtYtTEÇ: SÖZDE ERMENI SOYKIRIMNIN CERÇEK YÜZÜ " AHMETGÜREL (ADD Yön. Kur Üyesı - Amştırmacı) S » GBJMEZ8» BİR EKSİ6İZI TARİOSAAT: 24 NİSAN • PAZAR /11.90 YER PebkancCafe'Restoran-AtatûıkCd.No 138 PASAPORT fPasapon Iskelesı Çaprazı) KAHVALTIÜCRETİ: 10 YTL - (öğrenci-8 YTL) REZERVASYON 05337655267-05335«7868- 05323261025-05327ÖS56 RezemsyM içiı ton tırih: 23 Nhu 2005 www.cumok.org BAHARA HALAYLARLA MERHABA! Pikniğinde buluşalım... G Hüseyin Turan 0 Rojin 6 Yasemin Göksu û Gökhan Birben tt Kemal Kaplan 0 Leyla ve û Grup Yorum Korosu # Şiirleriyle Ibrahim Karaca $ Ruhan Mavruk, # Hasan Biber Tarih : 24 Nisan Pazar Yar : Kemerburgaz Azızpaşa Ormanı- Cendere YolOstü lrUb«t:0212 245 00 70 İDİL KÜLTÜR MERKEZİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle