Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15NİSAN2005CUMA
OLAYLAR VE GORUSLER
ftÖYSAL
Sığ Devlet
DERİN DEVLET kavramı sürekli dillerde dolaşan,
daha doğrusu hep gündemde tutulan bir kavram.
Ama, doğru tanımlanması zor. Zoriuk, anlatmayaya-
rayacak bir başka kavramın henüz ortaya konma-
yışından kaynaklanıyor: Yani "sığ devlet" kavramı-
nın.
Derin devlet kavramını kullananlar, birbirinden
farklı iki unsuru karıştırıp kendi işlerine gelen bir
bulanıklık yaratmaktan hoşlanırlar.
Unsurlardan biri, "seçilmişler" denen siyasal kad-
roların karşısına biraz küçümseyerek, hatta aşağı-
layarak koydukları "atanmışlar"ö\r. Bunu "derin
devlet" kapsamına sokuşları, onun devlet işlerinde
oynadığı rolü sanki "meşruluk-dışı" bir rolmüş gibi
göstermek isteyişlerindendir.
Oysa, niçin meşruluk-dışı olsun o insanlar? Dev-
letin içindeler; onu oluşturan en önemli unsurlardan
biri sayılmaları gerekir. Bir yüksek memur, bir müs-
teşaryadagenelmüdür niçin meşruluk-dışı olsun?
Hele kayırmayla, yandaşlık, partizanlık düşünülerek
göreve getirilmemiş, tam aksine liyakatla yükselmiş,
liyakatini kamu hizmetine vermiş bir kişiyse? Hele
hele, en zor koşullarda, sınır boylarında, denizler-
de çalışarak ya da yüz binlerce insanın sorumlulu-
ğunu yüklenerek iş gören bir general ya da amiral-
se?
Bu insanlar da devletin korunması için düşünce
sahibi olmak, kendi düşünceleri yolunda siyasal
makamları ikna için çaba göstermek zorunda de-
ğiller mi? Bunun için maaş almazlar mı? "Atanmış
seçilmişe tabi olmalıdır" ilkesini körü körüne itaat
derecesine indirmek doğru mudur?
Hele, bazı seçilmişlerin nasıl geldiklerini biliyor-
sanız.
Ha, ciddi durumlara düşmüş her devletin, ara sı-
ra, karanlık çevrelerden de insanları kullandığı ve-
ya resmi görevlilere karanlık görevler verdiği, o iş-
lere mafyaların da bulaştığı da doğrudur. Prenses
Diana'nın ölümü pek mi "teıza "ydı? Fransa Ceza-
yir'de çok mu temiz işler gördü? Ama bütün bun-
lar, her Allah'ın günü medyada "arz-ı endam" et-
meyen, ama devleti kollayan bütün insanları "de-
rin devlet" sayıp şaibe altına sokmak için yeterli ne-
den midir?
Görevleri devlete sahip çıkmak olanlara göz
önünde olmadıkları için "derin devlet" denin-
ce, görevleri olmadığı halde açıktan açığa devleti
yönlendirenlere ne demeli? Belki, onlara en yakışan
terim "sığ devlet" olabilir.
Çünkü, bütün sığlıklar kolay görülürler. Siz gör-
meseniz bile, onlar kendilerini belli eder; devleti do-
laylı yoldan yönlendirdiklerini, etkili olduklarını bü-
yük medya organlarıyla insanların gözüne sokarca-
sına belli ederler, bundan gurur duyarlar. "Sivil top-
lum örgütleri"n\n bir bölümü meteliğe kurşun atar-
ken onlar son derece varlıklı meslek kuruluşlarıyla
silahların en etkilisini, para gücünü kullanarak ka-
musal politikalara yön verirler. Yabancı çıkarlara ve
mafyalara bulaşmaları da derin devletinkinden çok
daha kolay görülür.
Çünkü çıkar kavramı da, hiç derinliği olmayan, sığ
bir kavramdır.
ANTALYA CUMOKTAN ÇAĞRI
AYDINLANMA KONFERANSLARI-2
AVRUPA BİRLJĞIYALANLAR1
ve
GERÇEKLER-2
Yılmaz DİKBAŞ
Araştınnacı-Yazap, Kimya Mütendîslert Oda» Antalya I
• Hem ATOTÜRKÇÜ hem de AB yaniısı munaHflr mi?
• ABPolls Devleti mi?
• AEFde yönetlm, atanmışların dlktasmda mıî
• InBltere Parlamentosır nda kaç mHletvBklli Affye karpî
• Hem vatansever, hem de AB yanhsı olunabVir mi?
• AB yanhsı propaganda yapılsın diye, CU hangi ühede para dağıt-
tı?
• Ingiliz işadamları naden AB'ya karşı?
• Hem Ulusalcı/MIMyetçl, hem de AB yanhsı ohnabHr ml?
• AB yanhsı propaganda yapıbnası Içftı, hangi Avnma kupuhışlan,
Sivll Toplum Örgütlerlne Euro akrhyor?
• Türklye'de AB yalanlarını yayanların haşında khnler geliyor?
• "Ben, kayıtsız şarlsız AB yanlısıyım... Atatiirk ve milll politika Ue
ilgili sorulardan hoşlanmıyorum.. Uluslararası vesayetten yana-
yııtı" dlyen, AB uzmanı prolesör klmdr?
• Cizylt Papadan tarahndan eğttUmiş olmakla övünen, kenHslnl
"Dünya Vatandaşı" olarak gören, AB yalanlan propagandasmda
baş aktör olan profssör klmdfr?
• Medyada yeni Türk Ceza Kanumrnu (TCK) etaftirenler, AB*ntn
anfldemokratik yasa ve uygulamalarını niçin eietUrmlyorlar?
• AB'ye egemenliğimiz) devretmeden glrmemlz miimkün mii?
Tarıh 16 Nısan 2005 Cumartesı
Saat . 13.30 • •
Yer Atalya Dugun Sarayı
Adres : Güvenlık Mah. 285. Sok. No: 5 ANTALYA (ÇaHı Kavşağı, 8 Mart Parkı arkası)
Iletışim-Bılgı. Hicran Karabudak-247 6717-243 4717-532 325 05 63
hicrankarabudak@hotmail.com - hicranO7@ttnet.net.tr -
hicrankarabudak@gmail.com
ANTALYA CUMHURİYET OKURLARI
Talât Paşa Ermeni Vahşetini Anlatıyor
Rusya, Fransa vc Ingiltere gibi devletler tehcir olayını, o yıllarda savaş içinde
oldukları ve yok etmeye çalıştıklan Osmanlı devletine karşı insafsız ve
çarpıtılmış bir malzeme olarak bütün güçleriyle kullanmaya giriştiler. Bu
konuda Amerika Birleşik Devletleri de Avrupa devletlerinden geri kalmadı.
Nurer UĞURLU
B
ugün değişik ülkelere yayıl-
mış bulunan Ermeniler, yüz
yıla yakm bir süre, her gün gi-
derek artan bir ölçüde "Erme-
ni Sorunu"nun tek yanh ola-
rak propagandasını yapmakta vc kendi çı-
karlarına uygun kamuoyu oluşturmaya
çahşmaktadirlar. Günümüzde bu propagan-
da ve suçlama, daha çok, Birinci Dünya
Savaşı içinde (1915) Ermenilerin savaş
bölgeleri dışına çıkanlmaları üzerinde
toplanmıştır.
Bu tarihsel olay şöyledir: Birinci Dün-
ya Savaşı yıllannda Dogu Anadolu'nun ba-
zı yerlerini işgal eden Ruslar, yöredeki
Ermenileri silahlandırarakTürklerin üze-
rine saldırttılar, buradaki Türkleri toplu ola-
rak öldürme ve yok etme hareketine gi-
riştiler; köyleri ateşe verdiler, kasaba ve
şehirleri yakıp yıktüar, on binlerce Türk'ü
görülmemiş bir vahşetle öldürdüler. Bu acı
ve korkunç olaylarla bazı Ermeni komi-
teciler, ınsanlık tarihine kara ve utanç ve-
rici sayfalar eklediler. Bu gibi kanlı ve in-
sanlık dışı olayların sürmesi üzerine Os-
manlı hükümeti, ordusunun da büyük bas-
kısıyla bir kanun çıkararak Ermenileri bu-
lunduklan yerlerden başka bölgelere göç
ettirmekzorunda kaldı (1915). Bu göç sı-
rasında bazı Ermeniler salgın hastalıkla-
ra yakalanarak öldüler, kimileri soygun-
cuların saldınlarına uğradılar.
Ermeni komiteciler tarafından Berlin'de
öldürülen (1921), İttihat ve Terakki Fır-
kası liderlerinden, Dahiliyc Nazırı ve Sad-
razam Talât Paşa'nın "Ermeni Meselesi"
adlı hatıraları ile Osmanlı Devleti Arşi-
vi'nden yararlanılarak Osmanlı Devleti
Raporu olarak hazırlanan (1916) Osman-
lıca ve Fransızca "Aspiration Et Agisse-
ments Revolutionnaires Des Comites Ar-
nıcnics avant et apres la Proclamation de
la Constition Ottomane" adıyla yayımla
nan bu çok önemli tarihsel belge, döne-
min tanınmış gazetecilerinden Hiiseyin
Cahit Yalçın'ın Önsözü ile "ErmeniVah-
şeti ve Ermeni Komitelerinin Â'mâl ve Ila-
rekât-ı İhtilâliyesi (tlân-ı Meşrutiyetten
Evvel ve Sonra)" olarak günümüz Türk-
çesiyle çıktı (Örgün Yayınevı, 2005, lstan-
bul).
Kanlı ve insanlık dışı Ermeni olayları-
nın başlangıcını Talât Paşa, bu kitapta şöy-
le anlatnıaktadır: "Isyanhareketlerievve-
lâ Zeytun'da başlamıştır. Seferberligin ilâ-
nını müteakip Ermeniler âlenan isyana
başlamış, verğilcrini üdemekteıı inıtina ct-
miş ve asker toplanması hususunda veri-
len enürlere muhalefet etmişlerdir. Asker-
lik vazifelcrini ifa ctmek üzere askerllk şu-
belerine gelen Müslümanlara sokakta ta-
arruz edilmiş, bunlar soyulmuş ve öldürül-
müştür. Zeytıın halkı zabit ve kumandan-
ları emri altında bir milis teşkil etmişri; bu
suretle 'Zeytun ihtilâlci alaylarT ismi altın-
da şehirleri müdafaa etmek isliyorlardı.
Tabü buna imkân bulamadıklanndan nıav-
zer ve ınartin silâhlanyla dağa çıkmışlar
ve Müslünıan köylcrinc taarruz ve askeri
nakliyatı izac etmeye başlamışlardır."
Vahşettistflnevahşet
Talât Paşa, Ermeni komitecilerinin Bit-
lis, Erzurum, Mamuratülâziz (Elazığ), Di-
yarbakır, Sıvas, Trabzon, Erzincan, Anka-
ra, Van, Adana, lzmit-Adapazarı, Bursa,
lzmir vb. Osmanlı şehirlerindeki kanlı
ayaklanmalanna da değinerek şunlan söy-
lemektedir: "...Yalnız Van şehrindc isyan
eden Ermenilerin sayısı beş biııi geçiyor-
du, hepsi de en yeni silâhlarla donatılmış-
(ı. Bunlar nıevzilerini son hadde kadar
müdafaa ediyorlardı. Şchiıdcki hükümet
konağı, askeri müesseseler ve diğer bina-
lan tahrip edilmiş ve Müslüman mahalle-
leri ateşe verilmiştir. Yedi yüz kadar âsi
Van müstahkem ıncvkiini el bombalany-
la uçurmuştur. Bu isyan lıarckctleri nisa-
na kadar devam etmiştir.
Büyük Erzurum Ermeni katliânu 7 Şu-
bat 1915'te başlamıştır. Ermeni topçulan
sokaklarda 270 kişi yakalamış, bütün el-
biselerini soyduktan sonra hepsini bir ha-
mama götürmüş ve burada en haris hisle-
rini tatmin etmişlerdir.'"
Ermeni komitecilerinin bir başka kanlı
ve korkunç vahşetleri de, Sadrazam Talât
Paşa tarafından hazırlatılan, 1332 (1916)
yılında Matbaa-i Orhaniye'de (jstanbul) ba-
sılan "Ermeni Komitelerinin Â'nıâl ve Ha-
rekât-ı İhtilâliyesi (tlân-ı Mcşrutiyetten
Evvelve Sonra)" adlı Osmanlı Devleti Ra-
poru'nda şöyle anlatılmaktadır:
"Ermeni Ihtilâl Komitelerinin kâfi'esi
müttehiden Sasun vakayini takdir eder ve
burada çarpışan kahramanlan takdîs eder-
ler. Aynı zamanda bu vakayi'e ithâfen mü-
teaddid eserler neşrolunmuştur ki, bunla-
rın kâiTesi pek bâlâ-pervâzane ve nıübâ-
lâgakârânedir. Bu eserlcriıı tetkik ve tah-
lilindcn Ermeni komitelerinin her /amaıı
ttilâf devletlerinin desâis-i siyasîyesine âlet
oldukları ve vakayün csbâb-ı hudûsu tah-
kik edilirse bunun da sırf memlekete ec-
nebî müdahalesinin celp ve davet olduğu
bir kere daha teeyyüd eder.
1895'te Sasun ihtilâli başladı. Mezkûr
ihtilâli en ziyade, bilâhire Kozan mebusu
olan Murad ile Damatyad ismindeki scr-
kendeler idare etti... İkind Sasun ihtilâli
1905'te başlamıştır. Bu defaki ihtilâlin ida-
resini Taşnaklarderuhteederekmeşhur Ah-
pur Serop ile nanıı diğer Sepor Paşa ihti-
lâli idare etmek üzere reis tayin edildiler."
Osmanlı Devleti Raporu'nda Boğazlı-
yan (Yozgat) Ermeni isyam da şöyle an-
latılmaktadır:
u
Yozgat sancağuun Boğazlıyan kazası-
na tabi Çaknıak karyesiyle Yazber dağın-
da cevelân etmiş yetmiş kişiük müsellâ (si-
lahlı) Ermeni eşkıyası ve Ankara'nın Ba-
la, Haymana, Ankara lıudutlarındaki Yek-
nam ormanlarmda kuvvetli Ermeni çete-
leri ve yine Boğazhyan'uı Çuhanlı karye-
sicivannda Ku/as mevkünde, Kayseri'nin
Everek karyesi Ermenileri tarafından ku-
manda edilen müteaddid kollara aynlmış
üç yüz karip müsellâh Ermeni eşkıyası gö-
rüldü.
Yine Yozgat'a tabi Kumkuyu karyesin-
de tahassum eden üç yüz kadar Ermeni eş-
kıyası 2 Eylül 1915 günü civardaki kurayı
Islâmiyeyi ateşe verdiler. Suret-i mahsusa-
da inşa edilmiş siperlerden ve mazgal de-
likleı inden jandarma ve asker üzerine is-
liınal-i silâha başladılar ve Çaükebir kar-
yesi ormanında tahassun edilen ve ınikta-
n sekizyüze yakın bulunan Ermeniler or-
man içerisindeki Akdağ geçidinde vaktiy-
le ilı/.ar ettikleri siperlerden asker ve jan-
darma ve ahaliye taarruzatta bulundular.
Günlerce müsademeden sonra Kızılcaova
cihetine doğru firar ettiler."
Ermenilerin savaş bölgeleri dışına çıka-
nlmaları, Birinci Dünya Savaşı'nın ağır ko-
şulları içinde Osmanlı devlet adamlarının
almak zorunda kaldıkları bir önlcmdir.
Avrupa devletlerinin "hasta adam" olarak
gördükleri Osmanlı tmparatorluğu'nu ve
onun temel öğesi olan Türkleri yok et-
mek için Ermenilerin sapladıklan hançe:
ri çıkarmak işlemidir. Bu olay bütün yön-
leriyle tarihin mah olmuştur.
Koşullandırma
Rusya, Fransa ve Ingiltere gibi devlet-
ler de bu olayı, o yıllarda savaş içinde ol-
duklan ve yok etmeye çalıştıklan Osman-
lı devletine karşı insafsız ve çarpıtılmış bir
malzeme olarak bütün güçleriyle kullan-
maya giriştiler. Bu konuda Amerika Bir-
leşik Devletleri de Avrupa devletlerinden
geri kalmadı. Böylece hem düşmanlarını
yıpratmaya hem de kışkırttıkları ve fela-
kctlerine neden olduklan Ermenilere kar-
şı dostluklarını kanıtlamaya çalıştılar. Av-
rupa devletlerinin o zamanki yöneticileri
yurttaşlarını koşullandırmakta bu Erme-
ni propagandasından geniş ölçüde yarar-
landılar. Ermcnilerin bu gerçek dışı abart-
malannı, sanki gerçek buymuşçasına, dev-
letlerinin resmi görüşü olarak sunmaya
giriştiler. Bu durunı, o devletler adma hiç
kuşkusuz geçmişin bir talihsizliğidir. An-
cak o zamanki düşmanlarımız, şimdi dost
ve müttefıkımiz olan devletlerin artık ger-
çekçi olmalannı, geçmişteki hatalannı dü-
zeltmelerini beklemek ve sağlamak da
hakkımızdır. 1915 yılında sözde kıyımda
ölenlerin sayısında bile anlaşamayan bu
devletler, birkaç milyon ölüden söz açan
Ermenilerin görüşlerini bugün de geçmiş-
teki propaganda temeli üzerine dayama-
ya çalışıyorlar.
Dünya, tek yanh bu Ermeni suçlamala-
ıını yıllardan beri dinlemektedir. Işte bu
kitap, bu gerçekleri ve belgeleri ortaya
koyan, savaş yıllannın sıkıntısı ve olanak-
sızlıklan içinde Osmanlı Devleti tarafın-
dan dosta ve düşmana karşı yükseltilen ta-
rihin sesi durumundadır. Okunduğu zaman
görülccektir ki, kitap, bir savunma değil,
Ermenilerin arkalannda yer alan devlet-
lerin de gerçek yüzlerini ortaya koyan bir
suçlama, bir vahşet raporudur ve önemi
de buradan gelmektedir.
Özünü Bil, Özüne Güven
Yener ARICAN Yuzın Öğretmeni
H
er kesimden
kişilerle gün
boyu ilişki
içindeyiz. Sıradanların
yanında çoğunun
özgünlüğü, kişisel
özellikleri şaşırtıcı.
Yüzyıllann kültürel
birikiminin taşıyıcısı
olan zaman içinde, bu
kutsal topraklarda,
kutsal savaşınılar
vererek varlıgımızı
sürdürmüşüz. JrJıç
kuşku yok ki biz ve
bizden sonraki
kuşaklar da
güçlüklerin üstesinden
gelerek yaşamın
canlılığını
sürdürecekler.
Yaşamımız yol
kenanndaki bir
ağacınki ya da iki-üç
tür ağacın filizleriyle
aşılanıp özünü yitiren
bir ahlat ağacı benzeri
olmamalı.
Yaşadığımızın kanıtı
olmah: Çevremize bir
ışık yansıtabilmeliyiz
ya da bir taş üstüne taş
koyabilmeliyiz;
sevmesini bilmeliyiz
ya da karanhğa
mahkûm birine bir
kibrit çakabilmeliyiz;
üretmeliyiz ya da
çocuklanmızın onurlu
yetişmesini
sağlamahyız. Belki de
aydınhk bir yüzle
dostun düşmanın
gözüne
bakabilmeliyiz.
Şiddetli bir depremle
yüz yüze kalmış
yapılara benzeyen
yurttaşlarımızı
görmenin üzüntüsunü
yaşıyoruz.
Gençlerimizin,
çocuklanmızın çoğu
ilkesiz, ülküsüz,
yozlaşmış yaşantılar
içinde
harmanlanmakta.
Kültürel erozyon, bu
tarladaki son toprak
kalıntılannı da yok
etme peşinde.
Zamana, gelişmelere
uyum
sağlayamayanlann
yok olması doğaldır.
Ne var ki, "gelişmelere
ayak uydurma'"
söylemiyle bizlerin,
gençlerin öz
değerlerinin
küçümsenmesine
karşıyız. Bu kutsal
toprağın bağnndaki
fidan köklerinin
acımasızca sökülüp
kopanlmasına göz
yurnmayacağız.
Biz bu coğrafyada
Ulusal Kurtuluş
Savaşı'nı "Ya
bağımsı/lık ya ölüm!
w
parolasıyla vermiş bir
ulusuz; çağdaş,
demokratik, laik
Türkiye
Cumhuriyeti'ni kuran
büyük devlet adamı
Atatürk'ün izinden
giden ulusuz.
Büyüklüğümüze,
gücümüze yürekten
inanmalıyız; şunu da
unutmamalıyız ki biz
kendimize
inanmazsak, özümüze
değer vermezsek
başkaları bize ne
inanır ne de değer
verir...
Sahııe gerisinde rol
alan bir "atmtı" mı
olacağız; yoksa
çevresine ışık saçan,
gururlu bir değer mi
olacağız? Bu bize
bağlı, kişi de ulus da
kendine ne değer
biçerse onun değen
odur.
PENCERE
IMOKIA
CONNECTING PEOPLE
Halk Neden
Geriliıtıli?..
Cumhuriyet'in dünkü manşeti üç uyarıya ayrıl-
mıştı...
Cumhurbaşkanı..
Başbakan..
Ve Genelkurmay uyarıları..
Tek günde üç uyarı..
Ne oluyordu?..
Olayın önemini Cumhuriyet dışında yalnız 'Ye-
ni Şafak' sezmiş, kırmızı üzerine beyazla ve at na-
lı büyüklüğünde harflerle şu manşeti atmıştı:
"Devletten millete sağduyu çağrısı!.."
Allah Allah..
Neler oluyordu?..
•
"Provokatif" (kışkırtıcı) eylemler oluyormuş...
Başbakan Erdoğan diyor ki:
"- Milletimizden ricam, bu tür teşebbüslere
prim vermemeleridir."
Doğrudur!..
Türkiye'de dinciler iktidara tırmanarak ülkeyi
kendi amaçları ve çıkarları için dış güçlere pazar-
lamaya kalkışınca, toplum önce şaşkınlaştı, son-
ra halkta 'ulusalcı' bir muhalefet tabandan devi-
nerek başgösterdi...
Ancak orada burada bir avuç bile sayılmayacak
kişilerin sokakta "provokasyon"a giriştikleri de gö-
rüldü; en son Trabzon'da bunun örneği sergilendi..
Peki, TAYAD'lıları linç etmeye yönelen ne idüğü
belirsiz eylemciler kimlerdi?..
TV'lerde manzarayı seyrettik!..
Bir avuçtan bile az bir kalabalığın başını çeken
saldırganları Trabzon gibi yerde saptamak çok mu
güç iş?..
Kim bunlar?..
Ülkücü mü?..
MHP lideri Devlet Bahçeli de Cumhurbaşka-
nı, Başbakan, Genelkurmay gibi konuştuğuna gö-
re ülkücü olabilirler mi?..
Kim bunlar?..
Ortada bir linç girişimi varsa, tüm TV'ler bu gi-
rişimin filmlerını çekmişlerse, Trabzon gibi yerde
suçluların kimliğini saptamak çok mu zor?..
Kim bunlar?..
•
Karanlıkta kurşun sıkmak hiç kimseye hiçbirya-
rar getirmez, körlemesine atıştır...
Halk kesiminde yükselen ulusalcı akım, dincili-
ğe karşı alternatif iktidarın laik cumhuriyet güven-
cesini tohumlarken, kimler hangi tezgâhın körük-
lemesiyle bu gelişimi kundaklamaya kalkışıyor?..
Ne var ki olayın öteki yüzünde bir başka gerçe-
ğın altı çizilmelidir...
Nedir o?..
Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Genelkumnay'ın
uyarılarından da anlaşıldığı gibi halk bir kibrit çak-
san alevlenip parlayacak noktaya gelmiştir...
Neden?..
•
Temel soru ve sorun budur!..
Bu ülke; devlet kurumları, siyasal iktidarı, mu-
halefeti, hükümeti, yargısı, medyası, siyasal par-
tileri, sivil toplum kuruluşları, odaları, barolanylaör-
gütlenmişken görünmeyen bir tehlikeden mi söz
açıyoruz?..
Nedir bu tehlike?..
Niçin halka serinkanlı olması yolunda çağrı ya-
pılıyor?..
Halk bir kibrit çaksan patlayacak noktaya ne-
den gelmiştir?..
Işte bu neden, demokratik bir düzeneyakışırbi-
çimde açık ve seçik ortaya konmalıdır...
Toplum siyasal partileriyle bu kadar örgütlüyken
halkı bunların dışında yönlendirip sürükleyebilecek
itici güç nereden kaynaklanabilir?..
Halk evlere neden bayrak asıyor?..
Anadolu halkını bayrak eylemlerine iten neden-
leri kavramaktan yoksunlaşmak, Türkiye'ye ya-
bancılaşmakla eşanlamlı değil midir?..
DtYARBAKIR 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESrNDEN
DosyaNo: 2003/471
Davacı Renızi Altun tarafından davalı Rosita Padayao
aleyhine açılnıi!, bulunan boşanma davasının mahkeme-
mızde yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara ka-
ran gcrcğince, Kirazh Bahçe Sokak, Istiklal Caddesi, 2.
Gcçıt, No: 45/A Taksım-lstanbul adresinde oturan davalı
Rosita Padayao tüm aramalara rağmen adresinde bulu-
namadığından vc adresınde yapılan araştırmalara rağ-
men tespit edilemedığınden davalı hakkında açılmış bu-
lunan ve halen Diyarbakır 1. Aslıye llukuk Mahkeme-
si'nde devam etmekte olan 2003/471 esas vc 14.07.
2005 tarihli duruşmaya kadar bu dava ile ilgili ıbraz et-
mek istedikleri belgeleri göndermesi veya duruşmaya
getirmesi, mahkemede hazır bulunmadığı takdirde ve
kendilerini bir vekille temsil ettirmedikleri takdirde yok-
luklannda HUMK'nun 509 ve 510. maddeleri gereğince
karar venleceğı dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere
ilanen teblığ olunur. Basın: 16459
Nokia cep telefonlan
STS Satış Noktalannda
Maximum Kart ile
12 taksit!
Kampanva, tüm Nokla cep telefonlan 1(ln gecerll olup stoklarla sımrhdir