Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12NİSAN2005SALI
14 KULTUR kulturfa curnhuriyet.corn.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN
Kuşaklîyatno'da 'AşkDelisi'Akbank Kültür Sanat Mcrkezi
(AKSM) bu sezon Mehmet Ergen'in
kurduğu Yeni Kuşak Tiyatro çalış-
malarına sahnesini açtı. Yeni Ku-
şak, her pazar 15.30 matinelerindc
genç bir ckiple Türk ve dünya tiyat-
rosundan yeni ve çarpıcı metinleri
seyirci ile buluşturmak amacını gii-
düyor. Mehmet Ergen ilk oyun ola-
rak Amerikalı oyıın ve senaryo ya-
zarı Sam Shepard'ın 'Aşk Delisi'ni
seçnıiş. Shepard dahaönce, I987'de
Geııcay Gürün'ün Genel Sanat Yö
netmenliği döneminde İstanbul Şe-
hirTiyatroları'nda 'VahşiBatı' ve ar-
dından da 'Aç Sınıfin Laneti' ile ta-
nışmıştı Tiirk seyirciyle. Yazar, o
gün 44 yaşındaydı, bugün 62 yaşın-
da. Bu açıdan pek 'yeni' kuşak sa-
yılmasa da daha uzun yıllar yazar,
yönetmcn ve oyuncu olarak ürete-
cek kuşkusuz. Aralık 2004'te New
York'ta EastVıllage'da Caryl Churc-
hill'in elcştirmenlerin yere göğe ko-
yamadıkları 'ANumber' ('Sayı') ad-
İı oyununda başrolicrden birini oy-
nuyordu. Kimbilir belki bir gün Caryl
Churchill de geçer Yeni Kuşak Ti-
yatro sahnesindcn. O da 60'larında
ve bizde pck tanınmayan sağlam bir
yazar. Buradan kendimize de birpay
çıkartarak bu isimler (sayıyı çoğalt-
mak miimkün) bir anlamda da bizim
kuşağin dınçliğini, yeniliğini, tü-
kenmeyen enerjisini yansıtıyor de-
mek herhalde pek dc yanliş olmaz.
İmgeler
"Oyunlanmı gözlerimin önünde
canlanan resimler üzcıinc kuranın"
derken aynı zamanda da söz konu-
suresimleri sahnede görselleştirme
dürtüsünden söz eder Sam Shepard.
Ama, aynı zamanda da yazdıkları-
na bir açıklama/yorum getirmekten
kaçar. Çünkü tiyatronun büyiileyi-
ci ve müthiş yanı, görünmeyeni gö-
rünür kılmasıdır. "Salıııe üzerinde
olanlan izlcrken bütiiıı bunların;
oyuncuların, tasarıının, ışığın ve di-
lin gcrisinde bir şeyler belirir. İştc
oyunlarımda yakalanıak istcdiğim
imgeler bütünü." Shepard yapıtların-
da uzam, zaman ve bellekle hesap-
laşma sürekli öne çikar. Naz Eray-
da'nın AKSM'nin küçücük sahne-
sine yerleştirdiği motel odası ve Yaş-
ta Adam'a (Oktay Sözbir) ait farklı
Shepard'ın oyunlan değişik renklerin
ve malzemenin oluşturduğu bir mozaik
olarak tanımlanırken, yazar da yapıtlarına vurucu bir
müzik parçasından, emprovize bir yaratıdan,
bir kolajdan yola çıkarak bakılması gerektiğini vurgular.
yaşam alanı yazarın uzam kavramı-
nın fizikscl ve duyusal açılımlarını
vurgular. Bu alan aynı zamanda 'bd-
leğin aynasıdır'. Yaşlı Adam, May
(Esra Bczen Bilgin) ve Etldie (Ser-
hatTutunıluer) zaman zaman onun-
la konuşsalar da o farklı bir uzam-
da ve zamanda, onların belleklerin-
de yaşamaktadır.
Ev ve coğrafya
Oyunda, Shepard'ın tematik ola-
rak hcmen bütün eserlerinde üze-
rinde durduğu 'ev' ve 'aile' kavram-
ları öne çıkar. Ev, aile, sevgi, aşk,
tutku kavramlan Mehmet Ergen'in
tempolu rejisinde kesişir. Yazarın
'aileoyunlan' olarak nıtelendirilen
yapıtlarından biridir 'Aşk Delisi'
ve özellikle 'Aç Sınıfın Laneti',
'Vahşi Batı' ve 'Gömülü Çocuk'ta
oldugu gibi oyunun kahramanı ara-
yışlarının sonunda, ki bu hayali
bir arayış da olabilir, kaçtığı yere,
eve geri döner. Bu noktada 'ev'
çevre/ortam olarak da önem ka-
zanır. Shepard'ın kişilerinin için-
de bulundukları çevre sanki tem-
Sİl ettikleri kültürle bağlantıh ola-
rak ele alınır. 'Egzistansiyalistkov-
boy'olarak anılan Sam Shepard'ın
oyunlannda vahşi Batı gerçekle
gerçek üstü uzamlar ve zamanlar
arasında bir köprüdür. Burada da
Eddie ve May'ın bııluşruğu motel
odası kirli duvarları, küçük pence-
resi, dar kapıları ile sıkışmış.lığın
altını çizer. Mehmet Ergen iki tııt-
kulu ve zaman ıçınde kaybolmuş
insan arasındaki çelişkili duygula-
n sert, keskin çizgilerle işler. Özel-
likle May'de EsraBezen Bilgin ve
Eddie'de Scrhat Tutumluer söz ko-
nusu sıkışmışlık ve şiddet duygu-
sunu ilk andan itibaren verirler.
Kısa süreler içinde birbirlerinden
kopmaları, birbirlerine kcnetlenme-
leri, birbirlerini kovmaları ve bir-
birlerine asılmaları çaresizliğin,
sertliğin uzantılarıdır. Yaşlı
Adam'da Oktay Sözbir onların ya-
şam lannı altüst eden baba/koca fi-
giirden çok, gölgede kalnıış bir in-
san olarak gözlemlenir.
Vurucu dll
Eddie'nin IVlartin'e(CengLzBoz-
kıırt) sataşnıası da alaydan çok
tehdit ve şiddet ieerir. Ergen, Mar-
tin'i, Eddie ve May'in aksine kö-
şeleri yuvarlanmış çizgilerle işler.
Bu bakış genç adarna yer yer se-
yirciyi güldüren, en azından gülüm-
seten bir misyon yüklemiş ya da
rol Bozkurt tarafmdan böyle yo-
rumlanmış... Bu bakış açısı Sam
Shepard'ın diliyle ne denli örtüşü-
yor, tartışılır. Çünkü 'Aşk Deli-
si'nde Martin dışardan gelen kişi
olmanın ötesinde aynı zamanda
Eddie'nin May'le olan ensest iliş-
kisini söze döktüğü, itıraf ettiği,
uzun monoloğunu dinlettiği kişi-
dir de. Ve yine bu noktada, May
sessizce banyo kapısının önünde
belirdiğinde bakışında, duruşunda
engellenemeyen cinsel isteğin coş-
kusu yakalanır. tlişkinin bir ya-
bancının önünde patlamasının ger-
çekleştiği sahnedir bu.
May ve Eddie yalnızlıkları için-
de bulundukları coğrafyadan (çöl,
kasaba, ev) kopamayan kişilerdir.
Onların belleklerine kazınmış Yaş-
lı Adam ise oyunda ikinci düzle-
mi oluşturur. Aslında üçü de ken-
di yalnızlıklan içinde bir hesaplaş-
maya girmiştirleı. Bu hesaplaşma-
da vurucu bir dil ve sözlerin mii-
ziği önemlidir. Sam Shepard yapıt-
larını, kişilerıni bir rock veya caz
müziği ile kıyaslar. Bu müzikte
korkular, kıskançlıklar, öfkeler,
sevgiler yatar/yatmalıdır. Mor ve
Ötesi'nin müziği Sam Shepard'ın
oyunlarına ilişkin bakışla örtüşür.
Yıllar önce onun bir oyunu üzeri-
ne çalışan Richard Schehner şöy-
lediyordu: "Çahşükça Shepard'ın
dilindcki müziği yakaldık. Kelime-
leri nıü/ikle iç içe. Özellikle de rock
müziği ile. Velvet Underground'dan
The Who'ya kadar... Biz de beden-
leriınizin müziğini buradan yola
çıkarak nluşturduk."
11 GALERtDE AÇ1LAN SERGİ22 NtSAN'A DEK GÖRÜLEBlLlR
Marmara Üniversitesiöğretim
kadrosu birsergide buluştu
Kültür Senisi - Kökleri
Tatbiki Güzcl Sanatlar
Yüksekokulu'na dayanan
Marmara Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi, 50.
yılını, öğretim
elemanlarının yapıtlarından
oluşan büyük bir sergiyle
kutluyor. Sergi, 22 Nisan'a
dek fakültenin Acıbadem
yerleşkesindeki 11 galeride
yer alacak.
Bu sergiyle öğretim
elemanları, çeşitli alanları
kapsayan geniş bir
yelpazedcn örnekler
sunuyorlar. Mehmet Zaman
Saçhoğlu, Nazan Erkmcn,
Hüsamettin Koçan, Bülent
Şangar, Scnıir Aslanyürek,
O/.caıı Özkur, Mustafa
Pilevneli, Cevat Demir, Jale
Yılmabaşar, Tankut Öktem,
sergide yapıtları yer alan
sanatçılardan yalnızca
birkaçı...
son dönem üretimlerl 'EA Balıkaıhıııı,Tannnın AdagT 2001, airhrush, Nazan
Erkmen, 50x70 cm.
Üniversitenin rektörü Prof.
Dr. Tunç Erem, serginin
sunduklarını şöyle açıklıyor: "... Bu
kurumun öğretim üyelerinin son
dönem üretimlerini bir araya getiren
bu sergi, kıışkıısıı/ bu geleneğin
aktiiel bir düzeyde görüntüsü, ayrıca
geleceğinin de ipucudur. Sanat ve
tasarun cğitinıinin dii/.eyiııi bugüne
kadar lıcp öğrcııcilerimizden
izlemiştik, şimdi onlan yetiştirenlere
bakıyoruz..." Fakültenin dekanı
Prof. Hüsamettin Koçan, sergi ve
okulun 50. yılı için kaleme aldığı
yazısmda, "...Çagdaş egitim
kurıımlannın günü yakalanıası,
öğrcncinin geleceğine gerçek bir
temel oluştıırabilmek için bir
/orunluluk olarak belirmektedir.
Cünümüzün iki öncmli sorunundan
birisi kürcscllcşnıenin çekim
alanında eriınekse, diğeri yere!
kalmaya mahkûm olmaktır. Bu
paradoksal durumu da biz,
kurumumuzun yol gösterici
geçmişini okuyarak aşmaya
çalışıyoruz" diyor.
800 yapıt yer alıyor
Okulun Resim, Temel Sanat
Eğitimi, Heykel Bölümü, Grafik
Bölünıü, Fotoğraf Bölümü, Sinema
Televizyon Bölümü, Seramik Cam
Bölümü, Tekstil Sanatları Bölümü,
îç Mimarlık Bölümü, Endüstri
Ürünleri Tasanmı Bölümü,
Geleneksel Türk El Sanatları
Bölümü'nden 130 öğretim
elemanının kendi uzmanlık
alanlannda ürettikleri yapıtlarla
katıldıkları sergide, 800 örnek yer
alıyor. (0 216 326 26 67)
Türkler geliyor...
Kopenhag 3. Uluslararası Film Festivali bu
yıl Türk sinemasına odaklanacak
KOPENHAG (Cıımhuriyet)-
Ağustos ayında yapılacak olan Ko-
penhag 3. Uluslararası Film Festi-
vali, bu yıl Türk fılmlerine odak-
lanacak. 18-28 Ağustos tarihleri
arasında gerçekleşecek festivalde
son yıllarda çekilmiş ve uluslara-
rası arenada adından söz cttirmiş
7-10 aıası Türk filmi gösterilecek
ve Türk sinemasının son yıllarda
gerçekleştirdigi patlama tartışıla-
cak. Avrupa filmlerinin ağır bastı-
ğı festivalde cn iyi filme ve yönet-
mene Altın Kuğıı ödülleri veriliyor.
Geçen yıl ilk kez Türk filmlerine
yerveren festivalde 'Mustafa Hak-
kında Herşey' ile 'Okul' filmleri
gösterilmişti. Elde edilen başan-
nın ardından, bu yıl Türk filmleri-
nin sayısinın artınlması kararlaş-
tırıldı.
En kapsamlı kültürel
çıkarma
Türkiye'nin Kopenhag Büyü-
kelçiliği ve Danimarka'da yayım-
lanan Türkçe Haber gazetesinin
öncülüğünde gerçekleştirilecek
olan program kapsamında bazı
Türk film yönetmenleri, yapımcı-
ları ve oyunculannın davet edil-
mesi planlanıyor. Festivalde ayrı-
ca I ürk sinemasının tartışılacağı pa-
neller ve seminerler de yer alacak.
Festival yetkilileri bazı Türk film
eleştirtnenleri ve gazetecileri de
Kopenhag'a davet etmeyi tasarla-
dıklannı bildirdiler.
Türkiye'nin Kopenhag Büyü-
kelçiliği festivale ekonomık ola-
rak destek sözü verirken özellikle
Türkiye'den gelecek sponsorluk
teklitlerinin öneınli olduğunun al-
tı çizildi. Daha şimdiden Danimar-
ka'daki bazı Türk firmalannın spon-
sor olmak için başvurduklannı söy-
leyen Festival Halkla tlişkilerMü-
dürü Richard Georg Engström,
"Umanz sponsorlann sayısı artar.
Gerçekleştirmeyiplanladığınıızet-
kinlikloriçiıı bu gerckli.Özellikleba-
zı Türk televizyon kanallarının ve
Danimarka bağlanhlı iş yapan bü-
yük Türkfirmalannınsponsorola-
rak katkıda bulunmalannı bekliyo-
ruz. Bu onlar için, I ürk sineması-
nı desteklemeniıı yanı sıra, ürünle-
rini Avnıpa ve Avrupa-Türk tüke-
tidlerine tanıtmakiçin deöncnıK bir
tanıtun platformu olacaktır" dedi.
Danimarka'da yayımlanan Türk-
çe gazete Haber ve internet porta-
lı www.haber.dk'nin yönetim so-
rumlusu Sadi Tekelioğlu da, "Bü-
yükelçilik ve bazı yerel tlrmalar
şimdiden sponsor oldular; özellik-
le Türkiye'nin A\ nıpalılığııuıı tar-
tışıldığı bugünlerde kültürlerin ve
halklann buluşması için bu çok
önemİLAyncafîlnıfcstivalininTür-
kiye'yeodaklannıasıyla bugüneka-
dar Danimarka'da en kapsamlı
Türk kültürel çıkarması gerçekleş-
nüşolacak" dedi. Festival program
şefi JacobNeiiendam tasan konu-
sunda görüşmeler yapnıak ve ka-
tılacak filmleri belirlemek ama-
cıyla önümüzdeki hafta içinde Is-
tanbul'da olacak.
KiHİııı soıinnı
yuvariak masada
Kültür Servisi - Tüm dünyada
yankı uyandıran yazar Eve
Ensler ın 'Vajina
Monologları' kitabının
Avrupa Buluşması 17-20
Nisan taıihleri arasında
kitabın yazannın da katılacağı
bir toplantıyla Briiksel'de
yapılacak. İlk iki günde
düzenlenecek seminerler
kapsamında Avnıpa Birliği
bürokratlarının katılımıyla
'Kadın-Kadma
Şiddet - Kadın ve
Politika' konulu bir
yuvarlak masa
toplantısı yer alacak.
Etkinliktc bugüne
kadar 'Vajina
Monologlan'nı
Avrupa'da oynayaıı
ve içinde Isabella
Rosselliııi, Lara
Fabian, Yanar
Mohammed, Anita
Roddick, Almula
Merter gibi oyuncuların
oldugu 29 oyuncu ve oyun
yazan bir araya gclip oyunu
sunacak. Merter, Türkıye'de
ilk gösterime girdiği andan
itibaren olumlu ve olumsuz
yaşadığı her şeyi anlatan,
buna bağlı olarak daha sonra
sahnelediği 'Dövme' adlı
oyunu ve Türkiye'de kadının
yaşadıklaımı anlalan biı
konuşıııa yaj>acak.
_!_"*"
YAZI ODASI
SELtM İLERİ
Fatih'tekiRumbad)
Edebiyatımran bir dönem -belki bugün de- üzerin-
de ısrarla durduğu mesele, Doğu-Batı, Şark-Garp
kutuplaşmasıdır. Yaklaşık altmış yetmiş yıl öncesinin
romanlarında Doğu-Batı daima öne çıkar.
Muhafazakâr Peyami Safa Fatih-Harbiye'de birta-
şıt aracının, tramvayın gidiş-geliş levhasından esin-
lenerek, Istanbul'daki Doğu'yla Batı'yı simgelendirir.
Fatih'te yaşayan Neriman, hayata ilişkin özlemle-
rinin ancak Harbiye'de, Garp zevkiyle donanmış ya-
şama tarzında giderilebileceği kanısındadır. Güzellik
olarak alımladığı her şey Harbiye'dedir!
Genç kız, babasını da, kendisini o kadar seven mü-
zisyen Ferit'i de bıkarak Harbiye'ye kaçar ve tezat-
lar, çelişkiler yumağında bir süre sarsılıp durur. De-
min vurguladığım gibi, Neriman'ı Doğu'dan kaçıran,
Batı'daki göz kamaştıncı, renkli, zengin vetaşkın ha-
yat...
Ya Fatih'teki ortam? Isterseniz, bir an romanın say-
falarına karışalım.
Neriman geceyarısı Beyoğlu'ndan dönüyor, Macit'in
otomobiliyle. Macit, Neriman'ın Harbiyeli hayranları
arasında, yakışıklı ve haylaz.
Geleneksel yaşayışın sürdüğü mahallesinde Neri-
man telaşla otomobilden iniyor ve belirsiz bir gölge
olmak arzusuyla gecede kayboluyor. Mahalle çoktan
uykuya yatmış.
Evine giren genç kız, ilk önce, merdivene bırakıl-
mış, "füfen, isli" şişesinden sarı ve "çürük" bir ışık
yayan "idare lambası "y\a yüz yüze gelecek.
Merdiven başında babası Faiz Bey durmakta; o uyu-
mamış. Merdiven başındaki bu yaşlı adam bir istan-
bul efendisidir.
Neriman suçluluk duygusuyla yüklü, yürüyüp ge-
çer. Güngörmüş adam kızının elbisesinden dökül-
müş "konfeti ve serapantinler"e bakakalır.
Neriman babasıyla göz göze gelince, "uçurumun
kenarında bir tepeye tırmanan insanlann" son gücü-
ne ihtiyaç duyar. Faiz Bey konfeti ve serapantinleri av-
cuna alır; arada bir "avcunu açarak, serbest kalınca
blrer solucan gibi kımıldamaya başlayan buruşuk
renkli kâğıtlara" bakar.
Neriman, Batfdan Doğu'ya, Harbiye'den Fatih'ege-
tire getire ancak solucan kımıltılı, buruşuk renkli kâ-
ğıtlar getirebilmiştir.
Oysa Maksim salonlarındaki kokteyl genç kızın ha-
tırlayışından, "birzenci sesiyle daima karışarak hafı-
zaya musallat olan fokstrot nağmesi ve kulağının
içinde mütamadlyen çalan bir cazbandla belirir.
Sonra Harbiyeli Macit'in ince uzun, hafif manikürlü el-
leri...
Ne var ki, Neriman hemen yarın sabah "siyah tor-
balı uf'unu alıp, konservatuvardaki öğrenimine de-
vam edecektir.
Peyami Safa'ya göre Fatih, yani Şark, karanlık bir
hüzündür. Harbiye ve Maksim salonlarıysa, cart renk-
ler karmaşası, zenci gürültüsü, ışık seli...
Fatih-Harbiye'nin yansıttığı yıllar geçip gider. Ge-
çip giden yıllarla birlikte Faiz Bey'in tevekkülü, hatta
doğrudan doğruya kendisi, alaturka müziğin incelik-
lerini bilen Şinasi'nin bilgisi, sanatkârlığı da geçip gi-
der.
Şark yenik mi düştü diye sormuyorum.
Hem Şark'ta, hem de Batı'yı temsil eden Harbiye'de
cart renkler karmaşası saltanat kurmuş gibidir. Zen-
ci gürülütüsü değil ama; özel televizyon kanallarının
sabah programları hem Fatih'te -belki daha çok ora-
da, Doğu'da- hem Harbiye'de yoğun ilgi devşirir ve
kendine özgü bir dünya yaratır.
Garp'ı belki şimdi dekolte tuvaletiyle program su-
nucusu şarkıcı hanım temsil etmektedir. Ama canlı ya-
yının katılımcılan da muhafazakâr giyimleriyle aynı
anda şarkıcı hanımla birlikte hoplayıp oynamaktalar:
Dogu ve Batı -sentez denemeyecek- bir birleşim
içinde...
Peki ama, Fatih-Harbiye'nin geçtiği dönemde, Şark
ve Garp, gerçekten Peyami Safa'nın anlattığı gibi
miydi? Yoksa, günümüzünkini andıran sızışlar, birbi-
rine geçişler, birleşimler o zaman mı başlamıştı?
Öneriler:
Kitap / Istanbul'da Bir Yahudi Ailesi, Brigitte Peski-
ne, Ela Güntekin'in çevirisi, Inkılap Kitabevi, 2005.
Natürmort, nıval üzerine yağlıboya, Osmanlıca ve
Türkçe iın/alı. 140x140 cm.
Hüseyin Zekai Paşa 'nın
natürmortu 1 trilyon 200
milyar'a satıldı
Kültür Servisi - Antik AŞ'nin müzayedesinde,
Hüseyin Zekaı Faşa'nm natürmortu 1 milyon 200
bin YTL'ye (1 trilyon 200 milyar lira) alıcı buldu.
Hüseyin Zekai Paşa'nın (1860-1919) 140x140
santimetre boyutlarıyla bilinen en büyük yapıtı
olan, Osmanlıca ve Türkçe imzalı tabloyu,
müzayedeye telefonla katılan ve adımn
açıklanmasını istemeyen bir koleksiyoner aldı.
Müzayedcde, Mahmııd Cuda'nın 'Meyveler'
konulu natürmortu 250 bin YTL, manzara ustası
Nazmi Ziya'nın peyzajı 230 bin YTL, Osman Nuri
Paşa'nın 'tstanbul' adlı yağlıboya tablosu 130 bin
YTL, Hikmet Onat'ın 'Bebekle Sabah' konulu
yağlıboya yapıtı 120 bin YTL, Sami Yetik'in
'Giiller' isimli yağlıboya tablosu 95 bin YTL,
Cevdet Dereli'nin 'Sultanahmet Camii' konulu
yağlıboya resmi ise 78 bin YTL'ye alıcı buldu.
Özel yapım gümüşler, tıığralı günıüş leğen-ibrik,
tepsi ve kahvedanlar, tophaneler ve tonıbak
yapıtlarla Fransız mobilyalannın artırmaya
çıkanldığı müzayedede, Koçbank tarafmdan
'Ailem Olsun Derneği'ne bağışlanan altın, gümüş
madalya ve paralar da getirisi dernek tarafmdan
yardıma nıuhtaç çocukların sağlık taramasında
kullanılnıak üzere satışa sunuldu.