22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 2005 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Taşeronluk CUMA GECESİ, bir televizyon tartışmasında DYP Genel Başkan Yardımcısı Profesör Kâmil Tu- ran "Bu iktidar, taşeroncu bir iktidardır" dedi. Taşeron, Fransızca bir söz. "Bir işi belli sürede bitirmek üzere tutulan işçi" demek. Sayın Profe- sör, taşeronculuğu belirli işlerin yapılmasını birileri- ne havale etme anlamında kullanıyordu: "AKP'nin Irak politikası ABD'ye, ekonomi politikası IMF'yle Dünya Bankası'na, Kıbrıs politikası Genel Sekre- ter Annan'a, AB politikası da vaktiyle Verhe- ugen'e havale edilmişti, şimdi onun yerine geçe- ne verildi demekteydi" taşeronculuğu anlatırken. Şöyle bir düşünürseniz, söyledikleri yanlış da sayılmaz. Irak'ta PKK'yi kovuğundan çıkarma, kamyoncuları koruma ve Kerkük Türkmenlerini kollama işleri Amerikalılara bırakılmış değil mi? Ekonomide sorunları çözen, kredi sağlayan, borç ödeme formüllerini bulan, yapısal reformları hazırlayan IMF ile Dünya Bankası'ndan başkası mı? Kıbrıs konusunda kırk yıl erişilemeyen çözümün oluşturulması Annan ve De Soto'yla çömezlerin- den istenmedi mi? Avrupa'ya giriyormuş gibi yapma oyununun sahneye konması Verheugen ve şürekâsına havale edilmedi mi? Bunlar bir ölçüde doğru sayılabilir ama, daha da doğrusunu bulmak için sormak gerekir: Onlar mı AKP iktidarının taşeronu, yoksa AKP iktidarı mı onların? Kim kimi çalıştırıyor, kim kimin işçisi? Bir bakıma daha önce de aynı durum vardı ama, son iki buçuk yıldır iyice ortaya çıktı: ABD, Irak po- litikasını Ankara'ya kabul ettirip uygulatıyor: Ker- kük'te onların istediği olmakta, onların gösterdi- ğinden başka yerde sınır kapısı açılamamakta, Kürt devleti AKP'nin istediği ölçü ve biçimde değil, onların ölçülerine ve düşündükleri biçime göre oluşmakta. Kıbrıs Planı'nı Annan "Kabul edin ve Kıbrıslı Türklere de kabul ettirin" deyince kabul eden ve kabul ettirme işini yüklenen kim? AB'yle ilişkiler AKP iktidarının siparişi üzerine mi yürüyor, yoksa ona yürüttürülen bir politika mı söz konusu? Doğru olan şu galiba: Politikalar, planlar, ilişkiler VVashington'la Brüksel'de düşünülüp oluşturul- makta, uygulamanın işçiliğini AKP iktidarı yap- makta. öyleyse, kim kimin taşeronudur? Taşeronluk, kölelikten farklı: Köle; güçlü olma- dığı, toprağa ya da bir kişiye bağlı sayıldığı, efendiden efendiye satılabilir olduğu, dayaktan, kırbaçtan korktuğu için köledir. Oysa, taşeron kendi iradesiyle o işe soyunmuştur: Bir şey ka- zanmak, bir şeyden kendisine verilecek payı al- mak için ilişkiye girer ve güçlünün iradesine hiz- met eder. özgür olduğunu, başkasına hizmet ederken kendisine hizmet ettiğini düşünerek, yaptığı işin aslında başkasının işi olduğunu, baş- kasının çıkarı için yapıldığım zaman zaman unutarak. Emperyalizm ve Kürt Sorunu... Ulusal kurtuluş savaşlan, her zamankinden daha güçlü biçimde gelişmek zorundadır. Dünya sömürge dizgesi ancak böyle savaşlarla çökertilebilir. Emperyalist güçler, ulus devletlerini, siyasal ve ekonomik yönden olduğu değin ideolojik olarak da amansız biçimde çürütme yoluna girmişlerdir. VecihiTtMUROĞLU E mperyalizm, kapita- lızmin en yüksek aşa- ması olarak, 1916'da, Lenin tarafından ta- nımlandı. Kaynağın- da, emperyalizm, mazlum ulusla- nn doğal kaynaklarım, insan hak- lannı ve özgürlüklerini sömüren zalimin zulmüdür. Bu zalimle en başarıh savaşı veren de Mustafa Kemal'dir. Ben, Atatürk'ü anlamak derken, bunu amaçlıyorum. Ata- türk'ü anlamadan emperyalizmi anlamak olanaksızdır, çünkü Le- nin, bir mazlum ulusun önderi de- ğildir. O, sadece bir Marksçı ol- duğu için bu zalimin zulmünü çö- zümledi. Atatürk, o zalimle nasıl savaşılacağını öğretti mazlum halklara. Nedense, Mustafa Ke- mal'in bu savaşımı, tüm mazlum uluslarca anlaşıldı da, Anado- lu'nun mazlum halklannca anla- şılamadı. Emperyalizmin beş özgün çiz- gisi bellidir. Üretim ve sermaye, kapitalızmin son aşamasında öy- lesine yoğunlaşmıştır ki, serma- ye toplumlannda önemli rol oy- nayantekellerbaşlamıştır. Tekel- ci para sermayesi, tekelci sanayi sermayesi ile bütünleşerek para sermayesini ve para oligarşisini oluşturmuştur. Bu aşamada, ser- maye dışsatımı, sanayi malları- nın dışsatımından farklı olarak, özellikle önemkazanmıştır. Tekel- leşme süreci, dünyayı ekonomik bakımdan bölüşen uluslararası te- kellerin kurulmasına yol açmıştır. Birkaç büyük sermaye devleti, dünyayı bölgelere ayınp sömür- me işini tamamlamıştır. Lenin, emperyalizm aşamasını, toplum- salcı devrimin öncesi olarak tanım- lamıştır. Yazık ki, bu tanım ka- nıtlanamamıştır. Mustafa Kemal, bu aşamanın, mazlum uluslann "kurtuiuş savaşı devrimleri'' ile tamamlanacağına inanmıştır. Bu kuram hâlâ geçerli görünüyor Mazlum uluslar, emperyalist dev- letlere karşı önce, bağımsızlık sa- vaşı vermelidirler. Bağımsızlık savaşlan, karşıdevrımcilerce et- kisiz duruma getınlebılir, ancak savaş sürdürülmelidir. Bugün, tekelci sermaye, maz- lum halklann sömürülüşünü sür- dürebilmek için, tekelleri daha da zengınleştırebilmek amacıyla, te- kellerin güçlerinı, devletin gücüy- le bütünleştirmiştir. Artık, tekel- ci devlet sermayesi vardır dünya- da. Bu durumda, ulusal kurtuluş savaşlan, her zamankinden daha güçlü biçimde gelişmek zorun- dadır. Dünya sömürge dızgesı an- cak böyle savaşlarla çökertilebi- lir. Emperyalist güçler, ulus dev- letlerini, siyasal ve ekonomik yön- den olduğu değin ideolojik olarak da amansız biçimde çürütme yo- luna girmişlerdir. îç ve dış düşman- lar, insanlık üzerindeki egemen- liklerini silah zoruyla sürdürmek çabasındadırlar Insanlığın kurtu- luşu, saltık bağımsızlığın sağlan- masına kalmıştır. Emperyalizmin sonu, bağımsızlık savaşı veren mazlum halklann bilincine bağ- hdır. Ortalama yüz elli yıldan bu ya- na, emperyalist devletler, Orta- doğu'nun mazlum halklarının uluslaşma çabalannı kösteklemek için ugraş vermektedirler. Mazlum Anadolu halklarının uluslaşma sürecini tamamlama aşamasında, kavimsel aynlıklan körükleyerek, emperyalist devletler, tarihsel gö- revlerini yerine getiriyorlar. Oy- sa, mazlum halklar, kendi yazgı- larını belirleme haklarını kulla- namıyorlar. Kavimsel aynlıklar- la kurtuluş sağlanamaz. Tarihe düzgün hakınasııu bilmeyen halk- lar, bağımsızlık savaşlannıkazan- makta zoriaıurlar. XIX. yüzyıl- da, Osmanlı Imparatorluğu, yok olma eğimine girmiştir. Osmanlı hızla tarihin mezarlığına kayar- ken, emperyalistlerin kullandık- ları mazlum halklardan bıri de Kürt halkı olmuştur. Bu aşamada, Kürt bağımsızlık hareketine rast- lanmaz. Tarihsel gerçek, feodal aynlma isteği olarak görülüyor. tngiliz ve Fransız devletleri, Osmanlı Im- paratorluğu'nu tam sömürge ya- pabilmek için, siyasal etkinlikle- nnı yoğunlaştırmışlardır. Alman- ya, ltalya ve Amenka da, bu bö- lüşümden yararlanmak amacıyla harekete geçmişlerdir 1908'de, "Jön-Türk" hareketi, Osmanlı Imparatorluğu'nu kur- tarmak ıçın ıktıdara geçtı. Bu ik- tıdar, ulaşılmaz düşlemler kurar- ken, Alman emperyalistleriyle iş- birliğine yöneldi. Birinci Dünya Savaşı'nda da, Almanya ile büyük düşlere daldı. Imparatorluk tari- he gömüldüğünde, lmparatorlu- ğun kalıtçılan, paylanm alma ya- nşına ginştıler. Arap halklan, Ingiliz ve Fran- sız emperyalistlerince, manda dev- letler durumuna getirildi, feodal güçler beslendi, yoksul halk kat- manları ezıldı. Bu arada, 1917 Sovyet Devnmı gerçekleşti. Sov- yetler Bırliği, Anadolu'da Mus- tafa Kemal'in başlattığı Kurtuluş Savaşı devrımını destekledı. Bu aşamada, Anadolu'nun mazlum halklanndan Kürtlere Batılı em- peryalistlerin önerileri Ermeni- lerle işbırlığidir. Sevr Antlaşma- sı, bağımsız Ermeni devleti için- de, Kürtlere özerk bir bölge tanı- mıştır. Kürt sorununun uluslararası ala- na çıkarıhnası çok yenidir. Ingi- lızler, Ortadoğu petrol bölgelen- ni elde tutabilmek için Kürt aşi- retlerini önemsemişlerdir. Orta- doğu ile ilgili bilgiler, önce Lond- ra'ya gönderilmiş, oradan da, Hin- distan'daki "Britanya Kralhk Baş- kanlığı"na. Burada yapılan de- ğerlendirmeler, Kürtler'in aşiret olduklan, bağımsızlık istekleri- nin olamayacağı biçimindedir. Coğrafyalan da, mazlum Kürt halkının oyalanmasına yardımcı oluyor. Anadolu'da, lran'da, Azer- baycan'da ve Yukarı Mezopotam- ya'da aşiretler durumunda yaşa- yan bu halk, aşiret reıslerinin çı- karlanyla koşut olarak kullanılmış- tır. Iran'a ve Mezopotamya'ya egemen olmak için Ingilizler, Kürt beyleriyle dostluklar kurmuşlar- dır. Çarlık'ın yıkılmasıyla birlikte, Çar'ın buyruğunda çalışan Ab- dürrezzak Bey ile Yusuf Kâmil Bey'e yanaştılar. Ermenilerle iş- birliği önerdiler. Bu işbirliği ile Türk devleti yok edilirse, bir Kür- distan devleti kurulabilirdi. lran'da Mukri Kürtleriyle işbirliği de Er- menılere salık venldı. 1918'de, Cenevre'de Kürdistan devleti için görüşmelerbaşladı. Sonunda,mer- kezi Musul olan, Ingiliz koruma- sında bir Kürdistan devletıne ka- rar verildi. Görüşmeleri yönlen- diren Perey Cox'un görüşü, hü- kümete verdiği raporda, Kürtle- rin bağımsız devlet yönetecek ye- tenekte olmadığı yolundadır. Şe- rif Paşa'ya, sadece "sabır" salık verilmişti. 1958'de, Irak'ta yapı- lan devrimde de ezilen halk, yine Kürtler oldu. Çünkü, bu kez de Mustafa Barzani, bağımsızlık umudunu Sovyetler'e -el alrından ABD'ye- bağlamıştı. Araplar, bu oyunu yutmadılar. Bugün, Avrupa Birlığı, Babil'ın altındaki ateşi ele geçirmek için Anadolu'da PKK'yi, ABD de, Irak'ta Barzani ile Talabani'yi destekliyorlar. Kürtler, yine, em- peryalizmin oyununu algılayamı- yorlar. Tarihi, düzgün yorumla- ma gücünde görünmüyorlar. Ba- ğımsızlık savaşı veren halklar, emperyalistlerle işbirliği yapar- larsa, sömürgelikten kurtulamaz- lar. Binlerce, yıldır birlikte yaşa- dıklan halklara ıhanet ederek ba- ğımsızlık kazanmalan olanaksız- dır. Tüm Arap halklan, tarihin ta- nıklığını yapıyorlar. Güçlüden ya- na olan hiçbir aşiret, bağımsız bir ulusa dönüşemez. Tarihsel, siya- sal ve ekonomik olgunluk istiyor ulus devleti. Kürtler, sürekli güç- lüden yana olduklanndan, sürek- li oyalanacaklardır. Amerika'yla dansın sonucu da besbelli. CUMHURİYETTEN OKURLARA İBRAHİM Y1LDIZ Basına Sansiir önce çizerimiz Musa Kart'ın 'kedili' karikatü- rü, ardından Hikmet Çetinkaya'nın Fethullah Gülen'le ilgili yazı dizisi... Birincisine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dava aç^tı; biz kaybet- tik, Başbakan kazandı. Avukatlarımız bir üst mahkemeye itiraz ettiler... Içte ve dışta sayısız haber ve yorum, 'kedili' karikatür olayını gündeme taşıdı. Konuyla ilgili yeni karikatürler çizildi, espriler üretildi. Sonra Fethullah Gülen olayı patladı... Son günlerde hakkında yazı dizileri çıkan Gü- len, Cumhuriyet'te de konu edildi. '40 yıllık yol arkadaşı'run anlattıkları, Hikmet Çetinkaya ta- rafından kaleme alındı. Bilindiği gibi Çetinkaya, Gülen olayını günde- me taşıyan tek gazetecidir. Bu konuda sayısız yazı, yorum ve yazı dizısine imza attı... Ancak, son çalışması, 3'üncü bölüm yayım- landıktan sonra mahkeme kararıyla durduruldu. Kaldı ki, kararı veren Üsküdar 5. Asliye Hukuk Mahkemesı yazı dizisinın tamamını okumadan, neler içerdiğini görmeden bu kararı aldı. Cumhuriyet'in hukuk bürosunun itirazı 15 Mart'taki dava gününde görüşülecek. • * • Gazetelerin 'kedi' karikatürü konusunda gös- terdiği ilgi kelimenin tam anlamıyla müthişti. Ama, konu Fethullah Gülen olunca, tam tersi bir tutum izlemeleri de şaşırtıcıydı. Hürriyet'ten Emin Çölaşan, Yalçın Bayer, Milliyet'ten Melih Aşık, Derya Sazak, Va- tan'dan Güngör Mengi, Sabah'tan Nebil Öz- gentürk büyük bir duyarlılıkla yasaklamayı kö- şelerine taşıdılar. • • • Bugün Cumhuriyet'teki yazı dizisinin yayınını durduran sistem, yarın bir başka gazetenin ha- berine sansür koyar. Üstelik, 1 Nisan'da yürürlüğe girecek olan ye- ni TCK ile bu yaptırımlar daha da artacak ve ga- zetecilere hapis yolu açılacak. Tüm meslektaşlarımızın 1 Nisan öncesi yapa- cakları çok şey var. En azından "Biri Bizi Gözetliyor", "Gelinim Olur musun" gibi programlara gösterdikleri ilgi- yı, bu tür yaşamsal konular için de göstermeliler. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin 2004 yılında- ki girişimlerini biliyoruz. Başta Başbakan olmak üzere Adalet Bakanı ziyaret edilerek TCK'nin hem basın özgürlüğüne hem de Avrupa ölçütlehne aykırı olan maddeleri anlatılmış, gerekli değişiklik için söz alınmıştı. 37 sayfalık bu görüş ilgili herkese gönderildi. Buna karşın hükümetin adım atmaması düşündürücüdür. lyi haftalar... ava alışverış sepetı Axess'in kullanıcılarına ulaştığı ilk günden bugüne kadar Axess sahipleri bol bol chip-para kazandilar. Ve kazandıkları chip-paraların 27.514.869.097.056 TL'lik (yaklaşık 27,51 milyon YTL) bölümüyle üye işyerimiz olan marketlerde bedava ahşverış yaptılar ve 25 milyon TL (25 YTL) tutanndaki 1.100.594 alışveriş sepetini chip-paralarıyla doldurdular. Çünkü Axess kazandırır. Axess'i olan kazanır. 444 25 25 www.axess.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle