20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 NİSAN 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET IİJJÜLVJİI\_I1YIJ. ekonomi(a)cumhuriyet.com.tr TÜGlAD üyelerine göre anlayış değişmedikçe gelir idaresinde yeniden yapılanma da işe yaramayacak Vergide sorun ahlaki çöküntüEkonomi Servisi - Türkıye Genç lşa- damlan Derneğı'nın (TÜUİAD) üyeleri arasında düzenledığı "Vergi ve Kayıt Dı- şı Ekonomi" aııketınde, vergi idaresinde- kı en büyük soruıı olarak "ahlaki çökün- tü" gösteı ildi. _ _ _ _ _ _ TUGlAD'dan yapılan yazılı açıklamada, "TÜGÎ- AD üyeleri, anlayış değişme- diği müddctçe, gelir idaresi- nin yeniden yapılandırılma- suıuı, vergi gelirlerinin art- tnılnıası konusunda bekle- nen sonucu orlaya kuyanıa- yabilcccğini ifade ettiler" dendi. Anketten çıkan en il- ginç sonuçlardan biri, TÜ- GÎAD üyelerinin, bugünku vergi idaresindeki en dnem- li sorun olarak ahlaki ço- küntüyü işaret ctmeleri ol- """~~"~~™~ du. Ankete gore ikincı önemlı yanhşlık ise organizasyonel yanhşlık. Kalıtesız personel ve bilgi yetersızlığı üçüncü sı- rada yer ahrken teknolojik yetersizhk ile • Vergi idaresinin en ileri teknoloji ile donatılması gerektiğini vurgulayan TÜGlAD üyeleri, böyleliklc gelir idaresinin bilgiye kolayca ulaşmasının sağlanacağına işaret ettiler. vergi idaresinde çalışanlann özlük hak- larındaki kifayetsizlik önem derecesi açı- sından 4. sırayı paylaştılar. TÜGÎAD üyeleri, öneelikle vergi idaresinin en ile- ri teknoloji ile donatılarak böylelikle ge- _ _ _ _ _ _ lir idaresinin bilgiye kolay- ca ulaşması ve hız kazan- ması gerektiğini vurguladı- lar. TÜGlAD üyelen ayn- ca, gelir idaresinde çalışan- lann maaşlannın en az 2 ka- tına yükseltılmesinı, sözleş- melı personel uygulaması- na geçılmesını de ıstediler ve bu sayede, çahşanlann motivasyonu arttırılarakka- muoyunda yaygın bır kam olan rüşvet ve kayırmayla ilgılı endışelerın de gideri- lebileceğini savundular." Açıklamada ankete katı- lan TÜGlAD üyelerinin yüzde 55.2'si- nın doğrudan veya dolayh vergi oranla- rını çok yüksek, yüzde 37.9'unun yüksek olarak değerlendirdiği kaydedildi. Koç Holding CEO'su Bülend Özaydmlı: Yapı Kredi 'nin alınması yazdan önce bitebilir İSTANBUL (AA) - Koç Holding Üst Yöneticisı (CEO) Bülend Özaydınlı, Koç Finansal Hiz- metler'in, Yapı ve Kredi Bankası hisselermı satın almasına yönelik süreçle ilgili olarak "Ya- pı Kredi sürecinde çabamız, yaz tatilinden önce so- nuçlandırmak yönünde" dedı. Istıhdam yaratıl- ması ve vergi gehrınm devlete aktanlması açısın- dan mıllı sermaye ile yabancı sermaye arasında bir fark olmadığını ilade eden Özaydınlı, "Örneğin, Koç Topluluğu'nun Yapı Kredi Bankası'm yabancı or- tagıyla alıyor olması sonucunda, Türkiye'ye aynı zaman- da yabancı ortağnnızın koyacağı yabancı sermaye girişi de olacak. Neticede mevcut bir yatınma yönlenmiş de ol- sa, Türkiye'ye bir yabancı sermaye geliyor" dedı. Hyundai otomobil fabrikasını ziyaret eden Kore Cumhurbaşkam Roh, çalışanlarla hatıra fotoğrafı çektirdi. Cumhurbaşkanına minibüs İZMİT (AA) - bşı ile bırhkte lzmit'tekı Hyundai otomobil fabnkasmı ziyaret eden Kore Curnhuriyeti Cumhurbaşkanı Roh Moo Hyun'a fabrika yönetımı tarafından bır mınıbüs hedıye edıldı. Devlet Bakant Beşir Atalay, Kıbar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Asım Kibar ve Hyundai Company Türkıye Temsılcısı Ali Kibar ile fabrıkayı gezen Cumhurbaşkanı Roh, çalışanlar tarafından Türk vc Kore bayraklarıyla karşılandı Kore C'umhurbaşkanı Roh Moo Hyun, töıende yaptığı konuşmada, "Hyundai'nin başansı sizlerin başansı olacaktır" diyerek şöyle devam etti: "Bu da Türkiye ekonomisinin daha çok gelişmesi demektir. Hyundai Avrupa'da da başarıh olacaktır. Burada 1700 işçi çahşıyor. 60 bin otomobil üretiliyor. Bu da sizin ne kadar çalışkan olduğunuzu gösteriyor. Kısa bir süre sonra üretimin 2 katnıa çıkacağı söylendi. tki katma çıkması, kapasitenin ariması daha çok üretim demektir." Fabrikayı gezerken işçileıle tokalaşan Cumhurbaşkanı Roh, töreni izleyen ve aralarında Kore gazilerinin de bulunduğu Muharip Gaziler Derneğı lstanbul Şubesı üyelerıyle bır süre konuştu. Roh, 1950 yılında Kore'ye gelen 15 bin asker için Kore halkının Türk milletine şükran duyduğunu behrterek herkesın gazılen alkışlamasını istedi. Konuşmanın ardından Asım Kibar, Ali Kibar ve Cumhurbaşkanı Roh, dernek Başkanı Vedat Tüfekçı'ye 2 adet Starex marka minibüsün anahtarını teslim etti. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginyCçötr.net 10 yıl önce "Küreselleşme engel- lenemez, önünde durulamaz bir güçtür" deniyordu. Adeta öznesi ol- mayan doğal bir evrimin ürünüydü küreselleşme. Şımdi "aman birşey- leryapmak gerekiyor, yoksa çöke- cek, altında kalacağız" telaşı baş- ladı. "Takkedüştükelgöründü": Me- ğerse küreselleşme aslında (bizimi 0 yıldır anlatmaya çalıştığımız gibi) kü- resel bir serbest piyasa kurmayla il- gili toplumsal mühendislik projesi de- ğil miymiş; bir kapitalist ütopya... Bu mühendislik projesinin daha önce de sonu hüsranla bitmişti. Şim- di, bir süredir belirtiler yine bu yönde yoğunlaşıyor. Geçen hafta da bu bağlamda önemli gelişmelere tanık olduk. Siyasi tedbir almak gereklyortnu; Dün, devlet eliyle serbest piyasa inşaederken kureselleşiyoruz, uyum sağlamak gerekir, devleti ekonomi- den çıkarıyoruz diyorlardı. Şimdi bu toplumsal mühendislik projesi, yarat- tığı çelışkiler altında çatırdıyor. Siya- si müdahale yeninden kıymete bındı. Geçenlerde tarihçi Naill Fergu- son'un uyarılarını aktarmıştım. Onu, dünyanın en çok okunan ekonomi yazarlarından, Financıal Tımes'dan Martin VVolf'un uyarıları izledi. Instıtute for International Eco- nomics'de bir konferans veren Wolf, "Küreselleşmenin zaferi kaçınılmaz değildir, siyasete bağlıdır" deyiverrniş ve eklemiş "Başarılı bir ABD liderliğinden yoksun kaldığı taktirde, bu kü- reselleşme de daha öncekiler gibi çökebılir". Ustelik "bu çö- küş olasılığı heryıl biraz daha" artmaktaymış, Wolf'a göre (The VVashington Times, 10/04) Morgan Stanley'in başeko- nomisti Stephen Roach'da aynı ka- nıda. 11 Nisan tarihli yazısında, dış ticaret alanında gerginliklerin siyasi alana sıçramaya başladığına, gelış- mekte olan ülkelerde iç talepte bek- lenen artışın hâlâ gerçekleşmemiş olmasına işaret ettikten sonra, uya- rıyordu: "Tarih bize, geçmişte küre- selleşmenin tam da bu aşamasına, korumacılık ve jeopolitik çatışmala- rın çirkin başlarını kaldırdıklarını söy- lüyor". Daha sonra, Prof Jeffery Wil- liamson'ın bizim de, 1999'da bu kö- şede aktardığımız çalışmasına dö- nerek küreselleşmenin ülkeler içinde ve arasında gelir dağılımdaki eşitsiz- likleri derinleştirmesinin, uluslarara- sı ticaret ve malı sermaye akımları- nın yarattığı istikrarsızlığın ve jeopo- litik gerginliklerin küreselleşmenin sonunu hazırladığına ılışkin tezıni ak- tarıyordu. Roach'a göre, "küresel- leşme, kendi çöküşünün tohumları- nı ekiyor ve bu tarihte ilk kez gerçek- leşen birşey değil". Roach umudu- nu, bir uluslararası işbirliğiyle yeni- den dengelenmenin yumuşak bir bi- çimde, gerçekleşmesıne bağlıyor. Âma çok iyimser değil. Hava değişti önceki hafta sonunda VVashing- ton Post'ta bir yorumu yayımlanan, eski Federal Reserve Başkanı Paul Volcker'de kötümser. Volcker, ABD ekonomisinde bir yumuşak inişin (dolayısıyla küresel yeniden denge- lenmenin) teorik olarak olanaklı, an- cak uluslararası düzeyde gereken politikaların uygulanması olasılığının çok düşük olduğunu savundu ve ek- ledi, "Gittikçe incelmekteolan birbu- zun üzerıne paten yapıyoruz" Buzdaki çatlaklar Geçen hafta buz birçok noktadan çatlamaya başladı. Hafta, IMF yarıyıl raporunun tartışılmasıyla başladı. Ra- por, dünya ekonomisinin 2004 yılın- da yüzde 5.1 olan büyüme hızının 2005 yılında yüzde 4.3'e gerileyece- ğini söylüyor, dünya ekonomisinin bir sürekli "petrol şoku" tehlikesiyle kar- şı karşıya olduğunu saptıyordu. Ra- por, MarketVVatch'tan ekonomist Greg Robb'un deyişiyle "hemenher alanda tehlike işaretleriyle doluydu". Financial Times çarşamba başyazı- sında, IMF'in analizlerinin sağlıklı ol- duğunu vurguladıktan sonra, "Küre- sel dengesizlikler daha da bozulu- yor. ABD dış ticaret açığı şubat ayın- da yeni bir rekor kırarak 61 milyar dolara yükseldi. Bunun böyle olma- ması gerekiyordu. Ekonomik çevirim (cycle) olgunlaştıkça dengesizlikle- rin daralması gerekiyordu. Halbuki genişliyorlar. IMF bu trendin, gele- cekte sert bir düzeltmeye (siz mali kriz olarak okuyunuz- E. Y)yol açacak riskleri arttırarak devam etmesinden kaygı duyuyor" (14/ 04)dıyordu. Haftanın son üç gününde IMF'in kaygılarının pratikte ne anlama geldi- ğini görmeye başladık. ABD ekono- misinin yarattığı tüketici talebi, 2000'den bu yana dünya ekonomi- sini peşinde sürüklüyordu. Ancak ABD bu tüketici talebini finanse et- mek için, faizlerı hızla (500 puan) dü- şürmüş, parasal birgenişlemeyarat- mıştı ve dünyanın geri kalanından, hergün 2 milyar dolartasarruf trans- ferediyordu. Bu arada hem cari açık, hem borçlar hızla büyüyordu. Bu sonsuza kadar gidemezdi, uluslara- rası yatırımcıların dolara karşı çekin- genlikleri arttıkça, dolardüşmeye, fa- izler yükselmeye başlayınca da ABD tüketicisi ister istemez kemerleri sık- maya başlayacaktı. Geçen hafta yayımlanan veriler, perakende satışların, tüketici güven ındekslerının ve beklentı ındekslerının belirgin bir biçimde gerilemeye baş- ladığını gösteriyordu. Haftanın ikinci yarısında, başta ABD'de olmak üze- re dünya borsalarında şiddetli düşüş- ler yaşandı. Dow Jones ve Nasdaq indeksleri haftayı, toplam yüzde 3.6 ve yüzde 4.6 gerıleyerek kapattılar. Nikkei'de yüzde 4.2 düştü. Wall Stre- et Journal'ın aktardığına göre, 2003 Mart'ından (savaştan - E.Y) bu yana yaşanan bu en sert gerilemenin arka- sında salt tüketıcinin ruh haline ılışkin olumsuz veriler değil, en büyük şir- ketlerın (GM, Ford, IBM vb.) açıklan- maya başlanan birinci dört aylık dö- nem bilançolarının, piyasada yarattı- ğı düş kırıklığı vardı. Global Value In- vestors'ün baş yatırım uzmanı Ram Kalluri'ye göre "piyasa resesyona giriyormuşuzgibi davranıyor" (CNN, 15.04) Çatlakların ekonomik alanla sınırlı kalamayacağına, Stephen Roach'ın işaret ettiğı gıbı, siyasi alana sıçra- maya başladığına ilişkin belirtiler de artıyor. Örneğin The Asıa Times'da "Tıcaret Savaşlan" başlığıyla yayım- lanan bır araştırma, ABD ile Çin, Av- rupa Birliğı, Japonya, Hındistan ara- sında son aylarda ticaret anlaşmaz- lıklarında, karşılıklı suçlama- ların dozunda bir artış oldu- ğunu örnekleriyle sergiliyor- du. q(2/05) Ama geçen haftanın en önemli hikâyesı, Uzakdo- ğu'daki siyasi gerginliklerol- du. Japonya'nın Çin ve Gü- ney Kore'yle arasındaki II. Dünya Savası'ndan kalma sorunlarla ilgi tartışmalar, ge- çen hafta, Çin'de Japonya karşıtı gösterilere, Japon şır- ketlerinin yağmalanmasına kadar tırmandı. Bu gelişmelerin arka- sında ideolojik, tarihsel nedenler ol- duğu gibi, Japonya'nın bölgede gi- derekABD'yebenzertekyanlı bır dış politika izlemeye, ülkesinde milliyet- çiliği körüklemeye, Çin'i tehdit eden bir tutum almaya başlamış olması yatıyor (M Auerback, "Japan: The Uniletaralist of Asia", Prudentbear, 12/05). Çin Komunist partisi de ülke- de eşitsizlıkler attıkça mıllıyetçılığe sıgınmaya başladı. Bir başka açıdan bakarak bölgede bir liderlik rekabe- ti sorunu başladığını da söyleyebili- riz. Çin, ABD- Japonya ekseni tara- fından kuşatılmakta olduğuna, Ja- ponya'dayükselmekte olan Çin kar- şısında bölgesel gücünün gerile- mekte olduğuna ınanıyor. Ayrıca Çin ve Japonya arasında, bölgedeki gaz ve petrol rezervleri üzerinde ve dün- yada enerji piyasalarında sertleş- mekte olan rekabet de sorunları ağır- laştıran bir diğer etken. önümüzde- ki ay Fransa, bir ay sonra da Hollan- da'daAvrupaBirlığiAnayasası'nıoy- lanacak. Ya sonuçlar hayır çıkarsa? Birden aklıma geldi, kemerleriniz bağlamış mıydınız? Ceza sıfirlamaya devam MÜRATK1ŞLALI ANKARA - Mahye Bakanlığı Ge- lirler Genel Müdürvekili Osınan An- oğlu, üyesi olduğu Maliye Bakanlığı Merkezı Uzlaşma Komısyonu'nun gelen bazı vergi dos- yalarını "İnceleme elcmanlarının, rapor- larını bakanhk görüş- lerine aykın yazdıkla- n için sıfuiadıklaıinı" açıkladı. Komisyonun son dönemde sıfırla- dığı ortaya çıkan dos- ya sayısının 4'e yük- selmesi nedeniyle bir u Af Komisyonu" gıbı çalıştığı ıddıalarını da değerlendiren Arıoğ- lu, "4 de olur, 5 de... Gelecek sefer de sıfır- lanz. Bakanhğın gö- • Gelırler Genel Müdürvekili Arıoğlu, bazı vergi cezalannın üyesi bulunduğu Merkezi Uzlaşma Komisyonu'nda sıfırlanmasını, 'Bakanhğın görüşlerine aykırı kesılmelerıne' bağladı. Uzmanlar yasaya göre Uzlaşma Komisyonu'nun sıfirlamaya gidemeyeceğini belirtiyor. rüşüne karşıysa başka yolumuz yok" diye konuştu. CHP tstanbul Milletve- kili Kenıal Kıhçdaroglu ise komisyo- nun yargıya gıhnesı yenne cezalan sı- fırlamasının "şık" olmadığını söyle- yerek "Bakanhğın 'Bakanhk görüşü- nün aksine rapoı hazırlanmaması'na dönük bu gcnelgesini bi/ o zaman çok eleştirmiştik. Böyle sorun çıkacağı bel- liydi" dıye konuştu. Kıhçdaroglu "Ba- kanhk, üstündeki bu şaibeden kurtul- _ _ _ _ _ _ _ ınak istiynrsa mükel- lefleri açıklamadan olay bazında niçin sıfir- lama karan verdikleri- nin gcrekçelerini açık- lamalıdır" dedi. Merkezı Uzlaşma Komisyonu Maliye Bakanlığı Müsteşarı Hasan Basri Aktan, Müsteşar Yardımcısı Mehnıet Şirin ve Ge- lirler Genel Müdürve- kili Osman Anoğ- lu'ndan oluşuyor. Ko- misyon, 5 trilyon lira- ^ ^ ^ ~ ^ ^ ^ ^ lık vergi ve cezasını, TÜSlAD'ın eski başkanlanndan Mu- harrem Kayhan'a ait Söktaş firması ile Denızbank'ın ve Bolu Tüneli'ni yapan ltalyan Astaldi firmalarmın vergi borçlarını "sıfırlamışü." MANAVGAT1. İÇRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMAİLANI Sayı 1999/2783 Satılmasma karar verılen gayrımenkulun LIIISI, kıynıelı, adedı, evsafı Munavgut Aks.ı/ koyu ^26 ııolu parsel, tupııda 11 kı^ı adına hısselı olarak kayıtlıdır Borçlunun 144/960 hısscsı mevcuttur Bu hiisenın karşılığı 1.815 m2'dır Tarla vasıflıdır. Parsel Antalya Alan- ya yolunun yuney tarafinda ve yoldan 10 nı kadar uzaklıkta yer almakUidır Motopompla sıılaına ıııı- kjnı vardır Parsel Livanndj ha/ı parseller u/erınde o/ellıkle de ann yol kenarında evler mevcuttur Doğudan balıya doğru yu/de 3-4 cıvarında genel meyıllı bır topogralyaya sahıptır loprak yüzcyı diiz olup, kıllı kumlu tın karaktcrdedır. 11er türlü sulu ve kuru tarım yapmaya elverışlidir Parselın tarımsal o^elhğının yanı sıra ızınsız de olsa ınşaatlaşma ba^ldinı^tıı Yül, SU, elektnk sıırunu olma nıası da değer arllmcı bır ozellık ularak du^unulmekludıı Burçlıı hısbebinın muhaınmen bedclı 27 225 00 -YTL 'dır. 1 ıhalesı 31/05/2005 tarth ve saat 14.40-14 45 arasında yapılacaktır Manavgat Pazarcı Mah. 703 ada 59 nolu parsel, tapuda arsa vasıflı olarak kayıtlı olup, 88 91 m2'dır llç kı^ı adına eşıt hısseleıle kayıtlıdır Paısel Manavgat'ın lıcaıı laalıyet bakınundun en yo- ğun caddesı ıızerınde yer almaktadır t adde halk pn7anndan geçen çok hareketlı bır ana eaddedır Bu eıvarda gerek ı^yerlerı gerekse konutların kıra gelırlcrı oldukça yüksek düzcydedır Belcdıyenın hcr türlü altyapı ımkânından yararlanmaktadır Parselın tamamını kapsayan 88 91 nı2 otıırum alanlı ın^aal nievuıltur liT)aal belonarnıe k.ırkas taı/ında olup, uı» kalhdıı Alt kal dukkâıı, ust ıkı kat da kıınut olarıık yapılmı^lır Halen bu amaçla kullanılmaktadır Bına bakımhdır. 5 kat ıns.aat yapımına müsaıttır Borçlu hıssesının muhammen bedelı 80.000 OO.-YTL.'dır. 1. ihalesı 31/03/2005 tarıh ve 14 50-14 55 arasında yapılataktır S:ıtı-j ^artlan: 1- Sdtıij, 31/05/2005 tanhınde Manavgat Aksaz koyu 326 nolu parsclın saat 14 40- 14 45 arasında ve Manavgat Pazarcı Mah 703 ada 59 nolu parsclın saat 14 50-14 55 arasında Manavgat 1 Icra Da- ırcsı'nde açık arttırma suretıyle yapılacaktır Bu arttırmada tahmın edılen kıymetın yu/de dO'ını vc ru<>h.ınlı alataklılar varsa alacaklaıı mecmuuııu ve satış nıasraflarını geçmek sartı ile ıhale olunur Boyle bır bedelle alıcı çıkma/sa, en çok arttıranın taahhudu bakı kalmak ^artıyla 09/06/2005 günü aynı yerde ve aynı saatler arasında ıkıncı arttırmaya çıkarılacaktır Bu arttırmada da tahmın edılen kıymetımn yuzde 40'ını ve ruçhanlı alacaklarm alacağını ve satı^ ınasıaflaıını g«,ıııesı sartıyla en çok arttııana ıhale olunur 2- Arttırmaya ıştırak cdcccklcrın, tahmın edılen kıymetın yüzde 20'sı nıspetınde pey akçesı veya tcmınat mcktubunu vcrmelerı lazımdır Satış, pe^in para ıledir, alıcı ıstedığınde 10 gunu geçmemek uzere nıehıl verılebılır Fellalıye resmı ıhale pulu tapu harç ve masraOan alıcıya aıttır Bırıkmı^ ver- gıleı satı^ bedelınden odenır 3- Satış bedelı hemcn veya vcrilcn mühlct içındc ödcnmczsc Icra vc ltlas Kanunu'nun 133. mad- desı gereğınce ıhale feshedılır tkı ıhale ar.ısııul.ıki farktan ve yu/de 10 faı/den alnı ve kefillerı me sul ttıtulaeak ve hıçbır hukıııe haeet kalıııadaıı kendılerıııden tahbil edıleeeklıı 4- Satışa titırak edenlerın şartnameyı görmüi ve mündereeatını kabul etmıs iayılacakları, başkaca bılgı almak isteyenlerın 1999/2783 sayılı dosya numarasıyla memurluğumu/a başvurmaları ilan olu- nur 04/04/200'i Basın 17004 ÇUBUK ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 2004/100 Davacı Mıı.stafa Özen'ın davalı Nerıman Özen aleyhıne açmış olduğu boşannıa davası nede- nıylc davalı adına mahkememi/den çıkartılan teblıgatın teblığ edilemedıgı, yapılan araştırmala- ra raftnıen a d r e s ı l e s p ı t edılemeıli)5ı .ınlaşıIıııakl.ı, d a v a l ı N e r ı n ı a ı ı O / o n ' e ılııııışıııaîıın 11 ÜS 200S g u n u saat 10 2(l'de yapılacağı, d u r u ^ m a y a g e l m c d ı ğ ı takdırde d u r u ^ m a n ı n yoklu- ğunda sonuçlandırılacağı ılanen teblığ olunur 30 03.2005 Basın 16869 ANKARA PAZARI YAKÜP KEPENEK Çizgiler Dün, 17 Nisan, Köy Enstitüleri'nin 65. kuru- luş yıldönümüydü. Enstitü çizgileri düzgün öğ- retiler içerir. Işte onlardan biri. Enstitülerde öğrencilerle öğretmenler arasın- da tam bir kaynaşma vardı. Bu kaynaşma, öğ- renme sürecini derinleştiriyordu. Ders dışında soru sorma olanağı ve bunlara öğretmenlerin verdiği yanıtlar, biçimsel derslerden çok daha öğretici ve o nedenle de etkiliydi. Bir gün tarih öğretmenimiz Fuat Altan ile bir- likte öğle yemeğine gidiyorduk. Kendisine: - "Öğretmenim, Hitler bir kişi miydiyoksa bir grup insan mı?" diye sordum. Hitler'in adında- ki "ler"i çoğul takısı sanmıştım; sorumun nede- ni oydu. Fuat Bey, yayvan kahkahalarından birini attı ve: -"Hitler bir kişiydi, ancak, destekçileriyle bir çete oluşturmuştu; onlar, insanlık düşmanıydı; önce kitap yaktılar, sonra da insanlan; Alman halkını perışan ettiler, kendileri de yok oldular" dedi. Öğretmenimiz sonra da yöneticilerin hak-hu- kuktanımamasının sakıncalarını anlattı; "insan- Wcdü£/nan/"kavramınaaçıklıkgetirdi. İnsan, in- san olduğu için değerliydi; bu nedenle, insanın düşüncesine, özgürlüğüne, onuruna saygı du- yulmalıydı. Köy Enstitüleri bu değerlerle oluşturulmuştu. Okulumuzda Lazca, Rumca ve Gürcüce bilen çok sayıda arkadaşımızın varlığı hiçbir biçimde sorun olmuyordu; bizim etnik köken farkına ya da bir başka "farka" dayalı ayrı gayrımız yoktu. Böyle bir eşitlikçi ortamda biçimlenen düşün- cemiz, toplumun demokratikleşmesinin temel altyapısı olabilirdi; olmalıydı. Olmadı; 1950'lerin başlarında, "demokratik- /e?en"Türkiye'nin sağ siyaseti, çelişkili birtu- tumla Köy Enstitülerini kapattı. Bununla da ye- tinmedı, bırer demokratik kültür ve sanat yu- vaları olan Halkevlerini ve Halkodalarını da yok etti. ••• Aradan yıllargeçti. Ülkenin eğitim düzeni dü- zeltilemedi. Şimdilerde Hitler'in "Kavgam" ad- lı yapıtı çok sayıda satılıyor; okumayanların ül- kesinde, Kavgam nasılsa okunuyor! Bir kayma- kam kitap yasaklıyor ve yerinde kalıyor, bildiri dağıtan kişiler linç edilmek isteniyor. Genel olarak devletin, özellikle de güvenlik güçlerinin en temel görevi, hak sahiplerinin hak- larını kullanmalarını "güvence altına" almaktır. Hakkın kullanımını sağlamaktır. Ülkeyiyöneten- lerin ilk işi budur. Ancak, böyle olmuyor. Haklarını kullananlar cezalandırılıyor. Buna karşılık o hakkın kullanıl- masını küfürle ve sopayla engelleyenlere doku- nulmuyor, tersine bunlar okşanıyor. İnsan onu- runa saygı, demokratik hoşgörü, özgürlük, eşit- lik ve dayanışma gibi değerler, sopalara, yum- ruklara, tekmelere karışıyor; yok oluyor. Hakkın, hukukun, gıderek demokrasinin linç edilmesi sürecine giriliyor. Ülke siyaseti, bütünüyle ve hızla sağa kayı- yor. Tarihin kanıtladığı gibi, hak ve özgürlükle- rin yok edilmesine seyirci kalanlar, giderek al- kıştutanlar, sonuçta kendileri yok oluyor, ancak olan da topluma oluyor. Bu nedenle, başta hü- kümet olmak üzere, tüm siyasetçilerın, toplu- mun yeniden bir karanlıktuzağadüşmesini, da- ha çok demokrasi, hak ve özgürlük açılımıyla önlemeye çalışması gerekiyor. [email protected] PANEL "TÜRKHERMBVİ _İŞK_HRİNDE TARİHİ GERÇBdfit" lstanbul Teknık Ünıversıtesı, Maslak Kampusu, Süley- tnan Demirel Kültür Merkezi'nde 18 Nisan 2005 tarihin- de yapılacak olan "Türk-ErıiK'iıiİlişkiluriııdi1 larihiGtr- çekler" konulu panelımıze katılmanızı dılenz. Sivil Toplum Kumluşlan Girişimi Adına Prof. Dr. Aysel Ekşi - Prof. Dr. Bülent Berkarda Program: 16.00-17.45 Sunuşlar: Erneklı Büyükelçı Şükrü Elekdağ Prof. Dr. Hc Ench Feıgl Prof. Dr Hıkmet Özdemır 17 45 - 18.15 Kahve, çay ıkıamı 18.15 - 20 00 Sorulara yanıtlar tngilizce - Türkçe simültane tercüme yapılacaktır. LCVTel 02122380321 0532 406 19 67 (Bıricik Arcan) e-nıail- birıcık(aJsuperonlıne com GAZİOSMANPAŞA 2.AİLE MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 2004/5h6 DavaLi Sadel Udlu taralından davalı Zullîkar Udlu aleyhıne açılan bosanmıı davasında Uğur Mumcu Mahallcsı 2282 Sokak NÜ: 6 Sultançıttlığı (iazıosmanpaşa/lstanbul adresinde ıken ad- lesı meçhule gıden davalı /ulfikaı Ihllnya mahkeme kaıaıının ılnnen teblıgıne kanıı verılmış olmııkla, Bavacı dava dılekeesınde eşı ile arasında ruhen ve fıkren an- laşmazlıklar bulundugunu, evlılık hırlığının temelınden sarsıldı- ğırıı bıldırerek davalı ıle bo')anmalanna karar venlmesını talep ellığı ve duruşmanın 01 0S 2005 günü saat 09 45'de yapılması- na karar venldıgı HUMK. 'nun 213 vc 509-510. maddcleri ge- reğınce ozru olmaksı/ın bellı gun ve saatte mahkemede ha/ır bulunmadığı lakdırde yargılamaya yoklugunda devam edıleceğı ve yoklugunda eereyan eden ıslemlere ıtıraz edemeyeceğı teblığ ycrınc geçmek üzere Uğur Mumcu Mahallesı 2282 Sok. No 6 Sultançıftlığı Ga/ıosmanpaşa/ lstanbul adıesinde ıken meçlıul kalan !jukru oglu IU 4") d lıı davalı /ultıkar tldlu'ya ılanen teb- lığ ulunur 12 04 200"; Bas,ın 17074
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle