20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 NİSAN 2005 CUMARTESİ HABERLER "Bu seçilen saylavlar/biryerde top- lanıriar/ Ona denir Kamutay I Türklü- ğe budursaray..." Cumhuriyet dönemi milli eğitim po- litikası içinde, 23 Nisan Ulusal Ege- menlik Bayramı'nı, müzik dersinde, klasik Batı müziği melodilerinden ha- reketle anlatan bu şarkıyı, yanm yüz- yıldan fazla bir zaman önce, öylesine bir coşkuyla söylerdim ki... Coşkumun nedenı, nesaylavtar(mil- letvekilleri) ne de kuruttaydı (medis). Cu- martesi günii saat 11.30'da beni böy- lesine coşkuyla dolduran, ulusal ege- menlik marşj ile bir saat sonraki kişı- sel özgüriük anımın bir araya gelmiş ol- masıydı. Gerçekten de, bir saat sonra Boğaz kjyısındaki minikler hapishanesindeki bir haftalık mahpusluk dönemimiz so- na erecek, yemeğimizi alelacele yedik- ten sonra, bir buçuk günlüğüne öz- güriük dünyasına kanat açacaktık. Sadece ulusal egemenlik marşının kişısel özgüriük anımla eşzamanlı ol- ması değildi, benım ulusal egemenli- ğe bağlılığımı sağlayan. Aynca daha il- kokul sıralanndan belletmişlerdi ki bı- ze, ulusal egemenlik, özgüıiüğe giden yolun en önemli kılometre taşlanndan biridir ve egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olması asıldır. DUNYADA BUGUN ALİ StRMEN 1920'denGünümüze Ulusal Egemenlik Yaşamda her şey değiştığı gıbi, ilk kez 1940'larda kafama kazınan bu te- mel bilgi de zamanla değişecekti. Oeğişimin tek nedeni, Adorno'nun "Demokratik olan her şey illa da öz- gürleştirici değildir" düşüncesiyle ay- mış olmam değildi. Temsılı demokrasının kendi içinde de, ulusal ıradenın artık tek belırieyici öğe olmadığını öğrenmiştim. Insanlık bunu zor ve pahalıya öğ- rendi, bir koca dünya savaşı, elli mil- yon ölü ve nice yıkıma mal oldu insa- noğlunun bir adım daha atması. Milli ıradeyi temsilen işbaşına gelen bir canavar, onun adına nice yabanıl- lığı, iğrençliğı yapabilmişti. O zaman insanlık da anlayabilmiştı ki, "Milli iradenin ifade biçimine de, onun ortaya çıktktan sonra kullanılma- sına da bazı sınırlamalargetirmek ge- rekmekteydi". Ulusal egemenlikle başlayan ve pe- kişen demokrası şimdı kendisıni onu sınırlayarak gelıştırme aşamasına ulaş- mıştı. Bu hafta salı günü, benim elli yıl ön- ce oturduğum sıralarda oturan genç ar- kadaşlara anlattım bu olguyu ve hıç de yadırgamadan kavradıklannı görünce doğrusu hem şaşırdım hem de çok sevındim. • • • Onlann zekâlannın bu kadar kıvrak, kavrayış yetenekierinin bu kadar par- lak olmasının nedeni, kafalannın ta- bularia doldurulmamasından mı kay- naklanıyordu acaba? Bu genç arkadaşlann kolaylıkla kav- radıkları gerçeklen, medyanın kazip şöhretlenne anlatmak o kadar zor, hat- ta o denlı ımkânsız kı bilemezsınız. MiHi iradenin temsilciliği srfatnı bir kez, o ya da bu şekilde ele geçirmiş olan- lann, her türlü tasarruflannın, her tür- lü niyetlerinin kutsal bir dokunulmaz- lık içinde olması nedense belirti çev- relerde genel bir kabul görüyor. Oysa zaman içinde, artık milli irade- nin demokrasi çerçevesi içinde tecel- li etmesi de yetmez oluyor, artık onun demokrasi ve temel hak ve özgüriük- ler doğrultusunda kullanılması da zo- runlu hale geliyor. Artık kutsal olan milli irade değil, de- mokrasi, özgüriük ve insanın bireyin kendisi olunca, öyle eski milli irade nu- tuklan da önemlerini yitiriyoriar. Eğer ulusal egemenliğin temsilcisi sı- fatını ellerine geçirenler, bunu demok- rasiyi temel öğelerinden arındırarak rejimin içini boşaltmak ıçın kullanıyor- larsa, ne gırişimlerinın kutsallığı kalır ne de kışılıklertnin ve eylemlerinin doku- nulmazlığı. llköğretim sıralannda oturan arka- daşlanmızın bile kolayca anladıklan bu gerçekleri kimı Mülkiye mezunlan- na nasıl anlatacağız? Medyasının köşe başlanndaki kişi- lerin bıle çağdaş egemenlik-demokra- si ilişkısinı kavramadığı ülkede demok- rasi nasıl gelişecek ki? asirmen@ cumhuriyetcom.tr \ — Korkma, sönmez! 1920'den bugüne içimizde yanan egemenlik ateşi, bu yıl, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunun 85. ytlı şerefine, Meclis bahçesindeki Milli Egemenlik Meşalesi'ne taşındı. Enerjisini Aygaz'dan alan bu meşale, bir yıl boyunca yanacak. Sonsuza dek yanmasını sağlayan ise, bugün onu geleceğe taşımaya ant içecek olan Türk gençliği olacak. DEP'lilerin yeniden yargılanması Sedat Bucak tanık olarak dinlenecekANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kapatılan DEP"ın eski milletvekıllen Leyla Zana, Orhan Doğan, Seiim Sadak ve Hatip Dicle'nin yeniden yargılandıklan davada, eski DYP mılletvekılı Sedat Bucak kamu tanığı olarak dinlenilecek. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın diinkü duruşmasına, DEP'lilerin avukatlan Yusuf Alataş ve Mehmet Nuri Ozmen katıldı. Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz. "DEP'üTerin uzun süredir savunma yapmadıklannı, bu nedenle dosyanın sürüncemede kakhğuu" tutanağa geçirdı Bu duruma itiraz eden Alataş, davanın uzamasının nedeninin kendilen değıl, mahkeme olduğunu ılen sürdü. Alataş, ıddıanamede müvekkıllen hakkında Türk Ceza Yasası'run (TCY) "vatan hainhğL devietin ülkesi ve egemenfiğme karşı suçlar" başlıklı 125. maddesıne göre ceza istendiğuıı anımsatarak yeniden yargılamada suç vasfinın değiştığini belırttı. Alataş, TCY'nın "yasadışı örgût iiyeüği'' fiilini düzenleyen 168. maddesine göre müvekkillerine yönelik suçlamaların net bir şekilde ortaya konulması ve buna göre yeniden iddianame düzenlemesı gerektiğıni ifade ederek şöyle konuştu: "Yargüamanın uzamasının nedeni bu. Mahkeme • DEP davasında daha önce dinlenilmeyen 8 savunma tanığı ile kamu tanıklan eski DYP Milletvekili Sedat Edip Bucak ve Halit Aslan'ın adreslerinin tespiti için Cumhuriyet Savcılığı'na müzekkere yazılmasına karar verildi. 'dedığim dedık' diyor, bir türlü adil yargdama ilkesini görmek istemiyor. OzeDikle başkanm yaklaşımı böyle. Biz, suçlamayı bümezsek, nasıl savunma yapacağız? Örneğin Medk'teki yemin töreniyle OgOi suçlamyor muyuz? Hukuka aykm olarak dinlenen telefon konuşmalan detil olarak kabul edilecek mi? Bunlan bUmek istiyoruz." Alataş ile taleplen ve iddianame konusunda bir süre tartışan Başkan Karadeniz, "Dosyanın tozlannı siklik, hepsini okuyacağız" dedı. Alataş, müvekkıllennın eylemleriyle bunlara ilişkın dehllerin ortaya konulması gerektiğım belırtmesi üzerine Başkan Karadeniz, bunlann, savunma yaparken sorulacağım söyledi. îddia makamının, kendilerini neyle suçladığım önceden bilmeleri gerektiğini anlatan Alataş, yargılama usulü konusunda, son yasal düzenlemelerle önemli değişıklıkler yapıldığmı kaydetti. Yem TCY ve Ceza Muhakemesı Yasası'nın bir süre sonra yürürlüğe gireceğıni, bu kanunlardaki düzenlemelerin dikkate alınması gerektiğıni belırten Alataş, resmı görevlılenn kayda aldığı müvekkillerine ilişkin görüşmelerin artık deliller arasuıda sayılamayacağını savundu. Bu durumun, msan haklanna ve özel hayatın gizlilıği ılkelenne aykm olduğunu ifade eden Alataş, dosyadakı bazı tutanaklann da hukuka aykm olarak düzenlendiğını, bunlann ıncelenmesi gerektığun söyledi. Alataş, tanıklara doğrudan soru yöneltme taleplerimn daha önce kabul görmediğinı, ancak yem düzenlemelerin bu konuda kendilerine olanak tanıdığuıı kaydetti. Savcı Dilaver Kahveci, Alataş'uı beyanlan konusunda görüş bildirmek içın süre istedı. Başkan Karadeniz, iddianame daha önce hükümlü ve avukatlanna tebliğ edildiği için yeniden tebligat yapılmasına yer olmadığına karar venldığmi bildirdı. Karadeniz, daha önce dinlenilmeyen 8 savunma tanığı ile kamu tanıklan eski DYP Milletvekili Sedat Edip Bucak ve Haüt Aslan'ın adreslerinin tespiti için Cumhuriyet Savcılığı'na müzekkere yazılmasına karar verildiğıni belırtti. Alataş'ın taleplen konusunda beyanda bulunması için cumhunyet savcısına gelecek duruşmaya kadar süre venldığini bildiren Karadeniz, taleplerle ilgilı, savcının görüşü alındıktan sonra karar venleceğını belirtti. Duruşma, 23 Mayıs tarihıne ertelendi. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Tatriotism ve Profesyonellik' Makedonya'da geçen yıl katıldığım, "Çatışma Ortamında Gazetecilik" baş- lıklı bir sempozyumda, konulardan bınsı de "Patriotısm ve Profesyonellik"\\. Yanı yurtsevertıkve gazetecilik konusu bızim meslek açısından masaya yatınlmıştı. Bu sempozyumun ana temalarından birisı olan tartışmayı o günlerde de aktar- mıştım. Türkıye'de mıllıyetçilik sorunu gündeme gelince o tartışmayı ve gaze- teci meslektaşlanmın anlattıklannı anım- sadım. Belki bir yaran olur diye yeniden aktarmak istiyorum. ••• Yugostavya'da ıç savaş başladığında ga- zeteciler ve aydınlar, büyük bir açmazla yüz yüze gelmişlerdi. 0 güne kadar ken- dılenni Yugoslav olarak tanımlıyoriar ve ül- kenin içindeki farklı milliyetlenn mensu- bu olmayı bir sorun olarak görmüyorlar- dı. Iç savaş başladığında önce ne yapa- caklannı şaşırdılar. Birden kendilerinın de bu millıyetlerden birisine mensup ve ba- ğımlı olduklannı hıssettıler. Kanlı çatışmalar sıraanda her etnık gru- bun ve milliyetin bu acımasız ortamda in- sanlık dışı bazı eylemlere giriştiği bir ger- çektı. Bırçok alanda o bökjenin azınlıkla- rı, çoğunluğun ağır baskısını üzerlerinde hıssettiler. Birkısmını oradaki meslektaş- lanmdan dinlediğim çok acı olaytar yaşan- dı. En yakın komşu bir anda duşman gı- bi görüldü. En yumuşak başlı ınsanlar en sert eylemterin parçası oluverdiler. • • • Bütün bu çatışmalann temel ideolojisi bazen patrıotism (yurtseverlik), bazen de mılliyetçilik olarak rfade edilıyordu. Ga- zetecıler ve aydınlar ikı ateş arasında kal- dılar. Kendi mıllıyetlerınden ınsanlann ve askerlenn acımasızlıklanna tanık oldukla- nnda bunu nasıl tanımlayacaklannı ifade etmekte zorluk çektiler. • • • Yıllar sonra Makedonya'da düzenlenen toplantıda gazeteciler samimi itiraflarda bulundular. Kendi milliyetlerinin kötülükle- nni göz ardı etmek zorunda kaldıklannı an- lattılar. Gerçekleri göz ardı etmeyi tercih et- mişlerdi. Tersini yaparak kendi milliyetle- rinin vahşetini yazmaya kalkan gazeteci- lerin ve yaşananlan eleştiren aydınlann bü- yük baskı gordüklenni, seslerini çtkarmak- ta zorluk çektıklerini aktardılar. • • • Her insan yurdunu sever. Ben yaşadı- ğı, doğup büyüdüğü topraklan sevme- yen bir kımseye şımdıye kadar tanık ol- madım. Bu son derece ınsanı ve anlaşı- labilır bir duygu. ömeğin ben doğup bü- yüdüğüm Tarsus'a karşı özel bir bağlılık hıssederım. Köyümü, her yaz çıktığımız yaylamızı özlenm. Oradan ayn bir koku ve tat alınm. İnsanın yaşadığı ülkeyı sevmemesi mümkün mü? Ben bu sevgıye, yıllardırül- kesınden ayn kalan siyasi mülteci arka- daşlanmda çokça tanık olmuştum. Hâlâ bugün yurtdışında yaşayan veTürkıye'ye hukukı nedenlerle gelemeyen arkadaşla- nm var. Onlann Türkıye'yi ne yoğun şe- kilde özlediklerini, Türkiye söz konusu ol- duğu zaman gözlerinin dokJuğunu bili- yorum. • • • Yurtdışında yaşayan ve hâlâ Türkiye'ye gelemeyen bazı arkadaşlanm, Türkiye'nin yönetimine sert eleştınlerde bulunuyorlar. Yurtlannı sevmeleri, onlann kendi gör- düklen gerçekleri kendilerine göre yo- rumlamalannaengelolmuyor. Düşündük- len size ve bana göre yanlış olabilır. An- cak onlann bu eleştınleri yapmalan, yurt sevgilerinın tartışılmasına neden olamaz. Makedonya'daki tartışmalar sırasında, bir Sırp gazetecı meslektaşım, Sırplann yaptıkiannı yazmakta zoriandığı içın ya- şadığı psikolojık sıkıntılan da anlatmış ve bunun ondatravmalara neden olduğunu söytemişti. Benzersıkmtlan Amavut ve Ma- kedonya'da gazetecilik yapan Türk mes- tektaşlanm da ifade ettıler. Makedonya'da gazetecilik yapan Türk arkadaşlanm, Ma- kedon gazetecılerin millıyetçıliğın peşine düşüp gerçek dışı haberler verdıklenni ve bunu nasıl "milliyetçigörev"olarak tanım- ladıklannı ifade ettiler. • • • Bir toprağı sevmek, bir ülkeyi sevmek, "milliyetçilik"\r\ ön yargılannateslım olma yı gerektırmez. Hele de bir aydın için bu daha da önemlidir. Gerçekler her zaman "milliyetçilikle örtuşmez. Çoğu zaman ör- tüşmez. Işte aydın olmak, gerçeklen dile getirmek için cesurdavranmak böyle za- manlarda gerekır. Çünkü toplumun çoğun- luğu gerçeklerden kopabılir, birçok an- lamsız önyargının esiri olabilır. Emperyalizme karşı mücadele, milli- yetçiliği de gelıştirebilir, evrensel bir an- layışı da. Biz nerede duracağız, ona ka- rar vermeliyiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle