17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 NİSAN 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA £ v U J->i 1 LJ XV kultur(«»cumhuriyet.com.tr 15 ÇAĞRIŞIMLAR AYŞE EMEL MESCt Kınk dökük anılarInsan karşılaştığı olayları mut- lak bır nesnellik içinde, kendıle- rinde taşıdıklan, bızım dışımızda, görme, işitme vb. duyularımız- dan bağımsızca var olan gerçek- lıkleri içinde mi algılar? Yoksa onları duygusal belleğınde birik- tirdiği resımlerle, anı parçacıkla- nyla, hatta ses bankasının çek- mecelerinden ansızın firlayıveren geçmişin tınılarıyla ilişkilendıre- rek mı anlamlandınr? Algılama ve anlamlandırma arasında kuru- lan ilişki sürecı, başka hangı ara konaklara uğrar? Algılama ve an- lamlandırma arasına yerleştiril- mesi gereken en temel kavram- lardan biri de hatırlama değıl mi- dir? Annemln hafızası Annemın ınanılmaz bir hafıza- sı var. Hani derler ya, ınsanın ya- şı ilerledikçe kendisini şekillendı- ren dönemlerin anılarını daha canlı olarak saklar, içinde yaşadı- ğı günün olaylarını ise aynı taze- lıkte korumazmış. Annenı için geçerli değil bu. Sonu gelmez bır merakla eline geçen her gazeteyi, her kitabı satır satır yutarcasına okuyan, her lıaber bülteninı mut- laka izleyen Necla Mesci lıem ha- ber spikennm saçlarının biçimını hem de haberde sözü edılen kışi- yi, olayı, öyküyü vb. beynının kıvrımlarına mutlaka kaydeder. Tıpkı clli yıl öncekı bır hadisede babasının üzerindcki gıysının rengıyle birlikte, kendı içindeki duygu fırtınalannı da koruması gıbı... Onun belleğinde ıyı ve kö- tü anılar, dayanışma ve ihanctler, yapılan yardımlar ve atılan kazık- lar silinmemecesine nakşedilmiş bir halde, yan yana dururlar. Göz- lennın arkasında uçsuz bucaksız bir fotoğraf koleksıyonuyla bir- likte bakar dünyaya annem. Bende ise anılar daha kendili- Hitler'in sekreteri olan Traudl Junge'nin anılarından yola çıkılarak hazırlanmış bir film olan 'Çöküş'ü izliyorum. Bruno Ganz'ın Hitler'deki inanılmaz oyunculuğunu seyrederken, en küçük ayrıntıyı bile seyircinin çok yakınına getiren beyazperdede herkesin bildiği, tanıdığı bir karakteri oynamanın nasıl bir disiplin, nasil bir iş ahlakı gerektirdiğine tanık oluyorum bir kez daha. ğınden ve daha patlamalı bır bi- çimde, çağrışımları harekete ge- çırerek ve çağrışımlarla tetıklene- rek su yüzüne çıkarlar birdenbıre Cöküg/Hltler in Sekreteri Hitler'ın sekreten olan Iraudl Junge'nin anılanndan yola çıkıla- rak ha/irlanmış bır film olan 'Çö- küş'ü izliyorum (Almanya'da fılmden önce kitap büyük yankı uyandırmış ve çok yoğun tarüşma- lara yol açmıştı. Filmin başında ve sonunda yer alan Traudl Junge ile yapılmış gerçek röportaj kareleri de o doneme aıt. Bu kitabın özen- lı bır Türkçe çevirisi de Alkım Ya- yınları'ndan çıktı. Traudl Junge, Hitler'in Sekreteri, çev Vedat Çorhı). Bruno Ganz'ın Hitler'de- ki inanılmaz oyunculuğunu seyre- derken, en küçük ayrıntıyı bile se- yircinin çok yakınına getiren be- yazperdede herkesin bildiği, tanı- dığı bır karakteri oynamanın nasıl bır disiplin, nasıl bir iş ahlakı ge- rektirdiğine tanık oluyonım bır kez daha. 1983'te Berlın-Schaubüh- ne'de Hamlet'ı hem prova ederken hem de sahnede oynarken ızleme şansı bulduğum Bruno Ganz'ın, o mükemmele yakın sonuca varabıl- mek ıçın asla kolaycilığa sapma- dan, nasıl bir emek yatırımı yaptı- ğını düşünüyorum. Ama ne yalan söyleyim, filmde asıl ilgimi ceken, merkezdeki Hıtler karakterınin, ik- tidar odağınm çevresinde öbeklen- mış "ötekiler" oluyor Rejımçök- müş. Kızıl Ordu bırkaç kılometre uzakta Berlm'ı savunan son mev- zılerde çocuk yaştaki askerler gö- revyapıyor. Yenilgı artık kesınleş- miş. Hitler'in sığınağına ise yoğun bir karamsarlık ve ısteriyle karışık yenilgı havası çökmuş, ama dığer yandan da verilmeye devam edı- len emirlerle birlikte gündelik hırs- lar sürüyor. lktıdar belki elden çık- mak üzere, ama hâlâ ruhlan kırle- ten cazibesinı koruyor. 'Çöküş'ün ilişkilenne bakıp fılmı geri sarma- ya, bu topluluğun 1945'teki değıl de örnegın 1936'daki ruh halini ka- famda canlandırmaya çalışıyorum. Hop, kendi anı bankam devreye gı- riveriyor. Geçmişin resımleri sö- kün edıyor üzerıme. Hitler'in sığınağındaki son ıkı günü seyredip başlangiçları hayal etmeye çalışırken, çıkar-yalan-is- teri üçgenınde yaratılan toplumsal canavarları düşünüyorum. Kırık dökük anılar istila edıyor beynınıi. Sonra bir an dumyorum, bütün bunlar geçmışte mi kaldı sanki di- ye düşünüyorum... Karşımda Mer- sin, Trabzon, Sakarya görüntüleri. Dövülen gençler, yerlerde sürükle- nen insanlar, bayraklar. Kasılmış yüzler, sıkılmış yumruklar, küfur- ler, şiddet... Korkuyorum. Vatanse- verliklc ılgisi olmayan bu milliyet- çilik dalgası ürkütüyor benı. Her tepkıyı, halktan geliyor diye haklı göremeyecek kadar tarıh bılıncım var çünkü. 'Çöküş'te, kovalana kovalana yeraltında bır ine sıkrştırılmış ca- navarları seyredıyoruz bir yan- dan.. Diğer yandan da çevrelerın- de kalmış son mesaı arkadaşların- da, yanı sekreterlerinde, emır erle- rinde, ailelerinde genış halk kitle- lerınden bır zamanlar gordüklen desteğın uzak yankılannı duyar gi- bi oluyoruz. Meydanları dolduran yüz binlerin "Heil Hitler" haykı- rışlarıçınhyorkulaklarımızda Na- zı Partısı'nin Almanya'da seçımle iktidara geldığını hatırlayıveriyo- nız. Canavarları "öteki"leştırip, "Biz bu değiliz nasıl olsa" demek çok kolay. Peki, her bırımızın ıçin- dekı o karanlık yanın, her ruhun yeraltında barınan vahşet payları- nın urkütucü bır toplamı olarak hortlayıp ortaya çıkan "sıradan canavar"ı ne yapacağız? 'Çöküş'ü görün, 'Hitler'in Sekreteri'ni okuyun Etrafınız- da yaşananlara farklı bir gözle ba- kacaksınız. 30 NİSAN'A KADAR Pf ART-WORKS'TE ( Tapınak Resimleri 'yle kültürü sorgulamak Kültür Servisi - Resmımizin genç temsilcılennden Can Aytekin, 30 Nı- san'a dek kişisel sergısıyle Pı Art- works'te. 'Tapınak Resimleri' adını verdiği, bu kışısel sergısınde, sanatçı, tuval uzerıne son dönemde gerçekleş- tirdığı bır diziyi paylaşiyor 1997'de MSGSÜ Adnan Çoker Atölyesi'nden mezun olan, burada yüksek lisans ça- lışmalannı tamamlayan Aytekin, tuval resmınde bugüne dek 'Taht Resimle- ri', 'Kaya Resimleri', 'Aslan Resim- leri' gibi çeşitlı dızılere ımza attı. Bu sergısınde yer verdiği Tapınak Resım- len'nde, kültürü, bu coğrafyadakı kül- türleri, buna bağlı olarak da 'kinılik' olgusunu sorguluyor. Akademı tarihindeki büyük yangına da göndernıe yapan Aytekin, Tapınak Resimleri'ne yaklaşımını da şöyle açıklıyor: "... Mısır, Yahudi-Hıristi- yan ve Yunan döncnılerini incele- dim. Musa'nın Siııa Dağı'ndan gc- tirdiği 10 Emir Levhalarını nıezar taşlarına benzetiyorum. Her kentin, her iktidarın simgc binaları olmuş- tur. Atina'daki Panthenon, Anka- ra'daki Anıtkabir gibi. 20. yüzyıl- da'da Vatikan müze olarak gezilme- ye başlandı, Rathko Şapel ise tüm dinlere açık bir merkez haline geldi. Modern sanat müzelerinin de birer tapınak olduklarını düşünüyorum. Bunların mimarlık tarihine direkt göndernıeleri var. New York'taki So- lomon Guggenheim Müzesi bana Babil Kulesi'ni ve Dante'nin 'Cehen- nem'ini amnısatır. Penceresiz ve aşa- ğıya doğru daralan kat kat daireler. Bir dönem Türk sanatının simgesi de Akademi olnıuştur. Sergideki re- simlerde görüleceği gibi yangın te- ması binaları çevreler." (0 212 236 68 53) 'Cehennemde Yanan Zengin Adam' Iki ayda bir yayımlanan Fotoğraf dergisinin nisan sayısı çıktı 10. yılını kutluyorKültür Servisi - Ülke- mızde fotoğraf konusun- da yayımlanan en uzıın ömürlü dergı olan Fotoğ- raf dergısı, nisanda çı- kan 60. sayısı ıle 10. yı- lını tamamladı. 1995 yı- lında yayın hayatına baş- layan ve her ıkı ayda bir kesıntısız olarak yayım- lanan Fotoğraf dergisinin bu sayıdakı kapağı Tür- kıye'nin tanınmış fotoğ- raf sanatçılarından Ti- murtaş Onan'a ait. Port- folyo sayfaları ise Kerim Bora ve Ömer Serkan Bakır'ın fotoğraflann- dan oluşuyor. Eflltlm sayfaları Her sayısında Prof. Sa- bit Kalfagil, Prof. Güler Ertan, Prof. Mehmet Bayhan, Prof. Nilgün Sinı Süldür, Doç. Dr. Özer Kanıburoğlu, Oktay Çolak, Knıre İkizler, Bülent Erutku, Ergün Turan gıbı akademısyenlerın örnek fotoğ- raflarla sundukları eğitim say- faları, bu sayıda da okurla bu- luşmaya devam ediyoı. Foloğ- raf sanatçılan tbrahim Za- nıaıı, Sadık Demiröz, Faruk Akbaş, Lütfi Özgünaydın, Ömer Serkan Bakır, Fethi tzan, Zeynep Orhon Targaç, fotoğraf sanatı, tekniğı ve tari- hi konularını bu sayıda ışlıyor- lar. Çeşitli marka makınelerın ıncelemeleri, sergi habcrlerı, okur fotoğrafları, kitap tanıtım- ları, ikıncı el pazarı gibi sayfa- lar da yıne ilgi çeken bö- lümler arasında Fotoğraf dergisi, 10. yılı nedeniyle bir dizi et- kınlik yapıyor 21-24 Ni- san tanhlerınde Marmara Üniversitesi ve Yıldız Teknık Üniversitesi ile birlikte '2. Ulusal Fotoğ- raf Sempozyumu' dü- zenlenıyor. Italyan Kültür Merkezi'nde gerçekleşe- cek olan sempozyuma fo- toğraf sanatçılan ve eğıt- menlerin yanı sıra fotoğ- rafseverler ücretsız ola- rak katılma imkânı bula- cak. ikıncı önemli etkin- lık, Türkiye liseli öğrenci- ler arası fotoğraf yarışma- sı Türkıye'deki bütün lıse ve dengi okullara gönde- nlen afış ve katılım belge- len ile öğrencilerin fotoğrafla tanışmaları ve bılgılenmelerı sağlanıyor. Derece alan öğren- ciler fotoğraf makınelerı, okul- ları ise bılgısayar kazanacak. Fotoğraf dergisinin bır başka et- kinliği ise amatör profesyonel her fotoğrafçının katılabileceğı ulusal fotoğraf yarışması (www.fotografdergisi.com) Karıncalar Tiyatro Topluluğu'nun yeni oyunu Akatlar Kültür Merkezi'nde 'Bitkiler ve İnsanlar'Kültür Servisi - Karıncalar Tiyatro Topluluğu, yeni oyunu 'Bitkiler ve Insanlar'i 24 Nısan Pazar günü saat I9.00'da Akatlar Kültür Merkezi'nde sahneleyecek. Karıncalar Tiyatro Topluluğu (KATlT-2001), tiyatroya gönül vermiş bir grup öğrenci tarafından, on beş yıl önce, üniversıtedekı alternatif yaşam arayışının bır sonucu olarak kurulan tstanbul tktısat Sahnesi geleneğinı siirdürmek isteyen Istanbul Üniversitesi mezunları tarafından kuruldu. IFMC bünycsinde çalışmalarını sürdüren KATİT bünyesınde bankacı, yayıncı, araştırma görcvlisı ve gazeteci gıbı pek çok farklı meslekten oyunculaıı banndırmakta. Topluluk 2002-2003 sezonunda, Dario Fo ve Franca Rame'nın 'Kadın Oyunları'ndan derledıklerı •Hepimiz Aynıyız' adlı oyunu sahneledi. KATÎT, bu yıl 'Bitkiler ve İnsanlar' oyunuyla seyirci karşısına çıkıyor. 'Bitkiler ve İnsanlar', bahçıvanlık mesleğini icra etmekten başka hiçbir yeteneğı olmayan bir adamın dünya üzerindcki söz, yetkı ve karar mekanİ7masına kadar yükselişini, ironik-grotesk bır üslupla ele alıyor. Oyun; her gün televizyonda izledığımız karar alıcı merkezın bir ironisini oluşturuyor. (0 533 661 93 69 & 0 532 397 08 52) Açıhş. 20 NısAn 2005 SaaT: 13.30 Çocuk karikatürcülerin sergisî • Kültür Servisi - tstanbul Büyükşehir Belediyesi Kankatür ve Mızah Müzesi'nde 20 Nisan'da saat 13.30'da ılgi çekici bır sergı açilıyor 'Çocuk Kaıikatunstler Sergısı'. 23 Nısan Çocuk Haftası kapsamında Karikatür ve Mızah Müzesi'yle MBF Okullan işbirligiyle ha/ırlanan sergı, 30 Nisan tarihine dek gorulebılecek. Sergide, yaşadıklannuzı çocukların mizahi bakış açısıyla anlatan 40 kaııkatür yer alacak. (0 212 521 12 64) 'Seneye buluşmak üzere' • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - TÜYAP tarafından düzenlenen 10. Izmır Kitap Fuarı sona erdı. 9 Nısan'dan bu yana tzmırlı kıtapseverlerin buluşnıa mekânı olan nıar kapsamında yaklaşik 500 yazar okurlanyla buluştu, söyleşti, kitap ımzaladı Bu yılkı fuar, Türk-Yunan dostluğuna katkı sağlanıası amacıyla "Ege'nın ıkı yakası" ana temasıyla gerçekleştınldı. Kitapseverlcr, fuar boyunca, bır yandan kolay erişemeyeceklerı kitaplan bır arada bulma olanağı yakalarken bır yandan da beğendikleri yazarlann kıtaplannı daha uygun fiyata satın alabıldıler. Son gününde de fuan dolduran kıtapseverler, "Gelecek yıl buluşmak üzere..." dilekleriylc Kultürpark'tan ayrıldılar. CRR'de konser B Kültür Servisi - CRR Senfonı Orkestrası, 19 Nısan Salı gunu 19.30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda konser verecek Şef Alexander Rahbari'nin yoneteceğı konserin solıstlerı Dennis Shapovalov, Nıhan Yapalı, Ali Pavel Berman. Orkestra ve solistler, konserde, Beethoven'ın 'Egmont Ouverture', 'Beethoven Trıple Concerto Intermission' ve Shostakovıch'in 10 senfonısını seslendırecekler. Bollyvvood bipleşsîn çağrısı • LONDRA (BBC) - Bollywood'un ünlü isimlerinden Amıtabh Bachchan Hindistanlı film yapimcılarını, dünya pazannda daha ıyı tanıhmı sağlamak için birleşmeye çağırdı. 62 yaşındakı oyuncu, ABDİı yapımcıların pazarlama konusunda çok etkılı olduklarını, güçlü bir sistem oluşturduklarını, Bollywood'un ve dünyanın dığer ülkelerının yapımcılannın da daha etkın olması gerektiğini soyledı 150 kadar filmde rol alan oyuncu, tanıtım yetersızhğinden çok şey kaybettıklerini de sözlenne ekledı. SESLI GAZETE 'Bitkiler ve tnsanlar' her gün televizyonda izlediğimiz karar alıcı merkezin bir ironisini oluşturuyor. yenıden taze bir soluk gi "Sesli Gazete" hafta içi her sabah 08:00 -10:00 saatleri arasında Radyo Tatlıses'te. — 97.7 — radyo tatiıses www.radyotatlises.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle